Kürtçe bir dil mi?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Debresif

Bayan Üye
Günümüzde bazı siyasal olaylarda kullanılan ve bazen Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne aykırı davranışlar içerisinde olanlar tarafından “alet” edilen kürtçe, düşüncelerine değer verilen birçok dil bilimci tarafından bir “dil” olarak bile kabul edilmiyor. Kuşkusuz milyonlarca insan, onunla anlaşmaya çalışıyor; fakat bu, kürtçenin gerçekten “dil” sayılabileceği anlamına gelmiyor. Bir dilin, “dil” olarak nitelenebilmesi için “dilsel yeterlilikleri” taşıması gerekiyor. Burada kürtçenin bir dil sayılamayacağını ortaya koymak, “kürtlerin varlığını inkar etmek” veya onların değer yargılarını yermek amacını değil; kürtçenin bilimsel gerçekliklere göre bugün ne durumda olduğunu gösterebilmek amacını taşımaktadır. Araştırmalar, kürtçenin gerçek anlamda bir dil olmadığını ortaya koymakta ve onun ne kadar düzensiz ve temelsiz bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Şimdi kürtçenin niye bir dil sayılmaması gerektiğini açıklamaya çalışacağım:

Öncelikle şunu belirtmek gerekir: Diller, toplumların gereksinimleri sonucunda doğal olarak ortaya çıkar. Yani kişiler tek tek bir dil yapmak için uğraşmazlar, dil kendi düzenliliği içerisinde kendi yapısını oluşturur. Bugüne kadar soyları ve dilleri üzerinde pek çok tartışmaların yaşandığı kürtler, henüz bir ulus veya toplum olamamışlardır. Sürekli yaşadıkları çevrelerdeki büyük devletlerin çatısı altında yaşayan kürtler, bir toplum olamadıkları için bir dil de oluşturamamışlardır. Yani kürtçe, bir dilin dil olarak kabul edilebilmesi için tarihsel süreç içerisinde aralarında ortak bir geçmiş bulunan insanlardan oluşan bir “toplum” tarafından oluşturulma niteliğinden mahrumdur.

Diller, türetme özelliklerine, edebi anlamda kullanılabilirliklerine, bilimsel alandaki geçerlilik ve işlevselliklerine, söz varlıklarına, köklülük ve güçlülüklerine, düzenliliklerine, geniş alanda kullanılıp kullanılmadıklarına göre değer kazanırlar. Bazı diller, dil bilimsel anlamda pek değerli olmadıkları hâlde, pek çok insan tarafından kullanıldıkları için değerlidir; bazı diller ise onun köklü ve güçlü geçmişi neticesinde sağlam dil bilimsel yapısı nedeniyle değerlidir. Kürtçe ise, geniş bir alanda kullanılmadığı ve bir düzenliliğe sahip olmadığı hâlde, bir dilmiş gibi gösterilmektedir. Ulus bilincine sahip olmayan toplulukların bir dil oluşturabilmeleri toplumbilimsel açıdan olanaksızdır.

Kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten; 3080 tanesi Türkçe, 2000 tanesi Arapça, 1200 tanesi Zent Lehçesi, 1030 tanesi Farsça kökenlidir. Geri kalan yaklaşık 1000 sözcüğün ise yaklaşık 700 tanesi Ermenice, Çerkezce, Gürcüce, Pehlevice… gibi dillerden geldiği bilinmektedir. Bu sözcükler de çıkarıldıktan sonra, geriye yalnızca 300 tane sözcük kalmaktadır. Yani kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten, yalnızca 300 tanesinin kökeni bilinmemektedir. Bir sözcük kümesinin “dil” olarak sayılabilmesi için, onun ciddi anlamda bir söz varlığının olması gerekmektedir. Bu anlamda 97 si yabancı dillerden alıntılanan sözcüklerden oluşan bir söz varlığıyla bir dilin olduğunu düşünmek, gerçekten kabul edilir bir şey değildir. Ayrıca burada yüz yıllardır işlenerek günümüze kadar gelen Türkçemiz ile, kürtçeyi karşılaştırıyormuşum gibi bir hisse kapılmayın. Ben, sadece insanların bu tür söylemler içerisine girdiklerini görerek, bu bağlamda açıklamalar yapabilmek amacıyla bunu yazıyorum.

Kürtçenin bir dil olduğunu kabul etmeyenler, özellikle ortada bir “söz varlığının” olmadığını vurgulamaya çalışması, kürtçenin bir dil olduğu konusundaki düşünceleri “saplantı” hâline gelmiş kişilerce şöyle eleştirilmektedir: “Efendim, her dilde yabancı sözcükler vardır. Tükçede de Arapça ve Farsçadan alınmış binlerce sözcük vardır. O zaman Türkçe diye bir dil yoktur mu dememiz gerekiyor?” Bu tür insanlar, gerçekten bu söylemleriyle bile, çürütülmeye uygun bir düşünce yapısına sahiptirler. Bir kere Türkçe gibi 8500 yıllık (*) bir tarihi olduğu kabul edilen bir dille, henüz dil olmadığı ortada olan bir dilimsinin veya dilcenin karşılaştırılması bile gaflettir. Türkçedeki deyimler bile, kürtçenin bütün söz varlığından daha zengindir. Türkçedeki toplam 105 bin sözcüğün, sadece 15 bin tanesi yabancı kökenlidir. Bu da Türkçedeki yabancı sözcüklerin oranının ortalama 14 olduğunu göstermektedir. 97´si yabancı kökenli sözcüklerden oluşan bir dilce nerede, 14ü yabancı olan Türkçe nerede? Ayrıca, Türkçedeki yabancı sözcükler olduğu gibi kullanılmaz. Alıntılanan yabancı sözcükler, Türkçenin ses ve şekil özelliklerine uyacak biçimde dile alınır. Fakat kürtçedeki temel sözcükler bile alındığı dildeki biçimiyle aynıdır.

Kürtçenin bir dil olduğunu gösterebilmek için, onun dünya üzerindeki dört büyük dil ailesinden birine bağlı olduğunu kanıtlamak gerekmektedir. Genel olarak kürtçenin “Hint - Avrupa Dil Ailesi” içerisinde yer aldığı söylense de, Prof. Dr. Vladimir Minorsky kürtçenin bu dil ailesi içerisinde kabul edilmemesi için; “telaffuz farklılıkları, şekil farklılıkları, cümle yapısı farklılıkları, sözcük farklılıkları ve ses değişimi farklılıkları” gibi maddeler sıralamıştır. Zaten tümce kuruluşu açısından da, normalde Hint - Avrupa dillerinde söz dizimi “Özne + Yüklem + Tümleç“ biçiminde olmasına rağmen, kürtçede “Özne + Tümleç + Yüklem” biçimindedir. Bu da, bu dilin Hint - Avrupa dilleri arasında olmadığını göstermeye yeterlidir. Eğer kürtçe Hint - Avrupa Dil Ailesi içerisinde değilse, “Sâmi” ailesinin içine konulabilir ki bu da imkânsızdır. Kürtçe, cümle kuruluşları açısından da Türkçe ile yakınlık göstermektedir. Örnek verecek olursak:

Benim elmam var. (Türkçe)

Min sev heye. (Kürtçe)

I have an apple. (İngilizce)

Yukarıdaki örnekte de göreceğiniz üzere, kürtçedeki söz dizimi, Türkçedekiyle aynıdır. Normalde Hint - Avrupa dillerinde yüklem ortada olurken, kürtçede Türkçedeki gibi yüklem sondadır. Bu da kürtçenin, Türkçe temelinde farklı sözcüklerle oluşturulabileceğine işaret etmektedir. Ki zaten “kürt” ve “kurmanç” sözcükleri bile Türkçe kökenlidir. İşte bu iki sözcüğün Türkçedeki anlamları:

Bugün bir kürt boyu olarak gösterilmeye çalışılan “kırmanç / kurmanç” boyunun adı bile, Kuman Türkleri ile bağlantılıdır ve bu adın tarihteki büyük bir Türk boyu olan “Kurmanlar“dan geldiği düşünülmektedir. Daha birçok sözcük, Eski Türkçedeki sözcüklerde çok yakındır. İşte onlardan bazıları;

Eski Türkçe Kürtçe Anlamı

apa apo amca

mın min ben, benim, bana

ka ka / ko aile büyüğü

kent gend / gund şehir, köy

buge bug(e) gelin

kon kon konak yeri, çadır

kutay kutni parlak kumaş

(Kaynak: Türkiye’nin Etnik Yapısı - Ali Tayyar Önder)

Kürtçenin ses ve biçim bakımından özgün olmadığını, çevre dillerden yapılan alıntılardan oluştuğunu görmek yukarıda anlatılanlar neticesinde pek de zor değildir. Kürtçe, tıpkı Osmanlı Türkçesi gibi Arapça, Farsça ve Türkçenin karışımından oluşan bir dil olarak da görülmemeli, olsa olsa sırf farklılaşmak adına sözcükleri birbirine karıştırarak oluşturulan bir “ağız” olarak kabul edilmelidir.

Bugün, Türkiye’de kürtçe konuştuklarını zannedenler, aslında uydurma bir takım sözcüklerle yaşamlarını devam ettirmeye çalışırlar. Zaten Türkiye’nin doğusunda birbirine yakın iki köyde yaşayan kürtler bile birbirlerini anlamazlar. Elbette bu, her yer için genellemelere uygun değildir. Bir de “Düzensizlik içinde bile bir düzen vardır.” felsefesiyle yapılmış olsa gerek, çeşitli bölgelerde kullanılan farklı söyleyişler için “Soranice” ve “Guranice” gibi lehçeler (?) uydurmuşlar. Daha bir dil olduğu bile kabul edilmeyen bir dilcenin, nasıl lehçesi olur, anlamış değilim. Zaten kürtçe, yazı diline de sağlam bir biçimde yansımış değildir. Sırf farklılaşmak adına “w, é, û” gibi harflerin Latin alfabesine eklenmesi neticesinde oluşturulan uyduruk bir alfabe ile, biçimsiz dizilişler ve görünüşler gösteren yazılar yazılmaya çalışılmaktadır. Kuşkunuz olmasın, temeli sağlam olmadığı için bir kürdün yazdığını, çoğu zaman başkası anlamaz. Çünkü rastgele yazılışlar vardır. Birisi “kardeş” anlamına gelen sözcük için “keko” der, diğeri “keki” der, başka biri “keke” der… Bu söyleyiş yazıya da yansıyınca, edebi değer taşıyan bir eser bile vermemiş olan bu uydurma dillin, tek heceli olabileceğini bile düşündürebilecek yapılarını görmek, insanı güldürmektedir. :)

Tüm bu anlattıklarım neticesinde; kürtçe, henüz ulus bilincine sahip olmayan ve bugüne kadar “toplum” olamamış kürtler tarafından, başta Türkçe olmak üzere Arapça, Farsça, Ermenice… gibi dillerden alınan sözcüklerle kurulmaya çalışılmış, sağlam bir dil bilimsel yapısı bulunmayan, kişiler arasında tam anlamıyla iletişimi sağlayamayan ve sadece çok basit konuları anlatabilmek için geliştirilmiş; bu nedenle de “sığ” kalmış ve bir “aşiret dili” olmaktan öteye gidememiş bir dilce veya dilimsidir. Bu dilce için, Türkçede dil adlarını yaparken de kullanılan “ca - ce - ça - çe” ekini kullanarak “kürtçe” demek de yanlıştır; fakat günlük yaşamda hep böyle söylenegeldiği için bu hâli kullanılmaktadır. Böylesine derleme ve uydurma dilce için “dil” demek, dil bilimsel gerçekliklerden uzaklaşmayı gerektirdiği için, biraz “yanlı” bir tutum içerisinde olunduğunu gösterir. ´

A L I N T I D I R​
 
---> Kürtçe bir dil mi?

Aslına bakarsanız Dil'i olmayan bir topluluğun ayrı bir Millet olması imkansızdır. Amerikalılar mesela. İngiliz ingilizcesi amerikan ingilizcesi var. Bana göre Amerikalılar ayrı bir ingiliz kökeninden gelme. Fakat Kökeni olmayan bir topluluk Millet olamaz. Aynı Kürtler gibi. Kürtler bana göre kırma bir topluluktur ( yanlış anlaşılmasın ) Arap karışımı yani. Aşağılamak falan değil amacım ortada herşey. Kürtçe bir dil olamaz bende bir Lehçedir.

Dediğim gibi bir milleti millet yapan Dil'idir. Ne demiş ünlü Faşistlerimizden Hüseyin Nihal Atsız;

Bir millet bağımsızlığını, hürriyetini ve sınırlarını kaybedebilir, hatta yıllar boyunca başka bir milletin esareti altında yaşamak zorunda kalabilir ama bütün bu unsurlar o milletin yok olmasına etken olamaz. Ancak kendi dilini kaybetmiş bir millet yok olmaya mahkumdur.

Bu derece önemli bir konudur Dil.

Kürtçe ise daha bir kökeni olmadan çıkmış ortaya konuşup duruyor.

Tartışmak bile gereksiz .

Teşekkürler arkadaşım. Emeğine sağlık
 
---> Kürtçe bir dil mi?

Belli bir topluluk konuşuyorsa dildir ne diyelim (.

Dilin tanımı böyle değil ama :) o zaman emoca da bir dil olmalı belli bir topluluk konusuyor. :) Bir dilin dil olabilmesi için milleti bayrağı kültürü toprağı olmalı en başta. Tarihin hiç bir yerinde Kürdistan kurulmamıştır. tarih azınlık olarak görmüştür her zaman. ki kullandıkları sözlerde ordan burdan toplamadır bu sebeble çünkü bir yere hakim olamayıp bir olamamıştırlar ortak bir dilleri olamamıştır.
 
---> Kürtçe bir dil mi?

Kurtce bir dildir.neyini tartisiyorsunuz???

Kurtleri sevmiyenler cok aramizda ALLAH razi OLSUN..ama mahsum kurtler..mesela BEN KENDIM.. gibi insanlar bu tur konulardan cok raahtsiz oluyor

ve az kaldi gelmise gecmise cok acik ve guzel bir sekilde SOVECEK!

eklemek isterimki benim anam babamda icerisinde olmak uzere; okullar acilida koylere turkce ogrendiler..nice nice insanlar TURKCE KONUSMASINI BIlmiyor hala..

ayrimcilik yapacaginiza vatana millete 7sinden 77yedisine yardimci olma cabasina dusun...

INsanlik adina....



Kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten; 3080 tanesi Türkçe, 2000 tanesi Arapça, 1200 tanesi Zent Lehçesi, 1030 tanesi Farsça kökenlidir. Geri kalan yaklaşık 1000 sözcüğün ise yaklaşık 700 tanesi Ermenice, Çerkezce, Gürcüce, Pehlevice… gibi dillerden geldiği bilinmektedir. Bu sözcükler de çıkarıldıktan sonra, geriye yalnızca 300 tane sözcük kalmaktadır. Yani kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten, yalnızca 300 tanesinin kökeni bilinmemektedir. Bir sözcük kümesinin “dil” olarak sayılabilmesi için, onun ciddi anlamda bir söz varlığının olması gerekmektedir. Bu anlamda % 97′si yabancı dillerden alıntılanan sözcüklerden oluşan bir söz varlığıyla bir dilin olduğunu düşünmek, gerçekten kabul edilir bir şey değildir. Ayrıca burada yüz yıllardır işlenerek günümüze kadar gelen Türkçemiz ile, kürtçeyi karşılaştırıyormuşum gibi bir hisse kapılmayın. Ben, sadece insanların bu tür söylemler içerisine girdiklerini görerek, bu bağlamda açıklamalar yapabilmek amacıyla bunu yazıyorum.
Kürtçenin bir dil olduğunu kabul etmeyenler, özellikle ortada bir “söz varlığının” olmadığını vurgulamaya çalışması, kürtçenin bir dil olduğu konusundaki düşünceleri “saplantı” hâline gelmiş kişilerce şöyle eleştirilmektedir: “Efendim, her dilde yabancı sözcükler vardır. Tükçede de Arapça ve Farsçadan alınmış binlerce sözcük vardır. O zaman Türkçe diye bir dil yoktur mu dememiz gerekiyor?” Bu tür insanlar, gerçekten bu söylemleriyle bile, çürütülmeye uygun bir düşünce yapısına sahiptirler. Bir kere Türkçe gibi 8500 yıllık (*) bir tarihi olduğu kabul edilen bir dille, henüz dil olmadığı ortada olan bir dilimsinin veya dilcenin karşılaştırılması bile gaflettir. Türkçedeki deyimler bile, kürtçenin bütün söz varlığından daha zengindir. Türkçedeki toplam 105 bin sözcüğün, sadece 15 bin tanesi yabancı kökenlidir. Bu da Türkçedeki yabancı sözcüklerin oranının ortalama % 14 olduğunu göstermektedir. % 97′si yabancı kökenli sözcüklerden oluşan bir dilce nerede, % 14′ü yabancı olan Türkçe nerede? Ayrıca, Türkçedeki yabancı sözcükler olduğu gibi kullanılmaz. Alıntılanan yabancı sözcükler, Türkçenin ses ve şekil özelliklerine uyacak biçimde dile alınır. Fakat kürtçedeki temel sözcükler bile alındığı dildeki biçimiyle aynıdır.


TURK EDEBIYAT'indan alintidir.
 
Son düzenleme:
---> Kürtçe bir dil mi?

Kurtce bir dildir.neyini tartisiyorsunuz???

Kurtleri sevmiyenler cok aramizda ALLAH razi OLSUN..ama mahsum kurtler..mesela BEN KENDIM.. gibi insanlar bu tur konulardan cok raahtsiz oluyor

ve az kaldi gelmise gecmise cok acik ve guzel bir sekilde SOVECEK!

eklemek isterimki benim anam babamda icerisinde olmak uzere; okullar acilida koylere turkce ogrendiler..nice nice insanlar TURKCE KONUSMASINI BIlmiyor hala..

ayrimcilik yapacaginiza vatana millete 7sinden 77yedisine yardimci olma cabasina dusun...

INsanlik adina....



Kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten; 3080 tanesi Türkçe, 2000 tanesi Arapça, 1200 tanesi Zent Lehçesi, 1030 tanesi Farsça kökenlidir. Geri kalan yaklaşık 1000 sözcüğün ise yaklaşık 700 tanesi Ermenice, Çerkezce, Gürcüce, Pehlevice… gibi dillerden geldiği bilinmektedir. Bu sözcükler de çıkarıldıktan sonra, geriye yalnızca 300 tane sözcük kalmaktadır. Yani kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten, yalnızca 300 tanesinin kökeni bilinmemektedir. Bir sözcük kümesinin “dil” olarak sayılabilmesi için, onun ciddi anlamda bir söz varlığının olması gerekmektedir. Bu anlamda % 97′si yabancı dillerden alıntılanan sözcüklerden oluşan bir söz varlığıyla bir dilin olduğunu düşünmek, gerçekten kabul edilir bir şey değildir. Ayrıca burada yüz yıllardır işlenerek günümüze kadar gelen Türkçemiz ile, kürtçeyi karşılaştırıyormuşum gibi bir hisse kapılmayın. Ben, sadece insanların bu tür söylemler içerisine girdiklerini görerek, bu bağlamda açıklamalar yapabilmek amacıyla bunu yazıyorum.
Kürtçenin bir dil olduğunu kabul etmeyenler, özellikle ortada bir “söz varlığının” olmadığını vurgulamaya çalışması, kürtçenin bir dil olduğu konusundaki düşünceleri “saplantı” hâline gelmiş kişilerce şöyle eleştirilmektedir: “Efendim, her dilde yabancı sözcükler vardır. Tükçede de Arapça ve Farsçadan alınmış binlerce sözcük vardır. O zaman Türkçe diye bir dil yoktur mu dememiz gerekiyor?” Bu tür insanlar, gerçekten bu söylemleriyle bile, çürütülmeye uygun bir düşünce yapısına sahiptirler. Bir kere Türkçe gibi 8500 yıllık (*) bir tarihi olduğu kabul edilen bir dille, henüz dil olmadığı ortada olan bir dilimsinin veya dilcenin karşılaştırılması bile gaflettir. Türkçedeki deyimler bile, kürtçenin bütün söz varlığından daha zengindir. Türkçedeki toplam 105 bin sözcüğün, sadece 15 bin tanesi yabancı kökenlidir. Bu da Türkçedeki yabancı sözcüklerin oranının ortalama % 14 olduğunu göstermektedir. % 97′si yabancı kökenli sözcüklerden oluşan bir dilce nerede, % 14′ü yabancı olan Türkçe nerede? Ayrıca, Türkçedeki yabancı sözcükler olduğu gibi kullanılmaz. Alıntılanan yabancı sözcükler, Türkçenin ses ve şekil özelliklerine uyacak biçimde dile alınır. Fakat kürtçedeki temel sözcükler bile alındığı dildeki biçimiyle aynıdır.


TURK EDEBIYAT'indan alintidir.


Okurken tebessüm ettiren bir yorum idi kürtçe kültürü tarihi olmayan bir dildir diyebiliyorsan dildir. Kürtleri kim seviyor başlığı atsaidim sevip sevmeme yorumların hakkında birşeyler söylerdim ama dil tartışması idi konu. Kürtçede bir iki yabancı sözcükten ziyade tamamı ordan burdan toplamadır. Türkçe ile kıyaslamak büyük bir cehalet örneğidir. Saygılar
 
---> Kürtçe bir dil mi?

yukardakinin ilk paragrafini okudum ve yorumlari suan okumaya firsatim yok.

eger bir topluluk (dil olmadigini farz edelim) bir sekilde birseyler diyerek anlasiyorsa benim gozumde dil dir...
benim gozumde kurtce bir dildir yoksa birbirileriyle anlasamazlardi, konusyorlar sonucta o dili...
benim gozumde dildir... aksi biraz sacma geldi.
 
---> Kürtçe bir dil mi?

Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Kadri Yıldırım, düzenlediği basın toplantasında üniversite bünyesinde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün açıldığını söyledi. Prof.Dr.Yıldırım, 2009 yılında Edebiyat Fakültesi bünyesinde lisans düzeyinde bir Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün açılması için taleplerinin olduğunu belirterek, "Bu talep uygun görülmeyince 2010 yılında Yaşayan Diller Enstitüsü adıyla kurulan enstitümüz bünyesinde Kürt Dili ve Edebiyatı Analim Dalı’nın açılmasına ilişkin üniversitemizin ikinci bir talebi olduysa da bu isim yerine Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı kurulması kararı çıktı. Karar ile birlikte bu ana bilim dalında verilen izinle 20 yüksek lisans öğrencisi aldık. Bu öğrencilerle bu eğitim halen verimli bir şekilde devam etmektedir" dedi.

KAPIDAN KOVDULAR BACADAN GİRDİK

Prof.Dr. Yıldırım ancak, ’Kapıdan kovulsak bacadan gireriz’ ısrarı ile işin peşini bırakmaya niyetli olmayan üniversitelerinin, 11 Ocak 2011 tarihinde yine lisans düzeyinde 4 yıllık bir Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümünün açılmasına ilişkin taleplerini yinelediklerini ifade etti. Yıldırım, "Bu kez yoğun bir kulis ve etkin bir teşebüs olgusu ile işin takipçisi olan rektörümüz Prof.Dr. Serdar Bedii Omay’ın üstün gayretleri netice verdi. Böyleyece YÖK Yürütme Kurulu’nun 26 Ocak 2011 tarihli toplantısında hayalini kurduğumuz bu bölümün açılması sağlandı. YÖK ve ÖSYM gibi ilgili mercilerimiz tarafından uygun görüldüğü taktirde üniversitemize bağlı Yaşayan Diller Enstitüsü bünyesinde yer alan Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı’nda görevli öğretim üyelerimizin Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde de görevlendirilmesi sağlanarak 2011-2012 eğitim öğretim yılında bu bölümü ilk etapta 30 öğrenci alınması düşünülmekte ve bu yöndeki müracaatlırımızı başlatmış bulunmaktayız" dedi.

KÜRTÇE EĞİTİMİN ÜLKEYİ BÖLMESİNE EN KÜÇÜK BİR ETKİSİ YOK
Toplantının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Prof.Dr. Yıldırım, Kürtçe eğitim verilmesi halinde ülkenin bölünebileceği ilişkin endişe taşıyanlara da cevap verdi. Prof.Dr. Yıldırım, "Resmi anlamda resmi bir kurumda verdiğimiz Kürtçe yüksek lisans derslerinden Türkiye hiç bir zarar görmedi" dedi. Prof.Dr. Yıldırım, şöyle dedi:

"Bir dilin asimile edilmesi ve yasaklanmasının neye mal olduğunu hepimiz gördük ve görüyoruz. Bu bölümlerin açılması ile bu enstitütlerin acılması ile bu dil yok kabul edilmekten var olduğu kabulüne yönelik olduğu ortaya çıktı. Devletin resmi mercileri artık buna onay vermiş oldular. Tabii hala Kürt dili ile yapılacak olan eğitimin ülkenin birlik ve beraberliğine zarar mı getireceği, yoksa yarar mı getireceği tartışılmakta. Buna karşı çıkanlar Kürt dilinin üniversitelerde veya genel manada eğitim dili olarak kullanılmasının ülkeyi bölebileceğine ilişkin endişeler taşımakta.

Oysa biz bu bir yıllık kısa bir süre içinde geçirmiş olduğumuz ensitütü tecrübesinden de yola çıkarak emin bir şekilde diyebilirim ki bu dilin eğitimde kullanılmasının ülkeyi bölmeye parçalamaya ilişkin en küçük bir etkisi yoktur. Bilakis farklı kökenlere mensup vatandaşlarımızı insanlarımızı daha da birbirine bağlamaya birbirileri ile kenetlemeye yönlendirecektir diye düşünüyorum. Resmi anlamda resmi bir kurumda verdiğimiz Kürtçe yüksek lisans derslerinden Türkiye hiç bir zarar görmedi. Bilakis her kesimden takdri edici tutumlar davranışlar sözkonusu olmuştur."

BU BÖLÜM KÜRTÇE IÇIN BIR DÖNÜM NOKTASI
Yaşayan Diller Enstitüsü öğretim görevlisi Yrd.Doç.Dr. Abdurrahman Adak ise lisans düzeyinde eğitim verilecek Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün hazırlıklarını bir yıldan beri tamamladıklarını ve bu bölümde okutulacak müfredattan tutun ders kitaplarına kadar herşeyin hazır olduğunu söyledi. Yrd.Doç.Dr. Adak, YÖK’ün bu kararının hem üniversiteleri için hem de Kürt dili ve Edebaiyatı için bir dönüm noktası olacağına inandığını söyledi. (DHA)

Dil değil ama dil bölümü var.

İlginç.
 
---> Kürtçe bir dil mi?

neden kürtlerle yada alevilikle alakalı acılan her konuda tartışma çıkıyor? farklı görüşlere saygı duymak zorundasınız..yorumların tamaını okumadım fazla vaktim yok belli ki gerilmiş ortam her kürt başlıgı ile açılan konuda oldugu gibi...bana sorarsanız kendi başına bir toplulugun dili olmaz şive'dir o belki...türkiyenin dili türkçedir türkiyede yaşayan herkesin de dili türkçedir...türkiye çatısı altındaysak türkçe dilini kullanmak zorundayız kendi adıma ben dilimden çok memnunum...herkesde memnun oLsun...
 
---> Kürtçe bir dil mi?

neden kürtlerle yada alevilikle alakalı acılan her konuda tartışma çıkıyor? farklı görüşlere saygı duymak zorundasınız..yorumların tamaını okumadım fazla vaktim yok belli ki gerilmiş ortam her kürt başlıgı ile açılan konuda oldugu gibi...bana sorarsanız kendi başına bir toplulugun dili olmaz şive'dir o belki...türkiyenin dili türkçedir türkiyede yaşayan herkesin de dili türkçedir...türkiye çatısı altındaysak türkçe dilini kullanmak zorundayız kendi adıma ben dilimden çok memnunum...herkesde memnun oLsun...

zorla güzellik olmaz. herkes de memnun olsun ne demek oluyor ?
 
---> Kürtçe bir dil mi?

zorla güzellik olmaz. herkes de memnun olsun ne demek oluyor ?

niyetin bu konu hakkında tartışmaksa yanlış kişiye yazıyorsun...ben fikrimi yorumumu yazdım benim yorumumla alıntı yapıp yazma cunku ben konuya yorum yazdım sen bana yorum yapıyorsun...
ayrıca evet memnun olsun herkes türkiyenin dili türkçedir...benim görüşüm bu...

cevabına cevap yazmıcam bunu da söylemek isterim tartışmak hiç tarzım değiLdir...
 
---> Kürtçe bir dil mi?

Kimse kelime oyunu yapmasın, dildir yada değildir, konuşuluyor ve konuşulmaya devam edilecek.
Kürtlere, ermenilere, almanlara, fransızlara, alevilere, araplara yabancı gibi bakmaktan vazgeçmeyen zihniyet! var Türkiyemizde.
Asıl onlar yabancılar haberleri yok.
Hep beraber yaşıyoruz ve birbirimizin yaşantısına dinine ve konuşmasına karışmaya hakkımız yok.
Yeter ki onlarda şunu bilsinler (Kürt kardeşler için değil herkes için) ; "Bu ülkede yaşıyorlarsa Türk'ler ve Türk kalacaklar.
Resmi Dilleride Türkçe'dir."
Sokakda evlerde hangi dil konuşuluyor hangi dine tapılıyor kimseyi ilgilendiremez.

Kimsede üstüne alınıp hücum'a kalkmasın ;) ! .
 
---> Kürtçe bir dil mi?

niyetin bu konu hakkında tartışmaksa yanlış kişiye yazıyorsun...ben fikrimi yorumumu yazdım benim yorumumla alıntı yapıp yazma cunku ben konuya yorum yazdım sen bana yorum yapıyorsun...
ayrıca evet memnun olsun herkes türkiyenin dili türkçedir...benim görüşüm bu...

cevabına cevap yazmıcam bunu da söylemek isterim tartışmak hiç tarzım değiLdir...

niyetim kimseyle tartışmak değil.

Recep Tayyip Erdoğanımsı yorumlara gelemem ben.

Ya sev ya terk et, ananı da al git falan bi de herkes de memnun olsun.

Kendi bildiğimi okurum her zaman kimse bana kendi istekleri ve düşüncesi doğrultusunda herhangi bir şey yaptıramaz.

neyse.
 
---> Kürtçe bir dil mi?

Neyi Tartışıyoruzki Burda Biz .. Eğer KonuşuLuyorsa DiLdir Resmiyet Kazanmasada Sonuçta KonuŞuLuyor..
 
---> Kürtçe bir dil mi?

Kimse kimseye zorla birşey yaptıramaz.

Kürtçe konuşuyorsa kürtçe konuşmaya devam edebilir veya zazaca konuşuyorsa Türkçe bilmiyorsa zazaca konuşabilir.

Ama kimse Türkiye Cumhuriyeti altında yeni bir devlet kuramaz.Kimse devletin resmi dilini değiştiremez.Eğer Türkiye'de yaşıyorsa TC kimliği olmalıdır.Kimliğinde Türk vatandaşı yazmalıdır.İkinci bir durum düşünülemez.

Ya sevecek ya terkedecek..
 
---> Kürtçe bir dil mi?

Kimse kimseye zorla birşey yaptıramaz.

Kürtçe konuşuyorsa kürtçe konuşmaya devam edebilir veya zazaca konuşuyorsa Türkçe bilmiyorsa zazaca konuşabilir.

Ama kimse Türkiye Cumhuriyeti altında yeni bir devlet kuramaz.Kimse devletin resmi dilini değiştiremez.Eğer Türkiye'de yaşıyorsa TC kimliği olmalıdır.Kimliğinde Türk vatandaşı yazmalıdır.İkinci bir durum düşünülemez.

Ya sevecek ya terkedecek..

:)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst