Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Prestij

Sık sık açılıp kapanan bir kalp müzayedesinde
yarısı tutuşmuş bir ışığın ma'kus suretinde durur
terkedilmiş aşıklar

Uyandırmayın onları sözdeki derin uykularından
bölmeyin 'gözlerdir bir sevdanın çatalı'
diye iç geçirerek sayıklamalarını

onların indirildiği istasyonda, siz camdan bakmayın sakın

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Prosedür

Bir doktor nasıl dinlerse
hastasının göğsünü, işte öyle dayalı
kulaklarım gökyüzüne

Çünkü farkındayım
ölüm büyük bir hırıltıyla başlayıp
tarifi imkansız bir hayalle son bulacak

uçurumdan sarkıtıp sepetimi hayalet bakkala bağıracağım

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri


Pusu Metinleri


I.

savurarak
kirpikleri filtresi ıslatılmış ve dişlenmiş
bir kar tortusunun yerleştiği geceden,
dışarı bir balkon gibi uzanan iri gözleriyle
yeni ölmüş bir timsahın
henüz buharlaşmamış şaşkınlığına bitişik
bir ruha teslim ettik elbirliğiyle
siyah kuzgunları.

gagalarımızda fosilleşmiş baldır aryaları.

yurdumun dışı: çelik gemici hikayeleri.
sertleşirken gözkapaklarına sürülen
rujlar ve ojeler bir mezara süzülen tenleri
ensekökünden bele eğimli manastırdaki o son
plastik peygamberin o son kanlı miğferi.
sanki
edilememiş, edilemeyen sözlere
tek bacaklı bir şahin indirir gibi
belirsiz bir kan çantası sarkıtıyordu çizik öpüşlere
diklemesine saplanan tozlusoğuk mavi.

vakitsiz ve feci
bir feci vakte bağımlı mülteci
gibi kendi pusumuzda cüzzamlıydık.
ben
beni delice seven bir hüzünle büyüdüm.
ben
beni delice çeken bir kainatla büyülüydüm.
her gezegende benim de emeğim var.
işte!
bir avize düştü!
bir avize düştü gökyüzünden yeryüzüne!
kırık!
vah kırık çocuk!
kırık ve vah titrek çocuk!
senin dudaklarınla ıslanıp korkunç ışıltılarıyla aktılar
törenlerle, törelerle, uzak tuzaklarla yıldızlar!
her gezegende senin de emeğin var!

kanatlarımızda tuza yatırılmış topuk iksirleri.

bir sokak köpeğine atılan zehirli et gibi
atarken birbirimize koyaklarda vücutlarımızı
inan tek ümidim yoktu, ümide ihtiyacımız yoktu
belki biraz şevkat, belki biraz umarsız sızı!

tehlikeliydi
dokunuşlarımız tehlikeli ve lekeliydi!
bir şarapnel parçası düşercesine şarap taslarımıza
dışımızdaki hükmün testeresi deydi kafataslarımıza!
beni bir kaşın kaatil yapacakken öbürküsü teskin etti!
beni bir kaşın vurdu, öbürküsü teşhir etti!

nasıl duygusalım değil mi sevgilim
yoruyor seni bu yorgunluk ve kimi basit mısralar
ama bu uzay macerasında
senin dudaklarınla ıslanıp
korkunç ışıltılarıyla kaydılar
törenlerle
törelerle
uzak tuzaklarla yıldızlar!

gelelim şiirin son dörtlüğüne:

hazır mısın:

yüksek sesle okuyarak geçir günlüğüne:

Bir Erkeğin Bir Erkeğe Teğet Kaldığı Çemberde
Suyun yüzü Kızarır, Suyun Kalbi Sıkışır
Bu Aşkın En Büyüğü Tanrı & İsa Arasındaysa Eğer
Gümüşüm! Çavom! Bu Odeonda
Bize Susmak, Bize Sevişmek Yaraşır!

II.

eğeli
güllerin
ürperen
kokusu
çarparak
alkolünün
göz
kamaştıran
yamacına
üzüyordu
üstüne
çektiği
örümcek
alevlenen
rüzgarı

tüketilmiş
mermi
ıslıklarının
mevzilendiği
şahane
kıkırdak
püsküllerinin
ısrarlı
ıssız
kahramanlığı

üzüyordu
ve
karanlıkta
birikerek
ulaşıyordu
amacına
ölüm
başlıklı
bir
yarattığın
sunduğu
pembe
kör
kadırga

ılık
lacivert
çıplaklığıyla
sepya
telaşlı
soluğuyla
bir
anlık
şehvet
sayılabilir
miydi
o
tahrike
açık
muamma

anlatılmadı
hiç
kimseye
muhtelif
toyluklarla
süslü
naif
ama
durgun-
kasıklara
mıhlanan
paslı
drama

üzüyordu
ve
ürkerek
yaklaşıyordu
aşığına
felaketli
kabullenmiş
bir
erkek
kraliçenin
sunduğu
tahta
pasta

III.

yorucu görüntüler iletiyor telapatik suçlar
suretin gölgeliğine uzanan uyuşturucunun ucunda,
mesela kemiklere çentik bir rimel sedası
mesela şakaklara çarpan loş ve temsili oda.

komedyenlerin kesildiği bir mezbahanın
çok yakınlarında
ya da
ötesinde bir hissin, bir hissin ortasında
havaya uçan yarım dua
havaya konan eksik travma.

bir iki üç
bir iki üç
hakiki boşluğun yalancı boşluğa her reveransında
damarları şaha kaldıran
bir terkediliş
damarları şaha kaldıran
hayali bir karşılama.

yırtık smokinler
sökük papyonlar
kucaklarda bir demet bombalı papatya!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Rainbow Over Skin

kırmızı eczaya kıvrılan kadınsı tül
metalden büyüyen bir uzak dudak defteri
bir 'üç yumurta ikizi' gibi içinde ateşin
seyir halinde
yeşil difteri

en ufak bir uzay izi yok yüzünde o çocuğun
yalnızca dar sızı panayırının
bütün elektrikleri kesik, babasız zincir'leri
iki atkestanesinin ardından geçen troleybüs
koltukaltlarında kımıldayan nemli yavru gelincik
gençkış uykusu'ndan uyanan israfil borusu
havvalimanında uç veren bir kuş ******nun
dördüncü göz
kirpikleri

uluyan parmaklarımın evcilleştirdiği diken
rakıya şavkı dolanıp sarılan karateninin
azami buğusu asgari uyuşuk ve çakmak çakmak
buza yatırılan son çıplak kurban
nesnelere kaptırılan bir aşk var bunda
dişlerimin arasına gizli buruşuk saten çakı
çakal kulağı, kurt dili, şahin gagası
kırmızı eczaya kıvrılırken kadınsı rum tül

tedavülden kaldırın ömrümü

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri


Reca

piyanoda dede efendi çalmayınız
bırakınız kanun kendi anlatsın hüznünü
ne ut ne tambur ne de ney
insan karanlıkta koklamalı gülü

eşyanın heyecanlandığı bir ölümdür çünkü
yağmur yukarı koşan çocukların büyüdüğü,
bir gün uyursa sizin de yüzünüzde eğer güz
lütfen gülle örtün üstünü

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Retorik

maalesef geç kaldınız dedi komiser kucaklarken
askılarda kalan cesedin profil kaydını hızla,

tespit ettik, ilişkisi varmış o serseri kızla
sevişmelere maymun taklidi yaparken kayısı kabukları

a*! diye haykırdı en güvendiğimiz sağlam çocuk

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Rugan

Kimseye anlatmadığım bir gençliğim de var benim
kimi zaman kente dökülen
kimi zaman kentten birdenbire geri çekilen bir gençlik

Adım bir halk ayaklanmasında geçiyor örneğin
akıl almaz pusulara düşürülmüşüz su kenarlarında
ihanetin istilası, bir bıçak deyer gibi kurbanın gırtlağına

zehirlenmişiz! zehrin duvağı altında şahmeran bir fırtına

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Ruh'hu

leonard cohen'e

En büyük tebliğdir ilk aşk
mahreminde mahzen baladları
geriye bilakis yalnızca Allah kalır

Cinden yapılma kolyeler takan çocuğu
almayacak gece annesi mis eve
o: bir kuşa tüy verdiği için suçlu

bulutlar: kuşların konuşma balonu

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri


Rujartiyeromans


Örtünüyor üşüyen tarafıyla bataklığın
üç sokak ötede bir kadın bıçaklanıyor
eski kıskanç kocasının ahududulu nefesiyle

Terasta güzel sıcak bir öğle uykusunun
ardına saklanıyor katil adam sonra
ayakkabılarının bağları çözük, cilası şarap

herhangi bir rüyaçıt çıkartmıyor, dönüşürken kabusa

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Sacrifice

Sana bu gün bir abajur aldım:
Bir şeyin ucunda durur ya yeşil Chevrolet
Kapıları açık, Baltimore plakalı usta işi
Teybinde Elton John’dan sacrifice
Biz sahile doğru yürümüşüz
Ayak izlerimizde ölüp erimiş peri pelerinleri
Periler birbirine düşman, pelerinler birbirine küs

Sana bugün bir mektup yazdım:
En çok
En çok güllerden söz ettim
Saysam, renksiz, özgür güllerden
Bir gül olmak korkusundan
Nedenini hatırlamıyorum ama ağladım
Sağda solda yakılıp unutulmuş sönmüş sigaralar
‘Canım..’ diye başlanılıp
Yarım bırakılmış bir sürü kağıt parçası
Ruh parçası
Aşk parçası
Buğu parçası
Haz parçası
Paramparça içime paramparça bir kış gelmiş
Biliyor musun ben daima
Kışları saklanırım kan
Kan ödüldür açıkçası

Sana bugün bir kurban kestim
Hala ağrıyor ve kanıyor bileklerim
Gelip geçici bir seyahat
Üzerinde konuşulmamış bir sevgi
Karşılıklı hoyrat kullanılmış bendenler
Aynı dalda karşılaşan iki çocuk sincap
Dal, ağacına düşman, sincaplar birbirine küs
Dudaklarda müstehzi bir hal
Yani bir yere vurup kaybolan far ışığı gibi
Bir an aklıma vurup kaybolan o fevkalade hayal
Vurup kaybolan ruh ve aşk parçaları
Beyaz ve terli alnımda belirip dolaşan
Delikanlı tanrının eli usulca düzeltirken ıslak kakülümü
Otuz yıllık ömrümde ilk kez düşledim ölümü
Bugün sana abajur aldım, bir mektup yazdım
Sana, diyorum,bugün bir abajur ve mektup
Ben bugün sana öldüm başkasına değil
Hani o Chevrolet yeşil, kapıları açık
Teybinde Elton John’dan sacrifice
Avucumda pembe ziftli bir alyans
Vurup kaybolan buğu ve haz parçaları,
Biriktirdiğimiz
Zamanla biriktirenle biriktirilenin
Birbirine karıştığı
Bende bir eşya mıyım diye düşündüğü
Üzüldüğü şey
Bir tüy gibi yanınıza gelip
Bir tüy gibi dokunup ürpertip
Sonra
Sonra geri çekildiği...sacrifice...

Koskoca bir aralık ayını müzikle geçirmiştik
Sokaklarda elimizde şarap şişeleri
Adlarımızın yan yana olduğu
Kalpler kazımıştık ağaçlara
Modern çağın gereklerine inat,
Bir romantiktik biz birbirimizi seviyorduk
Biz ayrılmayacaktık biz arabesktik biz..
Bugün bir abajur aldım sana
Eve geldim
Yatağın hep sol tarafında yatardın
Sol taraftaki başucu sehpasına yerleştirdim onu
Bir ampul taktım sarı soft hep istediğin gibi
Işığında bir mektup yazdım sana
Teypte Elton John’dan sacrifice
Beni terk ettiğini bildirdiğin o telefon konuşması
Gözlerinin gencecik mavisi
Birden başlayan, o telaşla bütün gece
Yağan yağmur geldi hatırıma
Nedenini hatırlamıyorum ama ağladım
Yüzüme kapanan ellerin
Yüzümü yeryüzüne karşı perdeleyen ellerin geldi hatırıma
Kaset sustu kapandı yeşil Chevrolet’ in kapıları
Tuvalette sarıldım jilete hasretle öptüm
Ampul patladı bir anda alev aldı abajur
Kan ödüldür
Kanımı bu gece dışarı gezmeye çıkarttım
Tenler birbirine düşman, aşıklar birbirine küs
Nedenini hatırlamıyorum ama utandım
Utandım

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Sadakat

korkuya geçiş önceliği tanıyan bir yüzle karşılayacaktık
sadakati!
elimizde isminin yazılı olduğu kartonlar, kadehler ve aşklar;
-uzun bir arkadaşlık havaalanında-
ulaşmaya, hep bulmaya çalıştık onu sanki durmadan
bir endişe, bir hüzün, bir ihtimal'ler kalabalığında!



çünkü
bir kimlikti bizim için içimizde boy veren çam ağaçlarının kokusu
yeni demlenmiş çayın rengine karışan yaralarımız
tarihe malolmuş kaygan sevgililer
'sevgilim! ' diyemediğimiz sevgililer
bir ameliyat izi gibi taşıdığımız çocukluğumuz
çünkü
bir kimlikti bizim için içimizde saklanan
gizli yolculuklardan kalma gizli yorgunluğumuz!


ne sadakat, ne teselli ne de bir vicdan muhasebesi!
bir sabah hepimiz uyandık baktık ki apayrı yataklarda:
yalnız bir uyurgezer tarafından taranmış saçlarımız geceleyin
ve hiç değişmemiş yıllar geçse de
bir dişi, paraya dönüşsün diye yastığın altına yerleştirircesine
mutluluğa dönüşsün diye
hayatımızın bir yanına mutlaka koyduğumuz umutsuzluğumuz!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Sade Döküm

-Yaramazlık yapanları tahtaya yaz
dedi öğretmenim.
Dağların ve sevdanın,
mücadelenin ve yalnızlığın
şiirini yazdım bembeyaz sayfalara!

Tarih derse girene kadar da silmedim!


15 ağustos 1998

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Sahnetasarım

Sesli çınar vücüdunla tırmandığın kuru sardunya
ve ağzına sığdırdığın üçüncü avcundaki acuna
silah temin ettiği saptanan, kasıklarındaki kara sauna

Gözlerine sesleniyorum: hey dikkat et, arkanda
kendi damarlarıyla sana saldırmaya
hazırlanıyor simsiyah köpükleriyle o unutulmaz şampanya

bil! ben: meçhul asker anıtınım senin, her çağdaki düellomuzda

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Sarı Saman Hatıra Defteri

ihsan y.'e

ısrarlı bir çocuk gömleği var bu gece üstümde
siyah, cepsiz, buruşuk ve kirli
okuldan mı kaçtım, evden mi, söyleyemem
titrerdi ellerim uzanıp düzeltirken yüzünü
dudakların Bastille'di, yanılmıyorum,
gözlerin, en çok o körkütük gözlerin devrilir ve
uzun uzun susardı, gözlerine su veremezdim,
tek bir imge taşımazdı birbirimize duyduğumuz his
şiirsizdik, bunu biliyorduk, bunun için ağlamıştık,
bakardık karşı karşıya geçip, hatırlıyor musun,
yalnızca bakardık!
dipsiz, yalansız, ölüme davet eden bir bakmaydı bu
hepsi hepsi aşk!
senyör aşk, mösyö aşk, mister aşk, bay aşk!
şiirsizdik, bunu biliyorduk, bunun için ağlamıştık
bunun için terasa çıkıp aşağı bir gül atmıştık
bunun için rıhtıma inip denize bir gül atmıştık
çaresizdik, sevda biraz da soygundur, işte

sevda biraz yakayı ele vermektir, mahkemelere düşmektir,
ben masumum diyebilmektir biraz da sevda,
bunu biliyorduk, bunun için ağlamıştık,
uyanır uyanmaz başlıyorduk ağlamaya
sarılıp sarılıp ağlıyorduk
yorulup uyuyana kadar ağlıyorduk sevgilim
dokunuyorduk su deyip suya deyip su içen kelebekler gibi
susuz kalan gözlerimiz gitgide ağır ağır soluyordu
o gül, gitgide ağır ağır soluyordu rüzgarla
tenlerimizde tenlerimize ait birşeyler dokuyorduk
oysa ısrarlı bir çocuk gömleği var bu gece üstümde
siyah, cepsiz, buruşuk ve kirli
dayak mı yedim, dayak mı attım, söyleyemem
senden bana seken bir yürek
ki yürekler sarı samandan hatıra defterleridir
senden bana yansıyan bir ışık
ki ışıklar elele tutuşup geri çekilirler
senden bana damlayan bir çiy tanesi
ki çiy taneleri ancak biri öldü mü dağılırlar sessizce

komşularım senin hakkında konuşmuyorlar
başlar öne eğik, dudaklar bükük, omuzlar çökmüş
resmini indirdim duvardan, adını unuttum ne tuhaf!
karakolda kaydın yok! hastanelerde yok!
mezarlıklarda yok! gittin!.
bir gecede hazırlanıp bir gecede gittin!
bana bir gece bırakıp yanına bir gece alıp da gittin!
kırmızı çoraplarından birinin teki kalmış!
mor çoraplarımdan birinin tekini götürmüşsün!
ben de mi gitmeliydim
yürüdüm! bir kentten bir başka kente yürüdüm!
gittin! inanılmaz!
sana abi diyecektim, dedirtmedin
sana oğlum diyecektim, dedirtmedin
bunun için ağlamıştık, komşular bizi şikayet etmişti
eve gelen ziyaretçiler üzülmüştü
bize gül getirmişlerdi
bize üzüm getirmişlerdi
bize aşk getirmişlerdi
bizi kendimize getirmişlerdi, bunu biliyorduk
bunun için ağlamıştık

tuvalette bıraktığın atleti buldum!
kokladım! köpekler gibi kokladım!
yola çıkıp kokunu aradım izini bulurum diye!
gittin! inanılmaz!
senden bana seken bir yürek
ki yürekler zaman zaman dengesini kaybeder
senden bana yansıyan bir ışık
ki ışıklar küstüler mi bir daha barışmazlar
senden bana damlayan bir çiy tanesi
ki çiy taneleri daima acıya müdahele ederler
oysa ısrarlı bir çocuk gömleği var bu gece üstümde
siyah, cepsiz, buruşuk ve kirli

senin bu gömlek
senin bu pantolon
artık yalnızca eşyaların
artık yalnızca eşyalarını sevebilirim
artık yalnızca eşyalarınla ağlıyoruz
en fazla seni özlüyoruz
bunu komşularım da öğrendi
ziyaretçiler de öğrendi
bir sen..
bütün aşk şarkılarını söylerdin
bütün aşk şarkıları sana yazılırdı
fakat artık sen yoksun
ölüm koynuma sokulsun, beni soksun,
zehirle beni ey peygamberim!
tanrısıyla sevişen peygamberlere kitap iner
bu gece üstümde ısrarlı bir çocuk gömleği var
galiba düğmelerini çözeceğim!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Sezgi

Hava uğulduyor babası ölmüş sarı kuşun
gagasında eflatun bir ummanla uçarken
bilinçaltını delip çıkmış gümüş kurşun

Kalple kapatmak gerek yarayı
yoksa yaraya yayılır uzun uzun
bir Küskünlük Sarayı

çocuk takım yıldızlar, üfleyip söndürürler ışıklarını

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Sıfat

Hüzünde kırıldım
masum suda kırılan hınzır ışık gibi
geçtim içinden hastalarımla salgın acının

Bahara doğru cehennemi gördüm
emrivaki, duru, hasbelkader yarı uykulu
zebanilerin kemikli ayak parmaklarında

ölüme sorarsanız: yalan! ben yalnızca / kendimi uydurdum

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Sır Göçü

ben de bir taklidiyim hüznün,
isyanım, sakladığım sabrı tutamamaya.
her insan sevdiğine eceldir gün be gün,
her insan ağzında bir giyotin taşır
sevgilisinin dili için. Ancak,
hakikat anlaşıldığında
kimse hayatta kalamayacak.

Farzedelim ki hepimiz delirdik
eşyalar da delirdi, tabiat da,
din de delirdi, sınai atılımlar da.
Böyle bir delirmenin tam ortasında
su bitti, ekmek bitti, hatta kalmadı takat
beynim nerede, gözlerimi gören oldu mu
ellerim çalınmış, gövdem tozlanıyor rafta
benden ne köy olur ne de kasaba
ben artık bir şehrim
böyle bir delirmenin tam ortasında!

göçen sırlarla yaşlandı aklım
şeytan huzura gelsin, etek öpsün
af dilesin!

seni sevmiştim hayat
fark etmedin, anlamadın
şimdi ölüyorum
bilesin!

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Side of..

İkimizden birinin öleceği incil de yazıyordu
öpmek, geceyarısı karanlık bir sokakta bıçaklanmaya benzer
kararsızlığa düşen bir sevdayı esrar eğitir
geceyarısı kapınızın yumruklanması gibi olur
öpüşürken gözlerinizi yummanız..

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri


Sihirbaz


Düşgücüne deyerken korkuyorsun
İri ve nadide bir kış parçası aslında o
soğuğum, bir aşktan bir başka aşka firarında

Oysa isim vermeden konuşur rüzgar
bütün hayvanların gözleri nemli
bütün kontratlar nesnelerin tekelinde

ah, duyuyorsun, çünkü sen de mor bir buhar taşıyorsun tek elinde

Küçük İskender
 
---> Kücük İskender Şiirleri, Kücük İskender'in Tüm Şiirleri

Siyah Prömiyer

'O, anlar! 'a

İnanma, geçitin sonunda çıkış yokk
O iki çıplak adam da seni orada beklemiyorr
Sessizlik farklı bir anamnezdii
Son konuşan, ilk sözü etmiş demektirr

Bundan sonra yüzümde facia beslemeyeceğimm
Kalbimi blues zindanlarında boğdurdumm
Uzun bir yazıda gözden kaçan bir firari harfimm
Ne benle başlıyor kelime ne de benle bitiyorr

Bu gezegenin tozuyum kendimi yine sileceğimm
Sana gelmiyorum bu yara başka hastalıktann
Bir hatıra bile değilsin ben içeri girerkenn
Ben dışarı çıkarken fil mezarlığı artık yüzünn

Yüzümü yüzüne yeni yıkanmış kefenn
şeklinde seriyorum boyunca, iyii
Aşktan bana her mevsim çığ düşüyorr
Aşkın mı? böyle bir şarkı dinlemiştimm
Ne kimse söylüyordu ne de ben eşlik ediyordumm

Damdan dama atlarken düşen bir kedinin gözlerii
var işte şimdi kana batan yüzümdee
Yüzümü ellerinin arasına all
Hani tutarmış gibi bir sincap, cevizinii
İnanma, geçitin sonunda çıkış yokk
Ve dönme geri, arkadaki giriş de kapalıı
Senin yüzün benim yüzüme şüphesiz gizligeçitt
Benim yüzüm senin yüzünle paketlii
Bedenimi değil, bir tımarhaneyi sunuyorum sanaa
İçim cıvıl cıvıl deli çocuklar bahçesii
Kan falıma baktırdım bir vakte kadar ölüm görünüyorr
Ve deli gömleği gibi duruyor yüzüm kafatasımdaa
Hiç tanığım olmuyor hiç yaşadıkçaa
Ve içimdeki dava düşüyor sen içeri girerkenn
Ben dışarı çıkarken, anla, bambaşka bir inzivaa

Küçük İskender
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst