bir arşivde benden inanılmaz fıkralar

Ali okulda çok uslu ve öğretmeninin sözünden asla çıkmayacak bir öğrenciymiş. Matematik öğretmeni her dersinde bir sözü tekrarlayıp dururmuş ;
- Her yazdığımı yazacaksınız. Yıl sonunda defterlerinizi kontrol edeceğim ve sözlü notlarınızı buna göre vereceğim.
Ali öğretmeninin her yazdığını sayısı sayısına yazarmış. Öğretmeni Ali'yi bu konuda hep örnek gösterir
- Ali gibi olun alın benden beşi, dermiş. Haziran sonunda gelmiş. Öğretmen sözlü notlarını vermeye yani defterleri kontrol etmeye başlamış. Sıra Ali'ye gelmiş. Öğretmen ;
- Ali gel şu defterini bir kontrol edelim, demiş. Ali defterini öğretmenine göstermiş. Ama Ali'nin defterinde tek bir kelime yazmıyormuş. Öğretmen şaşırmış ve sormuş ;
- Nerede oğlum bütün yıl yazdıkların. Ali cevap vermiş ;
- Hocam her yazdığınızı yazdım ama her sildiğinizide sildim.
 
İki müdür odacılarından şikayet ediyormuş. İkisi de kendi odacısının daha aptal olduğunu iddia ediyormuş. Birbirlerine kabul ettirmeye bahse girmişler. Bir tanesi zile basarak odacısını çağırmış ve demiş ki:
-Al şu 50 bin lirayı, git bana en son model arabalardan birini al getir. Baş üstüne, diyerek çıkmış odacı kapıdan. Ardından diğer müdür kendi odacısını çağırmış:
-Git şimdi bizim eve bak bakalım ben evde miyim?-Emredersiniz efendim , demiş ikinci odacı. Tam kapıda iki odacı karşılaşmışlar, onlarda müdürlerini çekiştirmeye başlamışlar. Biri demiş ki:
-Ya şu bizim müdür de çok *****, bana 50 bin lira verdi, git son model bir araba al gel dedi. Bugün pazar hiçbir yer açık değil ki!
-O da bir şey mi , asıl benimki benden evine gidip kendisinin evde olup olmadığını öğrenmemi istedi. Aptal adam, elinin altında telefon var açıp sorsana
 
Adamın biri kendini fare zannettiği için deli hastenesine düşmüş. Tedavisi biittikten sonra doktor sormuş :
-Şimdi sen biir faremisin insan mı? Deli :
-Olur mu doktor bey ben bir insanım fare değilim, demiş. Doktor :
-O zaman artık gidebilirsin iyileştin artık, demiş. Deli kapıdan çıkmış ve :
-İmdaaaaaat, diye bağırarak tekrar içeri girmiş. Doktor sormuş :
-Ne oldu?
-Deli :
-Bir kedi gördum de ondan korktum, demiş. Doktor :
-Sen hani kendiini fare zannetmiyordun, demiiş. Deli :
-Ben fare olmadığımı biliyorum da kedi nerden bilsin, demiş.
 
Balıkçı temel'e, bir müşteri hamsinin fiyatını sormuş
-Peş yuz bin.
-Karşıdaki balıkçıda dört yüz bin.
-Cit ortan al.
-Orada kalmamış.
-Pente kalmasa pen iki yüze satarım
 
Temel doktorken bayanın biri gelmiş ve Temel'e :
- Doktor bey ben ölmüşüm lütfen bana yardım edin, demiş.Temelde derdin nedir diye sormuş? Bayan :
- Ne yesem onu çıkarıyorum tuvalette. Elma yesem elma, sebze yesem sebze çıkıyor, demiş. Temelde :
- O zaman b.k ye, demiş
 
Dursun Temel'e sormuş: Metroseksüel erkek ne demek da?
Temel düşünmüş, düşünmüş, sonunda:
Ha oni pilmeycek ne var da, yerin altından giden dönmedur. demiş
 
Temel birgün maça gider ve maçta aşırı bir tezahüratta bulunur takımı kazanır fakat Temelin sesi kısılmıştır. Maçtan sonra eve gelir ve evde karısına kısık bir sesle 'Fadime, benim sesim kısıldı ne yapacağız' der. Fadimede Temelin sesini duyunca ona hemen Doktor Dursuna gitmesini söyler. Daha sonra Temel Dursunun evine gitmek üzere yola çıkar Dursunun evine geldiğinde kapıyı çalar ve dışarı Dursunun karısı çıkar. Temel yine kısık bir sesle 'Dursun evdemi, Dursun?' diye sorar ve bunun üzerine Dursunun karısıda kısık bir sesle 'Yok! yok! gel' der.
 
Temel birgün trafik kazası geçirmiş. Sol bacağı kopmuş. Temel'e göre bacak bulamayan cerrahlar Temel'e o anda buldukları kadın bacağını takmayı önermişler. Temel'de bunu hiç yoktan iyidir diyerek kabul etmiş. Neyse Temel'e bacağı monte etmişler. Temel taburcu olmuş. Ertesi gün temel tekrar hastaneye gelip doktorla görüşmek istediğini söyler. İsteği kabul edilir.
TEMEL: Merhaba doktor bey.
DOKTOR: Merhaba sütun bacaklı. Şikayetin nedir?
TEMEL: Ya doktor bey tuvalete giremiyorum. Tuvalete gittiğim zaman bir ayağım havada kalmak istiyor diğeri oturmak.
 
Temel yol kenarında otostop yapar bir mersedes durur ve Temel'i alır. Temelde adama bir şeyler sormaya başlar. Abi ben pu arabanun önündekü yildizun ne işe yaradiini merak edeyrum, der. Şöför onunla geçen yayalara nişan alıp çarpıyorum böylece kurtulamıyorlar, der. Beş dakika sonra yayaların yanından geçerken arkadan bir ses gelir ve söför arkaya dönerek Temel'e sorar ne oldu o ses neydi? Temelde abicium sen hedefu kaçirdun ama merak etme ben kapiyla vurdim oni.
 
Temel yeni ehliyet almış yolda gidiyormuş. Dümdüz yolda giderken yolun ortasındaki bir direğe çarpmış, araçta sıkışıp kalmış... Herkes başına toplanmış, trafik polisi de gelmiş :
- Beyefendi, nasılsınız, iyi misiniz?
- İyiyim, iyiyim...
- O zaman isminizi söyleyin de durumu karınıza haber verelim...
- Gerek yok, karım ismimi bilir..
 
Bir suçlu yurt çapında aranıyormuş. Bütün emniyet müdürlüklerine suçlunun bir adet cepheden ve iki adet profilden resmi dağıtılmış. İki gün sonra Trabzon Emniyet Müdürlüğünden bir faks gelmiş. Faks aynen şöyle :
Suçlulardan ikisini yakaladık. Üçüncüsünün yakalanması an meselesi...
 
Amerikalılar yeni bir uçak geliştirmişler. Bu uçağı denemek için Arabistan'a götürürler. Bir Arap pilotunu uçağa bindirirler ve uçak havalanır. Arap pilotu uçağı kullanırken 4 motordan biri patlar. Göstergelerde "Don't panic. This is American technology" yazısı görülür. Pilot rahatlar. Daha sonra bir motor daha patlar ve göstergede aynı yazı görülür. Biraz sonra iki motor aynı anda patlar ve hiç motor kalmayınca Arap pilot panikler. Tam bu esnada göstergelerde "Don't panic. This is American technology" yazısı görülür ve uçak kendi kendine rahat bir şekilde yere iner.
Araplar şaşırır ve kendileri de böyle bir uçak yapmaya karar verirler. Yaptıkları uçağı Amerikalılara denetmek için bir Amerikan pilotunu uçağa bindirirler. Uçak kalktıktan birkaç dakika sonra bir motor patlar. Göstergelerde "Don't panic.This is Arabic technology" yazısı görülür. Birkaç dakika sonra 2. motorun patlamasıyla aynı yazı göstergede görününce pilot "Ulan bizim uçağın aynısını taklit etmişler. Ne taklitçi adam yav bunlar" dedikten sonra kalan 2 motorda patlar. Uçağın kendiliğinden yere ineceğini düşünen pilot göstergede şu yazıyı görür.
"Don't panic. This is Arabic technology. Please repeat after me;
Eşhedü ellâa ilâahe illallâah ve eşhedü enne Muhammeden abdühüü ve rasüülüh
 
Üç sarışın gemi kazasından sonra bir kara parçasında gözlerini açarlar. İçlerinden biri bir şişe bulur ve açar. Şişenin içinden bir cin çıkar. Cin hepsine bir dilek hakkı verir. Birinci sarışın beni akıllı yap da bu adadan kurtulayım der. Cin onu kızıl yapar. Bu hemen yüzerek oradan uzaklaşır. İkinci sarışın beni ondan daha akıllı yap da yüzmek zorunda kalmadan buradan kurtulayım, der. Cin onu hemen esmer yapar. Oda bir sal yapıp adadan uzaklaşır. Üçüncü sarışın beni hepsinden akıllı yap, der. Cinde onu erkek yapar ve diğerlerinin kullanmayı akıl edemediği köprüden yürür, gider...
 
Patron sekreterini çağırıp :
- Kızım şu NBC firmasına bir mektup yaz. Haftalardan beri durmadan mal alıyorlar ama bir kuruş ödedikleri yok. Mektup biraz sert olsun, kızdığımızı ve sinirlendiğimizi anlasınlar, demiş.
Sekreter gitmiş ve biraz sonra elinde yazdığı mektupla patronun yanına gelmiş. Patron mektuba şöyle bir göz attıktan sonra :
- Ooo kızım bu da pek ağır olmuş, adamlar bizi dava etseler tazminata hak kazanırlar. Sen bu mektubu biraz hafifleterek bir daha yaz lütfen, demiş.
Sekreter biraz sonra yeniden yazdığı mektup ile patronun yanına gelmiş, patron mektubu okumuş ve :
- Bu da olmamış. Sen bu mektubu biraz daha hafifletiver, demiş.
Mektup üçüncü defa yazılıp patrona sunulmuş, patron mektubu alıp okumuş, sekreterine :
-Bak, bu biraz daha iyi olmuş ama yine de ağır. Adamlar ne de olsa bu kadar senelik müşterimiz, kalplerini kırmayalım, münasebetlerimizi kopartmayalım. Sana zahmet ama lütfen bu mektubu bir kere daha gözden geçir, demiş.
Sekreter mektubu dördüncü defa yazmış ve patrona getirmiş. Patron dikkatle okumuş ve sekreterine :
- Bak bu defa iyi olmuş. Ancak bazı imla hataları var. Lütfen şuraya otur ve bu hataları düzelt, demiş. Patron mektuba bakarak gördüğü hataları saymaya başlamış :
- Hıyar, rezil, adi, eşek ve hayvan kelimeleri küçük harf ile başlar, onları bir düzelt. Ananızı derken ayırma işareti yoktur. Sülalenizi yazarken tek ü kullanılır. Bunları güzelce düzelt ve mektubun başına da 'Sayın Baylar' yazıp postala"
 
Ormanda oturan acil vaka bir hasta varmış, hastaneye gitmesi mecburmuş. Köylü hastaneyi aramış ve köyde hiç araç olmadığını hastanında çok acil olduğunu anlatmışlar doktora. Doktor da ne yapsın, almış jipini gitmiş kadının ormandaki evine. Kadını jipine bindirmiş ve yola çıkmış. Yolda Önüne kıpkırmızı bir adam çıkmış. Adam doktora :
- Ben ormanın kırmızılı sapığıyım. Şimdi bana yiyecek ver, demiş. Doktor korkmuş ve hemen sandvicini adama vermiş. Sonra bir gölün etrafından geçerken jipin önüne sapsarı bir adam atlamış. Adam doktora :
- Ben bu gölün sarılı sapığıyım. Bana hemen içecek bir şeyler ver. Bizim ki yine korkmuş, hemen elindeki kolayı sarılı sapığa uzatmış. Sonra yola devam etmiş. Otoyolda ilerlerken önüne masmavi bir adam çıkmış, el kol sallamış jipi durdurmuş. Doktor sinirli bir şekilde camdan kafasını çıkarıp adama bağırmaya başlamış :
- Sende otoyolun mavili sapığı mısın? Sen ne istiyorsun lan hıyar.. Mavili adam, doktora dönmüş ve :
- Ehliyet ruhsat...
 
İki adam muhabbet ediyormuş. Muhabbet aynen şöyle :
- Muhabbet ediyoruz
- Ne muhabbeti?
- Geyik muhabbeti
- Ne geyiği?
- Ren geyigi
- Ne reni?
- El freni
- Ne eli?
- Hanımeli
- Ne hanımı?
- Ev hanımı
- Ne evi?
- Dağ evi
- Ne dağı?
- Ağrı Dağı
- Ne ağrısı?
- Baş ağrısı
- Ne başı?
- Kuşbaşı
- Ne kuşu?
- Muhabbet kuşu
- Ne muhabbeti?..
 
Bakkal çırağına iş öğretiyordu :
- Bak evladım, müsterinin istediği bir şey yoksa eğer, onu eli boş yollamayacaksın. Onun istediğine benzer birşey önereceksin. Mesela müşteri toz şeker isterse "Yok, onun yerine kesme şeker verelim" diyeceksin, domates isterse ve yoksa hemen "salça verelim" diyeceksin. Anladın mı?
- Anladım, diye yanıtlamış ustasını çırak.
Biraz sonra bakkal dükkanı çırağına emanet edip dışarı çıkmış.
Kısa bir süre sonra bir müşteri gelip tuvalet kağıdı istemiş. Tuvalet kağıdı olmadığını gören çırağın aklına hemen ustasının öğrettiği taktik gelmiş ve şöyle demiş :
- Abla, tuvalet kağıdı kalmamış, zımpara kağıdı versek olur mu?
 
Birgün doktorun muayenehanesinin kapısı açılmış ve içeri bir adam girmiş. Adam doktora demiş ki :
- Beni hatırladınız mı? Hani iki sene önce romatizma teşhisi koymuştunuz.
- Evet hatırladım. Buyrun bir şikayetiniz mi vardı?
- Siz bana rutubetten uzak durmamı söylemiştiniz.
- Evet.
- Ben de size sormaya geldim. Acaba artık banyo yapmamın bir mahzuru var mı?
 
Bir alış veriş merkezine giren müşteri manav reyonundaki tezgahtara rica etmiş :
- Şu lahanayı bölüp bana yarısını verir misin?
- Bölemeyiz, demiş tezgahtar.
- Neden bölemiyorsunuz, nasıl olsa kiloyla satıyorsunuz.
- Olmaz ama ben yine de reyon şefimize bir sorayım.
Tezgahtar sinirli bir şekilde reyon şefinin olduğu tarafa doğru yürürken, hemen arkasından da müşterinin geldiğini farketmemiş. Rahatça duyulan bir sesle şefe :
- Şef dangalağın biri lahananın yarısını istiyor, dedikten sonra bir de bakmış ki müşteri arkasında . Herif utanarak sözünü tamamlamış :
- Bu beyefendi de diğer yarısını istiyor
 
Bir başbakan, devir teslim töreninden sonra halefine :
- Şu iki zarfı al, demiş. Memleket ekonomik krize girerse birinciyi, politik hayatın tehlikeye düşerse ikinci zarfı açarsın.
Bir süre sonra ülke ekonomik krize girmiş. Başbakanın aklına zarflar gelmiş. Gitmiş birinci zarfı açmış. Zarfta şöyle yazıyormuş: "Hemen suçu benim üzerime at."
Bu taktik yeni başbakana biraz süre kazandırmış, fakat ülkenin düzelmesine yetmemiş. En sonunda işler düzelemeyecek duruma geldiğinde ikinci zarfı açmış. Bu zarfta yazan ise şuymuş: "Hemen iki mektup yaz!"
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst