Derinden Kanarım...

Slam_Jam

Kayıtlı Üye


ALTINDA Nickim OLanLar Bana Ait Tir OLMayanLar Alıntıdır
YanLış Anlamaları Engelleyim​



Dünya toz duman içinde...
Yar bende bedende bir ateş var içimde...
Yardım et birtanem..
Sevdan bir ateş bende...
Olmasada sende..

Gözyaşım gözLerin..
Hislerim aşkın...
Sen bende, bir bedende cansın..
Unutma son kez biLe olsada..
Gece siLerse resmini..
AydınLık ulaşırsa karanLıqa..
Yinede unutma seni seviyorum Bebeqimm...​
 
git..!seni affetmeyi çıkarttım lugatımdan..!
git artık...ne bekliyorsun daha,git!...kapıyı çek ve bekleme orada..

bu sefer ardından seslenmeyeceğim "dön hadi aşkımm.." diye,merdivenin altında beklediğini bilerek..
git!çok kanattın,çok yara açtın git..gözlerimin yeşilini bulandırdın...kan akıttın yeşilime git...bu sefer bende kalmayacak büyüklük ve bu sefer alacağım olsun demeyeceğim..sana değmeyecek bu sefer...

bilsen ne kadar çok çaldın gülüşümden,ne kadar eksilttin çocuk yanlarımı...yıktın,dağıttın..bense hep çocuktum..masumdum hatalarına körebe oynayacak kadar..saflığımla oynadın..git!

ne kadar da körmüşüm meğer..sen yanımdasın diye hiç hissetmemişim çaldıklarının yokluğunu!hiç bir şeyi hissetmemişim...

başkasının koynuna girdiğini hissetmemişim!!...oysa ne çok severdim kokunu..onu başkasına sattığında anlamıştım artık benim olmadığını..
ne de çok severdim koynunda uyumayı...şimdi yalnızlığımın koynundayım..ve özlemiyorum seni!yatağımın yarısını yalnızlığım çok iyi dolduruyor..hissetmiyorum yokluğunu..ve kokun..onu hiç mi hiç özlemiyorum!!

dönme artık geri!çalma kapımı yeter!ne yüzle buradasın daha!terkettim seni görmüyor musun..?

defol!
bana nefreti öğtettin,defol!
renklerimi kirlettin defol!
gülüşümü eskittin defol!
git defol!

git..git..git..git..yüreğim kaldırmaz git..
giderken ne demiştim ben sana..
seni affetmeyi çıkarttım lugatımdan..!
 
Dünyanın görmediğim kadınları için
Bir sigara daha yaktım, bir dal incittim
Görmediğim kentleri için
Eskiye dair hatırlayacaklarımı yazdım
Bütün güzel kadınların siyah saçları vardı,
Yaşlı adamın intihar ettiği yerden başladım
Esrik bir Nisan sabahı hiç beklenmeyen yerden.
Ve sizleri hatırladım
Şaşırmış mıydınız, sizleri hatırladım.
Üstünüzü örttüm
Üşümüştünüz.
Ürkekti bakışlarınız, emin değildiniz
Korkuyordunuz belli ki
Anlayamıyordunuz
Kesinlikle anlayamıyordunuz
Kötü davranmışlardı size
Kötü davranacaklardı size
Anneniz yanağınızdan bir kere öpmüştü
Sizleri hatırladım.
Sizi ben de ne diye sevecektim ki
Daha vardı
Zamanınız gelecekti
Eni konu bir keşkeydi hayatınız
İşe yaramaz bir Nisan yağmurunda
İntihar eden yaşlı adam kadar keşke.
Çirkindiniz, arkadaşlarınız da.

Bir kara parçasıdır yaşlı adamın bu ölümü;
Hiçten parça parça..
Üstümde yine aynı ceket vardı
Yine aynı sararmış fotoğraf cebimde
Yine aynı dişlerim, parmaklarım
Aynı gözlerim vardı
- Sizi ilk kez gören bu gözlerim -
Yine uyuyordum
Hiçten parça parça, en çok da gölgesi...

Benzi solmuş aynalara
Hayatını anlattı yaşlı adam
- Aynalar mıydı tek onunla yaşlanan -
Donuk yeşil paltosu - ona benzeyen -
Bin dokuz yüz otuz dokuz yılında
Savaş çıkacaktı belki de - yine bir ayna söylemişti -
Paltosu ve kimbilir nerede bir ayna,
Hiç evlenmedi yaşlı adam.

Bir sigara daha yaktım
Yaşlı adamın
Dünyanın görmediği kadınları için
- Dünyanın görmediğim kadınları için başka başkadır herkese, durağan -
Yakmasa mıydım?
Öyle ya belki de yakmasa mıydım;
Ama ne farkımız kalırdı o zaman
İlkel dağ tanrılarından
Ağaca yeşil ol, rüzgara es diyen.
Ölmek çok uzaktaydı o zaman.


Yağmurda ıslanan bir köpekten korkmuştu yaşlı adam
Kimbilir nerede şimdi bir ayna
Anneniz ve siz
Ağlıyordunuz
Hüngür hüngür ağlıyordunuz
Kendinizden geçmiştiniz; çığlık çığlığa
Hakim olamıyordunuz kendinize
Duramıyor daha da ağlıyordunuz
Gözyaşlarına boğulmuştunuz
Devamlı ağlıyordunuz
Her aynanın ayrı bir hikayesi vardı
Her Eski bir mektubun
Ağlıyordunuz.

Genç, diri ve de çok güzel
Hem de şiirler yazan o kızın
Bin dokuz yüz otuz dokuz yazında
İntiharından ödünç aldığı
Nefesini üfledi aynaya,
Taşlar dokunulmayı beklerdi bir sonbaharın ardında
Bütün güzel kadınların siyah saçları gibi.
Hiç evlenmedi o yaşlı o adam.

O zamanlar çoğu insan küçüktü; hatırlamazlar,
Tarsus semalarında
Gece gündüze son mavinin eşiğinde
Herkesin bir annesi ağlardı.
Hele ki gün ışısın
Anneleri ağlar, onlar şiir yazardı
Tarsus semalarında
Bir gün daha biterdi böylece bir gün daha
Ve sizleri hatırladım ben yine.
Annelerinin bile hatırlamadığı sizleri
Bir papatya tutan elleri belki de sizleri
Çaresiz miydiniz
Kırbaç kırbaç bakışları sizleri...

Zamanlar oldu, çeşitli, çok, uzun
Büyütüldük, aksine uzun sürdü çocukluğumuz.
Greta Garbo'yu öpmüş müydü yaşlı adam
Belki de sadece kendi halinde bir müfettiş
Hala tam bilemedik tanrıyı, büyümüştük.
- siz değil ama, sizler çirkin -
- sizler annesinin bile özlemediği çocuklar -
Geniş zamanla geçmiş zaman arasına sıkıştık.
Korkak olduk, yorgun olduk
İlkel değildik, tanrı hiç, büyüyememiştik
Yalnız bir camiinin hüznü yeşerdi içimizde.
Yerleşti, anlayamıyorduk,
Aradık, bulamadık.
Aradık, bulamadık.
Aradık, bulamadık.
Bulamadık.
 
İSMİ YOK GİDİŞİNİN

Bir başka şeyden ölmek,
sadece bir defacık.
Bir defa orjinal bir nedenden ölmek.
Bir defa dost dizinde can vermek istedim
olmadı.
Bir defa tatlı tatlı bakan gözler altında,
olmadı.
İsmi yok gidişinin.

Her şey yerinde...
Kafe Eski’ de masalar,
Hasanağa’ da çimler yerinde.
Beşiğinde sallandığın parklar,
oturup seni izlediğim banklar yerinde.
Güneşin batışını izlediğimiz,
kıyısında koşuştuğumuz deniz hep yerinde.
Bir sen yoksun.
İsmi yok gidişinin.

Havalar hala soğuk,
oturduğumuz duraklar boş;
gece yarıları ayak seslerimizi duyan sokaklar,
köpekler yerinde.
Bir bardak çayım var,
seninki de karşımda.
Hep çayı iki söylüyorum.
Sen yoksun yanımda.
Ellerimi uzatıyorum
ellerime varıyor yine.
İsmi yok gidişinin.

Son kibriti vermiştim sana,
karanlıkları aydınlatabileceğim son kibrit.
Bir gül yanağında son kanı.
Son şehri.
Ayakta kalabilen,
istilaya uğramamış son şehri.
İsmi yok gidişinin.

Ama gözyaşımı göstermedim sana,
şiirini okurken. Sakladım.
Çevirip yüzümden içime döktüm
gözlerim nemlendiğinde,
içime doldurdum.
İsmi yok gidişinin.

Ne olmadığın bir yer var,
ne de bulunduğun.
Soğuk bir rüzgar.
Sıcak göz yaşları.
Ellerin yok.
Her şey yerinde, Kafe Eski’ de masalar,
masalarda sandalyen yerinde.
Çayın soğuyor.
Ben de buradayım.
Bir sen yoksun.
İsmi yok gidişinin.
__________________
 
GEL EY YAR

bu da oldu işte
sonunda sensiz kalmayı basardım.
ne efsunlu bakışların var
nede fel-fecir bakışların.
buda oldu işte ayrıldık sonunda...

bilemeyeceğin kaadr uzaktayım
seni özediğimi.
içim hala kan ağlyor
sesim soluğum kesik kesik ağlıyor
sen yoksun.
ben sevginden yoksul.
bilemeyeceğin kadar uzağınım işte..

yaprak yaprak uzagındayım.
sen tam mevsimindesin
bense rüzgarında savrulmaktayım.
ne duam tuttu ne de bedduam
egri bügrü bu hayatın tam orasında
yaşam dersen buna yaşamaktayım.
yaprak yaprak uzağındayım.

dün rüyamda
tut diyosun
ellerimi tut korkama.
ellerin ne rede
nerde yüzün..
ben bir boşlukta tuttuyorum aklımda hatıraları
sen yinede diyosun rüyam da tut
ellerimi korkma

melodisi unutulmuş
eski bir melekonkoni benimkisi
ne saza geliyor nede dile.
sen söyle
nefretin kime
kime kinin
gözlerin tapar bana
git der oysa dillerin.
notasız yaşadık biz seninle si be mol e ne oluyorr
unutulmuş melodisi bi kere..

gel ey yar
sesimi duyuyorsan gel
sana oyle muhataç oldugum için değil
nede ölesiye taptığım için deil
ekmeğime kan kattığın için deil.
sevdiğin için
yada sevebildiğin için gel
kalbinle gel
sevginle gel
gel artık ey yar.
özledim seni gel..

topacını cevir topragmda
adını yaz sahillere
aldırma dalgalara
gittim yazdıgın gibi alınyazıma
kaderimsin yaz.
gel ey yar
topacını dönder
yolunu çevir
yüzünü dön
özledim de
gel yar.

sana sonuna kadar açık kapıdan gel...
kimliksiz olsanda gel.
kimin olsanda gel
tuttur eski bir şarkı
lele yar de gel
seve yar de gel.
söndür hasreti içimde
içinden geçte gel.
toprağa düşte gel.
içinden geldiği gibi gel
ben ateş oldum sen yanda gel.
ben dal oldum sen kuş olda gel.
ben sevap oldum sen helal olda gel
yazdım namımı dünya diyarına
senin aşkını alemde görde gel
kanaat getir inanda gel.
vaz geçtim serden, sırrım olda gel.
gelde gel...
az gttim uz gittim
sana dondum de de gel.
__________________​
 
MAVİ BİR ÖLÜM



Yine sana sesleneceğim...
Senin kim olduğunu hiç bilmeden,senin kim olduğunu en çok bilerek.İsyankar zambakların,çılgın nilüferlerin,dört nala açan kiraz çiçeklerinin dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım.Sarı bir hüzün,kızıl bir gurur ve siyah bir öfkeyle konuşacağım sana.
Sana oklardan değil,yaydan bahsedeceğim;gülün dikenlerinden değil,gülleri ve dikenleri doğurmaktan yorulmayan topraktan söz açacağım.Akan su gelmeyecek kelimelerime.Suyu şefkatle kucaklayan sessiz taşların canını yakan damlaları dillendireceğim.
Yine sana sesleneceğim.Senin kim olduğunu hiç bilmeden,bilmek istemeden.Alaaddin'in sihirli lambasından çıkan cin bana gelseydi ve ne dilersem dilememi isteseydi.Hiçbir şey elde etmeyi dilemezdim.Bir şeyden vazgeçmeyi isterdim.Sadece,hayatta bir şeyden vazgeçmem lutfedilseydi bedeli herşeyim olsa bile sana seslenmekten vazgeçmeyi isterdim.Garip değil mi? Sana seslenmekten vazgeçemediğimi,bundan hoşlandığımı düşünüyorsun belki de.Oysa sana seslenmek,bütün hesaplarımı gördüğüm bu dünyadaki,geride kalmış tek hesap benim için.Bu dünyadaki tek yük,bu seslenişin kalbini avucumda tutabilmek.Kürek mahkumu için kürek neyse benim için de sana seslenmek o.Bir yandan gemiyi ufka ulaştırmanın tek yolu,öbür yandan bileklerimden sızan kanların gönlümü işgale yeltendiği bir rotanın can suyu.Oysa ben sana küreklerden değil gemiden bahsetmek isterdim.Atalarım bana,kadınlara gökyüzünü,gemileri ve yelkenleri anltamayı öğretti.Sen,kürekleri,yağlı urganları,geceyi siyaha gömen fırtınaları öğretmeye çalışıyorsun.Sana ellerimle dokunarak,seni gözlerimle okşayarak göstermek isterdim rüzgarla şişen beyaz yelkenleri.Ama senin vaktin yoktu.Ben bunu hiç anlayamadım.Kavmimin kadınları bana öğretmediler ki bazı kadınların güvercinlerden daha çok siyah apoletleri sevebileceğini...
Sana sesleniyorum ve gözlerim bileklerimden parmak uclarıma kadar toplanmış kan pıhtılarını seyrediyor.Kürekleri bırakmıyorum.Önce yücelttiğin sonra terkettiğin aşkın onuru için kalemi bir an elimden düşürmüyorum...
Ankara kalesinin önünde sana sesleniyorum.Benden kaçıp Cennete gitmek isteseydin,seni Cennetin kapısına kadar götürürdüm.Bana gelmen için seni korkutan Cehennem olsaydı Cehennemle konuşurdum,seni ona anlatabilirdim.Oysa sen ne cenneti isteyecek kadar aşk oldun ne de cehennemi isteyecek kadar ayrılık."Seviyorum Seni ama"dedin."Hoşçakal"diye ekledin."Şimdi gitmeye mecburum.Belki yine gelirim,umarım gelirim."son sözün oldu.
Cennetin ve Cehennemin dillerini,savaş naralarını ve aşk şiirlerini,gazellerini ve bolerolarını öğreten atalarım,senin sözlerinin anlamını öğretmediler.Hiçbir şey söylemeden gittin.Ayrılığın dilsiz olduğunu senden öğrendim.Dilsiz olanın yaşayabileceğini sen öğrettin bana ve kalemime ilk defa yaban gözlerle baktım.Yine,yeniden,sadece sana sesleneceğim.Müebbed bir aşk dışında bildiğim tüm duyguları terk edeceğim.
Sana sesleneceğim yine.Seni sadece kuru bir sevgiyle değil,derin bir hüzünle,binlerce yıllık bir gururla ve pervasız bir öfkeyle sevdiğimi duyumsuyor musun? Mütevazi bir sevgiyle değil,küstah bir aşkla sevdim seni.Ben Osmanlı gibi kollarımın yetişemediği bir aşkı kucaklamaya çalışırken,sen köprülerin ülkesi Venedik'teki son sancağı üşümemek için şal yaptın kendine.Neden bilmiyorum özlemin artıyor içimde.Zaman geçtikçe eksilir demiştin.Oysa atalarımın öğrettiklerine ters düşsse de sana inanırım bilirsin.Zamanla unutursun demiştin. Niye daha derinleşiyor öyleyse? Derinleşiyor özlemin ve gönlümde bir iç savaşta dökülen kanları coşturuyor ayrılık sözlerin.Öflerimin karanlığını aşka katık ederek konuşacağım,bedenim bu dünyayı terk edene kadar.Öyle sanıyorum ki hüzünle ve acıyla pek barışık olmadığın için benden uzun yaşayacaksın.Benden sonra kelimelerim gelecek gönlüne.Onların benden geldiğini bir tek sen bileceksin.Küstah bir aşkla seveceğim seni.Ben savaş ve ölümle haşir neşir olan kelimeler dışındakilerini unutmaya gayret edeceğim ömrümün geri kalanında.
Sana sesleneceğim yine.Ben seni Beyrut gibi sevdim ama sana ne mağribi ne de menhetini anlatamadım.Bağdat'ı ve Şam'ı işgale yeltenmişken Venedik'ten gelen ihanet tarumar etti ordularımı.Sarı bir keder,kızıl bir kibir ve siyah bir isyanla konuşacağım sana,senin kim olduğunu hiç bilmeden.
Ağlayan zambakların dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım senin kim olduğunu en çok bilerek.Kavmimin bana vaadettiği tüm aşkları terkedeceğim.Müebbed bir aşk,sarı bir hüzün,kızıl bir gurur ve siyah bir öfkeyle konuşacağım bu dünyayı terk etme müjdesi gelene kadar.
Hüznü,gururu ve öfkeyi bilseydin keşke...
Hüznümün beni aşan taşkınılığını,grurumun binlerce yıl önceden miras kalmış hoyratlığın,öfkelerimin hiçbir zaman sana ermeyecek ve azalmayacak kararlılığını anlayabilseydin...Anlatabilirdim sana,seninle yaşanan bir aşktan ayrılığın ölüm bile olsa,
Mavi bir ölüm olacağını...
 
YÜREĞİMİZ DURULUR

Yine de toprak suyu dışına salar
Kan boşaltır güneş beyinlerimize
İki özgür ruhun kucaklaşmasıdır
Birbirimize çektiğimiz hançerle

Yine de tıpkı bana benzer
Senin açtığın ilk kişiliğimin döngüsü
Yine zevk içinde güzel bedeninden
Doğanın en soylu sessizliği
Mıhlanır yıldızların gücüne.

Tanrısal bir şölendir
Umutlara bağlıdır görüntümüz
Birbirimize inancımız ya da

Sudan geçer gibi ellerimiz
Birbirine değmeden dokunur
Ve konaklamadan hiçbir yerde
Sadece sonsuzda, o bomboş ıssızlkta
__________________
 
Vahşi Kedi...!


Dün gördüğüm kadın olmalı
Yürüyüşü,giyinişi besbelli
O,olmalı
Yürek yakıcı bakışlarından tanıdım
Dün kalbi parçalayan
O,olmalı
O,kadın olmalı
Boylu,endamlı,zerafetli
İnceliği olan panter yürüyüşlü
O,vahşi kedi olmalı
Pençesine aldı,yedi,dişledi yaraladı
beni!
Dün gördüğüm kadın,
Bu...!
O...,olmalı!
Karanlık gecelerde ki ışık saçan gözlerinden,
Al kanlı dudaklardan
tanıdım kadınımı,vahşi kedimi
Hala doymadığı her halinden beli
Yaralıyım,
Takatsızım,be mecalım
Yüreğimde sızılarım
Saldıracak,pençeleyecek,yiğecek
bu sefer afetmeğeci belli
Yesin panterim,
Ye vahşi kedim, çakallara,sırtlanlara bırakma
Bitir beni,al götür, götürebileceğin yere
Benim sevdiğim,gönül vediğim kadınım
Bu olmalı......!
__________________
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst