Gönlüm Düştü Aşk'a

---> Gönlüm Düştü Aşk'a

NE ÇOK SEYi SEVDiM

Hep kavgalar oldu hayatimda
Ama ben barisi sevdim
Kara bulutlar çöktü üstüme
Ben masmavi gökyüzünü sevdim
Sevginin çürüdügü toprakta
Ben sevmeyi sevdim
Soran olmadi hiç neyi sevdigimi
Oysa ben ne çok seyi sevdim
Ben çocuklari ben türküleri
Ben dünyayi ben sevdayi
Ben insani sevdim
Ben mehtabi ben yagmuru
Bir de seni sevdim....
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

BULUŞMAK ÜZERE

Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni
Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni
Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

BİR SEN EKSİKTİN AYIŞIĞI



Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri
Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman'dan sonra
Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik
Başımızda pirensip sahibi bir başçavuş.
Niğde üzerinden Adana Cezaevine gidiyoruz...

Bi sen eksiktin ayışığı
Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya!
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

Sen
sana geldiğim ilk an sonrası kilitlendiğim
sessiz bir oyunun ilk sahnesindeki
tek kare resimde;
suflesini alamamış bir oyuncu şaşkınlığıyla
bekleyişin
titreyen bedeniyle
ürkekliğinin
ve sırılsıklam sen kesen kadınlığımın
ebedi suskunluğu olarak kal..
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

...SenBenO...
Her ben dolaylı bir şekilde bir seni anlatış bir senden yakınıştır..
Çünkü benim yerim seninle onun arasındadır.
Ve o değildir bana yakın olan sensin.
Ben ben olsam dilbilgisi kitaplarındaki tekil şahıs zamirlerini şu
sıraya göre düzenlerdim.
Sen ben o!
Başta sen gelir çünkü ben diye bir şey yok sen olmadıkça.
Her ben ben'liğini sen'le anlar

Behçet Necatigil
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

Tıpkı makas değiştiren bir tren gibi
Paldır küldür girdin düşlerime
Yol ayrımlarımda sarsıldım
Sallandım tutunamadım; düştüm.
Benim düşlerimde ara duraklar yoktu ki inebileceğim
Bir ilk bir de son durak.
Bir de o raylar... Ah o sonsuz o uçsuz bucaksız raylar.
Çok acıdı yüreğim geçerken üstümden doğrular.
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

Seve-seve gitmek.......
Neden benim payıma düşer?
Yazık
Düşleri eskittik biz...
Fikrinin en zayıf yerinde
Kök salmaktı HAYALİM....
Gidişinle birlikte geceler boyu azaldım
Oysa ben
Yüreğinde çoğalmak İSTERDİM......
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

YAPRAK DÖKÜMÜ


Sararıp dökülmeden önce kızaran yapraklar ki onlar
Şan verdiler ortalığa bütün bir sonbahar


Mevsim dönüp de yeniden yeşermeğe başlayınca rüzgar
Çıplaklığında o atın yine onlar koşacaklar
O çocuklar
O yapraklar
O şarabi eşkiyalar


Onlar da olmasa benim gayrı kimim var?



Seni Sevdim Be İnsafsız Yeter Bu Kalbimi Kırdığın


Dön Sana Aşık Olan Bu Kalbime Gözlerim Seni Arıyor.
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

AKDENİZ YARAŞIYOR SANA

Akdeniz yaraşıyor sana
Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
Köpekler havlıyor uzaktan
Demin bir çocuk havladı
Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine
Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir
Denizi tokmaklıyor balıkçılar
Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak
O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği
Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala
Senle yatmadım sanki
Dağları dolaştım
Ben senden öğrendim deniz yazmayı
Elimden düşmüyor mavi kalem
Bir tirandil çıkar gibi sefere
Okula gidiyor öğretmenim
Ben de ardından açılıyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir ada var sırf ebabil
Dönüyor dönüyor başımda
Senle yaşadığım günler
Gümüş bir çevre oldu ömrüm
Değince güneşine
Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını
Gözlerim kamaşınca senden
Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi
Ben düzde sanırdım yıkıntım
Örenim alkolik asarım
Mutun doruğundaymışım meğer
Senle çıkınca anladım
Eski Yunan atları var hani
Yeleleri bükümlü
Gün inerken de öyle
Ağaçtan izdüşümleriyle
Yürüyor Balan tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzelliğe doğru
Kadınım Yaraşıyorsun sen Akdenize
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

AY KIRMIZI AYLAR KIRMIZI




Benim yüzüm budur sanıyorum
Çirkin mi diyorum değil korkulu
Tarife göre bir atımlık tedirgin
Gününe göre azıcık anlaşılmaz
Geceye sorarsanız bir yere yolcu.

Belki bir sevme olayında kayıp
Bakınca anlaşılır gözlerimin çokluğu
Şarabıma gidiyorlar tek kelimeyle
Her şarap bir bitendir tarife göre
Yani bir aşk mevsimidir bardağın sonu.

Bütün yüzler budur sanıyorum
Çok kaybettim niye olduğumu
Oynasam kazanırdım kendime göre
Belki de bir Tanrı bulup sığınır ellerime
Büyütür dururdur korkunçluğumu.

Onu gezdiriyorum şimdi; o garip anlaşılmaz
Ben ki ölmedim daha ölümün yüzü bu
Bir çiçek kırılsa bir dal eğilse
Yok diyecek doğrusu ölümün zaferine
Yani bu uzaklık zorunlu
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

UZUN..

Bir elma tadı gezdiriyorum kafamda
Anlaşılması güç bir elma tadı
Ya sayılarla çiftleşiyor ya notalarla
Hiçbir zaman gebe olmadı.

Bence bu asılmak saati kadınsızlıkla
İğneyle saatle bir kadın çorabıyla asılmak saati
Bir müziktir ayrıca iki tek kadın çalışır
Bir yatakla bir müzik iki tek kadın
İki tek kadın çalışır aynı yatakta.

Sonra kadınlar iyi kemanlar kolay
Kemanlar uzun kadınlar kısa.
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

ONARMAK ZORDUR

Şarkılar değil de
Hep kulaklar bitiyor
Onarmak zordur.

Bir yürek üşümüş
Kapamış kapılarını
Onarmak zordur.

Bir şey yitirilmiş
Hiç eskimeyecektir
Onarmak zordur.
İnsanin içine düşen korku
Özgürlüğünden olmuştur
Onarmak zordur

Ölümü düşünmek yenilmek
Sevmek ölümü yenmektir
Onarmak zordur
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

ÖLÜMÜN YÜKSELİŞİ VE ÇÖKÜŞÜ

Ne zaman bir yakını ölse birinin
Onu ilk-ölüm sanır kalır o.

Ne zaman bir sevdiği ölse birinin
Onu en-ölüm alır kalır o.

Ne zaman bir saydığı ölse birinin
Onu hep-ölüm bulur kalır o.

Ne zaman bir-bildiği ölse birinin
Onu son ölüm sayar kalır o.

Ne zaman bir umduğu ölse birinin
Onu yok-ölüm duyar kalır o.

Ne zaman bir her şeyi ölse birinin
Kendini ölümlerle yaşar kalır o.
Ne zaman bir kendisi ölse birinin
Ölümlerde kendini yaşar kalır o.
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

AYLI KARANLIK



saklı tuttun saklı tutmanı sevdim
en karanlığa açılan kapını sevdim
yüzümü döndürmek için az mı
denizler dalgalar az mı yangınlar bulutlar
geldi savruldu üstüme geldi yıkıldı


bir nice batık taşlara gemilerim
yıkılmış ağaçlara bir nice gölgelere
gemilerim dedim beni alır götürür
onun kıyısına bırakır onun ülkesine
koskoca bir uykunun ardında
bir ormanın ardında karıncaların


olmadı mı en çok onu sevdim
saçlarını kurutmağa yaz güneşi
olmadı mı ellerini sevdim gülüşlerini
ateşler yaktım ısındım karanlığında
yoluma çıktıkça gözlerinin akşamı
ne ürkek ne büyük olduklarının akşamı


sevdim çağrıladım ben seni geceler
günler yalnız olduğumun kıyılarında
aydınlığı sürüp giderken yan yana gelmelerin
dedim elleri kim bilir kimin elinde
saçları dudakları kim bilir kimin
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

ALKIŞLARLA YÜRÜMENİN ŞARKISI


Alkışlar yürüyoruz alkışlarla yürüyoruz
suskunluğa yenilmemiş ellerin çığlığıyla
her avuçta bir kanat konup kalkan bir kanat
- çözülmesi bir düğümün boşanması bir zincirin -
yürüyoruz sokakları çarparak sokaklara
çarparak çınlatarak alanlarını kentlerin

Alkışlar bir güneşi katıyor alkışlara
- parmaklarımız yansa da o güneşi her ilmik
alev alev taşımıştı dokuduğumuz kumaşa
harcını o karmıştı ördüğümüz duvarın -
alkışlar yürüyoruz her adımda bir şafağın
kabuklarını çatlatarak çıkarak yeni bir sabaha

Çıkarak çıkararak eylemin kozasından
bunca yıldır kanımızda uğuldayan coşkuyu
yürüyoruz bugünden yarına alkışlarla
birimizin göğsünde hepimizin soluğu
her alkış bir yolculuk emeğin özgürlüğüne
yürüyoruz alkışları alkışlarla çoğaltarak
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

BİR ALEV GİBİ (1428 Hit)

Bir alev gibi ozanın karısı.
Nereye yürüse onunla karşılaşıyor
onun tuttuğu aynada görüyor ozan
ilerde şiire dönüşecek ilk ipuçlarını.

Bir alev gibi ozanın karısı.
Kaşlarının birbirine değecek kadar
yakın olması ve değmeden kalması
omuzlara doğru akacak olması
ve durması saçlarının ensede öylece
duyumsatıyor ozana durmadan
baktığı zamanki başdönmesini
bir uçurumun kıyısından.

Sürekli açık kitabından gözlerinin
okuduğu satırlarla eğitti yüreğini
sürekli dönüştüren ellerinden öğrendi
ne vakit bir işe sarıldıysa
sonuç alana kadar direnmeyi.

Bir armağan. Güneşli günlerin
solduramadığı bir alev söndüremediği
en başa çıkılmaz fırtınanın bile.

Küçük bir alev. Duyarlı ve titreşimli.
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

BİR ENGEL ÇIKINCA

Yokuş aşağı koştunuz mu hiç?
Durdunuz mu hiç
bir engel çıkınca
birdenbire?

Bileceksiniz öyleyse...

Bir başdönmesi alır
kesilen hızın yerini
ve bacaklarınızda gelen rüzgâr
sizden önce aşar engeli.
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

BİR GELGİTİN İKİ UCUNDA


Kimi sabahlar işe giderken
ikiye bölüyor
yirmi dakikalık yolculuğu
denizin ortasında karşılaştığımız
yabancı bayraklı bir gemi


Bulutlardan sıyrılmış bir demet ışığın
daha da irileştiği gemide
göz göze geliyoruz kimi sabahlar
küpeştede bakan biriyle
kısacık bir an


Günlük kaygıların iğdiş ettiği
çağdaş bir kentli görüyor bana bakınca
benim gözümde ise o
kanat açan bir düş yeni kıyılara doğru
buluşuyoruz bir gelgitin iki ucunda
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

BİR KIZ

Güneş altında titreşen
yağmur damlası gibi
ışık içinde bir kız
on iki - on üç yaşlarında
dolaşıyordu gördüm
boynunda bir tasmayla

Bir ülkü mü bir düş mü
bir yaşam mı bilinmez
neyse aradığı ona
bağlamaya hazır kendini
 
---> Gönlüm Düştü Aşk'a

BİR YÜRÜYÜŞÜN SONUNDA ŞARKI


Gökyüzü ilk kez benim çünkü yukarıya
kaldırınca parmağımı değecek kadar yakın

Deniz benim ilk kez benim sularını ayaklarımla
köpürtecek sesini dolduracak kadar avuçlarıma

Rüzgâr ilk kez sözcükler ilk kez benim yelelerine
tutunup da uçacak kadar uçuracak kadar yüreğimi

Bir yürüyüşün sonunda uç veren kanatlarla
acıyı silebilirim yazıldıkça alnına çocukların

Bir adımda geçebilirim kentin ıssızlığından
göğün rüzgârın denizin coşkulu kalabalığına

İlk kez benim ilk kez soluğunu elimde
bir bayrak gibi tutuyorum
bir daha bırakmamak üzere
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst