Büyümekle ömrünü yarılamış ya da tamamlamış nefes tekrarlarında nefis bir anne sabrı, beraberinde ise baba şevkati gerekirken, yoksunluklara alışarak dünyada varolanlara saygıda kusura hiç gerek yok. İnsanlığı tanımaya çalışmak, ömür mücadelesinin vasıflı müdürlüğünden biri olsa gerek sevgili.
Biliyorsun ki, duygu sömürüsü kolaylığı sömürgecisi olmadım, gördüklerimle gözlerimin kuruluğunu işgal eden savaşta. Delikanlılığın ünitesini bağışlayacak doktoru, çok bilmiş olduğunu zanneden haneler de değil de kalphanelerde ararken, bu ünitenin cinsiyet ayrımı yapmadığını öğrenecek tecrübeleri ömür müsaitse yaşayacaksın.
Biliyoruz ki tarihi eser demek kolay geliyor hepimize, yaşanmış olan kalıntıların telaffuzunda. Ardından fısıldanmış haykırışların yankılarını duymamana hayret ya da gayret edilecek zaman, saniyelerine kadar kalmasa da, geçelim sen eseri kalıntılarına...
Bir insanın güzelliğini hangi güzel düşünceler boğulmuş sarhoşluk anlatabilir ki ? Geçmişte ya da şimdiki günlerimizde sarhoşluk tabirini duyduğumuzda akla gelen, herhangi bir maddenin mayhoşluğuyla birlikte, düşüncelerde kelepçelenmiş sinirlerin coşkunluğu konuşulurken, kalbimdeki yokluğunun yokuşunda yorulmuş keşkelere, sabırdan başka umut var mı el uzatacak ?
Hayat, elindeki kader tarağıyla dünya büyüklüğündeki aynada yaşanacaklar tarıyorken, sineye çekilmiş bir maalesef mesafesi uzağında, bozdurup bozdurup harcamalı bütün moral bozukluklarını. Fakat, bazen öksürmüş kadar isyankar, hıçkırmışçasına masumiyet bürünmüş ve harfleri burkulmuş cümleler, doğrularak geçiyor boğazımdan. Bazen de, mutlak zamanlı vakitlere kesin sonuçlar, bana göre bir beden olmaya bol geldi ki, hayaller giyinmeye soyunamadım, gibi isyankar cümleler geçmiyor değil aklımın ucundan.
Hayatın kime ne yaşatacağı belli olmadığı için '' artık'' diyerek nitelendirdiğin eskilerden arıttıklarının ''şimdi'' denilerek yaşandığı yenilikçi ruh hali tekrarlarını farkında olmadan ezberleyecek ve geleceğe yolculaşmış bir ''artık'' olmaktan kurtulamayacaksın. Ansız sızılarına kızgın pişmanlıklar sızdırdığında gönlünü sıkı giyinmeyerek üşüttüğün kalbinden, ucu yolculuk rüzgarları dolu kanatlı hasretler uçuracaksın. O yüzden, acıyan acılarının nefes almaya virgül koyduğu vakitten koparılırken, tecrübe sanılan nasihatlere hayat uydurmak zor olsa da, dudaklara değmemiş çiğ suskunluklara boğma kendini. Mutlu olduğunu sanmışlığın içinde yanmış itiraf küllerini, sustuklarından kaçarken savurmuş pişkin pişmanlıklarına sakinlikler dilerim...
Şimdilikçi düşüncelerime bakılırsa, çok denilen zaman, yaşlandı seninle dertleşmeyeli. Ama bazen de galibalarının galip gelmesinden nefret etmiyor değil insan. Ben de şimdiki ''artık''da, sürdüm zaman isimli merhemin yan etkilerini senden sonranın üzerine, taktım sensiz gördüklerimi yalnızların dışarıya çıkmaması gereken saatlere, sensizleniyorum...