Aşk Şiirleri

Gitmelerin hakim olduğu uzak bir diyardayım ben
Sırtımı dayadığım beyaz bulutlarım olsa da,
Dilimde sana dair âhlar var
Ve yüreğimdeki bitimsiz sitemler sanadır yâr...

İçinde ne kadar ayrılık varsa buldum,ne kadar sertse rüzgârın onca savruldum...

Önce yalpaladı beden
Kaçamadı sağanaklar(ın)dan
Islak,sefil,derbeder...
Yürek perperişan!

Ne baharlar gördüm,ne sıcaklarda kavruldum
Ben yine bir sana soludum...
Dayanmıyor bedenim sensiz,
Isınmıyor...
Bu dondurucu soğuklarda
Yürek buz kesiyor!

Uğruna kaç savaşta yenildim
Kaç cephemde yerlebir edildim...bilmiyorsun
Ve sen sapasağl***en,
Ben yavaş yavaş eriyorum...görmüyorsun

Yıldız ağlıyorum geceleri...
Damla damla duam,damla damla sevdam
Süzülüyor yanaklarımı yakarcasına...
Kimse durdurmuyor
Dökülüyorum!!!

Tek ganimetimi _sen'imi_ yitirdim
Biliyorum...yenildim
 
Ah Bir Bilsen



Ah bir bilsen, kaç defa yutkundum
Ah bir bilsen, kaç kez dilimi ısırdım
Hep sabrettim o sözü söylememek için
Şeytan ile düşmanın sevinmemesi için

Ama, her insanın da bir dayanma gücü var
Elbette, benim de bir dayanma gücüm var
Sabrım taşarsa benim de bir tek sözüm var
Dikkat et, her insanın dost ve düşmanı var
 
Ah Sen!



Rüyada konuk ettim seni
Dillere destan ettim seni
Başıma taç edecektim seni
Yarama ilaç edecektim seni

Gönlüme sultan etmiştim seni
Kalbime mesken etmiştim seni
Yine de yaranamadım ben seni
Mecnuna çevirttirdin sen beni

Ölümü çook arattırdın sen bana
Deli divaneye çevirdin sen beni
En çileli şair yaptırdın sen beni
Çilemle yaşamayı öğrettin bana
__________________
 
ANISINDAYIM



Hafifçe ısırılmış bir elmanın dilimindeyim
Elmanın kokusundayım
Anısındayım -kimbilir kimin-

Anılarda görünür, düşlerde görünmez insan
Düşlerde görünen anlamlardır
Özelliklerdir bir de belli belirsiz.

Ve
İnsansız anı yoktur. Var mıdır?
 
Bu şehirdi,benim ilk hasretim bu şehirdi,
Sırdır anılarında hala sır çocukluğum!
Sanki başka bir izden başka bir semte girdi,
Hep böyle şaşkın şaşkın bakınır çocukluğum...

Ne kaybettiyse hep böyle kaybetti bu sersem.
Sırra ihanet olur bundan bir fazla dersem!
Hangi köşe başından önüne çıkıversem
Ağlamaklı bir tavır takınır çocukluğum...

Zor bu düşten kurtuluş,pek dalmasam derine
Ama teğet geçilmez ki eski bayram yerine
Doymaz parmak uçlarım hasret buselerine;
Her şeye tekrar tekrar dokunur çocukluğum...

Ey yakın insanları bu ıraksı diyarın
Beni bileceksiniz sarın çevremi,sarın.
Gözlerini bu şehre açmış tüm yavruların
O saf bakışlarından okunur çocukluğum.

Yüzüm gülümsüyor ya,yeter mutluyum,şenim,
Bırak dere taşmışken ıslansın paçam,yenim.
Şu anda ne geçmişten şikayetim var benim
Ne de geleceklerden yakınır çocukluğum.

Varsın üstüme tek tek kapansın dış kapılar
Kale mahkumu gibi sarsın beni dört duvar
İçimde her anıya açık birer kanat var
Hep o pencerelerden sarkınır çocukluğum...
 
altı saatte sensizlik



sensizlik susuzluk gibi acı.
bir saatte ağzım kuruyor.
ne tek bir kelime,
ne de bayat muhabbetler
arıyor dilim, damağımda.
ikinci saatte hayalin geliyor aklıma.
bir galon suyu devirecek kadar susuzum,
seni öperken boğacak kadar sensizim.
üçüncü saatte seraplar çıkıyor karşıma.
vaha gibi hayalinle çalkalanıyorum anılarda.
koşukça kaçıyor resmin,
donan gözlerimin önünde.
dördüncü saat en zoru.
aklımdan çıktı artık hayalin,
tüm yüreğim tüm damarlarım seninle,
sevgi ve özlemle dolu.
kanım su olsa,
kesip şakağımı içerim kana kana.
kanım sensin.
ve hiç düşünmeden dayıyorum bir kamayı bileğime,
süzülüşünü izliyorum parmaklarımın arasından senin.
her damlada bir kat daha özlüyor seni benzim.
beşinci saatte artık sen yoksun.
ruhunu görür gibi oluyorum,
nurdan sürülü bir perde ardında.
altıncı saatte ise ben yokum.
hasret tabutunda, yokluğunla ezili,
özleminle dikili oluyorum.

sensizlik susuzluk gibi acı veriyor.
ne susuzluğa dayanır bu can,
ne de sensiz bir geleceğe...
 
Sabrın çalkalanıp taştığı sulardadır
Çığlıklarla parçalanmış uykularda
Buruşturulup atılmış aşklarda
Ve çalınmış mutluluklardadır
Ses ile yürek
Büyük rüzgarların o yanık şarkısı
Hala yükselir içimizden dağılır
Coşkunun doruklarında sürer yankısı

İlk kurban adanırken bir nehire
Korkunun ilk nişanında başlamıştır
Gözyaşının ilk damlasından kalma
yaslı baharlarla gelmiştir bugüne
Kanla yazılan yasalarla
Açlığın otağ kurduğu sabahlara
Ve sonuçsuz kalan ahlarla gelmiştir
Acıya kurşun işlemez artık
ölüm bile bu acıyı cellat bilmiştir

Yok bundan böyle ter yarası
Zincir tusaklığı ve sabır
Kırbaç yalvartması sessizliğin
Can pazarı ve kahır yok
Her şey yaşanan şu gün gibi gerçek
Adımız halk olduğu günden beri
Bir direnç olmuştur bizde sevinçler
Şimdi acının her kuraklığında
Onlar
Yüreğimizin ovalarına çiselenirler

Boşuna değil bu ölürcesine sevmek
Ve ölürken bile yürümek
Boşuna değil
Hep yatağı olduk tarihin ırmağının
Yenilgilerle durulmanın
Zaferlerle köpürüp kabarmanın
Ama hiç bir zaman
Anası olamadık geçmişi doğurmanın

Yıdızlar ve sular tanıktır
aç ve kavruk bir memeden
Direnmeyi yudum yudum emen
Bir çocuk gibi öğrendik
Ve direndik
Ordular kurduk türkü renklerinden
Bütün ağıtları bir hücumda yendik
Acıya kurşun işlemez artık
Biz yaşamayı zulümsüz sevdik
 
Ne vardı gidecek,beni terkedecek
Arkanda gözlerim yaşlı,bitik
Sayamadım günleri,herşey eksik
Bumuydu yeminimiz,biz böylemi sevdik
İnat yaptın,nefret kattın,aldattın
Sevdamıza, aşk'ımıza ihaneti kattın
Sende pişmansın,ayrılık acısını tattın
Herşeyimi aldın,beni bir pula sattın
Söyle,ne geçti eline acıdan başka
Yaktın beni aldattın,gittimi hoşuna
Uğraşma,çaba harcama boşuna
Bir tek o kaldı,dokunma gururuma
 
Felek ne kadar kahretse kalbimize,
Zaman zaman hatirladigimiz olur,
Hangi dilber ilk aski tattirdi bize;
Bir bahtiyarla yasadigimiz olur.

Ah o yaz gecesi, o mehtap, o havuz!
Balkonundan gul atan comert sevgili!
Askinla deli divane oldugumuz,
Sarmasiga tirmandigimizdan belli.

Belki bugun bu yasta tekrar olunmaz,
Ilk ask gecesinin masum yeminleri,
Fakat nerde ilk opusun verdigi haz?
Saadet bilmiyorum o hazdan gayri
 
Hergün, bir önceki gibi,
Anlamsızda olsa geçiyor.

Nefes alıp vermek, yetmiyor.
Koşuşturup durmakla, bitmiyor.

Yaşamın anlamını yakalamak,
Ve onu hissetmek gerekiyor...
 
Bir hoş oldu dünya seni sevince
Dilim tutuluyor daha görünce
Ansızın karşı karşıya gelince
Gözlerine bakacaktım .. Utandım.

Hayalimden çıkmadı güzel yüzün .
Aşk korku , aşk ümit, .bir tatlı hüzün
Yanyana yürürken seninle bir gün ,
Ellerini tutacaktım...Utandım.

Ümit ışığı vardı gözlerinde
Biliyordum ki seviyordun sende
Kaç kez , kaç kez karar verdiğim halde.
Seni seviyorum diyecektim...Utandım.

Yıllar geçti bugün yarın diyerek ,
Sevgilim seni daha çok severek
Başımı avuçlarına vererek ,
Ağlamayı çok istedim..Utandım
 
anam benim
güzel anam
anacan
ne vardı elini çabuk tutacak
beni böyle apartopar
sokaklara savuracak ne vardı


sen de güzeldin elbet
insanın anası güzel olmaz mı
güzeldin elbet
güzeldin de anacan
şimdikiler bir başka
şimdikiler felaket
 
GEL

Neredesin benim gül yüzlü yarim,
Acılar hayatı karatmadan gel,
Sensizlik kaderim, yalnızlık karım,
Saçımda aklarım çoğalmadan gel,

Habersiz gidişin neye yaradı,
Her geçen gün gözler seni aradı,
Güzel günler varken dünyam karardı,
Gözümde yaşları kurutmaya gel.

Yaşarız dünyada bizler kiracı,
Her günüm ızdırap, her günüm acı,
Mutluluk ne demek bana yabancı,
Gözlerim hayata kapanmadan gel
 
Beyhude

Yalnızlık bir uçurumsa eğer beni en dipte bulabilirsin.
Gelmek istersen eğer çekinme sen de gelebilirsin.
Nasıl olsa
Bu uçsuz bucaksız gönül tarlalarının sonunda
Hayata küsmüşlerin yeşerttiği
Suya kavuşmuş toprak gibi canlı
Sevgi çiçekleri açan bahçelerden çok var.

Çekinme gel
Burada her yalnıza yer var.

Yalnız,
Sakın buradaki yalnızlara imrenme.
Bütün bu güzelliklerin içinde yaşayan
Yaşıyormuş gibi görünen biz yalnızların ulaşamadığı
Güzellikler çok daha fazla acı veriyor bana
Bakıp da görememek nedir bilir misin?
İsteyip de alamamak, sevip de okşayamamak.

Bu yüzden ne olur
Sen yukarıda kal. Fırsat bulursam
Ben sana gelirim.
 
Seni Yaşamadan Ölmeyeceğim

aşka özgü zakkum bahçelerinde
gene acılarla kalıyorum ben
deniz ölesiye yakın ayaklarıma
ey ülkemin pusatsız kahramanları
erzurum garında, banklar üstünde
sükût-u hayâle uğrayan kalbim
geceyi kavrayan parmaklarımla
bu hasret, bu hicran zelzelesinden
beni kurtarmaya gücünüz yetmez
çünkü mutsuzluğun mekteplerinde
ıstırâp dersleri alıyorum ben

gittikçe yaklaşan bir âfet gibi
intihâr yanılgısıyla
yollar beni esârete çekiyor
şehrâyin şarkıları söylüyorum içimden
şarkılar ki, hep aynı nakaratla bitiyor
sen bir garip delisin
gözleri perdelisin

erzurum garında, banklar üstünde
susuzluktan ağlayan bir güvercin
içime vuruyor kanatlarını
nağmelerin ateşinde parlayan
kuşlar bölük bölük hayatıma giriyor
bütün çığlıkları kuşanmış ölüm
dudaklarında siyanür
oysa bilmiyor ki, bu yolculuktan
yollar tükense de, dönmeyeceğim
seni yaşamadan ölmeyeceğim
o çin hârikası bakışlarını
o pekin gözlerini
gözlerin ki, gece donanmasıdır
yoksul ve yabancı mısralarımın

bedenimde çıban çıban ağrılar
ben bu ağrılardan zevk alıyorum
ejder tepesinde bunalıyorum
bir yanda kum fırtınası
diğer yanda esrârengiz
karakalem çalışması bir deniz
rüzgârla, yağmurla ve yıldızlarla
başlamak üzere son âyinimiz

erzurum garında gece yarısı
bankların üstüne şimşekler konar
bazen bir yıldırım gezinir saçlarımda
bazen bir melek saatler boyu
yakama ölümsüz çiçekler takar
erzurum garında gece yarısı
hıçkırıklar boğazıma tıkanır
nemrut ateşiyle sabaha kadar
içimde binlerce ibrahim yanar

koltuğumda efsaneler kitabı
kafdağından nergis devşiriyorum
başını dayamış omuzlarıma
o eski, o yaşlı zümrüdüanka
ben bir çin sarhoşu samanyolunda
denizi tartışan bakışlarını
geçmişime asla gömmeyeceğim
seni yaşamadan ölmeyeceğim

perdeler kalkıp da sabah olunca
aldırma aras’ın öyle bulanık
öyle mahzun aktığına
palandöken yine sisli, aldırma
ben hem sise hem çamura alıştım
senelerdir bu acıyla buluştum
mutluluk ne zaman çıksa karşıma
yalnızlık bir zindan, çöker başıma
 
şu parlayan yıldızı mı tutsam zor,
yoksa saçlarını mı?
güneşe mi dokunsam elimi yakar,
ellerine mi?
hangi hasret bu kadar düşman aşka,
hangisi bu kadar zalim?
nerede Ferhat,nerede Mecnun?
hangisi benim kadar çaresiz,
hangisi çölün ortasında yalnız,
ahh sevgili
ben miyim gözlerinde mum gibi eriyen,
ben miyim bu aciz.
 
Unutmak kolay diyordun ya
Kolaymış meğer
Unuttum adını,her kelimesini unuttum
Dalga dalga savrulan saçlarını unuttum
Kömür karası yaşlı gözlerini unuttum ben

Unutmak kolay diyordun ya
Kolaymış meğer
Yağmur altında gezdiğimiz sahilleri unuttum ben
Bana ilk seni seviyorum dediğin
O çay bahçesini unuttum ben

Unutmak kolay diyordun ya
Kolaymış meğer
Elini ilk tuttuğumda
Yüzündeki o masumluğu unuttum ben
Sarıldığımda ise
Başımı döndüren gül kokulu,kokunu unuttum ben

Unutmak kolaymış be bitanem
O yüzündeki gülüş,içindeki sıcaklık
Seni özlüyorum dediğinde
Gözünden akan iki damla yaş
Ve seni öptüğümde içinde kaybolduğum yıldızlar

Bütün bunları unutmak
O kadar kolaymış ki bi tanem
O kadar kolaymış ki
hepsini unuttum
 
Uzağında kaldım her şeyin,
Senin,sevginin uzağında…
Ellerim boşlukta kaldı,kollarım yokluğu sardı,
Sensizlik içime…en içime işledi.
Nedense bir türlü hazmedemedim gidişini !
Sanki hiç bir şey yapmamışsın gibi…
Sen gittin ben bittim…

Anlamsız savaşlar verdim inadına,
Zaman derman olmadı azan yarama,
Seni unutamadım,hasretinde toparlanamadım,
Yani gittin ya ! ben bittim…

Direnemedim sensizliğe,
Kahırla,isyanla geçti her günüm.
Alıkoydu her şeyimi sensizlik nöbetleri,
Ta hücrelerime kadar eridim,
Bakma öyle bir şey olmamış gibi;
Sen gittin ben BİTTİM…
 
Yine sancısı yaralanmış bir istekle ,
Kadere sordum ,
Neden sen orda ben burdayım diye,
Kader dedi ki ,
Kaderine çok güldün sen ,
Birazda ağla dedi bana..

Şimdi ağlıyorum ,
Hem kaderime , hem sana , hem bize...
Bilmiyorum bir çıkar yol ,
Ağlayarak geçiyorum ince ipin üzerinden...
Bir bir asıyorum dertlerimi bir ağacın dallarında,
Ve o ağaca bağlıyorum tül tül dileklerimi...

Suratıma çektiğim yorganı kaldırıyor kader bir an ,
Ağladığımı görüyor,
Anlıyor o da , yaşlarımdan okunuyor adın..
Uzaklardan da belli oluyor ,
Meleklerde soruyor yaşlarımda ki adın ne anlama geldiğini,
Söyleyemiyorum kader ayırdı bizi diye..
Kader'de ağlar diye...

Bir gerçek düşlüyorum sonu hayalime dayanan,
Hayalim gülüyor ,
Bu nasıl bir düş diye..
Sonra hayalim kaderime bakıyor ,
Kaderim ağlıyor bu sefer,
Kaderime bakıyorum , o da bana aynen bakıyor,
Güldür beni diyorum , güldüremem ki diyor..
Ağlatmayı başarıyorum kaderimi,
Bir an olsun silinmiyor adın ,
Bir an olsun dinmiyor kaderimde ki o tatlı sancın...
Bu gece anlıyor bana ait olan herşey , senin aslında hayal olduğunu..
Sen hep gülüyorsun,
Bende kaderimden istiyorum ki,
Hep gülesin ,
Bembeyaz dişlerini gösteresin herkese ,
O tatlı gözlerini,
O hırcın kaşlarını,
Ve sana anlam katan yüreğimi de ,
Ama yüreğim bir adım geri gitti bu gece...
Kahrolası gece..


Bana birşeyler söyle ,
Hayallerim yıkıldığında , ,
Yada yağmur gibi düşmeden gözlerime yaşlarım ,
Birşeyler söyle..
Şu kahrolası kadere,
Daha fazla canımı acıtmadan,
Birşeyler söyle yalvarırım...
Saatler on ikiyi geçmeden ,
Rüyalarıma girmeden ,
Birşeyler söyle...


Bu oda'da kıyametler kopmadan birşeyler söyle..
Meleklere sözüm varken ,
Bu sözler yok olmadan birşeyler söyle..

Çok istiyorum birşeylerin olmasını ,
O küçücük yüreğinin benim için çarpmasını ,
Ve adım gibi biliyorum kader'in bana güleceğini,
Kaderim ol,
Kaderimle yok olmayı bana bırak...
Ölüm korkusuna alışığım ben...
Ne de olsa bir kelebeğin ölüm korkusuydum bir zamanlar...


Hadi güldür yüzümü ,
Yolda yürürken ,
"Ben imkansız aşklar için yaratılmışım" şarkısını söylet bana..
Söylet ki tatmadığım mutlulukları patlat yüreğimde...
Bir silah gibi..
 
sensizlik çok ağır bir yük
geçen yolda kafama düştü bir kütük
gel artk özletme kendini
yoksa kapatıcak beni rtük

ağlarım kimseler duymaz beni
geçen gül yolda gördüm bir kedi
korktum ben, arkadaşım dedi kedidir kedi
gel artık özletme kendini
__________________
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst