Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Sana git diyebilmek için
kaç alfabe satın aldım z/amansız pazarlıklarla bilsen.
Tüm kırgınlıklarımı çıkarıp kumbaramdan saydım bir ´git´ etmedi..
Yanında 'me'si olmayan bir git yakıştırılmadı sevdama.
Ama çok istiyorsan işte orda;
alfabemin kıyısında bir ´git´ Eksik ´mahsun´ çaresiz..
İster al git istersen k/al git/me Yar!..
Her defasında orada olduğunu bildiğim halde üzerine basıp,
Her yanımı çamura buladığım su birikintileri var hayatımda.
Zorlarım var,
Zorunluluklarım.
Kardan kalelerim,
Yağmurdan gözlerim...
Sen varsın,
Varlığını kabul ettiğim.
Yok olan.
Sonu gelen.
Farkına bile varmadan kaybettiğim.
Şeytanın alıp götürdüğü,
Ve sattığı sen varsın,
Sen yoksun...
İyiyim ben,ellerim filan hiç üşümüyor.
İki yorgan örtüyorum üzerime ve gözlerimi kapatır kapatmaz dalıyorum uykuya.
Hiç düşünmüyorum seni.
Aklımdan bile geçmiyorsun,neredeyse tamamen unuttum bile.
Şarkılar filan..yok canım ne alakası var çoktan kırdım radyoyu.
Yok ulan yok,bıraktım içkiyi,sigarayı,nefes almayı..
yaşamayı..
Ne yapıyorsun, iyisin di'mi?
sen de..
Ey! Yüreği yüreğimde müebbet sevgili !
Yeri hiçbir şeyle dolmayacak eksikliğine; kimseyi layık göremediğim için bile minnettarım, yokluğundaki kutsal ilan ettiğim varlığına..
Sana kinim vardır elbet senden başka kimim var
kimim kimsem yok değil kesilmedi zürriyetim
kesilmedi hiç nefesim koştumsa da ateşle
su olsun diye yazdım bana kimler sus desin
konuşan özneyim işte, isteyenin mezarına tüküren
kin kimi öldürürmüş belki yaşarız böylece
kahpenin dümeniyle yaşamanın seyrinde
namerde mert der miyiz ölsek onun yerine
beleş bir iş değil beni kendine düşman edişin
bu cüreti sevmişsin pahasını bilmeden
bilmemek bilmekten iyidir hani
kıymetin bilinsin diye seçtiğin
üstüme elbiseler biçtiğin kan ve terden
uymadı üzerime söküldü teyellerim
beni gördüğün kadardı gözlerin
gördüğün kadar değil dünya ve içindekiler
bu faslı ağırdan geçelim
sana ne verebilirim kinimden başka
ey kendini ele verdikçe acıkan yenilgi
ey doğruluğun eksik cümlesi
ey cümbür ey cemaat ey bir hatip cümlesinde
körler sağırlar meclisinde cümlenize ey
ey demeyi kes nereye gitsen bu belâya musallat
o korkunç pençesinde açlığın
harcı âlem bıraktığın kalbini merak edersen
götürüp Londra’nın ortasına bıraktım
ne bülbül ne çocukluk ne keder.
Sesini duymadan geçen bilmem kaçıncı gün.
Artık saymıyorum. Sayamıyorum. Ben senin aklının ucundan bile geçmezken, sen nasıl aklımı başımdan alabiliyorsun. Anlayamıyorum. Eskisi gibi anlamaya çalışmıyorum da zaten. Ben sadece özlüyorum. Sadece bekliyorum. Özlemek, zaman geçtikçe daha çok acıtıyor. Beklemek, her geçen gün daha çok bitiriyor.
Hangi ayrılık senin ? Hangi yüz senin ? Yüreğinden dökülmeyen mürekkebin hatrına konuş. Sen ki; acıya kanat geren’din. Sen ki; Yusuf’u kuyulardan düzlüğe çeken’din. …Sen ki, acıya gözyaşını verip umudu filizlendiren’din. Şimdi hangi yüze çevirdin kıblegâhını ? Hangi saf’a durdu gözlerin. Bilmediğin yerdeyim deme bana. Aynanın karşısında yüzünün bilinmezliğinde, yüreğinin ötesinde kendine gülümsemektesin. Göremiyorsan, kır o aynayı.. Kırıklarından topla dağınık saçlarını…