Dün gece

---> Dün gece

Ben, sana ne söyleyebildim ki bunca zamandır? ..

Yağmur bırakmadan geçen bulutlar gibiydi zihnimdeki düşünceler;
dilime düşmeyen, sözcüklere dönüşmeyen! ..
Ben, sana ne söyleyebildim ki bunca zamandır? ..

Her zaman fazla oldu söyleyemediklerim, söyleyebildiklerimden! ..
Her zaman; bir bilinmez lisandaki çözülmez şiirleri koklayıp, hissettirmeye çalıştım sana...
Her zaman biraz daha zaman kolladım seslenmek için sana, ve her zaman hayıflandım;
Ben, sana ne söyleyebildim ki bunca zamandır? ..

Kendi karanlığında; güneşe görünmek için karar veren bir tohum gibiydim...
Zordu çıkmak gömüldüğüm çamurdan;
Ama güzeldi!..

Sen güzeldin ve ben, güzelleşiyordum seni düşündüğümde!..
Kendi karanlığında; güneşe görünmeye karar verip yeşillerini giyen bir tohum gibiydim...

Boyutları değişiyordu hayatımın...
Yani, değiştiren sendin boyutlarını hayatımın; büyüyordum, gelişiyordum, genişliyordum...
Söyleyebildiklerimden çoktu her zaman, söyleyemediklerim; bu yüzden kelimelerimin arası açılıyordu!..

Sığdıramadığım her duygu; iki kelimemin arasındaki boşlukta gizli...
O yüzden, yazdıkça parmaklarım, ve işte yine o yüzden söyledikçe dilim topallıyor!..
Toparlayamıyorum zihnimi...
Seni özlüyor, ve terliyorum özledikçe;
Seni koklamak için...
İçimdesin!
 
---> Dün gece

Yalnızlığımı Doladım Şimdi Ayaklarıma..
Hiç Ayrılmasın Diye Sıkıca Doladım..
Sıktıkça Ayaklarım Acıyor..
Aynı Yüreğime Benziyor..
Sıktıkça Acıyor..

Birbirine dolaşıyor ayaklarım...
Düşe kalka yürümeye çalışıyorum...
Olmuyor!
Düşüyorum da, düştüğüm yerden kalkamıyorum aslında..
Gittikçe batıyorum..
Canım acıyor..
Ayaklarım dolanıyor..
Yüreğim susuyor..
Biliyorum..
Hoşuna gidiyor canımı acıtmak...
Büyük haz duyuyorsun...
Biliyorum..
Sen duygusuzsun!



Kukla gibi oynatıyor beni bu yalnızlık..
Dolaştırıyor Etrafında..
Ama sen farkında bile değilsin..
Oralı bile olmuyorsun..
Umrunda değilmişim demekki anladım..

Diyorum ki..
Sende umrumda değilsin aslında..
Oynatıyorsun beni..
Karsı gelemiyorum oyununa..
Yoruldum artık..
Bırak beni..
Vazgeç oynamaktan..
Oyuncağın eskidi paramparça oldu..
Lütfen bırak beni baska oyuncaklarla oyna..
Bit artık..
Git Artık..
Beni Daha fazla ezmeden parçalamadan usulca git..


Biliyormusun ben ağlıyorum..
Eskiden senin için ağlamış olmama ağlıyorum aslında..
Hiçbir şeyi haketmediğin halde, sana değer vermeme ağlıyorum..
Hayatımı yaşamak varken...
Sessizliğe çekilmeme ağlıyorum....
Hiçbirşey için değmezmiş oysa..
Ağlarken anlıyorum..
Sen değmezsin..
Yaşlarım değmez..
Hayatımı senin yüzünden zehir etmeme değmez..
Üzülsenmi, sevinsenmi bilemiyorum..
Gerçi Sen üzülmezsin ki..
Sen Duygusuzsun..
Ama bence en mantıklısı bu..
Lütfen..
Al bende kalan neyin varsa ..
Hatta dur dur sen zahmet etme..
Sen giderken ben fırlatırım arkandan hırçınca..
Daha fazla durma hadi burda..
Defol Git..
 
---> Dün gece

Bir başka hayata ait olduğunu bildiğiniz birini sevmek..

Usul usul.. Acıtan içinizi kimi zaman.
İmkansız yaşam-a-ların parçası olmak..
Özlemek.. Susmak.. Ağlamak..
Akşamüstleri küçük kaçamaklarda gizlenmek varlığında..
Yağmurları daha çok sevmek.. Sonbaharı..
Onsuz yalnız dahi olamamak..
Kalakalmak hayatın ona ait dört duvarında..
Ve gitmek bir gün.. İçinizde ona ait ne varsa alıp..
Çığlıklarını duymamak..
Geri dönüp bakmaya korkmak, bakmaya korkmak yüzüne, gidemeyeceğini bilmekten belki...
Seni seviyorumların birbirine karıştığı imkansız bir aşk düşünün parçası olmak..
Parçası olmak bir insanın hepsi bu işte..
 
---> Dün gece

Anlarmısın beni..?

Bir zamanlar aynı şehirde yaşardık seninle...
Ben senin gözlerine tutsaktım...sen farkında bile değildin belkide
Gecenin bir yarısında uykularım kaçardı..anlamazdın beni işte..
Dayanamazdım sensizliklere oysa sen esirdin düşlerine

Ben hep senli yağmurları severdim...senin yanında..
Benim elini tutarken dudklarımı çatlatan rüzgar bile güzeldi
Düşüncelerimde imkansızlaşırdın sen gecelerimde...
Kalbime saplanan sevdan seni boğardı benliğimde.

Anlarmısın beni desem...anlarım desen de anlamazdın
Çünkü ben senden sonra yine aynı acıları yaşardım..
Dayanamadım bir gün gecenin bir yarısında eşyalarımı topladım
Basit olan bir şeyi imkansızlaştırdım.
Artık uzaklardayım
Bilmem ki ANLAR MISIN BENİ....
 
---> Dün gece

Gelişinin, bir gidişi olduğunu bile bile seviyorum seni

Bir başka güne uyandım bugün…Penceremin perdesini araladım usulca…İçimi sardı yokluğun…
Gözlerime doldu sana dair izler…Açtım pencereyi hızla…Ve saçlarımı savuran rüzgara anlattım seni…İçimi kasıp kavuran sessizliğe rağmen, senli cümleleri boğazıma dizdim birer birer…Ve yine yuttum sensizliği…


Gelecek’ dedim ‘gelecek’ O an seni, sensizliği ve yine seni yaşadım…Düşündüm saatlerce…Saklandım yüreğimin kıyısınaAğladım sessizce Sana ayırdım bugünü… İlgi bekleyen bir çocuk gibi sığındım gözyaşlarımın her bir damlasına…Kandırdım kendimi, hayallerime aldanırcasına…
Ve yine sevdim seni kendi içimde…

Gün bitti, sen bitmedin…Uyumak istemiyorum artık…Her gün bitimi, seni kaybediyorum kendimde…Yok oluyorsun ansızın…Kendimi anlamsız hissediyorum o an… Ve yine sabah oluyor…Yeni baştan yaşıyorum her şeyi…

Her gün sensizliğe başlamak beni bu denli çaresiz kılan…
Varlığına seni sığdıramıyorken, yokluğuna seni sığdırmak bana dokunan!

Bir gidişe adını yüklemek canımı acıtıyor…
Sen bir kere gidiyorsun ben her gün bitiyorum…

Yüreğimden uzaklara attığın her adımsa, kalbimin feryadı…
Şimdi kapasam gözlerimi...Uyusam...Gözlerimi açtığımda, seni bulsam yanımda...Hiç gitmesen...

Anlasana !
Gelişinle hayat bulan gözlerime, gidişini izlemeyi yakıştıramıyorum...
 
---> Dün gece

Daha az seviyorum seni
Giderek daha az
Unutur gibi seviyorum
azala azala . .
Aramızdaki uzaklığın karanlığında
...Geceler kısalıp gündüzler uzuyor böyle olunca
Daha az seviyorum seni
kendini iyileştiren bir yara gibi
Daha az . .
ve zamanla &.


Sen geceyi tutuyorsun ben nöbetini
Uzak dağ kışlalarında
görmüyoruz birbirimizi
Usul usul sis iniyor
kopmuş yollara
Işığı hafif uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda
Sevgilim sevgilim . .
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da

Artık daha az seviyorum seni
Unutur gibi ölür gibi daha az
yeniden ödetiyorum kendime
Inca aşkın öğretemediğini
kolay değildi
Yalnızca sevgilimi değil evladımı da kaybettim ben
Kaç acı birden imtihan etti beni
bir tek gece vardır insanın hayatında
Ömür boyu sürer nöbeti
bu da öyleydi
İyi ol sağ ol uzak ol
ama bir daha görme beni..
 
---> Dün gece

Yine yanLızım

Sensiz geçiyor günLerim
senin hayaLinLe yaşıyorum sensizLigi
seni bekLiyorum her gece.

Yine yanLızım o geceLerdir bana haram olan
sensizLiktir bana haram olan
özLedim sesini kokunu
seni bekLiyorum her gece.

Yine yanLızım
seviyorum seni sesini
ne oLur geL
seni bekLiyorum geceLeri.

Yine yanLızım
sensiz geçen günLer
bana haram oLdu artık
öLüyorum ve sensizLigini yanımda götürüyorum
 
---> Dün gece

Zaman ayrılığı vurur…
dipsiz bir sevda yokuşunda…
yanımda kal..bırakma yaban sevdalara…
düşü olmayan acı sonsuzluğa…


geceye inat yokluğunda…
bir bedel ki sürgünlerde sensizliğim…
sonu yok…dönüşü yok…
bedeli bensizlik olsun ihanetinin​
 
---> Dün gece

Burada da yağmur yağar demiştim sana
Burada da her yeri sel götürür
Gökyüzü kararır yıldızlar kayar
Sonra yağmur yağdığında üşütür
Azar azar başlar ama sele dönüşür
Burda da yağmur yağar
Tıpkı İstanbul gibi ama temiz
Daha nazik ve huzunlu
Burda da yağmur yağar demiştim sana
Burda da şimşek çakar
Burda da gök gürülder
Bende yanlız başıma
Korkarım demiştim sana....​
 
---> Dün gece

Sevgiden vefadan söz etme bana
Bir taştan farkın yok yemin ederim
Bir yürek yangını oldu bu sevda
Ateşten farkın yok yemin ederim

Çıkmaz bir yoldayım yalnız başına
Boşuna verdiğim savaş boşuna
Sanki zincirlerle bağlıyım sana
Büyüden farkın yok yemin ederim

Ne anlamak mümkün ne çözmek seni
Ne unutmak kolay ne sevmek seni
Yaşarken bin kere öldürdün beni
Ecelden farkın yok yemin ederim
 
---> Dün gece

Yarım kalmış bir sözüm... (dinlemediğin...)

/... susmaların bir sonbaharı olurmuş meğer,
yapraklar candan koparmış, can dipsiz feryatlardan.../

yarım kalmış bir sözüm vardı, dinlemedin...
hoyratça hırpaladığın masum zamanlarda küstürmüştün, benim gerçeğimi
bir yürek dolusu ağlarken avuçlarında, gözyaşlarımda hiç gizlemedim ki aşkı..
gecelerin şerrine kapılır da, iki çift lafında sus olur mu sandın yoksa?
bir daha hiç ağlamaz mı sandın, avuçlarından düşerse...
buz gibi soğuk bir yağmur damlasıyla, kilitlerken dudaklarımda baharı,
ruhunun çıplak, yalnız kışları geçer mi sandın yoksa?

dinlemedin...
susmaya alışkındı oysa, sana çoğalttıklarım...
keder içinde, hazin sabırlar doğururken özlem/in
bir dokunsan anlardın, canım nasıl da kırgın..

/...susmaların ne çok kalabalığı varmış meğer,
"gitme" içindeki en yalnız kelime.../

dinlemedin...
sesin bıçak gibi kestiğinde, ömrüm yüz çevirdi benden,
yine de, içinde sen varsın diye beyaz bir masalla avutmadım yüreğimi..
sözlerin tuz basarken yarım kalmışlığımın çıkmaz yollarına
kocaman dağları sımsıkı tuttum içimde,
ufacık bir taş parçası düşürmedim ayak izlerine...

yarım kalmış bir sözüm... dinlemediğin...
şimdi son nefesini veremiyor aşk,
bende... / (sende olmadığı kadar...)

/... gelişi güzel ayrılıklardı benimki..
senin kadar esaslı, hiç gitmedim senden.../
 
---> Dün gece

"Allah’ın bile insanlar hakkındaki hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken…

Biz kim oluyoruz da insanlari birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle.. yargılama hakkına sahip olabiliyoruz!"
 
---> Dün gece

İstişare, kelime olarak, arıdan bal almak, demektir. Bal ise adeta şifa ile aynı manaya gelir.

Demek ki istişare, ferdî, ailevî ve içtimâî bütün dertlere şifa getirir.”


Şemsettin Nuri
 
---> Dün gece

Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun?

(Dolaştılar, ama ibret almadılar).


Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur.
 
---> Dün gece

"Dört şeyi yanlış anlamışım.


Ben Allah'ı istiyor, O'nu anıyor,


O'nu biliyor, O'nu seviyorum .




Sonradan anladım ki,




benden evvel

O beni istiyor,

anıyor,

biliyor

ve

seviyormuş.."



Bayezid-i Bistâmi (k.s.)
 
---> Dün gece

Aklın heykelini diktiler öldürdükten sonra.

Yakalanmamak için yaptılar bunu. Örtmek için cinayetlerini.

Sunaklar adadılar heykellerine, çiçekler taşıdılar seralardan.

Ve bir hayalet olarak yaşamasına izin verdiler bahçelerinde aklın.

Köpek kulübesinin yanına yeni bir kulübe yaptılar üzerinde "akıl" yazan.

Bahçelerine kimse girmesin diye yaptılar.

Çılgınlıklarının duvarında bir levha:

"DİKKAT AKIL VAR!"




Ali Ural/ Ejderha ve Kelebek
 
---> Dün gece

Bir kere soru sormaya başlarsa

kendine insan

salkım salkım anahtarlar

devşirmeye başlar esrarlı bağdan.




Ali Ural/ Ejderha ve Kelebek
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst