Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Geçenlerde yakın bir arkadaşımız gideceğimiz bir kayak tatilinin ayrıntılarını tartışmak üzere bize geldi. Konuşmamız sırasında birdenbire arkadaşımız sandalyesinde dikleşti
geniş bir gülümsemeyle ellerini ovuşturdu ve ''Beklemeye dayanamayacağım!'' dedi. Sözel olmayan mesajlarıyla bize gezinin çok başarılı olmasını umduğunu iletmişti.Ellerini ovuşturmak insanların olumlu beklentilerini ilettikleri sözel olmayan yollardan biridir. Zar atan kazanma umudunu göster*mek için zarı ellerinin arasında ovuşturur
tören düzen1eyici elleri*I1i ovuşturarak izleyicilere 'Bir sonraki konuşmacıyı din1emeyi uzun süredir istiyorduk ' der ve heyecanla pazarlamacı satış müdürünün odasına dalar ve ellerini ovuşturarak 'Büyük bir sipariş aldık
patron!' der. Ancak
akşamın sonunda ellerini ovuşturarak masanıza gelen ve 'Başka bir arzunuz var mı?' diye soran garson
sözel olmayan yollarla size bahşiş bekledi*ğini bildirmektedir.Kişinin ellerini ovuşturma hızı beklenen olumlu sonuçların kimin yararına olacağını düşündüğünü gösterir. Örneğin
bir ev almak istediğinizi ve emlakçıya gittiğinizi varsayalım. Nasıl bir ev istediğinizi dinledikten sonra emlakçı ellerini hızlı hızlı ovuştura*rak 'Tam size göre ur yerim var!' der. Emlakçı sonucun sizin için olumlu olmasını beklediğini göstermiştir. Ama eğer ellerini yavaş yavaş ovuşturarak sizin için ideal evi bildiğini söyleseydi kendi*nizi nasıl hissederdiniz? Bu durumda büyük olasılıkla üçkağıtçı ve*ya çıkarcı birisi gibi görünecek ve sonuçların sizden çok onun iyiliğine olacağı hissine kapılacaktınız. Pazarlamacılara müşterilerine ürün veya hizmet tanıtımı yaparken ellerini ovuşturacak olurlarsa alıcının savunmaya geçmemesi için hareketi hızlı hızlı yapmaları söylenir. Öte yandan alıcı ellerini ovuşturarak pazarlamacıya ''Neleriniz var bir bakalım?'' derse bu alıcının iyi bir şey görmeyi umduğu ve satın alma olasılığının yüksek olduğu anlamına gelir. Küçük bir uyarı: otobüs durağında soğuk bir kış günü beklerken ellerini ovuşturan birisi büyük olasılıkla bunu otobüs bekle*diğinden yapmıyordur. Sadece elleri üşümüştür!
Başparmağın parmak uçlarına veya işaret parmağına sürtül*mesi genellikle bir para bekleme hareketi olarak kullanılır. Genel*Iikle başparmaklarını parmaklarına sürterek müşterilerine ''Size %40 indirim öneriyorum ' diyen satıcılar veya başparmağını işaret parmağına sürterek arkadaşına 'Bana on milyon borç ver' diyen bi*risi tarafından kullanılır. Bu hareketin profesyonel birisi tarafından müşterileriyle ilişki sırasında kullanılmaması gerektiği açıktır.
Bu hareketi kullanan kişiler genellikle gülümseyip mutlu gö*ründüklerinden başlangıçta bu hareket bir güven hareketi gibi gö*rünür. Ancak bir sefer
henüz kaçırdığı bir satışı anlatan bir pazar*Iamacıyı izledik. Hikayesi ilerledikçe sadece ellerini kenetlemekle kalmadığını ve parmaklarının sanki birbirlerine yapışmış gibi be*yazlaşmaya başladıklarını gördük. Buna göre bu hareket hayal kı*rıklığına uğramış veya saldırgan bir durumu göstermekteydi. Nierenberg ve Calero kenetlenmiş eller üzerine yaptıkları araştırmalar sonucunda bunun kişinin olumsuz bir yaklaşımı diz*ginlemeye çalıştığını gösteren bir hayal kırıklığı hareketi olduğuna karar verdiler. Hareketin üç ana konumu vardır: eller yüzün karşı*sında kenetlenmiş
otururken eller masanın üzerinde ve*ya kucakta ve ayaktayken eller apış arası hizasında. Ayrıca ellerin tutulduğu yükseklikle kişinin olumsuz duy*gularının derecesi arasında da bir ilişki varmış gibi görünmektedir. Tüm olumsuz hare*ketler gibi saldırgan yaklaşımın ortadan kalkması için kişinin elle*rini çözerek avuçların ve vücudun ön tarafının açık olacağı duruma getirilmesi için bir şeyler yapılması gerekmektedir.
1.1.8.2.2.3.1.4.1. Pehlivanlar Size medeni cesaretlerini göstermeye
ilgi
alaka ve dikkatle*rini anlatmaya
kendilerine ne kadar güvendiklerini ve iş biti*rici olduklarını göstermeye tokalaşmayla birlikte başlayacak*larını bilirler
inanırlar ve bu konuda muhtemelen önceden ev*de ciddi ciddi çalışırlar diye tahmin ediyorum. Kimi hanımlar
bu konuda erkeklerden daha uzmandırlar. Eliniz bir mengene*ye girer
kurtulamazsınız. Yukarıda yüzünüze gülen adam
aşağıda ''Sana bir özgüvenimi göstereyim de gör '' diye sıkar da sıkar: Ta ki yüzünüz mor renkten sarıya dönmeye
kalp atı*şınız yavaşlamaya başlayıncaya dek. Mutlaka hazırlıklı olun
bir hanım misafirim beni aldı elimden tutup
küçükken Cinci*bir gazozlarının ağzını baş pannağınızla kapatıp gazını çıkart*mak için salladığınız gibi (artık Cincibir çıkmıyor ve ben iç*meyi çok severdim
) beni hazırlıksız yakalayıp salladı
üstüm başım kahve oldu.
Çözüm: Tokalaşma sırasında gideceğiniz yöne doğru hareket*lenmek olmalı. Odanıza beraberce halay çekerek gidemeyece*ğiniz için
1.1.1.8.2.2.3.1.4.2. Süs Köpekleri Onlarla el sıkışırken artık daha fazla yaşamak istemediğinizi fark edersiniz. Genelde hanımlarla bu derdi yaşarsınız. Size ellerini verirler
eli alırsınız hiç bir şey hissetmezsiniz
salla*yıp geri verirsiniz. Naylon poşet mi salladınız? '' Amcaya mer*haba de kızım.'' denilen bir kanişin patisini mi tuttunuz? An*lamazsınız. Ülkemizde hanımlarsa aşırı dindar erkeklerin el*lerini sıkarken aynı hissi yaşarlar. Kimi zaman eliniz havada bile kalabilir. Böyle bir durumda yanındakine dönün ve ''Siz almaz mıydınız?'' diye sorun. Kendine ve karşısındakine gü*vensizlik
iletişim kurmama isteği
motivasyon düşüklüğünü karşıya vennenin en kolay yolu olarak kabul edilebilir. Profesyoneniğe hiç yakışmadığını rahatça söyleyebilirim.
Çözüm : 21 aspirini aynı anda için.
1.1.1.8.2.2.3.1.4.3. İş Bitiriciler Bunlarla daha ilk karşılaşusınız
elinizi bir elleriyle tutarken diğer elleriyle de elinizin açıkta kalan bölümünü sarar ve ok*şarlar. Siz ''Bayram değil seyran değil
Allah 'tan ortalık kala*balık'' diye düşünürken elinizi bir türlü kurtaramazsınız. Yüz*süzlükleri arttığı oranda el yukarı gitmeye ve kolu geriden tut*maya başlar. Bu ancak yakın bir dosta yapabileceğiniz
karşı*lıklı içtenliği anlatan bir tutuş şekli olmasına rağmen
hayatı*nızda ilk defa gördüğünüz bir adam yapıyorsa ondan korkun. Bunu genelde politikacılar yaparlar
el sıkışuken elleriyle ya*pay bir dostluk mesajı verirler. Bayan politikacılar bunu yapa*rak erkeklerin beyninin köşesindeki bir yere cinsel mesaj gön*derirken
erkek politikacılarda bunun en üst düzey şekli Ha*san Celal Güzel hareketi adıyla literatüre kazandırdığım ense*den asılma hareketidir.Yakın dostlar birbirine bunu yaparsa o zaman içtenliği anlatır. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalının ana haber bülteni için benden görüş istendi. Konu Yalım Erez'in hükümet görüşmesindeki beden diliyle ilgili mesa jlar. En ilginç görüntü Y alım Erez ' in elini sıktığı tüm li *derlere (Çiner hariç) diğer eliyle de mutlaka dokunmasıydı. Bu hükümetin kuruluşu için bir yardım beklentisinin en.açık örneğiydi. Fakat diğer eliyle Deniz Baykal 'ın sadece eline do*kunurken
FP Lideri Kutan'ın dirseğine
Ecevit'te daha yuka*rı
en yakın olduğu Yılmaz'ın ise neredeyse omuzuna doku*nuyordu. Liderler arasında bir mahalle arkadaşı olsa ensesini de tutabilirdi. (Hasan Celal Güzel hareketi). İlginç bir şekilde liderlerden el sıkma ritüeli suasında
karşılık olarak
Erez'e diğer elleriyle dokunan sadece Yılmaz ve Ecevit oldu. Diğer*Ieri dokunmadılar
bu da onu gerçek anlamda hangi Iiderlerin koşulsuz desteklediğiyle ilgili iyi bir ipucuydu. (Ben haberi hazırlayan televizyoncuya bu yorumları ekrana bakarak ya*parken arkama döndüğümde
haber arkasındaki diğer kişilerin merakla toplandık1arını ve dinlediklerini gördüm). Çözüm: Aynısını yapın. Yüzünüzde daha ikircikli bir gülüm*seme
daha fazla okşayın ve daha uzun tutun. Diğer elle ense*nize mi daldı? Siz de enseyi yakalayın. Unutmayın deli deliyi görünce çomağını saklarmış! ''Bu benden daha yüzsüz'' ya da ''Onun da benden bir çıkarı var herhalde'' deyip yanınızdan hızla uzaklaşacaktır.
1.1.1.8.2.2.3.1.4.4. Eller Ve Parmaklar
Eller insanın kendini ifadesinde en duyarlı ve etkili organlarıdır. İnsanın eli*nin becerisinin gelişmesi
beynin biyolojik gelişimine paraleldir. insan beyninin düşünüp hayal ettiğini
eller gerçekleştirir. Ellerin tecrübeleri beyne yeni düşün*ce ufukları açmıştır. İnsanın işaretparmağı ve başparmağının evrimi
bilim ve tekniğin bugüne kadar geliştiremediği olağanüstü duyarlıkta hareketli bir orga*nın ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bir çocuğun parmağının ucunda bir santi*metre karede 6.000 sinir hücresi sonlanmaktadır. Bu inanılmaz kapasite ile in*san
parmakları arasındaki bir saç kılını veya bir toz zerresini algılayabilir. İnsan kor halindeki demiri elindeki çekiçle döverek
ona uygun sertliği verebildiği gibi; piyanonun tuşlarında veya kemanın tellerinde bir saniyede on iki notayı
gerekli dinamizm
ritim ve duyguyla çalabilir. İnsan eli sadece kendisine verilen araçları biçimlendirmez. Parmak
el ve kol eklemleri aracılığıyla boşluk içinde uzanabilir
düz ve eğimli çizgiler
köşeler
daire ve yuvarlak hareketler yapabilir; tutar
temas eder
kavrar
okşar
çar*par
iter
çevirir
vurur
parçalar. Elin önemi sadece son derece duyarlı hareket ve hissetme becerisine sahip olmasından değil
aynı zamanda el ve beyin arasındaki karşılıklı bağlantıların zenginliğinden kaynaklanmaktadır. İnsan beyninde başparmak ve işaretparmağını kontrol eden hücrelerin kapladığı alan
baş ve bütün duyu organlarının kapladığı alana eşit
ayağın kap*ladığı alandan da on kat fazladır. İnsan bir şeyi almak veya vermek
bir şeyi tutmak veya yakalamak istediği zaman elleri bedeninden uzaklaşır. Böyle bir işlem sırasında
kişinin bedeni
el*lerin ve kolların koruyuculuğunun sağladığı güvene ihtiyaç duyar. Aksi takdirde el ve kolların bedeni örtme imkanından yararlanmak için
kollar bedenden fazla uzaklaştırılmaz. Kolların hareketi özel bir önem taşır. Bu hareket göğsü öne çıkartan
insanı harekete geçiren aktif bir duygusal enerjiyi yansıtır. Duygusal açıdan açık insanlar karşılarındaki kişilerden kendilerine yansıyan duygu ve düşünceleri kabul et*meye hazır olarak
doğal bir kendine güven içinde kollarını bedenlerinden aça*rak hareket ettirirler.
1.1.1.8.2.2.3.1.4.5. Küçük El Hareketleri İle Anlattıklarımız Okşayan bir el
yumuşak hareketlerle cismin şeklini
yüzeyini ve sıcaklığını algılamaya çalışır ve böylece kişiyle cisim arasında bir yaşantı doğar. Temas ederek hissetmek yoluyla kazanılmış olan duygu
entelektüel bilgi yoluyla elde edilenden çok farklıdır. Bir tavşan postuna gözle bakmak
mikroskop altında incelemek ve elle okşamanın doğurduğu izlenimler bütünüyle farklıdır. Temasın yarattığı farklılığı hepimiz biliriz
ancak çoğunlukla bundan uzak dururuz. Fakat çok kere küçük bir temas insanın içinde bir özlem doğurur ve teması tekrarlama isteğini ortaya çıkarır. Benzer şekilde kişi kendisinde duygusal yük doğuran bir konuda konuştu*ğu zaman
duyarlılığı
parmakları ve avuç içi ile adeta kelime yüzeylerine daha farklı bir anlam vermek istemesinde ortaya çıkar. Böylece insanın si*nir uçları uyarılarak
kelimelerin
dolayısıyla da konuşmanın anlamı artar.Bir eşyanın veya durumun ellerle anlatılması
kaynağını çok eskilerden alır. insanların kendilerini kelime ve çizgiyle ifade edemedikleri dönemde
tek iletişim araçları el işaretleriydi. Geçmişte el işaretleriyle cisimler
izlenimler
duygu*lar ve düşünceler anlatılmıştır. Ancak insanın dil becerisinin ileri düzeyde geliş*tiği günümüzde el işaretleri
hala ifadeyi tamamlayıcı ve anlamı pekiştirici etki*lere sahiptir. Hatta
bazen kişi karşısındakinin anlatmak istediğini bir tek el işa*retinden bütünüyle anlayabilir. Örneğin güzel bir kadını tarif etmek için avuç içlerinin yukarıdan aşağı orta noktada daralarak hareket etmesi; bir konudaki tartışmayı bitirmek için elin yatay bir şekilde hareket etmesi; kişinin acıktığını anlatmak için elini midesine vurması veya parmaklarını toplayarak elini ağzına götürmesi yeterlidir.
1.1.1.8.2.2.3.1.4.5.1 “Gel” Hareketinin Türkiye'de Algılanışı “Gel
” “git
” “dur
” “hoşçakal” anlamına gelen el hareketlerinin anlatımımızda çok önemli yeri vardır.“Gel” anlamına gelen hareketlerin Türkiye'deki algılanış biçimi konusunda yaptığımız araştırma sonucunda Resim 20(A) ve 20(B)'de görülen iki el hareketinin de aynı anlamda algılandığı anlaşılmaktadır. Çeşitli kültürlerde yaşayan insanlar birbirlerini farklı biçimde selamlayıp
farklı biçimde vedalaşırlar. İstanbul'da yaşayanlar arasında “hoşçakal” anlamında el sallama hareketinin
%71 gibi büyük bir çoğunlukla Resim 21 (B)'de görüldüğü gibi yapıldığı saptanmıştır. Grafik 3
Fransızların “hoşçakal” deyiş biçiminin %55 oranında Resim 21 / A'daki gibi olduğunu göstermektedir. Resim 21/B'de görülen Türkiye'de “hoşçakal” olarak kullanılan el hareketi*nin çeşitli Batı Avrupa ülkelerinde ne oranda aynı biçimde algılandığı Grafik 41e görülmektedir. Buna göre
Türkiye'deki vedalaşma jesti en çok İngiltere
en az da İtalya ile benzerlik göstermektedir. İtalyanların “hoşçakal” olarak kullandıkları işaretin Resim 21/D'deki gibi ol*duğu ve bu ülkenin dışında araştırmanın yapıldığı hiçbir ülkede bu işaretin “hoşçakal” anlamında kullanılmadığı görülmüştür. Çeşitli kültürlerde yaşayan insanlar birbirlerini farklı biçimde selamlayıp
farklı biçimde vedalaşırlar. Bu veriler Türkiye'de İtalyanlarla benzeştiğimiz konusundaki yaygın inançla bütünüyle çelişen bir sonuç vermiştir. İtalyanlar söz konusu jestler açısından Batı Avrupa ülkeleri arasında Türkiye ile en az benzerlik gösteren toplum olma özelliğine sahiptir.
1.1.1.8.2.2.3.1.4.6. Kültürel Ve Sosyal Farklar Türkiye
Yunanistan
Japonya
Fransa (güney bölgesi) ve İtalya gibi Akdeniz ülkelerinde insanların önemli bir bölümü açık jestlerle konuşurlar. Kuzey Avru*pa'ya doğru çıktıkça
özellikle endüstrileşmenin yoğun olduğu bölgelerde kol*lar bedene yakın tutulur ve oldukça az hareket ettirilir.Güney ülkelerinde jestlerle yapılan vurgulamalar
kuzey ülkelerinden daha fazladır. Araştırma filmleri üzerinde yapılan incelemeler
aralarında Türkiye'nin de bulunduğu Akdeniz ülkelerinde jestlerin Kuzey Avrupa ülkelerinden daha sık ve daha büyük hareketlerle kullanıldığını göstermiştir. Yapılan araştırmalar bu farkın coğrafi bölge özelliklerinden değil
sıcaklık farklarından kaynaklandığını ortaya koymuştur. Ancak sıcaklık farklarının hangi sebeplerle jestlerde böyle bir farklılığa yol açtığı açıklanamamıştır. Orta Avrupa ve İngiltere'de aristokrat ailelerin çocuklarına eğitim veren ya*tılı okullarda
yemek yerken öğrencilerin koltuklarının altına kitap yerleştirilir ve hareketleri sınırlandırılır. Yapılan uygulamalar sonucunda çocuklar aldıklarını ve verdiklerini disiplin altına sokarlar
başkalarından bir şeyler almaları ve onlara bir şeyler vermeleri bedensel olarak sınırlanır. Bu eğitimin amacı öğrencilere
davranışlarını azaltarak duygularını bastırmayı öğretmektir. Böyle bir eğitim kaçınılmaz olarak insanları sıkıştırır ve sınırlı kalıplar içinde düşünmeye zorlar. Zamanla insanlar toplumsal zorunluluklar ve kurallarla sınır*lanır
duygularına yabancılaşır ve duygularını ortaya koymakta zorluk çekerler. Benzer durumu çeşitli sahne gösterilerinde de gözlemek mümkündür. Alt sos*yo-kültürel topluluklar bir konser sırasında takdir
hayranlık ve beğenilerini coş*kuyla ifade ederken
üst sosyo-kültürel topluluklar hayran oldukları sanatçıları bile son derece sönük bir şekilde alkışlamaktadırlar. Buna karşılık büyük insan toplulukları önüne çıkan bir politikacı kollarını açar
büyük ve geniş jestler yapar
topluluğu adeta kucaklar ve bu yolla toplu*luğu etkilemeye çalışır. Bir lider ne ölçüde önemli fikirler taşırsa taşı*sın
donuk bir ifadeyle konuşarak karşısındaki topluluğu etkileyemez ve onları fikirlerinin peşinden sürükleyemez. Böyle bir konuşma sırasında ellerin havaya kaldırılması
yumruk yapılması başarıyı
gücü ve mücadeleyi hissettirdiği için
topluluğu heyecanlandırır ve olumlu yönde etkiler.
Bir canlının kendisini güvende hissetmediği zaman bir cismin arkasına saklanması doğal bir korunma davranışıdır. insan yavrusu da hayatının ilk yılların*dan başlayarak masaların
sandalyelerin
dolapların altına ve arkasına saklanır. İnsan büyüdükçe kendisini tehdit eden durumları yaşadığında
saklanma davra*nışı biraz daha incelik kazanır ve altı yaş dolaylarında çocuk
cisimlerin arkasına saklanmak yerine kollarını kavuşturarak kendisini koruyucu bir engel oluşturur ve bu engelin arkasına gizlenir. Bu davranışı yaşamın daha ileri dönemlerinde
örneğin gençlik döneminde bacak bacak üstüne atmayla oluş*turulan engel izler. Kişisel olarak bu davranışı kendi çocuklarımızda çok açık olarak gözlediğimizi söyleyebiliriz. Yedi yaşından itibaren oğlumuz kollarını kavuşturup
bede*nini geriye çekip
başını öne eğerek durduğunda
daima kendisini zorlayan ve*ya tehdit eden bir durumun varlığını fark etmişizdir. Gerçekten de bu davranış gençlik ve yetişkinlik döneminde de
daha sonraki yıllarda da bir hayat boyu devam eden olumsuz
savunmaya yönelik bir tavırdır ve kişinin kendisini tehdit altında hissetmesinin en açık işaretidir. Giyim alanındaki büyük bir kuruluş
bir yönetici arıyordu. Bu amaçla eğitimi ve geçmişi oldukça parlak bir adayla mülakat yapılıyordu. Aday
marka
ürün yönetimi ve işletme konularındaki sorulara cevap verirken oturduğu koltuktan öne eğiliyor
yüzü
elleri ve kollarıyla ifadesini destekleyen jestler kullanı*yordu. Ancak adayın o güne kadar çalışmadığı tekstil alanıyla ilgili sorular sorul*maya başlayınca
aday koltuğa yaslanıyor
kendisini geri çekiyor ve kollarını ka*vuşturuyordu. Birçok kimse kollarını alışkanlıktan kavuşturduklarını veya kendilerini böyle daha rahat hissettiklerini söylerler. Bu noktada yine psikolojinin altın kuralını hatırlamakta yarar vardır. Dışlaşan davranış insanın iç dünyasına yansır ve insan nasıl davranıyorsa
1.1.1.8.2.2.3.2.1.1. Bir Araştırma Yapılan bir araştırma konuya açıklık ve derinlik getirmektedir. Orta eğitimin bir sınıfındaki öğrencilere belirli bir dersi izlerken her zamanki gibi rahat ve gevşek oturmaları
kollarını kavuşturmayıp
ayak ayak üstüne atmamaları söy*lenmiş; bir başka sınıftaki öğrencilere de aynı dersi izlerken kollarını kavuştur*maları ve ayak ayak üstüne atmaları talimatı verilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre
kollarını kavuşturan grubun öğrenme ve hatırlama miktarının %38 daha düşük olduğu
öğretmene ve öğretilen konuya kar*şı çok daha fazla eleştirici oldukları görülmüştür. Bu araştırmanın ortaya koyduğu bir başka bulgu da
kollarını kavuşturan bir dinleyicinin
konuşmacıya karşı sadece olumsuz bir duygu içinde olmakla kalmayıp
söylenenlere de daha az dikkat ettiğidir. Kollarını alışkanlıktan veya rahat ettikleri için kavuşturduklarını söyleyenler
gerçekte korunmaya yönelik ve savunucu bir duyguya sahip oldukları için kendileri*ni iyi hissetmektedirler. Ayrıca iletişim “kişiye” değil
“kişiyle” yapılan bir etkinlik olduğu için
bizim niyetimizin değil
dinleyicide uyanan izlenimin daha büyük değer taşıdığı unu*tulmamalıdır. Dinleyicilerin bu duruşu
“olumsuz bir tavır” olarak algıladıkları araştırmalarla ortaya konmuştur. İnsan dinlediği ile aynı fikirde değilse kollarını kavuşturur. Bu
çok sayıda dinleyicinin bulunduğu konferanslar için geçerli olduğu gibi yüz yüze kurulan ikili ilişkiler için de geçerlidir. insan diliyle çok kolay
bedeniyle çok zor yalan söyler. Bu sebeple karşınızdaki kişi veya kişilerin kolları kavuşmuş durumdaysa
bunu açmak için bir şeyler yapmanız gerekmektedir. Bu amaçla kişinin eline bir şey vermek
soru sormak
görüşünü açıklamasına imkan sağlamak yararlı olur. Unutmamak gerekir ki
savunucu ve olumsuz davranış devam ettikçe
olumsuz tavır da devam eder. Ayrıca olumsuz tavır
olumsuz jesti daha da güçlendirir. İnsanlar kollarını çoğunlukla istenmeyen bir durumdan kaçınmak ve kendilerini korumak için kavuştururlar. Bu davranış en sık insanın kendisini yabancıla*rın arasında güvensiz hissettiği asansörlerde
cafe'lerde
kuyruklarda
parti veya geniş sosyal toplantılarda görülür. Kolların kavuşturulmasından daha olumsuz bir jest
yumrukların sıkılarak veya pazıların sıkı kavranarak kolların kavuşturulmasıdır. Bu jestler sadece kişinin durumdan hoşnutsuzluğunu göstermekle kalmaz
aynı zamanda artmış olan iç gerginliğin saldırganlığa dönüşmeye hazır olduğu*nu haber verir. Bu jestleri sözlü veya kişinin sosyal statüsü elveriyorsa
bedensel bir saldırganlığın izlemesi doğaldır. Bu durumdaki kişi
kullandığı jestle verece*ği tepkinin uygunluğundan emin olmadığı için
kendisini kontrol etmek ve tep*kisini engellemek için çaba harcamaktadır.
1.1.1.8.2.2.3.2.2. Gizli (Örtük) Kol Kavuşturma Engelleri
İnsanlar bazen
yabancılarla çevrili oldukları bir kokteyl partide kollarını tam olarak kavuşturmak yerine
bir kollarını sarkıtıp
diğer kollarıyla bedenlerini kapatabilirler. Bu gibi durumlarda rahatsızlık arttığı takdirde
bacaklarla yeni bir engel daha oluşturulur. Böylece kişi kendini tehdit altında hissettiği dış dünyaya karşı savunmuş olur. İnsanlarla çevrili ve ayakta durulan bir ortamda ortaya çıkan bu jest de kişinin durumla ilgili rahatsızlığının ve kendini tehdit altın*da hissetmesinin bir ifadesi olarak yorumlanır. Çok sık görülen bir başka örtük savunma davranışı elleri önde kavuşturmaktır. Böylece kişi kendi sınırlarını daraltır. Bir topluluk önünde konuşanlarda
bir ödüle layık görülenlerde ortaya çıkabilen bu jest
karşıdaki kişi veya kişilere gösterilen bir saygının da ifadesidir. Desmond Morris'e göre bu jest
korku veren bir durumda çocuğun elinin annesi tarafından tutulması sıra*sında duyulan rahatlığın yaşanmasına imkan sağlar. Örtük kol kavuşturma engelleri çoğunlukla sık sık topluluk karşısında bulunmak zorunda olan politikacılar
satıcılar
televizyon sunucuları gibi kimseler*de görülür. Bunun
sık sık topluluk önüne çıkan bu kimselerin güvensizlik ve iç gerginliklerini saklamaya dönük bir tavır olduğu saptanmıştır. Öte yandan saatini veya kol düğmesini tutarak oluşturduğu engel
kişinin kendisini güvende hissetmesine yardımcı olur. Kadınlar ellerinde çanta taşıdıkları için bu jesti çok daha az dikkat çekerek yaparlar. Bu jestlerin güvensizlik
sinirlilik ve iç gerginliğin işareti olarak yorum*lanmalarının sebebi
gerçek bir amaca yönelik olmamalarıdır. Benzer şekilde bir parti veya sosyal toplantıda içki bardağının iki elle tutulması da
oluşturulmak istenen güvenlik engelinin bir işaretidir. Kokteyl partiler insanlarda gerginlik yaratan toplantılardır. Özellikle toplan*tının başlangıcı ev sahipleri için de
misafirler için de rahatsızlığın en yoğun ol*duğu bir zamandır. Bu sebeple insanlar iç gerginliklerini hafifletmek için çoğunlukla farkında olmadıkları birçok hareket yaparlar. Kadınların saçlarını; er*keklerin bıyık (ve varsa sakallarını) düzeltmeleri
kıyafetlerine çeki düzen verme*leri
elbiselerinin üzerinden hayali iplik toplamaları
ellerini ovuşturmaları bu hareketlerin başlıcalarıdır. Kokteyl partilerde iç gerginliği ortadan kaldıracak en önemli araç içecek ve yiyeceklerdir. İçecek ve yiyecekler insanları meşgul ederek
ellerini doldurarak gerginliği hafifletmek için çok önemli bir rol oynarlar. Bir kokteyl partiye katılan kişi harareti olmadığı halde içer
karnı aç olmadığı halde yer. Böylece tehdit edici bir ortamda ellerini kullanarak ve hareket ederek iç gerginliğini hafifletme im*kanı bulur.
doğrudan bir amaca hizmet etmeyen davranışların üzerinde dur*mak değerli bilgiler verir. Buna güneş gözlüğü
çanta gibi objelerin kullanılışları da dahildir. Güneş gözlüğü
gözleri güneşten korumak; çanta veya dosya
çeşitli eşya ve belgeleri taşımak amacıyla kullanılır. Kapalı bir mekanda güneş gözlüğü ile oturmak kişinin kendisini ve duygularını gizleme yönünde bir dav*ranış olarak değerlendirilir. Hiç kimse gözlerini görmediği bir insanla olumlu bir ilişki kuramaz ve hele bu insanla yeni tanışıyorsa
sıcak bir duygu besleyemez. Bu sebeple güneşli bir or*tamda bile olsa
biriyle konuşurken gözlüğü çıkartmakta yarar vardır. Ancak plaj ve deniz üzerinde yolculuk gibi durumlar
bu konuda istisna olarak değerlendirilebilir. Benzer şekilde çanta veya dosyayı göğsünün üzerinde tutmak
kişinin güvensizliği ve iç gerginliğinin işaretidir. Kişi böylece kendisini dünyaya karşı bir zırhla kapatmış olur. Bu jeste kadınlarda daha sık rastlanır. Kadınlar özellikle çantalarını bir koru*yucu olarak kullanırlar. çanta
dosya veya bir başka objeye böylesine sarılma
kişinin kendisine dayanak aramak ihtiyacından kaynaklanır. insan kendisinin
fi*kirlerinin veya duygularının kabul göreceğinden şüpheye düşerse
ihtiyaç duy*duğu dayanağı bu tür objelerde arar. Kişinin oturduğu koltuğun kolları da
çevreye fazla ipucu vermeden kişiye dayanak görevi yapabilir. Karşısındaki kişi tarafından duygu veya fikir düzeyin*de zorlanan insan
ihtiyaç duyduğu desteği oturduğu koltuğun kollarında ara*yabilir. Bu davranış
çocuğun babasının bacaklarına sarılarak güven duygusunu yaşamasının ve endişesini azaltmasının yetişkin ha*yattaki karşılığı olarak değerlendirilir. Böyle gergin bir oturuşla rahat bir oturuş arasındaki fark
kişinin bedeninin üst kısmını kullanma biçiminde gizlidir. Kendini baskı altında hisseden kişi başını ve göğsünü geri çekerek oturur ve omuz*ları hafif kalkıktır. Oysa rahat bir oturuş sırasında omuzlar serbest
baş ve göğüs hafif öne eğiktir. İnsanların duygularının anlaşılmasını zorlaştıran doğal engellerden biri de sakaldır. insanın yüzündeki yaklaşık 20 çift kas gurubunun her birinin tek bir hareketi ve bu kasların birlikte hareketleri
onun zengin iç dünyasındaki değişiklikleri dış dünyaya yansıtır. Dış dünyaya yansıyan bu bilgiler çevredeki insanlar tarafından algılanır ve karşılıklı bir etkileşim doğar. Sakal karşılıklı bir etkileşimi kaçınılmaz olarak sınırlayan doğal bir engeldir. Özellikle yüzlerinin bütününü sakal arkasına gizleyen insanların dış dünyayla et*kileşimleri -seçimleri bu olduğu için bir yönü ile- azalmış olur. Bir başka açıdan sakalın dikkat çekiciliği ve toplumda nispeten az rastlanması başlangıç için bir ilgi ve iletişim aracı olarak görülebilir. Kısaca ifade etmek ge*rekirse sakal ilgi çekmek
farklı olmak ve duyguları gizlemek için iyi bir araçtır.
Bacak bacak üstüne atma biçimi çok sayıda anlam taşır ve kişinin iç dünya*sıyla ilgili çok değerli ipuçları yansıtır. Ayrıca bacak bacak üstüne atmak
kalça ve bacak kaslarına değişik hareketler sağladığı için uzun süre yorulmadan otur*maya imkan verir. Bu yönüyle de bacak bacak üstüne atmak amaçlı bir hare*kettir.
ağlamak gibi bazı davranışlarıyla birlikte doğarlar. Bu davranışlar sosyal çevre tarafından büyük ölçüde yönlendirilir. Çocukluktaki sesli ağlama yetişkinlikte yerini sessiz gözyaşlarına veya bastırılmış hıçkırıklara terk eder. İnsanlar ağlamak gibi doğuştan getirdikleri davranışların yanı sıra bacak bacak üstüne atmak gibi bazı davranışları da keşfederek sonradan kazanırlar. Keşfedilen (ikincil) davranışlar da farkında olmadan sosyal modaların izinden giderek büyük ölçüde değişikliklere uğrarlar. Bacak bacak üstüne atmak moda*nın değiştirdiği keşfedilmiş davranışlardan biridir. Çocuk bacak bacak üstüne atarak oturmanın hoşuna giden rahat bir beden duruşu sağladığını düşünür. Kısa bir süre sonra çocuğun içinde yaşadığı çevrenin yazılı olmayan kuralları bu oturma biçimini köklü bir şekilde etkiler. Çocuklar büyüdükçe
hiçbir şekilde farkına varmadan
içinde bulundukları yaş grubu
sosyal sınıf ve aynı cinsiyet*ten olan arkadaşları gibi bacak bacak üstüne atmaya başlarlar.Geçen yüzyılda İngiltere’de (Victoria Döneminde) iyi yetişmiş bir genç kız ve kadın hiçbir şekilde bacak bacak üstüne atmazdı. Bugün de bu eğitimin izle*rini Kraliyet ailesinde görmek mümkündür. Kraliçe Elizabeth bacak bacak üstü*ne atmak yerine
ancak ayaklarını bileklerinden kavuşturur. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında sosyal davranışlarda meydana gelen bü*yük değişiklikler karşısında
kadınların bacak bacak üstüne atmalarını ayıplamak mümkün değildir. Ancak yine de bacak bacak üstüne attığı zaman oluşturacağı görüntü birçok kadın için kaygı kaynağıdır. Dizleri hizasında veya daha kısa etek giyen bazı kadınlar sürekli eteklerini çekiştirerek bu kaygıyı dışarıya yansı*tırlar. Bir topluluk içinde bacak bacak üstüne atarak bacaklarını ortaya koyan bir kadının tutumu
çevredeki erkekler tarafından ''davet edici'' olarak yorumlana*bilir. Bu sebeple kadınların bacak bacak üstüne atma davranışlarına özen gös*termeleri
geçen yüzyıldan kalan bir sosyal kuralın oldukça zayıflamış bir biçim*de devam etmesidir. Kolların kavuşturulması arkaik olarak nasıl kalbi korumak amacını taşıyorsa
bacakların kavuşturulması da cinsel organların korunması amacına yöneliktir. Bacak bacak üstüne atma davranışı
kavuşturulmuş kollar kadar olumsuz duyguları yansıtan bir özellik taşımaz. Ancak bu davranışın da dikkatle değerlendirilmesi özellikle üçlü ve dörtlü ilişkilerde büyük önem taşır.Bacak bacak üstüne atmak olumsuz ve savunucu bir tutumun ve artmış olan iç gerginliğin işareti olabileceği gibi
karşılıklı ilişkideki incelik ve zerafeti de yansıtabilir.
Bu jest Batı kültürünün etkisi altında kalarak yetişen insanların geleneksel oturma biçimi olarak da tanımlanabilir. Bu oturma biçimini tek başına olumsuz bir işaret olarak değerlendirmek hatalı olur. Çünkü uzun süre bir toplantıyı izle*mek veya ders dinlemek gibi sebeplerle çok rahat olmayan bir sandalyede oturmak zorunda kalanlar da zaman zaman bu oturma biçimlerini kullanırlar.Bu oturma biçimine kolların kavuşturulması eklendiği takdirde
kişinin hoşnut*suzluğunun bir ifadesi olarak değerlendirilir. Bu durumda oturan birine
özellikle ''evet'' veya ''hayır'' diye cevaplandırabileceği sorular sormamak daha yerinde olur. Çünkü bu şekilde oturan kişiden olumsuz cevap alma ihtimali çok yüksek*tir.Bu oturuş biçimine bir topluluk içinde eşlerinden veya erkek arkadaşların*dan memnun olmayan kadınlarda
dinledikleri konferans veya seminerden memnun kalmayanlarda da rastlanır.
Bu şekilde bacak bacak üstüne atmak tartışmaya veya rekabete dönük bir durumun varlığının işaretidir ve kaynağını Amerikan kültüründen almaktadır.Sadece bu oturma biçimine bakarak bir yorum yapmak zordur. Ancak bu oturma biçimi yukarıdaki ayağın bir veya iki el ile tutulması biçimindeyse
bu şekilde oturan kişinin fikirlerini değiştirmeye niyeti olmayan katı ve inatçı bir in*san olduğunu düşünmek hatalı olmaz.
Kolları kavuşturmak için geçerli olan özellikler büyük ölçüde ayakları kavuş*turmak için de geçerlidir. Eğer bu oturma biçimine oturulan sandalyenin kollarına veya kendi dizlerimize sıkı sıkı sarılmak eşlik ediyorsa olumsuz duygu
düşünce ve tavırlarımızın
korku veya endişelerimizin gizlenmeye çalışıldığını düşünmek yerinde olur.Ayakların bu hareketinin kadınlarda değerlendirilmesinde çok dikkat1i olmak gerekir. Çünkü kadınların ayak kavuşturmaları eteklerinin kısa olmasından kaynaklanabilir ve yukarda erkekler için sıralanan anlamları taşımayabilir. Ancak sadece kadınlara özgü ve resimdeki anlamlara yakın bir ayak jesti vardır. Otururken veya ayakta ayağın üst tarafının bacağın arka yüzüne temas ettirilmesi kadının kendisini bulunduğu ortamda yetersiz hissettiğinin işareti olabilir. Bu davranış daha çok utangaç
çekingen ve olgunlaşmamış kadınlarda görülür. Unutmamak gerekir ki
bir amaca hizmet etmeyen kişinin kendi bede*nine olan teması
artmış olan iç gerginliğin işaretidir. Bu jesti
kadının cinsel kimliğinden duyduğu memnuniyetsizliğin ifadesi olarak da yorumlayanlar var*dır. Bacak bacak üstüne atma veya ayak kavuşturma kişilerin iç dünyalarında yaşadıkları gerginlikten kaynaklanıyor; olumsuz duygu ve düşüncelerin korku ve endişelerin ortaya çıkmasını engellemek için kullanılıyorsa
bunları önlemek önemli ölçüde mümkündür. Gerginlik ve huzursuzluk bedenimize yansıdığına göre bu duygu ve düşüncemize yol açan konuya bilinçli bir biçimde yönelme*mizde yarar vardır. Bedenimizin dilini tanımamız
zihnimize ve duygumuza önem vermemize ve onunla ilgilenmemize yardımcı olur. Eğer karşımızdaki kişi bu özelliklere dönük bir beden diline sahipse o kişiyi rahatlatacak yaklaşımlar yapılabilir. insanlarla iyi ilişki içinde olmanın temel ku*ralı
onlara önem verildiğini hissettirmektir. Kişiye adıyla hitap etmek
yumuşak ve sıcak bir sesle konuşmak
dostça davranmak
kişisel ve açık uçlu sorular sor*mak
anlattıklarına ilgi gösterip aynı konuda yeni sorular sormak
savunucu jestler içinde olan kişiyi rahatlatır kendisini güvende hissetmesini ve açılmasını sağlar.