Gözde

---> gözdeyi tanımak isterseniz

Bnde senin yaşındayken psikolojik tedavi görmüştüm:) ama haklısın bi faydası olmadı dediğin gibi her şey insanın kendi elinde. Ve sen zeki bi kızsın her şeyin üstesinden gelebilirsin:) seni tanıdığıma memnun oldum...
 
---> gözdeyi tanımak isterseniz

Bnde senin yaşındayken psikolojik tedavi görmüştüm:) ama haklısın bi faydası olmadı dediğin gibi her şey insanın kendi elinde. Ve sen zeki bi kızsın her şeyin üstesinden gelebilirsin:) seni tanıdığıma memnun oldum...

teşekkür ederim zaman ayırıp okuduğun için ve yorumun için :) ben de memnun oldum :)
 
---> gözdeyi tanımak isterseniz

“Yazık ki geç kaldık ve biz hala tek başımıza yapayalnız, kıyısı belirsiz bir denizdeyiz. Gemiye binmiş gece bulutlar arasında yol alıyoruz. Tanrı denizinde O’nun verdiği erdem ve başarı ile gidiyoruz.”

Mevlâna (Rubailerinden)


“….Günümüzün olağanüstü iletişim olanakları ve kendini dışarı açma eğilimleri aşkın süresini kısalttı. Sabırsızlık ve tensel yakınlıkla ilgili çeşitli sakınımların gevşemiş oluşu; aşkın gereksindiği merak, gizem, özlem ve belirsizliği ortadan kaldırdı. Büyü çabuk bozuluyor, aşırı yakınlık aşkı aşındırıyor ve duygusal nasırlaşmaya neden oluyor.”


“Yaşadığınız hayat arkanızda bıraktığımız mirastır. Daima başkalarında iyi olanı görün.”


yalnızım , çünkü herhangi biriyle değil yaşadığıma değecek biriyle devam etmeliyim bu yola...

yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet...

acılara bakıp küsme sevdalara, gavura bakıp oruç bozulmaz.. sök at kafandan acabaları, kemik aynı yerden iki defa kırılmaz...
 
---> gözdeyi tanımak isterseniz

bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde,
yüregin susup,mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını;
dağlara dönmeli yüzünü insan..

yeni patikalar yeni yollar seçmeli yüreğini ferahlatacak..
yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak..

hep isteyipte bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa gerçekleştirmeyi denemeli..
her geçen gece ölüme bir gün daha yaklaştığını ve zamanın bir nehir, kendiisinin bir sal olupta, o dursada yolculugun devam ettiğini anlamalı..

baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa, değiştirmeye çalışmalı bir seyleri..

küçücük şeylerle başlamalı belki, örneğin bir kaç durak önce inip servisten otobüsten, yürümeli eve kadar, yüregine takmalı güneş gözlüklerini gördüğünü hissedebilmeli..

sağlıgını kaybedip ölümle yüzyüze gelmeden önce değerli olmalı hayat..!
illa büyük acılar çekmemeli küçük mutlulukları farketmek için..
başkasının yerine koyabilmeli kendini..
ağlayan birine
"gül"
inleyen birine
"sus"
dememeli...
ağlayana omuz inleyene çağre olabilmeli..
şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı;
sevgiisiz soysuz kalarak..

dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden,
derin bir soluk alıp hapsetmeli kokusunu içine..

güneşin doğuşunu sevmeli..
arada bir seher yeli okşamalı saçlarını..

kartda, yağmurda; sevincine, coşkusuna
fırtınada boranda; öfkesine isyanına ortak olabilmeli doğanın..

bir çocuğun ilk adımlarıyla umutdu;
bir gencin düşüncelerinde geleceği,
bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli..

çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi,
mutlu etmeden mutlu olmayı beklememeli..

ama küçük ama büyük her hayal kırıklığı, her acı;
bir fırsat yaşamdan yeni birseyler öğrenebilmek için..

çünkü hiç düşünmemişsen;
el vermezsin kimseye kalkması için..!

hiç çaresiz kalmamışsan
dermanı olamazsın dertlerin..!

ağlamayı bilmiyorsan;
neşesizdir kahkahaların..!

merhaba dememişsen
anlamsızdır elvedaların..!

ne herkezi düşünmekten kendini,
ne kendini düşünmekten herkezi unutmamalı..!

bilmeli: çok kısa olduğunu hayatın;
hep vermek yada hep almak için..!

sagdece anlatacak bir şeyleri olduğunda değil;
söyleyecek birsey bulamadığındada dinleyebilmeli..!

aklı ve kalbi ile katılabilmeli sohbetlere..

hafızası olmalı insanın;
hiç degilsa aynı hataları aynı bahanelerle tekrarlamaması için..!

soruları olmalı, yanıtlarını bulmak için bir ömür harcayacak..!
dostları olmalı ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak..!

herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi;
ama kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki;
hakkını verebilsin sevdiklerinin,
zaman bulabilsin bir teşekkür ve bir elveda için..!!

yaşam dedikleri bir sınavsa eger,
asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten..

ama
herkezi sevemeyeceğinide herşeyi bilewmeyeceğinide farketmeli insan..!
tıpkı herşeye sahip olamıyacağı gibi..
zamanın ninnisinde uykuya geçirmemeli hayatı...
 
---> gözdeyi tanımak isterseniz

Sevmeye dair

"Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur" diyor ya şair. Aslında insan sevmekten değilde sevilmemekten korkuyor.

Sevmek...
Sevmeyi sarmaşığa benzetmiş Mevlana. Hani sarmaşık nasıl sarıldığı yeri kaplarsa, aşk da girdiği gönlü daha doğrusu kalbinden başlayarak bütün vücudunu sarar.

"Sevgi, akıl terazisinde tartılamayacak kadar ağır ve tartılamayacak kadar hafif olmalı." diyor bir başkası.

Sevmek, toprak olmak mı acaba?
"Ne bilsin aşk işin pâk olmayanlar
Bitirmez şah-ı gül hâk olmayanlar"
Aşkı gönlü temiz olmayanlar bilemez , toprak olmayanlar gül bitiremez.

Toprak olmak, tevazu sahibi, hoşgörülü, alçak gönüllü olabilmek. Belki de ölmek sadece.
"Aşkı nerden bilecek bir kerecik ölmeyen" diyor şair, yani insan bir kerecik ölmeden gül bitiremez.

Ölmek mi? Hıh... Ölmek kim, biz kim?
En azından haddimizi biliyoruz.

Bazıları vardır ki, bencillik denizinde yüzüpte gelip sevmekten söz ederler. Gönül bağlarını deniz suyuyla besleyipte kuruturlar. Neyse...

Sevmek, varlıktan yokluğa akan bir nehir. Varlıkla yokluk arası bir şey / belki de her şey.

Sevmek, sevilenin sevende var olması, sevenin kendinde yok olması, yani benliğin yok olması.

Kısacası, varlık dağını aşmadan, yokluk vadisine ulaşmadan, sevgi bağlarına erişilmez.

Bir söz vardı, "Farkındalık bekçisiyle aklını gözet ki, fikir hırsızları aklını çalmasın."
Bunu sevgiye uyarlarsak,

Yokluk bekçisiyle gönlünü gözet ki, benlik hırsızları sevgini çalmasın.
 
Son düzenleme:
---> gözdeyi tanımak isterseniz

Gece karanlıkta gördüğü gölgeye aşık olmuştu , peşi sıra koşmuştu... ama o her koştuğuna gölgede onunde kaçıp gidiyordu...

Devamli uzaklaşıyordu...

Onu yakalamak için daha hızlı koşmaya başladı...

Güneş yavaştan kendini göstermeye başlamıştı , fakat genç hala yetişememişti gölgeye!

Ve birden kaybediverdi onu , güneş doğmuş ve gölgesi yok olmuş gidivermişti , aynı gökkuşağı gibi , aynı yağmur gibi...

Her gece gölgesini kovalamak coçukta bilinmez bir arzu , istek haline gelmişti...

Birgün mutlaka yakalayacak , ona sarılacaktı...

Her gece binbir telaşla çıkıp dışarıya koşuyordu asla yetişemeyeceğini bildiği gölgesinin peşinden...

Yani bir tutkuya tutulmuştu . , gerçekleşmeyeceğini bile bile...

Gölgesine vurulmuştu , güneş doğana kadar onunla olacak gün boyu acısını bırakacak...

Ve içinden bir kaç sözcük geçti... Peşinden gittiği ama ulaşamadığı gölgeye...

Sen gölgeydin ben küçükken dikkatlice süzdüğüm , ama hiç ulaşamadığım birgün sana ulaşmak istedim ömrüm boyunca, ama olmadı , ulaşamadım . dedi....

Sevgiydi gölge....

Ulaştıkca kaybedilen , kaybettikçe aranılan...

Sonsuzluğa dair...

alıntı​


4f6dg.jpg
 
---> gözdeyi tanımak isterseniz

Seni Tanimak Güzeldi Cnm

Güzel Tanitmisin Kendini
 
---> gözdeyi tanımak isterseniz

Seni tanımak güzeldi genç arkadaşım..

Hayatın neşe dolu günlerle geçmesi dileğiyle..
 
---> Gözde

Gözde sende izmir aşığımısın ben gibi ;)

Dün öyle oldu sanırım :)

Gitmezdim pek gösteri yarışma vesaire durumlarında bir de düğün müğün olursa gidiyodum günübirlik hiç gezmedim, dün böyle bi şansım oldu ve şimdi üniversite kararımı tamamen kesinleştirdim İzmir'de olması için :)
 
---> Gözde

Hakkında hayırlısı canım orda yaşayınca kopmak zor oluyor ünv zaten çok iyi biliyorum ist ank hariç diğer illere göre :)
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
Geri
Üst