---> 'Herşeye İnat Gülümsemek.~
Hiçbir duygumu ertelemedim ben. Yaşayacağım hiçbir şeyi sonraya
bırakmadım. Sonra diye bir şeyin olmadığını biliyorum çünkü. Hep
yarına dair hayaller kurmak, gelmesi mümkün olmayacak zamanları
beklemek benim işim değil.
Aşk zamana meydan okur; ama, sen karşı koyamazsın ona.
Orada durup öylece bekleyemezsin geleceği. Bir adım atmalısın,
bir el uzatmalısın aşka doğru.
Aşkın anahtarı cesaret değil mi? Cesur olmak gerekmez mi bir aşkı
yaşamak, büyütmek için?
Kaç gece geçti hesaplasana…Kaç gece bir sonraki günü düşünerek geçti.
Neler yapabilirdik, neler yaşayabilirdik düşünsene…
Her sabahı birlikte karşılamak vardı seninle. Gözünü açar açmaz ilk
gördüğün şey ben olurdum ve sen benim yüzümde mutluluğu görürdün.
Bu kentin sokaklarında el ele dolaşabilirdik. Girmediğimiz sokak kalmazdı.
Bakışlara aldırmadan sokağın ortasında sarılıp öpebilirdim seni.
Bir şarkıyı sözlerini bilmesek bile bağıra çağıra söyleyebilirdik.
Sonra bir filme gider, bir kitap okur, bir martının bir lokma simit
kapabilmek için vapurların peşinden bıkmadan uçuşunu izleyebilirdik.
Paylaştığımız her anı, beynimize bir daha çıkmamak üzere kazınırdı.
Özlerdik birbirimizi delicesine. Bir saati yalnız geçirsek, bir sonraki
saati iki saatlik yaşardık, arayı kapayalım diye.
Peki biz ne yaptık? Aşkı bir bekleyişin sırtına yükleyip ona sadece
uzaktan bakmakla yetindik. Her an aşkı yaşamak varken, her gün
birbirimizi yeniden keşfetmek varken, bu yolda birer kâşif olmak
varken sürgünleri yaşamaya mahkûm ettik birbirimizi.
Gözlerinin içine bakıp “Seni Seviyorum” demek istiyorum.
Aşkın akışına kapılıp hiçbir kaygı duymadan gidebildiğim yere
kadar gitmek istiyorum. Kokunu içime çekmek, teninin sıcaklığı
ile irkilmek istiyorum. Yaşama senin adınla anlam katmak, mutluluğu
bulmak ve bir daha kaybetmemek istiyorum.
Seni istiyorum, yarın, öbür gün, öbür hafta, öbür ay, öbür yıl değil….Şimdi!
![tumblr_m081tpbLkc1qhftsro1_500.jpg](https://28.media.tumblr.com/tumblr_m081tpbLkc1qhftsro1_500.jpg)
Hiçbir duygumu ertelemedim ben. Yaşayacağım hiçbir şeyi sonraya
bırakmadım. Sonra diye bir şeyin olmadığını biliyorum çünkü. Hep
yarına dair hayaller kurmak, gelmesi mümkün olmayacak zamanları
beklemek benim işim değil.
Aşk zamana meydan okur; ama, sen karşı koyamazsın ona.
Orada durup öylece bekleyemezsin geleceği. Bir adım atmalısın,
bir el uzatmalısın aşka doğru.
Aşkın anahtarı cesaret değil mi? Cesur olmak gerekmez mi bir aşkı
yaşamak, büyütmek için?
Kaç gece geçti hesaplasana…Kaç gece bir sonraki günü düşünerek geçti.
Neler yapabilirdik, neler yaşayabilirdik düşünsene…
Her sabahı birlikte karşılamak vardı seninle. Gözünü açar açmaz ilk
gördüğün şey ben olurdum ve sen benim yüzümde mutluluğu görürdün.
Bu kentin sokaklarında el ele dolaşabilirdik. Girmediğimiz sokak kalmazdı.
Bakışlara aldırmadan sokağın ortasında sarılıp öpebilirdim seni.
Bir şarkıyı sözlerini bilmesek bile bağıra çağıra söyleyebilirdik.
Sonra bir filme gider, bir kitap okur, bir martının bir lokma simit
kapabilmek için vapurların peşinden bıkmadan uçuşunu izleyebilirdik.
Paylaştığımız her anı, beynimize bir daha çıkmamak üzere kazınırdı.
Özlerdik birbirimizi delicesine. Bir saati yalnız geçirsek, bir sonraki
saati iki saatlik yaşardık, arayı kapayalım diye.
Peki biz ne yaptık? Aşkı bir bekleyişin sırtına yükleyip ona sadece
uzaktan bakmakla yetindik. Her an aşkı yaşamak varken, her gün
birbirimizi yeniden keşfetmek varken, bu yolda birer kâşif olmak
varken sürgünleri yaşamaya mahkûm ettik birbirimizi.
Gözlerinin içine bakıp “Seni Seviyorum” demek istiyorum.
Aşkın akışına kapılıp hiçbir kaygı duymadan gidebildiğim yere
kadar gitmek istiyorum. Kokunu içime çekmek, teninin sıcaklığı
ile irkilmek istiyorum. Yaşama senin adınla anlam katmak, mutluluğu
bulmak ve bir daha kaybetmemek istiyorum.
Seni istiyorum, yarın, öbür gün, öbür hafta, öbür ay, öbür yıl değil….Şimdi!