islam dünyasının en büyük gurur kaynaklarından biridir kitaplarının eksiksiz ve değişmemiş olması. zira özellikle hıristiyan dünyası zaten bir dönem kendi kitabını kendisi elemiş, değiştirmiştir, ve bunu kabul etmektedir. ancak, din bilimi açısından incelendiğinde kuranın en azından eksiksiz olmadığı görülecektir. hz. muhammed zamanında vahiy tamamlanmadığı için toparlanmayan kuran kısmet çeşitli kişilerin (sahabeden) hafızalarında, kısmen ise deri veya başka nesneler üzerine yazılmış şekilde bulunuyordu. hem hafızaya atılmış kısımların, hem de yazıya dökülmüş kısımların bazıları birden fazla kişide, bazıları tek bir kişide bulunuyordu. hz. muhammed öldükten sonra vahiy tamamlanmıştır kabul edilip her şey tek bir kitapta (mushaf denir) toplanılmaya çalışıldı. hz. ebubekir önderliğinde toplanan vahiy kâtipleri ve dönemin uleması, kuranı önce yazılı olan kısımlardan, sonra ezberden yazıya geçirilen kısımlardan kaynak alarak tek bir parça haline getirdiler. ancak hem yazılı, hem ezber kısımlarda tek tük de olsa değişiklikle vardı, ve kitabı tek parça haline getiren insanlar bunu tartışarak, doğrusu şu olmalı diyerek zaman zaman genel mantık ile, zaman zaman da geçmişteki olaylara ve referanslara dayanarak mümkün olduğunca kesinlik sağlayıp gerçekleştirdiler. ancak yaşayan veya merhum vahiy katiplerinden gelen kaynaklarla kesinleştirilemeyen noktalar vardı, ve buralara işaretler koydular.
kuranı arapçasından okuyanlar özellikle fark etmişlerdir ki, bazı sayfaların sağında-solunda bu tarz işaretler vardır. bu işaretler belli bir ayetin/kısmın eksik olması veya kesinlikle öyle olduğuna karar verilememiş olması anlamına gelir. dolayısıyla islam dünyası kuranın değişmiş olabileceğini kabul etmese de, eksik veya karar verilemeyen kısımları olduğunu kabul eder. lütfen konuyla ilgili sen kuranla ilgili şöyle şeyler uyduruyorsun diye gelmeyiniz, bu bilgileri en basit islam tarihi kitabında bile bulabilirsiniz. yani ben demiyorum. kaldı ki kuranın içeriğini değil, yapısını konuşuyoruz şuracıkta. neyse insan hatasının doruklara çıkabileceği en önemli noktaya (hz. osman sonrasına) gelmeden önce bir özet geçelim. ayetlerin önemli bir kısmı hafızlar tarafından akılda tutuluyordu, bu birinci insan müdahalesidir. buharinin yer verdiği bir bilgiye göre ayetleri ezberleyenlerin önemli bir kısmı daha sonra dinden dönme nedeniyle çıkan kargaşa ve savaşlar sırasında ölmüşlerdi, bu ikinci insan müdahalesidir. hz. ebubekir zamanında görevlendirilen zeyd ibn-sabit ve çalışma grubu tarafından incelemeler, araştırmalar ve tartışmalar yapılarak kuranın mümkün olan en kesin şekliyle ortaya konulup toparlanması olayı üçüncü insan müdahalesidir.
dördüncü insan müdahalesi hz. osman zamanında gerçekleşmiştir. lehçe farklarından ve aktarımlardan kaynaklanan problemlerin çözülmesi amacıyla, hz. osman tüm nüshaları inceleterek bu nüshaları tek bir nüshaya indirgetmiştir (hz. ömerin kızı hafsanın sakladığı nüshaya sadık kalınmıştır). geri kalan nüshalar karışıklığa yol açmamaları için yakılmış (bazı kişilerin bunların bir kısmını sakladıkları rivayet edilir, ki olasıdır muhtemel 5. insan müdahalesi), tek ve gerçek kabul edilen nüsha çoğaltılarak çeşitli bölgelere yollanmıştır.
şimdi gelelim bu son nüshanın en büyük problemine. bu son nüshada noktalama ve teşkil bulunmamaktaydı. yani arap harfleriyle az çok muhatap olmuş olanların bileceği gibi, b harfi ile s harfi (s-t arası peltek bir sesle okunur) aynı şekil ile ifade ediliyordu. daha sonra bunun okumayla ilgili problemlere yol açacağı düşünülüp dört halife döneminden sonra harflere nokta eklendi. bu da yeterli görülmeyip arapçada sesli harfleri temsil eden, bugünkü resmî yazılı arapçada kullanılmayan teşkil eklendi. böylece anadili arapça olanların yanlış yapmasını önlemek için harfler noktalanmış, anadili arapça olmayanların yanlış yapmasını önlemek için harekelenmiş bulunuyordu. success! mi acaba?
kuranın yapısıyla ilgili bugün en önemli sorun, biraz önce bahsettiğim 4.5 insan müdahalesine ek olarak, ilk nüshasının noktasız oluşturulmuş olması olarak kabul edilebilir. zira günümüzde bir ayetten bahsettiğimde karşıdan gelen bir harf bile çok değişiklik yaratıyor, başka çevirilere baktın mı ifadesine genellikle katılmasam da (ki bakmış oluyorum başka çevirilere genellikle ), üç harfli bir kelimeyi onlarca değişik anlamlı şekle sokabilecek harflerin noktasız oluşu gibi bir problemi görmezden gelemeyeceğimizi düşünmekteyim. o kelimenin girebileceği bir o kadar çok anlamsız şekil arapçaya hâkim biri tarafından fark edilebilir ve düzeltmesi yapılırken, noktalanırken sadece anlamlı şekiller gözetilmiş de olabilir. ancak bu anlamlı şekillerin hangisinin seçileceğine, o kadar ayet arasında ne kadar kesin ve gerçekçi şekilde karar verilmiş olabilir?
Belki yardimci olur.
kim, kendisine rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutandan daha zalimdir? şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar ".
(kehf suresi, ayet57)
" biz, kuran okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz.
onu anlayamamaları için kalplerine örtüler, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. kuranda rabbini tek olarak andığın zaman nefretle arkalarını dönüverirler ".
isra suresi, ayet 45-46)
Kur'an ın kitaba dökülüşü Hz.peygamber in vefatından sonra gerçekleşmiştir doğru.Sahabenin başında Hz.Ali ile beraber.Sonradan girme ayet ya da değiştirilmiş ayet yoktur.Tefsirlerde yorum farkı olabilir, fakat baz alınması gereken tefsir değil mealdir.Hala bekliyorum çelişkili olarak nitelendirdiğiniz ayetleri ?
Bakara/ 106. Herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya unutturursak, onun yerine daha hayırlısını veya onun benzerini getiririz.Allahâın her şeye kadir olduğunu bilmez misin?
Kurân, ayetlerin değiştirilebileceğini söylüyor. Peki değiştirilmiş midir?
Hem de bol miktarda. Aşağıdaki ayet bunu doğruluyor zaten;
Nahl/ 101. Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman Allah ne indirdiğini pek iyi bilmiş iken kâfirler Peygambere: Sen, ancak bir iftiracısın dediler. Hayır öyle değil; onların çoğu bilmezler.
Nisa-78. Kendilerine bir iyilik dokunsa Bu Allahâ tan derler; başlarına bir kötülükgelince de Bu senden derler. Hepsi Allahâtandır de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!
Ayette iyiliğin de kötülüğün de Allah tan olduğu söyleniyorsa da yanılmayın, çünkü değiştirilmiştir:
Nisa/ 79. Sana gelen her iyilik Allahtandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir.
4- Peki Müslüman olmayıp, tek tanrıya ve ölümden sonra yaşama inananların durumu ne olacak dersiniz?
Bakara-62. Şüphe yok ki, iman edenler, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabîler, bunlardan her kim Allahââ¬â¢a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rableri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir.
Bu ayete bakarak başka dinden olsa bile iyi insanların cennete gideceğini düşündüyseniz yanılıyorsunuz:
Ali İmran-85. Kim İslamdan başka bir din ararsa bilsin ki; (o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette kaybedenlerden olacaktır.
Son olarak kurandan bir cümle ile noktaliyorum.
"Düşünün ne kadar az düşünüyorsunuz"
Her yanılgıya düşenlerin kullandığı benzer savunmaları yapmışsınız.Şaşırmadım doğrusu.İlgili ayetlerin hangi olaylar üzerine indiğini biliyormusunuz ? Neyin neticesinde hüküm olarak vahyedildiğini ? Değiştirilmiş kelimesini alıntı yaptığınız ayet yine insanlar tarafından değiştirilen bir kelama atıf yapmaktadır.Ayrıca hristiyanların dinini kabul etmeme sebebi onların kötü oluşu değil, Hz.İsa yı tanrının oğlu olarak niteleyip şirk söylemine sapmaları.Ayrıca yine başka ayetlerde onlarca kere Allah ın isteğinin "teslimiyet" yani onun istediği gibi barışa ve hayra yönelik işler yapmaktır.Lütfen bütün meali olumadan belli başlı ayetleri alıntı yapmayın, ki bu konuyada değinmiştir kur'an.Bakın herkes kafasına göre yaşıyor diye birşey yok, Allah bazı ayetleri akletsin diye insanoğluna açık bırakmıştır.Robotlaşmamaları için diğer bir deyişle.Lütfen aklederek okuyun,yorumlarınızı parçalar yerine bütün üzerinden yaparsanız daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturabiliriz.Ayrıca uzun ve detaylı açıklamalarda yapmak isterdim, kısa tuttum ki okuyasınız.Dilerseniz detaylara inmekten çekinmem.
Merak etmeyin tartışma konusunda sorunum yok. Okurum yazarım. Lakin açık ve net olan arapça yazılıp Türkçe ye çevrilen şeylerin anlam kayması olduğunu iddia ediyorsunuz bu da oldukça çelişkili bi söylem benim için. İslamiyeti onu en iyi anlayan kendi dilinde ki insanlar yaşar. Yani Arap yarımadası. Laik sistemde yetişmiş Cumhuriyet in hüküm sürdüğü topraklarda devletin dini benimsemesi ve din devleti olmasi mümkün değil normal şartlarda.
Siz yaşadığınızı düşünüyorsunuz bence.
Bu sitenin çalışması için temel çerezleri ve deneyiminizi geliştirmek için isteğe bağlı çerezleri kullanıyoruz.