---> »Siyah Düşlerin Mavi sevişmeleri« | birgül.
Anlam veremezsin çoğu zaman bu yaşadığın..
Yaşamak zorunda oldugun şeye..
Muhtacsındır,mecbursundur hep biri ya da birilerine..
Nedenini bilmezsin ama durduk yere dolar gözlerin bazen...
Çok komik bir anda gülen yüzlere inat akar yaşlar senin gözünden bir bir kimi zamanın
yüreğinin tam da ortasına...
İşte o an..O an anlarsın kelimelerin artık anlamını yitirdiğini.
Yaşamanın sadece nefes alıp vermek oldugunu..
Ölümünse hayal..Sonrasının da mechul oldugunu..
Çünkü bilirsin
''Sen ne zaman iyi bir insan oldun ki?''...
Gitmek istersin,yaşadığın şehri terk etmek,en yakınlarının bile bir
daha asırlarca suratını görmemek...
Yasaklarsın kendine onun ismini,bedenini,nefesini...
Gözünün üzerindeki o lekeyi bile unutursun.
Unutmaya and içersin.Yaparsan ya da basarmışsan ne ala...
Hayat sana birşeyler öğretmiş demektir belki de...
''Belkiler ve keşkeler... '' Etrafımızdakiler hep belki der önce..
Bazen olumlu,bazen olumsuzlardan olurlar..
Önceleri sende belki'cilerdensindir aslında hatırlasana.!
Sonra mı ? Sonra umutlar bir bir tükenir..
'Umudunu kaybetme,kaybedersen yaşayamazsın''
klişelerine rağmen artık içinde umudun bir karşılığı yoktur...
Umut...
Çoktan ceketini alıp çıkmış bir sevgili..
Yada koskoca okyanusta batmakta olan bir sandal misali..
İşte o zaman Keşke demeye başlarsın..
Keşke gitmeseydi o sevgili.Keşke okyanus olmasaydı o su birikintisi...
Keşke sen..
Keşke ben..
Hayat...
Mecburiyetler şehri,istanbul'un sonbaharı,gece basını yastığa
koyduğunda gözünden damlayan o tane...
Nefret,kin,acı,özlem,çaresizlik...
En zoru,en can yakıcı sıfatı da çaresizlik...
Çaresizlik..
Çaresizlik...
Bugünü böyle yaşıyorsan dünü düşün..Dün nasıldım?..
Nasıl olmalıydım ki bugün bu haldeyim..?
Dünde bu haldeysem o zaman ondan da öncesini düşün...
Düşün ki artık hayat sana da,bana da,ona da oyun oynamasın.
Düşünki hayat seni sırf sen olduğun için cezalandırmasın artık..
Düşün ki artık
anla bu mecburiyeti..
Mecburiyetler şehri...