Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

Light salata tarifleri

ALL GREEN SALATA

(1kişilik)
Masculin
Akdeniz Yeşillikleri
Roka
30 gr taze fesleğen yaprakları
Zeytinyağı (1 tatlı kaşığı)
Citrus sos (limon, turunç, portakal suyu)


Zeytinyağının aromayı alması için, bir gün öncesinden taze fesleğen yaprakları zeytinyağının şişesine eklenir. Tüm yeşillikler iyice yıkandıktan sonra karıştırma kabına alınır. Tüm salata malzemelerinin yaprakları kesilmeden konulur Hazırlanan citrus sos salata yapraklarının olduğu kaba eklenip karıştırılır. Salata servis tabağına alındıktan sonra fesleğen aromalı zeytinyağı eklenerek servis yapılır.



HİNDİLİ SALATA
(1 Kişilik)

yarım göbek marul
1 adet yeşil dolmalık biber
1 küçük kuru soğan
60 gr hindi kuşbaşı
yarım limon
1 çorba kaşığı elma sirkesi



Marul doğranır, biber ve soğan halka doğranıp közlenir. Hindi yağsız tavada pişirilir.
Tüm malzeme karıştırılır.


YAZ SALATASI
(2 Kişilik)



1 adet küçük göbek marul
1 çorba kaşığı zeytinyağı
1 adet limon
2 çorba kaşığı sirke
1 çorba kaşığı yoğurt
1 adet kırmızı biber
1 adet domates
2 çorba kaşığı ufalanmış diyet beyaz peynir

Göbek marulu yıkayıp elinizle iri parçalara bölün. Üzerine domatesi ve kırmızı biberi doğrayın. Zeytinyağı, sirke, limon ve yoğurdu bir arada çırpıp üzerine gezdirin. Dilerseniz, Eti Form kepekli bisküvi veya Eti Form Çubuk ile servis yapın.

MAKARNA SALATASI

(2 kişilik)




100 gr kepekli makarna
90 gr salatalık
100 gr domates
10 gr maydanoz
180 gr marul
5 gr kapari turşusu
15 ml limon suyu


Makarnayı hafif dişe gelir şekilde haşlayın (aldante).
Marulu elinizle iri koparın, salata kabına koyun.
Maydanoz yapraklarını üzerine atın.
Salatalığı ince doğrayın.
Domatesi arzu ettiğiniz boyda doğrayın.
Kapari turşularını ve makarnayı ekleyin.
Limon suyu gezdirip servis edin.

MISIRLI ENGİNAR SALATASI

(iki kişilik)

3 adet temizlenmiş enginar
200 gr mısır
½ demet taze soğan
½ demet maydanoz
2 diş dövülmüş sarımsak
1 çay bardağı zeytinyağı
2 limonun suyu
Tuz




Temizlenip yıkanmış enginarları ince uzun halde dilimleyin. Derince bir kasede 2 limonun suyunu, zeytinyağını, tuz ve sarımsakları karıştırıp enginarları da ekleyin. Kabın ağzını kapatıp enginarları birkaç saat bu sosta bekletin. Ancak sosun enginarların üstünü tamamen örtmesi gerekiyor, aksi halde enginarlar kararabilir. Bunu önlemek için arada bir kaptakileri karıştırmak yeterli.
Enginarlar zeytinyağlı ve sarımsaklı sosta marine olurken, mısırı kaynar suda haşlayıp salata kasesine alın. Taze soğanları ve maydanozları çok ince kıyıp mısırlara ilave edin. Enginarlar sosun içinde bekleyip yumuşayınca onları da salataya katın ve zeytinyağlı-limonlu sostan üzerine bir kaşık gezdirin. Salatanız servise hazırdır.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

Light yemek tarifleri

KURU PATLICAN DOLMASI



10 adet kurutulmuş dolmalık patlıcan
200 gr yeşil mercimek
100 gr iri bulgur
2 adet kuru soğan (yemeklik doğranmış)
1 çay bardağı nar ekşisi
4 diş dövülmüş sarımsak
100 gr biber salçası (damak zevkinize göre acı veya tatlısını kullanabilirsiniz)
1 çorba kaşığı nane
Karabiber
Tuz



Kuru patlıcanları sıcak suya atarak birkaç dakika kaynatıp yumuşamalarını bekleyin.
Diğer yanda mercimekleri hafif diri kalacak şekilde haşlayıp suyunu süzün. Daha sonra mercimekler de dahil tüm malzemeyi derin bir kapta karıştırarak dolmanın içini hazırlayın. Yumuşayan patlıcanların içine hazırladığınız harcı doldurun (patlıcanları doldururken üstten iki parmak boşluk kalacak şekilde doldurun; aksi halde iç malzemesi dağılabilir). Ağızlarını sıkıca kapatıp sığ bir tencereye dizin. Dolmaların dağılmaması için üstlerine bir tabak da kapatabilirsiniz. Derince bir kapta iki kaşık salçayı sıcak suyla karıştırıp dolmaların üstüne ilave edin ve kısık ateşte 30 dakika kadar pişirin. Dolmanızı sıcak sıcak yoğurtla ya da soğutup limonla servis edebilirsiniz.

DOMATESLİ BİFTEK

2 adet yağsız dana biftek
1 çay kaşığı sıvıyağ
2 adet domates
Karabiber
Biberiye
Tuz


Biftekleri 1 çay kaşığı yağla yağlanmış kızgın tavaya atın. Her bir tarafını üçer dakika pişirin. Kenara alın. Domatesleri rendeleyin. Tavaya koyup pişirin. 5-6 dakika sonra karabiber, tuz ve biberiyeyi ekleyin. Biftekleri içine atıp, biraz da domates sosla pişirin. Sıcak olarak servis yapın.

DOMATESLİ ÇIKIR YUFKALAR

1 adet yufka
1 çorba kaşığı yoğurt
1 su bardağı kiraz domates
100 gr diyet kaşar peyniri
8-10 adet zeytin
2-3 adet sivri biber
Karabiber
Süslemek için nane yaprakları

Yufkanın bir yarısına yoğurdu sürün, diğer tarafını üstüne kapayın. Kenarlardaki fazlalıkları kesin, yufka dikdörtgen şeklinde kalsın. Şimdi yufkayı 8 parçaya bölün. Muffin kalıplarının içini alüminyum folyo ile kaplayın. Her birine bir yufkayı, yufkalar kenardan taşacak şekilde yerleştirin. Ortalarına ikiye kesilmiş kiraz domates, çekirdeği çıkarılmış halka doğranmış zeytinlerden ve ince doğranmış biberlerden koyun. En üstüne rendelenmiş kaşar peyniri serpin. Karabiber ekip, orta ısılı fırına atın. Pembeleşene kadar pişirin


BİBERİYELİ TAVUK

250 gr kuşbaşı tavuk
80 gr kuru soğan
1 diş sarımsak
4 gr biberiye
10 ml yoğurt suyu



Kuşbaşı tavukları kapaklı cam bir kaba alın.
Soğanı iri parçalar halinde doğrayın, tavuklarla harmanlayın.
Sarımsağı ince kıyın malzemeye ekleyin.
Son olarak biberiye ve yoğurt suyunu da katıp karıştırın.
Kabın kapağını kapayın.
Buzdolabında bir kaç saat bekletin.
Çıkarıp yağlı kağıda koyun, paket yapın. kenarlarını sıkıca kapatın.
220 derecedeki fırında 30-35 dk. kadar pişirin.
Sıcak servis yapın.

YULAF EZMELİ ÇORBA

4 su bardağı su
3 adet domates
2 çorba kaşığı yulaf ezmesi
1 çorba kaşığı kuru fesleğen
2 çorba kaşığı sıvıyağ

Domatesi rendeleyin. Yulaf ezmesi ve yağla tencereye alın. Yavaş yavaş karıştırarak pişirin. Üstüne suyu ekleyip, kaynatın. Tencereyi ocaktan almadan önce kuru fesleğeni serpin.

PATLICAN KEBABI


2 orta boy patlıcan
2 büyük domates
1 küçük soğan
4 sivri biber
1 bardak diyet yoğurt
1 kaşık zeytinyağı
6 adet Etimek


Soğanı soyun, ince kıyın, yağla bir tencereye alın ve iyice öldürün.
Patlıcanları alacalı soyun, küp doğrayın tencereye atın, karıştırın.
Biberleri kıyıp ekleyin. Domatesi rendeleyin, tencereye katın.
Patlıcanlar pişene dek pişirin.
Suyunu çok çekerse yarım kahve fincanı veya daha fazla su ekleyin.
Pişince Etimek'lerin üstüne koyun, yoğurt ile servis yapın.


DOMATES ÇORBASI

500 gr domates
3 diş sarımsak
50 gr taze barbunya
50 gr taze fasulye
8 gr kuru fesleğen
700 ml su



Domatesleri soyun, iri doğrayın, bir tencereye alın. Sarımsakları kabuklu olarak ezin, tek hareketle kapağı kapalı olarak 10 dk pişirin. Taze fasulyelerin kenarlarını ayıklayın,
enine ve boyuna ikiye kesin. Barbunyaların içini çıkarın. Fasulye ve barbunyayı domateslere ekleyin, suyu katın. Barbunyalar pişene kadar pişirin. Ateşten indirmeden önce fesleğeni katın, 1-2 dk daha pişirin.

ETLİ DİYET SANDEVİÇ

2 dilim kepekli ekmek
1 dilim soğuk et
1 çay kaşığı kekik
Karabiber
1 dilim cheddar peynir
1 dilim halka domates
Yağlı kağıt



Malzemeyi 2 dilim ekmeğin arasına yerleştirin. Sandviçi yağlı kağıda sarıp fırına atın. 10-15 dakika ısıtın. Fırından aldıktan sonra kağıdı çıkarıp sıcak olarak servis yapın.

FIRINDA ÇİPURA

250 gr çipura (2 küçük çipura)
60 gr kuru soğan
4 adet defne yaprağı (4 gr civarı)
80 gr havuç
10 ml elma sirkesi
3 gr iri çekilmiş karabiber (damak zevkine göre)


Balıkları temizleyin. Üzerine çentikler atın. 2-3 tane soğanı ince kıyın. Havuçları uzunlamasına, kürdan boyunda doğrayın. Balıkların içine sirke ve karabiber sürün. Soğan ve havuç doldurun, defne yapraklarını koyun. Kuru seviyorsanız, bir fırın kabının içinde doğrudan fırına sürün. Daha ıslak olmasını isterseniz, alüminyum folyo içinde fırına verin. 200 derecede 20-30 dk pişirin. Sıcak tüketin.

PİLİÇ SARMA

2 adet piliç biftek
1 adet havuç
6-7 sap maydanoz
1 çorba kaşığı sıvıyağ
2 diş sarmısak
2 çaykaşığı köri
Tuz
Yağlı kağıt


Piliç biftekleri enlemesine bıçakla ikiye kesin, ama iki parçayı birbirinden ayırmayın, bitişik bırakın. Arasına maydanoz yaprakları havuç, köri ve çok az tuz koyup sarın. Açılmaması için kürdan saplayın. Diğerini de aynı şekilde hazırlayın. Üstlerine sıvıyağ sürün. Yağlı kağıda sarıp, 220 derece fırına atın. 25-30 dakika pişirip, çıkarın.


SEBZE ÇORBASI

5 ml mısırözü yağı
15 gr kepekli un,
50 gr kuru soğan
60 gr patates
85 gr havuç
1 diş sarımsak
15 gr maydanoz
600 ml su



Yağı tencereye alın. Yağ kızınca sürekli karıştırarak unu ekleyin. Bu arada irice doğranmış soğanları ekleyin, pembeleşene kadar çevirin. Kaşıkla suyu sıcak olarak ekleyin. Patates ve havucu küp doğrayın, tencereye atın. Sarımsağı ince ince kıyıp tencereye ekleyin, malzeme pişene kadar pişirin. Ocaktan almadan iri doğranmış maydanozları ekleyin. Ocağı kapatın, sıcak servis edin.

ESMER PİRİNÇ PİLAVI

2 su bardağı kabuklu pirinç
4 su bardağı su
2 adet domates
3 adet taze soğan
1 çorba kaşığı sıvı yağ
Çok az tuz
Üzerine nane yaprakları


Domatesleri soyun. Blendırdan geçirip, püre yapın. 1 kaşık yağla tencereye koyun ve ocağa oturtun. Kısık ateşte pişmeye bırakın. Bu arada, soğanları ince ince doğrayın. Domatese ekleyin. 1-2 dakika da soğanlarla pişirin. Pirinçleri ve çok az tuzu katın. 1-2 dakika karıştırarak pişirin. Ardından suyu ekleyin. Tencerenin kapağını kapayın. Suyunu çekene kadar pişirin.

SÜTLÜ ISPANAKLI SEBZE

800 gr ıspanak
200 gr havuç
200 gr kereviz
1 adet kabak
300 dl süt
tuz, karabiber
Etimek


Ispanakları doğrayın, buharda yumuşayana kadar pişirin, sütü bir tencereye alın, ısınınca ıspanakları atın, çevirin. Havuç, kereviz ve kabağı küçük doğrayın, yağsız tavada pişirin, ıspanağın ortasına yerleştirin. Tuz ve biberle tatlandırın, Etimek'le servis edin.

DİYET MAKARNA

Yarım paket kepekli makarna
200 gr brokoli
2 sap taze soğan
Yarım bardak bezelye
100 gr havuç
1 diş sarımsak


Makarnayı haşlayın. Havucu dilimleyin, brokolinin iri parçalarını bölün, bezelyelerle birlikte tamamını buharda pişirin. Taze soğanı ince kıyın, sarımsağı kıyın, haşlanan sebzelerle birlikte hepsini makarnaya katın. Afiyet olsun.

BİBERLİ HİNDİ

350 gr kuşbaşı hindi
80 gr kırmızı dolmalık biber
80 gr yeşil dolmalık biber
40 gr soğan
100 gr domates
5 ml sıvıyağ
10 gr kuru nane
100 ml su



Soğanı ince kıyın, sıvıyağı bir tavaya alın, kızdırın ve soğanları içine atın. Hafif pembeleşince hindileri atın, tahta kaşıkla karıştırın. İnce uzun doğranmış biberleri katın, rendelenmiş domatesi ekleyin, yarım bardak suyu koyun, kapağını kapayıp pişirin. İndirmeden nanesini koyun. Biraz daha pişirip kapayın.

TON BALIKLI BİBER


250 gr diyet ton balığı
1 adet büyük kırmızı biber
1 adet büyük sarı biber
8-9 yaprak taze fesleğen


Biberlerin tohumlarını çıkarın. Biberleri diklemesine dörde bölün. Fırına atıp yumuşayana kadar hafif pişirin. Ton balığını kıyılmış fesleğenle karıştırın. Biberlerin içine koyup biberleri rulo yapın kürdanla tutturun, diyet krakerler eşliğinde servis edin.

FIRINDA TAVUK


200 gr tavuk kıyma
50 gr soğan
10 gr köfte baharatı
5 gr kırmızı pul biber
3 dilim Etimek Kepekli
100 gr havuç
30 gr kereviz sapı
100 gr patates
10 gr maydanoz
80 ml su
80 ml domates suyu


Tavuk kıymaya rendelenmiş soğanı, köfte baharatını, kırmızı pul biberi ve dövülmüş Etimek'leri katın, küçük köfteler yapın. Sebzelerin tamamını dilimleyin ve bir fırın kabına alın. Köfteleri üstüne koyun, suyu ve domates suyunu koyun. Fırına atın, 200 derecede pişirin.

BALIK ÇORBASI


1.5 lt (8 bardak) su
500 gr kırlangıç filetosu (beyaz etli herhangi bir balık da olabilir)
1 orta boy soğan (ince doğranmış)
1 limonun kabuğu (ince doğranmış)
1 kereviz sapı (ince doğranmış)
2 havuç (rendelenmiş)
2 domates (rendelenmiş)
2 diş sarımsak (dövülmüş)
3 çorba kaşığı ince kıyılmış maydanoz
Birer çay kaşığı kekik, karabiber, kırmızı pul biber, nane
1 fincan zeytinyağı

Çorbanın terbiyesi için:
2 yumurta sarısı
1 çorba kaşığı un
1 kahve fincanı süt



Tencereye su konulur. İçine soğan, limon kabuğu ve kereviz sapı eklenerek kaynatılır. Su iyice kaynayıp sarı bir renk alınca içine doğranmış balık filetosu atılır.
Başka bir tarafta bir fincan zeytinyağında domates ve havuç rendeleri, ince kıyılmış maydanoz ve sarımsaklar kavrulur. İçine baharatlar konur.
Diğer yanda da iki yumurtanın sarısı, un ve süt ile birlikte meyane haline getirilir.
Tencerede kaynayan suya atılan balık filetoları 5 dakika daha pişirildikten sonra önce hazırlanan sebzeli sos, ardından da çorbanın terbiyesi ilave edilir. Bir taşım kaynatılarak servis yapılır.

KAĞITTA LEVREK

200 gr levrek filetosu
2 adet domates
1 adet sivri biber
2 tatlı kaşığı zeytinyağı
Birer tutam tuz, karabiber, kekik, nane
1 tane defne yaprağı
Yağlı kağıt



İnce ince, halka şeklinde dilimlenmiş domateslerin yarısını yağlı kağıdın üzerine yayın. Üstlerine levrek filetosunu koyup baharat karışımını serpin ve domateslerin kalan yarısını, üçe bölünmüş sivri biberi ve defne yaprağını balığın üzerine yerleştirip yağlı kağıdı sıkıca kapatın. Kömür ateşinde ya da fırında 15-20 dakika pişirdikten sonra servis yapabilirsiniz.

BADEMLİ TAVUK

200 gr tavuk göğsü (ince şeritler halinde dilimlenmiş)
1 tane havuç (ince ve yuvarlak kesilmiş)
4 tane taze soğan (yalnızca yeşil kısımları kullanılacak)
50 gr kayın mantarı
50 gr soyulmuş badem
2 çorba kaşığı istiridye sosu
4 çorba kaşığı mısır nişastası
1 çay kaşığı karbonat
1/2 çay bardağı sıvı yağ
1 çorba kaşığı şeker
2 diş ezilmiş sarımsak
Tuz
Karabiber


İnce şeritler halinde kesilmiş tavuk etleri, 2 çorba kaşığı nişasta, bir tutam beyaz biber ve karbonat ilave edilerek yaklaşık bir saat marine edilir.
Diğer bir yanda da bademler sıcak suya konarak bekletilir.
Daha sonra wok'a ya da derince bir teflon tavaya sıvı yağ konarak marine edilmiş tavuk etleri pişirilir ve tavadan başka bir süzgece alınarak yağı süzülür.
Başka bir tavaya dövülmüş sarımsak, havuç, mantar ve tavuklar atılır. Üzerlerine 1 kepçe sıcak su ile birlikte istiridye sosu, tuz ve şeker ilave edilerek birkaç dakika çevrilir. 2 çorba kaşığı nişasta 1 kepçe sıcak suyla karıştırılarak yemeğe konur. Bir taşım ocakta pişirildikten sonra taze soğan ve bademler yemeğe eklenir ve servise hazır hale gelir.


TAVUKLU KARNIYARIK
4 orta boy patlıcan (ortalama 800 gr)
500 gr tavuk göğsü
100 gr yeşil biber
1 kg domates
2 adet kuru soğan
Tuz, karabiber, kekik, nane
½ kahve fincanı sıvı yağ



Patlıcanları saplarını kesmeden yıkayıp kurulayın. Karınlarına boylamasına çizerek fırında yumuşayıncaya kadar 10-15 dakika kadar pişirin.
Diğer bir tarafta ince yemeklik doğranmış soğanı sıvı yağda pembeleşinceye kadar pişirin. İçine küçük kuşbaşı halinde doğranmış tavukları ilave edip tavuklar pişene kadar çevirin. Biberlerin dört tanesini ve domateslerin birini ayırın. Biberleri ince halkalar halinde doğrayıp domateslerinin kalanı rendeleyin. Tavuklar rengini değiştirince doğranmış biberleri ve rendelediğiniz domatesleri, tuz ve baharatları ekleyip karnıyarığın içini hazırlayın.
Ocaktan aldığınız harcı fırından çıkardığınız patlıcanların içine doldurun, kalan sosu da üstlerine dökün. Ayırdığınız biberleri ve domatesleri dilimleyerek patlıcanların üstünü süsleyin. Yemeğinizi 180 derecede ısıtılmış fırında, 20 dakika kadar pişirip sıcak olarak servis edin.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

Ramazan diyeti

Hedef: İki haftada 5-10 kilo..
Günlük kalori: 1300 Kcal

Ramazan ayı boyunca uygulayabileceğini bu diyetle iki hafta içinde 5 – 10 kilo vermeniz mümkün. İftar menüsü için ilave edebilecekleriniz: 1 adet yağsız pastırma, 5 zeytin, yağsız peynir, çökelek ya da lor, 2 dilim pide.

Bu diyetin günlük menüleri:

1.GÜN
Sahur : Bir porsiyon pilav (az yağlı) Kayısı komposto
İftar : Pastırmalı veya kıymalı yumurta (3 yumurta ile) 1 kase salata, ½ kilo meyva



2.GÜN
Sahur : Az yağlı pilav, kayısı komposto
İftar : Etli kuru fasulye (1 tabak) 1 tabak bulgur pilavı (az yağlı olacak) diyet güllaç



3.GÜN
Sahur : Peynir veya kıymalı az yağlı makarna, 1 bardak ayran
İftar : 4 adet biber, kabak, domates veya patlıcan dolma, 1 kase yoğurt, ½ kilo meyva



4.GÜN
Sahur : 3 dilim börek, çay
İftar : 8 adet ızgara köfte yarım porsiyon, yağsız pilav, 1 kase cacık, 1 porsiyon diyet muhallebi



5.GÜN
Sahur : 3 dilim börek, çay
İftar : Kıymalı ıspanak, 1 kase yoğurt, ½ kilo meyva



6.GÜN
Sahur : Az yağlı pilav, kayısı komposto.
İftar : ½ tavuk (haşlama ya da ızgara olacak) 1 tabak haşlanmış patates, 1 porsiyon diyet sütlaç



7.GÜN
Sahur : Yumurtalı domatesli, biberli, az yağlı, patates salatası
İftar : 1 tabak lahana sarma, 1 kase yoğurt, ½ kilo meyve
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

suni tatlandırıcılar ve şeker

Katkı maddeleri ve baharatlar besinlere tat vermek için ya da tatlarını artırmak için kullanılır. Çok çeşitli maddelerden oluşan bu grupta bazı yağlar (sıvı yağ, tereyağı, hayvansal yağlar, margarin), şeker ve balın yanı sıra sirke, maydanoz, mercanköşk, fesleğen, biberiye; kekik gibi otlar ve karabiber, tarçın, vanilya, karanfil gibi baharat bulunur. Bu maddelerin temel etkisi sindirim salgılarını artırmak ve böylece gıdaların sindirimini kolaylaştırmaktır; bazıları gerçek gıdalar gibi görev yaparak bazı fizyolojik etkiler yaratır. Örneğin şeker, bal ve yağlar enerji verir. Bir gram şeker 4 kalori, bir gram sıvı yağ ise 9 kalori sağlar. Gıdaların besleyici değeri, verdikleri enerji ile ölçüldüğünde şeker ve bal "boş ve düşük kalori" kaynağı olarak tanımlanabilir. Aynı tanımlamaya giren alkolle birlikte şekerler basit yapıları ve vücut için öteki yararlı maddeleri (vitamin, mineral, protein) içermemeleri nedeniyle "boş kalori" kaynağı olarak tanımlar. Bu özellikleriyle şekerler ve alkol, daha az kalorili, ama yukarıda adı geçen yararlı maddeleri içeren başka birçok doğal besinlerden ayrılır.

ŞEKERLERİN YAPISI

Doğada sakkaroz (sofra şekeri) dışında laktoz ve maltoz gibi farklı kimyasal yapıda şekerler de bulunur. Bunların her biri en basit yapıdaki şekerlerin (glikoz, früktoz ve galaktoz) ikisinin yan yana gelmesiyle oluştuğundan disakkarit adını alır. Sakkaroz, glikoz ve früktozun birleşmesinden oluşur ve doğada şekerkamışının yanı sıra şeker pancarında, sebze ve meyvelerde de bulunur. Şekerkamışı tropikal ülkelerde, şekerpancarı da sıcak bölgelerde yetişmektedir.
Şekerkamışı ve şeker pancarından şeker elde etmek için belli işlemler yapılarak içlerindeki şeker içeren sıvının çıkarılması gerekir.

YAYGINLIK VE TÜKETİM

Şeker tüketimi 1850'lerden sonra teknolojik ilerlemenin sonucunda şeker fiyatının belirgin olarak düşmesiyle artmıştır.

Bazı bilim adamlarının bu artışı 20. yüzyılda beslenme alışkanlıklarında ortaya çıkan en önemli değişim olarak görmektedir. Bu olayın olumsuz biyolojik etkileri konusunda henüz yorum yapmak olanaklı değildir.

Bal doğal bir ürün olarak değil biyolojik olarak üretilen bir ürün olarak görülmelidir; arıların topladığı çiçek nektarının metabolize edilmesi sonucu oluşur. Kimyasal olarak yüzde 70'i "dönüştürülmüş şeker" olan früktoz ve glikozun eşit miktardaki karışımından, bir bölümü de sakkarozdan oluşur. Arıların nektar aldığı çeşitli çiçeklerdeki uçucu maddelere göre tadı değişir. Bu nedenle "akasya hali", "ıhlamur hali" gibi adlar alan çeşitli bal türleri vardır. "Saf' bal peteğin elekten geçirilmesiyle elde edilir. Eski zamanlarda uzun süre tek tatlandırıcı madde olarak kullanılmış, Eski Yunan ve Eski Roma'da şarabın içine katılmıştır.

Meyve konserveleri de bol miktarda şeker içerir; genellikle şeker katılan meyvenin kaynatılmasıyla üretilir, bazen de ürünün yoğunluğunu jöle kıvamına gelene kadar artıran maddeler katılarak yapılır. Marmelat kaynatılan meyvenin özel süzgeçlerden geçirilmesiyle yapılır. Reçel ise meyvenin şekerle kaynatılmasıyla elde edilir. Meyve jölesi, sıkılarak elde edilen meyve suyuna jöleleştirici ve koruyucu maddelerinin eklenmesiyle yapılır. Marmelat ve reçellerin içerdiği şeker oranı yüzde 60-65 kadardır; bu oran jöieierde daha yüksektir.

ENERJİ DEĞERLERİ

Bal ve meyve konservelerinin besin değeri, içerdiği şekerlerden (sakkaroz, früktoz, glikoz) kaynaklanır. Şeker (sakkaroz) en ucuz enerji verici besin maddelerinden biridir. iki tatlı kaşığı tozşeker ya da iki kesmeşeker (10 gr) yaklaşık 40 kalori sağlar; bu da 100 gr patatesin sağladığı enerjinin yansıdır.

100 gr bahn enerji değeri 280 kalori,100 gr marmelatın enerji değeri ise 260 kaloridir.

Şeker, bal ve marmelat belirgin fiziksel etkinliği olanlar ya da yoğun hareket edenler için önerilir; barsaklarda hızla emildiği ve kan yoluyla bütün dokulara yayıldığından genel olarak bütün vücuda ve özellikle kaslara yakıt Sağlar.

Sakkarozun bağırsaklardan emilmeden önce yapısal birimleri olan glikoz ve früktoza ayrılması gerekmektedir. Tatlıların son parçalanma ürünü olan glikoz sindirim kanalı yoluyla karaciğere taşınır ve burada glikojen olarak depolanır. Glikojen bir tür hayvansal nişastadır, gerek duyulduğunda glikoza dönüştürülerek kana verilir. 100 mi kandaki normal şeker düzeyi 70-100 mg'dir. Bazı karmaşık metabolizma ve iç salgı süreçleri bu değişkenliği ve kandaki şeker düzeyinin belirli sınırlarda kalmasını sağlar. Kan şeker düzeyi düşerse bu durum şeker verilerek düzeltilebilir; tersine, gerek duyulandan fazla şeker alınması yağ dokusunun artmasına yol açar. Bu da şeker tüketiminin neden gereksiz görüldüğünü açıklamaktadır. Buna yol açan öteki nedenler şekerin "boş kalori" içermesi ya da kaloriyle birlikte vücut için gerekli başka bir madde (vitamin, mineraller) içermesi, diş çürükleri ve şeker hastalığına neden olması ve damar sertliği gelişimine zemin hazırlayabilmesidir.

TATLILIK DUYUSUNUN TATLANDIRICILARIN FİZYOLOJİSİ KULLANIM GÜVENLİĞİ

Tatlandırıcılar insan beslenmesine yönelik yiyecek ve içecek hazırlanmasında kullanılmadan önce, hayvan ve insanlarda denenerek güvenli oldukları, yani yan etkilerinin kabul edilebilir düzeylerde olduğu kanıtlanmalıdır. Bu tür değerlendirmelerin yapılması genellikle güçtür; deneylerin sonuçlarının saptırılması olasılığı, denenen maddelerin saf olmaması, deneylerin uzun sürmesi ve yüksek maliyetli olması, başka etkenlerle etkileşimin sonuçların öznel ya da yanlış değerlendirilmesine yol açması karşılaşılan güçlüklerdir.

o Früktoz - Yakın bir geçmişte "diyet şekeri" olarak ya da bazı diyet ürünlerinin hazırlanmasında kullanıma girmiştir. Birçok meyve ve balda doğal olarak bulunan früktozun diyet için sunduğu üstünlükler az kalorili olması, insüline bağımlı olmaması ve diş çürümesine yol açmamasıdır.

Aslında früktozun sağladığı kalori miktarı sakkarozunkiyle (yüzde 50'si früktozdur) eşittir: gram başına 4 kalori. Bu nedenle früktozun az kalorili olduğunu söylemek doğru olmasa da dolaylı olarak tatlandırma gücünün şekerden 1,5 kat daha fazla olması nedeniyle daha az kullanılır ve daha az kalori alınmasını sağlar. Bu kalori kazancı önemsemeyecek düzeyde değildir. Hele diyet şekerinin şişmanlatmadığı yolundaki yanlış düşünce ile früktozla tatlandırılmış tatlı, pasta, kahvenin çok tüketildiği durumlarda bu kalori kazancı bütünüyle önemini yitirir. Bu arada früktozun glikoza oranla daha çok yağ yapıcı olduğu ve vücutta yağ birikimine ve kan trigliseritlerinde artışa yol açtığını da hatırlatmak gerekir.




Glisirizin
Meyan kökünde bulunan bu şeker, tatlandırıcı olup eski zamanlardan beri bilinmektedir.
Glisirizinin, meyanköküyle tatlandırılmış maddeler verilen, verem ve alkolden kurtulma tedavisi gören hastalarda çeşitli yan etkileri görülmüştür. Bu yan etkiler: Yüksek tansiyon, bacaklarda ödem, sık idrara çıkma (poliüri) ve elektrokardiyogram değişiklikleridir. Glisirizinin en önemli biyolojik etkisi potasyumun idrarla atımını önemli ölçüde artırarak kan potasyum düzeyini düşürmesidir. Şekerim, alınması uygun olan en yüksek günlük miktarı (güvenlik sınırı) olan 200 mg, glisirizin içeren maddeler alındığında kolaylıkla aşılabilir. Bu nedenle sakkaroza seçenek oluşturan tatlandırıcılar arasından glisirizin seçilirken son derece dikkatli olunmalıdır. Gene de glisirizinin kanser yapıcı etkisi olmadığı gösterilmiştir
.





Sorbitol
Bu alkol birçok bitkide bulunur. Yapay olarak glikozdan da hazırlanır. Tatlandırma gücü sakkarozun yarısı kadardır ve kalorisi sofra şekeriminkine eştir. Emildikten sonra früktoza dönüşerek aynı yoldan yıkıldığı bilinmekle birlikte, organizmanın bu şekeri ne hızda yaktığı tam bilinmemektedir.

Sorbitol günde 30-40 gr'lik dozlarda ishale yol açar. Ağdalı ve nemlendirici özellikleri nedeniyle ve B12, Bı ve C vitaminlerinin emilimini artırdığımdan özellikle şekercilikte kullanılır.


Siklamat
Bu yapay tatlandırıcı şekerden yaklaşık 30 kat fazla tatlandırıcı güce sahiptir. Beslenmeye giren katkı maddelerinin en önemlisidir. Önce kabul edilen, sonra piyasadan çekilen, daha sonra kısmen yeniden kullanıma giren sikiamat günümüzde ABD, İngiltere ve bazı başka ülkelerde yasaklanmıştır

Siklamatım vücuttaki dönüşümü ve metabolizma ürünlerinin kanser yapıcı etkisi olduğunun görülmesi bilimsel tartışmalara yol açmıştır. Siklamatlarm kanser yapıcı etkisi üzerindeki çalışmalar iyimser sonuçlar vermemekte ve toksikologlar siklamata hala kuşkuyla yaklaşmaktadırlar.






Sakarin
Tatlandırıcı etkisi çok yüksek olan sakarin, yıkılmadan yüzde 80-90 oranında sindirim kanalımdan emilerek organizmaya geçer. Emildikten sonra kana geçen sakarin çeşitli dokulara dağılır ve fazla kanlanan organlarda (böbrekler, karaciğer, akciğer) ve özellikle de idrar kesesinde birikir. Etenedem geçerek erişkimde olduğu gibi dölüt karaciğerinde de birikir. Sakarinin toksik etkileri kısmen saf olmamasından kaynaklanır.

Sakarinin istenmeyen etkileri arasında en önemlisi başta idrar kesesinde olmak üzere olası kanser yapıcı etkisidir. Gerçekten de sıçan deneylerinde yüksek düzeyde sakarin içeren (yüzde 5 ve yüzde 7,5) gıdalarla beslemenin, idrar kesesi tümörüne yol açtığı gösterilmiştir. Ama şeker hastalığı olan insanlar üzerinde yapılan epidemiyolojik çalışmalarda sakarin alımı ile idrar kesesi tümörü arasıda hiçbir bağlantı bulunmamıştır. Sakarinin sıçanlarda idrar kesesi tümörü oluşturması, deneyler sırasında kullanılan sakarinin yüksek dozlarda verilmesiyle açıklanabilir.






Aspartam
Son derece kuvvetli bir tatlandırıcı olan aspartamın da zararlı etkileri olduğu yolunda kuşkular bulunmaktaydı. Aspartamın zararlı etkileri ilk bakışta molekülü oluşturan bileşiklerin doğal olması nedeniyle her ne kadar önemsiz görünse de, moiekülün durağan olmaması ve fenilketomürili hastalarda kullanılması sorun yaratmaktadır.

Aspartamın durağan olmaması gazlı içeceklerde kullanılmasında sorun yaratmıştır. Oda sıcaklığında tutulan Coca-Cola'nın iki ay sonra, başlangıçtaki aspartam içeriğinin yüzde 70'ten fazlasını kaybettiği, buna karşılık yüzde 90 oranında diketopiperazin içerdiği görülmüştür. Diketopiperaziııin zararsız olduğu yolundaki bilgiler ise kesinleşmemiştir.

Aspartamla tatlandırılmış içeceklerin ambalajlarında saklama koşulları, son kullanma tarihi, gebe ve süt veren kadınlara yönelik uyarılar, fenilketonüri hastalığı olanların bu içecekleri kesinlikle içmemesi gerektiği yolundaki bilgiler belirtilmelidir. Ayrıca pişmiş ürünlere aspartam eklemek ya da aspartamla yemek pişirmek de sakıncalıdır. Hayvanlar üzerinde yapılan toksikolojik çalışmalar günlük 4 gr/kg'ye kadarki dozlarda aspartamın zararlı etkisi olmadığını göstermiştir.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

Yeşil sebze diyeti



Hedef: Haftada 3-4 kilo.
Günlük kalori: 600 Kcal

Lifli besinlere dayalı bu diyet yeşilliklerle de destekleniyor. Bu diyette acıkınca tüketilebilecek tek şey bol su. Su dışında her türlü içecek kesinlikle yasak.

Genel bir diyet/zayıflama programı olarak diyetisyenler tarafından tercih edilmeyen bu düşük kalorili diyet tekrarlı olarak uygulanmamalıdır.

Bu diyetin günlük menüleri:

1.GÜN
Sabah : Buğday, yulaf gibi tahıllarla hazırlanmış besinler.
Öğle : Sadece yeşil yapraklı sebzelerden oluşan bol peynirli salata.
Akşam : Çok az tereyağında pişirilmiş mantar, avokado, zeytin ve yeşil sebzelerden oluşan salata.



2.GÜN
Sabah : Buğday, yulaf gibi tahıllarla hazırlanmış besinler.
Öğle : Sadece yeşil yapraklı sebzelerden oluşan bol peynirli salata.
Akşam : Çok az tereyağında pişirilmiş mantar, avokado, zeytin ve yeşil sebzelerden oluşan salata.



3.GÜN
Sabah : Buğday, yulaf gibi tahıllarla hazırlanmış besinler.
Öğle : Sadece yeşil yapraklı sebzelerden oluşan bol peynirli salata.
Akşam : Çok az tereyağında pişirilmiş mantar, avokado, zeytin ve yeşil sebzelerden oluşan salata.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

İsveç diyeti



Hedef: Haftada ortalama 2-3 kilo.
Günlük kalori: 500 Kcal

Oldukça düşük kalorili olan bu diyette belirtilenin dışında çay, kahve ya da meşrubat içmeyin.
Not: İsveç diyetinde aynı gün içinde öğle ve akşam yemeklerinin yerlerini değiştirebilirsiniz.

Genel bir diyet/zayıflama programı olarak diyetisyenler tarafından tercih edilmeyen bu düşük kalorili diyet tekrarlı olarak uygulanmamalıdır. Tekrarlanması halinde metabolizma hızı azalacak ve kilo verme duracaktır. Bir haftadan fazla uygulamayın.

Bu diyetin günlük menüleri:

1.GÜN
Sabah : 1 şekerli kahve
Öğle : 2 katı yumurta, 100 gram haşlanmış ıspanak, 1 domates
Akşam : 200 gram biftek, yeşil salata



2.GÜN
Sabah : 1 şekerli kahve
Öğle : 1 dilim salam, 100 gram yoğurt
Akşam : 200 gram biftek, yeşil salata, 1 meyve



3.GÜN
Sabah : 1 şekerli kahve
Öğle : Haşlanmış ıspanak, 1 domates, 1 meyve
Akşam : 2 katı yumurta, 1 dilim salam, yağsız yeşil salata



4.GÜN
Sabah : 1 şekerli kahve, 1 dilim kızarmış ekmek
Öğle : 1 katı yumurta, 1 rendelenmiş havuç, 25 gram yağsız peynir
Akşam : Yarım bardak portakal suyu, 100 gram yoğurt



5.GÜN
Sabah : 1 rendelenmiş havuç
Öğle : 200 gram limon ve tereyağlı haşlanmış balık ya da ton balığı
Akşam : 200 gramlık biftek, salata, brokoli



6.GÜN
Sabah : 1 şekerli kahve
Öğle : 2 katı yumurta, 1 rendelenmiş havuç
Akşam : 200 gram derisi alınmış tavuk, salata



7.GÜN
Sabah : Şekersiz çay
Öğle : 100 gram ızgara et, taze meyve
Akşam : Hiç bir şey
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

İŞTAH AZALTAN BESİNLER VE ÖNERİLER

İŞTAHIN ÖNÜNE GEÇECEK BESİNLER VE ÖNERİLER





Bazı besin maddeleri iştahınızı kapatarak acıkmayı geciktiriyor. Özellikle iştah kapatıcı etkisi olduğu kanıtlanan 40 özel besini rejim yapmadan zayıflamak için denemenizi öneriyoruz. Bu besinlerin vücut üzerindeki etkileri, içeriklerindeki bazı maddeler ve görevleri şöyle sıralanıyor...

Karbonhidratlar
Karbonhidratlar kepek, buğday gibi tahıl ürünlerinde, sebze ve meyvelerde bulunur. İçeriğindeki lifler, sindirim sistemini harekete geçirir. Ayrıca karbonhidratlar insanı tok tutarak açlık hissini engeller.

Triptofan
Proteinlerin büyük bir bölümünde bulunan bir çeşit aminoasittir. Triptofan, vücutta serotoninin oluşmasında ve hücrelere taşınmasında önemli bir görev alır. Serotonin ise iştah hissini azaltır. Özellikle muz, avokado, yulaf ve peynirde bulunur.

Krom
Bu oligoelement, vücutta insülin dengesini korur. Bu denge kan şekerinin düşmemesi veya azalmaması açısından çok önemlidir. Kan şekerinin düşmesi açlığa yol açar. Krom ihtiyacınızı karşılamak için fındık, ceviz gibi kabuklu yemişler ve tahıl ürünleri yiyebiliriz.

Albümin
Bir tür taşıyıcı proteindir. Can sıkıntısını giderir ve iştahı kapatır. Bu protein, triptofanı oluşturarak beyine taşır ve serotonin üretimini artırır. Bezelye, fıstık ve fasulyede bulunur.

Früktoz
Meyvelerden elde edilen doğal şekerdir. Früktoz kan şekeri dengesini kesinlikle etkilemez Ayrıca yemek sonrası tatlı ihtiyacı duymanızı engeller. Çilek ve bal früktozun ana kaynağıdır.

İyot Tiroit hormonlarının yapımı için gereklidir. Açlık duygusunun gelişmesini engeller. Balık, iyotlu tuz ve soğanda bulunur.

İştahınızı Kesecek Öneriler

Karnıbaharı ve brokoliyi hafifçe haşlayıp yoğurtla tatlandırın. Bu karışım lif açısından zengin olduğundan sizi uzun süre tok tutar.

Salatalığı iyice yıkayın ve kabuklarıyla birlikte ince dilimler halinde kesip üzerine bol bol dereotu serpin. Bu sebzenin kalorisi yok denilecek kadar az ve oldukça tok tutucudur.

Tatlı olarak 250 gr. mor eriği biraz tarçınla haşlayın. Bu meyve früktoz açısından oldukça zengin olmakla birlikte tatlı ihtiyacınızı da karşılayacaktır.

Albümin iştahı kapatır. Bir porsiyon yeşil fasulyeyi 20 dakika suda haşlayıp sirke, karabiber ve biraz da tuzla tatlandırın. İsterseniz yağsız krema da katabilirsiniz.

200 gr. ananası incecik doğrayın ve süzgeçten geçirin. içine 100 gr. kefir ve taze nane ekleyin. Ananasın içindeki enzimler, protein sindirimini hızlandırdığından oldukça doyurucudur. Ayrıca selülit oluşumunu da engeller.

Kendinize yeşil salata, uskumru balığı, kivi ve portakaldan oluşan bir ziyafet hazırlayın. Balığın içeriğinde ki iyot, tiroit bezinin işlevlerini hızlandırdığından açlık hissi giderilir.

Öğünler arası acıktığınızda kuru erik yiyin. Kuru erik kan şekerinin düşmesini engeller. Ancak fazla abartmayın. Çünkü bir kuru erikte 8 kalori var.

Hafta da iki yumurta yiyin. Çünkü yumurta da bol miktarda triptofan var. Bu da neşenizin yerine gelmesini sağlar.

Enerjisiz kalmamanız için 1 demet maydanozu blenderden geçirip sebze suyuyla karıştırın. İçine bir iki damla acı biber sosu ekleyin ve bunu bir güzel için. Bu içeceğin içindeki C vitamini ve bitkisel maddeler yağ yıkımını kolaylaştırır.

Kırmızı elmayı ince dilimler halinde kesip 1 çay kaşığı kıyılmış ceviz ve yarım çay kaşığı yonca balıyla karıştırın. Bu karışımın içeriğindeki değerli lifler hem doyurucu hem de bağırsakları çalıştırıcı etki gösterir.

Yağsız kaşarı ince ince dilimleyin ve siyah zeytin ile süsleyin. Üzerine bir yemek kaşığı sirke dökün. Bu, birkaç saat için açlığınızı giderecektir.

Karaciğerlerinizi çalıştırmak için 10 adet enginar kökünü, içine 1 doğranmış soğan, karabiber tanesi ve yarım limon katılmış suda haşlayın. Daha sonra 1 çay kaşığı bal, iki sap kekik ve biraz limon suyunu kaynatın. Enginar köklerini süzün ve hazırlamış olduğunuz karışımın içinde biraz pişirip çıkarın.

Bol bol böğürtlen yiyin. Böğürtlen sizi hem neşelendirir hem de tok tutar. Kan şekerinizin yükseleceğinden korkmayın. Çünkü böğürtlenin içeriğindeki doğal şekerler kan şekerini hiçbir şekilde etkilemez.

Kahvaltıda armut yiyin. Armudu rendeleyin ve yulafa katın. Bu karışıma birazda yoğurt ekleyin. Armudun içeriğindeki früktoz uzun süre açlık hissetmemenizi sağlar.

Günü canlı geçirmek için kendinize yulaf ezmesi hazırlayıp içine kuru meyveler katın. Bu, karbonhidrat ihtiyacınızı karşılayacaktır.

Kendinize kırmızı portakal ve 50 gr. ıspanak yaprağından oluşan bir salata hazırlayın. Salatayı 50 gr. yağsız yoğurt, bir tutam tuz ve karabiberden oluşan bir sosla tatlandırın. Hem enfeksiyonlara karşı korunun hem de midenizi doyurun.

Günde üç kez meyve suyu için. Meyve suyunun içine koyacağınız soda, magnezyum ihtiyacınızı karşılayacak ve açlığınızı giderecektir.

Bezelyenin içeriğinde bulunan albümin, iştahınızı kapatmak için iyi bir besindir.bu nedenle sık sık bezelye çorbası için.

Pirinç sindirimi ağır olan ve bol su içeren bir besin maddesidir. Pirinci istediğiniz sıklıkta yiyebilirsiniz. Ancak pilav yaparken fazla yağ kullanmamaya özen gösterin.

Ara sıra ceviz yiyin. Cevizin içeriğinde bolca triptofan var. Unutmayın, bu madde serotonin salgısını arttırıyor ve açlık hissetmenizi engelliyor. 100gr. cevizde 590 kalori var, bu yüzden 5 – 6 ceviz yemeniz yeterli.

Akşam yemeğinizde 100 gr. tavuk filetosunu ızgarada kızartıp limonla tatlandırın. Bu, yağ yakımını hızlandırır. Ayrıca içeriğindeki triptofan açlık hissini giderir.ve metabolizmayı hızlandırır.

Patatesleri haşlayın ve dilimleyin. Biraz zeytinyağı, rendelenmiş parmesan peyniri, dereotu ve karabiberle tatlandırın.. Patates B1, B2 vitaminleri ve protein açısından zengin bir besindir. Ayrıca içeriğinde doyurucu lifler de bulunur. Bu nedenle patatesleri kabuklarıyla birlikte haşlayın. Böylece içeriğinde ki maddeler zarar görmez.

Haftada iki kez morina balığı yiyin. Yanına da haşlanmış patates, havuç, bezelye ve brokoli gibi zengin sebzelerden oluşan bir garnitür hazırlayın.

250 gr. yer almasını haşlayın ve püre haline getirin. 150 gr. sebze suyuyla karıştırın ve tekrar pişirin. Tuz ve karabiberle tatlandırın. Yer elmasında bulunan früktoz hem açlığınızı giderecek hem de kan şekerini dengeleyecektir.

Kendinize domates sosu hazırlayın. Domateslerin kabuklarını soymadan yıkayın ve bütün bütün haşlayın. İçine çeşitli baharatlar katın ve bu karışımı süzgeçten geçirin. domates kabuklarının sindirimi zordur ve içeriğinde değerli lifler bulunur.

Muzu, 100 ml. kefir ya da yağsız yoğurtla püre haline getirin. Früktoz içeren bu mükemmel içecek ara öğünler için idealdir.

Ara sıra kereviz yiyin. Bu bitki sade olduğu gibi yağsız yoğurt, 1 tutam köri, 2 yemek kaşığı kremadan oluşan bir karışımla da yenilebilir. Midenizi karbonhidratla dolduran kerevizi nasıl yiyeceğiniz tamamen sizin zevkinize kalmış!

İyot size canlılık verir ve iştahınızı kapatır. İyot içeren karidesleri şişte ızgara yapın ya biraz mısır yağıyla tavada kızartın. Yanına haşlanmış makarna hazırlayın. Taze fesleğen ve kişniş otuyla servis yapın.

Kahvaltıda çavdar ekmeği yiyin. Üzerine yağsız krem peynir sürebilir ve haşlanmış dil yiyebilirsiniz.

Fıstıklar eşsiz bir albümin madenidir. İştahı azaltır ve keyfinizi arttırır. Gündüzleri bir avuç dolusu tuzsuz fıstık yiyin. Size özellikle kabuklu fıstık tüketmenizi öneriyoruz. Kabuklarla uğraşmak sizi bir süre meşgul edecektir.

Yarım avokadoyu limon suyuyla ıslatın. 30 gr. somon balığını haşlayın ve dilimleyin. Üzerine dereotu serpiştirin. Kolayca hazmedilen yağ asitleri ve C vitamini size açlığınızı birkaç saat için unutturacaktır.

Bir kutu yağsız labne peynirini 50 gr. rendelenmiş turp ve bir demet maydanoz ile karıştırın. Acıkmaya başladığınızı hissettiğinizde 1 dilim kepek ekmeğine bu karşımdan sürün.

Üç yemek kaşığı ufalanmış cevizi yağsız yoğurtla karıştırın. Bu karışımın içeriğindeki aminoasitler, iştahı kapatan hormonların üretimini arttırın.

450 gr. mantarı ve 3 adet taze soğanı dilimleyin. Bunları bir yemek kaşığı ayçiçek yağında 5 dakika hafifçe kızartın. Karabiberle iyice tatlandırın. İçeriğindeki krom size tokluk hissi verecektir.

Soğan bol miktarda iyot içeriri. Bu nedenle mutlaka her öğünde yer almalıdır. İyot, tiroit bezi yoluyla açlık hissini giderir.

200 gr. yeşil fasulyeyi 250 gr. sebze suyuyla 20 dakika haşladıktan sonra çıkarın. Doğranmış soğan, maydanoz, 2 yemek kaşığı zeytinyağı ve sirke ile hazırladığınız sosu yeşil fasulyenin üzerine dökün ve salata niyetine yiyin. Tritofan içeren bu yiyecek, beyindeki açlık hissini anında giderir.

Kendinize pırasa salatası hazırlayın. 2 sap pırasayı dilimleyin ve 5 dakika haşlayın. 40 gr. kaşarı ve bir armudu küp şeklinde doğrayın. 125 gr. yağsız yoğurt ve karabiberle karıştırın. Bu salatanın içeriğindeki lifler, kalsiyum ve bitkisel maddeler mideyi doldurur ve rahatlatır.

İstediğiniz kadar kuşkonmazı tuzlu suda haşlayın. Kuşkonmazı, incecik kıyılmış bir demet maydanoz, 2 yemek kaşığı zeytinyağı, doğranmış soğanla karıştırın ve karabiberle tatlandırın. Kuşkonmazın içeriğindeki aminoasitler, beynin gönderdiği açlık sinyallerini azaltır ve iştahı kapatır.

Bir adet muz, 2 küçük elma ve ayçekirdeğinden oluşan bir meyve salatası hazırlayın. Muzu ve elmayı dilimleyin. İçine bir çay kaşığı bal ve ayçekirdeği katın. Salatayı limon suyuyla tatlandırın. Bu salata bağırsaklarınız güçlendirecektir.

Kuru kayısıları incecik doğrayın ve sıcak suda birkaç dakika bekletin. Bunları haşlanmış pirinçle karıştırın. İçine limon suyu ve nane ekleyin. Kayısının içindeki doğal şeker tatlı gereksiniminizi karşılamak için yeterlidir.

Yiyeceklerinizi küçük tabaklara hazırlayın ve yemeklerinizin altına salata yaprağı koyun. Böylece ufak porsiyonlar da iştahınızı doyurmanız için yeterli olacaktır. Gözler yoluyla beyinde “Tabakta yeterince yiyecek var” mesajını alacaktır.

Kendinizi pozitif duygulara adapte etmeniz için günde iki kez aynanın karşısına geçin ve “Ben kendimi şartsız seviyorum” deyin. Bunu 3 hafta süresince tekrarlayın.
Öğünlerden önce bir bardak limonlu soda için. Bu, midenizi şişirir ve vücuttaki zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlar.

Açlık hissettiğinizde hemen bir işle meşgul olun. Böylece aklınız aç olduğunuz fikrinden uzaklaşacaktır. Yaptığınız işten keyif almaya bakın. Canınız pasta ya da çikolata çektiğinde 20 dakika bekleyin. Bu süre içinde mutlaka aklınız başka düşüncelere yönelecektir.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

vejeteryanlık vejeteryan diyeti

Vejeteryan diyetlerin çoğu dikkatli düzenlendiği takdirde besin ögeleri yönünden yeterlidir. Özellikle vejeteryan diyet az da olsa bazı hayvansal besinleri içeriyorsa tüm besin ögelerini bu diyetle karşılamak mümkündür. Süt, peynir ve veya yumurta yiyen vejeteryanlarda hiç hayvansal besin yemeyenlere oranla besin ögesi yetersizliklerine çok az rastlanır. Ancak veganlar, fruvitaryanlar ve Zen makrobiyotik diyet uygulayanlar protein, riboflavin, B12 vitamini, demir, kalsiyum ve çinkoyu yeterince alamayabilirler.

B12 vitamini yetersizliği yönünden riskli gruplardan biridir. Bu risk özellikle hayvansal besinleri hiç tüketmeyen veganlar için önem taşımaktadır. Laktovejeteryanlar süt ve türevlerinden, laktoovovejeteryanlar da bunlara ek olarak yumurtadan yeterli B12 vitamini almaktadırlar. Veganlarda genellikle serum total B12 vitamini düzeyleri bir miktar düşük olmasına karşın beklenenin aksine klinik ve biyokimyasal yetersizlik belirtilerine sık rastlanmaz. Bunun nedenlerinden biri gelişmiş ülkelerdeki veganların düzenli olarak vitamin B12 içeren multivitamin ilaçlarının kullanmalarıdır. Az gelişmiş ülkelerde ise diyete kontamine olan bakteriler B12 vitamini sentezleyerek alıma katkıda bulunmaktadırlar. Ayrıca vejeteryanlarda B12 vitamininin enterohepatik dolaşımının daha etkin olduğu, ince barsaklara safrayla ve besinlerden bakteri kontaminasyonu ile gelen vitaminin geri emiliminin % 100 e kadar ulaştığı bildirilmektedir. Böylelikle yetersizliğin başlaması 20-30 yıla kadar uzamaktadır.

Vejeteryanlarda yetersizliği kolaylaştırabilecek en önemli faktör mide veya pankreas bozukluklarıdır. Bu durumda yetersizlik 1-3 yıl gibi daha kısa sürede ortaya çıkabilir. Vejeteryan annelerin bebeklerinde B12 vitamini yetersizliği görülebilir. Annenin sütündeki vitamin miktarı da oldukça düşüktür. Bebekler ilk 4 ay normal iken daha sonra uyuşukluk, hareketsizlik gibi yetersizlik belirtileri göstermeye başlarlar. Gelişme geriliği görülebilir. Anneye kobalamin verilmesi, sütün vitamin içeriğini de arttırır. Bebeğe verilen kobalamin düzelme sağlar. Vejeteryan yetişkin ve çocuklarda dengeli bir diyet tüketildiği takdirde demir depoları bir miktar düşük olmasına karşın aşikar anemi omnivorlardan (hem hayvansal hem bitkisel yiyenlerden) farklılık göstermemektedir. Ancak Kanada'ya göç etmiş laktoovovejeteryanlarda demir yetersizliği anemisi rapor edilmiştir. Bunda mayalandırılmamış tam buğday unundan yapılmış çapati, taninden zengin baharat ve çayların çok tüketilmesinin rolü olduğu belirtilmiştir. Vejeteryanlarda hem olmayan demirin emilimini arttıran C vitamini kaynaklarının her öğünde ve yeterince alınması, emilimi azaltan çay kahve vb içeceklerin aralarda tüketilmesi ve çok fazla içilmemesi, gebelikte ihtiyacın artması ve zayıflama diyetlerinde diyetle alınabilen miktarın düşük olması nedeniyle demir preparatlarının kullanılması, demir emilimini bozan antiasit gibi ilaçların kullanımına dikkat edilmesi durumunda aynen omnivorlarda olduğu gibi demir yetersizliği anemisinden korunmak mümkün olmaktadır.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

vitaminler ve vitamin ihtiyaçları

B1 Vitamini

Thiamin olarak da adlandırılan B1 vitamini merkezi sinir sistemi sağlığını korumakta önemli bir rol oynar. Yeterli B1 düzeyleri zihinsel fonksiyonun korunmasında bize yardımcı olur. B1 düzeylerinde ki yetersizlik ise gözlerde güçsüzlük, zihin bulanıklığı ve fiziksel koordinasyonda bozukluğa sebep olur.

B1 vitamini kan hücrelerinin oluşumu ve sağlıklı bir dolaşım sistemi için gerekli olan hidroklorik asit in üretiminde rol oynar. Ayrıca karbonhidratlardan enerji üretiminde, kalp ve sindirim sistemi kaslarının tonusunun korunmasında anahtar rolü vardır.Diğer B vitaminleri gibi B1 vitamini de suda eriyen vitaminler sınıfındandır ve vücutta depolanmaz. Bu sebeple her gün yeterli miktarda B1 vitamini alınması gerekmektedir.Diğer B vitamini kompleksleri ile birlikte alındığında tek başına yapacağı etkiden daha fazla etki oluşturur.

B1 Vitamini Eksikliğinde Görülen Belirtiler:

İştah azalması
Sindirim bozukluğu
Kabızlık
Yorgunluk
Baş ağrısı
Sinir ve dolaşım sistemi hastalıkları
Kas krampları
Ödem



B1 vitaminin uzun süre eksikliklerinde Beriberi adı verilen ve merkezi sinir sistemini yıkıcı ve bazen ölümcül olabilecek bir hastalık oluşabilir. Beriberi'ye beslenme düzeyleri yeterli olan ülkelerde pek rastlanmaz. Ancak alkol B1 i yıkıma uğrattığından uzun süreli alkolizm vakalarında bu hastalığa rastlanabilmektedir. B1 düzeylerini ağızdan alınan antibiotikler, sulfa grubu ilaçlar, antiasitler ve doğum kontrol hapları da etkileyebilir. Ayrıca karbonhidratı yüksek diyetle beslenen kişiler de B1 ihtiyacı artabilmektedir.

B1 vitamini açısından zengin besinler: Kuru fasulye, yumurta, bira mayası, bütün hububatlar, kahverengi pirinç ve deniz ürünleridir. Süt ve süt ürünleri, sebze ve meyveler B1 açısından çok zengin kaynaklar olmasalar da yüksek miktarlarda tüketildiklerinde yeterli B1 vitamini girişini sağlayabilirler.

Besinler haricinde alınan ek vitamin preperatlarında B1 genellikle B2, B3, B6, pantetonik asid ve folik asit ile birlikte bulunur.

Günlük B1 Vitamini Gereksinimi: 1,5 mg dır.

B2 Vitamini

Riboflavin olarak da adlandırılan B2 vitamini enerji üretimi, enzim fonksiyonu, normal yağ asidi ve aminoasit sentezi için önem taşımaktadır.. Serbest radikallerin toplayıcısı olan glutathion un üretimi için gereklidir.

Riboflavin suda eriyen bir vitamindir ve vücutta depolanmaz. Karaciğer, böbrek ve kalpde sadece birkaç dakika kalır. Bu sebeple dışarıdan alınması gerekmektedir.

Ağır Riboflavin eksikliğine nadir olarak rastlanır. Alkoliklerde görülebilir. Ancak çok ağır olmasa da tehlikeli düzeyde Riboflavin eksikliği yaşlıların yaklaşık yüzde 33 ünde görülebilmektedir.

Riboflavin hücre enerji üretimini arttırdığı için migren tipi baş ağrılarının önlenmesinde etkili olabilmektedir. ( Migrenin kan damarlarında üretilen enerjinin azalmasıyla oluştuğuna inanılmaktadır. 1994 de yapılan bir çalışmada yüksek dozlardaki riboflavinin baş ağrılarının tedavisinde etkili olduğu
gösterilmiştir.)

Riboflavin ışığa karşı oldukça hassastır. Açık yeşil sebze ve meyvelerde bulunan bu vitamin özelliğini çok çabuk kaybeder. Boş mideye alındığında sadece % 15 i emilebilir. Fazla miktarda alınan Riboflavin idrar ile atılır ve idrarı hafif bir sarı yaşil renge boyar.

Vitamin B2 kaynakları:



Badem
Bira Mayası
Peynir
Tavuk
Sığır eti, böbrek
Buğday



FAYDALARI:

Kanıtlanmış Faydaları:
Besinlerden enerjinin serbest bırakılmasında rol oynar.A vitamini ile birlikte kullanıldığında solunum, sindirim, dolaşım ve boşaltım sisteminin mukozasının sağlıklı olmasını sağlar. Sinir sistemi, deri ve gözleri korur. Normal büyüme ve gelişmeye yardımcı olur. Enfeksiyon, alkolizm, yanık, mide ve karaciğer hastalıkları tedavisine yardımcı olur.Antioksidan aktivitesinde gerekli olan Glutation un rejenerasyonunda gereklidir. Migren, katarakt, orak hücreli anemi tedavisinde kullanılır.

Vücut dokularının nefes alması için gerekli flavin mononucleotide ve flavin adenine dinucleotide adlı iki koenzimin bir parçası gibi davranır. Vitamin ve
minerallerdeki piridoxin i harekete geçirir.

Kanıtlanmamış faydaları:
Çeşitli göz hastalıklarını, deri hastalıklarını tedavi ederler.Kansere karşı önleyici olduğu iddia edilmektedir. Vücudun normal gelişimini arttırırlar. Kısırlıkta faydalı olduğu sanılmaktadır. Stresi engellerler. Görme duyusunu güçlendirir.

Kimler kullanmalıdır:

Yetersiz kalorili diyet alanlar, beslenme bozukluğu olanlar veya kalori ihtiyacı artmış kişiler.
Gebe veya emziren kadınlar.
Alkol veya diğer madde bağımlıları.
Kronik hastalığı olanlar, uzun süreli stres altında olanlar, yakın geçmişte operasyon geçirmiş kişiler.
Sporcular ve beden işçileri.
Sindirim sisteminin bir bölümü operasyonla alınmış olanlar.
Ağır yanık veya yaralanması olan hastalar.
Doğum kontrol hapı veya östrojen kullananlar.

Yararlı bilgiler:
B2 vitamini idrarı koyu sarı renge boyayabilir.
İşlenmiş yiyeceklerde B2 vitamini miktarları azalır.
Soda ile birlikte pişirme yiyeceklerdeki B2 vitaminini ortadan kaldırır.

EKSİKLİK BELİRTİLERİ:

Ağız kenarlarında çatlaklar, dil ve dudaklarda iltihaplanmalar.
Işığa duyarlı gözler.
Ciltte kaşıntı.
Sersemlik, uykusuzluk.
Öğrenme güçlüğü.
Gözlerde yanma ve kaşıntı.Kornea hasarı.
Kanıtlanmamış Belirtiler.Hafif Anemi.Hafif uyuşukluk hali.Akne.Migren tipi başağrıları.Kas spazmları.



Riboflavin eksikliği ile özofagus kanserleri arasında bir ilişki olduğu öne sürülmektedir.



Herhangi bir B vitaminine karşı allerjik kişilerde, kronik böbrek hastalıklarında kullanılmamalıdır.

Gebeler ve emzirenler doktorlarının tavsiye ettiği şekilde kullanmalıdır.

B-2 Fazlalığı:
İdrar renginde koyulaşma.
Bulantı, kusma.

Etkileşim:
Trisiklik antidepressanlar, fenotiazinler, probenesid B-2 nin etkisini azaltırlar.

B3 Vitamini

Niasin, Niasinamid veya Nikotin Amid olarak ta adlandırılan B3 vitamini sindirim için gerekli olan hidroklorik asit üretimi için olduğu gibi , protein, yağlar ve karbonhidrat metabolizması için de tüm insanlar tarafından gereksinim duyulan zorunlu bir besindir.

B3 vitamini kan dolaşımını düzenler, sağlıklı bir deri sağlar ve santral sinir sisteminin çalışmasına yardımcı olur. Beyin ve hafızanın ileri fonksiyonlarını denetlemesinden dolayı şizofreni ve diğer zihinsel hastalıklarda tedavi edici rol oynar. Son olarak yeterli B3 düzeyleri insülin ile estrojen, progesteron ve testesteron gibi cinsiyet hormonlarının sentezi için hayati rol oynamaktadır.

B3 vitamini eksikliğinde Pellegra adı verilen ve sinir sisteminde fonksiyon bozukluğu, mide barsak sistemi bozukluğu, ishal, zihin bulanıklığı, depresyon, ve ağır dermatit ve çeşitli cilt lezyonları ile karakterize bir hastalık
oluşur. Son zamanlarda kan kolesterolunu ve trigliseritini yan etki olmadan emniyetle düşürebildiği için doktorlar tarafından bu amaçla sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak B3 vitamininin kullanımında doz ayarlaması mutlaka doktor tarafından yapılmalıdır.

Yüksek miktarlarda alınan B3 vitamini doğal bir allerjik reaksiyon olan ciltte kızarmalara neden olabilir. Bu kızarmalar yanma, kaşıntı ve ağrı ile beraber olabilir. Genellikle yüz, kollar ve göğüse yayılır.Genellikle zararsızdır ve 20 dakika ile bir saat arasında kendiliğinden geçer.Bir bardak su içilmeside yardımcı olacaktır.

Gebelikte B3 vitamini dikkatle kullanılmalıdır. Yüksek dozlarda saf nikotinik asit mide ülserleri, gut, glokom diabet ve karaciğer hastalıklarında sağlık problemlerini arttırabilirler. Günde 1.000 mg ın üzerindeki dozlar için doktora tekrar danışmak gereklidir.

B3 vitamini içeren doğal yiyecekler sığır eti, brokoli, karnabahar, havuç, peynir, mısır unu, yumurta,balık, süt, patates ve domatestir.

B5 Vitamini

Pantotenik Asit olarak ta adlandırılan B5 vitamini hem hayvansal hem de bitkisel kaynaklarda bulunabildiğinden dolayı yunanca "heryer" anlamına gelen "pantos" sözcüğünden kökenini almıştır. Vücutta depolanmayan ve suda eriyen bir vitamindir.
Pantotenik asit karbonhidratlar, yağlar ve proteinlerin enerjiye çevrilmesinde bir katalizör olarak hayati rol oynayan Koenzim A nın üretiminde zorunlu bir parçadır. Asetilkolin gibi sinir iletimini sağlayan maddelerin üretimine katılır. Çeşitli böbrek üstü bezi hormonları, steroidler ve kortizonun oluşumunda hayati rol oynadığı için antistres vitamini olarak da tanımlanır. Depresyonla savaşmakta olan faydasının yanı sıra mide barsak sisteminin normal çalışmasına yardımcı olur; kolesterol, D vitamini, kırmızı kan hücreleri ve antikorların üretimi için gereklidir.

Kanıtlanmış Yararları:




Normal büyüme ve gelişmeyi destekler.





Yiyeceklerin enerjiye dönüştürülmesine yardım eder.





Birçok vücut materyalinin sentezine yardımcı olur.





Böbrek üstü bezinin fonksiyonunu destekler,





Enerji metabolizmasında gereklidir.



Kanıtlanmamış Yararları:
Yara iyileşmesini uyarır.
Stresi yatıştırır.Depresyon tedavisinde yararlıdır.
Alerjilerin tedavisinde yararlıdır..
Alkolizm, karaciğer sirozu tedavisinde yararlıdır.
Kabızlık tedavisinde yararlıdır.
Yorgunluğun giderilmesinde yararlıdır.
Mide ülserlerinde yararlıdır.
Osteoartrit, Romatoid artrit tedavisinde yararlıdır.

B5 vitamini açısından zengin besinler:

Dana eti, karaciğer, balık, tavuk, yumurta, peynir, fasülye, tüm tahıllar, hububatlar, karnabahar, bezelye, avakado, patates, mısır, kuru yemişler de bolca bulunur.

B5 Vitamini eksikliği:

Direkt olarak B5 vitamini eksikliğine bağlı insanlarda oluşan hiçbir hastalık belirtilmemiştir. Bunun sebebi her türlü besinde bolca bulunmasıdır.

Ancak B5 vitamini eksikliğine bağlı bazı belirtilerin oluşabileceği kanıtlanmasa da varsayılmaktadır. Bunlar:



Sinir harabiyetleri
Solunum problemleri
Cilt problemleri
Artrit
Alerji
Doğumsal bozukluklar
Zihinsel yorgunluk
Baş ağrısı
Uyku bozukluğu
Kas spazmları, kramplar

B6 Vitamini

Pyridoxine olarak ta adlandırılan B6 vücutta depolanmayan ve suda eriyen bir vitamindir. Diyetle veya ek vitamin olarak mutlaka alınmalıdır.
Vücutta diğer birçok vitaminden daha fazla hayati fonksiyonları destekleyici rol oynar. Karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasında yer alır. Hormonlar, kırmızı kan hücreleri, sinir hücreleri, enzimler ve prostoglandinlerin oluşumunda rol oynarlar. Ayrıca B6 vitamini iştahımızı, ağrıya karşı duyarlılığımızı, uyku düzenimizi, ruh durumumuzu etkileyen serotonin adlı maddenin yapımında da etkili olmaktadır.B6 vitamini eksikliğinde ani uykusuzluk ve santral sinir sisteminin çalışmasında bozukluklar oluşmaktadır.

B6 vitamini bağışıklık sistemini güçlendirir, kolesterol birikimine engel olarak kalbi korur, böbrek taşı oluşumunu engeller. karpal tunel sendromu, adet öncesi gerginlik sendromu, artritler, allerjiler , geceleri oluşan bacak kramplarının tedavisinde de kullanılır.

Vitamin B6 eksikliği belirtileri:

Depresyon, kusma, anemi (kansızlık), böbrek taşları, dermatitler, uyuşukluk, bağışıklık sisteminin zayıflamasına bağlı olarak sık hastalanma gibi beleirtileri olabilir. Yeni doğanlarda B& vitamini eksikliğine bağlı olarak aşırı sinirlilik, huysuzluk; bazende kasılma nöbetleri görülebilir.

Ek vitamin B6 bulantı, sabah kusmaları ve depresyon tedavisinde kullanılabilir.

Başlıca Vitamin B6 kaynakları arasında muz, avakado, tavuk eti, patates, ıspanak, bezelye, bira mayası, havuç, yumurta, balık ve bütün hububatlar gelmektedir.

Önerilen günlük doz 2 mg dır.

Vitamin B6 zehirlenme yapabilen ender vitaminlerdendir. Günlük 500 mg a kadar güvenli olabilir ancak günlük 2 gr lık dozla sinir sisteminde geriye dönüşü olmayan bozukluklar ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca beyinde L-Dopa nın etkisini azaltabildiğinden L-Dopa tedavisi gören parkinson hastalarında kullanılmamalıdır.

B12 Vitamini

Kobalamin olarak ta adlandırılan B12 suda eriyen bir vitamindir. Diğer suda eriyen vitaminlerden farklı olarak vücut dokularında depolanabilir. Bu yüzden eksiklik belirtilerinin ortaya çıkması yıllar alabilir.
Vitamin B12 hayvansal gıdalarda bulunur.Karbonhidratlar, protein ve yağların işleme tabi tutulması için gereklidir. Özellikle sinir hücrelerinin büyümesi ve tüm hücrelerin tamirinde önemli rol oynamaktadır.Protein oluşumunda aminoasitlerin işlevinde rol oynamaktadır. Folic asit ile bileşimi sinir hücrelerinin kılıflarının korunabilmesi ve DNA sentezi için gereklidir; sinir iletilerini kolaylaştırır.

B12 vitamini ince barsaklarda emilir. Diyetle yetersiz alınım, bazı hastalıklar sebebi ile ince barsaklardan yetersiz emilim B12 vitamin eksikliğini oluşturur.

Hafif derecede B12 eksikliği çok sık görülür. Uyuşukluk, unutkanlık, sabahları yataktan yorgun kalkma gibi belirtiler verir.

Ağır vitamin B12 eksikliğinde ise sinir fonksiyonlarının bozulduğu kronik hastalıklar ortaya çıkmaktadır. alıcı sinir harabiyetine yol açabilir.

Yaş ilerledikçe vitamin B12 eksikliğinin görülme sıklığı artmaktadır. Araştırmalar 65 yaşın üstündeki kişilerin yaklaşık % 40 ında vitamin B12 eksikliği olduğunu göstermektedir. Bu yaşlarda görülen bazı zihinsel bozukluklar ve depresyonun bu nedenle oluşabileceği düşünülmektedir. Alzheimer hastalığına benzer belirtiler verebilir ve eksiklik uzun yıllar sürerse zihinsel bozulma geriye dönüşümsüz hale gelebilir.

Asetilkolin üretimini arttırdığı ve beyinde sinir iletimini düzenlediği için Alzheimer hastalığında koruyucu rolü olabileceği düşünülmektedir.

Folik asit ile birlikte doğum defektlerini önlemekte önemli rol oynar. Yine folik asit ve B6 vitamini ile birlikte kalp hastalıklarını ve damar tıkanıklığını önleyici rol oynamaktadır.

Çocuklarda görülen astımların, depresyonun, şeker hastalığına bağlı nöropatilerin, düşük sperm sayısı ve spermlerdeki hareket yetersizliğinin tedavisinde de B12 vitamini kullanılmaktadır.

HIV pozitif kişilerin % 35 inde vitamin B12 eksikliği olduğu bulunmuştur. Yararı tam olarak kanıtlanamasa da AİDS tedavisinde vitamin B12 eklenmektedir.

Vitamin B12 Kaynakları:

Dana eti, dana karaciğeri,böbrek,süt ve süt ürünleri, peynir, yumurta, midye, dil balığı, ringa balığı, uskumru, sardalya B12 vitamini içeren yiyeceklerdir. Sebzelerde ise B12 vitamini bulunmaz.
Vitamin B12 nin kanıtlanmış yararları:
Normal büyüme gelişmede olumlu rol oynar.
Sinir hasarlarında tedavi edici rol oynar.
Pernisiyöz anemi tedavisinde kullanılır,
Mide barsak sisteminin bir kısmı cerrahi olarak çıkartılmış hastalarda oluşabilecek B12 vitamin eksikliğine bağlı belirtileri önler.
Vejeteryanlarda ve birtakım emilim bozukluğu olan hastalarda oluşabilecek B12 vitamin eksikliğine bağlı belirtileri önler.
Bağışıklık sistemini ve sinir sistemini güçlendirir.
Vitamin B12 nin kanıtlanmamış ancak olası yararları:
Akıl ve sinir hastalıklarında faydalı olabilir.
Mikrobik hastalıklara karşı direnci arttırır.
İştahı arttırır.
Ortalamanın altındaki boy uzunluklarında yararlıdır.
Öğrenme ve bellek kapasitesini geliştirir.
Enerjiyi arttırır.



A Vitamini

A Vitamini yağda eriyen vitaminlerdendir.Balıkyağında, karaciğerde, tereyağı ve kremada, peynirde, yumurta sarısında bulunur.Sonradan A vitamini (retinol) ne dönüşecek olan Beta Karoten ve diğer karotenoidler ise yeşil yapraklı ve sarı sebzelerde ve tahıllarda bulunur.A vitamini karaciğerde depolanır. Isıya karşı sabit ve pişirilmeye dayanıklıdır.Yüksek miktarlarda alınması toksik reaksiyonlara (zehirlenme) neden olabilir. Vitamin A miktarı Retinol *****alant ile ölçülür
Vücuttaki Fonksiyonları:

Sağlıklı deri ve saçlar için gereklidir.
Diş, dişeti, ve kemik gelişiminde önemli rol oynar
Normal iyi görme de ve gece görme de etkilidir.
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
Akciğer, mide, üriner sistem ve diğer organların koruyucu epitelinin düzeninde rol oynar.
Eksiklik Belirtileri
Gece körlüğü
Xerophthalmia ( korneanın anormal kuruması ve kalınlaşması = göz kuruluğu)
Bağışıklık sisteminin zayıflaması, enfeksiyonlara elverişli hale gelme
Akne (sivilce) oluşumunda artış
Yorgunluk
Diş, diseti ve kemiklerde deformiteler
Aşırılık ve Zehirlenme Belirtileri
Karaciğer bozuklukları
Mide bulantısı ve kusma
Saç dökülmesi (saçlar çabuk kopar)
Baş ağrısı
Eklem ağrıları
Dudak çatlamaları
Saç kuruluğu
İştah kaybı



Beta Karoten Aşırılığı ve Zehirlenme Belirtileri

Avuçlarda ve ayak tabanlarında ciltte sarı-kavuniçi renk değişikliği.

Çocuklarda zehirlenme 300000 Retinol *****alant A vitamini alımıyla oluşur. Yetişkinler de ise genellikle günde 100000 Retinol *****alant A vitamininin aylar boyu alınması ile oluşur.

Yetişkin Erkeklerde Vitamin A gereksinimi 1000 Retinol *****alant Yetişkin Kadınlarda Vitamin A gereksinimi 800 Retinol *****alantdır.

D Vitamini

D Vitamini yağda eriyen vitaminlerdendir. Daha çok iki şekilde bulunur.Bunlardan aktif ergosterol, kalsiferol ve D2 vitamini gibi adlarla da bilinen ergokalsiferol ışınlanmış mayalarda bulunur.Aktif 7-dehidrokolesterol ve D3 vitamini gibi adlarla da anılan kolesalsiferol ise insan derisinde güneş ışığı ile temas sonucu meydana gelir ve daha çok balık yağında ve yumurta sarısında bulunur. Isıya karşı sabit ve pişirilmeye dayanıklıdır.Yüksek miktarlarda alınması toksik reaksiyonlara (zehirlenme) neden olabilir.

Vücuttaki Fonksiyonları

İnce barsaklardan kalsiyum ve fosforun emilimini düzenleyerek kemik büyümesi, sertleşmesi ve tam üzerinde etkili olur.
Raşitizmi önler
Böbrek hastalıklarında düşük kan kalsiyumu seviyesini düzenler.
Postoperatif kas kasılmalarını önler.
Kalsiyumla birlikte kemik gelişimini kontrol eder.
Bebekler ve çocuklarda kemik ve dişlerin normal gelişme ve büyümesini sağlar.



Henüz kanıtlanmamış olası etkileri:

Artrit, yaşlanma belirtileri ,sivilce,alkolizm, kistik fibrozis uçuk ve herpes zoster tedavisi, kolon kanserinin önlenmesi

Vitamin D alınımına dikkat edilmesi gereken durumlar:

Güneş ışığı bakımından yetersiz bölgelerde yaşayan çocuklar.
Yetersiz gıda alan ve fazla kalori yakan kişiler
55 yaşın üzerindekiler, özellikle menapoz sonrası kadınlar.
Emziren ve hamile kadınlar.
Alkol veya uyuşturucu kullananlar.
Kronik hastalığı olanlar, uzun süredir stress altında olanlar yakın geçmişte ameliyat geçirmiş olanlar.
Mide-barsak kanalının bir kısmı ameliyat ile alınmış olanlar.
Ağır yaralanma ve yanığı olan kişiler.



Eksiklik Belirtileri:

RaşitizmÇocuklarda D vitamini eksikliği ile oluşan hastalık)Çarpık bacaklar, kemik veya eklem yerlerinde deformasyonlar, diş gelişiminde gerilik, kaslarda zayıflık, yorgunluk, bitkinlik
Osteomalazi (yetişklerde D vitamini eksikliği ile oluşan hastalık) kaburga kemiklerinde,omurganın alt kısmında, leğen kemiğinde, bacaklarda ağrı, kas zayıflığı ve spazmları, çabuk kırılan kemikler.Aşırılık ve Zehirlenme Belirtileri
Yüksek kan basıncı
Mide bulantısı ve kusma
Düzensiz kalp atışı
Karın ağrısı
İştah kaybı
Zihinsel ve fiziksel gelişme geriliği
Damar sertliğine eğilim
Böbrek hasarları

E Vitamini

E Vitamini yağda eriyen vitaminlerdendir.Alfa,beta,gama ve delta tokoferolleri içerir. Bitkisel yağlar ve buğday tanesi en iyi kaynağıdır. Isıya karşı sabit ve pişirilmeye dayanıklıdır.
Vücuttaki Fonksiyonları

En iyi Antioksidandır.Hücre zarı ve taşıyıcı moleküllerin lipid kısmını stabilize ederek hücreyi serbest radikaller, ağır metaller, zehirli bileşikler, ilaç ve radyasyonun zararlı etkilerinden korur.

İmmun sistemin aktivitesi için gereklidir.Timus bezini ve alyuvarları korur.Virütik hastalıklara karşı bağışıklık sistemini geliştirir.

Göz sağlığı için hayati önem taşır.Retina gelişimi için gereklidir.Serbest radikallerin katarakt yapıcı etkilerini önler.

Yaşlanmaya karşı koruyucudur.Serbest radikallerin dokular, deri ve kan damarlarında oluşturduğu dejenaratif etkiyi önler.Yaşlanmayla ortaya çıkan hafıza kayıplarını da önleyici etkisi vardır.

Eksiklik Belirtileri

Çocuklarda hemolitik anemi ve göz bozuklukları

Yetişkinlerde Dengesiz yürüme, konsantrasyon bozukluğu, düşük tiroid hormonu seviyesi, sinir harabiyeti, uyuşukluk, anemi, bağışıklık sisteminde zayıflama.

E vitamini eksikliğinde kalp hastalıkları ve kanser riski artmıştır.

K Vitamini

K Vitamini yağda eriyen vitaminlerdendir.Kan pıhtılaşmasında önemli rol oynar. Lahana, karnıbahar, ıspanak ve diğer yeşil sebzelerde, soya fasülyesi ve tahıllarda bulunur.Genellikle vücutta barsak bakterileri tarafından sentez edilir.
Vücuttaki Fonksiyonları

Kan pıhtılaşmasını sağlar.

Bazı çalışmalar özellikle yaşlılarda kemkleri güçlendirdiğini göstermektedir.

Pıhtılaşmada ve kemik yapımında kalsiyum'a yardımcıdır.

Eksiklik Belirtileri

Kontrolsuz kanamalara neden olan K vitamini eksikliği malabsorbsiyon hastaları hariç ender görülür.Doğumdan sonraki ilk 3-5 gün içerisinde barsak florası henüz tam gelişmemiş olduğundan K vitamini eksikliği vardır.

Günlük Vitamin K ihtiyacı:

Genellikle sebzelerle alınan günlük 60-85 mg. herhangi bir eklemeye gerek kalmadan yeterli olmaktadır
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

AĞLAMAK İYİDİR


Fransız psikiyatr Patrick Lemoine, Gözyaşlarının Cinsiyeti adlı kitabında, ağlamanın depresyona iyi geldiğini belirtiyor.


Lemoine, kadınların erkeklere oranla daha çok ağladıkları için duygularını da daha iyi kontrol altında tutmayı başardıklarına inanıyor.


Fransız uzman, gözyaşlarının duyguların bir çeşit iletişim yolu olduğu, kızgınlık, korku, öfke, mutluluk ve üzüntünün gösterilmesinde önemli bir araç vazifesi gördüğünü düşünüyor.


Psikiyatr Patrick Lemoine a göre, erkekler de ağlamayı becerebilseler şiddet kullanma ve alkolizm tehlikesinden kısmen kurtulabilecek ve kendileriyle daha barışık yaşayabilecek.


Doktor Lemoine, 21. yüzyıl erkeğinin, ağlamanın hüner sayılmadığı bir kültür ortamında yetiştirildiğini, oysa ortaçağda erkeklerin ağlamasının yadırganacak bir durum değil, doğal bir tepki olarak görüldüğüne dikkat çekiyor.


Lemoine, hormonal etkenlerin, kadınların erkeklere oranla daha fazla ağlamasında etkili olduğunu da düşünüyor
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

AEROBIK EGZERSIZ


Aerobik egzersizi, geniş kas guruplarını kullanarak, düşük şiddetli uzun süreli aktivite olarak düşünün.

Aerobik aktivite; yürüyüş, bisiklet, jog, yüzme gibi aktiviteleri içerir. Anaerobik aktivite kısa süreli yüksek şiddetli çalışmalardır. Tenis, ağırlık kaldırma, kısa süreli hızlı koşular, futbol, basketbol, henbol gibi aktivitelerde anaerobi hakimdir.

Şayet bu tür çalışmalara yeni başlıyor iseniz, yürüyüş-hızlı yürüyüş başlanmak önerilir, bu tür aktivite haftada 5-6 kere 1 saatten az olmamak kaydıyla uygulanmalıdır. Bir hafta sonra çok düşük tempoda koşuları programınıza alabilirsiniz. Koşuların tempo ayarlamasının önemli olduğunu belirtmiştik. Diğer yöntemlerin yanında, koşu hızını ayarlamak için; solunum sıklığından yararlanılır, şöyle ki; koşu, rahatça soluk alıp verebileceğimiz bir tempoda gerçekleşmelidir. En kolay tempo ayarlama adım sayısı ile yapılır, 4-5 adımda yavaş yavaş soluk alınır, göğüs kafesi şişirilir, yine 4-5 adımda yavaş yavaş karın kasları kasılarak soluk verilir. Bu davranış solunum kaslarının güçlenmesine ve daha etkili solunuma olanak sağlar. Bu davranış biçimi ayni zamanda "solunum eğitimi" çalışmasıdır. Akciğerlerdeki havayı çok az yenileyebildiği için, kısa süreli sık solunum yapmak önerilmez.

Çalışmalar bu şekilde mi devam edecek? İnsan organizması mükemmel bir yapıya ve eşi benzeri olmayan sistemlere sahiptir. Bilinçli ve düzenli yüklenmeler ile onun kapasitelerini artırabilirsiniz, aşırı yüklenmeler ile tüm sistemleri felçe uğratabilirsiniz. Satın aldığınız bir araba saatte 200 km sürat yapıyorsa, 5 sene sonra saatte 201 km hız yapmaz, belki de daha düşük bir hız yapacaktır. Oysa ki, spor branşlarında dünya rekorları devamlı yenilenmektedir. Bu bilimsel ve düzenli çalışmalar ile sağlanmaktadır. Kısaca, sağlıklı gelişim için uygulanacak yüklenmeler azar azar giderek artan yoğunlukta olmalı, organizma yükleri "sindirmeli" dir.

İlerleyen çalışmalarda, hızınızı, azar azar, eforunuzun sınırlarına kadar, derin ve hızlı nefes alacak duruma gelinceye kadar ya da bu durumu sürdüremeyeceğinizi düşünene kadar artırın. Bu noktaya kadar her şey aerobiktir ki onun anlamı; enerji eldesi oksijenin varlığında gerçekleşiyor demektir. Eğer egzersiz yoğunluğunu arttırmayı sürdürürseniz, anaerobik enerji üretimine baş vurursunuz, bu anda solunum sıklığı artar ve kanda laktik asit birikimi başlar. Bu durumda egzersizi kesmek zorunda kalabilirsiniz. Laktik asit hem bir enerji taşıyıcı ve hem de şiddetli eforun ürettiği, artan çalışma yoğunluğunu gösteren bir işarettir.

Aşırı eforun ürettiği laktik asit ve yüksek düzeydeki karbondioksitle beraber yüksek solunum, genel rahatsızlık ve stres duygusu oluşur. Aerobik egzersiz, çok sözü geçen anaerobi eşiğin altındaki egzersiz olarak tanımlanabilir.

Glikoz molekülünün aerobik metabolizması anaerobikten çok daha verimlidir; aerobik metabolizma, 1 mol glikozdan 38 yüksek enerji bileşimli adenosine trifosfat (ATP) adlı moleküller üretirken, anaerobik metabolizma sadece 2 molekül üretilir ve aerobik metabolizma daha az laktik asit üretir. Yani aerobik egzersiz daha hoş ve dinlendiricidir, sıkmaz ve aşırı yormaz. Birikmiş yağların aerobik kullanımı ilerleyen efor periyotlarında gerekli enerji için uygun bir rezerv oluştur. Aerobik egzersiz, uygun bir şekilde birkaç dakikadan saatlerce uzatılabilir. Orta düzeyde aerobik egzersiz esnasında, bir söyleşi de yapılabilir.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

AEROBIK EGZERSIZIN YARARLARI


Diğer yararları yanında, aerobik egzersizin en önemli yararları kalp-damar sistemi üzerinedir;

-durağan bir yaşam sürenler, hareketli bir yaşam sürenlere göre 6 kez daha fazla kardiyak rikse sahiptirler,

-kan "kötü" kolesterol düzeyi azalır, "iyi" kolesterol düzeyi artar,

-vücut yağı kontrol edilir (kuvvet antrenmanı ile birlikte aerobik egzersiz ve özel diyet vücut yağını azaltır),

-vücudun direnci yorgunluğa ve fazla enerji gerektiren işlere karşı artar,

-kasların formu ve yağsız vücut kitlesini artar,

-tansiyon düşer ve iyi bir uyku düzeni sağlanır,

-vücudun genel direnci artar,

-kemik, tendon ve ligamentleri güçlenir, -yüksek bir emosyonel denge ve pozitif görüş açısı oluşur.

Uzun süreli çalışmalar sonucunda, her 10 yılda, bireyin genel form düzeyi % 8-9 oranında azalmakta olduğu gözlenmiştir. Aktif insanlarda bu oran % 4 tür. Antrenmanlı bireylerde düşüş oranı % 2 dir (veya daha az ). Fazla kilo ve beden yağlarından sakınıldığında, dinçlikte azalma minimize olur. Dr. Paul Davis dinçlikteki azalmada en önemli faktörün vücuttaki yağ oranının yükselmesi olduğunu açıklar.

Kalp-damar sisteminin antrenmanı, maksimal kardiyak frekansın %60-90 arası, aerobi ortamdaki koşular ile sağlanır, kuvvet antrenmanları ya da diğer anaerobik ortamdaki antrenmanların sisteme katkıları çok azdır ya da yoktur.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

AFFETMEYİ BİLENLER DAHA SAĞLIKLI

Amerikalı bilim adamlarına göre, affetmesini bilen insanlar hem ruhen hem de bedenen daha sağlıklı...


Stanford Üniversitesi nde görevli bilim adamı Frederic Luskin ve ekibi, San Francisco kentinde oturan 259 kişi üzerinde araştırma yaptı. Denekleri 6 kez 1,5 saatlik oturumlara çağıran bilim adamları, bu oturumlarda katılımcıların affetmeyi öğrenmesini sağladılar.


Araştırma çerçevesinde kötü anılarını konuşarak paylaşan denekler,daha sonra kendilerine zarar veren kişileri canlandırarak içlerinden onlarla konuştular.


Kendilerine zarar veren kişileri affeden katılımcıların çoğu, deney sonrasında daha az acı duyduğunu belirterek, stresten kaynaklanan sırt ağrısı, uykusuzluk ve mide ağrısı gibi ruhsal ve fiziksel belirtilerin de önemli ölçüde azaldığını kaydetti.


Deneklerin çoğu, gelecekte meydana gelebilecek benzer olaylarda tekrar affetmeye hazır olduğunu da söyledi. Deney için, fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalanlar değil, hakarete uğrayan kişiler seçildi.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

ALIŞVERİŞ VE ÇOCUKLAR


Dünyanın en büyük pazar araştırması şirketinden Millward Brown tarafından yapılan araştırmada, çocukların, ebeveynlerinin yaptığı alışverişi yönlendirdiği ortaya çıktı.


Millward Brown Türkiye’den yapılan açıklamada, şirketin BRANDchild adlı kitap için yaptığı araştırmaya göre çocukların, ebeveynlerinin hangi markaları satın almaları gerektiği konusunda fikirlerini aileleriyle paylaştıklarının görüldüğü belirtildi.


Araştırma kapsamında, ABD, Brezilya, Almanya, İspanya, Hindistan, Çin ve Japonya’da 1920 kentli çocukla yüzyüze görüşüldü. Araştırmaya göre, 9-14 yaş arasındaki her 3 çocuktan 2’si, anne ve babalarının otomobil, moda markaları, cep telefonları gibi pahada ağır alışverişlerini etkiliyor.


İlginç sonuçlardan birisi de, çocukların yarısının son modayı takip etmeyi sevdikleri ve giyimlerinin kimliklerini yansıttığını söylemeleri. Erkeklerin yüzde 45’inin, kızların da yüzde 55’inin moda tutkunu olduğu belirlenmiş.


Millward Brown Grubu Stratejik Planlama ve Gelişim Direktörü Nigel Hollis, çocukların hane alışverişi üzerinde belli oranda etkileri olduğunu tahmin ettiklerini, ancak etkinin bu kadar büyük olmasının kendilerini şaşırttığını belirtti.


Millward Brown Türkiye Genel Müdürü Betül Khan yaptığı değerlendirmede, araştırma sonuçlarının, yerel ve uluslararası markaları pazarlama anlayışını geliştirmeye zorlayacağını vurguladı.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

ALIŞVERİŞTE KADININ SÖZÜ GEÇİYOR


Araştırmalara göre, alışverişlerin yüzde 80 ine kadınlar karar veriyor. Televizyon reklamları da alışverişlerde etkili oluyor


Aile için yapılan tüm alışverişlerde yüzde 80 oranında kadınların söz sahibi oldukları belirlendi. Kadınlar, evi güzelleştirmek amacıyla yapılan satın almaların yüzde 60-75 ini de bizzat kendisi yapıyor. Kadınların, erkeklere oranla televizyon reklamlarını çok daha dikkatle izledikleri de saptandı.


Tüm bu gerçekler göz önüne alındığında, kadınlar satıcılar açısından asıl hedef kitleyi teşkil ediyorlar. Kadınların etkiledikleri alışveriş hacmi, Amerika da ulusal gelirin yüzde 66 sını oluşturuyor. Bu konu Kadınlara Mal Pazarlama adlı kitabın yazarı olan Martha Barletta tarafından da doğrulandı. Erkeklerin televizyonlarda reklamlar başlayınca derhal kanal değiştirdikleri, buna karşın kadınların reklamları ilgi ve sabırla izledikleri ifade ediliyor. Kadınların en fazla ilgi duydukları reklamlar arasında otomobil, evi güzelleştirecek mallar ve mali hizmetlerle ilgili reklamlar bulunuyor.


Bu gerçeklerden yola çıkan reklam firmaları da, şimdilerde, otomobil reklamlarında bile daha fazla kadın manken kullanmaya başladılar. Kadınlar ayrıca, yatırımlarına da önem veriyorlar ve bu gerekçeyle finansal hizmet veren kurumlara ilgi gösteriyorlar.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

ANTREMAN


Antrenman seansı, çalışmaya ayrılan zaman süresi olarak tanımlanır. Fizyolojik yararları üst düzeye çıkarmak için bazı kurallara uymak gerekir. Şöyle ki; bu süre ısınma (hazırlık), ana bölüm ve bitiş olarak bölünmelidir.

Isınma; gelecek olan çalışmalara organizmayı fiziksel, fizyolojik ve psikolojik olarak hazırlamayı amaçlar. Vücudun istirahat durumundan çalışma durumuna geçişini kolaylaştırır. Çalışma süresinin 1/10 bir süreyi içermelidir. Yani 50 dakikalık bir seans için en az 5 dakika ısınmak gerekir.

Şayet seans yalnızca yürüyüşten oluşacaksa ısınmaya gerek yoktur, yürüyüş organizmanın olağan aktivitesidir. Isınma eklemleri, kasları ve dolaşım-solunum sistemini uyaran egzersizleri içermelidir. Bunun için 3-4 dakikalık yavaş koşu sonrası üst üyelerden başlayan ve tüm kas guruplarına yönelik esneklik hareketleri yapılmalıdır.

İyi bir ısınma sonucu;

-kasların esnekliği artar,

-eklem hareketliliği artar,

-solunum-dolaşım sistemi çalışmaya hazır hale gelir,

-enerji üretimi için gerekli enzimlerin aktiviteleri iyileşir.

İyi bir ısınma belirtileri;

-kalp ritminde yükselme,

-solunum frekansında artış,

-hafif terleme,

-soyunma ihtiyacı.

Isınma miktar ve kalite olarak ideal düzeyde olmalıdır;

-yetersiz ısınma; yaralanma riski taşır,

-aşırı ısınma; enerji depolarının tükenmesi sonucu, yorgunluğa yol açar.

Sabah yapılacak olan ısınma seansı öğleden sonrakinden daha uzun olmalıdır. Genel olarak, yaşlı bireyler gençlere göre daha uzun bir süre ısınmalı ve ısınma hareketlerinin hızını yavaş yavaş artırmalıdırlar. Isınma bir taraftan sağlığı korur diğer taraftan sportif performans kapasitesini yükseltir.

Ana bölüm; yapılmak istenilen çalışmanın uygulanacağı bölümdür, antrenman seansının en zor aktiviteleri bu bölümde yer alır. Yürüyüş ya da çok hafif tempo (jog) koşularda göz önüne alınmaz. Fakat kas formunu kazanma ve maksimal kardiyak frekansın önemli bir yüzdesi ile koşmak düşünülüyorsa iyi bir ısınmadan sonra bu bölüme geçilir.Bu bölüm sportif yarışma amaçlı antrenmanlarda çok önemli özellikler içerir, zira orada bir çok kondisyonel özelliğin ard arda, sistematik olarak antrenesi gerekir. Sağlık amaçlı antrenmanların ana bölümü, bir yada iki kondisyonel özelliğin gelişimini hedefler; aerobi kapasite ve kas formu kazanma (kas yapma) antrenmanı.

Şayet bir antrenman seansında bu iki özellik aynı anda antrene edilecekse, sıralamada önce kas formu sonra aerobi kapasite çalışması yer almalıdır.

Bitiş; antrenman seansının sonunda ye alan 5-10 dakikalık bir "toparlanma" süresidir. Tüm seansda elde edilen fizyolojik kazançlar burada pekiştirilir. Çok yavaş olorak uygulanan rahatlatıcı jimnastik hareketlerini ya da biraz hızlı tempo yürüyüşü içerir, hızlı ve zor hareketlerden kaçınılmalıdır. Bu bölümde organizmaya bol oksijen sokularak olası oksijen açığı kapatılır, biriken laktik asit elemine edilir, bir sonraki seansa daha zinde olarak vücudumuz hazır duruma gelir; kas ağrıları oluşmaz.

Şayet seans sonu hızlı hareketler uygulanırsa, ilave laktik asit oluşacağından vücudun toparlanması gecikir.

Uyarı;

Yemek; antrenman öncesi yemek en az 3,5 saat önce yenilmiş olmalı, antrenman sonrası yemek ise 1 saat toparlanma sonrası alınmalıdır.

İçecekler; su, çalışmadan yarım saat önce bir bardak ve çalışma esnasında küçük miktarlarda alınabilir. Kilo alma konusunda, yanlış kanaat olarak, çok terleme ve su içmeme gibi düşünceler vardır. Fazla terleme ile kilo verilmez çünkü ter ile yağ atılmaz, organizmanın % 60 ı su dur, hücre faaliyetleri için su elzemdir, efor esnasında ve sonrası kaybedilen su miktarı alınmalıdır. Bu düşüncenin sonucu olarak fazla terlemek için vücuda "naylon" sarmanın da bir anlamı yoktur.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

AYAKKABI ALIRKEN TOPUĞUNA DİKKAT EDİN


Ayak sağlığının korunması için kısa ve geniş topuklu ayakkabıların tercih edilmesi gerektiği belirtiliyor.


Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Baktır, ayakkabıların yeri daha iyi kavraması için mümkün olduğu kadar geniş topuklu olması gerektiğini kaydetti.


Erkek ayakkabılarında topuğun boyunun 2-3 santimetreyi, kadınlarda da 3-4 santimetreyi geçmemesi gerektiğini belirten Baktır, şu bilgileri verdi: Topuk ne kadar geniş olursa birim alana düşen yük, o kadar azalır. Bu da ayak sağlığının korunmasında önemli rol oynar. 7-8 santimetre uzunluğunda topuğu bulunan ayakkabı, birim alana düşen yükü artırır ve yükü ayak uçlarına bindirir. Bu da hallux valgus denilen çıkıntılı başparmak sakatlanmasına neden olur. Ayrıca, biyomekanik vücut dengesinin bozulmasına bağlı olarak ayakta kalıcı ağrı ve fonksiyon bozukluklarına yol açar. Topuksuz ayakkabılar ise düztabanlığa sebep olur. Baktır, ayakkabıların ayak tarak kemiğini sıkmaması gerektiğine işaret ederek, ayakkabıda ayağın yerleştiği kısmın, burun sivri bile olsa geniş olması gerektiğini bildirdi.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

BAHAR YORGUNLUĞU


Uzmanlar, hareket etmeyi, bol güneşlenmeyi, yürüyüş yapmayı ve b ve c vitamini almayı öneriyor.


Göğüs ve kalp hastalıkları uzmanları, psikiyatrisiler ve diyetisyenler, bahar aylarında ısınan havaların özellikle romatizma, astım, kalp, mide ülserleri ve hipertansiyon gibi rahatsızlıkları bulunanları etkileyebileceğini belirterek, önlem alınmasını istiyor.


Uzmanlar, bahar aylarında insan metabolizmasında oluşan değişikliklerin beraberinde yorgunluğu da getirdiğine işaret ederek, bahar yorgunluğunun bir hastalık olarak tanımlanmadığını ama önlem alınmazsa kronikleşebileceğini kaydediyor.


Uzmanlara göre, havaların yavaş yavaş ısınmasıyla birçok kişide halsizlik, yorgunluk, eklem ağrıları, uyku isteği gibi ortak şikayetler görülüyor. Bu yakınmaların çoğu bahar yorgunluğuna bağlanıyor. Bu yorgunluğa bağlı olarak kalp ve romatizma hastalarında yakınmaların arttığı da belirtiliyor.


Havadaki elektrik artıyor


Uzmanlar, bahar mevsiminde havadaki elektrik yükünün arttığını, bu yükün iyonlar aracılığıyla taşındığını belirterek, pozitif ve negatif değerde iki tür iyondan pozitif olanlar arttıkça vücuda zindelik geldiğini, negatif yüklü iyonların artmasının ise yorgunluk, halsizlik ve gerginliklere neden olduğunu ifade ediyor.


Uzmanlara göre, havadaki elektrik yükü şehirlerde daha fazla görülüyor ve taşıtların havayı kirletmesi, sanayi atıkları, trafik elektrik yükünü artırıyor.


Elektrik yükünün yoğunluğu, bahar mevsiminde sinir gerginliğini ve stresi tırmandırıyor. Bu durum, damarlardaki büzülmeyi artırıyor. Damarlardaki büzülme midede olursa ülsere bile neden olabiliyor.


Diyetisyenler ise bahar mevsiminde sebze ve meyvelerin yanı sıra bol sulu gıdalar yenmesini öneriyor. Çünkü meteorolojik değişiklikler yüzünden vücuttaki su oranında bozukluklar görülebiliyor.


Önlemler


Baharda vücudun daha çok vitamin ve minerale ihtiyacı olduğunu belirten uzmanlar, şu uyarılarda bulunuyor:


-Vücut özellikle de B ve C vitaminleri ile potasyuma ihtiyaç duyar. B ve C vitaminleri sebze ve meyvelerde, potasyum da domates, patates ve kayısıda bol miktarda bulunur. Bu nedenle meyve, sebze, patates, kayısı tüketimini artırın.


-Günde 3 litre su için. Yemek yemeden ve yatmadan önce azar azar içerek vücudunuza ihtiyacı olan suyu sağlayın.


-Uyku ritmine dikkat edin. Rahat bir uyku için yatağa girmeden önce günlük bütün stres nedenlerinizi aklınızdan uzaklaştırın. Hoşunuza giden konuları düşünün veya hoşlandığınız bir film seyredin.


-Hareket edin, bol bol güneşlenin, yürüyüş yapın.


-Alkol kullanıyorsanız, mümkün olduğunca azaltın. Çünkü yorgunluktan kurtulmak için alkole sarılmak çözümü zor problemleri ortaya çıkarabilir
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

CALIŞMA MASANIZI DÜZENLİ TUTUN


Logitech şirketinin yaptırdığı araştırmada, Avrupa çapında yüzlerce çalışma masası mercek altına alınarak, sahiplerinin kişilikleri incelendi.


Psikolog Cary Cooper, araştırma sonucunda, büro animatörü, düzen fanatiği, ailesine düşkün tutarlı kişi, tasarım aşığı lider ve kaosun hakim olduğu dahi olmak üzere toplam 5 ayrı kişilik tespit etti.


Araştırmada büro animatörü olarak tanımlanan kişiler masalarına sürekli yeni ve ilgi çekici eşyalar koyarlar. Büro animatörleri eğlenmekten hoşlanır, güler yüzlüdür, takım çalışmasını sever ve takımı birarada tutar, fakat çoğu zaman ciddiye alınmamaktan şikayet eder.


Masaları düzenli ve temiz olan düzen fanatikleri, güvenilir, fakat duygularını gizleyen kişiliğe sahip.


Masalarına çocuklarının, eşlerinin ve arkadaşlarının fotoğraflarını ve hatıra olarak verilen eşyaları koyan ailesine düşkün tutarlı kişiler ise vefalı, ailesine ve arkadaşlarına değer verir.


Tasarım aşığı lider tipinin masasında özgün stil ve yüksek teknoloji ürünü eşyalar dikkati çeker. Bu kişiler, tuttuğunu koparır, profesyonel çalışır, fakat duygularını dile getirmekten kaçınır.


Kaosun hakim olduğu dahi olarak adlandırılan insanların masaları çok düzensizdir. Önlerinde kitapların ve dosyaların dağ oluşturduğu bu kişiler, araştırmaya göre, heyecanlı ve spontane, fakat güvenilmez olabiliyor. Araştırma sonucunda, çalışma masası düzeninin, iş hayatında yükselmeyi de etkilediği ortaya çıktı.


Araştırmaya katılan üst düzey yöneticilerin yüzde 70 inin çalışma masası düzenli olan kişileri tercih ettiği ve yüzde 55 inin çalışma masası düzensiz olan kişilerin güvenilmez ve dikkatsiz olduğunu düşündüğü belirtildi.
 
---> Diyet ve dengeli beslenme Bilgiler

ÇALIŞMA ORTAMINIZ SAĞLIKLI MI ?

Sağlıksız çalışma ortamları başağrısı, mide bulantısı, göz yanması gibi rahatsızlıklara neden olabiliyor


Günün önemli bir kısmının geçirildiği büroların, insanı zehirleyebileceği artık kesin. Uzun zaman kesilmeyen başağrıları, mide bulantısı, kaşıntı, saç dökülmesi, göz yanması ya da boğaz ağrıları ile sürekli asabilik ve yorgunluğun büro ort******* kaynaklanabiliyor.


Ayrıca işyerindeki klima, sunta kaplı mobilyalar, halı tutkalı, PVC yer döşemesi, bilgisayar, tutkal, yapay ışığın insanı zehirleyebileceği belirtiliyor.


- Aşağıdaki sorulara verdiğiniz cevaplar çoklukla Evet ise sağlığınız tehlikede demektir:


- İş arkadaşlarınız sürekli aynı sağlık sorunlarından şikayet ediyor mu?


- İş yerinizde klima cihazı var mı?


- İş yeriniz yeni bir büroya taşındıktan sonra ya da boyandıktan sonra şikayetlerinizde artış oldu mu?


- Büronuzdaki mobilyalar sunta kaplı mı?


DEKOR ÇOK ÖNEMLİ


- Çalıştığınız mekanda iç dekorasyon amacıyla ahşap koruyucu maddeler, izolasyon köpükleri, halı tutkalı, sert köpük plakalar, suni deri, vinylex, PVC yer döşemesi, izolasyon kağıtları ya da plastik duvar kağıtları kullanıldı mı?


- Çalışma odanızda bilgisayar, fotokopi makinesi, monitör, bilgisayar yazıcısı gibi aletler bulunuyor mu?


- Tutkal, ispirto, kalem, sıvı daktilo silgisi gibi malzemelerle fazla haşır neşir olur musunuz?


- Büronuzda çalışırken burnunuza temizlik malzemelerinin kokusu gelir mi?


- İşyerinde eve kıyasla daha mı çok susarsınız?


- Büronuz yapay ışıkla mı aydınlanıyor?


- Hafta başı işe geldiğinizde pencere diplerinde ölü böceklere rastlıyor musunuz?


- Büronuzdaki çiçekler iyi bakılmalarına karşın soluyor mu?


- Şikayetleriniz tatildeyken ya da başka nedenlerle iş yerinden uzak kaldığınızda azalıyor mu?


Bu soruların yarısından fazlasıa evet diyorsanız, vakit kaybetmeden bir aile hekimine başvurmanız yerinde olacaktır
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst