Aşk Şiirleri

Adak

Ve yıllardan sonra sevgili Marya,
Gökyüzü simsiyah,
Yeryüzü ak pak,
Bir yolun düşerse Enadırlayf'a;
Zaman, gözlerimden çoktan çözülmüş,
Mesafe avcumdan kaymış olacak!

Ama bu şiirler, böyle perişan,
Böyle darmadağın, bir mezat vakti!
Sakın ortalarda kalmasın bu hak,
Bu öksüz kurbanlar sevgili yavrum,
Hep sana armağan,
Hep sana adak…
 
Adaletsiz Dünya

Adaleti dağıtmak
Bu cimri hayata düşmüş.
Vay halimize!
Sevgiyi, azgın sele;
Teselliyi, durgun yele vermiş çoktan.
Bir toz bulutu içinde
Gönderir fırsatları hep
Tek yönlü yaşamda.
Bana yalan söyleme ey hayat.
Kaçığa, bülbül;
Bizlere, sükut lisanı
Vermedin mi senelerce?
Tabirini yapamadığımız duygulara
Kilit vurmadın mı?
Yazın bedenimizden atıp
Kışın yollara sermedin mi?
Kimi kandırıyorsun? Ne karı?
Basmayacağım onlara.
Ben onlardan koca bir adam yapacağım.
Sen ne dersen de.
 
Adaletsiz Yar

Adaletsizlik yaptım sevgi için
Yar ettim seni, kaybettim
Dedim ya Adaletsiz Yar!
Sevgiyi son anda farketmişim ya da anladım.

Sevgimin hakkını kime vermekte adaletsizlik yapmışım
Hata etmişim...
Aşkın hakkını vermemişim, verememişim.
İsteklerimi anlatamamışım.
İsteklere bile adaletsizlik yapmışım.
Gururuma ekmek banıp yiyememişim
Sonunu geçmişte görmüşüm geleceğin.
Adaletsiz bir şekilde
Kan kaybına son verememişim
Kanımı dökmüşüm sözlerimle sonuna kadar.
Kanım bile adaletsiz kokmuş.
Şu an hakkını vermek istiyorum sevginin!
 
Seni seviyorum
Ecelim gelicek
Nefesim bitecek
İçim eriyecek

Son nefesimi vereceğim
Ellerinde
Veda edeceğim
İnanıyorum
Yok olup gideceğim
Ortalıklardan
Ruyalarında soracaksın beni
Umutlanacaksın güzel günlere
Mezarımda ağlayacaksın
BENİ NEDEN
YALNIZ BIRAKTIN DİYE...
 
Adam

Adam şapkasına rastladı sokakta
Kimbilir kimin şapkası
Adam ne yapıp yapıp hatırladı
Bir kadın hatırladı sonuna kadar beyaz
Bir kadın açtı pencereyi sonuna kadar
Bir kadın kimbilir kimin karısı
Adam ne yapıp yapıp hatırladı.

Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda
Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı
Adam bulut gibiydi, hatırladı
Adamın ayaklarının altında
Yıldızların yıldız olduğu vardı
Adam yıldızlara basa basa yürüdü
Çünkü biraz önce yağmur yağmıştı.
 
Adam dediğin
Şehrine muhabbetini yüreğinin derinliklerinde
Çeyiz saklar gibi saklamalı
Memleket kokmalı
Kokusuyla kendine çekmeli
Memleket insanını
Sılaya tutkusu
Bal arısının peteğe tutkusunu andırmalı
Adam dediğin
Gurbetten gurbete yaman ok salmasıyla ünlenmeli
Hasta ziyaretine gider gibi gitmeli
Hemşerisine muştular götürmeli
Adam dediğin
Bir Yunus, bir Sinan gibi anıldıkça adı
Memleketini hatırlamalı
Bir şehirle anılır olmanın
O şehri temsil etmenin kendi harcı olduğunu bilmeli
Ata ruhlarına karışmaya durduğunda
Mekânına kazma vuranı olmalı
Adam dediğin;
Hayatın dozunu ayarlamalı...
 
Adam Gibi

Ben seni hiç sevmedim ki
Yorgun akşamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim
Bir çiçeği sevmeni bir güle benzemeni sevdim
Bir de yıldızları sevdim
Eylül akşamlarında gelip gözlerinde durdular
Ben seni hiç sevmedim ki

Beni yola koyduğunda ayrılmayı sevdim
Kurşunları sevdim beni vurduğunda
Ağlamayı sevdim unuttuğunda
Yalnız olduğumu anladığımda
Ayakta kalmamı sevdim
Yıkılmamı sevdim seni her hatırladığımda
Ekmeği sever gibi sevdim sensizliği
Su gibi özledim temmuz güneşinde sesini
İkindide yağmur gibi
Geceleyin rüzgar gibi sevdim seni sevdiğimi
Ben seni hiç sevmedim ki

Kuşlara şarkılar öğretmeni sevdim
Menekşeyle konuşmanı
Nisana hatırlatmanı
Baharın bir adının da yalnızlık olmadığını
Düştüğüm zaman kanayan yanlarımı
Ve tuhaflığımı üşüdüğüm zaman
Sakız satan çocukları
Yeni çıkan şarkıları
Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim
Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe
Ben yangını sevdim
Yandığım zaman böyle işte
Ben seni hiç sevmedim ki

Bir gece bir ceylan indi dağdan kalbine
Bir gece bir şiir kibrit alevinde
Alemin ortasında kimsesizliğin sesinde
Buğusunda sabahın
Acımasızlığında bir ahın
Ağlayan yüzünde isanın
Ferahlatan gücüyle duanın
Korkutan yanıyla narın

İncirin zeytinin ve kalbin üstüne
Gülün üstüne
Tutunduğum umudun üstüne
Korkunun üstüne
Senin üstüne
Hepsinin üstüne
Ben seni hiç sevmedim ki

Gittiğin zaman
Gitmeni sevdim
Evreni sevdim geldiğin zaman
Kalmanı SEVMEDİM
Ürküyordum sana alışmaktan
YİNE DE sevdim gülümsemeyi
Mendilimi sallarken seni götüren trenin arkasından
Kırlara ilk kar düştüğü zaman
Ölümün ne güzel olduğunu sevdim
SENİ İÇİMDE ÖLDÜRDÜĞÜM ZAMAN

Her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim
Denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe
Ben yangını sevdim
Yandığım zaman böyle işte
Ben seni hiç sevmedim ki
Ben sevdim mi
 
Adam Gibi

Merakim gelecekti
Sordum büyüklerime
Çocuksun büyü dediler
Büyüdüm sordum
Büyüksün adam ol dediler
Adam oldum sordum
Adam gibi cevap veremediler.
 
Ağla Ey Dünya

Bir sıcak tebessüm verdin mi bana?
Sahtekâr gözlerin kör olsun dünya...
Söyle ne yaptım bilmem ben sana?
Yönünü tersine çevirdin dünya...

Mehtabı kapattın kara bulutla,
Yüreğin karanlık kalsın ey dünya...
Ne zaman birleşir yolum umutla?
Yolların tükensin bitsin ey dünya...

Kırıldı dalların ben tutununca,
Yaprağın dökülsün çıplak kal dünya...
Nehirler kurudu ben susayınca,
Yağmurun kesilsin çorak kal dünya...

Yıkıldın üstüme genç bir vakitte,
Kalkışın olmasın sürün ey dünya...
Bin hüzün saklı her bir sevinçte,
Gözyaşın dinmesin ağla ey dünya...
 
Ağla gözüm ağla gülmezem gayri
Gönül dosta gider gelmezem gayri

Ne gam bunda bana bin kez ölsem
Orda ölüm olmaz ölmezem gayri

Yansın canım yansın aşkın oduna
Aksın kanlı yaşım silmezem gayri

Beni irşad eden mürşid-i kamil
Yeter ben el daha almazam gayri

Varlığım yokluğa değişmişim ben
Bu gün cana başa kalmazam gayri

Fenadan bakiye göç eder olduk
Yöneldim sol yola dönmezem gayri

Muhabbet bahrinin gavvası oldum
Gerekmez ceyhun'a dalmazam gayri

Dilerim fazlından ayrılmıyasın
Tanrı'm senden özge sevmezem gayri

Söyle aşık dilinden bunu YUNUS
Eğer aşık isem ölmezem gayri
 
Ağladım

Bülbül gitmiş, viran bağlar;
Gül ağladı, ben ağladım...
Geçit vermez yüce dağlar,
Yol ağladı, ben ağladım...

Yanmaz sevgi sıcağında,
Hasret yatar kucağında,
Aş pişmiyor ocağında,
Kül ağladı, ben ağladım...

Haykırır duyulmaz sesi,
Şehadettir son nefesi
Son yolunda yok kimsesi,
Sal ağladı, ben ağladım...

Artık neşe haram bana
Kahrolurum yana yana
Gönlümü saldım yabana
Çöl ağladı, ben ağladım...
 
Gözyaşlarım sel olmuş akar gözlerimden
İçimde bir boşluk bir yara sana olan özlemimden
Her biri bin ah dökülür dudaklarımdan
Buna sebep olan hatırlardır

Ne zaman bir resim görsem iki gözüm iki çeşme
Beni sevmeden bir daha kapımdan geçme
Aşkım olmuş bir bıçak yaralar beni her gece
Yaralansan da sevdiğin tek incitme
 
Ağladım Bugün

Sana koşmak istedim sabrım tükendi
Takatim tükenmiş gücüm yetmedi
Sığındım biçare sensizliğime
Resminle konuşup ağladım bugün

Öyle ihtiyacım vardı ki sana
Seni hep yanımda aradım bugün
Belki bir teselli bulurum diye
Resminle konuşup ağladım bugün

Eline uzanıp tutmak istedim
Dudağından birkez öpmek istedim
Gittiğin yerlere gelmek istedim
Resminle konuşup ağladım bugün

Hüzünlü bir melodi kulaklarımda
Ruhum sensizliğin ızdırabında
Çeresizlik çemberi dörtbir yanımda
Resminle konuşup ağladım bügün

Yağmur damlaları arkadaşım oldu
Martılar sırdaşım yoldaşım oldu
Dalgalar duygularım gibi isyan ediyordu
Resminle konuşup ağladım bugün

Rüzgar sustu kulak verdi dertlerime
Ağaçlar ortak oldu bi çare kaderime
Kahretti gökteki bulutlar sensizliğime
Resminle konuşup ağladım bugün

Gel desen takatim güç bulacak
Mutluluğum yanında tarifsiz olacak
Tüm dertlerim inan mazide kalacak
Resminle konuşup ağladım bugün...
 
Ağlama

Gözlerinden akmasın tane tane yaşlar
Üzülme biter ayrılık bir gün
Lacivert geceler yeniden aşk ile başlar
Mavi gökte gülümser bize güneş yeniden bitince bu sürgün
İki Uzak yıldız gibi yanarken biz alev alev sevda ile
Ruhlarımız yine ışık olup birbirine değer
Asla sönmez bu ateş yüzyıllar geçse bile
 
Ağlama

Yıldızlara bakar mısın geceleri
Ve sayar mısın kayıp gidenleri
İnsan sayısınca yıldız varmış
Ölünce insan yıldızı da kayarmış...

Sen de bir yıldız seç o ben olayım
Sen şarkılar söyle ben parlayayım
Ve bir gece aniden yıldızın kaydığı zaman
Sen şarkına devam et sakın ağlama arkamdan...
 
Gecenın karanlıgında evın kımsesız ve en sessız halınde
Senı sen de araken sensızlıgın derınlıklerın de
Buldum o en tatlı halını

Anlardan ıbarettır senı tanımam
Ama her An bır asır olsa gerek
Hayeller vardır o asırlar ıcınde
Sadece elını tutup gozlerıne bakmak bıle
bır omre bedeldır.

Sen ne soylersen soyle
Yasarım senı o huzun denızının gunesle bırlestıgı cızgısınde
 
Hayat bir uçurumun kıyısındaydı, ve ben onu yakalamaktan aciz.. geri döndürecek neredeyse hiçbirşey kalmamıştı beni..O kadar çaresiz, yalnız ve zavallı..Ama hiçbirşey adına kendimi kötü hissetmiyordum, ya da hala yapacak birşeylerin olduğunu düşünmüyordum..öyle olsaydı bile, elimden artık birşey gelmezdi..ama sadece birisi, tek bir kişi değiştirebilirdi yönünü hayatın..

Ruhum o kadar delik deşikti ki her gün mutsuz uyanıyor olmamı anlayabiliyordum..öyle yıpranmıştı ki, öyle zordu ki tamiri..hep kalacaktı içinde birşeyler dünden arta kalan..bayatlamış tadında canlılığın..elimle tutsam tutabilirmiydim?? Sevseydim ve hiç bir zaman onu hor görmediğimi söyleseydim..başkalarının bunu yapması gerekmezmiydi ama..onu duvarımın ardında görmüş olanların..ruh görülebilirmiydi gerçekten?? Belki ancak hissedilebilirdi, ya da anlaşılabilirdi..ama ben çok görmüştüm başka insanların ruhunu gözlerinin içine bakarken..çok çocuktular, çok gücenik, asla yorgun değildiler ama asla yalnız..

Yalnızlıktı benimkinin de istediği belki..başkalarının bıktığı ama benim deli gibi aç olduğum yalnızlık.. umursamazlık ve biraz da delilik..yaptığım şeylerden sorumlu tutulmayı istemiyorum belki de ya da en doğrusu başkalarının yapıp edip sorumsuzca geride bıraktığı şeyleri toparlamak istmiyordum artık..çok garipti çünkü insanlar, çok gereksiz, neden Tanrı’nın onca insanı yaratıp başına iş aldığını hiç anlamamıştım zaten..

Yemek yiyip, uyumak ve kendini önemli hissedebilmek için konuşmak zorunda olan bir canlı..acziyetimiz bu kadardı..ve çok luzümsüzdü hayat, en azından bizim yaşadığımız..
İnce bir bulut olmak istiyordum gökyüzünde..gezinip duran ve insancıkları gözleyen ama hissetmeyen, onlara karşı ne nefret ne de kızgınlık..belki aşk olabilirdi..ne de olsa aşk alınıp satılmayan, yeri yurdu, kimde daha çok olduğu bilinmeyen ve o yüzden de güzel olan birşeydi..aynı anda birkaç yerde olabilirdi ve bu onun aşk olmasına engel değildi, tükenmezdi, tükeniyorsa zaten aşk değildi..bulutun aşkını insanın aşkından ayırmak mühim de değildi, az ya da çok hepsi aşktı..ne önemi vardı..Belki de buydu eksik olan, canlılığımızı sonsuz olan birşeyle birleştirme isteği..ve sonsuz olma isteği..ama sevgi değildi, ama cinsellik, sadece hiç bitmeyen bir his..insanı yaşatan diğer şeylerden farklıydı, çünkü o aşktı..o her zamandı..o tanrısaldı..
Birgün ölürsem eğer bu kesinlikle aşksızlıktan olacaktı..parmak uçlarım o tanrısal histen mahrum kaldıkları için artık var olmak istemeyeceklerdi..ve bir gün o capcanlı, neşeli kızın bu kadar yalnız olduğuna kimse inanamayacaktı..Kızın ölüm sebebi beyin kanaması olmayacaktı herkesin sandığı üzere, yürek yarası olacaktı..ruhu parçalanmıştı, tamir etmeye gücü yoktu, tamir edecek kimsesi de yoktu, kimse onun ruhunu görememişti..insanlar zaten elle tutup, gözle gördükleri şeylere inanırlardı, sevgi onlar için maddi şeylerdi.. göründüğü ve işitildiği gibi..anlamak ve hissetmek için vakit kaybetmeye değmezdi..onlar sevgi getirmezdi..sevgi bencildi..somut şeylerle ifade edilebilirdi, kimin daha çok sevdiği anlaşılabilirdi, ve birinin daha çok sevmesi diğerinin sevgisini daha az gösterebilirdi..ama ruhu anlayan kimse ancak aşık olabilirdi..ona aşık kimse yoktu..onun aşık oldukları da kendine benzerdi zaten, kendi ruhuna..ben sana bakınca kendimi gördüm diyebilirdi..ve hayatının sonuna kadar parmak uçlarında hissetmekten çekinmezdi ruhunu, o kendisiydi, onu en çok anlayan..ama o da gitmişti..o kadar üzgündü ki terkedildiği için, o da gitmişti..yalnızdı şimdi, ölesiye yalnız..diğer insanlara benzemesi için ancak duymaması, görmemesi gerekirdi..ve o kadar beceriksizdi ki bunu ancak yaşamayarak yapabilirdi..ama yaşamamaya karar vermesi nedense yeterli değildi..huzurlu bir ruh olacağı ve yeniden doğacağı günü beklemekten başka çaresi yoktu..yoktu işte..hayatın çaresizlikten öte anlamı yoktu..onun için hissedilmeye ve anlaşılmaya değmezdihayatın aşık olunacak bir tarafı yoktu..olsa olsa sevilirdi..ama sevgi ölçülebilir birşeydi ve ruhu anlamazdı..sevgi ile ruh arasında bir aşkın yaşanması sözkonusu değildi..o zaman, ruhu sonsuza kadar var edecek olan sevgi olmazdı, ve hayat da..Ruhu ancak ona benzeyen, onu anlayan ve hisseden başka bir ruh sonsuza kadar var edebilirdi..Başka birşey değil..

Herkesin aradığı aslında bu muydu, canlılığını anlamlı kılacak bir ruh..Başkaları benim ruhum olabilir miydi, ya da ben onların insanlara bakıp, içlerinde kaybolurken ve korkarken aradığı..? Ben farkındaydım neyi aradığımın ve neyi bulamadığımın, onlarsa başka yerlerinde geziniyordu hayatın, paylaşılan..ama hayat paylaşılmazdı,yalandı yani evlilik yeminleri, onun için ölüyordu aşk..hayat birlikte tüketilirdi, kimin az kimin çok tükettiği önemli olmadan..aşk hayatla ters orantılıydı..hayat azaldıkta aşk güzelleşirdi, aşkı ancak zaman anlardı ve zamanın da bunu yapabilmesi için geçmesi gerekirdi..

Aşk yaramaz bir çocuktu, sinirlenince kırıp dökerdi, incitirdi, ama ben yine de anlardım onu, kızgınlığını..bırakıp gittiğinden beri beni daha baskındı hayatın ağırlığı üzerimde..çok zordu dayanması, mutsuzluğum ondandı..Aşkı bana, bana benzeyen getirecekti, söz vermişti, o da gitti..ama çok zaman geçti, anlar herhalde geri dönmesi gerektiğini..ve benim onsuz ne kadar yalnız olduğumu..Bir gün ölürsem bu aşksızlıktan olacaktı, aşk da gitti, bana benzeyen de.. ama zaman hala bitmedi, ve ben bekliyorum, birlikte hayatı tüketmeye başlayacağımız anı...

Hiçkimse hiçbirşeyden emin olamaz, değil mi??
Ve, ben sadece olmak üzere olduğunu söyleyebilirim..
Henüz görmedim, duymadım, dokunmadım ama hissedebiliyorum..
buralarda, yakınlarda bir yerlerde..
Gelişini engelleyemem, öyle bir olanağım yok,
tıpkı başkaları gibi..
 
Seni her özlediğimde sevgilim,
Gökyüzüne bakıyorum;
Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Denizlere bakıyorum.
Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Kuşlara bakıyorum.
O kanatlardaki özgürlüğünü görüyorum çünkü.
Ve aşkım, seni her özlediğimde,
Adında isyan ediyorum.
Seni özlemek istemiyorum ben,
Ben seni yaşamak istiyorum,
Seni her özlediğimde sana bakmak istiyorum
Ve seni sende görmek sadece...
 
Seni arıyorum

Bu şehrin bütün sokaklarına sinmiş yalnızlığım
Sensizliğin köşe başındayım
Avuçlarımda kırık dökük pişmanlıklar
Avuntusuz çıkmazlara doğru yürüyorum
Bütün umutsuzluğuma inat
Yine seni arıyorum...

Dudaklarımda bildiğin o ıslık
Sokak lambalarına sığınıyorum
Hafiften bir yağmur ağlıyor benimle
Bir deli rüzğar saçlarımda
Yalnızlıktan üşüyorum
Bulamayacağımı bile bile
Yine seni arıyorum...

Anlatacak nelerim var bir bilsen
İçimde ihtilaller kopmuş
Kendime sürgüne verdim
Mutluluğum çoktan iflas etmiş
İtiraza hakkım yok biliyorum
Beni savunmak sana düştü
Seni arıyorum...

Yarım kalmış şiirlerim gibisin
Yaşanmamış çocukluğumsun anılarımda
Öylesine eksiğim sensiz
Öylesine sahipsiz
İşte bütün umutlara havlu attım gidiyorum
İçinde geç kalmışlığın çaresizliği
Çocuklar gibi ağlıyorum
Ve gel görkü her damla gözyaşımda

seni arıyorum..............
 
bende.

Hiçbir şey istenmedi.
Verilebileceklerin en azının ötesinde.
Ama yine de
Dama çizgilerinde satranç, hiç bitmedi.
Hiç bitmedi
Kız tavlası iskambillerde.

Hiç bir soru sorulmadı
Anlatılanların en azının ötesinde.
Ama yine de
Kızgın kumlarda buz pateni, hiç bitmedi.
Hiç bitmedi
Su balesi çöllerde.

Başka çare yok
bu kumar sona erecek
son tur bu
ve kerre
pas geçmiyorum
.................
................
sıra bende.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst