Ne Yiyorsak Oyuz..

---> Ne Yiyorsak Oyuz..

tazefasulye2.jpg


Lezzetli Yemekler Yapmak İçin Püf Noktalar...

Yeşil fasulye pişirken 1 çay kaşığı şeker ve birkaç diş sarımsakla yemeğinize lezzet katabilirsiniz. Fasulyeyi kavurulmuş soğan ve salça karışımıyla karıştırıp domatesleri üstüne ilave edip, fasulyelelerin iyice ölmesinden sonra suyu katmanızda daha lezzetli yapacaktır yemeğinizi...

Patlıcan yemeğini pişirken teflon tavayı tercih edip ilk önce dilimleğiniz patlıcanları tavada biraz yağ katarak ve karıştırarak kızartmanız patlıcanların çiğ kokmasını önler ve yemeğinizi lezzetli yapar.Sonra domates,soğan,sarımsak, ve salçayıda ekleyerek kavurmaya devam edip bu malzemeler öldükden sonra biraz su katmanız yine yemeğinizi lezzetli yapacaktır..

 
---> Ne Yiyorsak Oyuz..

tumblr_miob8gDtOK1qmeo81o1_400.jpg


Peynir alırken nelere dikkat etmeliyiz?

—Taze peynirler kolay bozulur, olgunlaşmış peynirler daha dayanıklıdır.
—Niteliksiz bir peynirin tadı ve aroması bozuk, kokmuş, lezzetsiz, sert ve keskindir.
—Donuk, kirli beyaz renkli peynirler kaliteli değildir.
—Peynirin içinin bazı kısımları pembe renkteyse almayın.
—İyi bir teneke Beyaz peynirin kalıbı düzgün ve her kenarı birbirine eşit (7–8 cm) bir küp olmalı.
—Çıkarıldığı tenekenin içinin laklı olmasına dikkat ediniz. Paslı ve sızıntılı tenekeden, kirli salamuradan çıkarılan peynirden sakınınız.
—Peynir bıçakla bölünüp bir kesit alındığında, yapısının homojen, pürüzsüz ve lekesiz olması gerekir.
—Peynir ne fazla sert, kuru, kırılgan, kolay ufalanabilir olmalı, ne de çok yumuşak…
—Peynirde çok sayıda küçük ve büyük delikler, yani süngerimsi yapıda olmamalı.
—Peynir tenekeden çıkarılınca erimemeli, çorbalaşmamalı, bulgur tanesi gibi ufalanmamalı.
—Peynirde yabancı kokular duyulmamalı; özellikle fermante olmuş maya kokusu taşımamalı.
—Tadı çok ekşi, keskin, yakıcı, acı, çok tuzlu olmamalı…

 
---> Ne Yiyorsak Oyuz..

porselen-yemek-takimlari-300x274.jpg


Porselen bakımı

Porselenleri yıkarken yıkama kabınızın alüminyum ya da bakır olmamasına dikkat edin. Porselenlerde istenmeyen görüntülere sebep olur. Gerçi bunun da çaresi, bir sonraki yıkama işlemi için bulaşık makinesini tercih etmektir. Sizi bu sorundan kurtaracaktır. Tencere, tava, çatal, bıçak gibi ürünleri porselen tabaklarınızı yıkadıktan sonra elinize alın ki porseleni çizmesin. Sert temizlik maddelerine veya tel kullanmanıza hiç gerek yoktur. Çünkü porselen başta da belirttiğim gibi kiri barındırmaz. Bir sünger ve krem, jel tip temizleme deterjanı yeterlidir. Bol su ile durulanması yeterlidir. Kurulanan porselenleri dolaba kaldırırken, fincanlara dikkat etmelisiniz. İç içe veya sıkıştırmışçasına üst üste koymamalısınız. Eğer porselenlerinizin tamamında altın bir sır varsa, bunun içinde her tabak arasına ince bir kâğıt yerleştirmeniz alttaki tabağın zedelenmesine engel olacaktır. Ancak her tarafında altın sır yoksa ve sadece kenarlarında varsa bu işleme gerek yok.

Yine bu tip porselenleri bulaşık makinesi yerine elde yıkamanız, porselenlerinizin daha uzun süre aynı canlılıkta kalmasını sağlar. Porselenler için bir uyarı da bulaşık makinesiyle ilgili. 60 derecenin üzerindeki ısı derecesi porselenler için hiç de dost değil. Kireç önleyici bir deterjan kullanmanız, su basıncı ayarı olan makinede yıkamanız en doğrusu. Bazı semtlerde su basıncı fazla olduğundan makine içindeki porselenlerin birbirine çarpması söz konusu. Deterjan oranınızı istenilen ölçüde koymanız da önemli bir unsur. Deterjan konusunda cimri olmayın ve yemek tabaklarını yağı kurumadan yerleştirin ve yıkama işlemine başlayın.
 
---> Ne Yiyorsak Oyuz..

73561.jpg


Konserve nasıl yapılır ?

Hem daha sağlıklı, hem de ekonomik olması sebebiyle ev konserveciliği günümüzde büyük ilgi görmektedir. Birçok ev hanımı; domates, biber, fasulye, bamya, bezelye, barbunya, patlıcan gibi sebzelerden konserve hazırlayarak kış için hazırlık yapmaktadır. Ancak yanlış ve dikkatli yapılmayan konserveler, kullanıldığı zaman gıda zehirlenmesine yol açabilmektedir. Bu sebeple konserve yaparken dikkat edilmesi gereken hususları bir kere daha hatırlatmayı uygun bulduk. Bu hususlar, konserve alırken nelere dikkat etmemiz gerektiğini de ortaya koyuyor:
Konserve nasıl yapılır ?
Konserve yapılacak kavanozlar ve bunların kapakları temiz olmalı. Kapaklarda deforme olmamalı ve kavanoz ağızlarında kırık bulunmamalı.
Konserve yapılacak besin maddesi iyice yıkanmalı ve kaynar suda 1-2 dakika bekletilmeli.
Kavanozlar besin maddesi ile iyice doldurulmalı, içinde hava kalmamalı ve kapağı sıkıca kapatılmalı.
Büyük bir kazan içinde kavanozlar, üzerini aşacak kadar suyla doldurulup en az 1 saat kaynatılmalıdır.
Kaynatma işi düdüklü tencerede yapılacaksa (Zaten en sağlıklısı da budur) düdüklü tenceredeki kavanozlar yarısına kadar suyla doldurularak yarım saat kadar kaynatılmalı.
Kavanozlar sıcak sudan çıkartıldıktan sonra ters çevrilerek soğuyana kadar kapakları altta kalacak şekilde bekletilmeli.
Eğer kapak kenarında sızıntı varsa, bunları steril olmamış sayarak, tekrar kapakları değiştirilerek kaynatmak gerekir.
Kapaklarda, soğuduktan sonra içe doğru bir çöküş olduğu tespit edilmelidir. Eğer kapaklara elimizi bastırdığımızda içe doğru bir çöküntü oluyorsa yani bombaj var ise bunlar hatalı kabul edilir.
Konserveler açılırken, kapak kenarı hafifçe bıçak ya da sert bir cisimle kaldırılır. Ve içeri bir hava girişi sağlanır. Bu hava girişi konservenin bozulmadığının işaretidir. İçeri hava girişi olmayan konserveler şüphelidirler.
Bütün bunlardan sonra, eğer konservede herhangi bir tat ve koku bozukluğu varsa yenilmemelidir.

 
---> Ne Yiyorsak Oyuz..

kavun-karpuz-yetistiriciligi1.jpg


Kavunun, karpuzun faydaları

Kavun-karpuz kanı temizler
Yaz aylarında sofralarımızdan hiç eksik etmediğimiz kavun ve karpuzu 7’den 70’e hepimiz çok severiz. Ancak, bu iki harika meyvenin insan vücuduna ne gibi faydaları olduğunu hiç merak ettiniz mi?
Evet kavunla karpuzun en önemli özelliği, kanı ve böbrekleri temizleyerek vücutta birikmiş olan zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlamalarıdır. Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardımcı olmaları, vücuda serinlik vermeleri, susuzluğu gidermeleri de diğer ortak özellikleridir.
Kavun ayrıca sinirleri yatıştırarak rahat bir uyku uyumamızı sağlar. İdrar söktürüp kabızlığı giderir. Nikris ve romatizma şikayetlerinin hafiflemesini sağlar. Akciğer veremi ve kansızlıkta faydalıdır. Basur memelerinden doğan şikayetleri azaltır.
Kavun cilt sağlığı ve güzelliği açısından da çok önemlidir. Cildimize tazelik verir ve parlak bir görüntü sağlar. Bir bardak kavun suyu; aynı miktarda kaynatılmış süt ve damıtılmış su (saf su) ile karıştırıldığında harika bir cilt bakım losyonu oluşur. Akşamları yatmadan önce bu karışımla yüzünüzü yıkayıp yumuşak bir havluyla kurulayın. Bu işlemi birkaç gün yaptığınız takdirde cildiniz yumuşak, taze ve parlak bir görünüme kavuşacaktır.

 
---> Ne Yiyorsak Oyuz..

Yaz aylarında gıdaların bozulması

Yaz aylarında iyi korunmayan gıdaların bozulması sebebiyle besin zehirlenmesi ve ishal şikayetleri de artıyor.Tifo, dizanteri, kolera, brucella ile bazı salmonella ve E.Coli türlerindeki besinlerle bulaşan mikroplar özellikle sıcaklarda hızla çoğalıyor. İshal, kusma ve bazen de yüksek ateş ile ortaya çıkan, ağız yoluyla bulaşan bu mikropların sayısı arttıkça insanlara bulaşma riski de artıyor.

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sadi Vural, bu tür hastalıklardan korunmak için besinlerin üreticiden tüketiciye ulaştırılırken soğuk zincirinin kırılmaması gerektiğini söylüyor. Dr. Vural, sıcakta kalan yiyeceklerde mikropların hızla üremeye başladığına dikkat çekiyor. Ayrıca yazın denize ve havuza giren insanların buralarda bulunan pis suları yutmaları nedeniyle bu tür hastalıklara daha çok yakalandığını vurgulayan Dr. Vural, hastalıkların yayılmasında çok önemli olan bir sebebin de yazın ortaya çıkan sinekler olduğunu belirtiyor. Sineklerin çöp ve pislikle yiyecekler arasında mikrop taşıyan bir köprü oluşturduğunu ifade eden Dr. Sadi Vural, bulaşıcı hastalıklara karşı önlem almak için şu önerilerde bulunuyor:
"Besinlerin üreticiden tüketiciye kadar ulaşmasındaki her safhanın denetlenmesi, kabuğu soyulabilen gıdaları kabuklarını soyarak, soyulmayanları ise iyice yıkayarak yemek, çiğ veya az pişmiş et yememek, çiğ süt içmemek, genel temizlik kurallarına uymak ve sineklerle savaşmak gerekiyor."

Dr. Sadi Vural'ın verdiği bilgilere göre, fıstık, ceviz gibi yağlı tohumlarda, mısır, pirinç gibi besinlerde üreyebilen küf toksinleri, pastörize edilmemiş sütte bulunan Brucella ve en tehlikelilerden biri olan Salmonella, Türkiye'de insan sağlığını tehdit eden mikroorganizmalar arasında yer alıyor. Patateste filizlenme nedeniyle artan solaninin toksini, 20-30 zehirli türü olabilen mantardaki doğal toksinler ve midye, istiridye ve kabuklu deniz hayvanlarından geçen salmonella ve benzeri bakteri toksinleri en sık görülen zararlı maddelerden birkaçı. Elde hazırlandığı için temizlik konusunda özel önem gerektiren ve iç sıcaklıkları zararlı mikropların ölmesini sağlayacak kadar yükselmeyen ızgara köftelerden; havasız ortamda mikropların zararlı madde üretme riski olması nedeniyle bütün olarak çevrilmiş tavuktan; pastörize edilmemiş sütten yapıldığında Malta hummasına (Brusellozis) sebep olabilecek peynirden, vakumlu paketi açılıp kısa sürede tüketilmeyen sosis ve salamdan uzak durmak gerekiyor. Bulaşıcı hastalığa yakalanan kişilerin, öncelikle ishal ve kusma sebebiyle kaybettikleri sıvı ve elektrolitlerin serumla yerine konması ve eğer etken bir mikropsa antibiyotik tedavisi yapılması gerekiyor.

 
---> Ne Yiyorsak Oyuz..

Kahvalti-360x269.jpg


Kahvaltının önemi


Asla kahvaltıyı atlamayın
Yaklaşık 12 saat boyunca aç kalan vücudun kahvaltıya mutlaka ihtiyacı var. Aç olmasanız bile bir şeyler atıştırmalısınız. Eğer böyle yaparsanız, vücut iki ile üç hafta içinde kahvaltı saatine alışıyor. En az bir meyve, lif ve protein bakımından zengin bir besin mutlaka sofranızda olmalı.
Kahvaltı, şekeri önlüyor.

Düzenli kahvaltı eden kişilerin şeker hastalığı ya da obez olma riski daha düşük. Boston'daki Çocuk Hastanesi'nde görevli bilim adamı Mark Pereira ve ekibi, 25 ile 37 yaşlarında 2 bin 800 siyah ve beyaz kişiyi 8 yıl süreyle inceledi. Pereira, farklı yemek alışkanlıkları olduğunu düşündükleri için beyazları ve siyahları ayrı gruplarda gözlemlediklerini söyledi.

Beyaz katılımcılardan yüzde 47'sinin ve siyah katılımcılardan yüzde 22'sinin düzenli olarak kahvaltı yaptıklarını söylediklerini kaydeden Pereira, kahvaltı yapanlarda ensüline karşı direnç geliştirme ve obez olma riskinin, bir şey yemeden evden çıkan kişilere göre, yüzde 35 - 50 arasında daha az olduğunu ifade etti.

 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst