---> Ne Olacak Bu Suriyeliler
Öncelikle size bir suriyelinin hikayesi ile başlayayım.
G.Antepli bir abimiz lokantası vardı, evimizin altın. Mehmet abi memleketi bırakıp buraya geleli bir kaç yıl olmuş. Geçen sene ara ara sohbet eder hasbi-hal yapardık. Bir ara epey yoktu ortalıkta. Memlekete gitmiş, kardeşinin düğününe. Geldiğin de kardeşinin evlendiği kızın babasını anlattı bana. Suriyeli olan bu adam, suriye ordusunda jet kullanan bir pilot. Maddi durumu iyi olan ve refah bir hayat süren adam, iç karışıklıklar çıktıktan sonra Esad rejimi yüzünden uçak ile halkı bombalaması istenmiş. Adam da ben masum insanları öldüremem deyip her şeyini bırakıp ülkesinden kaçar. (kalırsa hainlik ile suçlanacak) Bu gerçekten zor bir karar, yıllarca yaşamını geçirdiğin yerlerden ve kurduğun düzenden bir anda kopup gelmek. Aklı başında olan kimse kendi ülkesinde bir karışıklık çıksın istemez. Kimse başka inanışı var diye komşusunu öldürmek istemez. Herkesin tek derdi, biraz rızık ve özgür bir yaşamdır. Bunlar sağlandıktan sonra kimse kimseye karışmaz aslında.
Başta her şey iyi gibi gözüküyordu. Suriyelilere kucak açmış insanlık ve dinimizin bir görevini yerine getirmiş olduk. Ama bunu da devletin her zamanki gibi eksik politikaları yüzünden elimize yüzümüze bulaştırdık. (Tabii burada siyasi çıkarları için yapılan şeyler de yok değil) Artık suriyeliler belli bir sığınma kampında değil Türkiyenin her köşesindeler.
Suriyeliler her yerdeler, sokakta mahallemizde hatta evimizde, sohbetlerimizde, camii önlerinde, çocuklarımızın arkadaşları listesinde bile bulabiliriz. Evet aynen dediğim gibi. Bizim mahallede tamamen yerleşime geçtiler ve görüyorum.
Yerleşim olduğu için ve yeni bir hayat kurmak için ailenin en az 3-4 üyesi çalışmak zorunda, çünkü her hangi bir sosyal hakları yok ve aldıkları maaş çokta yüksek değil. Tabii mesleki becerisi iyi olanlar hariç. Onlar zaten kendilerine şimdiden dükkan açmış ve ticaret işlerine başlamışlardı bile.
Suriyelilerin çalışmasında ne sakınca var. Zaten işsizlik sıkıntısı olan ülkemizde ucuz işçi çalıştırma fırsatını yakalamış patronların ekmeğine yağ bal oldu. Ve Sigorta gibi bir ek masrafta yoktur. Aynı şekilde dükkan açan suriyeliler vergi verme durumu olmadığı için daha çok kazanıyor ve daha ucuza iş yapıyorlar.
Aslında ilk suriyelileri dilenirken tanımaya başladım. Dilenen suriyeliler bu işi çok profesyonelce yapıyorlar. Bizim dilencilerin işleri bile kesat gitmeye başlamıştı. (Bu aralar onlarda suriyeli ayağına yatıyor) Benim tahminimce birileri bunları fırsat bilip kullanıyor. Bir de mahalle aralarında yerleşmiş ve normal hayat sürmek isteyen suriyeliler var. Geçenlerde bir tane bayanla konuşma fırsatım oldu. Suriye de öğretim görevlisi olan ablamız Türk dili okumuş ve güzel bir Türkçesi var. Derdini rahat anlatabiliyor. O da kaçıp buralara yerleşmiş ve bir konfeksiyonda 500 lirayı kabul etmiş. Ülkemizde ki suriyelilerin eski ve yeni yaşamları ile ilgili çok hikayeler yazılabilir. Şuan onlar iste-sekte, isteme-sekte aramızdalar. Biz de batılı ülkeler veya İran gibi sırtımızı dönüp yardım etmeye bilirdik. Ama o insanlara atılan kimyasal gazlar yüzünden nasıl öldüğünü bir tek biz gördük. Şuan Gazzeyi yine biz görüyoruz. (devlet olarak değil millet olarak) Mazlumun ve haklının yanında olmak ve onu korumak bize atalarımızdan kalmış. Din kardeşinin yanında olmayı dinimiz emretmiş.
Şimdi ya suriyelileri tekrardan ülkelerine gönderip ölümlerini izleriz.
Yada daha yapıcı politikalar ile onlardan faydalanıp ülkemize yarar sağlarız.
Karar bizim...