Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

yüz maskeleri ile cildinizi daha saglıklı ve pürüzsüz .....
Bezelyeden patlıcana kadar birçok sebzenincildimiz için birer cansimidine dönüşebileceğini biliyor musunuz?Sebzeler vücudumuza olduğu kadar cildimiz üzerinde de olumlu etkilere sahip.Hazırlanması çok kolay olan bu maskeleri uygulayarak pürüzsüz ve sağlıklı bir cilde kavuşabilirsiniz.

1.SALATALIK MASKESİ:İki tutam çuha çiçeği kurutularakdövülüp toz haline getirilir.Kabukları soyulmuş yarım salatalıkbir fincan pirinç unuçuha çiçeği tozu ile birlikte on dakika ateşte pişirilir.Elde edilen karışım bulamaç haline getirilir.Hazırlanan bulamaça yarım fincan elma suyubir çorba kaşığı saf zeytinyağı ilave edilerek krem haline getirilir.
ETKİSİ:Yüz ve boyuna uygulanan bu maske cildin canlı ve sağlıklı gözükmesini sağlar.Yüzde yarım saat beklettikten sonra ılık su ile yıkanır ve gül suyu sürülür.
2.BAL MASKESİ:Civan perçemi çiçeğisaf suda on dakika kaynatıldıktan sonra sıkılarak süzülür.Bir fincan su soğutulur.Elde edilen posa ezildikten sonrayarım fincan limon suyubir çorba kaşığı zeytinyağıbir tatlı kaşığı bal ve çırpılmış yumurta sarısı ile karıştırılır.Hazırlanan karışıma soğuk civan perçemi suyu ilave edilir.Maske kıvamına gelinceye kadar yulaf unu eklenir.
ETKİSİ:Yüzdeki çöküntü ve kırışıklıkların giderilmesini önler.Bu maske bir hafta uygulanmalıdır.Yüzde bir saat kalması gereklidir.
3.YUMURTA MASKESİ:İki avuç buğdayiki bardak suda ezilir.İki yumurta sarısı ve bir çorba kaşığı badem yağı konulur.Yüze sürülür ve kurumaya başlayınca yıkanır ve gülsuyu sürülür.
ETKİSİ:Kızıl lekelerin ve sivilcilerin giderilmesini sağlar.Sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa uygulanır.Bu maske şampuan olarak kullanılabilirsaçların parlamasını sağlar.
4.BEZELYE MASKESİ:İki su bardağı taze bezelyeezildikten sonra üzüm pekmezi ile karıştırılır.Yumurta akı ve yarım fincan ayçiçek yağı ilave edilir.Bir miktar un konularak maske kıvamına gelinceye kadar karıştırılır.
ETKİSİ:Ten dokusu üzerinde parlaklık sağlargece yatmadan uygulanmalıdır.Sabah cilt temizlenir.
5.ÇİLEK MASKESİ:Bir avuç taze çilek ezilipyulaf unu ile karıştırılır.Bir adet yumurta sarısı ile iki çrba kaşığı yoğurt çırpılırkrem kıvamına getirilir.
ETKİSİ:Kuru ciltler için besleyici olan bu maske 20 dakika ciltte kaldıktan sonra ılık su ile yıkanır.Çilek maskesi özellikle gözaltlarındaki kırışıklıkların azalmasında önemli rol oynar.
6.PATLICAN MASKESİ
teeth_smile.gif
ilimlenmiş yarım patlıcan iki bardak suda kaynatılır.Hazırlanan karışıma bir diş sarımsak eklenerek lapa haline getirilir.Buna kaymak katılarak krem haline getirilir.Bu karışım iki ay boyunca hergün tekrarlanmalıdır.

ETKİSİ:Tendeki mikropları arındırmada ve yüze canlı bir görünüm kazandırmada etkindir.
7.KAYISI MASKESİ:Üç tutam defne yaprağıbir tutam tarçın kayısı suyunda pişirilir.Bir adet yumurta ve yarım fincan süt karıştırılarak krem haline getirilir.
ETKİSİ:Yüzdeki sivilcelerigidermek ve tene tazelik kazandırır.Saça uygulandığında dökülmeyi durdurur ve saçın geç ağarmasını sağlar.



 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

*YULAF MASKESİ İLE SİYAH NOKTALARDAN KURTULUN...

Yulaf ezmesi cildin derinlemesine temizlenmesi ve siyah noktaların yok edilmesini sağlayan bir maskedir. Bu maske ayrıca cildin içinde dolaşan pislikleri temizleyip cildin fazla yağlanmasını da engeller. Bu nedenle kuru ciltli kişiler tarafından pek fazla kullanılmamalıdır. Yulaf ezmesi maskesinin yapımı son derece basittir. Pişirdiğiniz yulafları süzdükten sonra bunları geniş bir kabın içinde bir kaç dakika ezin. Hazırladığınız bu yulaf ezmesini yüzünüze sürdükten sonra 15 dakika kadar bekleyin. Daha sonra yüzünüzü ılık suyla temizleyin. Bu maskeyi vücudunuza da uygulayarak şaşırtıcı sonuca ulaşabilirisiniz
Sigara ve derimiz

Sigaranın deri üzerindeki etkisi özellikle bayanlarda daha sık görülmektedir. Dermatologlar tarafından yapılan araştırmalarda sigara tiryakilerinde hiç içmeyenlere göre 5 kat fazla kırışıklık olduğu saptanmıştır. Hatta bazı çalışmalarda sigaranın güneş ışınlarından bile etkili olduğu bildirilmiştir.
Soluk kirli beyaz-gri renkli ve kırışık deri “sigara tiryakisi derisi” olarak tanımlanmaktadır. Sigara içenlerin %79’unda bu görünüm mevcuttur. “Sigara tiryakisi yüzü”nün özellikleri şunlardır:


1- Kalıcı çizgi veya kırışıklıklar

2- Alttaki kemik çıkıntılarının belirginleşmesi sonucu çökmüş yüz ifadesi

3- Deride incelme hafif gri görünüm

4- Derinin hafif turuncu-mor-kırmızı renk alması.

“Sigara tiryakisi yüzü” 70 yaşın üzerindeki kadınların yüz yapısı ile aynıdır. Sigara içenlerde kırışıklığın erken yaşta başlaması dikkate değerdir
Kırışıklık oluşumu bir yılda içilen sigara miktarı ile doğru orantılıdır.
Sigaranın kırışıklık yapıcı etkisine kadınlar daha fazla duyarlıdırlar.
Nikotin ve sinir sisteminin uyarılması sonucu gelişen damarlardaki daralma dokuların oksijenlenmesinde azalma pıhtılaşmada artış kollajen depolanmasında azalma kırışıklık oluşumunu kolaylaştıran etkenlerdir. Sigaranın deri üzerindeki etkilerini açıklayan faktörler şu şekilde özetlenebilir:


 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

1- Direk toksik etki: Sigara içenlerde derinin neminin azalmış olması onun toksik etkisine bağlıdır.

2- Mekanik faktörler: Kırışıklığın şeklini belirlemede önemli role sahiptir. Sigara içerken kullanılan yüz kaslarıyla ilgili olarak dudak çevresinde; tek taraflı içenlerde aynı tarafta kırışıklık görülmesi veya kazayağı kırışıklıkları gibi özel görünümler ortaya çıkar.


3- Genetik faktörler: Bütün sigara içenlerde “sigara tiryakisi yüzü” görünümü olmadığı için genetik faktörlerin rolü de düşünülmektedir.

4- Sigara içenlerde vücudun güneş görmeyen yerlerinde derideki elastik tabakanın sigara içmeyen aynı yaş grubundakilere göre daha kalın ve parçalı olduğu gösterilmiştir. Derideki kronik oksijenlenmenin azalması kollajen sentezini düşürerek belirgin kırışıklığa neden olmaktadır.

5- Sigara damarlardaki daraltıcı etkisiyle deride gri-esmer renklenmeye neden olur.


6- Sigaranın kısırlık erken menapoz adet düzensizlikleri gibi anti-östrojenik etkileri bilinmektedir. Östrojenin deri üzerindeki fizyolojik etkileri menapoz sonrası dönemde açıkça görülmektedir. Sigara içen kadınlarda göreceli bir hipoöstrojenik durum meydana gelmekte ve bu da deri kuruluğu ve kırışıklığa neden olmaktadır.


7- Sigara A vitamini seviyesini azaltır dolayısıyla hücrenin bir numaralı düşmanı olan serbest radikallere karşı korunmayı azaltarak kırışıklıkların oluşumunu kolaylaştırır.


Sigara içen beyaz veya gri saçlı kişilerde katrana bağlı olarak sarımsı bir saç rengi ortaya çıkar.Sigara içerken sigaranın tutulduğu parmaklar ve tırnaklarında sarı-kahverengi renklenme ortaya çıkar. Bu bulguya “nikotin belirtisi” denir. Sigara içenlerde ağız içi daha koyudur. Hatta yanak iç yüzlerinde inatçı sert düzensiz beyaz tabakalar oluşabilir. Sigara damarlardaki daraltıcı etkisi ile kan akımını bozarak yara iyileşmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Tek bir sigara içiminin 90 dakika süren bir damarlarda daralmaya yol açabileceği gösterilmiştir. Sigara dumanında 4000 den fazla kimyasal madde bulunur ancak kan akımı azalmasından en çok nikotin sorumlu tutulmaktadır.


Dr. Zekayi KUTLUBAY
Dermatoloji Uzmanı
 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Adım adım incelik
Zayıflamak uğruna yemek zevkinden vazgeçemeyenler günde yalnız yarım saat yürüyüşle formlarını koruyor. Koşanlar yese de zayıflıyor.
Spor yapmanın kilo verme üzerindeki etkisini gösteren bir araştırma sonucu daha açıklandı. Yemekten vazgeçemeyen aşırı kilolu kişiler günde yarım saatlik yürüyüşle zayıflamasalar bile daha fazla kilo almanın önüne geçebiliyor.
ABD'de Duke üniversitesi bilim adamları tarafından yaşları 40 ve 65 arasında değişen 120 aşırı şişman ve şişman yetişkin üzerinde gerçekleştirilen araştırmada katılımcılardan rejim yapmamaları istendi. Sekiz ay süren araştırmanın sonucunda deneklerden rejim yapmadığı gibi egzersiz de yapmayan kişiler ortalama birer kilo aldı. Ancak haftada 18 kilometreye denk gelmek üzere günde 30 dakika kadar hızlı yürüyüş yapanların yüzde 73'ü kilolarını korudu. Hatta bazılarının bu sürede birkaç kilo verdiği de saptandı.

Haftada 27 kilometre
Zayıflayan denekler arasında en dikkate değer biçimde kilo verenlerin haftada ortalama 27 kilometre koşanlar olduğu tespit edildi. Bu kişiler sekiz ayda ortalama 3.6 kilo vermeyi başardı.
Washington üniversitesi tıp Okulu'ndan Dr. Samuel Klein araştırma sonucunun kalori alımını azaltmaksızın egzersiz yapmanın kilo kaybetmenin en etkin yolu olmadığını bir kez daha teyit ettiğini söyledi. Dr. Klein bununla birlikte tek başına birazcık egzersiz yapmanın bile kilo alınmasını önlediğinin görüldüğünü belirtti.



 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

TÜP BEBEK

Son yıllarda çeşitli nedenlerle çocuğu olmayan kadınların değişik bir yöntemle çocuk sahibi olmaları sağlanmaktadır. Bu amaçla doku kültürü yapımına benzer şekilde deney tüpünde embriyo kültürü yapılmaktadır.
Tüp bebek yapmak için önce kadından yumurtlama zamanı laparoskopi ile yani karından sokulan bir kanül aracılığıyla alınan yumurta erkek spermi ile bir petri kutusu içinde (döllenme ortamı) karşılaştırılır ve inkubasyon için bekletilir. Bu şekilde invitro yani tüp içinde döllenen insan yumurtası gerekli şartların sağlanmış olduğu durumlarda döllenmeyi izleyen 24 ila 48 saat içinde bölünmeye başlar. Daha sonra morula safhasına ulaşan embriyo taslağı önce büyüme ortamına alınır ve daha sonra da bir sonda ile servikal kanaldan (karın boşluğuna açılan delik) rahim içine yerleştirilir. Uterusta implante edilmesi yani yuvalanması sağlanan embriyonun zamanla normal bir fetüs gibi ana karnında büyümesi beklenir. Doğum zamanı geldiğinde tüp bebek sezaryenle dünyaya getirilir.
Tıptaki teknik gelişmeler günümüzde o kadar gelişmiş ve haberleşme sistemlerinin aracılığıyla bize ulaşması o kadar kolaylaşmıştır ki eskiden konuşulması bile doğru sayılmayan konular medya aracılığıyla hepimizin dikkatini çekmeye başlamıştır. Önce insanlarda çocuk doğurma yani çoğalma fizyolojisine kısaca bir göz atmakta yarar var. Hayvanlarda bütün memelilerde olduğu gibi insanlarda iki ayrı cinsiyet vardır. Ve bu özellik erkek ve kadın diye iki ayrı bireyde gamet denilen cinsiyet hücrelerinde ve onların kromozomlarında toplanmıştır. Bu hücreler kadında over dediğimiz yumurtalıklarda erkeklerde ise testis denilen husyelerde yapılmaktadır.
Cinsiyet farklılığın dış belirtileri cinsiyet organlarının da iki cinste farklı olması ile belirgindir yani kadın ve erkek bu bakımdan eşit yaratılmamıştır. Kadında rahim (uterus) meme çiftleşme kanalı (vagina) dış genital organ (vulva) yumurtalık (over) yumurtalık kanalı (fallop borusu) gibi organlar vardır. Erkekte ise bunlara karşılık çiftleşme organı (penis) yumurtalık (testis) yumurtalık kanalı (epididim) bulunur.
Üreme nasıl gerçekleşiyor ? : Çoğalma dediğimiz olay ancak kadın cinsiyet organlarındaki yumurtalıklarda yapılan yumurtanın (ovum) erkeklerin testislerinde yapılan meni dediğimiz sıvı içindeki yumurta hücresi (sperm) ile birleşmesi ve gametin meydana gelmesiyle mümkün olabilmektedir.
Kadınlar periyodik olarak muayyen günlerde iki adet adet kanamasının ortasına rastlayan günde yani ayda bir defa ve genellikle tek bir yumurta yumurtlarlar. Erkekler ise cinsel heyecan ve uyarı sonucu hemen her zaman kadınlardan farklı olarak milyonlarca sperm boşaltırlar. Çocuğun olması için cinsel temas sonucu dişi hücre ile erkek hücrenin kadın vücudu içinde yani rahim içinde buluşmaları ve döllenmeleri gerekmektedir. Bu randevu normal yerinde olmadığı zaman dış gebelik dediğimiz olay meydana gelebilir ki bu bütün emeklerin boşa gitmesi demektir. Çünkü bebek ancak embriyo şeklinde yerleşebileceği yuvasında yani rahim içinde gelişebilir. ve 280 günde dünyaya gelebilecek kadar büyüyebilir.
Herşeye rağmen tıbbi ve cerrahi tedaviden sonuç alınamayan vakalarda tüp bebek yapmak için doktorlar çeşitli metotlar geliştirmişlerdir. Bunlardan tüp içinde döllenme (invitro fertilisation - IVF) metodu ile tüp bebek yapılmasında anneden alınan ovum (oosit) dışarıda bir deney tüpünde babanın spermiyle birleştirilerek (gamet) elde edilir. Daha sonra bu gamet fallop borusuna transfer edilerek "GIFT" denilen metotla anneye verilir ve embriyonun rahim içinde gelişmesi sağlanır.
Sperm sayısı düşük olan erkeklerin kısırlık tedavisinde son zamanlarda mikroşirurji denilen bir ameliyat metodu ile erkeklerin testislerinden sperm elde edilmektedir. Mikrocerrahi ile epididimden sperm aspirasyonu (MESA) tekniği veya testislerden aspirasyon (TESA) tekniği ile kocadan elde edilen sperm kadına verilmektedir.
Endoskobik operasyonlar yani kadının karnını açmadan uygulanan metotlar da vardır. Son zamanlarda bu tür ameliyat teknikleri çok gelişmiştir. Öyle ki elektron mikroskop denilen mikroskop büyütmesi altında sperm kadın yumurta hücresi içine enjekte edilmektedir. Böylece bu (ICSI) tekniği ile iki yumurtanın birleşmesi yani döllenme sağlanmaktadır. Bundan sonra rahimde normal gebelik gibi takip edilen cenin' in fetüs şeklinde büyümesi gözlenmekte ve bir tehlikeye maruz kalmaması için de normal gününde sezaryenle doğum yapılması sağlanmaktadır



 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Lohusa Dönemi
Doğumdan sonraki 6 hafta lohusalık olarak adlandırılır. Bu dönemde gebeliğin kadında yarattığı fizyolojik ve psikolojik değişimler gebelik önceki haline döner. Her organ ve sistemin gebelik öncesi haline dönmesi farklı zamanlar alır. Bu nedenle halk arasında "lohusanın mezarı 40 gün açık kalır" sözü yaygın olarak kullanılır. Bu söz gerçekleri yansıtmaktadır. çünkü doğum ve lohusalık döneminde ortaya çıkan hastalıklar hayatı tehdit eder boyutta olabilir.

Lohusalık dönemi çok erken erken ve geç lohusalık olarak 3 döneme ayrılır.
çok erken lohusalık doğumdan sonraki ilk 24 saati erken lohusalık ilk 1 haftayı geç lohusalık da geri kalan süreyi temsil eder. üreme orgaları 6 haftada normal haline döner ve emzirmeyen annelerin büyük bir kısmı bu dönem sonunda adet görmeye başlar.
Doğum sonrası beligin olarak fark edilebilen ilk değişiklik rahim boyutlarında olur. Bu küçülmeye involüsyon adı verilir.
Uterin involüsyon
Gebelik süresince rahim yaklaşık 11 kat büyür ancak doğumdan sonra süratle küçülmeye başlar. Bebek doğdukan hemen sonra yaklaşık 20. gebelik haftasında olduğu boyuta iner. Bu evrede ağırlığı yaklaşık 1 kg kadardır. Birinci haftanın sonunda 12. gebelik haftasındaki büyüklüğüne dönen uterus 6 hafta sonunda gebelik öncesi boyutuna iner.

Doğumdan hemen sonra rahim kasılmalarının gücü doğum sırasındaki güçlerden çok daha fazladır. Bunlara takip eden ağrılar (afterpains) adı verilir. Bu ağrılar 2-3 gün kadar devam edebilir. Daha önce doğum yapmışlarda daha fazla hissedilir. ilk 12 saatte sıklıkları daha fazladır bu saatten sonra gerek sıklığı gerekse şiddeti giderek azalır.
Doğumda plasentanın ayrılmasından hemen sonra plasentanın uterusa yapıştığı alan yarı yarıya küçülür. Bu küçülme sayesinde açıkda olan damar uçlrı kapanır ve kanama azalır.Rahimin içini döşeyen ve endometrium adı verilen zar tabakasının normale dönmesi 3 hafta alırken plasentanın yerleştiği aşan 6 haftada iyileşir. iyileşmenin tam olamadığı durumlarda şiddetli kanamalar görülebilir.
Doğumdan sonra rahim içinden gelen sıvıya Löşi (lochia) adı verilir.ilk gelen taze kırmızı kan löşi rubra olarak adlandırılır.Bu sıvının içinde kan ve doku parçacıkları bulunur.Birkaç gün içinde miktarı azalır ve rengi açılır. Artık bu sıvı löşi seroza olarak isimlendirilir. 2. haftadan sonra daha koyu kıvamlı ve açık renkli löşi alba gelmeye başlar. Doğumdan yaklaşık 4 hafta sonra bu akıntılar kesilir.



 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Löşi içeriği açısından enfeksiyona çok müsait bir ortamdır.Bu nedenle hijyene çok dikkat edilmelidir.
Doğum esnasında 10 cm açılan ve tamamen incelip kağıt gibi olan serviks (rahim ağzı) açıklığı 1 hafta sonunda yaklaşık 1 santimetreye iner. Rahim ağzı normal doğum yapmışlarda artık yuvarlak değil yassı bir görünüm alır. Rahim ağzının görünümü kişinin doğum yapıp yapmadığını belli eder. Serviksin tamamen iyileşmesi yine 6 hafta kadar bir zaman alır.
Doğum sırasında çok fazla zorlanan ve esneyen vajinna dokusu yavaş yavaş iyileşmeye başlar ve 3 hafta sonunda nihai halini alır ancak asla doğum yapmadan önceki gerginliğine gelemez.
Gebelik boyunca genişleyen ve esneyen karın kasları ve pelvik kaslar 6 hafta sonra toparlanır ve bu dönemden sonra egzersiz önerilir. Dolaşım boşaltım endokrin gibi diğer sistemlerde olan değişiklikler de 6 hafta sonunda normal haline döner.
Lohusalığın komplikasyonları
Doğumdan hemen sonra ciddi ve ani komplikasyonlar görülebilir. Bu nedenle lohusa en az 24 saat gözlem altında tutulmalıdır. Sık aralıklarla tansiyon ölçümleri yapılmalı kanama kontrol edilmelidir.

Doğum esnasında verilen ve sancıları destekleyen ilaçlar tansiyonda ani artışlara neden olabilir.Bu dönemde bulantı ve kusmalar görülebilir. Kusulan materyalin solunum yollarına kaçması zaatürreden ani ölüme kadar pekçok soruna yol açabilir.
Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte doğumda plasentanın çıkmasından hemen sonra annede titreme nöbeti görülür. Bu ciddi bir durum değildir ve bir süre sonra kendiliğinden geçer.
Kanama
Erken lohusalığın en önemli komplikasyonu kanamadır. Normal doğumdan sonra 500 mililitreden fazla kanama olması anormal olarak kabul edilir. En önemli ve ciddi nedeni atonidir. Atoni doğumdan sonra rahmin kasılmaması ve dolayısı ile açıkta olan damarların kapanamamasıdır.Son derece acil ve hayatı tehdit eden bir durumdur. çok kısa zamanda çok fazla miktarda kanama olur. Uygun ortamlarda yapılmayan doğumlarda acil ameliyat şartları yok ise anne kaybedilebilir. Bu nedenle evde yapılan doğumlar son derece risklidir.

Tedavide önce elle rahim masajı yapılır ve damar yolu ile rahim kasılmasını sağlayan ilaçlar verilir. Eğer tedavi sonuç vermez ise acil bir operasyon ile rahmin alınması dahi gerekebilir. Bu ameliyat atonide hayat kurtarıcıdır.
Emboli
Anne hayatını tehdit eden başka bir durumda amniyon mayii embolisidir. Burada bebeğin amniyon sıvısı annenin kan dolaşımına geçer ve akciğerler beyin vb. gibi organlara giden damarlarda tıkanıklığa yol açar. Anne çok kısa bir sürede hayatını yitirir. Tedavisi ne yazik ki çok güçtür ve yüz güldürücü değildir. Modern obstetrideki en önemli anne ölüm nedeni amniyon mayii embolisidir.



 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Enfeksiyon
Lohusalık humması olarak adlandırılan durum doğumdan sonraki ilk 24 saatten sonra ortaya çıkan ve aynı gün içinde olmamak kaydı ile 2 ya da daha fazla sefer ateşin 38 oC ya da daha fazla olması durumudur. En sık nedeni üreme boşaltım ve memelerin enfeksiyonudur. Doğum eyleminin uzaması zarların erken açılması gibi durumlar enfeksiyon riskini arttırır. En sık görülen enfeksiyon rahim içinin iltihaplanmasıdır. Buna endometrit adı verilir. Genelde 3. gün ortaya çıkar ve ateş 40 dereceye kadar yükselebilir. Löşi oldukça kötü kokuludur. Olay karın boşluğuna kadar yayılabilir.

Muayenede rahim oldukça hassas ve ağrılıdır. Enfeksiyonun kan yolu ile yayılması meydana gelir ise hayatı tehdit eder.
Tedavide yatak istirahati sıvı desteği ve uygun antibiyotik kullanımı önerilir %5 vakada ise idrar yolu enfeksiyonu ortaya çıkar. Genelde 2. veya 3. günde belirti verir.
Vajinada olan yaralanmalar iYE riskini arttırır. Tedavide uygun antibiyotikler önerilir.
Gebelik öncesi var olan her türlü sistemik hastalık lohusalık döneminden olumsuz yönde etkilenebilir. Bu nedenle lohusalıkda son derece dikkatli olunmalıdır.
Dikkat edilmesi gereken noktalar
Gebelikte olduğu gibi lohusalıkda da bazı konulara dikkat edilmelidir. Günümüzde normal doğumdan sonra 1 gün sezaryenden sonra ise 2 gün hastanede kalmak yeterlidir. Doğum sonrası eve giden anne doğum şekli ne olursa olsun mümkün olduğunca dinlenmelidir. Ancak bu dinlenme yatak istirahati şeklinde olmamalıdır. Sürekli yatmak yarardan çok zarar getirir.

Ev içerisinde dolaşmak basit ev işleri yapmak hem kişinin kendine olan güvenini arttırır hem de kan dolaşımını destekler.
Doğum sonrası eve çıkan anne dilediği ve kendisine dokunmadığını bildiği herşeyi yiyip içebilir.Protein içerikli gıdalar ile taze meyve ve sebzeler özellikle önerilir. Süt veren annelerin günde 2600-2800 kalori almaları önerilir.
Bebek dünyaya geldikten sonra barsak hareketlerinde yavaşlama ve kabızlık olabilir. Bu nedenle dışkıyı yumuşatan lifli gıdalar ve bol sıvı alınması kabızlığı önlemek açısından yararlıdır.
Normal doğumdan sonra hemen sezaryen sonrası ise 2. günden itibaren ayakta duş şeklinde banyo yapılabilir. Banyo esnasında zorlanmadıkça vajinaya su kaçmaz. Vajinanın yıkanması ise sakıncalıdır.
Normal doğum sırasında açılıp dikilen epizyotomi genelde doktor solak olmadığı sürece sağ tarafta olur.Otururken ve yatarken sağ tarafa ağırlık vermemek gereklidir. Epizyo ağrısını gidermek için ılık oturma banyoları önerilebilir. Tuvaletten sonra da epizyo bölgesi ılık temiz su ile tercihan içine antiseptik katılmış bir su ile yıkanmalıdır.
Doğum sonrası karın kaslarını güçlendirmek için egzersiz önerilirancak egzersizlere 6 hafta sonra başlanmalı ve kasları çok zorlayan egzersizlerden kaçınılmalıdır.
Doğum sonrası cinsel arzularda bir süre azalma olur. Genelde istek 12. haftadan sonra eski haline döner. Doğumdan sonraki 3. haftadan itibaren cinsel ilişkiye izin verilir.
Doktor anneyi doğumdan 6 hafta sonra kontrole çağracaktır.Bu kontrolde yukarıda anlatılan değişikliklerin gerçekleşip gerşekleşmediği incelenir. Hiçbir yakınmanız olmasa bile bu kontrolü ihmal etmeyiniz



 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Lohusalık dönemi çok erken
virgs.gif
erken ve geç lohusalık olarak 3 döneme ayrılır.


çok erken lohusalık doğumdan sonraki ilk 24 saati
virgs.gif
erken lohusalık ilk 1 haftayı
virgs.gif
geç lohusalık da geri kalan süreyi temsil eder. üreme orgaları 6 haftada normal haline döner ve emzirmeyen annelerin büyük bir kısmı bu dönem sonunda adet görmeye başlar.

Doğum sonrası beligin olarak fark edilebilen ilk değişiklik rahim boyutlarında olur. Bu küçülmeye involüsyon adı verilir.

Uterin involüsyon
Gebelik süresince rahim yaklaşık 11 kat büyür
virgs.gif
ancak doğumdan sonra süratle küçülmeye başlar. Bebek doğdukan hemen sonra yaklaşık 20. gebelik haftasında olduğu boyuta iner. Bu evrede ağırlığı yaklaşık 1 kg kadardır. Birinci haftanın sonunda 12. gebelik haftasındaki büyüklüğüne dönen uterus
virgs.gif
6 hafta sonunda gebelik öncesi boyutuna iner.

Doğumdan hemen sonra rahim kasılmalarının gücü doğum sırasındaki güçlerden çok daha fazladır. Bunlara takip eden ağrılar (afterpains) adı verilir. Bu ağrılar 2-3 gün kadar devam edebilir. Daha önce doğum yapmışlarda daha fazla hissedilir. ilk 12 saatte sıklıkları daha fazladır
virgs.gif
bu saatten sonra gerek sıklığı gerekse şiddeti giderek azalır.

Doğumda plasentanın ayrılmasından hemen sonra
virgs.gif
plasentanın uterusa yapıştığı alan yarı yarıya küçülür. Bu küçülme sayesinde açıkda olan damar uçlrı kapanır ve kanama azalır.Rahimin içini döşeyen ve endometrium adı verilen zar tabakasının normale dönmesi 3 hafta alırken plasentanın yerleştiği aşan 6 haftada iyileşir. iyileşmenin tam olamadığı durumlarda şiddetli kanamalar görülebilir.

Doğumdan sonra rahim içinden gelen sıvıya Löşi (lochia) adı verilir.ilk gelen taze kırmızı kan löşi rubra olarak adlandırılır.Bu sıvının içinde kan ve doku parçacıkları bulunur.Birkaç gün içinde miktarı azalır ve rengi açılır. Artık bu sıvı löşi seroza olarak isimlendirilir. 2. haftadan sonra daha koyu kıvamlı ve açık renkli löşi alba gelmeye başlar. Doğumdan yaklaşık 4 hafta sonra bu akıntılar kesilir.

Löşi içeriği açısından enfeksiyona çok müsait bir ortamdır.Bu nedenle hijyene çok dikkat edilmelidir.

Doğum esnasında 10 cm açılan ve tamamen incelip kağıt gibi olan serviks (rahim ağzı) açıklığı 1 hafta sonunda yaklaşık 1 santimetreye iner. Rahim ağzı normal doğum yapmışlarda artık yuvarlak değil yassı bir görünüm alır. Rahim ağzının görünümü kişinin doğum yapıp yapmadığını belli eder. Serviksin tamamen iyileşmesi yine 6 hafta kadar bir zaman alır.

Doğum sırasında çok fazla zorlanan ve esneyen vajinna dokusu yavaş yavaş iyileşmeye başlar ve 3 hafta sonunda nihai halini alır ancak asla doğum yapmadan önceki gerginliğine gelemez.

Gebelik boyunca genişleyen ve esneyen karın kasları ve pelvik kaslar 6 hafta sonra toparlanır ve bu dönemden sonra egzersiz önerilir. Dolaşım
virgs.gif
boşaltım
virgs.gif
endokrin gibi diğer sistemlerde olan değişiklikler de 6 hafta sonunda normal haline döner.

Lohusalığın komplikasyonları
Doğumdan hemen sonra ciddi ve ani komplikasyonlar görülebilir. Bu nedenle lohusa en az 24 saat gözlem altında tutulmalıdır. sık aralıklarla tansiyon ölçümleri yapılmalı
virgs.gif
kanama kontrol edilmelidir.

Doğum esnasında verilen ve sancıları destekleyen ilaçlar tansiyonda ani artışlara neden olabilir.Bu dönemde bulantı ve kusmalar görülebilir. Kusulan materyalin solunum yollarına kaçması zaatürreden ani ölüme kadar pekçok soruna yol açabilir.

Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte doğumda plasentanın çıkmasından hemen sonra annede titreme nöbeti görülür. Bu ciddi bir durum değildir ve bir süre sonra kendiliğinden geçer.

Kanama
Erken lohusalığın en önemli komplikasyonu kanamadır. Normal doğumdan sonra 500 mililitreden fazla kanama olması anormal olarak kabul edilir. En önemli ve ciddi nedeni atonidir. Atoni doğumdan sonra rahmin kasılmaması ve dolayısı ile açıkta olan damarların kapanamamasıdır.Son derece acil ve hayatı tehdit eden bir durumdur. çok kısa zamanda çok fazla miktarda kanama olur. Uygun ortamlarda yapılmayan doğumlarda acil ameliyat şartları yok ise anne kaybedilebilir. Bu nedenle evde yapılan doğumlar son derece risklidir.

Tedavide önce elle rahim masajı yapılır ve damar yolu ile rahim kasılmasını sağlayan ilaçlar verilir. Eğer tedavi sonuç vermez ise acil bir operasyon ile rahmin alınması dahi gerekebilir. Bu ameliyat atonide hayat kurtarıcıdır.

Emboli
Anne hayatını tehdit eden başka bir durumda amniyon mayii embolisidir. Burada bebeğin amniyon sıvısı annenin kan dolaşımına geçer ve akciğerler
virgs.gif
beyin vb. gibi organlara giden damarlarda tıkanıklığa yol açar. Anne çok kısa bir sürede hayatını yitirir. Tedavisi ne yazik ki çok güçtür ve yüz güldürücü değildir. Modern obstetrideki en önemli anne ölüm nedeni amniyon mayii embolisidir.



 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Enfeksiyon
Lohusalık humması olarak adlandırılan durum doğumdan sonraki ilk 24 saatten sonra ortaya çıkan ve aynı gün içinde olmamak kaydı ile 2 ya da daha fazla sefer ateşin 38 oC ya da daha fazla olması durumudur. En sık nedeni üreme boşaltım ve memelerin enfeksiyonudur. Doğum eyleminin uzaması zarların erken açılması gibi durumlar enfeksiyon riskini arttırır. En sık görülen enfeksiyon rahim içinin iltihaplanmasıdır. Buna endometrit adı verilir. Genelde 3. gün ortaya çıkar ve ateş 40 dereceye kadar yükselebilir. Löşi oldukça kötü kokuludur. Olay karın boşluğuna kadar yayılabilir.

Muayenede rahim oldukça hassas ve ağrılıdır. Enfeksiyonun kan yolu ile yayılması meydana gelir ise hayatı tehdit eder.
Tedavide yatak istirahati sıvı desteği ve uygun antibiyotik kullanımı önerilir %5 vakada ise idrar yolu enfeksiyonu ortaya çıkar. Genelde 2. veya 3. günde belirti verir.
Vajinada olan yaralanmalar iYE riskini arttırır. Tedavide uygun antibiyotikler önerilir.
Gebelik öncesi var olan her türlü sistemik hastalık lohusalık döneminden olumsuz yönde etkilenebilir. Bu nedenle lohusalıkda son derece dikkatli olunmalıdır.
Dikkat edilmesi gereken noktalar
Gebelikte olduğu gibi lohusalıkda da bazı konulara dikkat edilmelidir. Günümüzde normal doğumdan sonra 1 gün sezaryenden sonra ise 2 gün hastanede kalmak yeterlidir. Doğum sonrası eve giden anne doğum şekli ne olursa olsun mümkün olduğunca dinlenmelidir. Ancak bu dinlenme yatak istirahati şeklinde olmamalıdır. Sürekli yatmak yarardan çok zarar getirir.

Ev içerisinde dolaşmak basit ev işleri yapmak hem kişinin kendine olan güvenini arttırır hem de kan dolaşımını destekler.
Doğum sonrası eve çıkan anne dilediği ve kendisine dokunmadığını bildiği herşeyi yiyip içebilir.Protein içerikli gıdalar ile taze meyve ve sebzeler özellikle önerilir. Süt veren annelerin günde 2600-2800 kalori almaları önerilir.
Bebek dünyaya geldikten sonra barsak hareketlerinde yavaşlama ve kabızlık olabilir. Bu nedenle dışkıyı yumuşatan lifli gıdalar ve bol sıvı alınması kabızlığı önlemek açısından yararlıdır.
Normal doğumdan sonra hemen sezaryen sonrası ise 2. günden itibaren ayakta duş şeklinde banyo yapılabilir. Banyo esnasında zorlanmadıkça vajinaya su kaçmaz. Vajinanın yıkanması ise sakıncalıdır.
Normal doğum sırasında açılıp dikilen epizyotomi genelde doktor solak olmadığı sürece sağ tarafta olur.Otururken ve yatarken sağ tarafa ağırlık vermemek gereklidir. Epizyo ağrısını gidermek için ılık oturma banyoları önerilebilir. Tuvaletten sonra da epizyo bölgesi ılık temiz su ile tercihan içine antiseptik katılmış bir su ile yıkanmalıdır. Doğum sonrası karın kaslarını güçlendirmek için egzersiz önerilirancak egzersizlere 6 hafta sonra başlanmalı ve kasları çok zorlayan egzersizlerden kaçınılmalıdır.
Doğum sonrası cinsel arzularda bir süre azalma olur. Genelde istek 12. haftadan sonra eski haline döner. Doğumdan sonraki 3. haftadan itibaren cinsel ilişkiye izin verilir.
Doktor anneyi doğumdan 6 hafta sonra kontrole çağracaktır.Bu kontrolde yukarıda anlatılan değişikliklerin gerçekleşip gerşekleşmediği incelenir. Hiçbir yakınmanız olmasa bile bu kontrolü ihmal etmeyiniz
 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Güzellik Sütleri :
Eğer biraz vaktiniz varsa güzellik sütlerini kendiniz hazırlayabilirsiniz. Fakat birkaç gün önceden eczacınızdan karışımlarınız için gerekli olan bazı maddeleri hazırlamasını isteyiniz çünkü bazıları hemen temin edilemez ısmarlanmaları gereklidir.


Kuru Ciltler İçin Güzellik Sütü :
60gr. tatlı badem 15gr. acı badem. Bunları kaynatın kabuklarını soyun. Daha sonra kurutun ve bir havanda ezerek toz haline getirin. Ardından 2gr. sodyum borat 25gr. saf gliserin 300gr. gülsuyu ilave edin ve 8 gün boyunca dinlenmeye bırakın. Daha sonra bir tülbentten süzün.


Yağlı Ciltler İçin Güzellik Sütü:
10gr. astearin 6gr. gliserin 1gr. potasyum karbonat 500gr. saf su 0.7gr. boraks. Bunların hepsini birden karıştırıp tülbentten süzün.


Her Cins İçin Güzellik Sütü :
10gr sodyum borat 40gr. gülsuyu 100gr. saf su 5gr. aselbent tentürü. Hepsini karıştırın.


Evde Hazırlayabileceğiniz Kremler :

Kuru Ciltler İçin Kremler ;
10gr. İspermeçet 5gr. beyaz balmumu 40gr. tatlı badem yağını hafifçe ıslatarak karıştırın.
10gr. beyaz balmumu 5gr. katı parafin' i bir kaba koyarak hafifçe ısıtın. Karıştırmayı ara vermeksizin bu ürüne 35gr. tatlı badem yağı 5gr. gliserin birkaç damlada parfüm ekleyin.
Yağlı Ciltler İçin Kremler ;
38gr stearin i emaye bir kapta eritin. Başka bir kaba;
1gr potasyum karbonat
70gr gliserin
200gr saf su koyun ve 90° kadar ısıtın. Bu karışıma azar azar stearin' i eklerken bir yandan da ısıtmaya devam edin. Daha sonra soğumaya bırakın. Hızlı hızlı karıştırarak ikinci ve üçüncü kez ısıtın.
Bütün Ciltler İçin Kremler ;
10gr balmumu
40gr tatlı badem yağı
0.5gr sodyum borat' ı iyice karıştırıp kullanın. Bu karışıma "Gallien Merhemi" denir.
10gr lanolin
10gr tatlı badem yağı
10gr maynezi karbonatı
25gr gül suyu
25gr portakal çiçeği suyu' nu karıştırıp kullanın Bu karışıma da "Köpüklü Gougerot" denir.
Kremler ve Cilt Kuruması :
Kremler cildin kurumasına karşı köklü bir çözüm getiremezler amabazı özel kremler cildi çok etkili olarak koruyabilirler. Cildin kuruması hepimizin bildiği bir terimdir. Rüzgara kuruluğa güneşe pisliğe karşı korunmasız bir cilt hızla sağlığını bozan bu doğal sonuca uğrar. Saydam tabaka hücreleri sularını kaybederek kurur.


Kremlerin Görevleri :
Dikkat ! Hiçbir krem cildi derinlemesine nemlendiremez. Kremler saydam tabakanın sadece yüzeydeki kısımlarında etkin bir rol oynayabilirler. Cildin korunması iki aşamada gerçekleşir;
Hafif terlemelerin yaratacağı su kayıplarının engellenmesi gerekir. Bu üst deriyi dış etkenlere karşı tecrit eden korumayı önleyen kremlerin görevidir. Söz konusu kremler hava saldırılarına karşı bir engel oluşturur ve terlemenin yarattığı su kaybını yavaşlatır. Günümüzde higroskopik element olarak sütten elde edilen amino asitler cildin nemliliğinde önemli rol oynayan tabakanın asitlik oranını dengeleme gücüne sahiptir.
Aynı zamanda deriye nemlendirici elementler sağlamak gerekir. Bu da higroskopik element esaslı nemlendirici kremlerin görevidir.
Killi Maskeler :
Kil birçok özelliği sayesinde deri için çok yararlı bir maddedir. Güzellik maskelerinin bir çoğunda kullanılır. Sebum fazlalığını emerek yağlı ciltleri temizler. Çıbanları kurutur ve bunların yayılmalarını engeller.
Evde Yapabileceğiniz Maske : Toz kili alın yarım ölçü su yarım ölçü domates salatalık veya üzüm suyu ile hamur yapın. (Bütün yüze ve boyuna ince bir tabaka halinde sürün yalnız gözlerinizin çevresine sürmemeye dikkat edin). 15-30 dakika bekletin yani hamur nemliliğini kaybedene kadar bekletin. Ilık su ile çıkarın. Bu maskeyi haftada bir kez tekrarlayın. Bu maske ergenlikler sivilceler derideki döküntü ve kırışıklıklar için çok etkilidir. Temizleyici ve canlandırıcıdır





 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Meme Kanserinin Önlenmesinde Beslenmenin Rolü

Hazırlayan : Uzm.Dyt.Şeniz ILGAZ
Soya Mucizesi
Batı toplumlarında meme kanseri en fazla görülen 2. kanser türüyken Uzak Doğu ve Asya’da görülme oranı daha düşüktür. Asya ve Uzak Doğudan Amerika’ ya göç edenler üzerinde yapılan çalışmalarda meme kanseri oluşumunda çevresel koşulların genetik etmenlerden daha etkili olduğu saptanmış ve buna en önemli katkıyı da beslenme şeklinin sağladığı belirtilmiştir.
Bir çok bitkide östrojenik aktiviteye sahip çeşitli kimyasal bileşikler mevcuttur. Bu bileşikler tıpkı insan vücudunda bulunan östrojene benzer yapı gösterirler.
Uzak Doğuda çeşitli formlarda soya fasulyesinin tüketimi yaygındır (soya fasulyesi tofu soya sütü gibi). Soya bitkisel östrojenler (fitoöstrojen) açısından zengin bir kaynaktır.
İnsan fizyolojisinde östrojenlerin rolü genellikle önemlidir. Bitkisel besinlerde bulunan fitoöstrojenler insan sağlığının korunmasında pek çok hastalığın önlenmesinde önemli rol oynarlar.
Yapılan çalışmalarda fitoöstrojenlerin oral olarak alındıklarında; kanser koroner kalp hastalıkları gibi pek çok hastalığın oluşma riskini ve da ve adet döneminde meydana gelebilecek problemleri azalttığı belirtilmiştir.

Bu nedenle soya meme kanserinden korunmada etkili bir besindir.


 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Her hafta kilo verilmez !
Bazı haftalar diyet bozulmasa bile metabolizma hızının yavaşlaması sonucu kilo verilmez.
Günün neredeyse her saatinde tartılmak da doğru değildir. Çünkü tartılma
stresi bazan metabolizmayı durma noktasına getirebilir.


Kesinlikle öğün atlanmamalıdır. Sabah kahvaltı alışkanlığımız olmasa bile bir
meyve yiyip çıkmalıyız. Sık sık az yemeliyiz ki açlıktan fazla kalorili
yiyeceklere saldırmayalım.

Diyet yaparken haftada bir kez abartmadan kendimize ödül verebiliriz.
Haftada bir kez sütlü veya meyveli tatlı yenebilir.

Yoğurdun suyu kesinlikle dökülmemelidir. B 2 ve folik asitten zengindir. Ayrıca
bu yeşil renkli su kolesterolü de aşağı çeker.


Besin Gruplarını Tanıyalım
Sağlıklı ve dengeli beslenmede yeri olan besin gruplarına bir göz atalım...
1-Karbonhidratlar (şeker tahıl nişasta vs)
2-Yağlar (katı veya sıvı)
3-Proteinler (et süt yoğurt yumurta vs)
4-Mineraller (kalsiyum potasyum magnezyum çinko vs)
5-Vitaminler (ABCDE vs)
6-Su

Karbonhidratlar
Bunların en önemli görevi vücuda gerekli olan enerjiyi sağlamaktır. Zayıflama
diyetlerinde günlük rejimin %50-60'ı karbonhidrat olmalıdır. Fakat alınma türü
önemlidir. Ekmek ve şeker ikisi de karbonhidrattır.


Yağlar
Protein ve şekerin 2 katından daha fazla enerjiye sahiptir. (Yağın 1 gramında 9
kalori vardır. Şeker ve proteinin ise 1 gramında sadece 4 kalori vardır)
Vücuttaki en önemli görevi enerji sağlamasıdır midenin boşalmasını geciktirir
ADEK vitaminlerinin erimesini dolayısıyla vücuda alınmasını sağlar deri
altında ısı kaybını önler iç organları korur.


Proteinler
Hemen hemen bütün hayvansal ve bitkisel yiyeceklerde az veya çok bulunur. Kan
hücreleri ve kanın rengini veren hemoglobinin yapımı için gereklidir. Ayrıca
hastalıklara karşı savunmamızı sağlar. Diyetin% 15'i protein olmalıdır. Yetersiz
alınırsa vücudun büyüme ve gelişimi de durur. Anne karnından ölünceye kadar
gerekli olan bir besin maddesidir. Gebeler ve emzikli kadınlarda diyettten eksik
edilmemelidir. Protein alımı yumurta yağsız süt yoğurt az miktarlarda peynir
olarak alınmalıdır.


Mineraller
Mineraller hücrelerin doğru çalışması için gereklidir. Vücudumuzun % 4'ü
minerallerden oluşur. Süt yoğurt peynir yeşil yapraklı sebzeler kuru meyveler
kalsiyumdan zengindir. Demir ise eksik alınırsa kansızlığa neden olur.


Vitaminler
Hem bitkisel hem hayvansal gıdalarda bulunurlar. Bazı pişirme ve saklama
koşulları vitaminlerin o gıda maddesinde kaybolmasına neden olabilir.


Su
İnsan vücudunun % 60'ı sudur. Kesinlikle hiçbir kalori değeri yoktur. Diyet
yapanlar günde 2-3 litre sıvı almalıdır. Bunun %80 su olmalıdır. Çay kahve
yerine su içilmelidir.



 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Acil Kontrasepsiyon (Doğum Kontrolü)


Hazırlayanlar:
Araş. Gör. Dr. Burcu Tokuç Trakya Ü. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD Edirne
Doç. Dr. Dr. Muzaffer Eskiocak Trakya Ü. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD Edirne
Prof. Dr. Dr. Ahmet Saltık Trakya Ü. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD Edirne

Her cinsel ilişki planlı olmayabilir. Bu nedenle de kontraseptif önlem alınmamış olabilir. Kondom yırtılması ve tecavüz gibi istenmeyen durumlarda gebelik riski oluşabilir. Acil kontrasepsiyon bu gibi durumlarda olası gebeliği önlemek için kullanılır. Acil (postkoital) kontrasepsiyon korunmasız cinsel ilişkiden sonra sürdürülmesi kesinlikle istenmeyen olası bir gebeliğin önlenmesidir. Ilk kez 1960'larda acil kontrasepsiyon amacıyla yüksek doz östrojen kullanılmıştır. 1970'lerde Yuzpe acil kontrasepsiyonda östrojen ve progesteronu birlikte kullanmıştır. 1976'da ilk kez postkoital RIA(Rahim İçi Araç) bu amaçla kullanılmıştır.
Çiftler korunma konusunda bilinçli ve istekli olsalar bile planlamadıkları bir cinsel ilişki nedeniyle gebelik riski ile karşı karşıya kalabilirler. Yöntem kullanmayı unutma ya da doğru kullanmama yöntem başarısızlığına neden olabilir. Daha da önemlisi cinsel bir saldırı yani tecavüz kadını hiç istemediği bir gebelik riski ile karşı karşıya bırakabilir. Bu yolla oluşabilecek bir gebeliği başlamadan önlemek her kadının tartışılmaz hakkıdır. Acil kontrasepsiyon bir "ikinci şans" yöntemidir.

Uluslararası Aile Planlaması Federasyonu'nun (IPPF) Kasım-1995'te kabul ettiği Üreme Hakları ve Cinsel Haklar Bildirgesi’ne göre (Madde 8); tüm kadınların üreme sağlığının korunması güvenli anneliğin sağlanması ve gebeliğin güvenli sonlandırılması için gereken ve tüm kullanıcılar için ulaşılabilir kabul edilebilir kullanışlı ve ödeyebilecekleri bir bedel karşılığında bilgi eğitim ve hizmetlere ulaşma hakkı vardır. Tüm bireyler güvenli etkili ve kabul edilebilir doğurganlığı düzenleme yöntemlerinden olabildiğince çoğuna ulaşabilme hakkına sahiptir. Tüm bireyler istenmeyen gebeliklerden korunma yöntemleri içinden kendileri için güvenli ve kabul edilebilir olanı özgürce seçmek ve kullanmak hakkına sahiptir.Tek bir korunmasız ilişkinin siklusun ovulasyon dönemine yakınlığına bağlı olmak üzere %25'lere varan yüksek gebelik riskine neden olabileceği bildirilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Acil Kontrasepsiyon için Uluslararası Konsorsiyum Komitesi Başkanı Dr. Paul Van Look "Acil kontrasepsiyon birçoğu güvenli olmayan düşüklerle sonuçlanan ve kadın sağlığına büyük zarar veren istenmeyen gebeliklerin önlenmesine yardım edebilir" demektedir. DSÖ'ye göre her yıl istenmeyen gebeliklerin neden olduğu en az 20 milyon güvenli olmayan düşük gözlenmekte ve bunların 80.000'i kadınların ölümü ile sonuçlanmaktadır. Acil kontrasepsiyonun istemli düşükleri de %60 oranında azaltma
potansiyeli vardır.




 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Acil kontraseptifler gebeliği önleyici yöntemler değillerdir. Gebelik oluştuktan sonra asla etkili değildir düşük yaptırıcı olarak kullanılmaz.
Acil kontraseptifler gebeliği önleyici yöntemler olarak kabul edilmemelidir. Korunmasız cinsel ilişkiden sonra sürdürülmesi kesinlikle istenmeyen gebeliklerin implantasyondan(döllenmiş yumurtanın uterus duvarına yerleşmesi) önce önlenmesidir. Acil kontrasepsiyon gebelik oluştuktan sonra asla etkili değildir bu durumlarda kullanılmaz ve bu nedenle de düşük yaptırıcı değildir. Acil kontrasepsiyonun düşük yaptırdığı şeklindeki yanlış bilgi yaygındır. Bu da yöntemin sunumuyla ilgili olumsuzluklara yol açmaktadır. Hemen her ülkede acil kontrasepsiyon kullanımı kısıtlıdır. Hizmet sunucuların bilgi eksiklikleri aile planlaması polikliniklerinde rutin danışmanlık hizmetlerinde acil kontrasepsiyonun olmaması bilgi düzeyinin potansiyel kullanıcılar arasında da düşük olması acil kontrasepsiyonun etkili kullanımında temel engelleri oluşturmaktadır.
Acil kontrasepsiyon korunmasız cinsel ilişkiden sonra sürdürülmesi kesinlikle istenmeyen olası bir gebeliğin implantasyondan önce önlenmesidir.
Risk grubunu oluşturan ergenler ve gençler acil kontrasepsiyon için nereye başvuracaklarını bilmemekte ve bilse bile bu amaçla hekime başvurmakta zorlanmaktadır. Gebeliğini sona erdirmek isteyen genç kızların bir bölümünün acil kontrasepsiyonu bildikleri ve gebelik risklerinin ayırdında oldukları halde işi şansa bıraktıkları saptanmıştır. Oysa özellikle risk altında olan ergenler herhangi bir kontraseptif yöntem kullanmayanlar bariyer yöntem kullananlar bu yöntemden haberdar edilmelidir. Özellikle istenmeyen gebelik riski olan ergenlere yönelik iyi planlanmış geniş çaplı bilgilendirme sağlayacak eğitim ve iletişim kampanyalarının etkisi yadsınamaz.
Acil Kontrasepsiyon



 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

I. Kullanıldığı Durumlar
a. Korunmasız cinsel ilişki.
b. Kontraseptif kullanımında oluşan kullanım hataları ya da kazalar.
- Kondom yırtılmasında kadın kondomunun hatalı kullanımında
- Diyafram ya da servikal başlık yanlış yerleştirildiğinde
- Kombine haplar ve yalnızca progestin içeren haplar unutulduğunda
- Üç aylık / aylık enjeksiyon için geç kalındığında
- RIA'nın kısmen ya da tamamen düşmesi halinde
c. Yakın bir zamanda olası teratojenlere(hamilelik esnasında alındığında bebek üzerinde zararlı etkileri olan maddeler canlı aşı yada sitotoksik ilaç gibi) maruz kalındığında.
d. Tecavüz: Çok önemli bir kullanım alanıdır. Acil yöntemlerin kabul görmediği zamanlarda ve ülkelerde
bile tecavüz durumlarında kullanılmaktadır.
II. Acil Kontrasepsiyon Yöntemleri
a. Hormonal acil kontrasepsiyon
- Yüksek doz östrojen kullanımı
- Östrojen+progesteron kullanımı
- Yalnızca progesteron kullanımı
b. Postkoital RIA uygulaması
c. Mifepriston (RU 486) (ülkemizde yoktur).

Acil kontrasepsiyon yöntemleri şunlardır
Ertesi Gün Hapı
Kombine oral kontraseptiflerin (KOK) korunmasız cinsel ilişkiden sonraki ilk 72 saat içinde kullanılmasıdır.
Etki mekanizması siklusun hangi döneminde kullanıldığına bağlı olarak ovülasyonu ya da fertilizasyonu ya da implantasyonu önlemesidir. Doğru kullanıldıklarında etkinlikleri %98'dir. Yöntemin başarılı olmadığı durumlarda oluşacak gebelikte konjenital anomali riskinde herhangi bir artış saptanmamıştır. Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık ocakları ve AÇSAP merkezlerinde ücretsiz verilen preparatlar 30 mg östrojen içermektedir. Ertesi gün hapı kullananların yaklaşık yarısında bulantı olduğu bildirilmektedir. Hap kullandıktan sonra bir saat içinde kusma görülürse dozun tekrarlanması önerilmektedir. Diğer yan etkileri düzensiz kanama lekelenme ve göğüslerde duyarlılıktır.
Yüksek Doz Östrojen
Ertesi gün hapı gibi korunmasız cinsel ilişkiden sonraki ilk 72 saat içinde kullanılmaya başlanır. Yüksek doz östrojen kullanılmasında etkinlik %99'dur.
Yalnızca Progestin Içeren Haplar
Adetleri aksatması nedeniyle postkoital(ilişki sonrası) kullanımı kolay değildir.
Mifepriston
Bir progesteron antagonisti olan mifepriston (RU 486) da acil kontrasepsiyonda kullanılmaktadır. Daha az yan etkisinin olması ve diğer hormonal yöntemlere kıyasla daha az küretaj gerektirmesi üstünlükleridir. Mifepriston henüz ülkemizde yoktur.
Gemeprost
Bir prostogalandin analogu olan gemeprost mifepriston ile birlikte vajinal olarak uygulandığında 56 gün ve daha küçük gebeliklerde tıbbi düşüklere yol açmaktadır. Birlikte kullanıldığında %95'e yakın başarı sağlanmaktadır. Henüz ülkemizde bulunmamaktadır.
Rahim Içi Araçlar
Diğer bir yöntem ise cinsel ilişkiyi izleyen ilk 5-7 gün içerisinde bakırlı RIA uygulamasıdır. En etkili acil kontraseptif yöntemlerdendir. Başarısızlık oranı %0.01 olarak bildirilmektedir.
Acil kontrasepsiyonda yönteme özel danışmanlık
Acil kontrasepsiyon danışmanlığı tüm aile planlaması hatta üreme sağlığı danışmanlık programlarına katılmalıdır.
Herhangi bir yöntemi etkili bir biçimde kullanamayanlar genç kadınlar bariyer yöntem kullananlar ve kimi kez de etkili bir yöntem kullanırken hata yapanlar acil kontrasepsiyona gereksinim duyabilir. Acil kontrasepsiyon bir acil durum yöntemidir kesinlikle bir aile planlaması yöntemi değildir. Acil kontrasepsiyonun korunmasız ilişkiden sonraki 72 saat içinde kullanılması gereklidir. Acil kontrasepsiyon bu süre geçtikten sonra kullanılmaz. Gebelik oluştuktan sonra etki yapması söz konusu değildir. Düşük yaptırmaz. Bu durum zor ve sıkıntılı bir süreçtir. Tecavüz durumlarında durum daha da karmaşıktır. Kadının duyguları zedelenmiş hastalık kapmaktan ve gebelikten korkmaktadır. Tecavüze uğramış kadın daha özel bir ilgiye gereksinimi vardır. Acil kontrasepsiyonun gebeliği önleyebileceği ancak cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara (CYBE) karşı koruyucu olmadığı bilinmelidir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili danışmanlık hizmeti alınmalıdır. Kullanılmakta olan bir yöntemin başarısızlığı (örn: kondom yırtılması) nedeniyle acil kontrasepsiyon gerekmişse başarısızlığın nedenleri tartışılmalı ve alınabilecek önlemler konusunda uzmanlara başvurulmalıdır. Kadına acil kontrasepsiyon kullanımından sonra ki adetinin her zamankinden farklı olması durumunda; Özellikle: 1- Çok az kanaması varsa (gebelik olabilir)
2- Dört hafta içinde adet olmamışsa (gebelik olabilir)
3- Alışılmışın dışında ağrılı olursa (ektopik gebelik olabilir ancak acil kontrasepsiyon ektopik gebeliğe yol açmaz) bir sağlık merkezine başvurulmasını öneririz


 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Hamilelik ve seyahat

içinizdeki gezgini baskılamayın.
Hamile kalmadan önce belki de gezmeyi seyahat etmeyi değişik yerler insanlar tanımayı ve tatil yapmayı çok seviyordunuz. Kim sevmez ki?.. Peki hamilesiniz diye bütün bu zevklerinizden vaz mı geçmeniz gerekli?
Hayır. Hamilelik bir hastalık durumu olmadığı için herşeyinizi kısıtlamanız gerekmiyor. Bazı küçük önlemler ve ipuçları ile tüm hamileliğiniz boyunca seyahatlerinize devam edebilirsiniz.
Hatta son zamanlarda Avrupa'da giderek popülarite kazanan bir akım başladı bile: çiftler bebeksiz geçecek olan son birkaç aylarında başbaşa tatiller yapmaktan büyük zevk alıyorlar. Balayından esinlenerek bu romantik döneme bebekayı (babymoon) adı veriliyor.

Hamilelikte araba yolculuğu
Otomobil günümüz insan hayatının vazgeçilmez ögelerinden biri. Bir düşünün arabaya miniüse ya da benzeri bir kara nakil aracına binmediğiniz kaç gün var. Sadece evden hiç dışarı çıkmadığınız ya da sadece yakın çevrenizde yürüyüş yapmak için çıktığınız günlerde arabadan uzak kalıyorsunuz. insanların önemli bir kısmı hergün ya kendi arabalarına ya taksiye ya da arkadaşlarının arabalarına biniyorlar. Hamilelik normal yaşantıda ciddi değişiklikler gerektirmediğine göre hamile kadınların otomobile binmeleri de kaçınılmazdır.
Hamilelikte otomobil seyahatini kısıtlamak için hiçbir gereklilik yoktur yalnız burada dikkat edilmesi gereken nokta kendi rahatınızı sağlamanızdır. özellikle uzun yolculuklarda tuvalet ve uzun süre oturmanın zararlarından korunmak için sık aralıklarla mola vermek gereklidir. Benzer şekilde belirli bir haftaya kadar hamileyken araba kullanmanızda da sakınca yoktur. özellikle son aya gelindiğinde araba kullanmak bebeği tehlikeye atabilir. Karnınız büyüdüğü ve direksiyona çok yakın olduğu için olası bir kaza durumunda direksiyonun karnınıza çarpma olasılığının yüksek olması bu durumun nedenidir. Bu nedenle son haftalara gelindiğinde arabayı başka birisinin kullanması daha iyi olacaktır.
Emniyet kemeri
Araba otobüs uçak.. hangi taşıt aracı olursa olsun yolculuklarınız sırasında mutlaka emniyet kemeri kullanmalısınız. Emniyet kemerini bağlarken karnınızın üstünden değil altından geçmesine ve kalçalarınız hizasında olmasına dikkat etmelisiniz. Bu son derece önemlidir. Kalça kemiği vücudumuzdaki en güçlü kemiklerden birisidir.Eğer emniyet kemerini tam karnınızın üzerinden geçecek şekilde bağlarsanız olası bir kaza durumunda ortaya çıkan ani ve şiddetli basınç bebeğin plasentasının erken ayrılmasına neden olabilir. Eğer emniyet kemeri üç noktalı ise yani bir de omuz üzerinden dolaşan kısmı varsa bu çok daha güvenlidir. Kemerin omuz kısmı bağlandığında tam göğüs arasında olmalıdır. Eğer kemerin yukarı aşağı ayarı varsa bu şekilde ayarlamalı ayar yoksa oturuş pozisyonunuzu değiştirerek kemerin göğüs aranızda olmasını sağlamalısınız. Kemerin boyun hizanızda olması tehlike yaratabilir.

Unutmayın. Sizin kemikleriniz kaslarınız organlarınız ve bebeğin içinde yüzdüğü amniyon sıvısı bebeği pek çok dış etkene karşı korur. Bu nedenle kendinizi korumanız aynı zamanda bebeğinizi korumanız anl***** gelir. Emniyet kemerinizi mutlaka takmalısınız.
Havayastıkları (airbag) hamileler için zararlı mıdır?
Havayastıkları emniyet kemerinizi uygun şekilde bağladığınız ve havayastığından yaklaşık 25 santimetre uzakta olduğunuz sürece hamilelikte başka hiçbir zaman olmadıkları kadar güvenlidirler.

Sürücü ya da yolcu koltuğunda da olsanız koltuğunuzu ileri geri ya da yukarı aşağı ayarlayarak güvenli ve rahat bir oturuş pozisyonu edinin. Eğer arabayı kendiniz kullanacaksanız ve aracınızın direksiyonu ayarlanabiliyorsa mutlaka karnınızdan olabilecek olan en uzak mesafeye ayarlayın.


 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Kaza olursa ne yapmalısınız?
Trafik kazaları ne yazki ki ülkemizin tüm dünyada liderliği bırakmadığı alanlardan birisi. Hergün ülkemizde büyüklü küçüklü birçok kaza meydana geliyor. Eğer hamileyken otomobilinizle yolculuk ederken kaza geçirirseniz mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız. Kazanın hafif olması durumunda bile bunu ihmal etmemelisiniz. Eğer kasılmalarınız ağrınız ya da kanamanız varsa mutlaka zaman kaybetmeden doktorunuzla görüşmelisiniz. Annenin vücudu genelde bebeği travmalara karşı korur ancak bununla birlikte bazen travma sonrası bebeğin plasentası kısmen ya da tamamen ayrılabilir ve hiçbir belirti görülmeyebilir. Böyle bir durumda hem siz hem de bebeğiniz ciddi tehdit altında demektir. özellikle hamileliğiniz 20 haftadan büyükse kazanın şiddeti ne olursa olsun zaman kaybetmemelisiniz.

Uzun seyahatlerde nelere dikkat etmelisiniz?
Harhangi bir yerde uzun süre oturmak bacaklarınızdaki kan dolaşımını etkiler ve ayak ile bileklerde şişmelere neden olabilir. Bu nedenle her türlü yolculukta her 1.5-2 saatte bir mola vererek hafif yürüyüş yapmalı ve kan dolaşımınızı canlandırmalısınız. Bu kısa yürüyüşler sırasında bacaklarınıza germe egzersizleri de yaptırabilirsiniz. Yolculuk sırasında otururken de bazı germe hareketleri yaparak uzun süreli oturmanın olumsuz etkilerini azaltabilirsiniz.

Bunun için oturur pozisyondayken bacaklarınızı iyice ileriye doğru uzatın topuklarınız merkez olacak şekilde ayağınızı yavaşça kendinize doğru kuvvetice çekerek baldır kaslarınızı gerin. Daha sonra ayak bileklerinizi sağa sola çevirin ve parmalarınızı açıp kapatın.
Hamilelikte Uçak Yolculuğu
Otomobil kadar olmasa da günümüzün modern insanı zaman zaman uçak seyahati yapmak durumunda kalır. Hamile iken uçak yolculuğu yapmaksa çoğu kez kadınlarda endişe yaratır. Uçak firmalarının hamile olduğunu beyan eden kadınlardan uçabilir raporu istemesi ise bu korkuları şiddetlendirir. Oysa hamilelikte uçak yolculuğu kanama şeker hastalığı yüksek tansiyon ya da erken doğum öyküsü gibi yüksek risk faktörlerinin olmadığı durumlarda son derece güvenlidir.
Hamilelikte seyahat etmek için en keyifli dönem 14 ile 27'nci haftalar arası yani ikinci trimesterdır. Bu dönemde sabah bulantıları geride kalmış uyku hali kaybolmuş düşük olasılığı azalmış ve hamileliğe alışıldığı için artık olay keyif verici bir hal almıştır. Gezmek dolaşmak ve hamileliğin keyfine varmak için tüm şartlar uygundur



 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

üçüncü trimesterda uçmak güvenli midir?
Herhangi bir tıbbi komplikasyon yoksa
virgs.gif
karnınızda ikiz ya da üçüz bebek taşımıyorsanız ya da daha önceden erken doğum yapmadıysanız hamileliğinizin 36.haftasına kadar kabin basıncı ayarlı uçaklar ile yolculuk yapabilirsiniz. 36. haftadan sonra pek çok havayolu şirketi hamile kadınları uçaklarına kabul etmemektedir. Bunun nedeni anne ya da bebek açısından ortaya çıkabilecek olan riskler değil olası bir doğum durumunda havayolu şirketinin havadayken yaşanacak olan bir doğum nedeniyle risk almak istememeleridir.


Bilet acentaları rezervasyon sırasında size hamile olup olmadığınızı ya da beklenen doğum tarihinizin ne zaman olduğunu sormazlar ancak uçağa binmek üzere kapıya yöneldiğinizde tatsız bir süprizle karşılaşabilirsiniz. Eğer beklenen doğum tarihinize 1 hafta ya da daha az kalmış ise havayolu şirketi sizi uçağa almama hakkın sahiptir. Uçağa biniş sırasında sorun yaşamamak ve hatta uçuşu kaçırmamak için doktorunuzdan uçak yolculuğu yapmanızda bir sakınca olmadığında dair rapor alıp bunu tüm uçuşlarınız sırasında yanınızda taşımanız uygun bir davranış olacaktır. Bu raporda muayene olduğunuzun ve 72 saat içinde doğumun başlayabileceğine ilişkin bir bulguya rastlanmadığının belirtilmesi özellikle hamileliğinizin son dönemlerindeyseniz yararlı olabilir.

Her havayolu şirketinin kendine ait politikaları ve yaklaşımları vardır. Rezervasyon yaptırırken durumunuzu belirtmeniz ve seyahatinize engel herhangi bir yaklaşım olup olmadığını araştırın.Bu konu ile ilgili olarak Türk Hava Yolları'nın resmi internet sitesinde açıkladığı hamile yolcu taşıma politikası şu şekildedir:


7 ayını ( 28 hafta ) bitirmiş hamile yolcularımız kendi doktorundan aldığı "Uçakla Seyahatinde Sakınca Yoktur" ibaresi yer alan bir rapor ile seyahat edebilirler.
Bu raporun tarihi 7 günden eski olamaz.
7 aya (28 hafta) kadarki hamile yolcuların seyahatinde yolcu beyanı esastır.


Hamileliğiniz sırasında uçak yolculuğuna çıkarken dönüş zamanında kaç haftalık olacağınızı ve yeni bir rapor gerekip gerekmediğini kontrol etmeyi unutmayın.




 
---> Kadın Sağlığı ||Bayanların sağlık konusunda ciddi tutumları||

Dikkate almanız gereken tek nokta havayolu şirketlerinin politikaları olmamalıdır. Uçak yolculukları genelde rahatsız koltuklarda yapılan sıkıcı seyahatlerdir. Hamilelik döneminde yolculuk esnasında çok daha çabuk sıkılabilirsiniz. Hamileliğinizin son dönemlerinde çokmecbur kalmadıkça uçak yolculuğundan kaçınmanızı öneririm.özellikle yurtdışı uçuşlarda gittiğiniz yerdeki sağlık koşullarını ve sunulan hizmeti de araştırmalı ve aklınızın bir köşesinde tutmalısınız. Gittiğiniz yerde aniden sancılarınız başlar ise yeterli bir sağlık hizmeti alabileceğinizden emin olmalı eğer olanağınız varsa bu tür hastane ve merkezlerin adres ve telefonlarını yanınızda bulundurmalısınız.
Hava alanına girerken geçtiğim kapı ve dedektörler bebeğime zarar verir mi sorusu çok sıkkarşılaştığımız sorulardan birisidir. Bu sorunun cevabıHAYIR'dır. Hava alanlarının girişindeki dedektörler metal dedektörüdür ve X ışını ile çalışmazlar. Bu nedenle bu kapılardan güvenle geçebilirsiniz.
Uçaktaki kabin basıncı bebeğinize zarar vermez. Bir çok ticari havayolu şirketi uçaklarındaki kabin basıncını belirli bir seviyede tutmak zorundadır. Bu yasal bir zorunluluktur. Yapılan incelemelerde kabin basıncının bebeğe zarar verebileceği yönünde bir kanıt bulunamamıştır. Gerçekte asıl sorun kabin basıncı olmayan küçük uçaklar ile yapılan yolculuklarda yaşanmaktadır. Kabin basıncı sağlanmadığında örneğin 10.000 feet yükseklikte uçarken sanki yüksek bir dağın zirvesinde gibi olursunuz. Bu yükseklikte oksijen basıncı çok azalmıştır ve vücudunuz sizin ve bebeğiniz için yeterli oksijeni sağlayabilmek için daha fazla çalışmak zorundadır.
Uçak yolculuğu sırasında nelere dikkat etmelisiniz?
Harhangi bir yerde uzun süre oturmak bacaklarınızdaki kan dolaşımını etkiler ve ayak ile bileklerde şişmelere neden olabilir. Bu nedenle her 1.5-2 saatte bir ayağa kalkıp koridorda yürüyüş yapmalı ve kan dolaşımınızı canlandırmalısınız. Bu kısa yürüyüşler sırasında bacaklarınıza germe egzersizleri de yaptırabilirsiniz. Yolculuk sırasında otururken de bazı germe hareketleri yaparak uzun süreli oturmanın olumsuz etkilerini azaltabilirsiniz.

Bunun için oturur pozisyondayken bacaklarınızı iyice ileriye doğru uzatın topuklarınız merkez olacak şekilde ayağınızı yavaşça kendinize doğru kuvvetice çekerek baldır kaslarınızı gerin. Daha sonra ayak bileklerinizi sağa sola çevirin ve parmalarınızı açıp kapatın.
Hamilelik sırasında yapılan uçak yolculuklarında uzun süre rahatsız bir pozisyonda hareketsiz oturmak tromboz (damar içindekan pıhtısı) ve varis riskini arttırır. Uçuş süresince özel varis çorabıgiymek bacaklarınızdaki kan dolaşımını destekler ve şişmiş damarları rahatlatır.
Eğer yanınızdaki koltuk boşsa ya da uçak içinde yan yana iki boş koltuk bulabilirseniz uzun oturmak suretiyle ayaklarınızı kaldırabilirsiniz. Uçaktaki kabin basıncı ayaklarınızda şişmeye neden olabilir. Ayakkabılarınızı çıkararak kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. Yürüyüş sırasında rahat ve sağlıklı olmasa da uçuş süresince terlik giymeniz rahatlamanıza yardımcı olacaktır


 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst