bir arşivde benden inanılmaz fıkralar

Temel Çımacı olmuş, ilk kez yurt dışına gitmişti. Gemi Liverpool Limanı'na yanaşırken, Temel iskeledeki İngiliz'e bağırdı: - Tut şu halatı! İngiliz anlamadı bir şey.. Temel yine bağırdı: - Tut şu halatı! İngiliz'de gene hareket yok.. Temel ortaokuldaki ingilizcesi ile bağırdı: - Do you speak English? - "Yes.. Yes.." dedi İngiliz; Temel öfkeyle bağırdı: - O zaman tut şu halatı..!
 
Temel arabası ile Taksim Meydanında dönüp duruyordu. Aynı trafikçinin önünden beşinci defa geçerken, polis de merak etti ve Temel'i durdurup sordu: - Bir yeri mi arıyorsunuz? Niye meydanın etrafında dönüp duruyorsunuz? Temel: - Sol sinyal takıldı da..
 
Bir İngiliz doktor diyor ki:
-Tıp bilimi bizde öyle ilerledi ki, biz bir adamın beynini alırız ve başkasına koyarız ve onu altı haftada iş arayacak hale getiririz.
Alman doktor diyor ki:
-Bu hiçbir şey değil; biz bir adamın beynini çıkarırız ve başkasına koyarız ve onu dört haftada savaşa hazır hale getiririz.
Amerikalı doktor da diyor ki:
-Beyler siz çok geridesiniz. Biz Teksas’tan bir beyinsizi aldık ve beyaz saraya koyduk. Şimdi ülkenin yarısı iş arıyor, yarısı da savaşa hazırlanıyor.
 
Kizilderinin teki kecilerini otlatiyormus. Derken bir cow-boy gelmis ve sormus:

- Senin kopegin mi?

- O kopek benim olmak!

- Onunla konusabilir miyim?

- Kopek konusamamak!

Cow-boy kopege yaklasir.

- Nasilsin?- Fena degil!

(Kizilderili saskin...)

- Bu kizilderili senin sahibin mi?

- Evet.

- Sana iyi davraniyor mu?

- Evet, cok iyi. Gunde iki kez tuvalet icin dolastiriyor, bana yemek

veriyor ve benimle oynuyor.(Kizilderili bu arada kafayi yemektedir)

Cow-Boy kizilderiliye sorar.

- Senin atin mi?

- O at benim olmak!

- Onunla konusabilir miyim?

- At konusamamak!

Cow-boy ata yaklasir.

- Nasilsin?

- Fena degil!

(Kizilderili daha da saskin...)

- Bu kizilderili senin sahibin mi?

- Evet.

- Sana nasil davraniyor?

- Iyi. Bana hergun gerekli yurususleri yaptiriyor, fazla yukbindirmiyor,
gunde 2 kere ve her terlememden sonra terimi siliyor, ve icinde yiyecek
ve yataklik olan ufak bir ahir insa ediyor.
(Kizilderili bu ne gozlerine ne de kulaklarina inanamamaktadir)

Cow-Boy tekrar kizilderilinin yanina gelir.

- Bu Disi Essek senin mi?

- Essek konusmak fakat çok yalan soylemek
 
Şairin biri bir zengine giderek onu çok medhetti. Zenginin keyfine diyecek yoktu ."Yarın gel de para vereyim sana" dedi.
Şair ertesi gün sabah zenginin kapısına geldi. Zengin "Neden geldin sen?" diye sorunca "Dün bana para vereceğini söylemiştin ya; onun için geldim" dedi şair.
Bunun üzerine zengin "Amma da *****sın ha! Sen sözle beni memnun ettin, ben de sözle seni memnun ettim. Şimdi niye para vereyim ki?" dedi.
 
Lazın teki Ankara'da bir barda içerken cep telefonu çaldı,telefonunu
açtı,bir o kulağına bir bu kulağına götürürken sevinçle bardaki herkese
içki ısmarladı. Sonra da çevresindekilere karısının 15 kg lık tipik bir laz
bebeği doğurduğunu söyledi.
Bardaki hiç kimse bir bebeğin 15 kg. gelebileceğine inanmadı Fakat laz
inat
etti.
- Dediğim gibi,bizim oralarda ortalama bebek kilosu budur,benimki de
tipik bir laz bebeği!
Dört bir yandan tebrikler yağdı; bardaki herkes lazı kutladı..
İki hafta sonra laz tekrar bara uğradı. Barmen adamı tanıdı ve sordu
- sen şu 15 kg doğan bebeğin babası değil misin? Herkes bebeğin iki haftada kaç kilo olduğunu merak ediyor. Söyle bize, bebek kaç kilo?
Baba gururla yanıtladı,
- 10 kg.
Barmen şaşırmış ve meraklanmıştı
- Ne oldu? Doğduğu gün zaten 15 kg.dı.
Laz baba içkisini başına dikti, ıslak dudaklarını koluna sildi ve barmene doğru eğildi, gururla yanıtladı.......
- Sünnet ettirdim.
 
Nüktedan biri bir bedeviyle yolculuk ediyordu. Yolda bedeviye sordu:
- Adın ne?
- Matar, yani yağmur.
- Künyen nedir?
- Ebul-gays, yani yağmurun babası.
- Babanın adı ne?
- Ebul-feyz yani akarsuyun babası.
- Annenin adı ne peki?
- Sihâb yani bulut.
- Onun künyesi ne?
- Ummul-bahr yani denizin anası.
- Allah aşkına bekle bi dakka, bir yerlerden kayık bulayım. Yoksa seninle giderken boğulacağım!
 
Öğretmen sınıfa girmiş:
-İçinizde müziğe yetenekli olanlar kimlerdir?
Dört öğrenci ayağa kalkmış. Öğretmen:
-Siz doğruca aşağı inin ve piyanonun taşınmasına yardım edin.
 
Bir gün bir baba oğlunu dua ederken duyar. "Allahım sen annemi, babamı, ablamı, ninemi ve beni koru" diye. Adam çocuğun dedesini unuttuğunu düşünür ama çocuğa bunu söylemez. Ertesi gün dedeyi araba ezer ve dede ölür. Bir kaç gün sonra baba yine duyar "Allahım sen annemi, babamı,ablamı ve beni koru" diye. Bu sefer nineyi unutur ve ertesi gün nine merdivenlerden düşer boynu kırılarak ölür. Bir kaç gün sonra çocuk yine dua eder "Alla hım sen annemi, ablamı ve beni koru" diye. Baba kendisinin unutulduğunu fark eder ve ertesi gün başına birşey gelmemesi için her adımını çok dikkatli atar. Aksam eve gelince karısına sorar "Hanım bugün ben işteyken neler oldu?" diye. Karısı "Bizde bir şey olmadı ama postacı öldü!!!"
 
Temel'in atı dünyanın en hızlı koşan atı olmasına karşı her yarışta ikinci geliyormuş.
Temel'e sormuşlar neden, diye.
- Fotofinişte poz veriy, purun farkiyle hep ikinci olayi, diye dert yanmış.
 
Erzurum'da bir kadınlar toplantısına davetli olan yabancı bir bayan, genç ve güzel bir kadına sormuş:

- Cici kızım sen kimlerdensin?

- Vallah çimlerden oldugumi bülmirem. Yuhari Mumcunun gızi, Assagi Mumcunun geliniyem.
 
Ilkokul 5. sinifta resim dersinde ögretmen "çocuklar konu serbest,hayvan resimleri çizin bakayim" dedi.10 dakika sonra küçük Ahmet el kaldirdi.Ögretmen yanina geldi.Resim kagidinin üzerinde bir sinek duruyordu. Çocugun bu sinekten sikayetçi oldugunu zanneden Ögretmen eliyle sinegi kovaladi ama hayvan hiç hareket etmedi. Biraz daha dikkatli bakinca da sinegin gerçek olmadigini farketti.bu bir sinek resmiydi. ögretmen saskinlikla sordu:
-Sen mi yaptin oglum bu resmi?
-Evet ögretmenim.
-Peki bir de at resmi yap bakayim.Küçük Ahmet öyle bir at resmi çizdi ki.At, sanki kagittan firlayip çikacak. O kadar canli.... Sasiran ögretmen:
-Yavrum beni hemen babana götür. Sen müthis bir yeteneksin. Burada harcanmaman gerekir.Derhal güzel sanatlara transfer olman lazim.Babanla konusmaliyim, dedi.
Son dersten sonra Ahmetle beraber yola koyuldular.Dar bir patikadan bir gecekonduya geldiler.Içerde, yatakta, dizlerini karnina çekmis,üzerinde yorgani bir adam yatiyordu.ögretmen konusmaya basladi:
-Geçmis olsun efendim.
-Tesekkürler.
-Ben oglunuzun...
-Allah kahretsin oglumu.
-Aman böyle söylemeyin,yaptigi resimler...
-Onun yaptigi resimler yerin dibine batsin.
-Ama beyefendi böyle yetenekli bir çocugun...
-Yetenegine baslatmayin simdi.
-Peki ne oldu,niçin böyle kizginsiniz oglunuza?
-Neden olacak, dün gece eve biraz çakirkeyif geldim. Bu essoglusu sobanin üzerine çiplak kadin resmi çizmiş ... ) yandımm:))))
 
Temel bir gün fotoğrafını çektirmek istemiş. Fotoğrafçıya;
- Ben fotograf çektirmek istiyorum. Lakin vesikalık olmayacak.
Fotoğrafçı;
- Olur efendim. 24 çarpı 32'ye ne dersiniz?
Temel;
-432 eder de, haçan punin konimuzlan ne alakasi vardur
 
Bir İngiliz doktor diyor ki:
-Tıp bilimi bizde öyle ilerledi ki, biz bir adamın beynini alırız ve başkasına koyarız ve onu altı haftada iş arayacak hale getiririz.
Alman doktor diyor ki:
-Bu hiçbir şey değil; biz bir adamın beynini çıkarırız ve başkasına koyarız ve onu dört haftada savaşa hazır hale getiririz.
Amerikalı doktor da diyor ki:
-Beyler siz çok geridesiniz. Biz Teksas’tan bir beyinsizi aldık ve beyaz saraya koyduk. Şimdi ülkenin yarısı iş arıyor, yarısı da savaşa hazırlanıyor.
 
Kizilderinin teki kecilerini otlatiyormus. Derken bir cow-boy gelmis ve sormus:

- Senin kopegin mi?

- O kopek benim olmak!

- Onunla konusabilir miyim?

- Kopek konusamamak!

Cow-boy kopege yaklasir.

- Nasilsin?- Fena degil!

(Kizilderili saskin...)

- Bu kizilderili senin sahibin mi?

- Evet.

- Sana iyi davraniyor mu?

- Evet, cok iyi. Gunde iki kez tuvalet icin dolastiriyor, bana yemek

veriyor ve benimle oynuyor.(Kizilderili bu arada kafayi yemektedir)

Cow-Boy kizilderiliye sorar.

- Senin atin mi?

- O at benim olmak!

- Onunla konusabilir miyim?

- At konusamamak!

Cow-boy ata yaklasir.

- Nasilsin?

- Fena degil!

(Kizilderili daha da saskin...)

- Bu kizilderili senin sahibin mi?

- Evet.

- Sana nasil davraniyor?

- Iyi. Bana hergun gerekli yurususleri yaptiriyor, fazla yukbindirmiyor,
gunde 2 kere ve her terlememden sonra terimi siliyor, ve icinde yiyecek
ve yataklik olan ufak bir ahir insa ediyor.
(Kizilderili bu ne gozlerine ne de kulaklarina inanamamaktadir)

Cow-Boy tekrar kizilderilinin yanina gelir.

- Bu Disi Essek senin mi?

- Essek konusmak fakat çok yalan soylemek
 
Şairin biri bir zengine giderek onu çok medhetti. Zenginin keyfine diyecek yoktu ."Yarın gel de para vereyim sana" dedi.
Şair ertesi gün sabah zenginin kapısına geldi. Zengin "Neden geldin sen?" diye sorunca "Dün bana para vereceğini söylemiştin ya; onun için geldim" dedi şair.
Bunun üzerine zengin "Amma da *****sın ha! Sen sözle beni memnun ettin, ben de sözle seni memnun ettim. Şimdi niye para vereyim ki?" dedi.
 
Lazın teki Ankara'da bir barda içerken cep telefonu çaldı,telefonunu
açtı,bir o kulağına bir bu kulağına götürürken sevinçle bardaki herkese
içki ısmarladı. Sonra da çevresindekilere karısının 15 kg lık tipik bir laz
bebeği doğurduğunu söyledi.
Bardaki hiç kimse bir bebeğin 15 kg. gelebileceğine inanmadı Fakat laz
inat
etti.
- Dediğim gibi,bizim oralarda ortalama bebek kilosu budur,benimki de
tipik bir laz bebeği!
Dört bir yandan tebrikler yağdı; bardaki herkes lazı kutladı..
İki hafta sonra laz tekrar bara uğradı. Barmen adamı tanıdı ve sordu
- sen şu 15 kg doğan bebeğin babası değil misin? Herkes bebeğin iki haftada kaç kilo olduğunu merak ediyor. Söyle bize, bebek kaç kilo?
Baba gururla yanıtladı,
- 10 kg.
Barmen şaşırmış ve meraklanmıştı
- Ne oldu? Doğduğu gün zaten 15 kg.dı.
Laz baba içkisini başına dikti, ıslak dudaklarını koluna sildi ve barmene doğru eğildi, gururla yanıtladı.......
- Sünnet ettirdim.
 
Nüktedan biri bir bedeviyle yolculuk ediyordu. Yolda bedeviye sordu:
- Adın ne?
- Matar, yani yağmur.
- Künyen nedir?
- Ebul-gays, yani yağmurun babası.
- Babanın adı ne?
- Ebul-feyz yani akarsuyun babası.
- Annenin adı ne peki?
- Sihâb yani bulut.
- Onun künyesi ne?
- Ummul-bahr yani denizin anası.
- Allah aşkına bekle bi dakka, bir yerlerden kayık bulayım. Yoksa seninle giderken boğulacağım!
 
Öğretmen sınıfa girmiş:
-İçinizde müziğe yetenekli olanlar kimlerdir?
Dört öğrenci ayağa kalkmış. Öğretmen:
-Siz doğruca aşağı inin ve piyanonun taşınmasına yardım edin.
 
Bir gün bir baba oğlunu dua ederken duyar. "Allahım sen annemi, babamı, ablamı, ninemi ve beni koru" diye. Adam çocuğun dedesini unuttuğunu düşünür ama çocuğa bunu söylemez. Ertesi gün dedeyi araba ezer ve dede ölür. Bir kaç gün sonra baba yine duyar "Allahım sen annemi, babamı,ablamı ve beni koru" diye. Bu sefer nineyi unutur ve ertesi gün nine merdivenlerden düşer boynu kırılarak ölür. Bir kaç gün sonra çocuk yine dua eder "Alla hım sen annemi, ablamı ve beni koru" diye. Baba kendisinin unutulduğunu fark eder ve ertesi gün başına birşey gelmemesi için her adımını çok dikkatli atar. Aksam eve gelince karısına sorar "Hanım bugün ben işteyken neler oldu?" diye. Karısı "Bizde bir şey olmadı ama postacı öldü!!!"
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst