Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

---> Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

napıyo?
pis corabnı mı atıo
icecein suya mı tükürüo
banyodayken camsrlarını mı saklıoxD
aynı adama mı asıksnızxD
önünde mezdekemi oynuohahaha
anlat da bilelim...
 
---> Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

ll5ll.jpg


ll8ll.jpg


loverose3.png
 
---> Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

napıyo?
pis corabnı mı atıo
icecein suya mı tükürüo
banyodayken camsrlarını mı saklıoxD
aynı adama mı asıksnızxD
önünde mezdekemi oynuohahaha
anlat da bilelim...

aynı adama aşık olmayalım da gerisi önemli değil bir yerde xD
söz dinlemiyo çok başına buyruk hiç benim gibi değil hahaha
 
---> Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

Gül İle Suyun Aşkı

Günün birinde bir gülle su karşılaşır ve arkadaş olurlar. İlk önceleri arkadaşlık olarak devam eder bu durum. Tabiiki zaman lazımdır birbirini tanımak için. Gel zaman git zaman gül o kadar mutlu olur ki bu arkadaşlıktan ve birliktelikten, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki suya aşık olmuştur. Hayatında ilk kez aşık olan gül, burcu burcu açar ve etrafa kokular saçar. Suya dönüp der ki birgün:

“Sevgili su, seni sevdiğim için böylesine değiştim, açtım ve etrafa kokular saçtım, yalnızca seni sevdim diye”

Öyle zaman gelir ki artık su da içinde güle karşı birşeyler hissetmeye başlar. Zanneder ki güle aşık oldum. Günler ve aylar birbirini kovalar ve gülü sevdiğini zanneden su, artık eskisi kadar ilgilenmez gül ile Gül ise;

“Acaba su beni artık sevmiyor mu” diye düşünmeye başlar.

Çünkü suyun kendisine olan bu ilgisizliği onu üzmeye başlamıştır. İçin için bu soruyu sorar kendine. Birgün gül suya der ki:

“Biliyor musun ben seni cok seviyorum” Su:

“Ben de seni seviyorum” der.

Aradan zaman geçer ve gül yine suya: “Seni seviyorum” der.

Su sıradan bir ifadeyle “Ben de” der. Ama gül bu sözde sevgiyi hissedemez. Bu sıradanlaşma gittikçe sürer ama gül sabırla hep “Seni çok seviyorum ” der suya. Ama artık öyle bir duruma gelir ki gül, etrafa o güzel kokuyu saçamaz ve burcu burcu açan dalları solmaya yüz tutar. Kendini toparlayarak ve son kez suya:

“Biliyor musun seni hala çok seviyorum” der göz yaşları içerisinde. Su da ona döner ve yine o bildik ironik ve umursamaz edası ile:

“Üfff söyledim ya ben de seni seviyorum diye” der. Gün gelir gül yataklara düşer. Çok hastalanmıştır gül, rengi solmuş çehresi sararmıştır. Yataklardadır artık. Su ise başında bekler gülün, yardımcı olabilmek için onu çok seven ve sevdiğini her fırsatta söyleyen sevgili dostuna. Ama bellidir ki artık gül ölecektir. Ve son kez zorlukla başını döndürerek suya der ki:

“Biliyor musun seni ben gerçekten seviyorum ve senin bilemediğin kadar sevdim üstelik”

Çok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır. Nedir sorun diye doktora sorar. Doktor muayene eder gülü. Muayeneden sonra şöyle der:

“Hastanın durumu ümitsiz, artık elimizden birşey gelmez”. Su merak eder kendisini bu kadar çok seven gülün ölümüne sebep olan hastalık nedir diye, ve sorar doktora “Hastalığı nedir ki sevgili dostumun” diye. Doktor şöyle bir bakar suya ve der ki:

“Gülün bir hastalığı yok dostum, hiç dikkat etmemişsin galiba sevgili dostuna, bu gül sadece susuz kalmış, ölümü onun için” der Ve anlar ki su artık, sevgiliye sadece seni seviyorum demek yetmemektedir. Ama artık çok geçtir..
 
---> Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

roses12zdm3qlyhot1280x1.jpg


Gülün Mitolojik Hikayesi

Gül çiçeklerin kraliçesidir. Yunan mitolojisine göre Chloris adlı çiçek tanrıçası tarafından yaratılmıştır. Chloris birgün ormanda ölü bir orman perisi bulur ve onu bir çiçeğe çevirir. Aşk tanrııçası Afroditi, şarap tanrısı Dionysus’u bu çiçeğe birer hediye vermek üzere davet eder. Hediye olarak Afrodit çiçeğe güzellik, Dionysus ise güzel ve hoş kokması için bir nektar verir. Batı rüzgarı tanrısı Zephirus bulutları uzaklaştırır, güneş tanrısı Apollo parlayarak çiçeğin açmasını sağlar. Ve böylece “çiçeklerin kraliçesi” gül doğmuş olur.
 
---> Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

tytyyt.png


Red (Kırmızı)
Aşk, Tutku, Şehvet, Saygı ,Yüreklilik, Çekingen, Utangaç

White (Beyaz)
Masumiyet, Saflık, Temizlik, Gizlilik, Saygı, Alçakgönüllülük, Korku, Layık Olma, Sır Saklama, Özgürlük

Yellow (Sarı)
Sevinç, Dostluk, Arkadaşlık, Kıvanç, Memnuniyet, Sıcak Sevgi, Kıskançlık

Coral (Mercan)
Arzu, İstek, Özlem, Güzellik

Light Pink (Açık Pembe)
Zarafet, İncelik, Memnuniyet, Keyif, Hayranlık, Sempatiklik ,Kararsızlık, Nazik

Dark Pink (Koyu Pembe)
Minnet, Şükran, Takdir

Lavender (Lavanta)
İlk görüşte aşık olmak, Sihir, Gizem

Orange (Turuncu)
Cazibe, Büyüleme, İstek, Heves, Gayret

Blue (Mavi)
İlahi Aşk, Eşşizlik

Açmamış Tomurcuk Mor Gül
Çiçeği gönderen kişinin sizi çok iyi tanıdığına ve etrafında hiç kimseyi göremeyecek kadar büyük bir aşka yakalandığını, her geçen gün bu aşkın esiriyle eridiğini çekindiğinden bir türlü açılamadığını ifade eder.

Açılmamış Mor Gül
Buluşma, söz, nişan veya evliliklerinde en fazla 3 yılı geçmemiş çiftlerin vermesinde, ilahi bir aşk yaşadığına ve bu aşkı yaşadığı için çiçek gönderdiği kişiye minettar olduğunu belirtir..

Kırmızı-Sarı Alaca
Neşe, Şen, Sevinç

Sarı-Pembe-Beyaz Alaca
Sosyal, Arkadaş Canlısı

Siyah Gül
Hayata ne kadar bağlıysam sana da o kadar bağlıyım. Eğer siyah gül cenazeye gönderilirse, seni sevdiğim kadar hayatı sevmedim. ...ve üzüntü

Yeşil Gül
Ümit ve İstikbal
 
---> Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

Suyu Taşırmayan Bir Gül Yaprağına Her Zaman Yer Vardır..

Uzakdoğu'da bir Budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi.

Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki Budist, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.

Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı.

Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. İçerideki Budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı.
 
---> Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

Gül Kokuyorsun

gül kokuyorsun bir de
amansız, acımasız kokuyorsun
gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun
dayanılmaz birşey oluyorsun, biliyorsun
hırçın hırçın, pembe pembe
öfkeli öfkeli gül
gül kokuyorsun nefes nefese.

gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
ve acı ve yiğit ve nasıl gerekiyorsa öyle
sen koktukça düşümde görüyorum onu
düşümde, yani her yerde
yüzü sararmış, titriyor dudakları
şakakları ter içinde
tam alnının altında masmavi iki ateş
iki su
iki deniz bazan
bazan iki damla yaz yağmuru
mermerini emerek dağlarının
şiirler söylüyor gene
ölümünden bu yana yazdığı şiirler
kızaraktan birtakım şiirlere
büyük sular büyük gemileri sever çünkü
ve odur ki büyüklük
şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse
o zaman ölünce de şiirler yazar insan
ölünce de yazdıklarını okutur elbet
ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi
yaşamanın herbir yerinde.

gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
bu koku dünyayı tutacak nerdeyse
gül, gül! diye bağıracak çocuklar bütün
herkes, hep bir ağızdan: gül!
ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek
saçların, alınların, göğüslerin üstüne
yüreklerin üstüne
bembeyaz kemiklerin
mezarsız ölülerin üstüne
kurumuş gözyaşlarının
titreyen kirpiklerin üstüne
kenetlenmiş çenelerin
ağarmış dudakların
unutulmuş çığlıkların üstüne
kederlerin, yasların, sevinçlerin
ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek.

bir rüzgar, bir fırtına gibi esecek gül
yıllarca esecek belki
ve ansızın dünyamızı göreceğiz bir sabah
göreceğiz ki
biz dünyamızı gerçekten görmemişiz daha
geceyi, gündüzü, yıldızları
görmemişiz hiç
tanışmaya komamışlar bizi güzelim dünyamızla.

öyleyse dostlar bırakın bu yalnızlıkları
bu umutsuzlukları bırakın kardeşler
göreceksiniz nasıl
güller güller güller dolusu
nasıl gül kokacağız birlikte
amansız, acımasız kokacağız
dayanılmaz kokacağız nefes nefese.

Edip Cansever
 
---> Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

2dca56e24725918444d2df0.jpg


Beyaz Güller

Bir erkek vaya bir kadın birbirine beyaz gül verirse ben masum demek ister.

Beyaz gül masumiyet, saflık, temizlik, gizlilik, saygı, alçakgönüllülük gibi manalara da gelmektedir.
 
---> Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

Gül, gülgiller (Rosaceae) familyasının Rosa cinsindendir. Fosil kaynaklı kayıtlara göre, gülün yeryüzündeki varlığı en az 35 milyon yıllık bir geçmişe sahiptir. Gül çiçeğinin insanlık tarihindeki yeri ve önemi ise en az 5000 yıllık çok renkli bir geçmişe dayanır. Bu zaman içinde gül aşk, güzellik, savaş, barış ve siyaset alanlarında sembol olarak kullanılmıştır.

Anavatanı olan Orta Asya’dan ticaret yolu ile dünyanın diğer bölgelerine ulaşmış olan gül, güzel kokusu, tıbbi değeri ve beslenmedeki yeri dolayısıyla antik çağlardan beri efsanelere konu olmuş ve güzel kokunun peşinde olanlar için vazgeçilmeyen bir çiçek olmuştur. Hatta öyle ki, antik dönemde Fenikeliler, Yunanlılar, Romalılar için gül bahçeleri, en az buğday tarlaları ve meyve bahçeleri kadar önem taşımıştır.

Gül kokusunu kalıcı yapmak için tarihte ilk yöntem antik çağlarda Mısır, Mezopotamya, Hint ve Çin gibi medeniyetler tarafından kullanılan yağlarla maserasyon (gül çiçeklerinin uygun yağlarda belli bir süre bekletilme yöntemi) olmuştur.

Daha sonra ise M.Ö. 3500’de keşfedilen su ile ekstraksiyon (belli metodlarla gül çiçeklerinin suda bekletilmesi ve sonra süzülerek bu suların kullanılması) yöntemi uygulanmıştır. Daha sonra, M.Ö. 50’de insanlığın keşfettiği “ruhunu yakalamak” usulü yani damıtma ile elde edilen ürünler ortaya çıkmış, gülsuyu haline gelmiştir. Son aşamada da bu gülsuyunun içindeki güzel kokulu yağ taneciklerini toplamak için çaba harcayarak gül yağı dediğimiz gül esansını elde etmek olmuştur. Gül yağı başta tabipler, sonra kadınlar için vazgeçemedikleri bir madde olarak bugüne dek gelmiştir. Tedavide gül, geleneksel tıp dünyasında ilaç olarak kullanılmıştır. Gülsuyu, Gül Macunu ve Gül yağı olarak işlenen gül, bu üç ayrı şekliyle baş ağrısı, ateşlenme, bayılma, mide ağrısı, göz kanlanması gibi rahatsızlıkları tedavi etmekte faydalı olduğu geleneksel tıp kitaplarında yazmaktadır.

Türk geleneklerinde ise en az 900 yıllık bir geçmişe sahip olan gül ve gülsuyu ile ilgili bilgiler için yazılı kaynaklarla 11. yüzyıla kadar gidebiliyoruz. Uzun bir gelenekten sonra, özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde, gülsuyu ve gülden yapılan macun, şurup gibi maddelerin kullanımı artarak devam etmiştir.

Isparta’da Gülcülük

Yağ gülünün yurdumuza nasıl ve nereden geldiği ve gül tarımının ne zaman başladığı hakkında kesin bilgiler yoktur. Bilimsel adından (Rosa Damacaena) menşeinin Şam olduğu varsayımlar arasındadır. Şam’ın ve Bulgaristan’ın Osmanlı İmparatorluğu’nun birer vilayet veyaleti olduğu sıralarda yetiştiriciler tarafından Şam’dan alınarak Bulgaristan’ın elverişli ekolojik şartlara haiz Kızanlık Bölgesine götürülüp adapte edildiği tahmin edilmektedir. Ülkemize ise gül ilk defa 1870 yılında bir göçmen tarafından getirilip, Bursa, Denizli ve Manisa yörelerine dikilmiştir. Isparta’ya ise 1888 yılında Müftüzade İsmail Efendi tarafından Bulgaristan’ın Kızanlık yöresinden getirilip bugünkü Gülcü Mahallesine dikildiği bilinmektedir. Bu bilgilere göre Isparta’da gül yetiştiriciliği 1888 ve 1889 yıllarında başlamıştır.

Isparta ilinde ilk gül yağının 1892 yılında elde edildiği Hilmi Dilmen, Mithat Gülcü gibi yakın tarihimizi bilenlerce ifade edilmektedir. İlk gül yağı üretimini de iptidai imbiklerde yine Müftüzade İsmail Efendi’nin ürettiği tahmin edilmektedir.

Birinci Dünya Savaşından önce gül tarımının Anadolu’da bir hayli geliştiği, önem sırası ile “Isparta - Burdur - Afyon - Denizli” gibi batı vilayetlerinden başka Konya – Ankara - Sivas - Erzurum” illerinde de yayıldığı ve bu illerde de yetiştirildiği bilinmektedir. Gül tarımı o zamanki hükümetin de teşviki ile Isparta ve çevre halkı tarafından benimsenerek kısa zamanda büyük gelişme göstermiştir. 1912 yılında Ticaret ve Ziraat Nezaretinin gülcülük hakkındaki kitabı gül tarımının gelişmesinde çok faydalı olmuştur. O tarihlerde 6915 dönüm gül bahçesi tesis edildiği resmi kayıtlarda görülmektedir.

Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Türk yağlarının saflığı ve zenginliği itibari ile dünya piyasalarında çok iyi bir isim yapıp arandıklarıda bilinmektedir. Ancak, mütareke yıllarında süratle gelişen Bulgar gül yağları karşısında bu durumunu kaybettiği ve Kurtuluş Savaşı sonlarında gül bahçesi sahalarının %50 azaldığı istatistiklerden anlaşılmaktadır.

1953 yılında Isparta’da Gülbirlik’in kurulması, 1954 yılında İslamköy, 1976 yılında Yakaören, Kılıç, Güneykent ince gül yağı fabrikaları ile Aliköy konkret fabrikasının ilde üretilen tüm gül çiçeğini modern teknolojiye uygun olarak işletmeye başlaması sonunda gül yağları dünya piyasalarında yeniden aranmaya başlanmış, neticede de dikim alanları hızlı bir gelişme göstermiştir.
 
---> Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

Gül Şehri Isparta

Gül güzel, ama dikeni var. Ekmesi, toplaması, işlemesi, pazarlaması ayrı ayrı emek istiyor. Ispartalılar, dikenine katlanıyor ve gülden 40'a yakın ürün elde ediyorlar. Gülyağı, gülsuyu, gül konkreti, her saç tipine özel jole, krem, kolanya,lokum, losyon, bayan parfümü, reçel, vip sabun, sabun, oda spreyi, her saç tipine özel şampuanlar, vazelin, aseton, deodorant bu ürünlerden bazıları. Asıl şaşırtıcı olan dünya gül ihracatının yüzde 70'ini Isparta'nın karşılıyor olması.

Isparta Gülleri...

Her şehrin kendine has bir sembolü ve kokusu vardır. Isparta denilince akla ilk gelen elbette gül olacaktır. Eğer Süleyman Demirel'i de katacak olursanız "Gülü ve Sülü" diye özetleyebilirsiniz. Isparta'da yağ gülü üretimi 1888 yılında başlar. İlk gül yağı imalatıda 1892'senesinde Müftüzade İsmail Efendi tarafından yapılır. Gülün işletilmesinde geçip giden yıllar, teknolojik gelişmeleri de beraberinde getirir. Bundan 112 sene önce gülyağı ve gülsuyu olmak üzere iki çeşit ürün imal edilen gülden bugün 38 farklı ürün yapılarak satışa sunuluyor. Isparta ile bütün gülün vuslatı 1880 li yıllara kadar uzanır. Yağ gülünü Anadoluya 1870 li yılların başında Bulgaristan'dan gelen göçmenler getirir.Isparta da yağ gülü üretimi ise Anadolu'ya gelişinden 18 yıl sonra başlar. Gül Isparta'ya yaklaşık 150 yıl önce Yalvaç'tan Isparta'ya gelip yerleşen Müftüzade İsmail Efendi tarafından dikilir. O tarihe kadar Isparta Ovasında ekilip dikilen ürünlerin hiçbir gelir getirmediğini gören İsmail Efendi yeni ve gelir getirecek ürünler bulmak için Burdur, Denizli ve Çal gibi komşu yöreler bir araştırma gezisine çıkar. Bu yörelerde halkın geçiminin büyük bir kısmını göçlükten sağladığını görenMüftü Zade İsmail Efendi, gülcülüğün büyük alanlarda yapıldığı takdirde iyi para getireceğini düşünerek harekete geçer. Müftü Zade İsmail Efendi, olarak 30 dönüm toprak alır ve tamamına gül fidanları diker. Yeni dikilen gül fidanlarının 3-4 yıl sonra en iyi ürünü vereceğini bilen gülcü İsmail Efendi, daha üçüncü verimli yılı gelmedengül yağı ve gülsuyu çıkarmak içinmde gerekli olacak araçları temin eder. İsmail Efendi, araç gereçlein bir kısmını Isparta da yaptırırken bir kısmınıda Bulgaristan'dan bizzat getirir. Güllerin dikiminin üzerinden 4 yıl geçer ve bütün gözler İsmail Efendi nin üzerindedir. Halk yolda, sokakta, kahvede, handa ve gitiği, heryerde onu izler. Dördüncü yılının sonunda İsmail Efendi eline geçen fırsatı iyi değerlendirir. Binbir güçlükle üretmeyi başardığı katıksız arı gülyağı ve gülsularını değerinde satarak borçlarını öder. Elinde kalan paraylada 30 dönümlük gül bahcesini 50 dönüme çıkarır. İsmail Efendi'nin kazancını gören şehir halkı topraklarının gül yetiştirmeye çok elverişli olduğunu anlar ve böylece Ispartayla vuslatı başlar. Isparta'da ilk olarak 1892 tarihinde "imbik" adı verilen basit ve ilkel kazanlarda üretilmeye başlanan gülyağı uzun yıllar bu metotla imal edilir. Köy tipi gülyağı üretimi olarak da bilinen metot Mustafa Kemal Atatürk'ün 6 mart 1930 tarihinde Isparta ziyareti sırasında verdiği talimat uyarınca değiştirilir. İhtisat vekaleti tarafından modern gülyağı fabrikasının 1935 yılında kurulması sonucu köy tipi üretimin yerini büyük ölçekli sanayi tipi imalata bırakır. Yağgülü ilk üretildiği tarihlerde sadece yağı ve suyu için tercih ediliyordu. At sırtında getirilen ilk fidanlardan elde edilen ürünlerin ihracatı ise çok denilecek kadar azdı. Üretilen gülyağları ancak iç pazarda tüketiliyordu. Yıllar birbirini kovaladı ve gelişen teknolojiyle birlikte yenilenen üretim tesisleri, farklı ürünlerin imalatını mümkün hale getirdi. Gülyağı ve suyundan sonra gülkonkreti, gül losyonu, gül sabunu, gül kremi, v.b. pekçok mal üretilmeye başlandı. 2002 senesine kaddar 6 olan ürün yerini yelpazesini yapılan çalışmalarla 38 e çıkardıklarını belirten Gül, Gülyağı ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği "Gülbirlik" Genel Müdürü Bolat Tamer, Türkiye'nin birçok yerine ürün satışı yaptıklarını belirtiyor. Gülbirlik, Fransız ve İsviçre firmalarıyla işbirliği içinde çalışmalarını sürdürüyor. Bu çerçevede geçtiğimiz sezon dört Fransız kozmetik firması 2500 kilo gülyağı tükeetti. Çin, geçtiğimiz yıl içerisinde gül üretimine başlaanmasına rağmen dün gül yağı ihracatının yüzde 70'ine türkiye cevap veriyor. Gülbirlik, yılda ortalama 500 kilo gülyağı üretimi ile pazarın lideri. İstanbul'un taşı toprağı altın denir mecazi anlamda doğru kabul edilse bile geçekte elbette böyle birşeyin olmadığını, bütün alem bilir. Isparta'nın dağı taşı gül denilince, hem mecazi anlamda hemde gerçek anlamda doğrudur. 1000 metrekarelik tarladan 1 ton gül çiçeği alma imkanı var. Bu sayede gülden ısparta ya yıllık ortalama 10 Milyon dolarlık girdi sağlanıyor. Gülyağının kiloso 5 bin 500 ile 6 bin dolar arasında değişen rakamlarda aşlıcı buluyor. Tamer "Geçtiğimiz yıl gül çiçeğinin kilosunu 2 milyondan aldık üretici bir dekar alandan 2 milyar para aldı. Şuanda gül kirazdan sonra en fazla para kazandıran üründür." diyor

Gül Dikim Alanları Azalıyor
Ülkede yaşanan ekonomik kriz her alanda olduğu gibi gülcülük alanında da etkili oldu. ısparta da gül dikim alanları geçtiğimiz 10 yıl içinde azaldı. 1990 yılında 3 bin 965 hektar olan gül dikim alanı 2001 de bin 591 hektara geriledi. Gül dikim alanlarındaki azalmanın en büyük sebeplerinden biri işcilik fiyatlarındaki artış. Bunun yanında sulanabilir arazilerin artması gösteriliyor. Gül bahcelerini söken üreticiler yerlerine daha fazla gelir getiren kiraz, kayısı, ve üzüm gibi alternatif tarım ürünleri dikiyor. Gülbirlik Genel Müdürü Bolat Tamer üretimin talebe göre şekillendirilmesi gerektiğini belirterek, ekonomik üretim miktarının 5 bin ile 6 bin ton arasında olduğunu ifade ediyor. Gül yağının tamamını dış pazarlara satıldığının altını çizen Tamer üretimde 5 bin ton altına düşülmesinin talebin karşılanamamasına 6 bin tonun üzerine çıkılmasının ise ürünün elde kalmasına neden olduğunu açıklıyor.
 
---> Gül Hakkında Herşey, Gül Resimleri

Gülle ilgili güzel sözler

Karaçalıda gül bitmez. (Karacaoğlan)

Ömrünü geçirse de güllerle bahçıvanlar, bir gülü yeryüzünde gülden güzel kim anlar? (Faruk Nafız Çamlıbel)

Seher yelinden gül perişan olur, odun perişan olmaz.. (Sadi)

Senden bilirim yok bana bir faide ey gül, Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül.. (Nevres-i Kadim)

Şu illerin taşı hiç bana değmez, ille dostun gülü yaralar beni.. (Pir Sultan Abdal )

Ya kırmızı gülden ayrı yaşamalı, yahut dikenin acılarını hoş görmeli.. (Sadi)

Gülün Kokusu ne kadar güzelse dikeni de o kadar acıdır.

Gülün kokusuna aldanma dikeni hayatını yakar..

Bütün bayanlar dikensiz gül gibidir, dikenleri olanlar ise renkli güllerdir.

Gülü koruyan dikenidir.

Dikensiz gül olmaz. (Robert Herick)

En güzel güller en çabuk solarlar. (Andre Maurois)

Gül gider, diken durur. (Ovidius)

Güle kıymet verilmezdi, aşık ve maşuk olmasa.. (Aşık Veysel)

Gülün dostu dikendir. (Mevlana)

Her diken gül vermez. (Mevlana)

Her insanın dikeni vardır, gülü vardır. Gülünü görecek, oradan seveceksin.. (Esat Çoşan)

Herkes bir şeyden hoşlanmaz ki.. Kimi gider dikeni koparır, kimi gülü.. (Seneca)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst