---> Aşkı Ürkütmek ..
Bazen bir balık olsam diyorum; biliyorum seni unutmanın başka yolu yok.
Sadece ne hissettiğimi bilmiyorum çoğu zaman. Ne yaptığımı, ne söylediğimi, kimle nasıl konuştuğumu. Hepsi yitip gidiyor aklımdan. Başım bulanıyor, midem dönüyor, gözlerim duyuyor, kulaklarım görüyor.
Sen yoksun.
Televizyonda dönüp duran bir filme takılıyor gözüm. Baktığım her yerde seni görüyorum, sesi sana benziyor diye sürekli başa sardığım şarkılar, yolda yürürken yanımdan geçen insanın kokusu sen gibi diye dolan gözlerim…
Ama yoksun.
Senden kalanlarla yaşamaya çalışıyorum. Başucumda duran ütüsüz gömleğin, aynanın önündeki parfümün, diş fırçan, yazdığın mektuplar ve daha birçok şey. Hepsi sen kokuyor. Bazen hepsini bir koliye doldurup yakmayı planlıyorum. Sanki hepsi ortadan kaldırırsam, her şey bitecek. Yitip gidecekmişsin gibi.
Hala yoksun.
Her şeye rağmen bazen mutlu oluyorum. Seninle aynı gök-yüzünü paylaşıyoruz, bazen aynı anda nefes alıp veriyoruz, bazen aynı anda kafamızı yastığa koyuyoruz, aynı anda uykuya dalıyoruz, bazen aynı anda farkı rüyaları görüyoruz, bazen aynı anda su içip aynı anda yemek yiyoruz, aynı zamanlarda aynı kelimeleri telaffuz ediyoruz… Görüyorsun ya mutlu olmaya sebep çok aslında.
Ama bazen hiç yoksun.
Farklı şehirlerde farklı insanlarla farklı sıfatlarla konuşuyoruz. Farklı zamanlarda farklı şeyler hissediyoruz. Farklı kokuları duyup, farklı yüzlere tahammül ediyoruz…
En çokta sen yoksun.
Oysa ben sadece yanımda olmanı istemiştim. Her sabaha seninle uyanmak, hep aynı kokuyu duymak, hep aynı ses tonunu işitmek, hayatım boyunca hep aynı adama bıkmadan usanmadan seni seviyorum demek istemiştim. Uyumadan önce son; uyandıktan sonra gördüğüm ilk adam olmanı belki de. Mutluluklarımı, pişmanlıklarımı, üzüntülerimi ilk sana koşup anlatmak istemiştim. Bunlar bir kenara;
Zaten sen hiç yoktun.