Kürtçe Bir Dil midir?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

.:Çağla:.

Bayan Üye
Öncelikle şunu belirtmek gerekir: Diller, toplumların gereksinimleri sonucunda doğal olarak ortaya çıkar. Yani kişiler tek tek bir dil yapmak için uğraşmazlar, dil kendi düzenliliği içerisinde kendi yapısını oluşturur. Bugüne kadar soyları ve dilleri üzerinde pek çok tartışmaların yaşandığı kürtler, henüz bir ulus veya toplum olamamışlardır. Sürekli yaşadıkları çevrelerdeki büyük devletlerin çatısı altında yaşayan kürtler, bir toplum olamadıkları için bir dil de oluşturamamışlardır. Yani kürtçe, bir dilin dil olarak kabul edilebilmesi için tarihsel süreç içerisinde aralarında ortak bir geçmiş bulunan insanlardan oluşan bir “toplum” tarafından oluşturulma niteliğinden mahrumdur.
Diller, türetme özelliklerine, edebi anlamda kullanılabilirliklerine, bilimsel alandaki geçerlilik ve işlevselliklerine, söz varlıklarına, köklülük ve güçlülüklerine, düzenliliklerine, geniş alanda kullanılıp kullanılmadıklarına göre değer kazanırlar. Bazı diller, dil bilimsel anlamda pek değerli olmadıkları hâlde, pek çok insan tarafından kullanıldıkları için değerlidir; bazı diller ise onun köklü ve güçlü geçmişi neticesinde sağlam dil bilimsel yapısı nedeniyle değerlidir. Kürtçe ise, geniş bir alanda kullanılmadığı ve bir düzenliliğe sahip olmadığı hâlde, bir dilmiş gibi gösterilmektedir. Ulus bilincine sahip olmayan toplulukların bir dil oluşturabilmeleri toplumbilimsel açıdan olanaksızdır.
Kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten; 3080 tanesi Türkçe, 2000 tanesi Arapça, 1200 tanesi Zent Lehçesi, 1030 tanesi Farsça kökenlidir. Geri kalan yaklaşık 1000 sözcüğün ise yaklaşık 700 tanesi Ermenice, Çerkezce, Gürcüce, Pehlevice… gibi dillerden geldiği bilinmektedir. Bu sözcükler de çıkarıldıktan sonra, geriye yalnızca 300 tane sözcük kalmaktadır. Yani kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten, yalnızca 300 tanesinin kökeni bilinmemektedir. Bir sözcük kümesinin “dil” olarak sayılabilmesi için, onun ciddi anlamda bir söz varlığının olması gerekmektedir. Bu anlamda % 97′si yabancı dillerden alıntılanan sözcüklerden oluşan bir söz varlığıyla bir dilin olduğunu düşünmek, gerçekten kabul edilir bir şey değildir. Ayrıca burada yüz yıllardır işlenerek günümüze kadar gelen Türkçemiz ile, kürtçeyi karşılaştırıyormuşum gibi bir hisse kapılmayın. Ben, sadece insanların bu tür söylemler içerisine girdiklerini görerek, bu bağlamda açıklamalar yapabilmek amacıyla bunu yazıyorum.
Kürtçenin bir dil olduğunu kabul etmeyenler, özellikle ortada bir “söz varlığının” olmadığını vurgulamaya çalışması, kürtçenin bir dil olduğu konusundaki düşünceleri “saplantı” hâline gelmiş kişilerce şöyle eleştirilmektedir: “Efendim, her dilde yabancı sözcükler vardır. Tükçede de Arapça ve Farsçadan alınmış binlerce sözcük vardır. O zaman Türkçe diye bir dil yoktur mu dememiz gerekiyor?” Bu tür insanlar, gerçekten bu söylemleriyle bile, çürütülmeye uygun bir düşünce yapısına sahiptirler. Bir kere Türkçe gibi 8500 yıllık (*) bir tarihi olduğu kabul edilen bir dille, henüz dil olmadığı ortada olan bir dilimsinin veya dilcenin karşılaştırılması bile gaflettir. Türkçedeki deyimler bile, kürtçenin bütün söz varlığından daha zengindir. Türkçedeki toplam 105 bin sözcüğün, sadece 15 bin tanesi yabancı kökenlidir. Bu da Türkçedeki yabancı sözcüklerin oranının ortalama % 14 olduğunu göstermektedir. % 97′si yabancı kökenli sözcüklerden oluşan bir dilce nerede, % 14′ü yabancı olan Türkçe nerede? Ayrıca, Türkçedeki yabancı sözcükler olduğu gibi kullanılmaz. Alıntılanan yabancı sözcükler, Türkçenin ses ve şekil özelliklerine uyacak biçimde dile alınır. Fakat kürtçedeki temel sözcükler bile alındığı dildeki biçimiyle aynıdır.
Kürtçenin bir dil olduğunu gösterebilmek için, onun dünya üzerindeki dört büyük dil ailesinden birine bağlı olduğunu kanıtlamak gerekmektedir. Genel olarak kürtçenin “Hint - Avrupa Dil Ailesi” içerisinde yer aldığı söylense de, Prof. Dr. Vladimir Minorsky kürtçenin bu dil ailesi içerisinde kabul edilmemesi için; “telaffuz farklılıkları, şekil farklılıkları, cümle yapısı farklılıkları, sözcük farklılıkları ve ses değişimi farklılıkları” gibi maddeler sıralamıştır. Zaten tümce kuruluşu açısından da, normalde Hint - Avrupa dillerinde söz dizimi “Özne + Yüklem + Tümleç“ biçiminde olmasına rağmen, kürtçede “Özne + Tümleç + Yüklem” biçimindedir. Bu da, bu dilin Hint - Avrupa dilleri arasında olmadığını göstermeye yeterlidir. Eğer kürtçe Hint - Avrupa Dil Ailesi içerisinde değilse, “Sâmi” ailesinin içine konulabilir ki bu da imkânsızdır. Kürtçe, cümle kuruluşları açısından da Türkçe ile yakınlık göstermektedir.
 
Eğer Kürtçe bilmeyen insan ben Kürtce konustuğumda beni anlamıyorsa,bilen insanla anlaşıyorsak;evet kürtce bir dildir.
 
bence degıldır
cunku dil olabılmesı ıcın
ulke gerekır
ulkenınde
resmi dilinin kurtce yazması gerekır
kı gunumuzde boyle bı ulke yok
varsada ben bılmıyorum
 
bence degıldır
cunku dil olabılmesı ıcın
ulke gerekır
ulkenınde
resmi dilinin kurtce yazması gerekır
kı gunumuzde boyle bı ulke yok
varsada ben bılmıyorum

evet benimde aklıma bu geldi..belirtildiği gibi yazıda..

henüz bir ulus veya toplum olamamışlardır. Sürekli yaşadıkları çevrelerdeki büyük devletlerin çatısı altında yaşayan kürtler, bir toplum olamadıkları için bir dil de oluşturamamışlardır. Yani kürtçe, bir dilin dil olarak kabul edilebilmesi için tarihsel süreç içerisinde aralarında ortak bir geçmiş bulunan insanlardan oluşan bir “toplum” tarafından oluşturulma niteliğinden mahrumdur.
 
doquda yasayan halklın büyük bi coqunluıqu kurtCe konusuo böle bi dil olmasa onlarda konusmasdı
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
Geri
Üst