Gerçek hikayeye dayandığı için isimler değiştirilmiştir.
Bölüm 1 : On Günlük Aşk
Sarı saçlı yeşil gözlü güzel bir kızdı. İnternet başında sürekli takıldığı sitede gözleri o ismi arıyordu.. " acaba yeni bi şeyler yazdı mı ? " diye düşünüyordu. Yoktu.. Mahalledeki en iyi arkadaşı Selen yanındaydı. Oniki gündür ona ondan bahsetmişti.. O kadar bağlamıştı ki kendini.. Sonunda Selen merak etmiş " Şu çocuğu bir göreyim " demişti. Ve işte şimdi bu yaz mevsiminde İstanbul Alibeyköyde dışarı çıkmamışlar Selda'nın internette şiirlerinden ve resminden hoşlandığı çocuğun siteye girmesini bekliyorlardı..
- Niye msn ye eklemiyosun
- Ama o eklemesi gerekmez mi ?
- Nedenmiş o? Off.. Nası misafir ağırlıyon be kızım yaa dilim kurudu..
Silkilir gibi oldu Selda..
- Canım çok özür dilerim dur ben hemen bir şeyler hazırlayıp geleyim..
Selda odanın kapısını dışardan kapattığında Selen çoktan bilgisayar başına geçmiş ve monitördeki saçları kenara taranmış kameraya eğilip poz vermiş resime bakıyordu.. " fena sayılmaz " diye düşündü.. " dur bakiyim nerdeymiş adresin " diye mırıldanarak Selda 'nın sitede incelemek için açtğı profile göz gezdirdi... " işte burda msn adresin.. " "hımm bu kızın msn si açık mı ki... evet işte burda açık.. " Selda elinde içeceklerle içeri girerken o çoktan hoşlandığı çocuğu Selda'nın msn sine eklemişti bile.. Yaramaz çocuk edasıyla Selda'nın meraklı bakışlarına karşılık verdi..
- Bak kızacaksın ama.. siteye girecek de yazacaksında.. Hem benim testimi geçti hoş çocuk..
Selda aslında sevinmişti ama kız olduğu için ilk adımı karşıdan bekliyordu.
***********
- Sağda inelim
dedi taksinin önünde oturan uzun saçlı kadın. Kuştepe 'nin dar sokaklarıydı taksici paraüstünü verirken nerden dönüş yapabileceğini düşünüyordu. Rıza arka kapıdan indi elinde cd çantasıyla sonrada para üstünü sayan kadının inmesini bekledi bi an düşündü ve taksinin ön kapısını kadın için açmanın aslında sıradan bir hareket olacağına bunun kendisini kadına yaranmaya çalışan biri durumuna düşürmeyeceğine karar verdi ve ön kapıyı açtı
- Teşekkürler.. şurada evim hemen birinci kat
Taksinin kapısını kapatıp kadının peşinden yürümeye başladı.. Kadın iki gün önce Rıza'nın çalıştığı iş yerine bilgisayarını getirmiş formatlatmış ve almıştı ama yazıcısının tanıtılması gerekiyordu çünkü oğluna lazımdı ve malesef bunu evde yapacak kimse yoktu.. Güç bela Rıza'nın patronundan izin koparmış ve bu bilgisayarcı gencin yazıcı sürücüsnü bilgisayarına yüklemesi için ikna etmişti.
Doksanlı yılların modasına uyulup yüzeyine küçük kare taşlar giydirilen binanın dar kapısından içeri girdiler. Koridorlarından gerçektende doksanlı yıllardan beri bakım yapılmamış olduğu hemen kestiriliyordu çünkü lambalar sarkık boyalar dökülmüş bina ağlar haldeydi.. "Bizim evden yine temiz " diye geçirdi içinden.. Kadın ise çoktan dairenin kapısını açmıştı. Peşinden kibarca girdi eve. Evin içi ise gayet toplu düzgündü.
- İçerde, salona kurduk bilgisayarı siz geçin ben geliyorum
Paltosunu çıkarıp kendi odasına giderken böyle seslenmişti kadın.. Rıza'nın salonu bulması zor olmadı iki kanatlı kapının ardındaki genişce odaydı. İçeri girdi hemen bilgisayarın başına geçip düğmesine bastı. Kadın yine sesleniyordu
- Ne içersiniz çay kahve ..
- Abla zahmet etmeyin..
- Olur mu canım ne zahmeti nescafe koyuyorum
- Farketmez
Bilgisayar açılırken de yükleyeceği yazıcının modeline baktı.. Bu tonerli klasik siyah hp yazıcılardan birisiydi.
- Yazıcının cd si varmı abla
Kadın mutfaktan ağrı seslendi
- Yok cd sini kaybetmiş oğlum o yüzden beceremedik.. daha önce kurmuş...
Gerisini dinlemedi bilgisayar açılınca gogle a girdi yazıcının sitesine girdi.. Kadın elinde küçük tepsi ve üzerinde içlerinde üçü bi arada olan iki bardakla geldi. Birini Rıza'nın önüne koyarken
- Ya bide benim Msn de sorun veriyor..
- Ne gibi abla
- Açılmıyor bazen sürekli, hizmet erişimi yok öyle şeyler yazıyor
- Hımmm.. bakalım
Mause ile msn programının üzerine gelip dokundu..
- Sen bi bak, ha sigara kullanıyosan içebilirsin ben kültablası getiriyim
Tamda msn şifresini girmesini isticekti " Neyse kendiminkisine bakim hata verecekmi " diye düşünüp adresini yazdı. Oturum sorunsuz bi şekilde açıldı ve ekrana bi uyarı düştü.Bu, msn de biri sizi eklediğinde çıkan uyarılardan birisiydi. Nick'e baktı. Evet oydu.. Pamuk diye fısıldadı ismini okurken..Biranda içine tarfisiz nedensiz saçma bir mutluluk yığıldı. Neden bu kadar sevindiğine anlam veremiyordu.. Kabul etti gelen daveti baktı.. Çevrimiçiydi. Kadında bu arada kültablasıyla dönmüştü.
- Abla sorun vermedi ama.. ne kadar sıklıkla veriyo o hatayı
Kadın masanın yanındaki kanepeye otururken düşünerek cevap verdi
- Belli olmuyor hiç.. bazen hep açıyor bazende iki saat açmıyor
Bu arada inen driver dosyasına gotrudu farenin imlecini.. Arşivden çıkarıp yüklemeye başladı. Ve işte ilk ileti gelmişti Pamuktan
" Günaydın..Uykucu nerdesin bakalım bu saate kadar "
Ne yazacağını bilemiyordu. Forum sitesinden tanıyordu ve özel sohbeti olmamıştı hiç hep sıradan konuşmalardı. Aslında çokta güzel kızdı. Bazen avatarına bakıp kalıyordu ve şimdi karşısındaydı
ikinci iletide gelmişti çoktan
"Ya kızmadın demi profiline yazmışsın mail adresini ekliyim dedim.. "
Toparlandı ve cevap yazdı
" Hayır cnm niye kızayım çok sevindim. Nasılsın "
" İyiyim sen nasılsın saat kaç oldu ya niye girmedin siteye"
Okuduklarına inanamıyordu meğer onu bekleyen mi vardı yani.. gülümseyip cevap yazdı
" Ya müşterideyim. Bilgisayar işi vardı ama çok az kaldı birazdan gireceğim.. Ayıp olmaz demi sana.. "
" Hayır ya.. bak işini hallet ben buradayım.."
Yazıcı çoktan yüklemesi bitmişti. Sınama sayfası çıkardı.. Kahvesindeki son yudumuda içti. Sİgarasını söndürdü..
- Abla bu tamam.. msn arada bizdede hata veriyo o senin bilg. ile alakalı değil güncelleme yapıyodur..
- Hımm tamam o halde.. Borcumuz nedir
- Yirmi Tl..
Parayı aldı kadının tekrar tekrar teşekkürlerine rica edip dışarı çıktı.. Kuştepe yokuşundan aşağı Mecidiyeköy istrikametine giden yolda aklında "Bu kız beni niye ekledi lan.. " sorusu ile kollarını sallaya sallaya yürümeye başladı.
***************
- Abi valla olmaz o fiyata ben almıyorum ya
- Ya bizi yeme ya... Sürekli geliyoruz Nusret
- Abi bak ben almıyorum o fiyata ya valla ya aha adama sor..
16 metre kare anca olan bi yerdi. Kervangeçmez Cd. No:30 adresli bu cep telefonu dükkanı dar uzundu. Girişte sağda telefon tezgahı vitrin vardı. Burası Nusretin dünyasıydı. Girişin sol kısmında ise bir masa ve üstünde bilgisayar vardı. Rıza bilgisayarın ekranına gömülmüş, Nusretten 30 tl daha indirim isteyen adamla ikna olmayan Nusretin konuşmalarından uzak msn de Selda ile konuşuyordu. Nusret ikinci kez seslendi
- Agaaa.. hoop daldın ya..
Silkilir gibi oldu..
- Pardon agaya
- Kaça aldık biz bunu
6600 nokia yı gösteriyodu.. Kaça almıştı diye düşündü..Sonra klasik yalanı tekararladı
- Aga dünkü mü o.. Ya onu ayır demiştim ya çok temiz o bizim bi abi alacak. Başka göster abiye ya..
Müşterinin gözleri parladı..
- Yok kardeşim ben bunu istiyom başka istemiyom..
Nusrette eşlik etti bu oyuna
- Hee.. abi harbi ya ben bunu birine ayırcakdım başka beğen istersen
- Ya Nusret tamam hadi sar
- Aga sana sonra bida ayarlarız ya
En sevdikleri oyundu bu.. Demin indirim peşinde olan adam şimdi elinden oyuncağı alınmak üzere olan çocuk gibiydi
- Ya tamam hadi al 30 daha veriyorum al.. siz bulursunuz yine ya..
- Tamam aga ver abiye ya işi görülsün..
Tekrar ekrana döndü
" K.bakma ya müşteri gelmişti yazamadım "
" Bak işinden alıkoymiyim seni patronun kızmasın."
" Patron daha .."
gelmedi yazacaktı ki Hikmet elinde bi poşet cd ile geldi.. Akşam 6 dan sonra dükkanın köşesinde film satıyorlardı. Elbette ki korsandı. Hikmet, Nusretin abisiydi ve aralarında iş bölümü yapmışlardı. Rıza, bilgisayarda Hikmetin aldığı master filmleri kopyalıyor ufak tefek bilgisayar işleri yapıyor hepsi ve Hikmetin üç yiğeni iki odalı evde kalıyordu. Her hafta sonu Cumartesi geceleri eğlence günleriydi. Sabahın 3 üne kadar Taksim e gidiyolar eğer umdukları ortamı bulamamışlarsa oradan Aksarayda ki Era Clube geçiyorlardı. Amaçları eğlenceydi. Her hafta hiç tanımadıkları ve bir daha da karşılaşmayacakları kızlarla tanışıyorlar Pazar günü M.Köy meydandaki Aslı börek kahvaltısından sonra dağılıyorlardı.
- Rıza bunlar senin
Poşetleri Rıza'nın masaya bırakıp Nusrete döndü
- Müdür ne yiyoruz
Nusret demin sattığı telefonun paralarını sayıp cebindekilerle birleştirdi.
- Farketmez Hikmet Bey. Ne ısmarlarsan onu yiyoruz
- Yav adama bak ya.. Oğlum patron sensin.. Rıza acıktınmı..
Rıza poşetleri masanın altına bırakıp sırayla dvd leri çoğaltmak için çalışmaya başlamıştı
- Acıktık abi ya.. Ne yiyoruz
- Nusret Bey ne yedirirse
Nusret kendi bilgisayarına oturup Rızaya döndü
- Aga yapalımmı bi kahvaltılık
- Olur aga
" Off pammuk ya bi bırakmadılar konuşalım. Yemek yicez hem sende acıkmışsındır "
" Tmm afiyet olsun. bende yiyim bişeyler senle konuşurken farkında olmamışım.. "
Yaz günüyse eğer kahvaltı adı verdikleri ( ki aslında evet kahvaltı sayılır ) o malum sofrayı kurarlardı. Beyazpeynir, kaşar, maydonoz, roka, marul, acılı ezme, zeytin, çay.. Dükkanın çaprazında ki kırtasiyeciyide cağırırlar en az 1 saat yemek keyfi yaparlardı. Gelen müşterilerden tanıdık varsa zorla sofraya buyur ederler film soranlara ise akşam 6 da gelmesini tembihlerlerdi.. Kendi içlerinde bir aileydiler. Sıcak, huzurlu. Rıza ise bu ortamın hep biraz daha kenarındaydı çünkü Rıza büyük bi aşk acısı çekiyordu. Çocukluk aşkı.. Özge.
*********************
Bölüm 1 : On Günlük Aşk
Sarı saçlı yeşil gözlü güzel bir kızdı. İnternet başında sürekli takıldığı sitede gözleri o ismi arıyordu.. " acaba yeni bi şeyler yazdı mı ? " diye düşünüyordu. Yoktu.. Mahalledeki en iyi arkadaşı Selen yanındaydı. Oniki gündür ona ondan bahsetmişti.. O kadar bağlamıştı ki kendini.. Sonunda Selen merak etmiş " Şu çocuğu bir göreyim " demişti. Ve işte şimdi bu yaz mevsiminde İstanbul Alibeyköyde dışarı çıkmamışlar Selda'nın internette şiirlerinden ve resminden hoşlandığı çocuğun siteye girmesini bekliyorlardı..
- Niye msn ye eklemiyosun
- Ama o eklemesi gerekmez mi ?
- Nedenmiş o? Off.. Nası misafir ağırlıyon be kızım yaa dilim kurudu..
Silkilir gibi oldu Selda..
- Canım çok özür dilerim dur ben hemen bir şeyler hazırlayıp geleyim..
Selda odanın kapısını dışardan kapattığında Selen çoktan bilgisayar başına geçmiş ve monitördeki saçları kenara taranmış kameraya eğilip poz vermiş resime bakıyordu.. " fena sayılmaz " diye düşündü.. " dur bakiyim nerdeymiş adresin " diye mırıldanarak Selda 'nın sitede incelemek için açtğı profile göz gezdirdi... " işte burda msn adresin.. " "hımm bu kızın msn si açık mı ki... evet işte burda açık.. " Selda elinde içeceklerle içeri girerken o çoktan hoşlandığı çocuğu Selda'nın msn sine eklemişti bile.. Yaramaz çocuk edasıyla Selda'nın meraklı bakışlarına karşılık verdi..
- Bak kızacaksın ama.. siteye girecek de yazacaksında.. Hem benim testimi geçti hoş çocuk..
Selda aslında sevinmişti ama kız olduğu için ilk adımı karşıdan bekliyordu.
***********
- Sağda inelim
dedi taksinin önünde oturan uzun saçlı kadın. Kuştepe 'nin dar sokaklarıydı taksici paraüstünü verirken nerden dönüş yapabileceğini düşünüyordu. Rıza arka kapıdan indi elinde cd çantasıyla sonrada para üstünü sayan kadının inmesini bekledi bi an düşündü ve taksinin ön kapısını kadın için açmanın aslında sıradan bir hareket olacağına bunun kendisini kadına yaranmaya çalışan biri durumuna düşürmeyeceğine karar verdi ve ön kapıyı açtı
- Teşekkürler.. şurada evim hemen birinci kat
Taksinin kapısını kapatıp kadının peşinden yürümeye başladı.. Kadın iki gün önce Rıza'nın çalıştığı iş yerine bilgisayarını getirmiş formatlatmış ve almıştı ama yazıcısının tanıtılması gerekiyordu çünkü oğluna lazımdı ve malesef bunu evde yapacak kimse yoktu.. Güç bela Rıza'nın patronundan izin koparmış ve bu bilgisayarcı gencin yazıcı sürücüsnü bilgisayarına yüklemesi için ikna etmişti.
Doksanlı yılların modasına uyulup yüzeyine küçük kare taşlar giydirilen binanın dar kapısından içeri girdiler. Koridorlarından gerçektende doksanlı yıllardan beri bakım yapılmamış olduğu hemen kestiriliyordu çünkü lambalar sarkık boyalar dökülmüş bina ağlar haldeydi.. "Bizim evden yine temiz " diye geçirdi içinden.. Kadın ise çoktan dairenin kapısını açmıştı. Peşinden kibarca girdi eve. Evin içi ise gayet toplu düzgündü.
- İçerde, salona kurduk bilgisayarı siz geçin ben geliyorum
Paltosunu çıkarıp kendi odasına giderken böyle seslenmişti kadın.. Rıza'nın salonu bulması zor olmadı iki kanatlı kapının ardındaki genişce odaydı. İçeri girdi hemen bilgisayarın başına geçip düğmesine bastı. Kadın yine sesleniyordu
- Ne içersiniz çay kahve ..
- Abla zahmet etmeyin..
- Olur mu canım ne zahmeti nescafe koyuyorum
- Farketmez
Bilgisayar açılırken de yükleyeceği yazıcının modeline baktı.. Bu tonerli klasik siyah hp yazıcılardan birisiydi.
- Yazıcının cd si varmı abla
Kadın mutfaktan ağrı seslendi
- Yok cd sini kaybetmiş oğlum o yüzden beceremedik.. daha önce kurmuş...
Gerisini dinlemedi bilgisayar açılınca gogle a girdi yazıcının sitesine girdi.. Kadın elinde küçük tepsi ve üzerinde içlerinde üçü bi arada olan iki bardakla geldi. Birini Rıza'nın önüne koyarken
- Ya bide benim Msn de sorun veriyor..
- Ne gibi abla
- Açılmıyor bazen sürekli, hizmet erişimi yok öyle şeyler yazıyor
- Hımmm.. bakalım
Mause ile msn programının üzerine gelip dokundu..
- Sen bi bak, ha sigara kullanıyosan içebilirsin ben kültablası getiriyim
Tamda msn şifresini girmesini isticekti " Neyse kendiminkisine bakim hata verecekmi " diye düşünüp adresini yazdı. Oturum sorunsuz bi şekilde açıldı ve ekrana bi uyarı düştü.Bu, msn de biri sizi eklediğinde çıkan uyarılardan birisiydi. Nick'e baktı. Evet oydu.. Pamuk diye fısıldadı ismini okurken..Biranda içine tarfisiz nedensiz saçma bir mutluluk yığıldı. Neden bu kadar sevindiğine anlam veremiyordu.. Kabul etti gelen daveti baktı.. Çevrimiçiydi. Kadında bu arada kültablasıyla dönmüştü.
- Abla sorun vermedi ama.. ne kadar sıklıkla veriyo o hatayı
Kadın masanın yanındaki kanepeye otururken düşünerek cevap verdi
- Belli olmuyor hiç.. bazen hep açıyor bazende iki saat açmıyor
Bu arada inen driver dosyasına gotrudu farenin imlecini.. Arşivden çıkarıp yüklemeye başladı. Ve işte ilk ileti gelmişti Pamuktan
" Günaydın..Uykucu nerdesin bakalım bu saate kadar "
Ne yazacağını bilemiyordu. Forum sitesinden tanıyordu ve özel sohbeti olmamıştı hiç hep sıradan konuşmalardı. Aslında çokta güzel kızdı. Bazen avatarına bakıp kalıyordu ve şimdi karşısındaydı
ikinci iletide gelmişti çoktan
"Ya kızmadın demi profiline yazmışsın mail adresini ekliyim dedim.. "
Toparlandı ve cevap yazdı
" Hayır cnm niye kızayım çok sevindim. Nasılsın "
" İyiyim sen nasılsın saat kaç oldu ya niye girmedin siteye"
Okuduklarına inanamıyordu meğer onu bekleyen mi vardı yani.. gülümseyip cevap yazdı
" Ya müşterideyim. Bilgisayar işi vardı ama çok az kaldı birazdan gireceğim.. Ayıp olmaz demi sana.. "
" Hayır ya.. bak işini hallet ben buradayım.."
Yazıcı çoktan yüklemesi bitmişti. Sınama sayfası çıkardı.. Kahvesindeki son yudumuda içti. Sİgarasını söndürdü..
- Abla bu tamam.. msn arada bizdede hata veriyo o senin bilg. ile alakalı değil güncelleme yapıyodur..
- Hımm tamam o halde.. Borcumuz nedir
- Yirmi Tl..
Parayı aldı kadının tekrar tekrar teşekkürlerine rica edip dışarı çıktı.. Kuştepe yokuşundan aşağı Mecidiyeköy istrikametine giden yolda aklında "Bu kız beni niye ekledi lan.. " sorusu ile kollarını sallaya sallaya yürümeye başladı.
***************
- Abi valla olmaz o fiyata ben almıyorum ya
- Ya bizi yeme ya... Sürekli geliyoruz Nusret
- Abi bak ben almıyorum o fiyata ya valla ya aha adama sor..
16 metre kare anca olan bi yerdi. Kervangeçmez Cd. No:30 adresli bu cep telefonu dükkanı dar uzundu. Girişte sağda telefon tezgahı vitrin vardı. Burası Nusretin dünyasıydı. Girişin sol kısmında ise bir masa ve üstünde bilgisayar vardı. Rıza bilgisayarın ekranına gömülmüş, Nusretten 30 tl daha indirim isteyen adamla ikna olmayan Nusretin konuşmalarından uzak msn de Selda ile konuşuyordu. Nusret ikinci kez seslendi
- Agaaa.. hoop daldın ya..
Silkilir gibi oldu..
- Pardon agaya
- Kaça aldık biz bunu
6600 nokia yı gösteriyodu.. Kaça almıştı diye düşündü..Sonra klasik yalanı tekararladı
- Aga dünkü mü o.. Ya onu ayır demiştim ya çok temiz o bizim bi abi alacak. Başka göster abiye ya..
Müşterinin gözleri parladı..
- Yok kardeşim ben bunu istiyom başka istemiyom..
Nusrette eşlik etti bu oyuna
- Hee.. abi harbi ya ben bunu birine ayırcakdım başka beğen istersen
- Ya Nusret tamam hadi sar
- Aga sana sonra bida ayarlarız ya
En sevdikleri oyundu bu.. Demin indirim peşinde olan adam şimdi elinden oyuncağı alınmak üzere olan çocuk gibiydi
- Ya tamam hadi al 30 daha veriyorum al.. siz bulursunuz yine ya..
- Tamam aga ver abiye ya işi görülsün..
Tekrar ekrana döndü
" K.bakma ya müşteri gelmişti yazamadım "
" Bak işinden alıkoymiyim seni patronun kızmasın."
" Patron daha .."
gelmedi yazacaktı ki Hikmet elinde bi poşet cd ile geldi.. Akşam 6 dan sonra dükkanın köşesinde film satıyorlardı. Elbette ki korsandı. Hikmet, Nusretin abisiydi ve aralarında iş bölümü yapmışlardı. Rıza, bilgisayarda Hikmetin aldığı master filmleri kopyalıyor ufak tefek bilgisayar işleri yapıyor hepsi ve Hikmetin üç yiğeni iki odalı evde kalıyordu. Her hafta sonu Cumartesi geceleri eğlence günleriydi. Sabahın 3 üne kadar Taksim e gidiyolar eğer umdukları ortamı bulamamışlarsa oradan Aksarayda ki Era Clube geçiyorlardı. Amaçları eğlenceydi. Her hafta hiç tanımadıkları ve bir daha da karşılaşmayacakları kızlarla tanışıyorlar Pazar günü M.Köy meydandaki Aslı börek kahvaltısından sonra dağılıyorlardı.
- Rıza bunlar senin
Poşetleri Rıza'nın masaya bırakıp Nusrete döndü
- Müdür ne yiyoruz
Nusret demin sattığı telefonun paralarını sayıp cebindekilerle birleştirdi.
- Farketmez Hikmet Bey. Ne ısmarlarsan onu yiyoruz
- Yav adama bak ya.. Oğlum patron sensin.. Rıza acıktınmı..
Rıza poşetleri masanın altına bırakıp sırayla dvd leri çoğaltmak için çalışmaya başlamıştı
- Acıktık abi ya.. Ne yiyoruz
- Nusret Bey ne yedirirse
Nusret kendi bilgisayarına oturup Rızaya döndü
- Aga yapalımmı bi kahvaltılık
- Olur aga
" Off pammuk ya bi bırakmadılar konuşalım. Yemek yicez hem sende acıkmışsındır "
" Tmm afiyet olsun. bende yiyim bişeyler senle konuşurken farkında olmamışım.. "
Yaz günüyse eğer kahvaltı adı verdikleri ( ki aslında evet kahvaltı sayılır ) o malum sofrayı kurarlardı. Beyazpeynir, kaşar, maydonoz, roka, marul, acılı ezme, zeytin, çay.. Dükkanın çaprazında ki kırtasiyeciyide cağırırlar en az 1 saat yemek keyfi yaparlardı. Gelen müşterilerden tanıdık varsa zorla sofraya buyur ederler film soranlara ise akşam 6 da gelmesini tembihlerlerdi.. Kendi içlerinde bir aileydiler. Sıcak, huzurlu. Rıza ise bu ortamın hep biraz daha kenarındaydı çünkü Rıza büyük bi aşk acısı çekiyordu. Çocukluk aşkı.. Özge.
*********************
Son düzenleme: