Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

TuNa_HaN

Kayıtlı Üye
Gerçek hikayeye dayandığı için isimler değiştirilmiştir.

Bölüm 1 : On Günlük Aşk

Sarı saçlı yeşil gözlü güzel bir kızdı. İnternet başında sürekli takıldığı sitede gözleri o ismi arıyordu.. " acaba yeni bi şeyler yazdı mı ? " diye düşünüyordu. Yoktu.. Mahalledeki en iyi arkadaşı Selen yanındaydı. Oniki gündür ona ondan bahsetmişti.. O kadar bağlamıştı ki kendini.. Sonunda Selen merak etmiş " Şu çocuğu bir göreyim " demişti. Ve işte şimdi bu yaz mevsiminde İstanbul Alibeyköyde dışarı çıkmamışlar Selda'nın internette şiirlerinden ve resminden hoşlandığı çocuğun siteye girmesini bekliyorlardı..
- Niye msn ye eklemiyosun
- Ama o eklemesi gerekmez mi ?
- Nedenmiş o? Off.. Nası misafir ağırlıyon be kızım yaa dilim kurudu..

Silkilir gibi oldu Selda..

- Canım çok özür dilerim dur ben hemen bir şeyler hazırlayıp geleyim..

Selda odanın kapısını dışardan kapattığında Selen çoktan bilgisayar başına geçmiş ve monitördeki saçları kenara taranmış kameraya eğilip poz vermiş resime bakıyordu.. " fena sayılmaz " diye düşündü.. " dur bakiyim nerdeymiş adresin " diye mırıldanarak Selda 'nın sitede incelemek için açtğı profile göz gezdirdi... " işte burda msn adresin.. " "hımm bu kızın msn si açık mı ki... evet işte burda açık.. " Selda elinde içeceklerle içeri girerken o çoktan hoşlandığı çocuğu Selda'nın msn sine eklemişti bile.. Yaramaz çocuk edasıyla Selda'nın meraklı bakışlarına karşılık verdi..

- Bak kızacaksın ama.. siteye girecek de yazacaksında.. Hem benim testimi geçti hoş çocuk..

Selda aslında sevinmişti ama kız olduğu için ilk adımı karşıdan bekliyordu.

***********

- Sağda inelim

dedi taksinin önünde oturan uzun saçlı kadın. Kuştepe 'nin dar sokaklarıydı taksici paraüstünü verirken nerden dönüş yapabileceğini düşünüyordu. Rıza arka kapıdan indi elinde cd çantasıyla sonrada para üstünü sayan kadının inmesini bekledi bi an düşündü ve taksinin ön kapısını kadın için açmanın aslında sıradan bir hareket olacağına bunun kendisini kadına yaranmaya çalışan biri durumuna düşürmeyeceğine karar verdi ve ön kapıyı açtı

- Teşekkürler.. şurada evim hemen birinci kat

Taksinin kapısını kapatıp kadının peşinden yürümeye başladı.. Kadın iki gün önce Rıza'nın çalıştığı iş yerine bilgisayarını getirmiş formatlatmış ve almıştı ama yazıcısının tanıtılması gerekiyordu çünkü oğluna lazımdı ve malesef bunu evde yapacak kimse yoktu.. Güç bela Rıza'nın patronundan izin koparmış ve bu bilgisayarcı gencin yazıcı sürücüsnü bilgisayarına yüklemesi için ikna etmişti.

Doksanlı yılların modasına uyulup yüzeyine küçük kare taşlar giydirilen binanın dar kapısından içeri girdiler. Koridorlarından gerçektende doksanlı yıllardan beri bakım yapılmamış olduğu hemen kestiriliyordu çünkü lambalar sarkık boyalar dökülmüş bina ağlar haldeydi.. "Bizim evden yine temiz " diye geçirdi içinden.. Kadın ise çoktan dairenin kapısını açmıştı. Peşinden kibarca girdi eve. Evin içi ise gayet toplu düzgündü.

- İçerde, salona kurduk bilgisayarı siz geçin ben geliyorum

Paltosunu çıkarıp kendi odasına giderken böyle seslenmişti kadın.. Rıza'nın salonu bulması zor olmadı iki kanatlı kapının ardındaki genişce odaydı. İçeri girdi hemen bilgisayarın başına geçip düğmesine bastı. Kadın yine sesleniyordu

- Ne içersiniz çay kahve ..
- Abla zahmet etmeyin..
- Olur mu canım ne zahmeti nescafe koyuyorum
- Farketmez

Bilgisayar açılırken de yükleyeceği yazıcının modeline baktı.. Bu tonerli klasik siyah hp yazıcılardan birisiydi.
- Yazıcının cd si varmı abla

Kadın mutfaktan ağrı seslendi

- Yok cd sini kaybetmiş oğlum o yüzden beceremedik.. daha önce kurmuş...

Gerisini dinlemedi bilgisayar açılınca gogle a girdi yazıcının sitesine girdi.. Kadın elinde küçük tepsi ve üzerinde içlerinde üçü bi arada olan iki bardakla geldi. Birini Rıza'nın önüne koyarken

- Ya bide benim Msn de sorun veriyor..
- Ne gibi abla
- Açılmıyor bazen sürekli, hizmet erişimi yok öyle şeyler yazıyor
- Hımmm.. bakalım

Mause ile msn programının üzerine gelip dokundu..

- Sen bi bak, ha sigara kullanıyosan içebilirsin ben kültablası getiriyim

Tamda msn şifresini girmesini isticekti " Neyse kendiminkisine bakim hata verecekmi " diye düşünüp adresini yazdı. Oturum sorunsuz bi şekilde açıldı ve ekrana bi uyarı düştü.Bu, msn de biri sizi eklediğinde çıkan uyarılardan birisiydi. Nick'e baktı. Evet oydu.. Pamuk diye fısıldadı ismini okurken..Biranda içine tarfisiz nedensiz saçma bir mutluluk yığıldı. Neden bu kadar sevindiğine anlam veremiyordu.. Kabul etti gelen daveti baktı.. Çevrimiçiydi. Kadında bu arada kültablasıyla dönmüştü.
- Abla sorun vermedi ama.. ne kadar sıklıkla veriyo o hatayı

Kadın masanın yanındaki kanepeye otururken düşünerek cevap verdi
- Belli olmuyor hiç.. bazen hep açıyor bazende iki saat açmıyor

Bu arada inen driver dosyasına gotrudu farenin imlecini.. Arşivden çıkarıp yüklemeye başladı. Ve işte ilk ileti gelmişti Pamuktan

" Günaydın..Uykucu nerdesin bakalım bu saate kadar "
Ne yazacağını bilemiyordu. Forum sitesinden tanıyordu ve özel sohbeti olmamıştı hiç hep sıradan konuşmalardı. Aslında çokta güzel kızdı. Bazen avatarına bakıp kalıyordu ve şimdi karşısındaydı
ikinci iletide gelmişti çoktan
"Ya kızmadın demi profiline yazmışsın mail adresini ekliyim dedim.. "

Toparlandı ve cevap yazdı

" Hayır cnm niye kızayım çok sevindim. Nasılsın "
" İyiyim sen nasılsın saat kaç oldu ya niye girmedin siteye"

Okuduklarına inanamıyordu meğer onu bekleyen mi vardı yani.. gülümseyip cevap yazdı
" Ya müşterideyim. Bilgisayar işi vardı ama çok az kaldı birazdan gireceğim.. Ayıp olmaz demi sana.. "
" Hayır ya.. bak işini hallet ben buradayım.."
Yazıcı çoktan yüklemesi bitmişti. Sınama sayfası çıkardı.. Kahvesindeki son yudumuda içti. Sİgarasını söndürdü..

- Abla bu tamam.. msn arada bizdede hata veriyo o senin bilg. ile alakalı değil güncelleme yapıyodur..
- Hımm tamam o halde.. Borcumuz nedir
- Yirmi Tl..

Parayı aldı kadının tekrar tekrar teşekkürlerine rica edip dışarı çıktı.. Kuştepe yokuşundan aşağı Mecidiyeköy istrikametine giden yolda aklında "Bu kız beni niye ekledi lan.. " sorusu ile kollarını sallaya sallaya yürümeye başladı.

***************

- Abi valla olmaz o fiyata ben almıyorum ya
- Ya bizi yeme ya... Sürekli geliyoruz Nusret
- Abi bak ben almıyorum o fiyata ya valla ya aha adama sor..

16 metre kare anca olan bi yerdi. Kervangeçmez Cd. No:30 adresli bu cep telefonu dükkanı dar uzundu. Girişte sağda telefon tezgahı vitrin vardı. Burası Nusretin dünyasıydı. Girişin sol kısmında ise bir masa ve üstünde bilgisayar vardı. Rıza bilgisayarın ekranına gömülmüş, Nusretten 30 tl daha indirim isteyen adamla ikna olmayan Nusretin konuşmalarından uzak msn de Selda ile konuşuyordu. Nusret ikinci kez seslendi

- Agaaa.. hoop daldın ya..
Silkilir gibi oldu..
- Pardon agaya
- Kaça aldık biz bunu
6600 nokia yı gösteriyodu.. Kaça almıştı diye düşündü..Sonra klasik yalanı tekararladı
- Aga dünkü mü o.. Ya onu ayır demiştim ya çok temiz o bizim bi abi alacak. Başka göster abiye ya..

Müşterinin gözleri parladı..

- Yok kardeşim ben bunu istiyom başka istemiyom..
Nusrette eşlik etti bu oyuna
- Hee.. abi harbi ya ben bunu birine ayırcakdım başka beğen istersen
- Ya Nusret tamam hadi sar
- Aga sana sonra bida ayarlarız ya
En sevdikleri oyundu bu.. Demin indirim peşinde olan adam şimdi elinden oyuncağı alınmak üzere olan çocuk gibiydi
- Ya tamam hadi al 30 daha veriyorum al.. siz bulursunuz yine ya..
- Tamam aga ver abiye ya işi görülsün..

Tekrar ekrana döndü

" K.bakma ya müşteri gelmişti yazamadım "
" Bak işinden alıkoymiyim seni patronun kızmasın."
" Patron daha .."
gelmedi yazacaktı ki Hikmet elinde bi poşet cd ile geldi.. Akşam 6 dan sonra dükkanın köşesinde film satıyorlardı. Elbette ki korsandı. Hikmet, Nusretin abisiydi ve aralarında iş bölümü yapmışlardı. Rıza, bilgisayarda Hikmetin aldığı master filmleri kopyalıyor ufak tefek bilgisayar işleri yapıyor hepsi ve Hikmetin üç yiğeni iki odalı evde kalıyordu. Her hafta sonu Cumartesi geceleri eğlence günleriydi. Sabahın 3 üne kadar Taksim e gidiyolar eğer umdukları ortamı bulamamışlarsa oradan Aksarayda ki Era Clube geçiyorlardı. Amaçları eğlenceydi. Her hafta hiç tanımadıkları ve bir daha da karşılaşmayacakları kızlarla tanışıyorlar Pazar günü M.Köy meydandaki Aslı börek kahvaltısından sonra dağılıyorlardı.
- Rıza bunlar senin

Poşetleri Rıza'nın masaya bırakıp Nusrete döndü

- Müdür ne yiyoruz
Nusret demin sattığı telefonun paralarını sayıp cebindekilerle birleştirdi.
- Farketmez Hikmet Bey. Ne ısmarlarsan onu yiyoruz
- Yav adama bak ya.. Oğlum patron sensin.. Rıza acıktınmı..
Rıza poşetleri masanın altına bırakıp sırayla dvd leri çoğaltmak için çalışmaya başlamıştı
- Acıktık abi ya.. Ne yiyoruz
- Nusret Bey ne yedirirse
Nusret kendi bilgisayarına oturup Rızaya döndü
- Aga yapalımmı bi kahvaltılık
- Olur aga

" Off pammuk ya bi bırakmadılar konuşalım. Yemek yicez hem sende acıkmışsındır "
" Tmm afiyet olsun. bende yiyim bişeyler senle konuşurken farkında olmamışım.. "

Yaz günüyse eğer kahvaltı adı verdikleri ( ki aslında evet kahvaltı sayılır ) o malum sofrayı kurarlardı. Beyazpeynir, kaşar, maydonoz, roka, marul, acılı ezme, zeytin, çay.. Dükkanın çaprazında ki kırtasiyeciyide cağırırlar en az 1 saat yemek keyfi yaparlardı. Gelen müşterilerden tanıdık varsa zorla sofraya buyur ederler film soranlara ise akşam 6 da gelmesini tembihlerlerdi.. Kendi içlerinde bir aileydiler. Sıcak, huzurlu. Rıza ise bu ortamın hep biraz daha kenarındaydı çünkü Rıza büyük bi aşk acısı çekiyordu. Çocukluk aşkı.. Özge.

*********************
 
Son düzenleme:
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

Merak ettim hikayeyi.
2. Bolumu eklersen benide etiketler misin? Kacirmak istemiyorumda...
 
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

tabi neden olmasın ama baştan söyliyim baya bi bunaltıcı depresyon
 
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

[MENTION=151958]yesil83[/MENTION] ya etiketi beceremedim.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

[MENTION=163830]ByKervaN[/MENTION] mesajını düzenledim,etiketlemeyi yaptım :)
iyi forumlar.
 
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

teşekkürler kardeşim bi ara banada öğretin ya :)

Tsk ederim.

Benim nikimin basina @ isareti koyacaksin.
Queenin yazdigi gibi aynisi gibi yazacaksin. Yani boyle

[MENTION=151958]yesil83[/MENTION] baska nik etiketlemek istediginde nikin onune [MENTION=158611]yaz[/MENTION]acaksin.
 
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

yeşil gözlü, sarı saçlı kızı kendime benzettim; eline sağlık devamını bekliyorum.
 
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

İçeri girildiğinde yoğun sigara dumanı karşılıyordu sizi.. akşamları hava soğuksa çatıya çıkmıyorlar hep bu çatı katındaki tavan arasını anımsatan dar odaya doluşuyorlardı. dört adım boyu bu küçük kare odada bir teyip, yanında Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur kasetleri, yer yer nemden dökülmüş duvarlarda Zalim, Nereden Sevdim, İsyan yazıları odanın ağırlığına yön veriyordu.. duvar köşelerinde bira kutuları, sarılmak üzere hazır bekleyen esrarlar, sigaralar, ne amaçla kullanıldığı hiç anlaşılmayan küçük bir ayna bir iki yastık içleri dolu kül tablası.. Burası onun gizli dünyasıydı.. kapıda " Mutlular Giremez " yazıyordu..

- Selam aleyküm

Teyibin yanına oturmuş hangi kasedi koyacağına karar veremeyen kirli sakallı ve kirden sarıya dönmüş atletinin sağından solundan kıllar çıkmış 30 lu yaşlardaki genç cevap verdi

- A.slm gülüm hoşgeldin.. ne kadar bozuksun

Bu kapıdaki yazının ciddiyetini anlatan bi soruydu çünkü bu oda da kimse iyi olamazdı.. Herkes mutsuz ve sebepsizce hüzünlü kederliydi.. kimseye ait değildi bu oda herkese aitti..

- Abi çatı yapalımı
- Soğuk orası..
Sonunda bi karışık yaptırdığı kaseti teybe koydu. Play tuşuna bastı..
Rıza elindeki poşeti odanın ortasına koydu 7 şişe kadar bira vardı. içinden bi tane açıp uyumak ile uyumamak arasında boğuşan kısa boylu olduğu oturduğu yerden dahi belli olan adamın yanına çömeldi

- Açiyimi sanada abi

adam kafasını bile çevirmeden zorla cevap verdi.. Bu cevapla onun ayrı dünyalarda gezdiği daha bi belirginleşti

- Ne açacan
- Yok bi şey..

Teyip başında ki genç kaşlarını çatıp Rıza ya döndü
- Neşen yerinde gibi

Rıza pamuğu anımsadı biran..
- Yok be abi ya.. bizde ne araasın neşe..
- Ama..
Rıza, bu dünyadan kopuk, geçimini nerden sağladığı bile belli olmayan yırtık kotla gezen, serseri görünümlü kendisinden 7 yaş büyük adamın nasıl oluyorda herşeyi bu kadar sezebildiğine hiç anlam verememişdi.. Çok mu belli oluyordu biriyle tanıştığı..
- Ama ne abi
- Lan bırak gözlerine ışık gelmiş.. ben adamımı bilmezmiyim.. adı ne
Hani abdestli namazlı biri sorsa şu soruyu ermiş diyip diz çökecekdi..Rıza hâla geçiştirme yanlısıydı.. Dünyadan bi haber duran Bilal'e döndü.. Teyip başındaki adam yani Faruk doğrulup poşetten bi bira çıkardı..
- Bilal abi çok mu belli oluyor ya
Adam dünyaya dönmeye hiç niyetli değildi

- Ne belli

Teyipten Neşe Karaböcek'in Ben Olmalıydım şarkısı yukseliyordu..

- Saralımmı
- Yok abi, ben iki bira içip kaçacam
Faruk balgamını çıkarıp yuttu.. Kapağını çakmakla açtığı biradan yudumladı..
- Yok.. yok var sende bi şeyler
- Abi daha çok yeni.. yani bi şey olduğu yok öylesine işte..
- Hımm adı ne
- Pamuk
- O nası isim lan öyle..
- Diyom ya abi daha ortada bi şey yok ama sen ısrar ettin diye yani sadece msn de biraz konuştuk
- Biraz.. oğlum gözlerine ışık gelmiş lan
- Abi bu loş odada ben yüzünü zor görüyom sen gözümdeki ışık diyon ya
- Oğluum.. aşk adamı parlatır lan..

*****************

" Aşık değilim ki ben.. sadece resmini gördüm.. yok bee.. "

yolda kendi kendine mırıldanıyordu.. saate bakdı cebinden telefonunu çıkartıp. saat 3 e geliyordu.. eve dönen son dönemece geldi.. bi sigara daha çıkardı.içerde içince her yer duman oluyor diye düşündü..

" yok abi ne aşkı.. "

eve yaklaştıkça kalbi hızlanıyordu.. nerdeyse bütün gün onla konuşmuşlardı. aklı uzaklara gitti.. " yok olmaz.. bu sefer aşık olmamam gerekir.. "

bunun sebebini biliyordu..

sadece 2 yıl önce 2004 de olanları düşündü.

Babasıyla tamamen gereksiz bi konu yüzünden tartışmışlardı zaten annesi vefat ettğinden beri araları iyice buzdu.. sonunda babası evden kovmuştu işte. "Git kendi hayatını kazan ayaklarının üstünde dur " sözü hala kulaklarındaydı. Soluğu otogarda almış ve lise 2 ye geçtiğinde yine babasının kovmasıyla gittiği yere gitmişti. Antalya ya..İşin rastlantı olan tarafı ise Lise 2 de Antalyaya geldiğinde Çakırları köyünün tepesi olan Geyik Bayırı yoluy üzerinde bir alabalık restaurantta komi olarak iş bulmuştu. İşin avantajı yatılı olmasıydı ve üç öğün yemek vardı. Babası ikinci kez kovduğunda o an çalıştığı Tekstil fabrikasından maaşını almış ve otogarın yolunu tutmuştu. Kız kardeşi Akşehirde yatılı kursta idi. Annelerinin vefatı aileyi tamamen bölmüştü.. İlk otobüse bindi bütün yol boyunca annesinin neden öldüğünü anlamaya çalıştı. Allah ile arasını bozduğu o günler o zamanlar o kadarda uzak değildi 1 yıl anca olmuştu..
Antalyaya gittiğinde artık 16 sında bir genç değildi. 18 ini bitirmişdi istediği yerde daha rahat iş bulabilecekdi. Cebindeki para kalacağı ucuz pansiyonlarda yemeği sigarası derken 15 gün onu idare ederdi ancak o en fazla iki gün dinlenmeyi sonrasında hemen bir iş bulup çalışmayı düşünüyordu. İlk gün otogara indiğinde yıllar önce yaşadığı duyguları yaşadı. Adresinin olmadığı bir şehirde bir başınaydı. Gidecek hiç bir evi yoktu. Bunun en zor kısmı akşam ezanları okunurken sokaklardaki dükkanların ışıklarının sönüp evlerdeki ışıkların yanmaya başlamasıydı. " Allah dan yaz ayı " diye geçirdi içinden. Otobüs 7 gibi varmıştı ve hava henüz kararmamıştı. Lara 'ya gidecekdi. " Hem oranın denizi daha temiz " diye düşündü. Eline aldığı yeşil valiziyle Lara minibüslerini aramaya başladı. " Bu sefer Antalya..Bu sefer başaracağım.. İstanbul yutamadı beni be.. oğlum zengin olmadan dönmek yok.. bi sürü turist var.. iş imkanı çok.. " Kafasında zengin olma hayali vardı.
Aynen planladığı gibi yaptı. İki gün boyunca gezdi tozdu tek başına denize girdi. Plajda bi iki kızla bakıştı ama cesaret edip yanaşamadı.. Atletik görünümlüydü ve bunu babasının yanında yaz tatillerinde yatılı kursun izin verdiği o 15 günlük tatillerde çalışmasına borçluydu. Çatı onarıyor kiremit taşıyorlardı. Hep ağır bulurdu babasının işini. Ağır ve zor.. " Belkide işi yüzünden sevmiyo bizi " diye düşündü
İkinci günün akşamı tam kapanmak üzere olan bi gazete bayisine daldı
- selamün aleyküm
- a.slm
-abi yerel bi gazete versene iş ilanları olan
Gazeteci bu isteğe gayet alışkın biçimde davranıp seri ilanların bolca olduğu bi gazete verdi.
- Sezon açılalı çok oldu inşallah bulursun bi yer
- Hayırlısı abi
dedi ve para üstünü alıp pansiyonuna geçdi.
Pansiyon genelde ünv.li gençlerin uygun olduğu için kaldığı küçük bahçeli hoş bi mekandı. Sağda solda mandalina ağaçları vardı. Ve bolca palmiyeler.. Elindeki gazeteyi alıp pansiyondaki cafenin garsonundan kalem kağıt ve birde bira istedi.
Kendisine uygun gördüğü özelliklede yatılı işleri kağıda temize çekip ertesi gün aramaya karar verdi. Odasına çıkdı.. penceresi demin oturduğu bahçeyi görüyordu. Gözü iki sevgiliye takıldı. Kız nasılda sarılmıştı adama.. Bir an imrendi..
" ahbe özge.. " sevgili kelimesini düşündü bi süre.. o güne kadar okuldan liseden sevgilileri olmuştu ama hep özgeyi sevmişdi o. kimseyi sevememişdi.Zaten o günlerde okuldan sevgili yapmak demek arkadaşlarla gidilen eğlencelerden geri kalmamak anlamındaydı. Maçka parkında grup olarak gezerler kar yağdığında kardan adam oynarlardı. Tüm okul hayatı kavgayla geçmişdi. Bitirim takılmış kravatı takmamış, tesbih sallamışdı. Yapamadığı tek şey Özge ile aynı okula gidememekdi.
Ertesi gün ilk iş ilanını aradı. " Komi ve Garson aranıyor yatacak yer mevcut "

Bir telefon kulubesine gitti Ptt den aldığı kartı taktı. Numarayı çevirdi. Karşıdaki ses nereli olduğunu, daha önce çalışıp çalışmadığını, kaç yaşında olduğunu sordu. Cevaplar tatmin etmiş olmalıydı ki detaylı görüşme için Çakıllar köyündeki kahveye çağırdı. Her ihtimale karşı çantası varsa onuda getirmesini bi aksilik olmazsa işe hemen başlatacağını söyledi.
Çakıllar köyüne indi.. Adamın tarif ettiği gibi köy meydanındaki kasabın hemen yanında küçük bi kahve vardı. Bahçesine oturup çay istedi. Valizini yanına koydu. Çay henüz bitmişti ki beklediği adam gelmişti. Tanıdık bi simaydı.. Çünkü bu adam Lise 2 de iken çalıştığı yerin sahibinden başkası değildi.
- Daha önce nerde çalıştın
- Abi daha öncede Antalyada çalıştım
- Hımm nerede
- Geyikbayırı Alabalık Restauırant
Şaşırdı.. Adam tekrar sordu
- Kaç yılıydı
- 2001
- Ne kadar çalıştın
- 1 ay
- Niye o kadar normalde biz 3 ay çalıştırıoz en az bizmi çıkarttık
Adamın sorularından o zamana kadar sayısız işçi çalıştırdığı belliydi. Bu gayet mümkündü çünkü bahsi geçen yer hem üretim çiftliği hem restauranttı. 300 den fazla masa olduğunu hatırlıyordu ve pazar günü yetmediği için ekstradan 150 kadar masa ilave ediliyordu. Çok büyük yerdi 6 dönüm kadar vardı çünkü içinde yavrular için ayrı doğurgan balıklar için ayrı süs balıkları için ayrı yenilebilir alabalıklar için ayrı, büyümesi beklenenler için ayrı 10 dan fazla büyük uzun havuzları vardı.. Soruya utanarak cevap verdi
- Ailem geri çağırmıştı
- Peki yine çağırırlarsa yine erken dönersen..
Kafasını kaldırdı.. Yıllar önce annesi telefonda dönmesini istemişti. Artık dön diyecek kimsesi yoktu ki
- Artık bi ailem yok

Buınu o kadar etkili söylemiştiki iş yeri sahibi başka bi soru sormakdan son anda vazgeçti
- Hadi gidelim o zaman

Yukarı çıktıkça Antalyanın eşsiz manzarası kendini daha bi sunuyordu gözlere.. Sonunda gelmişlerdi.
- Daha önce çalıştın neyin nerde olduğunu biliosundur. Kemal var garson söyle ona ayarlar yerini
- Tamam abi

Restaurantın servis bölümünün yapıldığı barakalardan arkaya geçdi dün gibi aklındaydı ve işte yıllar sonra yine buradaydı..
Antalyada o restaurantta çalışırken kendisinden iki hafta sonra biri daha başlamıştı işe. Ömer, uzun boylu esmer kendisinden 4 yaş daha büyük sessiz sakin bir çocukdu. Hep onu eziyolardı çünkü sessizdi. Kendisi hep bitirim yetiştiği için bakışlarında yürüyüşünde " bana dokunma " tehdidi vardı. Zaten davranışları garsonları etkilemişti. Komi olarak başlamıştı ama diğerleri gibi sessiz ezik durmuyordu. Müşterilere abi abla değil Beyefendi demeyi biliyordu. Bunu şef cemalde iyi farkediyordu. Ömerle konuşmaya başladılar ve arkadaş oldular.
Bir sabah daha restaurant yeni yeni açılmışken 10 gibi bir bisiklet sürüsü geldi. 15 -20 kadar vardılar. Ve şef daha gelmemişti. Restaurantta yatılı olarak iki garson üç komi bir bulaşıkçı bir aşçı üç balıkçı kalıyordu. Garsonların ikiside ingilizceden yoksundu ve ne yazık ki gelen bisiklet kafilesi rehbersiz turistlerdi. çok açlardı. ama siparişi nasıl alacağını düşünen garson içinden şefin hala gelmemiş olmasına küfretti.. Rıza, 2003 de ingilizce kursunda broşür dağıtmış 4 ay çalışmış fakat maaş alamadığı için kurs almayı kabul etmişti. İngilizcesi tazeydi. Kendinden emin bi şeklde süs balıklarının olduğu havuzun yanındaki uzun masaya yerleşen turist kafilesine doğru yürüdü. Abidin ( Garson ) , masaya doğru gelen Rıza ya sorgu dolu gözlerle baktı çünkü barın orda diğer garson Emrah ona alaylı işaretler yapıyor siparişi alamayacağını ifade eden bakışlar atıyor takılıyordu. Rıza masaya yanaştı
- Welcome sir
Masadan sesler yükseldi

- Hi. Have you a list
- Ok. We have fish, chikken, meetbause, Every body eat fish
- No No

itiraz edenler isteyenler..
- Ok.
tek tek sormaya başladı . Abidin şaşkındı. Daha iki hafta önce gelen bir kominin ingilizce sipariş alması hoşuna gitti.. Rıza nın diğerlerinden farklı olduğunu hep hissetmişti.. İçecekler ve yiyecekler alındı o sırada patron ve şef garson restauranta gelmiş bahçede turistlerden sipariş alan Rızayı ve siparişleri fişe yazmakla meşgul Abidini izledi.. Patron gülümsedi
- Cemal..
Cemal şefti..
- Bu çocuğu bara al. Mehmeti komiye ver adamın dili var harcanmasın

Rıza bar'a geçmişti. Barda duran Mehmette tekrar komiliğe. Bar garsonların aldığı sipariş fişini verip hazır olan siparişleri aldıkları yerdi. içecekler salatalar kiremitte pişan balıklar yan pencereden bara geliyor bardan da garsonlara teslim ediliyordu. Yani ne olursa olsun komilikden çok daha rahattı.
Aslında tüm bunlar güzel şeylerdi. Ta ki bir gün Rıza Ömer'e kimle mesajlaştığını sorana kadar.. Çünkü bu sorunun arkasından Rızaya Ömerin sevgilisinin arkadaşı ayarlanıyordu. Emine..

***********************
 
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

- Yuh be oğlum taa Nazillide..
Tezgahın önünde sırtını bahçeye vermiş bi yandan telefona mesaj yazarken Rıza'ya bakmadan cevap verdi Ömer
- Evet. Bu hafta gidicem
Kültablasına sigarasının külünü damlatırken tekrar sordu
- Nereye
- Nazilliye.
Derin bi nefes çekti sigaradan..
- Manyakmısın olum yaa. Hem sen Geyveli değilmisin nerden buldun bu kızı

Telefonu tezgaha bırakıp cebinden sigara çıkardı.
- Gazeteden
Rıza a birazdaha şaşırmıştı.. Saat öğlen 12 gibiydi. Barın karşısındaki havuzda fıskiyelerden çıkan suya daldı bi süre. Ömerden gelen cevabı anlamaya çalıştı.
- Nsasıl yani. Seri ilanmı vermiş
Dalga geçmek için sorduğu sorunun en şaşırtıcı kısmı onaylanarak verilen cevaptı
- Evet abi. Arkadaş arıyorum yazıyordu mesaj attım tanıştık
- Ne kadar oldu
- 6 ay falan iki kere gittim. Bu hafta izne çıkınca yine gidecem. Oğlum bi cep telefonu al kendine kesin yaparsın sende manita
Rıza o güne kadar pek dert etmiyordu sevgilisi olup olmadığını. Ona göre sevgililik arkadaşlık ortamı için bi araç olmuştu hep. Onun tek sevgilisi vardı. Karşılığı olmayan bir sevgi.. Özge..

Ömer yeni gelen mesajı okurken aklına gelen fikri söyledi
- Dur lan sanada ayarliyim
Rıza umursamazca baktı sonra birden bu fikir olumlu geldi. Oda isterdi bu dağ başında telefonla karşı cinsten biriyle mesajlaşmayı
- Olur. Nasıl olacak
- Dur soruyorum
- Ne soruyosun
- Arkadaşı varmıymış..

Restaurantın bahçesinin otoparkına bir araç yanaştı. Fırının önünde çay içip muhabbet eden garsonlardan birisi otoparka yöneldi diğeri bardakları toplayıp tezgaha getirdi

- Beyler müşteri geldi,
Müşteriler Bar'ın önünden geçeceği için bu Ömerle Rıza nın toparlanması için bir uyarıydı
O sırada telefona cevapda gelmişdi.
Müşteriler henüz arabadan inmişlerdi ama Ömer laf yememek için onların önünden geçip gitmesini beklemeyi tercşh etti. 50 li yaşlarda iki çift önlerinden başlarıyla selamlayarak geçti stok bittiğinde ağ ile tutulup servis edilmeye hazır son günlerini yasayan alabalıkların olduğu havuz kenarındaki masaya yerleşti. Ama Rıza ile Ömer bakmadılar bile nereye oturduklarına..Onlar Ömerin sevgilisi Ayla'nın verdiği cevabı okuyorlardı.
- Varmış
dedi Ömer.
-Adı ne sorsana
- Tamam şu masaya su götürüp geliyim laf etmesinler..

O gün Rıza ile Emine tanışmışlardı. Ancak Rıza'nın henüz bir cep telefonu yoktu bu yüzden kendilerinden daha kıdemli bir komi olan Mehmet telefonunu kullanması için Rızaya seve seve vermişti. Rıza Mehmet'in telefonu ile Emine ile görüşmeye başladı.

5 ay 9 gün ve tam gece yarısına kadar sürdü bu ilişkileri. Rıza tam tamına 5 ay 9 gün gece yarısına kadar o kadar mutluydu ki..
Bu süre zarfında gerçek hayatta sadece üç kere görüşmüşlerdi Rıza sadece 3 kere gitti Nazilliye. İlkinde Ömer ile birlikde gitmişlerdi. Restaurant hafta içi bir gün izin veriyordu her gün iki personele hafta sonu yoğun olduğundan dolayı izin yoktu. Salı günü ikiside aynı anda izin aldılar pztsi geceden çıkacaklar Çarşamba sabah döneceklerdi.
Şef onları arabasıyla otogara yakın yere bıraktı. Diğer herkes gibi şefte anlam veremiyordu bu iki gencin taa Nazillideki kızlar için izinlerinin yarısını yolda geçirmelerine. Çok uzun mesafler vardı aralarında ama Rıza Emineyi seviyordu. Onla konuşmayı butun gun mesajlaşmayı butun gun onunla gibiydi. Emine 16 yaşında lise sonda kız meslek lisesine gidiyordu. Gelinlik tasarlıyordu. Hayali moda evi açmaktı. Kısa boylu zayıf esmer çıtı pıtı bir afetti. Yuvarlak şirin bir yüzü ve kocaman gözleri vardı. Rızayla daha ilk buluştuklarında aşık olmuştu. Nazillide Hayal Kafeye gidiyorlardı. İki katlı olan bu cafe nin üst katında masa yoktu ortada sehpa ve minderler vardı.Öğle yemeği için araç trafiğine kapatılmış Rıza'nın istiklal caddesine benzettiği o caddeye gidiyorlar el ele tutuşup geziyorlardı. ilk buluştuklarında fotoğrafçıya gitmişler ve sanki nişanlı gibi fotoğraf çektirmişlerdi. Akşam üzeri çıkmıştı fotoğraflar.
Rıza hayatında bir kızı ilkkez o gün öpmüştü. Nasıl bi şey olduğunu düşünmemişdi bile. Ama bu öpücük onu ona bağlamıştı resmen ve işte 5 ay 9 gün gece yarısına kadar büyük bir mutluluk yaşatmıştı.
Rıza ile Emine ayrı şehirlerde olmalarına rağmen herkesin yaşayamayacağı kadar büyük bir aşk yaşadılar. Tutkulu coşkulu mutlu. Nazilli 6 saat sürüyordu ve Rıza 6 saat gidiş 6 saat geliş 24 saatlik izninin 12 saatini 3 kere çıktığı izinde ona harcamıştı. İlk izninde bir telefon ve birde hat almıştı bile.
Ve bütün dünyası o gece karardı
*****************
 
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

- Rıza varmı eksik

Rıza elindeki çay bardağını koyup ekmek dolabının yanında bıraktığı listeyide alıp bar tezgahına yaklaştı

- Cemal abi ekmeğimiz yetmez
- Hiç yokmu? Size yetecek kadar
- Bize yeter abi de
- Tamam olum ben sizin eksikleri soruyorum kapalıyız bu gece
- Aa o zaman listeyi ertesi gun hazırlarız abi
- İçeceğiniz ne var
Rıza tezgahın altındaki içki dolabını açtı
- Abi üç kırmızı, 4 beyaz biralar rakı var bi tane 70 lik tam bide açık var
- Yetermi
- Bilmiyom abi
Abidinde yanaşmıştı Cemalin yanına
- Dur abi ben bakiyim
diyerek bara geçmek için sadece personellerin kullandığı yan kapıdan barın girişine, arkaya geçti..

O gün 2004 bitiyordu. Takvimler 2005 i gösterecekti ertesi gün. ve sezon bitmiş balık müşterileri azalmış turistler ülkelerine dönmüştü. Bir çok işçi çıkartılmıştı Ömer, Rıza ve Mehmet çalışkanlıkları sayesinde kalmışlardı.

- Abi bunlar bize yetmez
dedi Abidin..
- Sen doldur burayı

Sonrada dışarı çıkarken komilere seslen
- Mehmet, Ömeer.. kapalı restaurantı hazırlayalım gece alem yapacaz..

********************

Rıza karanlıktan gelen horultulara doğru baktı. '' Abi kardeş albüm yapıyorlar sanki '' diye düşündü. Öyle bir horluyorlardı ki Rızayı geçmişteki anılardan kopardı bu. Yatagının yanına koyduğu telefondan saate baktı. Saat sabahın 6 sıydı. '' geçmişi sonraya bıraksam iyi olcak hem zaten artık Eminee yok.. pamuk var '' diye düşündü.. Sonra kendine kızdı '' Ne pamuğu ya.. sevmem bidaha nasılsa o da gider ''

****************

'' Beni görmek istermisin ''
- Aga çay içiyonmu

Rıza Nusrete mi yoksa msn de kendisine kamera daveti yollayan pamuğamı cvp vereceğini bilemedi. Sonunda daveti kabul ederken
- İçelim aga
dedi. Sonra durdu ' eyvah...!
- Aga.. ayağa kalkdı masasından çıkıp dükkanın aynasının karşısına geçdi. Nusret katıla suyu koyup düğmesine basmıştı bile. Soruyu baştan aldı saçlarını elleriyle tararken
- Aga nasıl görünüom
Nusrtet sırıttı
- Hayırdır aga ya manitamı yaptın
- Yok be olum ya bu başka.. Nasılım lan ilk defa canlı görcek
- Aga boşver ya seni beğenecekse böyle beğensin. Güzelken herkes normalken sevenin beğenir
- Abi normalsem tamam ben anormalmiyim diye soruyom zaten
- Aga yakışıklısın yaa tamam işde ama o hırkayı çıkar aga bari
Rıza tavsiyeye uydu ve tekrar bilg. başına geçti. Kamera çoktan açılmıştı ve üst üste iletiler gelmişti
'' Rızaaa.. ''
'' Çokmu çirkinim ya hemen kaçtın ''
Rıza küçük dilini yutacaktı. Saarı saçlarıyla yeşil gözleriyle bembeyaz yüzüyle nur gibi parlayan bir güzellik vardı kameranın karşısında. Ve işte onu bekliyordu.
Alel acele cevap verdi. Nusret çoktan kaynayan suyu plastik bardaklara dökmüş sallama çayı bardağa yerleştirmişti bile
- İki tanemi aga
- Abi çok güzel be
- Ne diyon aga
Bian silkelendi.
- Pardon aga ya iki tane
- Aga kaptırdın kendini haa hadi hayırlısı
Artık kıza cvp yazmanın vakti gelmişti
'' resimlerden daha güzelsin.. çok güzelmişsin''
Gülmek ona dahada yakışıyordu
Gelen cevap Rızayı biraz daha şımarttı
'' Boydan görmek istermisin kalkiymi ayağa ''
'' Olur pamuk''
İşte mutluluk bumuydu acaba. Karşısında sadece kişiliği için gelmiş yazdığı yazılardan etkilenmiş dünya güzeli bi kız vardı ve ona kendisini resmen beğendirmeye çalışıyordu.

Günlerine artık güneş doğmuştu. Artık siteye şiir yazmıyordu. Forum oyunları bölümünde pamukla oyunlar oynuyorlardı. Kim Gelsin bölümünde birbirlerini çağırıyorlar aşklarını çocukça yaşıyorlardı. Ama henüz çıkmaya başlamamışlardı. Pamuk bir gün
'' ya ne zaman gireceğini bilsem bende kendmi ona göre ayarlarım '' yazınca
'' istersen ver numaranı sana mesaj atarım girerken '' diye cvp yazmıştı Rıza
Ve bir forum sitesinden msn ye gelen arkadaşlık telefonla sms e taşınmıştı. Bütün gün mesajlaşıyorlardı..

Pamuk kendisine gelen her mesajda bir ipucu arıyor artık bu aşkın başlaması gerektiğini düşünüyordu
*************
 
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

Ben hikayenin basini sonunu kacirdim :) toparlayamadim kafamda.
Pamuk'a ne oldu? Eminede nerden cikti.
Emineyle neden bitti iliskisi. Sadece telefonla dunyasi kararmis yazmissin.
 
Son düzenleme:
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

- Senin adına sevindim kardeş..
Rüzgar gömleğini kemerinin üstüne doğru sıyırıyordu. Bu çatıdan Cevahir alışveriş merkezi, leventteki bankalara ait plazalar her yer görünüyordu. Faruk'un kendisini biraz olsun mutlu hissettiği tek yerdi belkide bu çatı. Işıklı yüksek binalar yerine aşağıdaki trafiğe bakan Rızaya dönüp sözcüklerini tekrarladı
- Gerçekden sevindim. Ama biliyorsun biz yalnız biladerleriz burada aşıkların yeri yok. Sabah sevgilisini koluna takıp gezen adamın akşam bizimle acı çekmesi bize sahte gelir. Yanlış anlama
Her cümlede Faruk'un ağzından gelen bira kokusunu net hissedyordu
- Canın saolsun be abi. Ama çok seviyor beni belli. Ona git dedim gitmedi. Ben yapamam dedim abi. Biliyosun..
- Emineyi unuttun yani.. Ya Özgeyi.. İlk aşkını
- Özge başka bi şey be abi. Özge imkansız.. Özge benim sadece bu odada fısıldadığım sır. Özge artık başka bir şey..
- Nası bi kalbin var oğluum.. Boğar seni
- Abi ne desen haklısın ben Özgeyi Emine sayesinde unuttum. O kadar unuttum ki mutlu bile oldum.
Faruk elindeki biranın son yudumunu çekip Rızanın uzattığı sigaradan aldı. yaktı..
- Ama gitti..
- Gitti
- Sebep söylemedi
- Yok.Söylemedi
- Yemin etmişti
- Etmişti abi
- Ama
Rıza sohbetin nereye varacağını biliyordu
- Abi pamuk gitmez.. Ona dedim kimseyle yapamam dedim sevme bıkarsın dedim. Bana sen hayatımdan çıkaramayacağım üçüncü kişisin dedi
- hıh.. diğer ikisi kimmiş
- Babası ve annesi
- Sen bilirsin Rıza.. ama hızlı giden atın boku seyrek olur
- Abi 2 aydır normal konuşuyoruz. Bu gün başladık çıkmaya
- Çıktınızmı bi yere bari
- Yok abi.. Sevgili olduk anlamında
- Allah ayırmasın kardeş.. Ne diyim..
- Abi niye.. yani seni öz abim gibi seviyorum. 1 yıldır arkadaşız her gece dertleşiyoz nerdeyse.. Ama hiç söylemedin. Niye aiilesi olanları sevdiği olanları sevgili olanları niye dışlıyosun naptım sana
Faruk ellerini Rıza'nın omzuna koydu
- Belki bir gün söylerim.. Yada beni bulamazsın zaten o zaman sen kendin anlarsın

*************************

- Hikmet nasıl bu film

Dükkanın dibine kurulmuş film tezgahlarının başındaki müşteri vizyon filmler bölümünden çektği DVD yi, Nusretin masasında oturup bilgisayar ekranına gömülmüş Hikmete göstererek fikrini soruyordu
- Abi çok güzel
- Ya Hikmet bakmadın bile ya
Hikmet kafayı kaldırdı ama müşteriye değil Rızaya baktı. Kapının yanında dikilmiş telefonla mesajlaşan Rızaya seslendi..
- Ya Rızaa baksana abiye
Rıza irkildi ama mesajı yinede bitirdi
'' tamam askım ya haber verirsin sen yarın ''
- Ne anlatıyo bu Hikmet konusu ne
Hikmet adamın gösterdiği flme baktı ''Secret '' yazıyordu
- Abi on numara o film. Rıza söyle abiye konusnu
Rıza tezgaha yaklaştı
- Abi belgesel o ya.
Adam daha dikkatli baktı kapağa
- Ne belgeseli
- Abi saçma o ya Sır diye bi belgesel herşeye düşünerek sahip olabileceğini sadece düşünerek evrene enerji yolladığını evreninde o enerjiyi alıp sana isteğini yolladığını falan filan..
Adam geri bıraktı
- Ya surdan şöyle macera korku ayır bi şeyler
O an mesajına cevapda gelmişdi. İçinden ne yazdı ki diye düşünüp film aramaya başladı.

Ertesi gün Pamukla ilk defa buluşacaklardı Pamuk bi arkadaşıyla cevahire alışverişe gelecekti. Çok heyecanlıydı.
Bı heyecanını bastıramıyordu. Saat gece 10 a geliyordu. Dükkanı 11 gibi kapatıyorlardı.
Müşteriyi yollayıp telefonu çıkarıyordu ki yeni bi grup daha geldi. Onlarada film tavsiye etmek için tekrar tezgaha döndü.
Hikmetin Rızayı sevmesinin en büyük nedeni buydu. Rıza çalışkandı. ve çok güzel bi pazarlamacıydı bazen dükkan film müşterileriyle doluyordu o zaman Rıza Kafa filmi eline alıyor ( Kafa film : yeni vizyona çıkmış ve izleyicisi çok olan merak edilen çok satan filmler ) bağıra bağıra anlatıyor büyük bi coşkuyla bazı sahneleri söylüyor müşterileri o filmi almaya itiyordu. 4 DVD 10 tl diye kampanya yapmışlardı Rıza buna 8 alana bir bedava yıda ekleyince hemen hemen her giren 20 lira bırakıp gidiyodu. İşler yolundaydı. Hikmet Ağrılıydı. Rıza ise Konyalı. Onları patron işçi görenler Kürt ve Türkün aslında hiç bir problemleri olmadığına şahit oluyordu. Ne Hikmet Pkk yı destekliyor ne Rıza ırk ayrımı yapıyordu. Bilgisayardan bazen Mustafa Yıldızdoğan Osman Öztunç bazende Ahmet Kaya şarkıları çalınıyordu. Onların kavgaları ekmek kavgasıydı.

****************

- Ne kadar çok köpek var orda ya
Yoldaydılar. Hikmet yiğeni Fatihle en önde onun arkasında Nusret ile Fatihin kardeşi Rıdvan yürüyorlardı. Rıza en arkada telefonda pamukla konuşuyordu eve dönerken. ve Kuştepe de gerçekdende çok fazla sokak köpeği vardı havlıyorlardı
- Aynen ya burda çok köpek
diye cevap verdi
- ısırmasın seni aşkım
- yok aşkım niye ısırsın kedimiyim ben
- hehe deli yârim benim
- aşkım yarın seni canlı görcem ya
- evet aşkım bende çok heyecanlıyım

Evin önüne geldiklerinde Hikmet Rızayı gösterdi yanındakilere
- La oğlum kafayımı yedin bu saatte ya bırak kızı uyusun
- Abi çalışırken izin vermiyon ki hasret giderelim
Pamuk telefonda azarlar gibi yaptı
- Aşkım benle konuşurken üçüncü bi kişiyle konuşma
- ha pardon aşkım ya Hikmet abi işde..
Evleri yıkılmak üzere olan bi binanın iki kat altındaydı. İki odalıydı ve her yer rutubetti. televizyonun anteni çekmiyordu çünkü bu evde telefonda çekmiyordu. Bi iki kere küçük akrep bile öldürmüşlerdi. Bazı sabahlar yüzleri yada elleri balon gibi sismiş halde uyanıyorlardı. Anlıyorlardı ki yine evi akrepler basmıştı. Az kaldı diyordu Hikmet abileri. Ben hanımı getiriyim adam gibi bi ev tutacam sizede daha iyi bi ev tutacam..
Tutması gerekiyordu çünkü evin mutfağı bile yoktu. Zaten bir mutfağı olsada yemek yapacak kimsede yoktu..

- Aşkım evde çekmiyor. Yarın görüşürüz
- Tamam aşkım. İyi geceler

****************
 
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

Ben hikayenin basini sonunu kacirdim :) toparlayamadim kafamda.
Pamuk'a ne oldu? Eminede nerden cikti.
Emineyle neden bitti iliskisi. Sadece telefonla dunyasi kararmis yazmissin.

:)

Rıza pamuka aşık olmak üzere ama o gece geçmişi düşünüyo yıllar önce babası evden kovup antalyaya gitmişti orda emineyle tanıştı aşık oldu ama emine onu terkedecek o günleri hatırladı pamukla msn de konuştuğu ilk gece baştan bidaha oku sona doğru anlarsın
ilgin için teşekkürler
 
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

düz bi hikaye olmasın diye arada geçmişi katıyorum ya üslubum bu :S zaten saçma sadece birisi için yazıyorum asıl hikaye pamuk değil aslında asıl hikaye anytalyada tanıştığı nazillideki eminede değil asıl hikaye çok başka
 
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

Anladim. Yok zaten. 2. Bolumu okumaya basladigimda ilk bolumu unutmussum. En bastan okudum hepsini.cok keskin (hizli) gecisler yapmissin o yuzden kafam karisti.
Hikaye bittiginde anlatmak istedigini anlasilir. Simdilik ask hikayesi gibi
 
---> Vazgeçebilmek ( Bu Bir Romandır )

Anladim. Yok zaten. 2. Bolumu okumaya basladigimda ilk bolumu unutmussum. En bastan okudum hepsini.cok keskin (hizli) gecisler yapmissin o yuzden kafam karisti.
Hikaye bittiginde anlatmak istedigini anlasilir. Simdilik ask hikayesi gibi

hımm tmm bunu dikkate alacağım.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst