Dün gece

---> Dün gece

Sevmek bir bakıma unutamamaya mahkum olmaktır.
Sevilmemişsek; bir de unutulmaya mahkum oluşumuz var en hazini."

-Ümit Yaşar Oğuzcan .
 
---> Dün gece

"Ben yalnızken iyiyim. Ben yalnızken çok iyi idare ediyorum.
Ama hayatıma zorla girip, zorlayarak sevdirdikten sonra ansızın gidiveriyorsunuz ya, ondan sonrası yalnızlık değil terk edilmişlik oluyor.
Bu şekilde idare edemiyorum."
 
---> Dün gece

Kendini kenara çekip,
Sürekli, kara kara düşünüyorsan,
Yalnızsın demektir...
Ve yalnızlık,
büyümeye heves eden tüm hüzünlerin beşiğidir...
 
---> Dün gece

“Daha çok anlat” dedim.
“Hoşuna gidiyor mu?”
“Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”

#
 
---> Dün gece

O en yorgun anında günün tutkuyla içilen bir bardak su gibiydi sana rastlayışım.
Elhamdülillah!

#
 
---> Dün gece

Seni bana uzak kılan bu ıssız ve derin uçurumlar… Uçurumlar utansın!
 
---> Dün gece

Bugün umurunda değildim, yarın da olmayacağım. Ne güzel.
Şimdi düşün ve bana yaşamam için bir neden bul, sevmen için bulamadın..
 
---> Dün gece

Kahretmiştir seni, ağlatmıştır ve aldatmıştır hatta.
Keşke böyle olmasaydı dersin, bu şekilde bitmemeliydi… Genelde hak etmediğini düşünürsün böyle bir sonu.
Bu yüzden onu asla affetmeyeceğini ve ondan artık nefret ettiğini söylersin.
Bitti desen de, nefret etsen de ve hatta gerçekten ona karşı bir şey hissetmesen bile; özlersin.
Sadece özlersin, nedensiz…
Aptalca gelir, gülümsetir ya da kızdırır; hatadır, yanlıştır ama özlersin işte…
 
---> Dün gece

Senin için yazıyorum bu şiiri
Her mısrasında seni anlatıyorum

Ve seni arıyorum her gece rüyamda
Gel desem gelirmisin?

Ey sevda denen şey
Ey tutkuyla baglandıgım

Kahverengli gözlü sevdicegim
Gel desem gelirmisisn?

Arıyormusun ara sıra sende beni
Hatırlıyormusun o güzel günleri

Ve aglıyormusun sende düşündügünde ayrılıgı
Gel desem gelirmisin melegim

Böyle mi olacaktı sonumuz
Böylemi söz vermiştik birbirimize

Dayanamıyorum artık sensizlige
Gel desem gelirmisin

Beni tutkuyla tekrar severmisin
Boynuma ellerini dolayıp

Bana herşeyimsin kocamsın dermisin?
 
---> Dün gece

Hayattan bezmiş bir köle gibi
Yaşıyorum niye?

Güneşim batık doğmuyor
Ağlıyorum gündüz gece

İçimdeki şu yangını söndürmez kimse
İlaç olmaz hiçbir çare
Dermansız derde

Niye bana gelmiyorsun
Hiç mi beni sevmiyorsun
Zor mu gelir bütün bunlar

Niye susup söylemiyorsun
Meyler çare bulamadı

Dostlarım arayıp sormadı
Ağladım sabaha kadar
Gözyaşımı silen olmadı

'' ( ѕ ) αкℓıм∂αѕıη ѕєη ѕєω∂αηıη α∂ıηı göηℓüмє уαz∂ıη.. ''

Derin bir yalnızlık bu yaşadığım şimdilerde
Bir başımayım koskoca evrende

Biri olsun istiyorum hem dost hem sevgili,
Hem de deva dertlerime

Sendin doğacak günüme güneş yerine

Yalnızlığımı unutacak yanında uçacaktım

Belki uzaklardan duyarsın diye
 
---> Dün gece

En acı veren şey nedir aşkta?? Yanında, çok yakınında olduğun halde asla ulaşamayacağını bilmek mi, bunu idrak edemeden platonik bir aşkın dalgalarında yüzdükten sonra gerçeği öğrenemeden boğulmak mı? Her ikiside acı verici..Her ikiside yakar kavurur sendeki aşka dair herşeyi, bir daha eskisi gibi sevemeyeceğini düşünene kadar..Aşka dair tüm umutlarını yakıp, küllerini güçlü bir rüzgarla uzaklara savurana kadar..
Bunla da bitmez aşkın zalimliği..Uzun zaman sonra kabuk bağlamış yaralarını tekrar eşeler..Yıllarca unutmaya çalıştığın o gözleri tekrar çıkarır karşına..Tekrar canın acır, çığlıkların düğümlenir boğazına.. Engel olamazsın kalbindeki en acı tatlı o duyguya..Bir yandan nefret edersin, bir yandan delicesine seversin..Bir doktor gibi olursun, hastanda kalbin!..Hem hastandan nefret edersin, hemde onu hayatta tutmaya çalışırsın..
Aşktan bıktığın bir gün, tekrar çıkıverir karşına..Gözlerini sana dikerek bakar, sanki hiçbir şey yapmamıştır, hiç bir acı çektirmemiştir sana..Ellerinden tutar en zayıf anında..

Ya ellerini verirsin, ya da çekersin..
 
---> Dün gece

Daha az seviyordum seni, giderek daha az
Unutur gibi seviyordum azala azala

Aramızdaki uzaklığın karanlığında
Geceler kısalıp gündüzler uzuyordu

Öyle olunca daha az seviyordum seni
Kendini iyileştiren bir yara gibiydi
Daha az ve zamanla...

Sen geceyi tutuyordun ben nöbeti
Uzak dağ kışlalarında
Görmüyorduk birbirimizi

Ben Cansu diye ararken seni
Siyah Göl sanki canıma kast suyumu kesti
Usul usul sis iniyordu kopmuş yollara

Işığı hafif.. uykusu ağır gecelerde
Üzerini örtüyordum senin..

Bir çığ gibi büyüyordun rüyalarımda sevgilim
Yıldızları daha büyüktü bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğrenecektin bunu da

Yeniden ödetiyordum sanki kendime
Onca aşkın öğretemediğini yıllarca
Kolay değildi...

Kaç acı birden imtihan etmişti beni
Her şey karanlıktan daha çok siyahtı

Bir tek gece vardı insanın hayatında
Ömür boyu sürecek gibiydi nöbeti

İyi ol...
Sağ ol...
Uzak ol...

Ama bir daha görme beni diyordu bir ses...

Kulaklarımı tıkamaya çalıştım
bir daha işitmiyim diye

Ağzımı var gücümle kapattım belki de ben söylüyorum diye
Çok korktum sevgilim belki de bir daha hiç uyanamam diye...

Ben renklerin en siyahını hak ettim mi
O kadar beyaz severken seni...
 
---> Dün gece

Hep gidenlerin yasını tuttu yüreğim…

Gitmelerim olmadı ki benim..

Gidenlere tanık oldum da,
Bir ben ögrenemedim gitmeyi...

Fırsatım olmadı belki de..
Gidişlere aglarken, gitmelere varamadım..

Gitmek icin gelenlere actım gözlerimi..
Sonra ne mi oldu?
İzledim sessizce gidişleri…


İzlerken, kendimi unutmusum…
Sarılmışım yalnızlığıma…

Anladım artık…!
Gidenlere ait benim sevmelerim..

Ben…
En koyu şahidiyim gitmelerin…

Özlemlerim var, gidişlere dair…


Kimbilir, yenilenlerdenim belki de…!

Eger yenilgi, susmaksa caresizlige…

Yenildim!

Eger yenilgi, korkmaksa yarından...

Ben Yenildim!


Suskunluğum, ansızın gelişlere..

Korkularım, kaçınılmaz gidişlere…

Yenilişim, sonlara…

Şimdi, kabuguma çekildim..

Şah yanımda..
Son hamleyi bekliyorum…

Öğrendim büyürken...
Sonlar acı olur, kimilerine…
 
---> Dün gece

Öyle derindi ki gözlerin
Adım atamazdım senden öteye

şikayetçi miydim...değildim

Gitmedim ben
Gidemedim,
Kalamadım da
Bu hiçlik duygusu içimde yer etmişken
Gideceğim yollara karar veremedim

Sürgün müydüm...değildim

Yarım kalmışlığımla eksiliyorum,
Hayatla değil
Her gün,her saat,her dakika
İçimden bir parça daha yitiriyorum
Ve nedenimin sen olmasından korkuyorum

Haksız mıydım...değildim

Ömrüm akıyor gözlerimden
Her damlada eksiliyorum,
Durduramıyorum
Belki düºştür diyorum,
Düştüğüm düştür...belki
Korka korka,usulca kapıyorum
Uyanamıyorum...
 
---> Dün gece

Seni sevip hissetmem için seni sahiplenmem gerekmiyor artık. Yanımda olmasan da seni hissediyorum, seni hissettiğim kadar seninle oluyorum; baştan başa sen oluyorum..

İlk kez acı çekmeden özlüyorum seni… Sen benim değilmişsin, bunu en çok yalnızlığımda anlıyorum… Sen, seni üzen duyguları, kendi karanlığını seviyorsun.. Sen, seni sevenleri sevemiyorsun.. Sen imkansızlığı seviyorsun, ve imkansızlığın sana çektirdiği acıları.. Oysa hayat bu değil.. Sevmek bu değil..

Sen asla birinin sahipleneceği olamazsın, izin vermezsin.. Ve asla sahiplenemezsin birini.. Senin sahiplendiğin yalnızca kendi korkuların, büyüttüğün yalnızlığın.. O derin kimsesizliğin... Bana bulaştırdığın kimsesizliğin.. Sevgi nasıl bulaşıcı ise hüzün ve nefrette öyle bulaşıcı.. Şimdi kendimde senin izlerini taşıdığımı görüyorum. Senin karanlıklarında yüzüyorum. Ne kadar kendime kaçsam o kadar seni buluyorum... Ve her seferinde senin boşluğundan çaresiz kendime, kendi çaresizliklerime dönüyorum..

Sen beni unutmak için savruldukça, bende seni unutmak için kendi acılarıma alışmaya çalışıyorum...

Sen şimdi o sahte öykülerinde ara yalnızlığını.. Ancak hayat sahte öykülerde değil, yüzleşmekten kaçtığın gerçeklerde.. Senin gerçeklerin kaçtığın yaşamında; güçsüz yanlarında, öfkende, sevinçlerinde, geçmişinde, baştan başa kendinde.. Korktuğun yaşama dokunuşlarında, duygularında... Bir kez olsun gir kendi gerçeklerinin ve yenilgilerinin arasına.. Ve gör kendini yüreğinin aynasında...

Seni sensiz sevmeye öyle alıştım ki.. Artık sensizliği sana tercih eder oldu kalbim.. Yarattığım masalımsı aşkımın yerine kimseyi koyamaz oldu kalbim.. Ne zaman biri bana açsa yüreğini, o derin yaralarım açılıyor önüme.. Beni bırakıp gittiğinde oluşan yaralar hala kanıyor...
 
---> Dün gece

Sana uzaktan bakıyorum...

Sanki yakınımdasın bir sözün kadar ya da yüreğinin sıcaklığını hissedecek kadar...

Sen gidince aklım da senin peşinden sürüklenip gidiyor, yüreğim de...

Seninle yaşamaya başlıyorum,onca kalabalığın içinde,

Karmaşık yaşamın ortasında eğer sen varsan daha seni görmeden bir kuş gibi çırpınmaya başlıyor yüreğim.

Bir ışık çarpıyor yüzüme, bir sıcaklık yürüyor göğsümde,anlıyorum ki sen varsın,sen ordasın,sen gelmişsin...

Ben sende duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim...

Sesini de sevdim suskunluğunu da.Kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim...

Ama yine de sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı,olamazdı da...

Seni severken yorulmadım,

Her gün yenilendim,seninle çoğaldım, büyüdüm,

Eksik kalan neyim varsa tamamladım yine seninle,

Ve seninle bir şeyi daha öğrendim:

Bedeli ödenmeden hiç birşeyin kıymetini bilinmiyormuş,

Bedel öderkende ölemezdim,ölmeyecektim çünkü sen ölümsüzlüğün ta kendisiydin...
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst