Dün gece

---> Dün gece

Gidenin kazandığı bu dünyada kalman hataydı zaten.
Ağladığıma da bakma seni bazen özlediğime de.
Biliyorum sana göre en doğrusu buydu. Haketmediğim bir aşkın kıyılarında dolaşmak bana göre değildi zaten.
Şimdi içime gömüyorum bu yangını ve kapatıyorum artık yaralarımı.
Şimdi önümde sadece unutmaktan bahseden kitaplar ve biten üç beş şarap şişesi.
Mutluluğa içiyorum aşk. Yeryüzünde ki son mutluluklara...
Kelebek misali bir günlük aşklara...
Gidenin mutlu olduğu bu dünyaya, içimdeki ateşlere, yaralara...
Şimdi kalkan kadehim ise sana...
 
---> Dün gece

Bir bakışınla beni ne kadar sevdiğini ellerimi tuttuğunda nasıl heyecanlandığını bilirim.
O yüzden bana sevmiyorum deyip canımı acıtmaya kalkışma sakın!
Ben seni tanırım, bir çocuk gülüşünde neler düşündüğünü,
Canım yandığında nasıl üzüldüğünü;
Bilirim...

Ama şuanda seninle ayrı istasyonlarda bekleyip ters yönlere giden o insanlardan bir farkımız yok.
Aynı yağmurda ıslanırız, aynı gökyüzüne bakarız belki de aynı kayan yıldızda dilekler tutarız.
Aynı sokaklarda dolaşıp aynı kaldırım taşında oturup aynı şeyleri düşünebiliriz.
Birbirimizden habersiz...
Birbirimizden sessiz....
Birbirimizi hayal edebilir.
Herşeye rağmen beni hala seversin; şimdi çıkıp gelsem kurtarırsın bu karanlıklardan.
Çünkü seni en iyi tenim tanır, en iyi ise yüreğim bilir...
 
---> Dün gece

an gelir...
öyle derin bir çığlık atar ki yokluğum
... kederinden benim olursun ...



ah can,
sahip çıktın yıldızsızlığına,
oysa sana ait değildi bu kapkara geceler
diz boyu gece sinerken saçlarına
bugünü duydum sessizlğinde, yarını ölmüştü...
kimsesizliğe saçıldı umutlarım... gördün mü?



..ağlamak ne basit bir eylem oluyor şimdi
bacası tütmeyen bir evde emanetken sıcaklığın..



gittim mi geldim mi hiç bilmedim
iki şarkı arası, bir dudak payı çelimsiz bir sızı içimde
bir varmış bir yokmuşlar da ziyan oluyorum
mavi mavi susuyorum sana, yine de siyaha hasret kalıyor özlemin....
bir yara daha açıyorum içimde, sana değmeden......



çok sesli bir sakinlik sardı (h)içimi
aldığım hiçbir nefes "sen" değil, "senden" değil
yanılgılarıma teğet geçiyor sensizlik
tenime dokunuyor, ama ben hep "sen" kokuyorum..
anlasana!
en büyüğü içimdeyken,
senin yalanların beni neylesin?...
bilmediğim bir gözyaşına, sesimi düşürdüm ben!
benim olmadığın kadar "senindim", duymadın...



firarım cana..
bozulan, kırılıp dökülmenin mecazi anlamı
olmuyor zaman! asiliğini soyun üstünden!
inan ki hiç doğru değil zamanlaman....



........................üzerime
..................çığ
.........düştü............
dudağımda bir ÇIĞLIK!




... an gelir..
öyle derin bir "es" verir ki yokluğun
... kederimden sonum olursun ...
 
---> Dün gece

MAVİLERE UYANMAK


yedi iklim geçer,
ağarıp solan güz ışıklarından
yalan pencerelere doğru...


uykularda olur ne olursa
yangınlar,
takvim ziyanları,
gömülü sevdalar...


iksir gibi yayılır
hücrelerimin rehavetine ıslaklığın
düş tüccarları ağır mesaidedir...


uykularda olur ne olursa,
talanlar
ve beton serinliği
inşaat halindeki aşkların...


uykularda ölür ne ölürse,
kıpırdayan su
gülümseyen yel...


yedi iklimin oralarda
kavalını kırmış bir çobandır
gökyüzü,
aklında new orleans
heybesinde caz!


yedi iklimin
bar olduğu yerdedir uykunun
alkol imparatorluğu
kalabalık avındadır bakışlar...


uykularda olur ne olursa,
bitmez efkar kırları
bazı saçlarda
ve ölüm gibi suskunluklar açar
derin kuyularda...


ve şaka gibi
ve sarsak sarsak
ve kımıl kımıl
bir yaşamaktır
MAVİLERE UYANMAK
en kesif karanlıklara kafa tutan
gözlerinin mavisine kuşanmak...


senin kanatların var,
benim köylü yüreğim...
operada tezek kokusu
bu şehirdeki varlığım! ..
beni taşıyacak vesaitim yok
bu caddeüstü sevdada
ellerinden gayrı..
'gayrı dayanamam ben bu hasrete'
ya beni de yitir
ya sen de git
beni götürdüğün yere...
türküleri sev
yalan kahkahalardan uzak dur
canımın suyuyla yıka ellerini..
aklımın maharetiyle giydir
en mavi yerlerini...


senin adın
buzul mavisi!
çünkü mavilerde uyur,
benden sana geçen
sende beni kalkındıran ne varsa!
sevdiğim, açlığımın uzak ufku,
her sabah;
güneşten ne zaman işaret alırsan
ne zaman dar gelirse soluğun
böyle uzun sarılmaklara,
fikrini kurcalarsa eğer
açık korkular,
işte o zaman
mavilere,
mavilere
uyandır beni...


YILMAZ ERDOĞAN
 
---> Dün gece

Al senin olsun bende ne varsa,
İstemem mutluluğu senden uzaksa,

Ver bana gönlümü dert olacaksa,
Gönlünde başka aşk yer bulacaksa,
Bahtını bahtımın kaderi yaptım,
İsterim ömrüm senle son bulacaksa,

En büyük mutluluktur seveni sevmek,
Zor değil bir gönülde yer bulabilmek,
Yaşamak rüyasında gerçeği görmek,
Ne güzel bir gönülde dertler öldürmek,

Sanki yaşamamın sebebi sensin,
Sen benim bahtıma gülen kadersin,

Batmayan bir güneş doğdu ufkumda,
Sen benim gecemi gündüz edensin,
Bu alem gülmeyi senden öğrenmiş,
Sen aşkın en güzelini aşkla verensin,

En büyük mutluluktur seveni sevmek,
Zor değil bir gönülde yer bulabilmek,
Yaşamak rüyasında gerçeği görmek,
Ne güzel bir gönülde dertler öldürmek
 
---> Dün gece

tarafımı acıtıyor gece..
İmkansızlıkları düşlüyorum belki de kimbilir..
Umutlarım sokak ortasında delice koşan bir çocuğun vurulup ölmesiydi artık
Uykum uzaklaşıyor bedenimden..
Gözlerimin su yolları taştı..
Göz yaşlarımla söndürüyorum yokluğunun ateşini
Ellerini tutmak aşk hırsızlığına giriyor




Yasak ama ; Sarıl bana !
Buna gerçekten ihtiyacım var..



Tüm yollar sana çıkıyor, parmaklarım seni çiziyor vücuduma..
Yapraklarım dökülüyor, gözlerime güneş batıyor..
Sen okunması gereken bir şiir iken ben yorgun bir nefesim artık.
Terk edilmiş sevinçlerim hasret uykusunda..
Dilimde acı tarafından bir tutam şarkı sözü..
Hayat 3 yanlışım dan biri olarak seni götürdü..
Birbirine karıştı gözyaşları ve gülücükler
Bizim hiçbir masalımız olmayacak mı anlatılacak?
Kalbim ellerimden küçük peki ya yaşattıkları ?
Dile getiremediğim sözlerimin içinde boğuluyorum.
Gitmeliyim henüz çatlaklarımdan ayrılmadan..
Kırılmadan orta yanımdan..




Yasak ama ; Sarıl bana !
Buna gerçekten ihtiyacım var

Her tarafımı acıtıyor gece,
İmkansızlıkları düşlüyorum belki de kimbilir,
Umutlarım sokak ortasında delice koşan bir çocuğun vurulup ölmesiydi artık.
Uykum uzaklaşıyor bedenimden,
Gözlerimin su yolları taştı,
Göz yaşlarımla söndürüyorum yokluğunun ateşini,
Ellerini tutmak aşk hırsızlığına giriyor,
Yasak ama; sarıl bana,
Buna gerçekten ihtiyacım var.

Tüm yollar sana çıkıyor, parmaklarım seni çiziyor vücuduma,
Yapraklarım dökülüyor; gözlerime güneş batıyor,
Sen okunması gereken bir şiir iken ben yorgun bir nefesim artık.
Terk edilmiş sevinçlerim hasret uykusunda,
Dilimde acı tarafından bir tutam şarkı sözü,
Hayat 3 yanlışım dan biri olarak seni götürdü,
Birbirine karıştı gözyaşları ve gülücükler,
Bizim hiçbir masalımız olmayacak mı anlatılacak?
Kalbim ellerimden küçük peki ya yaşattıkları?
Dile getiremediğim sözlerimin içinde boğuluyorum,
Gitmeliyim henüz çatlaklarımdan ayrılmadan,
Kırılmadan orta yanımdan,
Yasak ama; Sarıl bana,
Buna gerçekten ihtiyacım var..
 
---> Dün gece

Bir avuç kurşuni hasret..
Dünlerden savrulan Nâr ile tutuşturuyorum satırların ucunu...
Hasret penceresine tünedi yine kuşlar
Yokluğuna uzanıyorum boylu boyunca ey yar!
Hezârpare sözlerim kanıyor dilimde
Alnına katran çalınan karanfil rengi düşlerim
Yokluğunun içinde boz bulanık şimdi
Zaman iplik iplik sökülüyor ellerimden
Sözüne hasret yürüyor saatler insafsızca
Arıyorum ellerime iliştirdiğin duaları
Sensiz hüzün çalıyorum aminlerime
Giderken vurduğun turnaların yolunu gözlüyorum hala
Kırık dökük bir kaç düş kalsa da avuçlarımda
Kuşlarla savuruyorum onları gökyüzüne
Hasret acımasızca kol geziyor etrafımda
Elem sürmesini çekiyorum her gece yüreğime
Uçurum uçurum asılısın sen hala içimde
Işık ışık gülüşünün gurbetindeyim yar!
Öyle derinlerdesin ki....
Okuyamıyor seni kimseler içimin rahlesinden
Çığlıklarımdan sağır kalemler
Çözemiyor dilimi
Bendeki seni çizemiyor kağıtlara
Bastığım topraklar sızım sızım küf tutmuş acılarımdan..
Bulutlar ağlaşıyor gözlerimle
Göz verdiğim renkler siliniyor tek tek
Sadece ama sadece hasretinin bir avuç kurşuni rengi kalıyor ellerimde..
 
---> Dün gece

Yalnızlık ‘’ağır’’ bir yüktür…

Soğuktur…
Suratsızdır…
Kendine aşıktır…
Bencildir…

Sen o’na sarılırsın
virgul.gif

‘’O’’ seni küçümser


Haksız da değildir esasında…


Bilir ki
virgul.gif
çaresizsindir…

Yorgunsundur…
Ve o’na muhtaçsındır…

-Ama…
-Şşşş susssssssss!
-Konuşmanın ne yeri ne de zamanı kalbim… Sadece dinle… Dinle ki
virgul.gif
anla… Anla ki
virgul.gif
ağlama!



Koşulsuzdur ‘’yalnızlık’’…



Sen istesen de istemesen de ‘’o’’ hep vardır
virgul.gif

Ve gitmeyen/yitmeyen tek duygudur…

Lakin
virgul.gif
bu oyunda ne sen ne de o suçlu makamındadır…



Madem suskun ruhundan arta kalan kırık dökük sesler yalnızlığa düşmüştür
virgul.gif

Alıp götürdüklerini ‘’hiç’’ saymak
virgul.gif
yapabileceğin en onurlu davranıştır…


-Al senin olsun varlığım…
-İncitme
virgul.gif
kırma…

-Ve hep yanımda kal… Sende gitme… Ne olur…


Zafer ‘’her zaman’’ o’nundur…


Dedim ya;
‘’Sen istesen de
virgul.gif
istemesen de…’’


Yalnızlığın kalıcı tek yanındır…

- Saat gece yarısını çoktan geçti… Sessizlik çöktü içime ansızın…
- Güldüm… Düşündüm…
- İyi ki ‘’o’’ var…


Sessiz…
Yorgun…
Uzun bir gecenin çığlığına ‘’merhaba’’…
‘’Hoşça kal’’ demek için öyle sus-pus ki gece
virgul.gif

L a l k e s i l d i m !
 
---> Dün gece

Yanlış aşkların güzergahından çark etmişe benziyor yüreğim..
Karanlığa sitem, yıllara özlem gibi kanayan yaralarım..
Bunlara rağmen şehir gözbebeğime sığmıyorsa artık..
Daha ne demeye uğraşmalı..
Bir eylül daha soluyorsa divane ömrümün tenha sokaklarında..
Bir ömür,daha kaç asıra sığar böyle?
Bu düğümü...
Yenilmeye hükümlü ömrümün aynadaki kahrolası görüntüsünü..
Kendime soruyorum..
Herkes gibi olmak varken..
Bu kendinden tezat yüreğimin kuytu köşelerinde..
Bir sığınak arıyorum, yaşamış olmaya dair..
Belki de yaşıyorum kimbilir?
Ama nedense kalbimin sesinde bir sükunet bulamıyorum..
Ve geçip giden günlerden geriye tek gördüğüm;
İnsan kalabalıklarında..
Bir labirentin içinde çıkış yolu bulurum umuduyla oradan oraya çırpınışım..
 
---> Dün gece

Yüreğimin en güzel kadını...
Kainatın en asil sıfatı...
Bir eylül sabahı başlayan hikayemizin sevgili kahramanı...
Kanayan duygularımın en fedakar merhemi oldun sen...Yüreğimde beyazlıkları senden çalmışım ve yerine sevgi koymasamda, sen bana hep tebessümle bakmışsın...
Anneciğim...
Yüreğimin en güzel kadını...
Şiirlerin en anlamlı mısrası...
Çisildeyen yağmur gibi tılsımlı sevdaların öyküsünde, kalbimin topraklarını yeşerten fedakarlık cümleleridir bunlar..Gelecekteki hiçbir günü düşünmeden,
sana doğru uzattığım tüm anlamsız latifeler yakar şimdi yüreğimi.Beni ağlatanın sen olmadığı beni yaralayanın ve anlamayanın sen olmadığı sonraları deler geçer içimi..Ve sevdamın azizliği de kurtarmaz beni...
Anneciğim;çok incittim mi seni?
Yüreğimin en güzel kadını...
Sahte guruların peşinde önüme bakmadan yürüdüğüm bu yolda sen çağırdın beni temiz gerçeklere ve sen ağladın benim acizliğime...Yakınırken senden beni bırak diye sevgi için var olduğunu düşünmedim hiç...Şimdi tüm serzenişlerim sensizliğe..Tüm bildiğim doğrularımın tek mimarı olan sen, hiç yüzüme vurmadın hatalarımı..Hiç ardına bakmadın benim için siper alırken hayata..Düşündümde boşuna değil cennetin ayaklarının altına serilmesi, boşuna değil adına merhamet kraliçesi denmesi.Sen..
Anneciğim...
Yüreğimin en güzel kadını...
Cümlelerimin beyazı kıskandıran sevdası..
Beni sevmediğini bile düşündüğüm dakikalar, şimdi beni terk etti yalnızlığa..Ama artık çok geçti.Kendime bile söyleyemediğim içimdeki kıymetibi bana Yaratanım bildirdi..
Annciğim..
Şerefli ve temiz...Asil ve yorgun gözlerin sahibi..Ne hatıralar saklanır içimde..Birgün beyaz saadete büründüğümde o kapıdan çıkarken önüme dökülmesinden korkarım ve seni üzdüğüm her dakika için ağlarım..
Anneciğim..
Yüreğimin en güzel kadını...
SEVİYORUM SENİ...
 
---> Dün gece

Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine,
Ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim.
Sen yoktun..
Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında.
Her köşeyi, her parkı, her ağacı ezberledim.Sevdaya bulanmış her kaldırım taşında senin adını aradım.
Sen yoktun..
Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı.Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken beni enkazın altından çekip alacak elini aradım.
Sen yoktun..
Özlem şarkıları ezberledim.Kimini bağıra bağıra, kimini fısıltıyla söyledim.
Karanlığa haykırdım hasretimi.Sesimi duyacaksın diye bekledim.
Sen yoktun..
Her yağmurla birlikte hüzünde yağdı bu kentin üzerine.Bulutlar yalnızlığın işaretiydi benim için.Beni ıslatan yağmur olmadı.Ben senin özleminle sırılsıklamdım her mevsim.
Hayat;merhaba dedi, bahara çiçek çiçek.Uzun kıştan sonra gelmez dediğim göçmen kuşların dönüşünü gördüm.
Sen yoktun..
Denizin sonsuz maviliğine umut bağladım.kıyılarda tükettim bekleyişleirmi.
Hep sensiz gemiler geçti limandan.
Ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim.
Sen yoktun..
Gözümden bir tek damla yaş akmadı.Onlar sana aitti, sana kalmalıydı.
Kimselere söyleyemedim acılarımı, bekleyişimin öyküsünü kimselere anlatamadım.
Nice fırtınalar koptu yüreğimde.Dalgalar dövdü hayallerimi.Sığınacak bir liman, yaslanacak bir omuz aradım.
Sen yoktun..
Her gece ay paramparça oldu.Her gece yıldızlar birer birer düştü sokaklara.
Yıldızları saçına takıp gelmeni bekledim.
Ve bir güneş gibi doğup aydınlatmanı bekledim bu kara dünyamı.
AMA
SEN YOKTUN!
 
---> Dün gece

Bir hikayemız var

bence var../ yoksa bu hasret neden tüter..? ..)

İmgelerin izdüşümünde dansa kaldır beni
uyuklayan bedenimi uyandır
yüreğimi uçuklatan satırlarına sarıldım
hadi beni yeniden kandır

hala çocuğum sevdalarda
yalpalayarak yürürsem yüreğinde,
ayağım takılıp da düştüğümde adını sayıklarsam,
mimiklerim çıldırırsa seni görünce,
beni bağışla
her şeyin sebebi hasretindendir

hangi geceydi,
her gece miydi susuzluğum sarılmalara..?
gökten üç elme düştüğünde,
biri de bana değmiş miydi..?
kaç yaşında fark ettim
unuttum
hatırladım kadın olduğumu..?
hangi şarkı kesti göbek bağımı,
bağladı beni hayata..?
beni bu soruların cevaplarından tutar mısın..?

gecenin bilmem kaçı
aklımın kaçışı
sorgu sual dinlemiyor saatler
önce hangimizin yüreğinde yıldız kaydı..?

tuttuğum dileklerde unuttum kayıplarımı
kime baksam üzgün
ağlamaklı
yaralı
haydi gel
şu uzaklığın kopçasını tek bir hareketle çıkart üzerimden
şehveti bir bıçak gibi sapladım bedenime
göğüslerim değil,
yüreğim dirileşiyor
sana öyle bakma demiştim,
beynim tahrik oluyor

zaten kandıramadım geceyi
gündüzün koynuna girmek için hızla geçiyor
gecelelerde benim gibi sevgilim
sabırsız
isyankar
laf dinlemez
işin ucunda sevda olunca,
saatleri bile saymıyor..
.........
......
....

ama sen../..bir hüzzam makamında uyut beni
adını sayıklayan dudaklarımı ıslat
gözlerimi güldüren renkli düşlerine sarıldım
haydi../..bana hikayemizi anlat
 
---> Dün gece

Çöküşe geçmişim "ADAM",
Bu kez direncim yok..
Hiç inanmadığım ve ısınamadığım hayaLLerimizi kundakLadım!!
KüLLe harmanLaşan kokteyLi sana kaLdırıyorum..
AzaLıyor soLuğum,
Tükeniyor nabzım,
Sanırım bitiyorum "ADAM"..

Dönüşü muhtemeL oLmayan haLin tınısı yükseLirken,
PişmanLığım kat be kat suratıma esiyor..
DiLimden kayan, sesime çarpan şarkiyı mırıLdanırken uyanıyorum..
" BeLki de o son gece konuşmaLıydım (sevişmeLiydim) seninLe,
Şimdi düşününce aptaLLık etmişim..
KaLıp senin yanında uzanıp koynuna,
Yarım kaLan o şarabı içmeLiydim ...
 
---> Dün gece

KimLer geLdi geçti, neLer vaad etti..
YürekLer doLusu sevgi sunduLar da umruma değmedi.
NasıL bir vazgeçiLmezdin SEN.
NasıL bir inançtı bendeki.
Kimdin sen tanrı mı, din mi ?
NasıL oLduda bağışLattın bana bir gidişine, binbir gözyaşı.

...Nereme değdin de böyLe yücesin bende, böyLe tapıLası...
 
---> Dün gece

Tutup yüreğinden yerden yere vurur masum kadınLarı, acıLı adamLar. öLdürebiLene rastLamadım hiç, hep sakat bırakırLar.
Çok zaman geçer sonra.
Biçimsiz, dar, uzun zamanLar.
Masum adamLardan çıkartır gözyaşLarının acısını o kadınLar kusa kusa yüzüne ihanetLeri.
Gök'yüzü eğiLir ardından.
Şahit tutuLan Gök'yüzü döküLür damLa damLa utancından.

HaksızLığın adını yağmur koymuşLar...
 
---> Dün gece

Kaskatı gecenin nemi gibiydi eLLerin,
Soğuk ve Uzak..
ÖyLe hızLı iLerLedi ki gözLerinde beLirdi..
Sakın pes ettim sanma Adam,
YanıLgıLarının tekerrür ettiği an,
Küçümseyişinin ardından,
Taarruzumun yönünü, sen nereden biLeceksin...
 
---> Dün gece

SevgiLi, benim sözüme darıLsaydı, susardım;
Bana bir Lâhzacık mühLet verseydi, sükût ederdim; Fakat
“SöyLe, bu söz ayıp oLmaz.
Senin sözün, gayb âLemindeki kaza ve kaderin zuhurundan başka bir şey değiLdir” demekte.
Ya beni bırak, hiç söyLemeyeyim; ya da izin ver, tamamıyLa açıkLayayım.
Yine de ne bunu, nede onu istiyorsan ferman senin...”
 
---> Dün gece

GönüLden gönüLe pencere oLduğu muhakkak.
İki gönüL iki ten gibi birbirinden ayrı ve uzak kaLamaz.
İki kandiLin yağ konan kapLarı birbirine bitişik değiLdir ama ışıkLarı katışmış birLeşmiştir.
Hiçbir âşık yoktur ki sevgiLisinin vusLatını arasın.
DiLesin de sevgiLisi onu aramasın, diLemesin!
Fakat aşk, âşıkLarın vücutLarını inceLtir, zayıfLatır…
SevgiLiLerin vücutLarını ise güzeLLeştirir, semirtir.
Bu gönüLden sevgi ve şimşeği çaktı mı biL ki o gönüLde de sevgi vardır.
GönLünde ALLah sevgisi arttı mı şüphe yok ki ALLah seni seviyor.
 
---> Dün gece

Git ..
SöyLemem kimseLere, sakLarım gidişini ..
aLışırım yaLnızLığa..
VarLığında da yaLnızdım ne de oLsa!
Gitmez gücüme gerçekLer..
......YaLanLarLa mutLu oLmak yerine, gerçekLerLe mutsuz oLacak kadar güçLüyüm merakLanma !
 
---> Dün gece

"Gece midir insanı hüzünLendiren
Yoksa insan mıdır hüzünLenmek için geceyi bekLeyen..."

"Yüzünü geceye çevir ve yürü
çünkü mutLuLuk karanLığın sınırında başLar."
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst