*..AŞKI anlatan şiirler ..*

sevmek buymuş demekki..
sevmek vermekmiş en büyük parçanı
özlemekmiş sevmek
gece yastığa başına koyduğunda akan iki damla yaşmış..
sevmek zormuş sevdiğim
özlemek zormuş
sanki bedeninde binlerce bıçağın saplanmasıymış....

bir uzak kentte sensizliği yaşıyorum şimdi
bazen iki cümle takılıyor boğazıma
bazen sessiz çığlıklar kopuyor içimden
üşüyorum sensiz,ellerimi ısıtan ellerin yok
içimi eriten gözlerin yok
bir ateş var sol yanımda
birde sana verdiğim söz dudaklarımda...

koşup sana gelmek istiyorum gücüm yok
özlüyorum demeye lüzum yok
gelsem yanına,kokunu içime çeksem
ellerini alsam avuçlarımın arasına
halim yok sevdiğim..halim yok..

böylemi yaşanırmış ayrılıklar
böylemi koyarmış hasret insana
bir bilsen nasıl muhtacım sana
bir bilsen bu can ölümüne hasret sana

bilirim sende sığamassın kendine
gece sessiz sessiz ağlarsın hissederim
dayan birtanem dayan
birgün geleceğim
bu yürek yarısına kavuşacak,bu beden yeniden hayat bulacak,
bir sarılacağım sana
ölüm bile ayıramıyacak!!!!
 
sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara
yağmurlu havalara, bu kasvetli aksamlara...
sen varken
bakıp geçmezdim tren istasyonlarına otobüs duraklarına..
sen varken ayrılanlara ağlamazdım..
yıkılmazdım biten sevdaların ardından
gidenlere küsmezdim
kalanlara acımazdım..
sen varken böyle üşümezdim,titremezdim..
masumdum,çocuklar gibi böyle delirmezdim
hele ölmeyi hiç düşünmezdim
şimdi soruyorum sana;
adı sevdaysa bu cehenneminn
SEN YAKTINDA BEN YANMADIMMI?
 
GÖRMEDİK
DUYMADIK
BİLMİYORUZ
AŞIKIN TARİFİNİ
SADECE KİTAPLARDAN OKUDUK
AŞK ACI ÇEKMEK
AŞK YANLIZ KALMAK
AŞK TEMMUZUN ORTASINDA YAĞMURA HASRET KALMAK
KUTUPTA GÜNEŞE HASRET KALMAK GİBİDİR AŞK
AŞK ÖYLE BİŞEYDİR Kİ
DENİZDE SUYA
FIRTINADA RÜZGARA
ÇÖLDE KUMA
HASRET KALMAK GİBİDİR
DÜN GECE UMUTLARIMI RÜZGARLARA FISILDADIM
YARINLARIMI DENİZE BIRAKTIM YOSUN MİSALİ
BİR ÇIĞLIK MİSALİ SALDIM GÖKYÜZÜNE HAYKIRIŞIMI
İİÇİMDE FIRTINALAR KOPARKEN
YANLIZDIM KİMSESİZ ve SENSİZ
AŞKIMDI TEK TESELLİM
BİRDE SEN........
 
Kendimi avutmak istercesine
Çocuksu hayallerle beslediğim
Sımsıcak bir umut saklardım içimde
Bir gün bir sokaktan dönerken, senle karşılaşırım hayaliyle
Sana yanan, gönül hasretiyle kavrulan yüreğimde
Sensiz, anılar biriktirirdim
Sanki kollarımda sen varmışsın gibi sarılırdım hayata
Sımsıkı tutardım tek bir anını kaçırmadan…
Kazanmak için savaşmak dediğinde
Başlamadan kaybetmiş kimse sancısında dinlerdim hep seni
Hayatın sonu eğer umut haline gelmişse en mutlu zamanımda
Kendimi tutamayarak ağlardım
Ve hıçkırıklarımı kendi içimde saklardım
Sessiz ağlamak, sensizken nasıl bir kederdir bilir misin ?
Gözlerinde bilemediğim korku bir girdabında
Dolambaçlı bir yola savrulurken anlayamamıştım
Ellerimden kayıp giden senmişsin meğer
Ve sonra, senden bana kalan
Yalnızlık ve kedermiş…
Artık ağlamıyorum,susuyorum…
Sensiz olduğum zamanlarda sensizlikle beslediğim umudumu büyütüyorum
Ve gökyüzüne bakıyorum…
Puslu gökyüzleri aşk kıvılcımları ile aydınlanırken
Bense kapkaranlık dünyamda hasret tohumları serpiyorum kalbime
Ve sadece o günü bekliyorum
Seni alıp yaşatacağım o günü …
 
sana kızamam ben
gecikmişliğim senin suçun değil,
biliyorum, benim erkenciliğimden..
beni tarih kitaplarında okuyorsun,
beni bir geçmiş zaman eki yapıp,
en sevdiğin cümlenin sonuna koyuyorsun
ben seni dünde ararken,
sen henüz gelmemiş bir yarında bekliyorsun..

sana kızamam ben
senin gülüşüne sızılandım,
ve seni bildiğim o gün,
ansızın yitirişime hazırlandım
bana hep hüznümü yaşarken dokunuyorsun.
biliyorum, senin açmamış bir gülün var,
ve yakınlaştıkça,
o gülün özüne kokuyorsun..

sana kızamam ben
en ölümcül ifadesidir aşkın, ağlamak.
en çetin kavgasıdır yalnızlığa meydan okuyup,
uykusuz bir gece de sabahlamak.
uzaklığına alışamam senin,
asıl zor olan,
içinde bir uzaklık olduğuna alışmak.
yani sevdalandığın yarın da yoksam,
ve seni kaybettiğim bir umudun ortasında bulmuşsam,
sen getir gerisini.
bu nasıl yaşamak.?


sana kızamam ben
bu bir haksızlık değil,
bu bir katliam.
bu yüreğin en derin sancısı,
dağılıp kaybolması aklın dimağın,
sana söylemek istediğim sözler vardı,
hepsi darmadağın!
senin adın .......?!
senin adın sonbahar,
senin adın,
geçmek bilmeyen bir kalp ağrısı.
gitsen de gelmediğin bir yoldan,
biliyorum,
yok sonrası.
 
Üzerine daha bir tek keLime yazmadan birazdan buru$turup atacağını biLdiğin
beyaz bir kağıt duruyordur önünde.
ELinde ise çocukLuktan kaLma bir aLı$kanLıkLa
arkasını kemirdiğin kara bir kaLem.
Kara, kapkara, tıpkı içinde buLunduğun oda gibi. . .

Bıçak gibi bir gidi$ti
Arkanı döndüğünde
SaLLanmadı sardunyaLarımın yaprakLarı
Kesin we net
Sadece bitti…

Bir ağırLık çöker üzerine, buLunduğun yere sığamazsın. Görünürde hiçbir neden
yoktur ortada. Boğazına sarıLanın kim, içini daraLtanın ne oLduğunu biLemezsin.
Ama biLdikLerin de wardır eLbette; yaLnızsındır, için daraLıyordur, yüreğin
burkuLuyor we sawunmasızsındır. . .

BekLedim
BekLeyi$Ler içinde
KayboLu$umu seyrettim
Seni sewmek
Yeniden war oLmaktı
Ben sensizLikte zamana yeniLdim…

Hiçbir sesin anLamı yoktur. ÇaLan teLefonLara aLdırmazsın. Konu$mak bir
eziyettir we derdini anLatmanınsa hiç ama hiçbir anLamı yoktur. Bakı$Ların
bo$tur. Kendine biLe katLanacak durumda değiLsindir. Hiçbir $eyin o anda seni
mutLu edeceğine inanmıyorsundur. . .

Güne$
İnat etmi$ bir kere
Doğmamak için
Doğmayacak i$te…

İLahi bir güç, hayatında değer werdiğin her kawramın içi bo$aLtıLmı$tır sanki.
Ya$adığın kente de, o kentte ya$ayan dostLarının da, yakınLarının da
yabancıLa$tığını dü$ünürsün. Hiçbir $ey gözetmeden, hiçbir $ey bekLemeden
açtığın, hançerLenmiş yüreğinin kabuk tutmu$ yarası da, o yürekte duyduğun sızı
da önemsizdir o an senin için. . .

Güne$ bu eLbette doğacak
Ba$ka suLarın
Ba$ka ku$Ların
Kanına karı$acak
Sadece zamanını bekLiyor…

Hayatımı tam da sorguLama zamanı diye dü$ünür, biLmem kaçıncı kez ruhunLa
giri$tiğin sava$a hazırLanırsın önce. Ama anında wazgeçersin. Çünkü bir daha
böyLe bir sawa$a girecek ne gücün wardır, ne de o sawa$ta arkanı yasLayacağın
yüreğine we beynine güwenin. . .

Dünya war oLdukça sürecek
Bir MaSaLın kahramanLarıyız biz.
Birbirimizin farkındayız
We bu farkındaLık
Can yakıyor. . .

”Neyse ya bo$Wer” dersin. “Bo$wer” irsin. . . Kırarsın kaLemi, buru$turursun
kağıdı, koca bir yudum aLırsın kadehindeki zehirden, yasLanırsın arkana we
güLümsersin. . .
 
......20 li yaslara kadar iyilikle kötülügün ülkesi,
kalin sinir çizgileriyle ayriliyor birbirinden. Siki
dostlari ve düsmanlari oluyor insanin. Onlari ölesiye
seviyor yada ölesiye nefret ediyor onlardan.

30 larindayalani hakikatten ayirt etmeye basliyor. Iyi
sandiklarinin hiyanetiyle tanisiyor, sirtinda dost isi
hançer darbeleriyle; ve en kötü zannettigi sefkatle
imdadina yetisiveriyor.

Zaman kanatlanip da 40 in ayaklastiginda insan, iyiyi
kötüden ayiran hudut çizgilerini birbirine karistiriyor.
Iyilere naksolmus kötüyü ve kötülerin içindeki iyiligi de
kesfediyor ademoglu. Anliyor ki, iyi insan/kötü insan yok;
insanin içinde iyilik ve kötülük var, kötüyle iyi panzehiri
degil birbirinin; kankardesi. Iyilerle kötüler
çekistirmiyor ipi. Iyilik ve kötülükten örülmüs ibrisimin
kendisi.

Bunu anlayinca sasmiyorsun nefretin birden sehvete
dönüsmesine; aci girdaplarinin içinde hazzin raksetmesine.
Tevazuyla gurur, haysiyetsizlikle onur el ele yürüyor.
Insan, suuraltindaki isyankarla sahtekari, günahkarla
tövbekari birarada farkediyor. Benim, hükmeden ve boyun
egen, zulmeden ve aci çeken. Bunca siddet kadar onca
merhamet de benim eserim. Minneti nefrete, korkuyu
cesarete, zaferi hezimete bulayan benim. Kundak bezime
tipatip benziyor kefenim, hayatim muhtesem ve sefil, magrur
ve rezil, hayasiz ve asil.

Iste bu kesif kolaylastiriyor yasami.. Anliyorsun ki
toplumlar gibi insanlar da kanli iç savaslarina borçlu
ilerlemesini..

O zaman , iyileri kötülerden ayirmakgibi nafile bir ugrasi
birakip -basta kendin olmak üzere- insanlarin içindeki
iyiligin pesine düsüyorsun; kiymet bilmeyi ve -yine basta
kendin olmak üzere- herkesi hos görmey ögreniyorsun.

Tükendikçe pahalaniyor zaman; günler azaldikça uzuyor.
Saçlarin gibi, seyreldikçe degerleniyor dostlarin.
Günahlari ve zaaflariyla da övünüyor insanlar; sevaplari ve
zaferleri kadar.

Önemli degil kaç kez yenildigin; önemli olan, kaç
yenilgiden sonra yeniden dogrulabildigin.

Bu paramparça ruhlardan, çeliskili duygulardan, çatismanin
açtigi yaralardan mucizevi bir ahenk çikiyor ortaya ki
olgunluk diyorlar adina....
 
insanların çoğu sevmekten korkuyor
kaybetmekten korktuğu için...
sevilmekten korkuyor kendisini sevilmeye layık görmediği için
konuşmaktan korkuyor,eleştirilmekten korktuğu için...
duygularını ifade etmekten korkuyor,reddedilmekten korktuğu için..
unutulmaktan korkuyor dünyaya iyi birşey vermediği için...

VE ÖLMEKTEN KORKUYOR ASLINDA YAŞAMAYI BİLMEDİĞİ İÇİN....
 
Yürüyelim
Yürüyelim sevgilim..
yanına sevginide al
unutma sakın buse mi
gözlerimi kararttım
kalbim seninle
ve de Allahımı aldım yüreğime...
yürüyeceğim.
yaşayacağım..
yaşatacağım...
kahverengi kadife ceketimi de alacağım..
üşürsen sana veririm
hoş seni üşütmem ya
ama belli mi olur
belki üşürsün..
belki ayazdan etkilenirsin..
belki savrulacak gibi olursun rüzgarda
tutarım seni
tutarım seni kollarından
sonra tekrar sarılırım usulca..
yürürüz birlikte..
ama bir fark var bir yerde
ben ışıklı otobanlarda
sen ise kalbimde......
 
suçum;
duygularımın dibinde nöbet tutmaksa eğer
hiç hesapsız kitapsız sevmenin karşılığını
bu ******** dünyanın kubbesinde
kurduğun darağacında verceksem
son dileğim sorulduğunda
ilk seni seviyorum dediğin günki gibi
seni seviyorum demen olurdu......
 
Bir tek şeyi unutma; seni sevdim ben...
Yakamozlarında yıkadım sevdamı çırılçıplak,
Seni sevdiğimi bağırdım mehtabına,
Beyazında akladım bulutunun,
M@vi mavi sevdim seni, içim kan ağlayarak
 
Bizi bilirsin
avuçla su içmeyi
marifet biliriz,
yenilmeyi bir de
kendi sahamızda...

bizi bilirsin
saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz.
limonla!
tesbih yaparız,
düş kırıklarından..

bizi bilirsin
ağzının içinde oturmak isteriz.
ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz
ağzını...

bizi bilirsin,
yaşamak biliriz,
vademiz dolduğunda
avuçlarında gömülmeyi.
 
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere

Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre

Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlıyabiliyorsan
Acılar art arda dinmeli

Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli.

Sevin ağlıyabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.
 
ELVEDA SEVGİLİM

Söyleyecek bir söz kalmadı artık
Elveda sevgilim elveda sana
Sonunda bizi de buldu ayrılık
Elveda bir tanem elveda sana

Sendeki resmimi yırtabilirsin
Kalbinden aşkımı atabilirsin
Beni de maziye katabilirsin
Elveda sevgilim elveda sana

Bu aşkı burada bitiriyoruz
Bu sayfayı artık kapatıyoruz
Mendiller sallansın ayrılıyoruz
Elveda sevgilim elveda sana

Bu gece son defa bakışacağız
Bu gece son defa sarılacağız
Ne yapsak çaresiz ayrılacağız
Elveda sevgilim elveda sana
 
BİR UMUT

Yorgunsun,uzaklardan gelmişsin;
Yitirmişsin neyin varsa birer birer.
Bir sağlık,bir sevinç,bir umut...
Onlar da neredeyse gitti gider.

Dost bildiğin insanların yüzleri
Aynalar gibi kapkara.
Suyu mu çekilmiş bulutların?
Dönmüşsün kuruyan ırmaklara.

Taşlara düşen saat gibi,
Ne artı, ne eksi.
Bir sağlık,bir sevinç,bir umut
Hikaye hepsi.
 
Yüreğimden ayrılık şarkıları geçiyorsa ,
Gene adımlarım sana doğrudur.
Kırmızı olur akşamlarım,
Kırmızı felakettir derdin!
Felaket ne demek...
...
Odam mum ışığı,
Denizin kokusunu özlüyorsam,
Gene dümeni sana kırmışımdır
Boğulur musum sana her geldiğimde öyle diyordun!
boğulmak ne demek...
...
...
...
Kaç dümen kırdım onun yolunda..
Kaç kez söyle düş bozgunu!
Dumanım biraz sarı
biraz kızılca
Ondan kalan küllerim var
Oynadıkça dağılıyor havaya
titriyorum.
bir o yok!
Oysa ben kaç adım yakınında
Soluğuna titredim
bir tek onun haberi yok!
geriye ölü bir suskunluk bırakacağım
hiç açılmamış yaralardan kanayacak sancısı,
ve gözleri ağır yaralı
heryerde beni arayacak
Boğulmak mı dedim?
boğulmak budur işte
kokum umulmadık düşecek
yanına ıssız bir gece
pişmanlık bir bir kemirecek
ruhunu her bir öpüşte
boğulmak nedir diye sormuştun
boğulmak budur işte.
değil mi?

BOĞULMAK BUYMUŞ İŞTE.
 
Gece,
Duvardaki gölgemle oynadım.
Kuş oldum,uçtum sana,
Nilüfer oldum,yavaşça açtım.
"Seni seviyorum"yazdım,
bozuk harflerle...
Öpmek istedim,kendimi öptüm...
Öptüm ken-di-mi...


Dün gece duvardaki gölgemle oynadım.
Her şey ikilenmiş bu gecede
masam
sandalyem
kitaplarım
Ellerim,başım,kollarım...
Ya gözlerim?Ah yüreğim!


Dün gece duvardaki gölgemle oynadım.
Kuş oldum
Nilüfer oldum
Mum söndü
Sen oldum
 
Seviyorum diyordun..
Sana gore sevendin sen
Bendeki sevgiden cok baska biseydi gozunde.
Ben yagiyordum....
Yagiyordum ve cogaltiyordum denizimdeki sulari
Gel-gitlerim oluyodu sozlerin. (geliyordum, gidemiyordum....!)
Her sozunde doluyor
Her bakisinda cekiliyordum...
cekiliyordu sularim, sözlerim, acim...

ben yagiyordum...
yüregimi temizliyordu sularim.
Tohumlarini filizlendirdigi kadar
Ciceklerimi cürütüyordu !

Ben yagiyordum.
Akiyordum yuregine....
sana umarsizliginin
Umudu vermiyordum.
Kanini temizliyordum yüregimin
Sel olup cosuyordum....

Ben yagiyordum...
Gökkusagi bagliyordum acilarina.
Mavilikte bir yildiz gosteriyordum.
Günese anlam katan karanliklarin oldugunu,
Ve yagmurun birtek kislari yagmadigini ispatliyordum.

Yagiyordum asagidan yukariya!

Ben yürekler dolusu yagiyordum....
Hani derlerya bardaktan bosalircasina...
Iste bende oyle !
Yürekten bosaliyordum....
Yagiyor, buharlasiyor
Tekrar yagip tekrar buharlasiyordum...
Bitmiyordum....
Bitiremiyordun beni...

Ben yagiyordum...
Gunes doguruyordum sana.

Tutkular birakmiyordu pesimi.
Oysa biyerde bitmesini bilmeliydim...
Ama ben yagiyordum!
Erozyona ugruyordu yuregim (ve ben dinmiyordum yinede.)

Ben yagiyordum...
Topragim kuruyordu.

Inan Cok zorladim kendimi
Bitecekse birseyler bitmeliydi
Olmuyordu...
Yagiyordum yanginlarima!
Köz oluyordum...

Ben yagiyordum...
Islaniyordu yanaklarim!
 
sevginin bittiği yerde sarıl bana
heyecanların tükendiği
ve artık yapacak hiçbir şeyin kalmadığı bir anda
çek kolumdan../..gözlerimi daya gözlerine
bir anda dalıp git bana

ismini anmaktan usanmayan dudaklarımı öp..

düşlerimizin yorulduğu yerde tutun bana
beni çağıramayacak kadar uzakta ol
ve ben gelemeyecek kadar koşayım sana
imkansızı iste
mesela "unut", de
dudaklarım değil gözlerim boşalsın o dakika
giderken unutamadığım yerden dönüp bakayım sana

özlemlerine gebe kalan bedenimi öp..

üşümeye başladığın yerde ısın bana
gözlerim ağlamaktan şişmiş olabilir../..aldırma
her halimle güzel bul beni
her halimle karış bana
bir demet papatyayla bile kandırabilirsin beni
sakın unutma sende tutunduğum yer kadar yüreğimi öp.
 
lümün ikizidir bu aşk,
Bense birinin olmadığı zamanlarıma
Öbürünü yetiştirdim hep..
Oysa,sen kanatlarımı kırdın kıralı,
Ne aşkı tadabiliyorum,
Ne de ölüme kanabiliyorum..
Böyle tükeniş değil benimkisi.
Ne onu kabullenebiliyorum,
Ne de seni böyle içime sindirebiliyorum.
Başka sarılışlara emanet edemezdim seni,
Sen başka öpüşlerin koynundasın..
Şimdi hangi mum kokusunda,
Hangi mevsimin sabahına uyanıyorsun?
Belki de o gözlerin büyüsünde,
Derinlerde,
Dalıyorsun..

Ölümdür bu aşk,
Bense öldüğüm zamanlarımda,
Senle yetindim hep..
Ben seni başka sevişlere emanet edemezdim..
Oysa sen,
O'nun koynunda,
Beni seviyordun.
Nasıl inanayım?
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst