Fıkra Arşivi 2 ! . . .

Coca Cola
Çok iyi giyimli bir iş adamı Vatikan'a gelir papayla görüşmek istediğini söyler. Kendisini bir Kardinal'e götürürler. Adam ısrar eder.
- Sizinle değil, doğrudan Papa ile ve yalnız görüşmek istiyorum. Sonunda adamı Papa'nın huzuruna çıkarırlar. Ama adamın ne istediğini merak eden Kardinaller kapının dışında kulak kesilmiş içeriyi dinlemektedirler. İçeride sesler yükselmiştir. Adam :
- 1 milyar dolar.
Papa :
- Olmaz
- 2 milyar dolar.
- Hayır.
- 5 milyar dolar.
- Hayır.
Adam kapıyı çarpar, hışımla uzaklaşırken Kardinaller içeri koşuşur.
- Sayın Papa hazretleri, 5 milyar dolar muazzam bir para. Düşünün bu para ile kaç katedral, kaç kilise yapılır, dünya üzerine kaç misyoner gönderilirdi. Parayı niçin kabul etmediniz ?
- Ne yani ? Her duadan sonra Amin yerine Coca Cola mı deseydik?
 
Herkesi Tanıyan Kadın
Bir mahkeme salonu düşünün... Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar. Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklaşır...
- Bayan Jones... Beni tanıyor musunuz? Yaşlı teyze cevap verir :
- Ah evet Bay Williams sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum. Siz taa o zamanlar bile aileniz için tam bir baş belasıydınız. Sürekli yalan söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım dediğiniz insanların arkasından konuşuyorsunuz, 2 dolar fazla kazanmak için herkesi satarsınız...
Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur. Adam ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar :
- Peki Bayan Williams, ya karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz? Kadın yine cevaplar :
- Elbette tanıyorum. Çocukluğunda ona dadılık yapmıştım.. Tembel, ödlek ve alkolik adamın tekidir.. Etrafında bir tek dostu yoktur ve herkes onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor..
Yine herkes şokta.. Bütün salonu bir uğultu kaplar.. Hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki tarafın avukatını da kürsüye çağırır ve ikisine de eğilmelerini söyleyerek kulaklarına şunu fısıldar...
- Eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız ikinizi de harcarım.
 
Saygılı Koca
Bir yıldır hiç konuşmadığı karısından ayrılmak isteyen adama hakim sorar :
- Neden bu bir yıl boyunca karına hiçbir şey söylemedin?
Adam, ezik, cevap verir :
- Sözünü kesmek istemedim hakim bey...
 
Pardon...
Adam karısıyla konuşmak için evine telefon açar. Telefonu tanımadığı bir kadın açar. Adam tanımadığı bir ses duyunca şaşırır. Kadına sorar :
- Sen kimsin?
- Evin hizmetçisiyim efendim.
- İyi de bizim hizmetçimiz yok.
- Evin hanımı beni bu sabah işe aldı efendim.
- Öyle mi? Ben de evin beyiyim. Hanımı çağırır mısın?
- Az önce bir bey geldi, hanımım kocası olduğunu söyledi ve birlikte yatak odasına çıktılar.
Adam deliye döner...
- Ne? Pekala, biliyordum zaten! Şimdi iyi düşün... Bir anda on milyar kazanmak ister misin?
- Tabii isterim...
- İyi o zaman. Telefonun yanındaki çekmecedeki silahı al ve o hain kadınla sevgilisini öldür!
- Önce ayak sesleri, sonra da silah sesleri duyulur, hizmetçi telefona döner :
- Öldürdüm efendim, cesetler ne olacak?
- Havuza at, ben hallederim!
- Ama burada havuz yok ki...
- Ne? Orası 244 78 63 değil mi?"
- Hayır!
- Pardon yanlış numara...
 
Akıllı Köpek
Adamın birisi Afrika'da safariye çıkarken yanına minik köpeğini de almış. Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş. Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış ki karşıdan leopar geliyor, belli ki günlük yiyeceğini arıyor. "Şimdi başım dertte" diye düşünmüş minik köpek. Etrafına bakmış yerde kemik parçalarını görmüş. Hemen arkasını leoparın geldiği yöne dönerek kemikleri kemirmeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş. Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konuşmuş; "Ne kadar lezzetli bir leoparmış, acaba bundan bir tane daha var mı?" Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakandaki ağaca tırmanmış. "Tam zamanında kurtardım yoksa bu köpeğe yem olacaktım" diye düşünmüş. Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki maymun olanları izliyormuş. Bildiklerini kullanarak leopardan nasıl kurtulacağını düşünmüş. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış, leopar çok sinirlenmiş ve maymuna "atla sırtıma gidip şunu yakalayalım" demiş. Ancak minik köpek neler olduğunu ve leoparın sırtında maymunla beraber hızla kendine geldiğini fark etmiş, "şimdi ne yapacağım" diye düşünürken kaçmaya teşebbüs etmemiş, bunun yerine arkasını yine leopara dönerek kemikleri kemirmeye devam etmiş. Tam leopar saldıracakken yine kendi kendine konuşmuş; "bu aptal maymun nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim hala haber yok”

__________________
 
Bağımlı Tavşan
Bir tavsan ormanda koşarken , esrar saran bir zürafa görür. Ona :
- Dostum Zürafa , içme bunu, sağlığına zararlı , koşalım form tutalım, der ve başlar bunlar koşmaya...
Biraz sonra kokain çekmeye hazırlanan bir fil görürler ve “fil arkadaşım, kokaini bırak, gel bizimle koş beraber form tutalım.” diyerek ikna eder.
Biraz koştuktan sonra kendine eroin enjekte etmeye hazırlanan aslanı görürler.
- Sevgili aslan kardeş, batırma kendine bunu , gel bizimle koş , sana da iyi gelir, der ve aslan yaklaşır tavsana ve yumruğunu indirir tavşanın suratına..
Diğerleri şaşkın :
- Niye yaptın bunu, o iyiliğimizi istiyordu.
Aslan cevap verir :
- Bu ***** her extacy aldığında ormanda deli gibi koşturuyor bizi..
 
Yalan Saatleri
Donald Ramsfeld ölmüş ve cennete gitmiş .. Aziz Pederin karşısında cennetin kapısında dururken arkasında saatlerle dolu çok büyük bir kapı görmüş, ve sormuş :
- Bu saatler ne böyle?
Aziz Peder cevap vermiş :
- Bunlar yalan saatleri. Dünyadaki herkesin bir yalan saati vardır.. Her yalan söyleyişinde saatteki ibre hareket eder..
Ramsfeld :
- OO, peki bu kimin saati?
- Bu Azize Teresa'nın saati.. İbre hiçbir zaman oynamadı, yani hiç yalan söylememiş..
- İnanılmaz, demiş Ramsfeld. Peki bu kimin saati? Aziz Peder cevap vermiş :
- Bu Abraham Lincoln'ün saati. İbre iki kez hareket etti, yani Abe tüm yaşamında sadece iki kez yalan söyledi..
En sonunda Ramsfeld dayanamamış ve sormuş :
- Peki Bush'un saati nerede?
- Bush'un saati İsa'nın ofisinde, İsa onu vantilatör olarak kullanıyor...
 
Baba nasihatı

Delikanlı babasına sordu:

- Babacığım, dün gece bir hanım kızı önce yemeğe götürdüm. Tabii ben ödedim parasını... Sonra beraber tiyatroya gittik. Tabii yine ben verdim hesabı...Gece vedalaşırken kızı öpmeden ayrıldım. Öpmem gerekir miydi ?

Babası tereddütsüz cevap verdi:

- Oğlum, bu kadar münasebetsizliikten sonra, elbette öpmemeliydin ki, kız senin ne kadar ***** olduğunu anlasın...
 
En iyi gözdağı.

İki sekreter kız konuşuyorlardı

- Nasıl, gene şef seni türlü bahanelerle sıkıştırıyor mu?
- Hayır, artık gözü yıldı!
- Nasıl, korkuttun mu?
- Basit. "Böyle devam edersen seninle evlenirim" diye tehdit ettim.
 
evLenme iLanı. .

Kızını 28 yaşını geçtiği halde evlenemediğini görüp telaşlanan kadıncağız en son çareye başvurarak gazetelere şöyle bir ilan verdi:
"Sarışın, cazip ve gelecekte büyük bir servetin varisi olan genç kız kalbinin aradığı erkekle tanışmak istiyor."
İlan çıktıktan bir hafta sonra anne kızına sordu:
- Nasıl, cevaplar gelmeye başladı mı?
- Sadece bir tanecik anneciğim !
- Yaa.. Kimden ?
- Söyleyemem...
- Nasıl olur ? Hem bu fikri annen olarak sana ben verdim! Bana söylemeyip kime söyleyeceksin ?
Cevap kimden geldi bakayım ?
- Babamdan !
 
kararLı Kadın .

Evde kalmış bir genç kız, gece evine dönmüştü.

Tam içeri girdiği zaman, odasında bir hırsızla burun buruna geldi. Derhal:

- Bana bak delikanlı, diye bağırdı.

Evimi terk etmen için sana 48 saat mühlet veriyorum. 48 saat sonra polise haber veririm.
 
İş adamı. .

İş adamı bütün işleri çabuk çabuk tarafından sonuca bağlamaya alışıktı. Büyük oğlu günün birinde telaşla yanına koştu:

- Baba, sevgilimi hamile bıraktım.

- O kada mühim değil. Al şu 1000 lirayı hallet işi.

Biraz sonra babaya baş vurma sırası küçük oğlundaydı.

- Baba metresim hamile !

- Hay Allah kahretsin. Al şu 1000 lirayı sen de işini hallet.

Aynı günün akşamı kızı iş adamına itiraf etti:

- Baba hamileyim.

Baba çok derin bir oh çekt:

- Çok şükür, bu kez para bizden çıkmayacak.
 
Sbepp..

Genç adam nişanlısına sordu:

- Kaç çocuk istersin sevgilim ?

- Dört !

- Niçin dört ?

- Çünkü çinli çocuğum olmasını istemiyorum.

- Ne demek o ?

- Biliyorsun ki, her beş çocuktan biri mutlaka Çinli doğuyor!
 
yaqmuR


Delikanlı, nişanlısını ziyarete gitti.

Birden bardaktan boşanırcasına yağmur başladı. Kızın annesi damat adayına:

- Bu yağmurda evinize gidemezsiniz, dedi. Kızım size yiyecek birşeyler hazırlasın. Ben de bir yatak yapayım.

Daha sonra kız yemek, annesi ise yatak yapmak üzere ayrıldılar. Az sonra geri döndüklerinde delikanlıyı sırılsıklam bir halde bulurlar:

Delikanlı:
- Şey, diye söze başladı. Eve gidip pijamalarımı aldım da..
 
Şişman qeLİN

Arap zengin iskoçyalı müstakbel kayınpederi ile konuşuyordu:
- Kızınızı bana verirseniz size onun ağırlığınca altın vereceğim.
- Bana iki hafta müsade etmeniz mümkün mü?
- Böyle iyi bir teklif için iki hafta düşünmek çok değil mi?
- Düşünmek için değil kızımı şişmanlatacağım da...
 
aLacakLı. .

İstanbulun eski devirlerinde azınlıktan bir tüccar Jacob Efendi; nasıl olduysa müslüman bir tüccardan borç alır ve bir türlü ödemez. Haftaya, yok öbür haftaya derken bizimkini oyalayıp durur, sonunda bizimki Jacob Efendinin kapıya dayanır borcunu ödemesini ister. Öderdin ödemezdin derken bizimkinin kafası bozulur açık pencereden uzatır Jacobun kafayı dışari, geçer arkaya başlar bi güzel düzmeye.
O sırada pencereden öğle namazı için salına salına camiye giden imami gören Jacob efendi eli yüzü kan ter içinde, telaşla bağırır imama
-İmam efendiiiii, acele edesin be bre, öğle namazi vakti geçmek uzeredir. Okuyasin hemen su ezani.
İmam kaldırır kafayı pencereden kafası görünen Jacob Efendiye seslenir.
- Yahu Jacob Efendi, sana ne bizim ezan vaktinden. Müslüman olmadığına göre sana ne ezan vaktinden ?
Jacob efendi zar zor cevap verir:
-Öyle demeyesin be imam efendi, bizim de vardir icimizde bir parcacik muslumanlik !!!
 
BnDe pedeRm ama

Bildiğiniz gibi bazı hristiyanlar papazlara 'Father-Peder-Baba' derler. Komünist rejim zamanında Rusya'dan zar zor kaçıp New York'a yeni gelen Salamon, metro'da bir papazın yanına oturmuş. O güne kadar hiç papaz görmediği için de sormuş
'Af edersiniz efendim, sizin gömleğinizin yakası neden ters?'
Papaz 'Çünkü ben bir pederim' demiş.
Salamon 'Ben de bir babayım ama gömleğimin yakası ters değil.
Neden siz yakanızı ters takıyorsunuz?' diye yine sormuş.
Papaz biraz düşünmüş ve 'Beyim ben bir çok insanın pederiyim' demiş.
Salamon 'Benim de çok çocuğum var. Tam dört kızım ve dört oğlum var. Ama yakam ters değil' diye cevap vermiş.
Papaz 'Ben yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca insanın babasıyım' deyince Salamon gülmüş ve
'Beyim' demiş 'Ben sizin yerinizde olsam yakamı ters takacağıma pantalonumu ters giyerdim'
 
Dawa..

Bektaşi'nin birine konuk gelecekmiş. Bektasi konuğu nasıl ağırlar... Elde yok, ayakta yok.. Mahçup olmak da istemiyor... Komşusu Yahudi'nin bir sürü keçisi varmış...Onlardan birini çaktırmadan alıp kesiyor... Ama çaktırmadığını sanan kendisi... Yahudi, ağacın arkasından gözlermiş durumu... Diyor ki kendi kendine, "Kadıya gitsem.. Kadı Müslüman, o Müslüman, ben Yahudi… Davayı kazanamam. Hadi kazandım, Bektaşi'nin nesi var ki, ondan alıp bana versin... Biz artık Allah'ın huzurunda hesaplaşırız... Yıllar geçiyor. Yahudi, Allah'ın huzurunda davacı oluyor, Bektaşi'den... Mahkeme kuruluyor..
Allah :
-Sen Yahudi kulumun keçisini kesmişsin, diyor Bektaşi'ye...
-Kesmedim, diyor Bektaşi...
-Ben gözlerimle gördum diyor, Yahudi..
-Allahım, diyor Bektaşi... Bir mahkemede bir adam hem şahit, hem davacı olamaz.
-Haklısın ama, diyor, Allah Ben her şeyi görürüm. Ben de gördüm, kestiğini...
-Allahım, diyor Bektaşi...Aynı mahkemede, hem şahit, hem hakim olunmaz...
-Gene haklısın, diyor Allah... O zaman getirin keçiyi ona soralım...
-Ne!... diyor Bektaşi... Keçi burada mı?...Ver onu o zaman bu Yahudi'ye...Bitsin bu dava..
 
BOrCUM borc

Köyün birinde vatandaşın biri ölmüş.Sırt üstü son istirahate çekilen merhumun sağ eli bağrında sol elide erkeklik organının üzerindeymiş.Köy halkı merhumun bu vaziyetinden bir mana çıkarmaya çalışsalarda bir sonuca varamamışlar. Merhumun bu vaziyetini köyün imamına sormuşlar.İmamda bir mana çıkaramayınca araştırma için köylüden yarım saat müsaade istemiş.

Yarım saat sonra cemaatin yanına gelmiş.Ey cemaat merhumun ölüm vaziyetinin nedenini öğrendim. Merhum sağ eli ile borcunun borç olduğunu, sol eli ilede ancak kuşunu alabileceginizi belli etmek istemiş.Demiş.
 
eLmden qeLeni yabDım

Kasabanın birinde kilisede pazar ayini sırasında kilisenin içinde olduğu kasabayı su basar. Sular kiliseye doğru ilerlemeye başlar.Herkes panik içinde koşuştururken Papaz'ın yerinde durduğunu gören insanlar Papaz'a gelmelerini söylerler.
Papaz onu Tanrı'nın koruyacağını söyler.
O anda sular yükselmeye başlar.Sular kiliseye girer.Rahip canını kurtarmak için 2. kata çıkar.Bir yandan da Papaz'a kaçmasını söyler.Papaz inadını devam ettirir.Sular 2. kata çıktığında pencerenin önünden bir kayık geçer.İçinde halktan bazı kişiler vardır.Papaz'a gelmesini söylerler ama Papaz yine inadını sürdürür.
'Tanrı beni korur'der.Sular çatıya çıktığında yine bir kayık geçer ve yine halktan bazıları kayığın içindedir Papaz'a gelmesini söylerler ama Papaz 'Tanrı beni korur'demeye devam eder.Sular çatıyıda aşınca Papaz çatıdaki direğe tutunur.Bu sefer tepeden bir helikopter geçer. İçinde yine halktan bazı kişiler vardır.Papaz'a gelmesini söylerler.Papaz yine
'Tanrı beni korur.'der. Ve ölür.
Tanrı'! nın huzuruna çıkar.Tanrıya 'Ben sana darıldım Tanrım. Ben senin huzurunda yıllarca çalıştım,sen beni öldürdün.'der.
Tanrı da 'asıl sen kendini öldürdün.Senin için 2 kayık 1 helikopter gönderdim daha ne yapayım.'der
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst