Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
' tende kekik kokusu,
düşlerde ayaz var
yatır(sın) beni dizlerine yalı çapkını
saçlarımda kısaldıkça uzayan hasretim var
deli ediyor beni şarkılar
muzır gülümseyişlerim bedenimden akıyor
bir tokat gibi yapıştı yüreğime kuzeyden esen rüzgar
bu gece dağılmam lazım unuttuğum sevişmelerde duy(sun) sesimi dağ kaçkını, vur(sun) gözlerini bana Anlasın sevda..! Kanım kaynadı, taşıyor .. '
../..Şimdi desem ki bahar Şimdi desen ki yol var../..
../..Beklemek bir köpek gibi yapışsa da paçalarıma Sevgilim !ikimize yetecek kadar sabrım var../..
' .. Gözlerine bakarken umurumda değil mevsimler
Gülüşün hep deniz kenarı bana
Sen bir adım attığında göreceksin
Elinde balonlarla bekleyen o adam benim
Aldığım en derin nefessin sen
Dudaklarının dudaklarımdaki işgali hala yüreğimde Nefes alıyorum ama hala bulamadım seni .. '
' Ben sana yanarken şimdi... Sen kim bilir nerede
üşüyorsun '
- Yazarım sana..
- Yazma!.. O zaman bekliyor insan. Buraya çok az insan geliyor, çok insan gidiyor.
Kalanlar da bekliyor, ama bazen çok uzun bekliyor.
Yani mesela zannediyosun ki; bi yoldan birisi gelecek, boş uzun bir yol..
Devamlı ona bakıyorsun.. Sonra hiç kimse gelmiyor.. Yazma arkadaş..
"Vedalar soğuk olur." demişlerdi.
İnanmamış dudaklarımda alaycı bir tebessümle
gülüp geçmiştim.
Ama haklı çıktılar sevgili
buz kestim.
Sende sıkı giyin
üşüme şimdi.
Sinesinde can(lar)ı çatlatacak gürültüyü susuyorum
Ben her elemde...
Susarım yine kendimi avaz avaz bağırarak
Karşımdaki insan bozmalarına değil
Hayatla ölüm arasında tercihini yapamayan "Bana" susarım her defasında...
// Ben en çok susmalarla konuşurum... // Ben'i sustum... Sen'i sustum... Sus/ma/ları bile sustum...
"Özgürlüğüme" ihanetimdin
Aşk olsun dedim Sol yanımı dinledim
Dinledim de bilemedim;
ben koşmayı öğret dedim daha yürüyemeden ben bırakıp gittin
sahi ben senin neyindim ki yar(!)
böyle kolay vazgeçebildin?
Şimdi özlemeli/yim biliyorum..
Ellerimde kanayan bir iz..
Sana sırtını çevirmiş bir yüz..
Kirlenmiş bir geçmiş dururken aynamda
Rehin bir geleceğe düştü heybem.. Uykularım paramparça..
Özleminde aldığım dil altı sözcüklerim de yetmiyor..
Uzat diyorum sesini bana,
Sen daha da çekiyorsun tınılarını dudaklarımdan..
Kaç ay oldu dudaklarında rehin kalmayalı ? Kaç mevsim geçti ellerinin içinde ter olup akmayalı ?
Islak bir sokak ortasında bulursun kendini Yüreğin taş,dudakların yok
Yaşadığını zannedip yürümek istersin Ellerin titer, gözlerin dolar
Yüreğinde ne varsa yaş olup akar gözlerinden
Üşüdüğünü zannedersin; ölmektesindir
Sıkı dur bebeğim buna "AYRILIK" derler...
Çocuk aklıma uyup da yürüdüm meydanlarında kapını çalıp kaçmaktı niyetim...
Bir satır başında birden karşına çıkmak,
ve düşürmek kolunun altındaki cümleleri
olmadı... ezberimde kaldın karıştırırken gülüşlerini
yoldan çıktım, sana düşüyorum kurtarma beni !
Gidişini öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı.
Fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım.
Kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya. Manzaraysa ayrılığa sıfır!
İşte herşey hazır...acılarımla iki lafın belini kırdık.
Yokluğunda bir kuş sütü eksik... Yalnızlığım ve ben...seni çok bekledik...