Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Kokuna yağmur ekledim sen uyurken… Yine burnun kanamış, yastığında iki damla…
Tenindeki soluk ilk defa alımlı kırmızıyı giymiş üzerine, saçlarının dalgası bozulmamış yastık kıvrımında ne iş ?
Zehirliyorsun kendini, dudakların kiralık katil…
Ama; sus sen.
Anca sus… Ben seyredeyim seni.
Küskün bir bakış atıyor gözlerin, aynadaki aksine…
Mavi bir kâğıt, mum ışığında sararıyor şimdi kendine,
Teninde bildiği en gizemli kıvrıma konuyor usulca…
Avuçlarınsa hâlâ ona eş renkte, parmakların ve yüzünse apayrı.
Eğilip döşeğinden, bir sigara yakıyorsun, alevi düştü düşecek…
Dumanlar saçlarının tenhasına sokulmuş, is ile yağmurun çatışmasını seyrediyorum omuzlarının üzerinden,
rüzgârın savurduğu dalgalar bağlasa da gözlerimi…
Kaptanı ölmüş, karaya vurmuş bir gemi gibisin,
Sahipsiz, ıssız, çâresiz, yönsüz…
Oturduğun yerden kalkmak bile gücüne gidiyor, adım attığın yer kuşlarının öldürüldüğü toprağın girişi….
Bacakların titrek, yüreğinse ürkek.
Kaçış ve korku tünemiş kemiklerinin sızısına….
İki yüzlülük seninki hem, besbelli güçsüzlük.
Sükûta kanatlarını açıp, kokusundan sıyrılmış bir kıyı kayasına serpiliyorsun…
Avuçların şimdi yosun… Ölü beyazından sıyrılıp, yeşiline soyunuyorsun.
Tam da karşımda.
Aslında pul pul, üzerine saçılan yalanları soyunuyordun…
Üst üste binmiş, İki fırça hamlesi gibi duran gözyaşlarındı ar suyun…
Bir süs kutusundan çıkartır çapaklarını silerdin her sabah…
Tohumundan silkinmişsin, açamadan.
Tırnak araların kırmızı toprak…
Gözlerinin giz’ine pusu kurmuş sis, harelerin bakmıyor karşıya sönük.
Hadi kirlen yine, parmak uçlarında yürü bulut üstünde,
eteklerin şakırdasın güçsüzlüğünle alay edercesine,
lâ notasının içine saklan seveyim seni, yağmur kokularıyla…
Hadi boya bedenini yine…
Nasıl olsa ar suyu elinde artık…
Seviyorum seni be
Öylesine değil
Benzemiyor
Duyduğum hiçbir sevgiye
Ya da anlatılanlardan
Hiçbirine
Kıskanmayı çılgınca
Hatırlamayı
Seninle ilgili he şeyi sende
Belki bir şarkı
Bir çay bahçesi belki
Renk ya da
Bir kelime bazen
Öyleki
o anda
olmuyor
seni düşünmeden
küçük imalarını
zayıf yönlerimi yüzüme vuran
zerre kırmada
sabrını, ki
halinden bellidir
beni anlayan
yapma gayretini
mutlu olacağımı bildiklerini
hatta o şirin telaşını
aşkının
ses tonuna yansımasını
yanındayken bile
bana duyduğun özlemin
gözlerinde parlamasını
aynı anda
aynı cümleyi söyleyişimizi
aynı davranışımızı
kimi zaman
ince konularda
hemfikir oluşumuzu
duyduğumuz güvenin
sonsuzluğunu!
Aşığım be canım
Sana ve
Seninle gelen her şeye
Seviyorum seni be
Yaşanmamış bir sevgiyle!
İçinde fırtınalar kopuyordu göremediğim
Sakin sulardan geliyordun
Çığlıklarını gözlerinden duyuyordum
Bana bakarken gözlerin doluyordu
Ellerin..
Ellerin düşmüyordu yüzünden
Gitmek istemeyen duruşunla kaçıyordun
Anlamlaştıramadığımız dünlerimizden
Saklıyordun gerçekleri
Seni ele veriyordu her bir zerren
Aşk saçlarından damlıyordu,
Sen susarken bile hüzün kokuyordun..
Şimdi bir an dönerek gerilere, hani
Bir zamanlar beni ölesiye yaşatan
Ellerimi bırakıp sevecen ellerini
Çevremi sımsıcak bir sevgiyle kuşatan
Seni arıyorum
Bir deniz hıçkırıyor ta içimde, dinle
Giderek yalçın kayalar, kumlar eriyor
Şimdi başbaşayım bir kıyıda kendimle
Ve bende var ettiğin o ben can veriyor
Seni arıyorum
Gülerdin bir zamanlar güneş batmazdı
Baştanbaşa bir gül bahçesiydi ortalık
Renkler ya mavi, ya penbe, ya beyazdı
Oysa şimdi ne yana baksam karanlık
Seni arıyorum
Varsın ama yoksun. yanımdasın, değilsin
Gözlerim boşuna deliyor geceleri
Tek seni bir kez daha görebilmek için
Daldırıp ellerimi benden içeri
Seni arıyorum
Ellerim içimde bir kan gölüne batıyor
Bağırıyorum kimseler duymuyor sesimi
Dişlerim hırsla dudaklarımı kanatıyor
Ve senden uzakta verirken son nefesimi
Seni arıyorum
Bu son aldanışım, son yıkılışım olacak
Gelsen de boş artık gelmesen de, ben yokum
Yine de son bir ümit kırıntısıyla, bak
O herşeyi yitirdiğim anda bulduğum
Seni arıyorum
Her yağış bir başka kalkışmaya gönüllü
Ve kim neye erse bu geçişte
Bir tomurcuk bir gözyaşı mutluluk işte
Her bahar arifesinde korkulu bir kimsesiz gecenin
Aklım elim yüreğim kirişte hep biraz korku biraz yalan telefon
seslerinde.....
Ya yine boş koridor islaklığıysa ve beton efesi
Bütün fakir çocukluklarda....
Ama herşey sırasını beklerken
Mukaddes bir kuytuda
Senden umut kesenin hüzün kesesinde bir yavru
Herhangi bir anne kadar kanguru
İşte bahar işte sevda işte tomurcuk bir bakıma
Ağzım mavi ıslaklığının uçurumunda
Rüyayla gerçeğin arasında
Hep iyinin aşkın tarafında
ve
Değmediğim yerin kalmayıncaya
Bu bahar sonsuza tomurcuklanmaya
Ben sana sen çatlak bir anadoluyu kucaklamaya
Bu bahar aşk için hazır
Hazır vazgeçmeye
adının bile baş harflerinden
Kayıtsız bir sarhoşluğun her gün erkenden sabah oluşundan
Her şeyi biraz şakalaştıran bakışından
Şakadan başka izahı olmayan bu kalp ağrısından
ve
bahanesi bir yürek bir et
bir bedenin içine girmek!
Hazır bu bahar
Akılsız! bir yeşermenin şahane hasadına
Hazır Nur topu bir yaşama sevincini kundaklamaya....
Unutma baharda çiçek olan
Meyvedir yaza....
Bu erik tanesi bu şakacı bahar çiçeği
Her dem taze kalsa...
Sensiz de denizi seyredebiliyorum.
Hem dalgaların dili seninkinden açık.
Ne kadar hatırlatsan kendini boş.
Sensiz de seni sevebiliyorum.
Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula,
Karşılaştığımız zamanlarda.
Sen, sevgiden şımaran çocuk,
Ben şaşıran budala.
Benimde anlatacaklarım vardı elbet,
Ve içimde büyüyen bir aşk!
Taki.. Sus kentime apansız çökene dek…
Anlaşılamamak yaftasını çektiğinde,
Dudaklara,
Söyleyeceklerim çoktan çekilmişti ,
Kalabalıklar arasından…
Sadece sus kaldı yanımda…
Sus-Mak! …
Sus-Mam gibi…
Oysa ne çok şey vardı içimde,
Dilden öte gitmesi dilenen,
Ne çok söz vardı dilimde,
Sözden öte olması beklenen…
Sus-tun hep!
Sus-arak çoğaltın sus-larımı
Kimbilir belkide habersizdin,
Sus_(ma) nın söylemek istediklerimin ,
Çığlığını susturan olduğundan…
Bilseydin el vermezdin bu kadar,
Canımı yakan suslara…
Sende bir sus olup ,
Düşmezdin suspus hayatıma! Bilseydin….
Yinede su’sarmıydın bana...
Sana doyamamanın acısı ile
Dünyaya büyük bir isyan ile
Buraları sana bırakıyorum açmamış tomurcukları
İşte gidiyorum içimde büyük bir sancı ile
Kan ile dolmuş gözlerim ile
Keder ile bürünmüş bedenim ile
İşte gidiyorum şarkımızı dinlemeden
Bakmadan duvardaki resmine
Tutmadan ellerini sarılmadan ağlamadan
İşte gidiyorum yüreğimdeki alev ile
Hasretimle boğuşarak gidiyorum
Bir karanlığa doğru,hiçliğe doğru
Aşkımı yanıma alarak
Özlemin esiri olan aşkımı
İşte gidiyorum
Seni bulamayacağım ellere
Sensiz bir hayata gidiyorum