fıkralar zuhahahaha

laziro8500

Kayıtlı Üye
ROMAN YAZMIŞ
Bir akıl hastanesinde bir deli, öteki deliye:
- Ben bir roman yazdım, al oku; bakalım beğenecek misin, demiş.
Ve kendisine kalınca bir kitap vermiş.
Öteki deli, bir hafta boyunca okumuş romanı. Sonunda arkadaşı deliye:
- Romanın çok ilginç, demiş; yalnız biraz kalabalık, çok isim var içinde.
Kitabı veren deli:
- Al, demiş, ikinci cildini de oku.
Ve kalınca bir kitap daha vermiş.
Yine aradan bir zaman geçmiş. Romanın ikinci cildini de alan deli:
- Bunu da okudum, demiş; gerçekten çok ilginç ama, bu da çok kalabalık; çok isim var içinde...
O sırada akıl hastanesinin doktoru gelmiş üstlerine:
- Verin bakayım, demiş, o telefon rehberlerini. Ne zaman aldınız bunları; ben de kaç gündür onları arıyordum
 
ZEKA
Temel ve Dursun trenle yolculuk yaparken,bir sığır çiftliğinin önünden hızla geçiyormuş.Temel tahmin etmiş
-Dursun burada tam 397 sığır var..
-Ula Temel,nasıl saydın?Vızz diye geçtuk daa..
-Kolaydur..Ayaklarını sayıp dörde bölüyorum.
 
HABER
Adam hanımına dert yandı;
-İflas ettikten sonra arkadaşlarımın yarısı beni terketti.
-Peki öbür yarısı?.
-Onların daha haberi yok..
 
IŞIĞI GÖREN GELİYOR
Adamın karısı hamileymiş.Bir gece yarısı sancılanmış.Çağırılan ebe tam doğuma başlarken elektrikler kesilmiş.Adamcağız mecburen fener tutarak doğuma yardımcı oluyormuş.
Nihayet bebek sağlıkla doğmuş.Ancak ebe bakmış bir bebek daha geliyor.Onu da doğurtmuş.
Bitmemiş ardından bir tane daha..
Adam derhal feneri söndürmüş.Ebe;
-Ne yaptın,yak şu feneri!..
-Olmaz ebe hanım,baksana ışığı gören geliyor!..
 
PASAPORT
Amerika'da zencinin biri, pasaportunu kaybetmiş. Aksilik bu ya, o gün de
Türkiye'ye uçacakmis. Kara kara düşünürken yolda bir pasaport bulmasın mı!

Hemen almış yerden,
bir bakmış ki Leanardo Di Caprio'nun pasaportu. "Ne olursa olsun," demiş ve
şansını denemeye karar vermis. Çıkarmış Leonardo'nun fotoğrafını, kendi
fotoğrafını yapıştırmış. Uçmuş Türkiye'ye. Atatürk Havalimanı'nda görevli
gümrük memuru Temel'in Karşısına
geçmiş.
Temel, almis pasaportu; adamin ismine bakmış:
"Leonardo Di Caprio"; fotoğrafa bakmış ; bir zenci adama bakmış; aynı
zenci.
Birkaç şaşkın bakıştan sonra öbür masaya seslenmiş: "Ula Cemal, bu Titanik batmış mıydı, yanmış mıydı.
 
YENİ HİZMETÇİ
Adam evine telefon acar, telefonu yabancı bir bayan acar.Adam
karşıdaki sesi duyunca şaşırır, bayana sorar:

- "Sen kimsin?" Kız cevaplar:
- "Evin hizmetçisiyim."
- "Iyi de bizim hizmetçimiz yok ki!"
- "Evin hanımı beni bu sabah işe aldi."
- "Ya. Öyle mi? Ben de evin beyiyim. Hanımı cağırır mısın?"
- "Hanımınız şu an yatak odasında kocası sandığım bir adamla beraber."
Adam şaşırır, sinirlenerek,
- "Elli bin dolar kazanmak istermisin?" Kiz,
- "Tabii ki isterim.Kim istemez..."
- "O zaman çekmeçedeki silahı al, yukarı çıkıp o cadi ile o sümsük
herifi vur!"
Once ayak sesleri duyulur, sonra iki el silah sesi. Hizmetçi telefona
geri gelir:
- "Öldürdüm efendim, cesetleri ne yapayım?" Adam,
- "Cesetleri havuza at." Kadın duraklar:
- "Ama burada havuz yok ki?" Adam bir süre düşünür ve cevap verir:
- "Orasi 112 43 44 değil mi?
- "Hayir!!!!!
- "Pardon! Yanlış numarayı aramışım!!!!!"
 
YAMYAMLAR
Bir bankada 5 tane yamyam, programcı olarak görevlendirilirler. Müdürleri onlara hitaben:
- "Şimdi burada çalışabilirsiniz. Burada iyi para kazanabilirsiniz. Ama yemek yemek icin bankanın kafeteryasına gideceksiniz ve diğer çalışanları rahat bırakacaksınız" der. Yamyamlar hiç bir çalışanı rahatsız etmeyeceklerine söz verirler. hafta sonra müdürleri gelir:
- "Çok iyi çalışıyorsunuz. Yalnız katınızdaki temizlikçi kız kayıp. Ona ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sorar. Yamyamlarin hepsi hayır derler ve bu işle hiç bir ilgilerinin olmadığını söylerler. Müdür gidince yamyamların şefi yamyamlara döner:
- "Aranızdan hangi maymun temizlikçi kızı yedi?" diye sorar. En arkadaki yamyam alçak bir sesle cevap verir:
- "Ben yedim" Bunun üzerine şef söyle cevap verir.
- "Ulan aptal! Biz 4 haftadır grup müdürleri, bölüm müdürleri, proje yöneticilerini yiyip duruyoruz ki kimse farkına varmasın diye, nasıl olsa onların bir işe yaradıkları yok senin durup dururken temizlikçi kızı yemen şart mıydı?!"
 
PARMAK
Vaktiyle Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon Bonapart'ı
bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:

-Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zaptetmeliydiniz, gibi fikirler yürütmeye başlayınca,

Napolyon:

-Evet demiş, onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.
 
SINAV SORUSU
Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar. Hocada başlarında bekliyorken demiş ki, "Bu mikroskoplarda lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak" Tabi hemen itirazlar, ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik. Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış. Hoca arkasından seslenmiş :

''Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?" Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış :
"Tanısana hadi, tanısana kim olduğumu"
 
KOL
Genç avukat, hırsızlıkla suçlanan müvekkilini hapis cezasından ancak, yaratıcı bir savunma yaparak kurtarabileceğini biliyordu. Bu nedenle savunmasını, sözcüklere "dans ettirerek" yapmaya başladı.



· "Müvekkilim, arabanın camından içeri yalnızca kolunu sokup çantayı almıştır" dedi ve yargıcın hukuka olan saygısını hedefleyerek sürdürdü konuşmasını: "Siz de takdir edersiniz ki, müvekkilimin kolu, müvekkilimin bizzat kendisi değildir" dedi ve görüşünü şöyle sürdürdü: "Yalnızca bir kol tarafından işlenen bir suç için, kişinin suçsuz öteki kolunu, bacaklarını ve bedeninin suçsuz tüm organlarını da cezalandırmış oluyorsunuz. Bu kararınızla, suçsuz organları da hiç de hak etmedikleri bir cezaya çarptırıyorsunuz. " Genç avukat bu görüşünü açıkladıktan sonra yargıca sordu: "Bu davranışınızı, kişi hukukuna olan saygınızla nasıl bağdaştırabileceğinizi açıklayabilir misiniz?" Yargıç, genç avukatın bu sözleri üzerine gülümsedi :



· "Peki, o zaman ben de kararımı aynı mantık doğrultusunda veriyorum ve müvekkilinizin, suçlu kolunu bir yıl hapse mahkum ediyorum" dedi. Sonra da kararını, gülümseyerek tamamladı : "Müvekkiliniz isterse, hapsedilen koluna eşlik edebilir."



Yargıcın bu kararından sonra gülme sırası, yargılanmakta olan hırsıza gelmişti. Genç avukatının yardımıyla takma kolunu çıkarttı, yargıca teslim etti ve öteki kolunu avukatının koluna sokarak mahkeme salonundan ayrıldı.
 
SOBADAKİ HİKMET
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet
bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen
yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler
ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır.
Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir.
Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.
Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece
daha kolay yakmayı amaçlamış"; fizikçi, "adam sobayı yükselterek
konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş";
jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir
deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin
olasılığını azaltmayı amaçlamış"; matematikçi, "sobayı odanın geometrik
merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış";
antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif
biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş". Bu sırada
ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini
sorarlar.,
Adam cevap verir:
- "Boru yetmedi."
 
SORULAR-CEVAPLAR
Soru: Bir kadın kocasını milyoner yapabilir mi?
Cevap: Kocası daha önce milyarderse evet.

Soru: Mikroskopla kadın arasında ne benzerlik vardır?
Cevap: İkisi de pireyi deve yapar.

Soru: Geveze bir kadınla tespih arasında ne fark vardır?
Cevap: Biri çekilir, diğeri hiç çekilmez

Soru: Duvar saati ile geveze bir kadın arasında ne fark vardır?
Cevap: Duvar saati hiç olmazsa arada bir durur.

Soru: Birbiriyle tartışan iki erkekle birbiriyle tartışan iki kadınarasında ne fark vardır?

Cevap: Tartışan iki erkek kendilerini, iki kadınsa üçüncü bir kadını tartışırlar.

Soru: Bir kadın ile gazetenin benzerliği nedir?
Cevap: Her ikisi de ağzına kadar laf doludur ve insanı paradan çıkarır.
 
ŞANS
Bir filozofa sormuşlar :

"Şansa inanır mısınız?" Filozof :
"Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım".
 
BİZ DE YAKLAŞIYORUZ
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla :

"300 bin kişilik düţman ordusu bize Doğru yaklaşıyor" der.
Alparslan hiç önemsemeyerek söyle der :
"Biz de onlara yaklaşıyoruz.”
 
SIR TUTMAK
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona

"Sen sır saklamayı bilir misin?" diye sormuş. Vezir :
"Evet hünkarım, bilirim" dediğinde, Yavuz cevabi yapıştırmış:
"Ben de bilirim".
 
VETERİNER
Bir toplantıda bir genç Mehmet Akif küçük düşürmek için :

Affedersiniz,siz veteriner misiniz? demiş. M. Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş :

Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
 
SERVET
Meşhur bir filozofa “Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?” diye sorulduğunda “Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan”demiş.
 
SERSERİ
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaţayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbirseyi olmayan kibirli bir adamla karsılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir... Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:

"Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin su karşılığı verir :
Ben çekilirim!
 
KUMAR
Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Talebesi: "İyi ama ben çok az bir parasına oynuyordum" diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş: "Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum."
 
NİSBET
Bernard Shaw ile Churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş.. Bernard Shaw, bir oyununun ilk gecesine, Churchill'i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş :

“Size iki kişilik davetiye gönderiyorum. Bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. Tabii dostunuz varsa." Churchill , hemen cevap göndermiş:

“Maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim. İkinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece oynarsa."
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst