Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Biraz güllerin çocuk yüzlü durgun güzelliğine, biraz denizlerin ufuklarda başlayan bitmezliğine benzeyen özgürlüğün hayaliyle...
Kuşlar özgürlüğü kanatlarıyla yazarlar Göklerin serin mavisine Özgürlük biraz benzer Güllerin çocuk yüzlü durgun güzelliğine Özgürlük biraz benzer Denizlerin ufuklarda başlayan bitmezliğine
Beyazlara çizilen yorgunluk Silinir martıların korku veren sesinde Ne varsa göklerde var Ovalardan ufuklara kadar Ne varsa gözlerinde ...
Ben bekleyebilirim
Hayatın baharına tutunup
Kışı geçiririm
Ağlamalarım bitene, yalnızlığım gideme kadar
Uyanırım sabahları, umudumun suyunu veriririm
Bir şarkı söylerim sana
Sözlerini bilmediğim
Seni severim o bilmediğim şarkı gibi
Öpüşmeyi özlerim senle
Hiç öpüşmedik ki diyeceksin soranlara
Olsun, sen beni sevdin mi hiç
Ama ben seni özleyebiliyorum
Bu da benim yeteneğim
Olmasanda severim seni
Hatta ayrılırım senden, haberin olmaz
Bir sabah hıçkırıkla uyansan
Pencerelere koşup güneşi arasan
Umudun kenarını kemire kemire Akşamı alsan odana
Beni ne kadar seversin kim bilir... Sonbahar olsan, bütün kış sana ısınsam Yağmur düştüğünde pencereme
Geldiğini anlayıp koşa koşa
Kısa kollu yüreğimle yollara koşsam
Döktüğün yaprakların kuruluğuna aldırmadan
Avuçlarıma alıp yüzüme sürsem
Gözyaşlarımla yaprakların ıslansa Bu sonbahar gelsen Gelsen de artık ağlamasam...
İnanmasam!..
Kimliksiz bir bulutun kırık düşen yağmurundan sonra,
Göğsümde bir çocuk şenliğiyle uyanmazdım.. İnanmasam!!..
Bıraktığım yol tekrar bana dönerken,
Naftalin kokulu bir sandıkla bekletilmezdim.. İnanmasam!!!..
LâL olmazdı bakışlarım.
Çekilmez bir adam oldum yine.. Uykusuz aksi nalet..
Bi bakıyorsun ki ana avrat söver gibi, azgın bir hayvan döver gibi bugün çalışıyorum..
Sonra bir de bakıyorsun ki
Ağzımda sönük bir sigara gibi tembel bir Türkü..
Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün.
Evet, evet ve beni çileden çıkarıyor büsbütün. Kendime karşı duyduğum
nefret
ve de
merhamet..
Çekilmez bir adam oldum yine.. Çekilmez...
Uykusuz aksi nalet.. Yine her seferki gibi haksızım
e sebep yok.. Biliyorum olması da imkansız..
Bu yaptığım iş ayıp rezalet.. Fakat elimde değil..
Seni Kıskanıyorum..
gitmek kalmanın yarısıdır hep bir taraflarını unutursun
oralar sakindir onlarsız oralar zindandır
birbaşına kalmanın suskunluğunu yediremiyorsan kendine
bizi hatırla ve gülüşün eksik olmasın yüzünden çünkü şunu unutmaki özlemler hep özlenir
Akşam ezanı...
Aklımın bütün kuşları göç etmiş olmalı
Uçsuz bucaksız uçurumlar sarmış derinliğimi, hangisinden atlasam aşka düşüyorum yüzüstü .
Sersemim, başı dönüyor duygularımın
Hatta tutmasam kendimi aşkın tam üstüne kusabilirim...
Kelimelerimde isyan var, dudaklarım açısını şaşırıyor
Adını mırıldansam, harf harf dişlerime çarpıyorsun
Tarifsizliğimi alıp, öfkeme gizliyorum kırmızı nabzımı tutuyor
Belki de, bu ağıt yakışmadı yüzüme ondan yanıyor canım....
Ama yanıyor işte, yanıyor..
..
.
Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul'muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe da çay tadında....
Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama
yüreği takvim yokuşlarında...
Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine
üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
içime... Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
seyrediyorum...
Kadın Beyoğlu'nun bir kış akşamında,
üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir şeyi
çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında
yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... Kadının yüzünde
bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti...
... Soğuğun ve karanlığın vehameti!
Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş,
daraltılmış... İlk sahibinin o pantalonla yaşadığı şeyler,
yani pantalonu pantalon yapan anılar, bazı ilkbahar
bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
yazlar... Hepsi daraltılmış... Yaşananlara bir beden
büyük geliyor artık hayat!
Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine
zaman... Şimdi sana söylenecek tek cümle:
Bahane duvarlarının kıyısında, Senin çırpıntılarınla örülür kader.
Tuğlalar, kuşu uçmuş kafesler çizersin gökyüzüne
Birileri, yüzde yüz emin olmasa da kıvrımlarından,
önceden düşlüyorlar çizeceğin resmi / bilmeden.
Denize batır, mavi...
Güneşe uzat, yak yarınları.
Benimle hiç bilinmedik saraylarda buluş.
Tanrıları şaşırtalım ! O gümüşi düş kuşları
Evcilleşsinler yüreğimizde.
Uçuşsunlar, dönmesinler.
Haklı olsun Rimbaud. Varsın kuşlar dönmesin geri,
Hiç yaşamadığımız keyiflerle kanatlanalım
Herşeyi kaplayan hiç perdesinin şeffaf gölgelerinde
Dansedelim.
...Sonsuz. Tanrısal bir senfoniye sırlarını sermiş zaman. Burası İrem Bağı.
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
İmrendiğin, öfkelendiğin
Kızdığın ya da kıskandığın diyelim
Yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
Dile dökülmeyenin tenhalığında
Kaçırılan bakışlarda
Gündeliğin başıboş ayrıntılarında
Zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
Başlangıçta doğruydu belki.
Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp,
Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.
yazdıklarını yaşayabilseydik
sevgili...
ne olurdu....?
kalemin başka...
yüreğin başka...
söylemeseydi...
ne olurdu....?
şiir yürek sesidir,
yürek başka söyler,
kalem bakşa yazarsa
eğer...!
yazılanlar
olmaz ki şiir...
olsa, olsa
masal olur...
iyisi mi
sevgili...
sen vaz geç...!