Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Osmanlı Mûsikîsinde Çalgılar
Vurmalı Sazlar
1) Tahtalar

Çevgân
(Askeri Müzik)
Kaşık
(Halk Oyunları)
Çalpara veya Çengi Çubuğu
(Köçekçe ve Tavşanca'larda)
2) Zilliler

Zil (Halile)
(Tekke Müziği)
Mehter Zili
(Askeri Müzik)
Hitit Sistrumu
(Askeri Müzik.)
Zilli Maşa
(Halk oyunları)
Parmak Zili
(Eski ve yeni Raks Müziği)
3) Derililer

Kös
Askeri Müzik
Davul
Askeri ve Halk Müziği
Nakkare
Askeri Müzik
Kudüm
Tasavvuf ve Klâsik Müzik
Dâire
Klâsik Müzik
Def
Fasıl Müziği
Bendir
Tasavvuf Müziği
Nevbe
Tasavvuf Müziği
Darbuka
Oyun havaları
4) Fırınlanmışlar

Cam Bardaklar
Oyun Müziği
Kâseler
Oyun Müziği
Fincanlar
Oyun Müziği
Nefesli Sazlar
1) Dilliler

Zurna
Askeri ve Halk Müziği
Mey
Halk Müziği
Kaval
Halk Müziği
Tulum
Halk Müziği
Sipsi
Halk Müziği
Çifte
Halk Müziği
Arğul
Halk Müziği
Düdük
Halk Müziği
2) Dilsizler

Nefir
Askeri Müzik
Kaval
Halk Müziği
Ney
Klâsik ve Tasavvuf Müziği
Girift
Klâsik Müzik
Miskal
Klâsik Müzik
Pîşe
Klâsik Müzik

Klâsik Müzik
Kara kamış
Klâsik Müzik
Komuz
Oyun Müziği
Garmon
Mızıka ve Oyun Müziği
Hokkabaz Borusu
Eğlence Müziği
Mizmar
Klâsik Müzik
Telli Sazlar
1) Yaylılar

Iklığ
Halk Müziği
Sînekeman
Klâsik Müzik
Keman
Klâsik Müzik
Rebab
Tasavvuf Müziği
Klâsik Kemençe
Klâsik Müzik
Karadeniz Kemençesi
Halk Müziği
Ağaç Kemane
Halk Müziği
Yaylı Tanbur
Klâsik Müzik
Kabak Kemane
Halk Müziği
2)Mızraplılar

Kopuz
Askeri ve Halk Müziği
Kolca Kopuz
Halk Müziği
Lâvta
Oyun Müziği
Çeng ( Mugni)
Klâsik Müzik
Tanbur
Klâsik Müzik
Ud
Klâsik ve halk Müziği
Kanun
Klâsik ve halk Müziği
Santur
Klâsik Müzik
Saz Ailesi

Cura
Halk Müziği
Cura-Bağlama
Halk Müziği
Bağlama
Halk Müziği
Tanbura
Halk Müziği
Dîvan (Meydan) sazı
Halk Müziği
Tar Ailesi

Dombra
Halk Müziği
Dotar
Halk Müziği
Setar
Halk Müziği Asya Türkleri Müziği Çalgıları

Balaban (MEY)
Halk Müziği
Gubuz
Halk Müziği
Koray
Halk Müziği
Sıbızgı
Halk Müziği
Mazhar
Halk Müziği
Gıçek
Halk Müziği
Kılkopuz
Halk Müziği
Rubab
Halk Müziği
Nay
Halk Müziği
Kemença
Halk Müziği
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Osmanlı Dekorasyon Aksesuarları
(Tombak, Gümüş, Kapı, Feslik, Taht, Porselen)

Tombak
18. yüzyılda ekonomik nedenlerle altın ve gümüş eserlerin yapımının azalması, altın görünümlü tombakların çoğalmasına neden olmuştur. Tombak, altın-civa karışımı ile kaplanmış bakır ve bakır alaşımı eşyanın genel adıdır. Osmanlı maden sanatında bakır ve bakır alaşımı pirinç, günlük yaşamda ve dinsel yapılarda kullanılan eşyalarda, askeri techizatta, mimari süsleme elemanlarında yaygın kullanım alanı bulmuştur. Osmanlı maden sanatının erken dönemine ait örnekler askeri teçhizattır. 15. yüzyılda form ve süslemelerde Memlûk etkisi görülürken, 16. yüzyıl başlarında klasik Osmanlı üslubu şekillenmiştir.
Bakırların üzerinde çeşitli damga ve kitabelere de rastlanmaktadır. Topkapı Sarayı silâhhanesinde yapılan miğfer, at alın zırhı, kalkan gibi askeri techizat üzerinde Osmanlıların mensubu olduğu Kayı boyu silâh damgası kullanılmıştır. Özellikle saray mutfağında kullanılan kap-kacak üzerine kime ait olduğunu gösteren şahıs kitabeleri, cami ve türbelere vakfedilen eşya üzerine de çoğunlukla tuğra biçiminde vakıf kitabeleri yazılmıştır. Bazı tombak eserlerde de sahtekârlığı önlemek amacı ile vurulan �tonbak� damgasına rastlanmaktadır.
Tombaklama tekniği
Altın ve gümüşün bir özelliği de civa içinde çözülebilmeleri yani sıvılaşabilmeleridir. Bu, civa ile altın karışımı sıvıya amalgam denir. Bu özellikten yararlanılarak gerçekleştirilen yıldızlama ya da Osmanlıca adıyla tombaklama tekniği ile çok sağlam ve düzgün bir kaplama elde edildiği için günümüze kadar kullanılmıştır.

Tombaklama yapmak için "cam veya porselen bir kabın içinde" civa ve çok ince kıyılmış 24 ayar altın karıştırılır. Bu karışım "ahşap bir çubukla" karıştırılarak, altının civa içinde tümüyle çözülmesi yani sıvılaşması sağlanır. Daha sonra ince bir tülbentle süzülen sıvı alaşım yani amalgam kullanıma hazır hale gelmiştir. Altın kaplanacak eşyanın yüzeyi bütün oksit ve kirlerden temizlenip kurutulur. Tombak yapılacak yüzeye bir fırça, mantar parçası veya bez tampon ile amalgam yedirilerek sürülür. Tombaklanmış eşya, "küllenmekte olan odun kömürü ateşi" üzerine konularak veya düşük ısıda fırınlanarak civanın uçması sağlanır. (Bu safhada buharlaşan civanın solunması son derece tehlikelidir ve geçmişte bu mesleği yapan kişilerde hayati sorunlara yol açmıştır. Bu nedenle ustalık işteyen ve incelikleri olan bir sanattır) Geriye kalan altın yüzeye iyice sızmış ve yapışmış olduğundan, kaplama oldukça kalitelidir. Civa içinde 1000 ayar saf gümüş çözülerek gümüş tombaklama da yapılabilir.
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Gümüş
Saray nakkaşhanesinde yaratılan ve tüm Osmanlı sanatında egemen olan üslup birliği, 15. yüzyıldan itibaren gümüş eserler üzerinde de görülmektedir.
Tarihi kaynaklardan Osmanlı sarayında altın ve gümüşten yapılmış kapların kullanıldığını öğrenmekteyiz. Bertrondon de la Brocquière, 1433 yılında Edirne Sarayı'nda II.Murad'a altın yaldızlı tepsilerde yemek sunulduğunu, kadehinin ise gümüş olduğunu belirtmektedir. İtalyan tüccar Iacopo de Promontorio ise Fatih Sultan Mehmed devrinde saraydaki maden hiyerarşisine değinerek, padişah ve kazaskerin altın, vezirlerin gümüş, askerlerin ise değersiz metal (bakır?) kaplarda yemek yediklerini yazmaktadır.
III.Murad'ın askeri masrafları karşılamak amacı ile sikke kestirmek için saray hazinesindeki altın ve gümüşleri erittirdiği, değerli taş kakmaları söktürdüğü bilinmektedir. Bundan dolayı 16. yüzyıla ait az sayıda gümüş günümüze ulaşabilmiştir. III.Selim döneminde de saraya ait altın ve gümüş eşyalardan bir kısmı para basılmak üzere saray darphanesine vakfedilmiş; halkın elindeki gümüşler de bedeli ödenerek satın alınmıştır.
Erken dönemden itibaren gümüş eserler kazıma, çalma, kabartma, telkari, ajur, yaldız ve savat teknikleri ile süslenmiş ve genellikle birkaç teknik bir arada kullanılmıştır. İznik seramiklerin biçim ve desenlerini tekrarlayan gümüş eserler, merkezi düzende veya şemseler içinde rumi-palmet kompozisyonları, dal kıvrımları arasında hatayi çiçekleri, saz yapraklarla bezelidirler. 16. yüzyıldan günümüze ulaşabilen az sayıda örnek yanında, özellikle 17. yüzyılda türbelere vakfedilen gümüş kandil ve mihrap şamdanları, yalın formları ve bezemesiz düz yüzeyleri ile dikkat çekmektedirler.
Klasik Osmanlı form ve desenlerinin yerini 18. yüzyıl sonlarından itibaren Avrupa etkisi ile Barok ve Rokoko formları almıştır. Kabartma tekniğinde güller, Osmanlı devlet arması, mimari kompozisyonlar, dökümle yapılmış çiçek, kuş, hayvan biçiminde tutamaklar bu dönemin kaplarında yaygın olarak karşımıza çıkmaktadır. 19. yüzyıl sonlarında manzara ve bitkisel bezemeli, Van yapımı savatlı gümüşler de çok revaç bulmuştur.
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Ahşap Oymacılığı
Ahşap işçiliği Anadolu'da Selçuklu döneminde gelişip, kendine özgü bir karekteristik niteliğe bürünmüştür. Selçuklu ve Beylikler dönemi ağaç eserler genellilkle mihrap, cami kapısı, dolap kapakları gibi mimari elemanlardan oluşan usta işi eserlerdir. Osmanlı dönemine gelindiğinde sadeleşen eserler sehpa, kavukluk, yazı takımı, çekmece, sandık, kaşık, taht, kayık, rahle, Kur'an muhafazası gibi gündelik kullanım eşyalarının yanı sıra; pencere, dolap kapağı, kiriş, konsol, tavan göbeği, mihrap, minber ve sanduka gibi mimari yapıtlarda da uygulandığını görüyoruz. Ağaç işçiliğinde kullanılan malzemeler daha çok ceviz, elma, armut, sedir, abanoz ve gül ağacından oluşuyor. Kakma, boyama, kündekâriz, kabartma-oyma, kafes, kaplama, yakma gibi tekniklerle işlenen ahşap eşyalar günümüzde de özgün dekoratif eserler olarak kullanılmaktadır.
Edirnekari
Edirnekari lake işleri ahşap, karton ve deri gibi malzeme üzerine boya ve cilayla yapılan motiflerin yer aldığı bir süsleme biçemidir. Bu süslemelerde en çok natüralist çiçek, yaprak ya da meyve motifleri kullanılır. Yeşil, açık mavi, kahverengi, kırmızı ve açık sarı zemin üzerine işlenen çiçekler tek tek olabilecekleri gibi bir vazo içinde ya da ortadan kurdeleyle bağlı bir buket biçiminde olabilir. Bu sanatçıların en büyük esin kaynağı doğadır.

Kapı


Feslik



Taht

 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Çini ve Keramik
Türk mimarlığında çininin bezeme düzeni içinde mimarlığa bağlı olarak kullanılışı, İran Büyük Selcukluları ile başlar. Çininin mimarlıkta yoğun biçimde kullanılması ve gelişmesi XIII.yüzyıl sonlarına rastlar.
İlk Osmanlı dönemi çinileri renk bakımından daha zengindir. Osmanlı Devleti'nin başkentlerinden biri olan İznik, çini yapımının gelişmesine büyük katkısı olmuş önemli bir merkezdir. İznik'te duvar çiniciliğinde ve keramiklerde yeni teknikler geliştirildiğinden, hızlı ve sürekli bir üretim yapılabilmiştir. XVI. yüzyılın başlarından sonra mozaik ve altın yaldızlı çiniler yerine renkli sır tekniğiyle, kare levhalar halinde üretim yapılmıştır. XVI.yüzyılın ikinci yarısında renkli sır tekniği bırakılarak tüm çiniler sıraltı tekniğiyle yapılmaya başlanılmıştır. Sarı, ve açık yeşil renkler ortadan kaybolmuş, firuze, mavi, yeşil mercan kırmızısı, açık lacivert ve beyaz renkler egemen olmuştur.
Çiniçiliğin yanı sıra gelişen keramik sanatından- koruma güçlüğünden örtülü duvar çinilerine oranla daha az sayıda önek günümüze gelmişitir. Keramik sanatında yapılarda kullanılmak üzere yapılan kandiller çerağlar, askı kürelerinin yanında kâse tabak sofra takımları ibrik ve sürühi gibi ürünler de ortaya konmuştur.
Pişmiş toprak eserler arasında Türk sanatında en geç görülen porselendir. XIX.yüzyılın ortalarında Haliç'te bir porselen fabrikası kurulmuş "Eser-i İstanbul" markalı porselenler üretilmiştir. Biçim ve desen olarak Batı etkisindeki porselenler, ithal edilenlerle rekabet edemediğinden fabrika kapanmıştır. XIX . yüzyıl sonlarında ise II. Abdülhamit tarafından Yıldız Sarayı bahçesinde kurulan Yıldız porselen Fabrikasında, çok kaliteli porselenler üretilmiştir.
Günlük işlerde kullanılan çeşitli toprak kaplara genel bir adla keramik ya da seramik denilir. Çini ve keramik sanatında uygulanan teknikler aynıdır. Çini hamurları kil , kuvarst ve feldispat karışımından meydana gelmiştir. Bazen hamura mermer tozu da karıştırılmıştır. Çini hamurlarının dış yüzeylerine başka bir renk vermek için yapılan kaplamaya astarlama işlemi denir. Renkli kil bulamaçları veya metal oksitlerinin katılmasıyla renklendirilen çini hamurları çok kullanılmıştır. Astar ve çini hamurunun kuruma ve pişme küçülmelerinin birbirene çok yakın olması gerekir. Astar akıtılarak sürülüp kurutulduktan sonra, bezemeler kazıma yoluyla veya astarın üzerine fırçayla çalışarak yapılmıştır.
Çini yapımında sırlama işlemi, en basit sır olan silis kurşun oksit çini üzerine sürülüp, gerekli derecede pişirilmesiyle yapılmıştır. Renkli sır için saydam sıra metal oksitleri eklenmiştir. Sır pişirimi daha düşük sıcalıklarda, fakat uzun sürede yapılarak parlaklık sağlanmıştır.
Sır üstü tekniğinde, suyla karıştırılmış renkler pişirilmemiş, ham sırın üzerine uygulandıktan sonra pişirme yapılmıştır. Diğer bir yöntemde ise sır pişirildikten sonra bezeme, sırüstüne daha düşük derecedeki sıcaklıklarda eriyen renkli sırlarla yapılarak düşük sıcaklıkta tekrar fırınlanmıştır. Ayrıca sır üstüne metal oksitlerinden boyalarla bezeme yapılıp fırınlanarak elde edilen madensel çini ve keramiklere de "perdahlı" denilmiştir.
Sıraltı tekniğinde ise, istenilen renk karışımı doğrudan çini hamuru üzerine uygulanarak bezeme yapılmış , bezemenin üzerine saydam sır akıtılarak pişirilmiştir.
Sırlı tuğlalar, önceleri inşaatlarda duvar yapımında diğer tuğla ve ker***lerle birlikte örülürdü. Sonraları cepheleri bezemek için renkli olarak hazırlanmış sırlı tuğlalar yanyana motifler oluşturacak biçimde kullanılmıştır. İstenilen bezeme motifi küçük parçalardan değişik boyut ve biçimlerde kesilerek bir düzen içinde uygulandığındın bu tekniğe mozaik çini tekniği denilmiş, XV. yüzyıl başlarına kadar Türkistan ve Anadolu'da uygulanmıştır.
Bu tarihten sonra nakışlı, dört veya altı köşeli çini kaplama ve diğer tekniklerle kullanılmıştır. Mozaik tekniğinde üç ayrı yöntem uygulanırdı . Kakma tekniğinde, değişik renkte ayrı çini levhalardan kesilen parçalar, araya getirilerek alçılı yüzeye uygulanmıştır. Kazıma veya sahte mozaik tekniğinde ise tek renkli çinilerin zemini bezeme veya yazıya göre kazılarak çini bir kabartma oluşturulmuştur. Bu tekniklerle yapılan çiniler, yapım sırasında yapı yanındaki şantiyede hazırlanırdı. Mozaik tekniğinin diğer bir uygulamasında ise, çini parçalarına pişirilmeden önce özel biçimi verilmiş, veya tek renkli büyük levhalar halinde sıralanıp fırınlandıktan sonra bezemeye göre kesilip birleştirilmişlerdir. Çini teknikleri içinde en zor olan minâi tekniğinde ısıya dayanıklı siyah, altın yaldızlı, kırmızı, kahverengi ve beyaz ise sır üstüne yedi renk bir arada kullanılmıştır. Yüksek ısıya dayanıklı, mavi, patlıcan moru ve yeşil altına, daha düşük uygulanarak tekrar fırınlanmıştır.
Çini ve keramikte birkaç renk sır bir arada kullanıldığında sırlar akarak birbirine karışacağından, ilk kez Osmanlılar tarafından XV ve XVI.yüzyılarda bölmeli renkli sır tekniği uygulanmıştır. Bu teknikte desen levha üzerine kazınarak çizildikten sonra çizgilerin oluşturduğu oyuklara konulan madde pişme sonucunda siyah ve hafif kabarık bir durum oluşturduğu oyuklara konulan madde pişme sonucunda siyah ve hafif kabarık çizgilerin meydana getirdiği bölmelirin içine ise, değişik renkte sırlar konurdu. Bu teknikte mavi zemin üzerine beyaz, filizi yeşil, sarı firuze ve kırmızı renkte sırlar konurdu. teknikte mavi zemin üzerine beyaz filizi yeşil sarı fıruze ve kırmızı renkte sırlar kullanılmıştır . Bölmeli teknik daha sonraları Avrupa'da özellikle İspanya'da kullanıldığında çizgilerin içine ayırıcı madde olarak ince iplikler konulmuştur. Osmanlılar ise, bunun yerine fırında çizgilerin içine ayrıca madde olarak ince iplikler konulmuştur. Osmanlılar ise bunun yerine fırında ısındığı zaman kabaran, şekerli olduğu sanılan bir madde kullanmışlardır.
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Osmanlı Sarayında Çocuk Olmak
Osmanlı İmparatorluğu�nda iktidarın pay sahipleri olan şehzadelerin ve hanım sultanların giysileri, Saray koleksiyonunun bütününü özetleyen bir birikime sahip.

10_792.jpg


ŞEHZADELER VE HANIM SULTANLAR

Osmanlı hanedan politikasıyla yönetilen imparatorluğun üst düzeydeki görevlileri, sarayda, Harem-i Hümayun�da ve buna bağlı Enderun�da özenle yetiştirilen saray ağaları arasından seçilirdi. Hanedanda doğan padişah kızları (hanım sultanlar), erkekler (şehzadeler) iktidarın pay sahipleriydi. Doğumlarında (Veladet-i Hümayun) hazırlanan beşik alaylarıyla halka takdim edilirlerdi.

Hanım sultanlar çoğu zaman şehzadelerin sünnet düğünleriyle birlikte düzenlenen çok görkemli şenliklerle evlenirlerdi. Damadın görevinin önemine göre hanım sultanların statüsü artardı. Evlenen padişah kızları başlangıçta eşlerinin görev yerine birlikte gider ve ziyaret için bile olsa Saray�ın iznini almadan merkeze gelemezlerdi.

16. yüzyıl sonuna kadar şehzadeler sancağa gönderilerek o bölgenin yönetiminde bulunuyorlar ve böylece ülke yönetimine hazırlanıyorlardı. Şehzadelerin sancağa çıkması onların yetişkinliklerinin göstergesi, politik kariyerlerinin başlangıcı sayılırdı. Sancağa çıkış üst düzey devlet ricalinin katılımıyla resmî bir törenle olurdu. Şehzadeler tören kaftanlarını giyer, mücevherlerle bezeli eyerler vurulmuş atlar üzerinde maiyetiyle yola çıkardı.

16. yüzyıl sonuna kadar yapılan seferler sırasında şehzadeler ordu kanatlarına komuta ediyor veya merkeze çağrılıp babalarının yerine vekalet ediyorlardı. Zaman zaman şehzadelerin etrafında oluşan yönetici sınıfın, özellikle lalaların (şehzade danışmanı) etkisiyle, tahtı ele geçirmek için bazen padişahla bazen diğer şehzadelerle şiddetli taht kavgaları yaşanıyordu. Bunu önlemek amacıyla
16. yüzyılın sonundan itibaren şehzadelerin sancağa gönderilmemesi ve şehzadelikleri süresince çocuk sahibi olmamaları kararı alınmıştı.



wol_error.gif
This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 800x541.
10_795.jpg


İÇ GİYİMDEN KAFTANLARA

Sarayın kıyafet koleksiyonuna bakıldığında, 1550�yi bulan giyim kuşam içinde, yüz civarında çocuk giysisi bulunur. Bunlara; zıbın denilen iç çamaşırları, donlar, çocuk bezleri, iç entariler, dış kaftanlar, şalvarlar, baş giyimleri ve pabuçlar da dahildir. Son devre ait kıyafetler çok azdır, bunlar da satın alma yoluyla koleksiyona katılmıştır.
Osmanlılarda kadın, erkek ve çocuk kıyafetlerinde, ölçülerinden başka fark yoktur. Kıyafet, iç giyimin üzerine giyilen altta şalvar, üstte bürümcük gömlek, iç entarisi ve dış kaftandan oluşur.

Çocukların iç giyiminde, pamuklunun tülbent gibi en ince, patiska gibi sık dokunmuş olanından dikilmiş zıbınlar başta gelir. Bunlar, içleri genellikle bir tabaka pamukla kapitone edilmiş; basit çamaşırlardır. Uçkurla bağlanan, kullanımı kolay çocuk donları ise ince tülbentten dikilirdi.

Mevsime göre; ağır ipekli kumaştan dikilen kaftanların içine kürk kaplanır veya günlük kaftanlar pamukla kapitone edilirdi. Törenlerde giyilen ağır ipekli kaftanlar yere kadar uzun boyları, gene yere kadar inen ve omuzlardan geriye atılan kollarıyla dikkati çeker.
Osmanlılarda baş giyimi çok önemlidir. Ev içinde ve dışında hiç kimse başı açık gezmezdi, bu toplumda affedilmeyen bir hata idi. Geceleri bile yatarken gecelik takkeleri giyilirdi. Padişahlar genellikle dilimli, renkli uzun tepeliklerin etrafına sarılan tülbentlerle büyüyen sarıklar giyerdi. Küçük şehzadeler de, başlarında kocaman sarıklarla gezerlerdi. Bu başlıklar çok değerli, mücevherli sorguçlarla süslenirdi. Saraylı kadınlar ise başlarına, kısa basık fesler, altı dar üstü geniş veya tam tersi özellikte hotozlar giyerlerdi. Saraylı kadınların statüleri bu baş giyimlerine taktıkları mücevherlerle belirlenirdi. Hanedan içinde doğan kız çocukları da küçüklüklerinden itibaren böyle mücevherlerle donatılırdı.



wol_error.gif
This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 800x509.
10_7910.jpg


BÜYÜMÜŞTE KÜÇÜLMÜŞLER

Çocuk giyimleri, büyükleri gibi 16. ve 17. yüzyıllar boyunca değişmeden devam etmiştir. 18. yüzyılda daha basit kumaşlardan dikilmiş kaftanlar giymişlerdir. 19. yüzyıl başlarında kıyafetlerin kesimlerinde fazla değişiklik olmamakla beraber, kullanılan süsleme malzemesinin artığı görülür. Avrupa�dan gelen geniş yaldızlı harçlar, bükme ipek kordonlar, oyalar ve danteller elbiseleri süsler. Entarilerin ön etek uçları, yırtmaçları, kol ağızları ve kol yırtmaçlarına konan bu harçlarla kesimin detayları belirginleşmiş, abartılı bir görünüş kazanmıştır. Bu devirdeki padişahların yetişkin kızlarının gücü artmış, dışarıdaki terzilerle kalfaları aracılığıyla bağlantı kurarak dikiş diktirmişlerdir.

Yüzyılın ilk yarısının en önemli olaylardan biri hiç şüphesiz 1828 yılında Yeniçeri Ocağı�nın kaldırılmasıdır. Bu operasyonu gerçekleştiren II. Mahmud, bir kıyafet devrimi yaparak yeni kuracağı ordunun kıyafetini de Batılı tarzda değiştirmiş; askerin başına fes giydirilmiştir. Bir müddet sonra pantolon ve ceketten oluşan üniforma tarzındaki kıyafetler çocuk giyimine de hakim olmuştur.

Çocuk giyim kuşamı büyüklerin giysilerinin küçük ölçülerde olanıydı. Kumaş malzemesi, deseni, kesimi, dikiş özellikleri bakımından, 16. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadar ki saray giyim kuşam koleksiyonunun bir özetini çocuk giysilerinde izleyebilirsiniz.
10_7921.jpg




wol_error.gif
This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 800x570.
10_79cocuk.jpg


10_79elbise.jpg



.
wol_error.gif
This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 800x533.
10_79forma.jpg






wol_error.gif
This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 800x436.
10_79kaftan.jpg


10_79SC_13-266C.jpg


10_79SC_13-266D.jpg
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

10_79SC_13-1117a.jpg


wol_error.gif
This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 687x800.
10_79SC_13-1404A.jpg


10_79SC_COCUK.jpg


10_79SHM_OK04.jpg
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Saltanat Benim İse
Padişah II. Murat, henüz 13. yaşında bulunan oğlu Fatih Mehmed’e tahtı bırakmıştı. Bu sırada Balkanlarda ortaya çıkan düşman tehlikesi yüzünden kendisinden tekrar tahta çıkması istenmişti. II. Murat söz konusu istek üzerine oğluna şöyle bir haber göndermişti. “Bizim tahtı oğlumuza bırakmaktan maksadımız, istirahat etmek ve geri kalan beş on yılımızı ibadetle geçirmekti. Saltanat kendisine lazımsa din ve devleti savunsun.” Fatih Mehmed bu haberi alır almaz babasına II. Murat’a şöyle mukabelede bulunmuştu: “Saltanatı senin ise düşmanlar İslam ülkelerini alarak ilerlemektedir. Osmanlı Devletini ve İslam ulusunu bu felaketten kurtarmak asıl görevinizdir. Yok saltanat benim ise, yine ordunun başına geçmeniz için padişahın fermanı vardır. Göreviniz ihtar olunur.”

Teşekkür
Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’u fethedip şehre girdiğinde,
Bizans’ın ileri gelenleri huzuruna çağırmıştı. Gelenler arasında Bizans’ın Başbakanı Notaras da bulunuyordu. Notaras huzura girer girmez, Fatih’i memnun bırakıp hayatını garantiye almak düşüncesiyle Padişahın ayaklarına kapanarak şöyle dedi: “Neyim varsa hepsini sana takdim ediyorum, lütfen kabul buyurunuz.”
Fatih, Notaras’ın ne yapmak istediğini biliyordu. Verdiği hediyelerle Padişahı bir nevi teşekküre zorluydu. Fakat Fatih, Notaras’ın arzu ettiği gibi davranmadı, onun ayağa kalkmasını işaret ettikten sonra: “Bu şehri bana veren kimdir?” diye sordu. Başbakan hç çıkararak: “Elbette Allah’tır,” diye cevap verdi. Söz sırası tekrar Fatih’e geçince şöyle dedi: “O halde bana verdiğiniz şeylerden dolayı teşekkür beklemeyiniz. Allah dururken kimseye teşekkür edemeyeceğim.”


Fazla Bahşiş
İstanbul’u aldıktan sonra Fatih Sultan Mehmed’e birçok şair kaside sunup bahşişlerini alırmış.
Onlardan biri olan Türkmen saz şairinin beyti ise şu şekildeymiş:
“Devleti Hünkârım, sabahınız hayırlı olsun.
Yediğin bal ile kaymak, güzerğahınız çayır olsun.”
Padişah sözkonusu şairin bu mısralarını çok beğenmiş ve ona iyi bir bahşiş vermiş.
Padişahın adamları bu işe şaşırmışlar ve:
“Padişahım,” demişler daha iyi şiirlere az bahşiş verdiğiniz halde buna neden çok bahşiş verdiniz?”
Şöyle cevap vermiş Fatih Sultan Mehmed:
Bu şair diğer şairlerin hepsinden daha samimi ve yalandan arınmış. Zavallı ömründe hiç iyi
yemek ve yumuşak bir yatak görmemiş. En iyi yemeğin bal ile kaymak,
en iyi yerin ise çayır olduğunu sanıyor.”

Herkes Yediğinde Gönderir

Uzun Hasan, Fatih’e kutu içinde bir hediye gönderir. Kutu açılınca içinden akrepler ve yılanlar çıkar.
Bunun üzerine Fatih de Uzun Hasan’a hediye olarak bal gönderir. Bu durum bazılarının şu soruyu sormalarına vesile olur:
“Padişahım neden böyle yaptınız?” Fatih, şöyle yapar açıklamasını: “Herkes yediğinden gönderir.”


Adama Göre Adam Gönderirler
Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralı’na gönderilen İncili Çavuş’un elbisesinin bazı yerlerinde yama varmış. Kral kıyafetinden dolayı yadırgadığı İncili Çavuş’a:
“Bana senden başka gönderecek adam bulamamışlar mı?” diye sormuş.
Bu soruya İncili Çavuş şu cevabı vermiş:
“Osmanlılar, adama göre adam gönderirler. Beni de sana göndermelerinin sebebi bu olsa gerek.”


Assanız Olmaz mı?
Padişahın isteği üzerine bir gün İncili Çavuş, vezirlerden birinin taklidini yapmış.
Taklidi yapılan vezir bunu duyunca çok kızmış ve:
“Ben onu öldüreyim de aleme ders olsun,” demiş. İncili Çavuş vezirin bu sözlerini işitince
can derdine düşmüş ve Padişaha gidip durumu anlatmış. Padişah İncili Çavuş’a:
“Sen korkma, o seni öldüremez, eğer o seni öldürürse ben de ona kısas uygularım,” demiş.
Bunun üzerine İncili Çavuş, şöyle bir istekte bulunmuş:
“Aman Padişahım, o beni öldürmeden önce siz onu assanız olmaz mı?”


Hep Bir Ağızdan Konuşmayın
Padişah IV. Murat, Bağdat’ı almayı düşündüğü sıralarda devletin ileri gelenleriyle bir toplantı yaptı.
Bu toplantıda Padişah ve yakın çevresi Bağdat’ı almak fikrinde birleşmişlerdi. Ordu komutanlarından biri ise kesinlikle savaştan vazgeçilmesini istiyordu. Tam o esnada dışarıdan bir merkep sesi gelmeye başladı. İşte bu anda IV. Murat, sesini yükselterek şöyle dedi:
“Hep bir ağızdan konuşmayın, ne dediğiniz anlaşılmıyor.”


Bilek ve Yürek İşi
Günün birinde IV. Murad’a katmerli fil derisinden bir kalkan hediye edilmişti. Hediyeyi getiren kişi, bu kalkana ne okun, ne mızrağın, ne de kılıcın işlemediğini övünerek söylüyordu.
Sultan IV. Murad, aynı zamanda devrinin en ünlü okçularından biriydi. Padişahın emriyle kalkanı dışarıya çıkardırlar ve yine Padişahın emriyle birkaç okçu kalkana ok attı; ama delemediler.
Şimdi de Padişah deneyecekti. Okunu yayını eline alıp, nişan aldı ve:
“Ya Allah!” diyerek oku fırlattı. Sonra da elçiye dönerek:
“Git bak bakalım elçi, ok kalkana isabet etmiş mi?” diye sordu.
Elçi gidip kalkana bakınca onun delinmiş olduğunu gördü ve şaşkınlığını gizlemeyerek:
“Bu nasıl bir iştir Padişahım?” diye sordu. Padişah:
“Bu bilek ve yürek işidir,” cevabını verdi.
“Sakın getirdiğin kalkan önceden delik olmasın…”
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Padişahların Eşleri
(Koyu yazılanlar dışındakiler kesin değildir.)
I. Osman
1- Mal Hatun; Anadolu Selçuklu Veziri Ömer Abdülaziz Bey'in kızı ve Orhan Gazi'nin Annesi
2- Rabi'a Bala Hatun; Şeyh Edebalı'nın kızı ve Şehzade Alaaddin'in annesi
Orhan
1- Nilüfer Hatun; Yarhisar Tekfurunun kızı ve I. Murad ve Şehzade Kasım'ın Annesi. Eski adı Holofiro
2- Asporça Hatun; Bizans İmparatoru'nun kızı ve Şehzade İbrahim'in Fatma Hatun'un annesi.
3- Theodora Hatun; Şehzade Halil'in annesi ve İmparator kızı.
4- Eftandise Hatun; Mahmud Alp'in kızıdır.
I. Murad
1- Gülçiçek Hatun; Yıldırım Bayezid'in ve Yahşi Bey'in Annesi
2- Marya Thamara Hatun; Bulgar Kralı'nın kızı
3- Paşa Melek Hatun; Kızıl Murad Bey'in kızı
4- Fülane Hatun; Candaroğullarından bir beyin kızı
5- Fülane Hatun; Bulgar Beyinin kızı
I. Bayezid
1- Germiyanoğlu Devlet Şah Hatun; İsa, Mustafa ve Musa'nın annesi
2- Devlet Hatun; Yine Germiyenoğlu olduğu söylenen ve Sultan Mehmed Çelebi'nin annesi ve ilk Valide Sultan
3- Hafsa Hatun; Aydınoğlu İsa Bey'in kızı
4- Sultan Hatun; Dulkadiroğlu Süleyman Şah'ın kızı
5- Marya Olivera Despina Hatun; Sırbistan Kralı Lazar'ın kızı
I. Mehmed
1- Şeh-zade Kumru Hatun; Amasyalı bir Paşa'nın torunu
2- Emine Hatun; Dulkadiroğlu Mehmed Bey'in kızı ve II. Murad'ın annesi
II. Murad
1- Dulkadiroğlu Alime Hatun
2- Yeni Hatun; Amasyalı Mahmud Bey'in kızı
3- Hüma Hatun; Abdullah isimli bir şahsın kızı ve Fatih'in Annesi. Fatih'in annesinin devşirme olduğu nakledilmektedir. Ancak müslüman olduğu kesindir ve hele Ortodoks olan Mara Hatun ile Fatih'in üvey annelik dışında alakası yoktur.
4- Tacünnisa Hatice Halime Hatun; Candaroğlu İsfendiyar Bey'in kızıdır.
5- Mara Hatun; Çocuksuz ve ortodoks olarak ölen ve Fatih'in üvey annesi olan bu kadın Sırbistan Despotu Corc Bronkoviç'in kızı
II. Mehmed
1- Gülbahar Hatun; II. Bayezid ile Gevher Sultan'ın annesi
2- Gülşah Hatun; Karamanoğullarından İbrahim Bey'in kızıdır.
3- Sitti Mükrime Hatun; Dulkadiroğlu Süleyman Bey'in kızıdır.
4- Çiçek Hatun; Türkmen Beyi kızıdır.
5- Helene Hatun; Mora Despotu Demetrus'un kızıdır.
6- Anna Hatun; Trabzon İmparatoru'nun kızıdır; evlilikleri kısa sürmüştür.
7- Alexias Hatun; Bizans Prenseslerindendir.
II. Bayezid
1- Nigar Hatun; Şehzade Korkut ile Fatma Sultan'ın annesi ve Abdullah Vehbi kızı
2- Şirin Hatun; Abdullah kızı ve Şehzade Abdullah'ın annesi
3- Gülruh Hatun; Abdülhayy kızı ve Alemşah ile Kamer Sultan'ın annesi
4- Bülbül Hatun; Abdullah kızı ve Şehzade Ahmed ile Hundi Sultan'ın annesi
5- Hüsnüşah Hatun; Karamanoğlu Nasuh Bey'in kızı
6- Gülbahar Hatun; Abdüssamed kızı ve muhtemelenYavuz'un annesi
7- Ferahşad Hatun; Kefe Sancak Beyi Mehmed'in annesi
8- Ayşe Hatun; Dulkadiroğlu Alaaüddevle Bozkurd Bey'in kızı ve bir görüşe göre Yavuz'un annesi
I. Selim
1- Ayşe Hatun; Mengli Giray I'in kızı ve Beyhan ile Şah Sultan'ın annesi
2- Ayşe Hafsa Hatun; Kanuni, Hatice, Fatma ve Hafsa Sultanların annesi
I. Süleyman
1- Hürrem Haseki Sultan; Kanuni'nin nikah aldığı ve aslen Ukran bir Ortodoks rahibin kızı yahut Fransız veya İtalyan olduğu hususunda iddialar bulunan cariyedir. Şehzade Mehmed ve II. Selim'in annesi
2- Mahidevran Kadın; Abdullah kızı ve Şehzade Mahmud'un annesi
3- Gülfem Hatun; Cariyelerden ve Şehzade Murad'ın annesi
4- Fülane Hatun; Abdullah kızı ve Şehzade Mahmud'un annesi
II. Selim
1- Nurbanu Sultan; III. Murad'ın annesi ve İtalyan asıllı bir cariyedir.
III. Murad
1- Safiye Valide Sultan (Venedikli Baffo); III. Mehmed ile Ayşe Sultan'ın annesi ve cariye. Osmanlı hareminde devlet işlerine en çok müdahale eden Kadın Efendi.
2- Şems-i Ruhsar Haseki; Rukkiyye Sultan'ın annesi. Medine'de vakfı var.
3- Şah-i Huban Haseki
4- Naz-perver Haseki
III. Mehmed
1- Handan Valide Sultan; I. Ahmed'in annesi
2- Fülane Valide Sultan; Abaza asıllı ve I. Mıstafa validesi
3- Fülane Haseki; Şehzade Mahmud annesi
4- Fülane Haseki; Şehzade Selim annesi
I. Ahmed
1- Hatice Mahfiruz Sultan; Genç Osman'ın annesi
2- Kösem Sultan (Mahpeyker Sultan); IV. Murad'ın annesi ve Osmanlı Hareminin en namdar kadını
3- Fatma Haseki; Cariyelerdendir.
II. Osman
1- Akile (Rukiyye) Hanım; Şeyhülislam Esad Efendi'nin kızıdır ve hür kadınlardan nikah ile evlenilen nadir kadınlardandır.
2- Ayşe Hanım; Pertev Paşa'nın torunu
IV. Murad
1- Ayşe Haseki Sultan
İbrahim
1- Hatice Turhan (Tarhan) Valide Sultan; Rus asıllı bir cariyedir ve uzun yıllar naibe-i saltanatlık yapmıştır. IV. Mehmed'in annesidir.
2- Saliha Dil-aşub Valide Sultan; II. Süleyman'in annesi ve cariye. III. Haseki olduğu sanılıyor.
3- Hatice Muazzez Sultan; II. Haseki'dir ve II. Ahmed'in annesidir.
4- Hüma Şah Haseki Sultan (Telli Haseki); Sultan İbrahim'in en çok sevdiği Haseki'si. Nikah ile kadınlığa alındı.
5- Ayşe Sultan; 4. Haseki
6- Mah-i Enver Sultan; 5. Haseki
7- Şivekar Sultan; 6. Veya 7. Haseki
IV. Mehmed
1- Meh-pare Emetüllah Rabi'a Gülnuş Valide Sultan; Gülnuş Sultan diye bilinir. Girit'li bir ailenin kızıdır. II. Mustafa ve III. Ahmed'in annesidir.
2- Afife Kadın
3- Gülnar Kadın
4- Kaniye Haseki
5- Siyavuş Haseki
II. Süleyman
1- Hatice Haseki; Baş Kadın'dır
2- Behzat Haseki
3- İvaz Haseki
4- Sülün Haseki
5- Şeh-süvar Haseki
6- Zeyneb Haseki
II. Ahmed
1- Rabi'a Haseki Sultan; Haseki Sultan diye anılırdı.
II. Mustafa
Kadın Efendileri

1- Ali-cenab; Baş Haseki
2- Şeh-Süvar Valide Sultan; 4 Haseki ve III. Osman'ın annesi
3- Saliha Sebkati Valide Sultan; Cariyelerinden ve I. Mahmud'un annesi
4- Hüma Şah Haseki
5- Afife Haseki
6- Hatice Haseki

İkballeri

7- Hafsa Sultan; Üçüncü Haseki olduğu söyleniyorsa da Kadın Efendi olması kuvvetlemuhtemeldir.
8- Hanife Hatun; İkinci veya Üçüncü İkbaldir.
9- Fatma Şahin Hatun
III. Ahmed
Kadın Efendileri

1- Emetullah Baş Kadın; Baş Haseki
2- Rukıyye İkinci Kadın
3- Emine Mihrişah İkinci Kadın; III. Mustafa'nın annesi
4- Hatice İkinci Kadın
5- Rabi'a Şermi Kadın
6- Zeyneb Kadın
7- Emine Musall Kadın
8- Hanife Kadın
9- Gülşen Kadın
10- Ümmü Gülsüm Kadın
11- Hurrem Kadın
12- Meyli Kadın
13- Fatma Hüma Şah Kadın
14- Nijad Kadın
15- Nazife Kadın

İkballeri

16- Şayeste Sultan
17- Ayşe Hanım; İkinci veya üçüncü İkbaldir.
18- Hatem Hatun
I. Mahmud
Kadın Efendileri

1- Hace Ali-cenab Baş Kadın
2- Hace Ayşe Kadın
3- Hace Verd-i Naz Dördüncü Kadın
4- Hatice Rami Altıncı Haseki
5- Hatem İkinci Kadın
6- Raziye Kadın

İkballeri

7- Meyyase Hanım; Bai İkbal
8- Fehmi Hanım; İkinci İkbaldir.
9- Habbabe Hanım
10- Sırrı Hanım
III. Osman
Kadın Efendileri

1- Leyla Baş Kadın
2- Zevki Üçüncü Kadın
3- Ferhunde Emine Dördüncü Kadın
III. Mustafa
Kadın Efendileri

1- Avn'ül-Hayat Baş Kadın Efendi
2- Mihr-i Şah Valide Sultan; Baş Kadın Efendi ve III. Selim'in annesi3- Rif'at İkinci Kadın Efendi
4- Ayşe Adil-şah Üçüncü Kadın Efendi
5- Fehmi Üçüncü Kadın Efendi
6- Binnaz Üçüncü Kadın Efendi
I. Abdülhamid
Kadın Efendileri

1- Ayşe Sine-perver Valide Sultan; IV. Mustafa'nın annesi ve IV. Kadınefendi
2- Nakş-ı Dil Valide Sultan; II. Mahmud'un annesi ve önce İkinci İkbal sonra Kadın Efendi
3- Hatice Ruh-şah Baş Kadın Efendi
4- Hüma Şah Baş Kadın Efendi
5- Ayşe Baş Kadın Efendi
6- Binnaz İkinci Kadın Efendi
7- Dilpezir Kadın Efendi
8- Mehtabe Dördüncü Kadın Efendi
9- Misl-i Na-yab Kadın Efendi
10- Mu'teber Kadın Efendi
11- Nevres Üçüncü Kadın Efendi
12- Fatma Şeb-safa Dördüncü Kadın Efendi
13- Mihrban Üçüncü Kadın Efendi

İkballeri

14- Nükhet-seza Hanımefendi; Baş İkbal
15- Ayşe Hanımefendi; İkinci İkbaldir.
III. Selim
Kadın Efendileri
1- Nef-i Zar Baş Kadın Efendi
2- Hüsn-i Mah Baş Kadın Efendi
3- Zib-i Fer İkinci Kadın Efendi
4- Afitab Üçüncü Kadın Efendi
5- Re'fet Dördüncü Kadın Efendi
6- Nur-i Şems Kadın Efendi
7- Gonca-nigar Kadın Efendi
8- Dem-hoş Kadın Efendi
9- Tab-ı Safa Üçüncü Kadın Efendi
10- Ayn-ı Safa Kadın Efendi
11- Mahbube Kadın Efendi

İkballer

12- Meryem Hanımefendi
13- Mihriban Hanımefendi
14- Fatma Fer-i cihan Hanım Efendi
IV. Mustafa
Kadın Efendileri

1- Şevr-i Nur Baş Kadın Efendi
2- Dil-pezir İkinci Kadın Efendi
3- Seyyare Üçüncü Kadın Efendi
4- Peyk-i Dil Dördüncü Kadın Efendi
II. Mahmud
Kadın Efendileri

1- Bezm-i Alem Valide Sultan; I. Abdülmecid'in annesi
2- Pertev-niyal (Nihal) Valide Sultan; Sultan Abdülaziz'in annesi ve Beşinci Kadın Efendi
3- Haciye Pertev-Piyale Nev-fidan Baş Kadın Efendi
4- Ali-cenab Baş Kadın Efendi
5- Fatma Baş Kadın Efendi
6- Aşub-i Can İkinci Kadın Efendi
7- Haciye Hoş-yar İkinci Kadın Efendi
8- Nurtab Dördüncü Kadın Efendi
9- Misl-i Na-yab İkinci Kadın Efendi
10- Perviz-felek Dördüncü Kadın Efendi
11- Vuslat Üçüncü Kadın Efendi
12- Zer-nigar Üçüncü Kadın Efendi
13- Ebr-i Reftar İkinci Kadın Efendi

İkballeri

14- Hüsn-i Melek Hanımefendi; Baş İkbal15- Zeyn-i Felek Hanımefendi; İkinci İkbaldir.16- Tiryal Hanımefendi; Üçüncü İkbal17- Lebriz-Felek Hanımefendi; Dördüncü İkbal
I. Abdülmecid
Kadın Efendileri

1- Servet-seza Baş Kadın Efendi
2- Şevk-efza Valide Sultan; Sultan V. Murad'ın annesi ve İkinci Kadın Efendi
3- Hoş-yar İkinci Kadın Efendi
4- Tir-i Müjgan Valide Sultan; Üçüncü Kadın Efendi ve II. Abdülhamid'in annesi
5- Verd-i Cenan Üçüncü Kadın Efendi
6- Gül-cemal Dördüncü Kadın Efendi
7- Rahime Perestu Valide Sultan; Dördüncü Kadın Efendi ve II. Abdülhamid'in manevi annesi
8- Gülistu (Gülistan) Dördüncü Kadın Efendi
9- Düzd-i Dil Üçüncü Kadın Efendi
10- Bezmi (Bezmara)Altıncı Kadın Efendi
11- Mahitab Beşinci Kadın Efendi

İkballeri

12- Nalan-ı Dil Hanımefendi; Üçüncü İkbal.
13- Ceylan-yar Hanımefendi; İkinci ikbaldir.
14- Ayşe Ser-firaz Hanımefendi; İkinci İkbal. Sarayın adını batıran bir kadındır.
15- Nergis (Nergizu) Hanımefendi; Dördüncü İkbal
16- Navek-misal Hanımefendi; Dördüncü ikbal
17- Nesrin Hanımefendi; İkinci İkbal
18- Şayeste Hanımefendi; Dördüncü İkbal
19- Nükhet-seza Hnımefendi; Baş İkbal

Gözdeler

20- Yıldız Hanımefendi; 2. Gözde
21- Saf-derun Hanımefendi; 4. Gözde
22- Hüsn-i Cenan Hanımefendi; 3. Gözde
Abdülaziz
Kadın Efendileri

1- Dürr-i Nev Baş Kadın Efendi
2- Hayran-ı Dil İkinci Kadın Efendi
3- Eda-Dil İkinci Kadın Efendi
4- Neş'erek (Nesrin) Üçüncü Kadın Efendi
5- Gevheri Dördüncü Kadın Efendi
V. Murad
Kadın Efendileri

1- Elru Mevhibe Baş Kadın Efendi
2- Reftar-ı Dil İkinci Kadın Efendi
3- Şayan Üçüncü Kadın Efendi
4- Meyl-i Servet Dördüncü Kadın Efendi

İkballeri

5- Resan Hanımefendi; Baş İkbal
6- Cevher-riz Hanımefendi; İkinci İkbal
7- Nev-Dürr Hanımefendi; Üçüncü İkbal
8- Remiş-Naz Hanımefendi
9- Filiz-ten Hanımefendi

Gözdeler

10- Visal-i Nur Hanım; Gözde
II. Abdulhamid
Kadın Efendileri

1- Nazik-eda Baş Kadın Efendi
2- Bedr-i Felek Baş Kadın Efendi
3- Safi-naz Nur-efzun İkinci Kadın Efendi
4- Bidar İkinci Kadın Efendi
5- Dilpesend Üçüncü Kadın Efendi
6- Mezide Mestan Üçüncü Kadın Efendi
7- Emsal-i Nur Üçüncü Kadın Efendi
8- Ayşe Dest-i Zer Müşfika (Kayıhan) Dördüncü Kadın Efendi

İkballeri

9- Saz-kar Hanımefendi; Baş İkbal
10- Peyveste Hanımefendi; İkinci İkbal
11- Fatma Pesende Hanımefendi; Üçüncü İkbal
12- Behice (Maan) Hanımefendi; Dördüncü İkbal
13- Saliha Naciye Hanımefendi; Dördüncü İkbal

Gözdeler

14- Dürdane Hanım; Baş Gözde
15- Calibos Hanım; 2. Gözde
16- Nazlıyar Hanım; 3. Gözde
V. Mehmed Reşat
1- Kam-res Baş Kadın Efendi
2- Dürr-i And İkinci Kadın Efendi
3- Mihr-engiz İkinci Kadın Efendi
4- Naz-perver Üçüncü Kadın Efendi
5- Dil-firib Dördüncü Kadın Efendi
VI. Mehmed
Kadın Efendileri

1- Emine Nazik-eda Baş Kadın Efendi
2- Şadiye Meveddet İkinci Kadın Efendi
3- İnşirah Kadın Efendi
4- Nevvare Üçüncü Kadın Efendi
5- Ni'met Nev-zad Hanım Efendi
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Ünvanlar
ADLİ
: "Adil". II. Bayezid, III. Mehmed ve II. Mahmud'a verilmiştir.
AĞA
: "Komutan". Ordudaki kıdemli görevlilere, Yeniçeri ağası ve Kızlar ağası gibi saray korumalarına verilmiştir.
AHRETLİK
: "Manevi evlat". Dürrüşehvar'a verilmiştir.
AK BAŞLI
: "Ak başlıklı". Aktimur'a verilmiştir.
ALP
: "Kahraman asker". Daha çok ilk dönemde kullanılmakla beraber kabilevi yapılanma sona erdiği dönemde de kullanılmaya devam edilmiştir.
AMCAZADE
: Amca çocuğu.
ARSLAN
: "Arslan veya Arslan yürekli".
AVCI
: IV. Mehmed'e verilmiştir. Hayatındaki en önde gelen uğraşısı idi. Edirne civarında kendisini bu iptilaya kaptırmıştı.
BAHİR
: "Denizci"
BAHTİ
: "Talihli". I. Ahmed'e verilmiş ve onun tarafından şiirlerinde maslah olarak kullanılmıştır.
BAŞ
:"Lider", "Başkan". Baş-Çuhadar" veya "Kapıcı-başı" gibi genellikle diğer ünvanlarla beraber kullanılmıştır.
BEDROS
: "Kurnaz". Genel bir Ermeni adıdır ve güya II. Abdülhamid'in yüz hatları itibariyle Ermeniler'e benzediğini ima için ona verilmiştir. Wittlin'in anlattığı bir hikayeye göre, Abdülhamid'in babası I. Abdülmecid değil, Abdülhamid'in annesiyle gizli aşk hayatı yaşamayı başaran bir Ermeni'dir. Abdülhamid'in annesi Trimüjgan'ın muhtemelen Ermeni olması daha kolay anlaşılır bir açıklamadır.
BEY
: "Efendi", "Şehzade". Zamanla bu ünvan değerini kaybetti ve daha ziyade İngilizce'deki esquire gibi nezaket ünvanı haline geldi.
BEYCEĞİZ
: "Küçük Şehzade"
BEYLERBEYİ
: "Bölge Valisi". Büyük eyaletlerin idarecisine verilmiştir.
BEYZADE
: "Şehzade oğlu". Padişahların kızlarının oğullarına verilen ünvandır. İlk dönemlerdeki "Sultanzade" ünvanının yerini almıştır.
BIYIKLI
: "Sakallı"
BOŞNAK
: "Bosnalı"
CEDDÜ'L OSMAN
"Osmanlıların Babası".Süleyman Şah'a verilmiştir.
CEMCA
: "Cemşid gibi güçlü". Sultan için Doğu dillerinde kullanılan bir ünvan.
CİHANDAR
: "Dünyanın Efendisi". III. Selim'e verilmiştir.
CİVAN
: "Genç". 2138/ Mehmed'e verilmiştir.
ÇAKIRCI
: "Şahinci"
ÇAVUŞ
: "Rütbeli Er", "Haberci"
ÇELEBİ
: "Beyefendi". "Kibar Efendi", "Genç Efendi". II. Mehmed dönemine kadar padişah oğullarına verilen ünvandır. Ayrıca I. Mehmed'e de özellikle verilmiştir.
ÇELEBİ SULTAN
: "Kibar-Şehzade". 1594 yılına kadar sancak valisi olan padişah oğullarına verilmiş olan ünvandır.
ÇUHADAR
: "Kahya".
DAMAD-I ŞEHRİYARI
: "Padişah Damadı". Padişahların kızlarıyla evlenenlere verilen ünvandır. Ancak bu sadece babasının saltanatı döneminde evlenen kızların kocalarına uygulanmıştır. Ayrıca aynı isimlerdeki birkaç veziri seçmek için de bu ünvan kullanılmıştır.
DAYE
: "Süt Anne"
DEFTERDAR
: "Hazineci"
DELİ
: I. Mustafa ve İbrahim'e verilmiştir.
DİVİTDAR
"Yazma kutusunu taşıyan"
DOĞANCI
: "Doğan yakalayıcısı"
DÜZME(CE)
: "Sahte". Kendi adına çıkan isyan döneminde ve aslı konusundaki şüpheye ifade etmek üzere Mustafa'ya verilmiş ünvandır.
EBU'L FETH
: "Fethin babası". II. Mehmed'e verilmiştir.
EFENDİ
: I. Abdülmecid döneminden itibaren padişah oğullarına verilen ünvandır. Ayrıca tarikat üyeleri arasında da bir dereceyi gösteren tabirdir.
EĞRİ
: "Eğri-büğrü". Topal olan Cihangir'e verilmiştir.
EĞRİ FATİHİ
: III. Mehmed'e verilmiştir.
EMİR
: "İdareci", "Şehzade". Yarı bağımsız idareciler için kullanılmıştır. Ayrıca Selçıklulara bağımlı olduğu süre zarfında I. Osman için kullanılmıştır. 1402-1413 arasındaki Fetret Devri esnasında I. Bayezid'in oğullarından birinin açık şekilde üstün idareci olmadığını göstermek için yeniden kullanılmıştır.
EMİRÜ'L MÜ'MİNİN
: "Müslümanların İdarecisi". Halifeye verilen isimlerden biri olup I. Selim'in Mısır seferinden sonra Osmanlı padişahlarına da verilmiştir.
ENİŞTE
: "Kızkardeşin kocası"
FAHREDDİN
: "Dinin öğüncü". I. Osman'a verilmiştir.
FATİH
: İstanbul'u fethinden dolayı II. Mehmed'e verilmiştir.
FATİH-İ BAĞDAT
: "Bağdat'ı fetheden" IV. Murad'a verilmiştir.
FRENK
: Frank. Başlangıçta Fransa'dan gelenler için kullanılmışken oldukça genişletilerek herhangi bir Avrupa ülkesi için de kullanılmıştır.
GAZİ
: Daru'l Harbde savaşan kişilere ve Hristiyanlara karşı alınmış zaferlerdeki askerlere verilen ünvandır. Özellikle de O. Osman, Orhan, I. Murad, I. Bayezid, II. Mehmet ve IV. Murad için kullanılmıştır.
GENÇ
: II. Osman'a verilen isimdir.
GÖZDE
: Padişahın cariyeleri için kullanılmıştır.
GÜLEÇ
: "Neşeli"
GÜREŞÇİ
: Güçlü olduğu için I. Mehmed'e verilmiştir. "Güreşçi" mi "Kürüşçü" mü olduğu şeklinde bir şüphe var ise de, doğru şekli "Güreşçi" şeklindeki Padişah için kullanımıdır.
GÜVEY
: "Damad"
GÜZELCE
: "Yakışıklı"
HACE, HACİ
: "Hacı". Hace kadınlar için, Hacı erkekler için kullanılna formudur. Mekke'de Hac görevini tamamlayan kişiye verilen ünvandır.
HADİMU'L HARAMEYNİ'Ş ŞERİFEYN
: "İki mübarek şehir olan Mekke ve Medine'nin koruyucusu". I. Selim'e 1517'de Mekke Şerifi tarafından bu şehirlerin anahtarı gönderilmek suretiyle verilmiş bir ünvandır.
HAFIZ
: "Koruyucu". Genişletilmek suretiyle Kur'an'ı ezbere bilen kişiye denilmiştir.
HAKANİ
: "Emperyal"
HAKANÜ'L BERREYN
VE'L BAHREYN
: "Karaların ve Denizlerin Hakanı". Padişahın gücünün ihtişamını ifade eden ünvanlardan biridir.
HALİFE
: Son Abbasi Halifesinin 1538'de ölümüne kadar halifeliği elinde tuttuğu şeklindeki birtakım düşüncelere rağmen, 1517 yılında Halifeliğin I. Selim'e ve onun mirasçılarına geçmesi, İslam'da önemli ölçüde sert tartışmalara neden olmamıştır. Cam. Mod. Hist., 91'de: "Hilafet İslam'ın temel prensiplerinden biridir ve bütün Müslümanlar tek bir imam tarafından idare edileceklerdir. Ayrıca İmam'da Hz. Peygamber'in kabilesi olan Kureyş'ten olacaktır. 1517 yılında İmamlık, Haşimoğullarından Mehmed Ebu Cafer'in güçsüz ellerindeydi ve halifeliği Kahire Sarayı'nda sembolik olarak devam ettiriyordu. Abbasilerin en son halifesi olarak Sultan Selim lehine halifelikten feragat etti. Bu biçimsel geçiş, Kureyş kabilesine mensup olmamakla birlikte Türk sultanlarının Müslümanların idarecisi veya İmamı olmalarının temeli oldu. Halifeliğin Osmanlılara geçişi, Mekke Şerifi'nin Kabe'nin anahtarlarını Selim'e göndermesi, böylece Selim'in Mukaddes Beldeler'in koruyucusu olmasıyla halifeliğin tanınması onaylanmış oldu" der. S. Lane Po
HAN
: Kırım idarecileri için kullanılmıştır. II. Selim tarafından torunu İbrahim'e verilmiştir.
HANÇERLİ
: "Hançer taşıyan"
HANIM SULTAN
: "Prenses Hanım". Padişahların kadın tarafından kız torunlarına verilen ünvan.
HANTAL
: "Beceriksiz"
HASEKİ SULTAN
: "Gözde Prenses". Erkek evlat doğurmuş olan padişah gözdelerine verilen ünvan. Genellikle ilk dört veya altı anne ile sınırlanmıştır.
HASEKİ KADIN
: "Gözde Kadın". Padişah kızlarının annelerine verilmiştir.
HATUN
: "Hanım". İlk dönemlerde, son dönemlerdeki Valide Sultan yerine padişahın nikahlı eşlerine verilen ünvandır.
HEZARPARE
: "Bin parça". Ölümünden sonra kendisine yapılan suikasde işaret etmek için Ahmed'e verilen ünvandır.
HÜMAYUN
: "Padişaha ait". -Devlet kuşu, saadet anlamına gelen- "Hümay"dan alınmıştır.
HÜNKAR
: "Hükümdar" I. Murad ve II. Mehmed'e verilen ünvan.
HÜDAVENDİGAR
"Hükümdar", "Bey". I. Murad'a verilmiş ve daha sonra da Bursa Sancağı içinde kullanılmıştır. Yine Orhan ve II. Murad için de kullanılmıştır.
İKBAL
: "Talih". Haremde il rütbe ilerlemesi.
İLHAMİ
: "İlham alan". III. Selim'e verilen ünvandır.
KALAYLIKÖZ
: "Beyaz Fındık"
KANBUR
: I. Mahmud'a verilmiştir.
KANLI
: Politikasını ima için II. Abdülhamid'e verilmiştir.
KANUNUİ
: "Adil". II. Mehmed'e ve özellikle de I. Süleyman'a verilmiştir.
KAPUDAN PAŞA
: "Amiral". Osmanlı donanmasının başındaki kimseye verilmiştir.
KARA
: I. Osman ve birçok kişiye verilmiştir.
KEHLE-İ İKBAL
: "Talih bitti"
KETHÜDA
: "Kahya".
KIZIL
: "Kırmızı"
KOCA
: "Büyük".
KOZHEYCİ
:"Fındık satıcısı"
KÖSE
: "Sakalsız"
KRAL
: Sırp ünvanı.
KUL
: "Köle".
KULOĞLU
: "Köleoğlu"
KÜRÜŞÇÜ
: "Yay gerdiren". Bir sanatta pir kabul edildiği için I. Mehmed'e verilmiştir.
LALA
: "Terbiyeci". Özellikle hem sarayda, hem de tayin edildikleri sancak valiliklerinde genç şehzadeleri yetiştirenlere verilen ünvandır.
Lİ/LI/LU
: "den,dan" Yer isimlerine bağlanır. Kişinin doğum yerini işaret için kullanılmıştır.
MAKBUL
: "Gözde"
MAKTUL
: "Öldürülmüş"
MEHD-İ ULYA-YI
SALTANAT
: "Büyük saltanat beşiği". Diğer bir ismi de Valide Sultan'dır.
MEKRİ
: "Kurnaz"
MEST
: "Sarhoş". II. Selim'e verilmiştir.
MEYVEİ
: "Meyve satan"
MIRAHOR
: "Ahırların muhafızı". "Emir-i Ahur"dan gelmedir.
MİRZA
: "Şehzade". İran ünvanıdır.
MUHASSIL
: "Vergi tahsildarı"
MUHSİN
: "Bağışlayıcı"
MUHTEŞEM
: Avrupalılar tarafından I. Süleyman'a verilen ünvandır. Türkler kullanmazlar.
MUID
: "Okulda düzeni sağlayan"
MUSAHİP
: "(Padişah'a hususi işlerinde) Yardım eden" ve daha geniş ifadesiyle "Gözde".
MÜVERRİH
: "Tarihçi"
NEBİL / NEBİLE
: "Prens/Prenses". Mısır ünvanıdır.
NAİB
: "Vekil".
NAKKAŞ
: "Dekoratör"
NAMZET
: "Aday". Henüz tam olarak evlenmemiş, nişanlı olan padişah kızlarına verilen ünvandır.
NİŞANCI
: "Saltanat mührünün muhafızı".
NİŞANCI OĞLU
: "Saltanat mührü muhafızının oğlu".
OĞUZ
: "Temiz" veya "Genç erkek"
OSMANCIK
: "Küçük Osman". I. Osman için kullanılmıştır.
PADİŞAH
: "Hükümdar". İran kaynaklı bir ünvandır. Sultanların çok fazla arzu ettikleri en yüksek makamdır. Herhangi bir kimse tarafından sultanla eş anlamlı olarak da kullanılabilir. Son döenmlerde Fransız Kralları için de kullanılmıştır.
PALABIYIK
: "Kavisli uzun bıyıklı".
PARE
: ""Parça". "Hezarpare" ve "Şekerpare"de olduğı gibi.
PEHLİVAN
: "Şampiyon", "Güreşçi". I. Mehmed'e verilmiştir.
REİSÜ'L-KÜTTAB
: "Katiplerin Reisi".
RUM
: "Rumeli". Temelde Roma ve Roma İmparatorluğu içinde kalan yerleri ifade eder. Böylece Anadolu Selçukluları, İran Selçuklularından ayrılmışlardır. Ayrıca "Rum Beylerbeyi" altında Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa eyaletlerini de temsil eder.
SAHİB-KIRAN
: "Her zaman başarılı Hükümdar". I. Süleyman ve IV. Murad'a verilen ünvandır.
SAİBÜ'L-AŞERETİ'L - KAMİLET
: "On numarayı tamamlayan". Onuncu sultan olduğu için I. Süleyman'a verilmiştir.
SANCAK
: "Büyük Bayrak". "Eyalet".
SANCAK BEYİ
: "Eyalet İdarecisi".
SARHOŞ
: II. Selim'e verilmiştir.
SARI
: "Sarı", "Soluk". II. Selim'e verilmiştir.
SARIKÇI
: "Sarık yapan"
SEDEF-İ DÜRR-İ HİLAFET
: "Hilafet incisinin sedefi". Bir diğer ünvanı da "Valide Sultan"dır.
SEMEN/SEMİZ
: "Şişman"
SERASKER
: "Ordu komutanı".
SEYYİD
: "Peygamber soyundan gelen"
SİLAHDAR
: "Silahları muhafaza eden memur". Sultanın hususi görevlilerinden biri.
SİPAHİ
: "Atlı asker"
SIĞIR
: II. Selim'e verilmiştir.
SOFU
: II. Bayezid'e verilen ünvandır.
SULTAN
: "Prens". En az üç farklı kullanımı vardır. En geçerlisi, 'devletin başı" olarak kullanımıdır. "Sultan Han Murad"da olduğu gibi "Han" ile birlikte "Şehzade"lik ifadesi anlamında da kullanılmıştır. Bu şekli genellikle padişah oğulları içindir ve özellikle de II. Mehmed döneminden sonradır. bununla beraber eğer isimden sonra kullnaılmışsa o ismin "Prenses" olduğunu ifade eder: Fatma Sultan'da olduğu gibi. Yine "Haseki" ve "Valide" kelimleri ile de birleştirilerek kullanılmıştır.
SULTANÜ'L-GUZAT
: "Gaziler sultanı". İlk dönem ünvanıdır. I. Murad ve diğerlerine verilmiştir.
SULTANZADE
: "Prenses oğlu". Padişah kızlarının oğullarına veya erkek torunlarına verilen ünvandır.
ŞAH-I ALEM-PENAH
: "İmparator", "Dünyanın barınağı". Padişahın üstünlük ünvanlarından biridir. İran menşe'lidir.
ŞAHİN
Sokullu Mehmed Paşa'ya verilmiştir.
ŞAHZADE/ŞEHZADE
: "Padişahın oğlu". I. Mehmed ile başlayarak padişahların oğullarına verilmiştir.
ŞEHİD
: Savaşta dini uğruna ölen kişi. I. Murad ve II. Osman'a verilmiştir.
ŞEHRİ
: "Şehirli"
ŞEYH
: Edebali'ye verilmiştir.
ŞEYHÜLİSLAM
: "Müfti". Halifenin altında olup İslam'ın başkanıdır.
ŞÜCAEDDİN
: "Dinin kahramanı". Orhan'a verilen ünvandır.
TAVAŞİ
: "Hadım"
TAVİL
: "Uzun". Sokullu Mehmed Paşa'ya verilmiştir.
TEKFUR
: "Kral". Ermenice "Tagavor"dan alınmıştır.
TIRNAKÇI
: "Dolandırıcı"
TİRYAKİ
: Genellikle uyuşturucu veya sigara tiryakiliği için kullanılır.
UĞURLU
: "Şanslı"
VALİDE
: "Anne".
VALİDE SULTAN
: "Prenses Anne". Saltanatları döneminde padişahların annelerine verilen ünvandır. XVI. yüzyılda girmiştir.
VELİ
: II. Bayezid'e verilen ünvandır.
VELİAHT
: "Tahta geçecek şehzade". Tahta geçecek kişi için son dönemde kullanılmıştır. Ancak 1876 Anayasası tahta çıkacak şehzadenin "en yaşlı erkek evlat" olmasını belirleyinceye ve diğer şehzadeleri reddedinceye dek uygulanamamıştır. Hatta VI. Mehmed'e "Veliahd-ı Sani" (Tahtın ikinci varisi) ünvanı verilmişti. Benzer bir makam, Kırım Hanlarından Nureddin'e de verilmiştir.
VEZİR
: "Bakan". "Ağır sorumluluk yüklenen".
VEZİR-İ AZAM
: "Başbakan", "Baş vezir". Bir diğer formu da "Sadr-ı Azam"dır.
VOYNUK
: "Bulgar savaşçısı"
VOYVODA
: "İdareci". Moldavya ve Lehistan prensliklerinden birinin yöneticisine verilen ünvandır.
YAĞLIKÇI
: "Yağlık satan"
YAVUZ
: "Yiğit". I. Selim'e verilmiştir.
YENİÇERİ
: "Yeni askerler." Meşhur Yeniçeri Ocağı mensupları.
YILDIRIM
: I. Bayezid'e verilmiştir.
ZADE
: "-oğlu". Genellikle "ın soyu" anlamında genişletilmiştir.
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Doğum Yerleri
I. Osman
Söğüt (?)
Orhan
?
I. Murad
Bursa (?)
I. Bayezid
Edirne (?)
I. Mehmed
Edirne (?)
II. Murad
Amasya
II. Mehmed
Edirne
II. Bayezid
Dimetoka
I. Selim
Amasya
I. Süleyman
Trabzon
II. Selim
İstanbul
III. Murad
Manisa
III. Mehmed
Manisa
I. Ahmed
Manisa
I. Mustafa
Manisa
II. Osman
İstanbul
IV. Murad
İstanbul
İbrahim
İstanbul
IV. Mehmed
İstanbul
II. Süleyman
İstanbul
II. Ahmed
İstanbul
II. Mustafa
Edirne
III. Ahmed
Hacıoğlu Pazarı
I. Mahmud
İstanbul
III. Osman
İstanbul
III. Mustafa
İstanbul
I. Abdülhamid
İstanbul
III. Selim
İstanbul
IV. Mustafa
İstanbul
II. Mahmud
İstanbul
I. Abdülmecid
İstanbul
Abdülaziz
İstanbul
V. Murad
İstanbul
II. Abdülhamid
İstanbul
V. Mehmed
İstanbul
VI. Mehmed
İstanbul
II. Abdülmecid
İstanbul


Padişahların Doğum Tarihleri
I. Osman
1258
Orhan
1288
I. Murad
1326
I. Bayezid
1360
I. Mehmed
1389
II. Murad
1404
II. Mehmed
30.3.1432
II. Bayezid
1.1448
I. Selim
1470
I. Süleyman
6.11.1494
II. Selim
28.5.1524
III. Murad
4.7.1546
III. Mehmed
26.5.1566
I. Ahmed
18.4.1590
I. Mustafa
1592
II. Osman
3.11.1604
IV. Murad
29.8.1609
İbrahim
4.11.1615
IV. Mehmed
2.1.1642
II. Süleyman
15.4.1642
II. Ahmed
25.2.1643
II. Mustafa
5.6.1664
III. Ahmed
31.12.1673
I. Mahmud
2.8.1696
III. Osman
2.1.1699
III. Mustafa
28.1.1717
I. Abdülhamid
20.3.1725
III. Selim
24.12.1761
IV. Mustafa
8.9.1779
II. Mahmud
20.7.1785
I. Abdülmecid
23.4.1823
Abdülaziz
9.2.1830
V. Murad
21.9.1840
II. Abdülhamid
22.9.1842
V. Mehmed
3.11.1844
VI. Mehmed
2.2.1861
II. Abdülmecid
29.5.1868
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Padişahların Tahttan İndirilme Tarihleri Ve Nedenleri
I. Bayezid
28.7.1402
Söğüt (?)Timur tarafından; savaşla; sekiz ay yaşadı.
II. Mehmed
9.1446
Vezir ve yeniçeriler tarafından ; Yetersizlik; beş yıl sonra tekrar geçti.
II. Bayezid
24.4.1512
I. Selim ve yeniçeriler tarafından; Yetersizlik; bir ay yaşadı.
II. Mustafa
26.2.1618
Vezirler tarafından; Delilik; Dört yıl sonra tekrar tahta geçti.
II. Mustafa
10.9.1623
Vezirler tarafından; Delilik; Onaltı yıl yaşadı.
II. Osman
19.5.1622
Yeniçeriler tarafından; yeniçerilere karşı tavır aldığı için; Birgün sonra suikastle öldürüldü.
İbrahim
8.8.1648
Saray entrikası ve hastalık; Lükse düşkünlük ve askeri başarısızlık; yirmi gün sonra suikastle öldürüldü.
IV. Mehmed
8.11.1687
Vezirler tarafından; askeri başarısızlık; beş yıl yaşadı.
II. Mustafa
23.8.1703
Vezirler tarafından; askeri başarısızlık ve Feyzullah skandalı; dört ay yaşadı.
III. Ahmed
1.10.1730
Patrona Halil ve Ordu tarafından; askeri zayıflık ve lükse düşkünlük; altı yıl yaşadı.
III. Selim
29.5.1807
Yeniçeriler tarafından; Batılı düşünceleri ve yeniçerilere tavrı yüzünden; ondört ay sonra suikastle öldürüldü.
IV. Mustafa
28.7.1808
Alemdar Mustafa Paşa tarafından; İntikam için, dört ay sonra suikastle öldürüldü.
Abdülaziz
30.5.1876
Vezirler tarafından, lükse düşkünlük ve iktisadi başarısızlık; beş gün sonra intihar etti.
V. Murad
31.8.1876
Vezirler tarafından; zihinsel hastalık; yirmisekiz yıl yaşadı.
II. Abdülhamid
27.04.1909
Jön Türkler tarafından istibdat gerekçesiyle; dokuz yıl yaşadı.
VI. Mehmed
1.11.1922
Türk Milliyetçileri tarafından, işgal kuvvetlerine karşı tepki ve entrikalar dolayısıyla; üç yıl yaşadı.
(II) Abdülmecid yalnız Halife
3.3.1924
Türk Milliyetçileri tarafından; tepki neticesinde; yirmi yıl yaşadı.


Padişahların Tahttan Çekilme Tarihleri Ve Nedenleri
Ertuğrul
?
Osman'a, geleneksel
I. Osman
y. 1320
Orhan'a, ölmeden beş yıl önce
Orhan
y. 1355
Süleyman Paşa'ya muhtemelen ölmeden beş yıl önce bıraktığı tahtı, sonradan bir sene daha elinde tutar.
II. Murad
12.1444
II. Mehmed'e terkedip iki yıl sonra beş yıllığına tahta yeniden geçti
II. Bayezid
1511
Ahmed'e, pek etkili olmadı.
VI. Mehmed
17.11.1922
Saltanat kaldırıldıktan sonra ülkeyi terketti. Hilafet II. Abdülmecid'e geçti.
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Şehzadelerin Görev Yaptığı Yerler
I. Osman
Karacahisar
Gündüz Alp
Eskişehir (1301)
Orhan
Sultanönü
Alaeddin Ali
Bilecik
I. Murad
İzmit (1329); Sultanönü (1330); Bursa; Gelibolu (1359)
Halil
İzmit (?)
İbrahim
Eskişehir
Süleyman
Bolu; İzmit (1330); Balıkesir (1336); Bursa; Gelibolu (1356)
Melik-i Nasır
Ankara (1365)
I. Bayezid
Kütahya (1381-9)
Savcı
Bursa (1382-5)
Yakub
Balıkesir
I.Mehmed
Amasya (1303-1403); Bursa (1403-13)
Ertuğrul
Manisa; Balıkesir
İsa
Antalya (1390); Balıkesir (1402); Bursa (1403)
Musa
Kütahya; Bursa (1403-4); Edirne (1411-13)
Mustafa
Antalya
Süleyman
Sivas (1398); Manisa (1400); Edirne (1402-11)
II. Murad
Amasya (1417-21); Manisa (1444-6)
Ahmed
Amasya (1413)
Kasım
Amasya (-1406)
Mahmud
Amasya (1415)
Mustafa
Isparta (1420)
II. Mehmed
Amasya (1437-9); Manisa (1439-44, 1446-51)
Ahmed (A)
Amasya (y.1434-7)
Alaeddin Ali
Manisa (1437-9); Amasya (1439-43)
II. Bayezid
Amasya (1457-81)
Cem
Kastamonu (1468-74); Konya (1474-81)
Mustafa
Manisa (1457); Konya (1466-74)
I. Selim
Trabzon (1494); Semendire (1511)
Abdullah
Manisa (-1481); Konya (1481-3)
Ahmed
Amasya (1482-1513)
Alemşah
Menteşe (y. 1481); Manisa (1507-10)
Korkud
Manisa (1491-1502); Antalya (1502-9,1510-11); Manisa (1511-12)
Mahmud
Kastamonu (-1504); Manisa (1504-7)
Mehmed
Manisa (1504); Kefe (1505-7)
Şehinşah
Manisa (1481-3); Konya (1483-1511)
Osman
Çankırı
Mehmed
Balıkesir (1501); Konya (1511-12)
I. Süleyman
Bolu (1509); Kefe (1510-12); Manisa (1512-20)
I. Selim
Manisa (1543-58); Konya (1558-9); Kütahya (1559-66)
Bayezid
Konya (1546); Kütahya (-1558); Amasya (1558-9)
Cihangir
Haleb
Mehmed
Manisa (1542-3)
Mustafa
Manisa (1533-41); Amasya (1541-53)
Osman
Çorum (1558-9)
III. Murad
Akşehir (1558-61); Manisa (1561-74)
III. Mehmed
Manisa (1583-95)
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Padişahların Vezirleri
I. Osman
Orhan Gazi
Alaüddin Paşa (İlk sadrazam)
Gündüz Alp (İnönü Beyi)
Hasan Alp (Yarhisar Beyi)
Turgut Alp (İnegöl Beyi)
Konur Alp
Abdurrahman Gazi
Samsa Çavuş
Köse Mihal Gazi
Yutulmuş Birader
Ak Temür (Osman Gazi'nin torunudur)
Karamürsel
Akçakoca
Saltuk Alp
Taz Ali
Akbaş
Mahmut Alp
Karaoğlan
Kara Tekin
Candarlı Mevlana Kara Halil
Aydoğdu
Orhan
Alaüddin Paşa
Süleyman Paşa
Mahmutoğlu Nizamüddin Paşa
Hacı Paşa
Sinanüddin Yusuf Paşa
I. Murad
Sinanüddin Yusuf Paşa
Çandarlı Kara Halil Hayreddin
Çandarlı Ali Paşa
I. Bayezid
Çandarlı Ali Paşa
I. Mehmed
Osmancıklı İmam-zade Halil Paşa
Çandarlı İbrahim Paşa
Amasyalı Bayezid Paşa
II. Murad
Amasyalı Bayezid Paşa
Çandarlı İbrahim Paşa
Amasyalı Hızır Danişmendoğlu Koca Mehmed Nizamüddin Paşa
Çandarlı Halil Paşa
II. Mehmed
Çandarlı Halil Paşa
Mahmud Paşa
Rum Mehmed Paşa
İshak Paşa
Gedik Ahmed Paşa
Karamani Mehmed Paşa
II. Bayezid
İshak Paşa
Davud Paşa
Hersek-zade Ahmed Paşa
Çandarlı İbrahim Paşa
Mesih Paşa
Hadım Ali Paşa
Koca Mustafa Paşa
I. Selim
Koca Mustafa Paşa
Hersekzade Ahmed Paşa
Dukakinoğlu Ahmed Paşa
Hadım Sinan Paşa
Yunus Paşa
Piri Mehmed Paşa
I. Süleyman
Piri Mehmed Paşa
İbrahim Paşa
Ayas Mehmed Paşa
Lütfi Paşa
Hadım Süleyman Paşa
Rüstem Paşa
Kara Ahmed Paşa
Semiz Ali Paşa
Sokullu Mehmed Paşa
II. Selim
Sokullu Mehmed Paşa
Semiz Ahmed Paşa
Lala Mustafa Paşa
Koca Sinan Paşa
Kanijeli Siyavuş Paşa
Özdemiroğlu Osman Paşa
Mesih Paşa
Ferhad Paşa
III. Murad
Sokullu Mehmed Paşa
Semiz Ahmed Paşa
Koca Sinan Paşa
Kanijeli siyavuş Paşa
Özdemiroğlu Osman Paşa
Mesih Paşa
Ferhad Paşa
III. Mehmed
Ferhad Paşa
Koca Sinan Paşa
Lala Mehmed Paşa
Damad İbrahim Paşa
Cığala-zade Sinan Paşa
Hasan Paşa
Cerrah Mehmed Paşa
Yemişçi Hasan Paşa
I. Ahmed
Malkoç Ali Paşa
Lala Mehmed Paşa
Derviş Mehmed Paşa
Kuyucu Murad Paşa
Nasuh Paşa
Öküz Mehmed Paşa
Halil Paşa
II. Osman
Halil Paşa
Kara Mehmed Paşa
Güzelce Ali Paşa
Ohrili Hüseyin Paşa
Dilaver Paşa
IV. Murad
Kemankeş Kara Ali Paşa
Çerkes Hasan Paşa
Müezzinzade Hafız Ahmed Paşa
Halil Paşa
Hüsrev Paşa
Topal Recep Paşa
Tabanı Yassı Mehmed Paşa
Bayram Paşa
Tayyar Mehmed Paşa
Kemankeş Kara Mustafa Paşa
İbrahim
Kemankeş Kara Mustafa Paşa
Civan Kapıcıbaşı Sultanzade Semin Mehmed Paşa
Salih Paşa
Kara Musa Paşa
Hezarpare Ahmed Paşa
Mehmed Paşa
IV. Mehmed
Sofu Mehmed Paşa
Kara Murad Paşa
Melek Ahmed Paşa
Siyavuş Paşa
Gürcü Mehmed Paşa
Tarhuncu Ahmed Paşa
Derviş Mehmed Paşa
İpşir Mustafa Paşa
Süleyman Paşa
Deli Hüseyin Paşa
Zurnazen Mustafa Paşa
Boynueğri Mehmed Paşa
Köprülü Mehmed Paşa
Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa
Kara İbrahim Paşa
Sarı Süleyman Paşa
Siyavuş Paşa
II. Süleyman
Siyavuş Paşa
Nişancı Mehmed Paşa
Bekri Mustafa Paşa
Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa
II. Ahmed
Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa
Arabacı Ali Paşa
Çalık Ali Paşa
Bozoklu Bıyıklı Mustafa Paşa
Sürmeli Ali Paşa
II. Mustafa
Sürmeli Ali Paşa
Elmas Mehmed Paşa
Amcazade Hüseyin Paşa
Daltaban Mustafa Paşa
Rami Mehmed Paşa
III. Ahmed
Kavanoz Nişancı Ali Paşa
Enişte Hasan Paşa
Kalaylıkoz Ahmede Paşa
Baltacı Mehmed Paşa
Çorlulu Ali Paşa
Köprülü-zade Damad Numan Paşa
Baltacı Mehmed Paşa
Ağa Yusuf Paşa
Silahdar Süleyman Paşa
Hacı Halil Paşa
Nişancı Mehmed Paşa
I. Mahmud
Damad Mehmed Paşa
Kabakulak İbrahim Paşa
Topal Osman Paşa
Hekimoğlu Ali Paşa
Gürcü İsmail Paşa
Seyyid Mehmed Paşa
Muhsin-zade Abdullah Paşa
Yeğen Mehmed Paşa
Hacı İvaz Mehmed Paşa
Nişancı Hacı Ahmed Paşa
Hekimoğlu Ali Paşa
Seyyid Hasan Paşa
Tiryaki Hacı Mehmed Paşa
Boynueğri Seyyid Abdullah Paşa
Mehmed Emin Paşa
Bahir Mustafa Paşa
III. Osman
Bahir Mustafa Paşa
Hekimoğlu Ali Paşa
Başdefterdar Naili Abdullah Paşa
Bıyıklı Ali Paşa
Mehmed Said Paşa
Bahir Mustafa Paşa
Koca Ragıp Mehmed Paşa
III. Mustafa
Koca Ragıp Mehmed Paşa
Hamza Hamid Paşa
Bahir Mustafa Paşa
Muhsin-zade Mehmed Paşa
Hamza Mahir Paşa
Hacı Mehmed Emin Paşa
Moldovancı Ali Paşa
İvaz-zade Halil Paşa
Silahdar Mehmed Paşa
Muhsin-zade Mehmed Paşa
I. Abdülhamid
Muhsin-zade Mehmed Paşa
İzzet Mehmed Paşa
Derviş Mehmed Paşa
Darendeli Cebecizade Mehmed Paşa
Kalafat Mehmed Paşa
Seyyid Mehmed Paşa
İzzet Mehmed Paşa
Hacı Yeğen Mehmet Paşa
Halil Hamid Paşa
Şahin Ali Paşa
Koca Yusuf Paşa
III. Selim
Koca Yusuf Paşa
Meyyit Hasan Paşa
Gazi Hasan Paşa
Çelebizade Şerif Hasan Paşa
Koca Yusuf Paşa
Damat Melek Mehmed Paşa
İzzet Mehmed Paşa
Yusuf Ziyaüddin Paşa
Hafız İsmail Paşa
İbrahim Hilmi Paşa
IV. Mustafa
İbrahim Hilmi Paşa
Çelebi Mustafa Paşa
II. Mahmud
Alemdar Mustafa Paşa
Memiş Paşa
Yusuf Ziyaüddin Paşa
Laz Ahmed Paşa
Hurşid Ahmed Paşa
Mehmed Emin Rauf Paşa
Derviş Mehmed Paşa
Seyyid Ali Paşa
Benderli Ali Paşa
Hacı Salih Paşa
Hamdullah Paşa
Ali Paşa
Mehmed Said Galip Paşa
Benderli Selim Sırrı Paşa
İzzet Mehmed Paşa
Reşid Mehmed Paşa
Mehmed Emin Rauf Paşa
I. Abdülmecid
Koca Hüsrev Mehmed Paşa
Mehmed Emin Rauf Paşa
İzzet Mehmed Paşa
İbrahim Sarım Paşa
Mustafa Reşid Paşa
Mehmed Emin Rauf Paşa
Damad Mehmed Ali Paşa
Mustafa Naili Paşa
Mehmed Emin Ali Paşa
Mehmed Ali Paşa
Mehmed Emin Paşa
Mehmed Rüştü Paşa
Abdülaziz
Mehmed Emin Paşa
Ali Paşa
Mehmed Fuad Paşa
Yusuf Kamil Paşa
Mütercim Rüştü Paşa
Mehmed Emin Ali Paşa
Mahmud Nedim Paşa
Mithat Paşa
Ahmed Esad Paşa
Mehmed Rüşdü Paşa
Hüseyin Avni Paşa
Esad Paşa
II. Abdülhamid
Mütercim Rüştü Paşa
Mithat Paşa
V. Mehmed
Hüseyin Hilmi Paşa
Hakkı Paşa
Said Paşa
Gazi Ahmed Muhtar Paşa
Kamil Paşa
Mahmud Şevket Paşa
Said Halim Paşa
Talat Bey
VI. Mehmed
Talat Paşa
Ahmed İzzet Paşa
Tevfik Paşa
Damat Ferid Paşa
Ali Rıza Paşa
Salih Paşa
Damat Ferid Paşa
Tevfik Paşa
 
---> Devlet-i Aliye-i Osmaniye (Arşivlik)

Sultanların Anneleri Ve Asılları
I. Osman
?
Türk?
Orhan
Mal Hatun Türk
I. Murad
Nilüfer Rum
I. Bayezid
Gülçiçek Rum
I. Mehmed
Devletşah Germiyanoğlu
II. Murad
Emine Dulkadirli
II. Mehmed
Hüma ?
II. Bayezid
Gülbahar Türk
I. Selim
Ayşe Dulkadirli
I. Süleyman
Hafise (Hafsa) Türk / Çerkez?
II. Selim
Hurrem Slav?
III. Murad
Nurbanu Venedikli?
III. Mehmed
Safiye ?
I. Ahmed
Handan ?
I. Mustafa
Handan ?
II. Osman
Mahfiruze (Hadice) Rum?
IV. Murad
Kösem Mahpeyker Rum
İbrahim
Kösem Mahpeyker Rum
IV. Mehmed
Turhan Hadice Rus?
II. Süleyman
Saliha Dilaşub ?
II. Ahmed
Hadice Muazzez ?
II. Mustafa
Rabia Gülnuş Giritli
III. Ahmed
Rabia Gülnuş Giritli
I. Mahmud
Saliha ?
III. Osman
Şehsuvar Rus
III. Mustafa
Mihrişah ?
I. Abdülhamid
Rabia Şermi ?
III. Selim
Mihrişah Gürcü
IV. Mustafa
Ayşe Seniyeperver ?
II. Mahmud
Nakşidil ?
I. Abdülmecid
Bezmialem Gürcü
Abdülaziz
Pertevniyal ?
V. Murad
Şevkefza Çerkez
II. Abdülhamid
Tirimüjgan Çerkez
V. Mehmed
Gülcemal ?
VI. Mehmed
Gülüstu Çerkez
II. Abdülmecid
Hayranidil ?


Sultanların Meslek Ve Sanatları
I. Mehmed
Yay ve Kiriş ustası, "Kürüşçü" adıyla anılırdı.
II. Mehmed
Bahçıvan
I. Selim
Kuyumcu
I. Süleyman
Kuyumcu
II. Selim
Hacıların Hac yolunda kullanmaları için hilal şeklinde asalar yapardı.
III. Murad
Ok yapardı.
III. Mehmed
Kaşık ustasıdır. Okcuların kullandığı özel yüzükler yapardı.
I. Ahmed
Kaşık ustasıdır. Okcuların kullandığı özel yüzükler yapardı.
IV. Mehmed
Şair. Askeri Marşlar yazardı.
II. Abdülhamid
Kakma ve Süsleme sanatıyla ilgilenmiştir.


Sporcu Padişahlar
Güreş
Murad Hüdavendigar, Çelebi Mehmed, IV. Murad, Sultan Abdülaziz
Avcılık
I. Murad, Yıldırım Bayezid, II. Murad, Fatih Sultan Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, I. Ahmed, II. Osman, IV. Murad, IV. Mehmed
Balık Tutmak
Kanuni Sultan Süleyman
Ok Atıcılığı
II. Murad, Fatih Sultan Mehmed, II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, IV. Murad, III. Ahmed, II. Mahmud
Binicilik (Cündilik)
III. Murad, II. Osman, IV. Murad, IV. Mehmed, II. Mustafa, II. Mahmud, Sultan Abdülaziz
Cirid
I. Ahmed, IV. Murad, IV. Mehmed, II. Mustafa, III. Selim, II. Mahmud
Tüfenk Atıcılığı
IV. Murad, IV. Mehmed, II. Mustafa, III. Ahmed, I. Abdülhamid, III. Selim, II. Mahmud, II. Abdülhamid
Gürz Kaldırma
Orhan Gazi, I. Ahmed, IV. Murad
Labud ve Hışt Atma
IV. Murad
Mızrak
II. Mahmud
Tomak
IV. Murad, I. İbrahim, IV. Mehmed
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst