Şiir Arşivi..

Vazgeçtim üzüm karası gözlerinden

Masallar kadar tatlı sözlerinden vazgeçtim.

Kiraz kırmızısı çatlak dudaklarından

Bana senin kokunu getiren rüzgarlardan

Seni hatırlatan bütün şarkılardan vazgeçtim.

Umudumun bittiği yerlere güller dikmekten

Her acı cigaramın sonunda "of " çekmekten

Hayatı sen diye yaşamaktan vazgeçtim.

Yalan dünyanın doğrularını dinlemekten

Kadehlerden gözyaşıma su katıp içmekten

Yalancı dostları çevremde görmekten vazgeçtim.

Bir adını silemedim kalbimden senin

Yıldızıma gözyaşı dökmene alışamadım.

Aşk sendin sevginin anlamı sendin.

Sen de yalan olup gittin ya...

Sayende yalancı aşklardan vazgeçtim.

Gecenin bir yarısı elimde kalem

Yine seni anlatıyorum bilmiyorum ki neden?

Şehrin ışıklarını izliyorum hayalinle

Nedensiz nedenlerden vazgeçtim işte böylece

Senin yüzünden artık güvenmiyorum aşka

İnanır mıyım sevgi dolu dediğin o bakışa

Yoruldum bu yolda yürümekten be güzelim.

Saçlarıma yağdırdığın karlara bakıp da

Hayatımdan senin için vazgeçtim.

Aslına bakarsan be gülüm ben sana değil

Düşümdeki emsalsiz güzele vuruldum.

Sonra da onun günahını senin boynuna yükledim.

Affet beni bir tanem

Galiba ben aşk adına büyük bir günah işledim

İşte bunun için de ben aşkın platonik olanını sevdim.

Sonunda platonik aşklardan da senden de vazgeçtim.
 
Sonunda vazgeçtim aşık olmaktan
Bilemezsin
Her yolum sende biter ve başlar
Hani tren yolu uzayıp gider ya
Gözlerin raylarda takılı...
Sormaz mı? Yolcusuna
Bu yol nerede ne zaman biter…

Sonunda vazgeçtim aşık olmaktan
Bilemezsin ekmek gibi su gibisin…
Bu yol nerede ne zaman biter
Bilemem…
 
Uzun zaman oldu biliyor musun?
Bu kağıtla bu kalem buluşmayalı..
Belki de çok şey daha var içimde buluşmak istediğinle buluşamayan
Çok şey!!
Yine bir durgunluk havası var bende..
Yine duygusallık..
Ve yine bir şeyler çırpınıyor yüreğimde
Yüreğimin de içinde..
Bir kuş saklı sanki göğsümde
Ha uçtu..Ha uçacak..!
Ellerim göğsüme bastırıp..
Avuçlarımın içine alıp onu..
“Uçma..!Gitme uzaklara..!Yanımda kal!” dercesine..
Yalvaran gözlerle bakıyorum gözlerine
..
Şimdi sen ve ben..
Her şey o kadar erken ki..!
O kadar bebek ki hislerimiz..
Bir daha kaybetmek var en kötüsü
Bir daha ve son defa kaybetmek..
Ve büyütmeden öldürmek var o bebeği..
Belki de zamanım yoko zamanı olmayanı beklemeye
Ya gelmezse o beklenen o zaman..!
Ya da gelmeden zaman biterse..!
Apaydınlıkken şimdi her yanım
En aydınlıkta büyütmek istiyorum o bebeği
O zamanı olmayanı bekleyip de boşa geçsin istemiyorum bu aydınlık zamanım
Karanlığı bulmak da var
Ve bir daha aydınlığa dönecek gücü bulamamak da..
Hadi gel!!
Neyse elimizdeki şu an içimizi aydınlatan..
Bittiği yere kadar yaşayalım
Göreceksin!Yaşadıkça bitmeyecek..
Yaşadıkça daha da aydınlanacak içimiz

Mutluluğun En Güzelini Yaşayacak Kadar Özgürsen;
Sevginin En Ağırını Taşıyacak Kadar Güçlüysen;
Hadi Gel!!Bekleme..
 
SENİNLE ÖLMEK İSTİYORUM

Dagbasinda bir avci kulubesi
Yerler dizboyu kar
Ocakta ates
Disarda ruzgar
Hadi gel
Once sevismeliyiz uzun uzun
Yerdeki ayi postunun uzerine uzanmaliyiz
Butun vucudunu santimetre karelere ayirip
Birer birer opmeliyim
Ve sonra simsiki sarilmaliyim sana
Boylece olmeliyiz
Aradan yillar gecip
Bizi bulduklari zaman
Etlerimiz curumus olsa da
Kemiklerimiz ayrilmamali birbirinden
Hadi gel
Nefes almak huner degil
Seninle olmek istiyorum...
 
Bulutlar göç ederken bu şehrin üzerinden
Neden gözlerin hala sırılsıklam bakıyor?
Biten bir sevgi olsun hadi sil gözlerini
Senin bu bitkin halin beni içten yıkıyor.

En yakın arkadaşım üzme artık kendini.
Haykır küfret dünyaya kus bütün kederini.
Bütün günahlarının ödedin bedelini
Sanıyorsun ki O'da senin gibi yanıyor...

Aldanıyorsun dostum O'nun keyfi yerinde.
Sen acılar çekerken o zevkin seferinde.
Toz pembe hayallerde yeni aşklar peşinde.
Sende hasret onda aşk besteleri çalıyor...
 
Hatirlarmisin Sevgilinden Ayrildiğin Günü.
Hatirlarmisin Terkedildiğin O Ilk Geceyi
Kalbin Yerinden Firlayacakmiş Gibi
Herşeye Isyan Eden Tavriyla Atarken
Geri Dönmesi Içinayaklarina Kapanacak Kadar Küçülmüşken
Hatta Daha Ileri Gidip
Onun Geçtiği Yollari öpmek Istediğin O Anlari Hatirla.
Sevilmeden Sevdiğin O Günleri
Aklindan Bir Bir Silip Atmak Istediğiniyeni Bir Aşka Kollarini Yirtilana
Kadar Açmak Istediğinive Bu Aşkta Yaşayamadiklarini Yaşamak
Umutlarina Kavuşmak Ve Yaşanan Tüm Acilari Unutmak Istediğini
şimdi Aşik Olmuşken Onu Kaybetmek Istemediğini
Mavi Düşlere Dalmişken Uyanmak Istemediğini
Artik Beklemek Istemediğini
Işti Tam Bunlari Bulmuşken
Ve Bunlari Kaybetmemek Için
şimdi Haykir
Seni Seviyorum
Ve Haykiriyorum
Aşki Yaratan Benim Sevgilim....
 
AYIN GÜLE SERENADI
l

Ey imtiyazlı güzel uyan derin uykudan
Hatırla bülbüllerin divane olduğunu

Dün sabah seni görüp çarpılmış gökte güneş
Önce anlayamamış ona ne olduğunu

Gönderince kalbime ışığını bu gece
Bildim bütün aşkların bahane olduğunu

Şimdi ben de garip bir haldeyim biçareyim
Şaşırdım ayın kime pervane olduğunu

ll
Rüzgarı senin için öpüyor dudaklarım
Bal rengine boyuyor yolları senin için

Dehlizlerin dumanlı küflü karanlığından
Aydınlığa çekiyor kulları senin için

Misk-ü amber kokuyor çölün kalbinde zaman
Sim-ü zerle süslüyor kumları senin için

Senin için ırmağa karışıyor denizler
Can meyvesi kırıyor dalları senin için

lll
Bülbül yine mey'ustu; vatan virandı gülüm
Uğrunda hayallerim bile yıprandı gülüm

Mecnun dahi Leyla'yı anmaz oldu yürekten
Güzeller güzeliydi; hani sultandı gülüm

Yaşamak sonsuzluğu tattı avuçlarından
Ölüm tomurcuklandı; kabir uyandı gülüm

Bir kafdağı kalmıştı varlığından bihaber
Seni görünce o da tutuşup yandı gülüm
 
SİYAH GÖZLERİNE BENİ DE GÖTÜR

Daha dokunmadan kurudu irem
Çöllere bir türlü yağamıyorum
Yeni bir koşunun başlangıcında
Biraz deprem sonrası
Biraz şehir hülyası
Bir kalp yangınından geriye kalan
Siyah gözlerine beni de götür
Artık bu yerlere sığamıyorum.

Pembe uçurtmalar yolladığından beri
Sarardı tiryaki menekşeleri
Sonbaharın tozlu kafeslerinde
Sevgi turnaları yakalıyorum
Turnalar gidiyor; ben kalıyorum
Avareyim asudeyim yorgunum
Bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
Uyku tutmuyor karanlıkları
Yitik düşlerimi kovalıyorum
Gölgeler gidiyor; ben kalıyorum.

Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
Siyah gözlerine beni de götür
Baharın koynundan koparıp sana
İpek bir mendile sardığım yüreğimle
Şehzade gülleri gönderiyorum
Umutlar kalıyor; ben gidiyorum.

Bütün yelkenlileri deniz fenerlerini
Kaptanları sorgulayan
Yanından geçen küheylanların
Korku tufanına yakalandığı
Siyah gözlerine beni de götür
Güneş ülkesinden gelen yiğitler
Benzeri olmayan bir dünya kursun
Cellat ayrılığın boynunu vursun.

Usul usul intizarı çürüten
Bu hercai diken bu çılgın arzu
Sürüklüyor imkansız muştuların
Eşiğine gönül vadilerini
Bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
Düşüyorum tanyerine
Ya topla yaralı kırlangıçları
Ya da bu vefasız şarkıyı bitir
Özgürlüğe giden tutsaklar gibi
Siyah gözlerine beni de götür.
 
Aşkımıza umut ile bakan gözlerim
Sıcaklığına sevgine alışmışken
Terkettin.
Tuttuğu her şeyde tenini hisseden ellerim
Dokunuşuna alışmışken
Terkettin.
Ağzından çıkan her kelimeyle titreyen yüreğim
Sesine alışmışken
Terkettin.
Seni düşünerek dalıp giden benliğim
Rüyalarda sana alışmışken
Terkettin.
Yazdığı her mısrada sevgimizi anlatan kalemim
Şiirlerde sana alışmışken
Terkettin.
Seni hatırladığım her an kuş olup kanatlanıyorken
Düşüncelerde uçup sımsıcak sevgine konuyorken
Terkettin.
Şimdi donuklaştım.
Gözyaşı dolu geceleri silemez oldum.
Yazdığım sevgi dolu şiirleri okuyamaz oldum.
Aşkını hatırlatan hiç bir şeye bakamaz oldum.
Sakladığım mendilini tutamaz oldum.
Elimdeki resmine bakamaz oldum.
Tam sana kavuştum aşkımı buldum derken.
Terkettin......
Sevdiceğim buralardan çekip gideceğim.
Sonunda sensizliği terkedeceğim..
 
İki Mezar Taşı


'Ardıç ağacı; ancak ardıç kuşunun - ardıç tohumunu yutması ve tohumun

kuşun midesindeki enzimlerle birleşmesi sonucunda dışkısının düştüğü

yerde çıkabilen - bir yalnız bir mucize ağaçtı.'


Ömrüm boyunca seni sevdim
Gözlerin bir hançer gibiydi
Yüreğimi hep o hançerin mevzilinde tuttum.
Şimdi ölüyorum
Belki bir daha yağmurların yağışını göremeyeceğim
Bozkırda çiçeklerin açışını
Bir kuş olacağım belki... bir ağaç
Yüreğimle sonsuza kadar aşkına yuva olmaya devam edeceğim.

Seni hep seveceğim.


Bir Tanrı varsa biliyor
Sana hep sadık kaldım.
Ömrüm boyunca sana bir evlat vermeye çalıştım.
Belki mehtaplarda başımı göğsüne dayayamayacağım
Bakışlarımla kışı yaza kavuşturamayacağım
İster bir ağaç olayım ister bir kuş
Sonsuza dek yüreğim kollarında yuvalanmaya devam edecek.

Seni hep seveceğim........



40 yaş yaşadılar. iki dakika ara ile öldüler....

Şimdi mezar taşlarının başında Bir ardıç ağacı ve kollarına
yuva yapmış bir ardıç kuşu var...........Söylenti bu ya bin yıldır
orası hep öyle imiş.....onlar hep bir ağaç ve bir ardıç kuşu...
 
yusuf'u andıran
leyla'yı kıskandıran
mecnun gözlerinle gel..
gel ve sevgiyi anlat bana
vuslatı anlat
kor akşamlarda kavrulduğun
beyaz bir martıyı andıran özgürlüğünden uzak
sevgilinin kalbinde hapsolmuş hüznünle gel..
gel ve okşa saçlarımı
bir bebek gibi bak bana
sonra dünyayı anlat
karmaşasıyla aldatmacasıyla
gözlerimdeki isyandan kurtar bedenimi
ayaklanmadan isyanım...
hakim kırmadan elindeki kalemi
vermeden şu emaneti ben
gel ve bana aşkı anlat
olağanca doğrusuyla yanlışıyla..
bir bebek gibi sev beni bir bebek gibi kucakla...
mecnun'daki leyla'yı
yusuf'taki züleyha'yı
kerem'deki aslı'yı anlat bana..
sonra her delikanlının bir mecnun
ve her genç kızın aslında bir leyla olduğunu;
yarin içimde bir yerlerde durduğunu
ve uyanmak için geceyi bulduğunu anlat.
bir bebek gibi sev beni bir bebek gibi kucakla...
...
sonra bırak kırılırsa kırılsın kalem
martı kessin ümidini yeniden uçabilmekten
ve isyanım ayaklansın..
aşkın tarifini bile yapamadığım hayata
elveda dedikten sonra ben
bırak
herşey yeniden durağanlaşsın...
 
BENİ TANIRSIN SEN
Çok zamansız zamanlardan geçtim
Samanı mayalanmadan saklanmış zamanlardan.


Beni tanırsın sen!
Vaatlerin yanar döner hiçliğini
Dağları ateşe veren arzuların kalleşliğini
Masumiyetin can yakan dönekliğin bilmişliğin de
Aynı zamanlardan...


Çocukluğumdan da uzak şimdi
Sevdaya hasretliğim
Aşkta kaybetmeyi marifet bilmişim
Ve yüreğimin limanına sokulan her kadını
Seve seve kaybetmişim.
Ben bana gelene değilde
Nedense hep benden geçene yeltendim
Bir yanım günaha
Bir yanım acıya öykünürdü
Aklıma hep düşende
Düşünüm gül yüzüydü...


Beni tanırsın sen!
Acının tadını sigarayla sevdim
Sigarasız acılar çekemedim
İçinde yar olmayan şarkıları ezberlemedim
'Sigaramın dumanı yoktur yarin imanı'
Bütün hüzzam sözleri sanki ben besteledim.
Ud oldum kanun oldum
Sadece ve ancak tellerime vuruldukça inledim
Unutamadığım en güzel şarkıydı keza
Bana ağladığın efkarlı sesin...
Bak gülüm!
Sen bilirsin
Mardin'de unuttuğum gençliğim
Mardin'de yandığım cehennemim
Gözünü sevdiğim gamlı yarim
Mardin'in yasında son nefesim


Beni tanırsın sen!
Küfür ederken de utanmadım
Ciğerlerimi patlatıp ağlarken de
Bir seni seviyorum derken kızarırdı cemalim
Hala da içimden sevmeyi tercih ederim.


Beni bilirsin sen!
Ne param kaldı ne anam kaldı yitirmediğim
Hep söylerim benim kaybetmişliğim doğuştan
Ne dostlarım ne şen mahalle
Sadece biri vardı mazide
Bileceksin adını sende
Bilecek adını herkes
İnan hiç kimse değil
Bir o kaldı geçmişin içinde
24 yıl yaslı Mardin'e uğramadım
Ayrılıkların anasını belledim
Adam gibi bir ayrılık daha görmedim.


Çok zamansız zamanlardan geçtim
Samanı mayalanmadan saklanmış zamanları bildim
Yangınım aşkların anasını satmışlığımdı benim


Bak gülüm!
İnanma sakın! !
Zaman her derde derman değil
İçinden zaman geçmeyen yaralar var
Zamanın uğramadığı diyarlar.
 
KORKUYLA UMUT ARASI
Bilinmeyene yürümek garipti
Hayat belki de
Bilinmeyene yürümekten ibaretti
Bir sonraki
Atılıp atılamayacağı
bilinmeyen bir adımın
Götürüp götüremeyeceği
bilinmeyen bir yolun
Sonundaki bilinmeyenlerden
oluşuyordu herşey
Ve hiçbirşeyi önceden bilmek
mümkün değildi
Aslında yürütülmekti
sonunu bilmeden yürümek
cesur atılmalıydı adımlar
korkuyla umut arasında
Güneş açar
ya da yağmur yağardı.
Deprem ne zaman nereyi yıkar
belli olmazdı
En iyisi hazırlıklı olmaktı herşeye
Umudu ve korkuyu elden bırakmadan...
Kimin ne zaman nerede ne kadar olacağı
belli olmadan.
Önemli olan
bir yerlerde olduğumuz sürece
oranın hakkını vermek
ve geride birşeyler bırakmaktı.
Bir iş bir eser ya da bir iyilik
Belki de kıyamet
son iyilik yapıldıktan sonra kopacaktı
 
karanlıktan bir gelen bir gölge olsam
yanından ayrılmasam
geçmişten bir çocuk olsam
baharınla cossam
hayaller hayal olarak kalırmış
benim hayalimsendin
ama hayalden öte yaşamak vardı seni
ahhhhh !
duygularımı bir anlatabilseydim
haykırsaydım çılgınlarda
içimde tutmasaydım
içimdeki sevdayı çiçek gibi açmasını sağlayabilseydim
ben işte buyum
çaresizlikler benim ben çaresizim
bir köhne kuytuda hayalinle yaşar dururum
çaresizce bir yanlızlıkta beklerim seni
gözü yaşlı ve kalbimde bir buruk acıyla
göz bebeklerim şişti ağlamaktan
bıkmadım sensiz yaşamaktan
belki bıktımda belli etmek istemiyorum
bir sonbahar akşamı beklerim seni
belki gelirsin diye.....
 
SENİ SEVMEK DİYE BUNA DERİM BEN

Seni sevmek diye buna derim ben
Sensiz sabahlara ermek
Gülmek seninleyken gülmek
Sensiz ne ağlamak nede ölmek?
Seni sevmek diye buna derim ben
Sevdan kucağımda üç günlük bebek
Seni sevmek yaşamak demek
Sensiz ne ağlamak nede ölmek?
Seni sevmek yanımdan geçerken
Kuru bir merhabayla başımı öne eğmek?
Korkum senden aşk dilemek
Sevdamı bilmeyip yanımdan geçip giderken
Dönüp rüzgarla uçuşan sarı saçlarını uzun uzun izlemek?
Seni sevmek diye buna derim ben?
Hergün akşam yemeğini sensiz yerim
Aşka susamışlığım çöl yaram derin
Şimdiye dek bu denli sevilmediğini bilirim
Ama içimde çağlayan nehri bir sır gibi gizlerim?
Son bakışınla alev aldı içim
O alevi söndürmeye çalışır içimde çağlayan nehir
Bir bilsen her yeni gün nasıl büyür içimdeki yangın
şehir şehir?
Seni sevmek diye buna derim ben?
Her yeni gün yeni bir yangın
Her yeni gün yeni bir vurgun yerim?
Seni sevmek diye buna derim ben?
Güzel gözlerin ömre ömür katar
Bunu birtek ben bilirim?
Sen bu deli aşka kulak asma
Olsun ben sensiz gecelerde ölür ölür dirilirim
Her sabah sevginle hayata sarılır
Ve her sensiz akşamın sonunda yıkılır giderim?
 
SENİ YAĞMURDAN SONRA SEVECEĞİM

Şimdi git..
Say ki seninle içinden sevda geçen bir türkü söylemedik..
Say ki gece mektuplarını en güzel aşk şiirlerini
beraber ezberlemedik..
Say ki sevda trenini kaçırdığım durakta bir süre
beraber beklemedik..
Sen git..
Ben gelemem bu yürekle..
Ya da kal..
Eylül yağmurlarını bekle..

Seni yağmurdan sonra seveceğim..
Saçlarıma ak düşmemiş halimle..
Sen yaşlardayken..
Onsekizimde yirmimde..
Seni yağmurdan sonra seveceğim..
Kaldırımların ıslak ve temiz haliyle..
Yaşlı yüzüm delikanlı yüreğimle..
Seni yağmurdan sonra seveceğim..
Aşksız geçen onca yılı yakacağım..
Sevda alevinde kendi ellerimle...

Şimdi git..
Say ki seninle sahildeki çardakta hiç dondurma yemedik..
Say ki oturup konuştuğun yaşlı ve yabancı bir adamdı..
Ve sevdadan hiç söz etmedik..
Say ki hiç gülmedik..
Aynı şeyleri sevmedik..
Ve yağmurdan sonra beraber yürümedik..
Seni yağmurdan sonra seveceğim..
Kimse bilmeyecek herkesten gizleyeceğim..
Yağmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada..
Seninle gökkuşağının altından geçeceğim..
Seni yağmurdan sonra seveceğim..
Ve seni sevdiğimi kimseye söylemeyeceğim..
Belki bu dünya gözüyle gördüğüm son yağmur olacak..
Islak kaldırımlarda sırılsıklam yürüyeceğim..
Ben seni yağmurdan sonra seveceğim..
Ve bir gün ölürsem siyah gözlerinde öleceğim.....
 
Sen gittin
Her şey yarım kaldı
Her şey değişti
Kuşlar bile uçmaz oldu
Dağlar bile durgun
Ne senden haber ne sesin çıkıyor
Bu koca dünyada kalmışım yalnız
Ne desem değişmiyor
Gözyaşlarım dinmiyor
Acım geçmiyor
Herşeyim gitti
Sen gittin
Bir yanım ölü
Bir yanım kan ağlıyor
Ne kaldı ki
Bu çile benim
Bu keder benim
Ölsem ne fark eder
Ne bu dünyada benim oldun
Ne öbür dünyada benim olursun
Her yerde sensizlik
Oysa nasıl sevmiştim be
Herşeyim dedim
Canım dedim
Ölürüm dedim
Ama gitti
Olmadı benim olmadı
Benim değil o
Kader kısmet derler ya
Benim yazım da bu
Sensizlik.
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst