"Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Evet diyebilirsin bana yada hayır,
Kabul edebilirsin yada red...

Olursa;
Fahişeler tövbe eder!
...
-Et yalnız kasaplarda satılır.
Cinayet işlemez hiç bir kötü adam!
-Herkes eceliyle ölür, intihar ve kazalar hariç.
Duvarların diplerine işenmez!
-Kaldırımlar, çok kötü kokuyor o zaman.
Taciz edilmez kadınlar kalabalıkta!
-Toplumsal huzur ancak bu gerçekleştiğinde mümkün kabul edilebilir herhalde.

Yoksa;
Bütün otobanlar tek şeride düşer!
-Diğer şeritler yayalara tahsis edilir.
Kadınların doğurganlık oranı azalır!
-Eş seçimi zorluğu ve kondom sektöründeki akılalmaz çeşitlilik.
Tüm çocuklar alabildiğine ahlaksızlaşır!
-Parklarda ağaç diplerine bırakılmış kondomlarda ki ölü bulunanları hariç.

Olmazsa;
Kırlangıçlar bu sefer doğuya göç eder!
-Eve dönüş yasasının ekolojik denge üzerinde ki etkisi.
Çiçekler kışın açar, ağaçlar yeşerir!
-Küresel ısınmanın meydana getirdiği zamanlama hatası.
Radyolarda film, televizyonlarda görüntüsüz müzik yayını yapılır!
-Medyada görülen mesleki eksen kayması.
Halk meclise, meclistekiler sokağa çıkar!
-Var olan biçimlerin yetersizliğinden dolayı, yeni bir yönetim biçimi buluşu.

Evren saçma sapan bir yer haline geliverir işte
İki dudağının arasında...

İster kabul edersin beni, ister red...

KBY // Sözlü Oratoryo

 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Tasalanma!
Küfürsüzüm, anarken adını..

Dilimi istersen paslı bir makasla ikiye böl,
İstersen dikiş at, ağır kanamalı tüm kelimelerime.
...
Hamd olsun,
Harp olsun,
Savaş olsun, kan olsun, ceset olsun..
Yaşayabiliyorum yine de
...

Merak etme!
Art niyetsizim, dokunurken kokuna...

Ekseninden kayabilir evren,
Ben yüzünün tavaf edip, tersine dönerken.
Duvarların var,
Uçurumların var,
Karanlığın var, gölgen, iz düşümün...
Görebiliyorum yine de
...

Düşünme!
Ciddiyetsizim, sen çıkarken aklımdan...

Bütün organlarım parçalanır düşerde,
Sen düşmezsin içimden.
Korkusuzum,
Kuşkusuzum,
Koşulsuzum, sorgusuz, sualsizim...
Görebiliyor musun beni de?
...

Kazım Baran Yılmaz

 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Bazen senden bahsediyoruz, hep ''arkandan demediği kalmadı'' duyuyorum.
Belki içinden birde ''onu seviyordum'' çıkar diye, her seferinde sabırla dinliyorum...

KBY

 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Ey güzel Allah'ım; tamam öleceğiz buna hazırız da, sevmekte neyin nesi?
İçerek bitireceğimizi bildiğimiz bir bardak suyu,
İçemeden yere dökmek gibi...

KBY

 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Ölelim demiştin!
Kursağımda kaldı soramadım,
Şimdi soruyorum;
-Yoksa sen hala yaşıyor musun?.. Benden sonra...

KBY

 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Duydum ki eşe dosta ''nasıl, ne yapıyor diye?'' soruyormuşsun..
Aldığım her nefeste, seni sevmek gibi bir meşguliyetimin olduğunu bildiğin halde! Kızıyorum ya sana, işte bundandır...

KBY

 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Allah'ından bul! giderken emanet ettiğin beni...

KBY

 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Bu arza sığmayan bir talep, biliyorum ama.. dön!

KBY

 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

''Hayatta sevmem'' dedin ya..
Bunun ahireti de var, umutlanıyor insan işte...

KBY
 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Acının mucidi sevgilimle biziz, birbirimizi sevmeye çalışırken bulduk...
|KBY
 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Sensiz olmuyor dedikçe yabancılaşıyoruz,
Ve bir süre sonra,
Sen, "siz" oluyor...

G.İNESİ
 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

De bana şimdi, hangi rüzgar attı seni içimden?

Her şeyi silip süpüren bir rüzgara ayağı takılan kim varsa içime düşüyor,
Diyorum boğazımdan aşağısı uçurum..
Atın kendinizi...
...

Tırnaklarıma batırılan toplu iğnelerle yürümeye,
Tırnaklarıma batırılan kıymıklarla elini tutmaya çalışıyorum, dur.
Dengemi gölge oyununa çeviriyorum bir gece yarısı ve
Seni asıyorum, sesini asıyorum geceden aşağı..

Topuktan alınan kan ve,
Dolunay gibi bir yumruk, hilal gibi bir keskinlik boğazımda..
Bocalıyorum..

Tam çıkacak gibi oluyorsun, yutkunuyorum geri gidiyorsun.
Ses tellerime bağlı bir kukla gibi konuştukça oyun devam ediyor.
Oyun bitmiyor,
Bırak canım acısın, kanasın yaram, sarmasın kimse sarılmasın.
Ben hallederim...

Ne oluyor ve hatta niye yapıyorsun deme çünkü,
Sana inanıyorum ama güvenmiyorum.
Sana güvendiğim zamanlar ise kendime inanmıyorum,
Hallederim ben dur..

Allah'a inanıyorum ya onun gibi,
Cehenneme atmayacağı garantisini vermiyor kimse.

Hem dinle.

Kukla seni seviyorum, seni seviyorum,
Çünkü bunu ispatlayamıyorum...
Çünkü bu,
Kar tanesine konan ilkbahar gibi, alışılmadık...

Alışamadık da zaten içine bir şeyleri attıktan sonra,
Kendilerini zarf gibi kapatıp gidenlerin üstünde pul gibi yapışıp gitmeye...
Oysa ben kusura bakma,
Elime şimdi ulaştı demek isterdim...
Mektup yerine koyarsam aşkı...

Ve demek isterdim bunun üzerine,
Arı kovanına bırakılmış koza gibi şimdi, bir annenin karnında hayata başlamak...
Binlerce iğnenin arasında çıkmaya çalışırken,
Kanatlarımız daha doğar doğmaz delik deşik,
Ve üstümüz başımız kan, üstümüz başımız çırılçıplak.

Artık,
Hiç kimse birinin içinden gittiği için pişman olmayacak,
Annesinin içinden gittiği kadar..

Buna başlamak deniyorsa hayata, durma, başlayalım...
Dinle, başlayalım, demek isterdim..
Dinle...

Gökhan İNESİ
 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Altında kaldığımız bir yağmurda,
Gömleğimizin üstünden içimize geçen ıslaklık gibi...

Bütün yaralarımız geçmişti, derimizden içeri...
Vakit geçmişti ve geçirmişti seni içimden başkasına kadar,
...
Geç kalmıştık.
Oysa hep içimden geçirmiştim seni...
Ve yağmur dinmişti..

Geçecek dedim sonra,
Gök kuşağını bekler gibi bir umutla,
Bu günler de geçecek, gözlerimin önünden...
Evet sen,
Bu günler de geçiyorsun içimden,
Ve gözlerimin önünden..

Yaralar geçer dedim, senden bahsettim..
Yağmur sustu..

Yaralar geçer dedikçe yaraların artması gibiydi bu,
Kimse senden bahsettiğimi anlamıyordu ve sen yine,
İçimden geçtiğin sıra, yaraladın geçtin...

Yağmur durmadı, kurumasın diye hep ıslattı yaralarımı..

Şimdi biraz daha zaman geçer,
Yaralar geçer ve sen yine yaralar geçersin...

Sonra yine gidersin,
Sonra yine geçer gidersin içimden...

Ben sanırım seni uğurlamaya alıştım,
Bir kapıyı kapatır gibi kapatarak yaraları...
Ve yolları,
Ve ardından su gibi dökerek yağmuru...

Ben alıştım,
Sen de alış...
Geçer çünkü hepsi ve her şey.
Yağmur, hayat, aşk, her neyse geçer..

Bütün yaralar içimize geçmişken,
Geçmeyen hiç bir şey yoktur insanın içinden...

Ve lütfen..
Derin bir yarayla gelme içinde,
Can cekiştiğini görürüm, dayanamam ve seni öldürürüm...
Bir vicdan azabı sonra, geçmez içimden...

Gökhan İNESİ
 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Hangisi güzel bilmem, marmara mı, ak ya da karadeniz yoksa ege mi? Astılar yıllar önce, benim en sevdiğim deniz'i...

 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Gittiğinde,
Kırılan yüreklerin,
Bir parçasına işaret bırakıp gidenler,
Parçalar birleştiğinde,
Yine geleceklerdi,
...
İşaretledikleri yerden başlayıp,
Yine işgal etmeye...

Onlar yine gelene kadar,
Parçalar öyle kaldı dokunmadık..
Bir rüzgar bulup uçtuk, bir şarkı bulup dağıldık,
Bir hüzün bulup ağlarken,
Bir kovalamaca bulup kaçtık, bir kuyu bulup saklandık...

Hep sustuk,
Hep sustuk...

Hadi gelin,
Rüzgara bakın, şarkıya, hüzne, kuyuya ve kovalamacaya..
Her birinde bir parçamız...
Ağlı...
Ordayız..

Hep sustuk,
Hep sustuk...

Biraz konuşalım,
Hadi,
Ne olur...

Ah yaşam,
Dev bir ordu gibi saldırırken,
Yumruğumuzu sıkıp üzerine yürümek.
Nedir bu bizdeki tuhaf bir cesaret...

Ve ah aşk,
Sırtında tuhaf bir yara izi gibi bir çocuğun...
Annesinin yüzünden sökerek
Hediye etmiş kesinlikle dediğimiz bir baba..

Teşekkür ederim, teşekkür ederim!

Şefkat biraz tahammül..
Aşırı bir heyecan gibi,
Bir baygınlık sonrası, yavaş yavaş kendine gelmek hali bu...
Kendime gelene kadar, yüzüme tokat gibi gelecek herşey...
Bu gibi..

Ah..
Bir çocuk için, hele ki hala çocuk olan için,
Cennet ayakları,
Cinnet dayakları altında gibi, üvey bir annenin...

Vur şimdi, cinnete girelim.
Yürüyelim, cehenneme geçelim tut şimdi,
Her yerimiz yansın yaralansın,
Madem geçmiyor sırtımızın yarası...
Ya kaybedeceğiz ya da her yer oraya benzeyecek.
Olur mu ya öyle,
Deme çünkü, rica ederim, rica ederim!

Ve ah..
Ve, da..
Ve dahası..

Acının proses olduğu yerde,
Aşık olmak prosedür.
Ve gözlerin gözlerin, plasebo...


Gökhan İNESİ
 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Rafa kaldırdığım bir hayatı yerinden oynatıyorum bu gece..
Üzerinde biriken toz oranı,
Neredeyse bütün bu kaldırıma birikenlerle aynı..

Uzansam yetişemiyorum gibi..
...
Yetişsem ziyan ediyorum gibi..

İnsan sıfatını yitirmiş bir kelimeyim ben sadece,
Hayatını anlatırken söylemeyi unuttuğun..

Rafı sallayarak yerinden zor bela oynayan bir hayat,
Bir alt rafında dokunabildiğim acı,
Ve en üst rafta ince bir şişeden gırtlağıma dökülen aşk..

Konuşmama izin vermiyor.
Ne yapsam bilemiyorum ne yapmasam da öyle.

Bir yandan ısınmaya çalışırken hayata,
Isıtmak için birinin içini,
Ve alıp kalbimi ısırırken sen, aşka aç gibisin..
Isırdıkça bir ısıtma ki o,
Sıtma oluyorum...

Bir şarkı gelip canımı alıyor, bir şiir biraz daha canımı acıtıyor.
Soğuk soğuk yanıyor birşeyler etrafta kar kokusu*
Ve hepimizin ortak yanı gibi etrafta sahtekar korkusu..

Sonra işte, insanlar ölüyor.
Sığ bir hayat, kimsenin hayatıyla kesişemeyecek kadar uzakta kalıyor,
Ve bazen yarım kalıyor, dağılıyor, parçalanıyor,
Birinin hayatıyla fena halde,
Kanlı bıçaklı kesiştiği için*

Sonra hiçbir şey olmuyor,
Herkes herşeyleşiyor, hiç bir şey yok, daha ne olsun,
Çok şükür hamdolsun gibi,
Ağzımızın içinde dönüp duran tekerlemeler...

Ve tekmeledikçe,
Teklemesi kalbin...

Bu böyle oluyor, gündüz kayboluyor birden*
Karanlık oluyor gecenin geldiğini farkediyorum,
Korkuyorum,
Önümü göremiyorum.
İyi niyetli bir şarkı,
Gelip canımı yakıyor, niyeti biraz ışık..

Geçecek diyorum, soğuk yüzünü gösterecek sabah,
Neyin var? diyeceğim cevap vermeyecek,
Ne söylersem söyleyeyim cevap vermeyecek,
Kafam karışacak, bir kirpi takla atacak beynimin içinde,
Ve beyin kanaması hafif küsur olarak geçecek yaşananlar içinde..

" Sorunun çaresi çözümse, sorunun ardından verilmesi gereken cevapsa,
Her cevap bir çözüm, her çözüm bir çare midir? "

Bakma aslında,
Toz olasım geliyor , toz.
Henüz kimse görmeden, fotoğrafının üstüne..
Biri çıkarıp resmine baktığında, bana çok dokunduğunu bilsin...

I.

Şiir,
Boşa,
Mas,
Raf.

Yine.


Gökhan İNESİ
 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Ben sana küçücük bir şeyi neden büyütüyorsun demem,
Büyüttükçe daha çok severim seni..
Hadi küçücük bir şeyi büyüt,
O şey mesela, kızımız olsun..

G.İNESİ

 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

" Hepimiz yandık,
Hala karanlık.. "

Seni seyretmek,
Ve saymak nefes alışlarını,
...
Aydınlığa kavuşacağı güne kadar,
Şafak sayması gibi,
Penceresinden dünyayı seyreden bir mahkumun..

Oysa, aybaşında karnı aç ve ağrılı kadınların..
Piraye mağrur.
Oysa aysonunda karnı aç ve ağrılı babaların..
Piraye özlemekli..
Sen nasılsın?
Türk vatandaşı yaptılar seni, mutlu musun?

Şimdi tam vaktidir bir hayatı ertelemenin..
Bence - dir düşündüğüm,
Ve yüzümüzü parçalayan pençesidir zamanın,
Ve peçesidir örten.

Zaman,
Sana parmaklık arasından, kalem uzatan gardiyan..
Ve o,
Piraye yarın, yâdın olur demişse sana,
Bugün yarın oldu, olacak..

Ve bu memleket..
Ve bu aşk..
Ve bu, satırbaşı.

- Karnı aç ve ağrılı bir mısradan
Geriye kalan ne varsa vesaire,
Ve şaire..

Gökhan İNESİ
 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Yalnızlık, her gün tanınmayayım diye rengini değiştirip geliyor.Bunu ; sokakta öylece yürürken,bir çocuk gözlerime
bakarak "anne bak gökkuşağı" dediğinde anladım.. Gülümseyerek "çocuk aklı" dedi annesi ve gülümsedim..

 
---> "Ben daha çok seviyorum" kavgamızı hatırlıyormusun? Sanırım ben yine kazandım.

Ölümü gör gibi şeyler söylüyorlardı, gördüm ,güldüm.
Ölümü gördüm ben,
Ölüsünü öptüm,
İlk önce annemin ölümünü gördüm, öptüm, delirdim güldüm.
Babamın sonra, gördüm, öptüm, deliydim güldüm.
...
Sırayla sevdiklerim sonra,
Öptüm ölüsünü,
Gördüm,
Göz kırptılar,
Delirdiniz mi, öldü biliyorlar sizi kapatın dedim sarılır gibi yapıp,
Kulaklarına fısıldayarak..
Kendi ölümü gördüm sonra,
Bir sabah,
Onlar yokken,
Aynanın tam ortasında.
Korktum,
Öptüm,
Ağladım...
Ölüsünü gördüm sonra resminin,
Masada yatıyordu öyle kıpırtısız,
Onu da öptüm,
Gülüyordun...

Gökhan İNESİ
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst