canber
Kayıtlı Üye
HAYVANLARA MERHAMET:
DİNÎ VE İNSANÎ SORUMLULUĞUMUZ
Muhterem Müslümanlar!
Bir gün Peygamber Efendimiz, çölde
susuz kalan bir köpeğe kuyudan ayakkabısına
su doldurup içiren bir adamın Allahâın rızasını
kazandığını ve günahlarının bağışlandığını
anlatmıştı. Ashâb-ı kirâm, âEy Allahâın
Resûlü! Hayvanlara yaptığımız iyilikler için de
mi sevap var?â diye sorunca Peygamberimiz
şöyle buyurmuştu: âHer canlıya yapılan
iyilikte sevap vardır.â1
Bir başka gün ise Peygamberimiz (s.a.s),
bir kediye kızıp onu hapseden ve açlıktan
ölmesine göz yuman bir kadının Allahâın
azabını hak ettiğini anlatmıştı. Zavallı hayvana
yaşama hakkı tanımayan merhametsiz kadının,
Cenâb-ı Hakkâın gazabına uğradığını ifade
etmişti.2 Zira her canlıya yapılan eziyetin de
bir günahı ve ilâhî cezası vardı.
Aziz Müminler!
Kâinattaki her varlık gibi, hayvanlar da
Yüce Allahâın varlığına ve kudretine delil
olarak anlam taşır. En küçüğünden en
büyüğüne kadar her hayvan, Allahâın eseri
olarak değerlidir ve Oânun tarafından insana
emanet edilmiştir. İnsanoğlu, hayvanlara karşı
insaflı, şefkatli ve merhametli olmakla
mükelleftir.
İslam, hayvanlara zulüm ve işkence
anlamına gelen, onları yaratılış amacına aykırı
biçimde zorlayan her türlü davranışı yasaklar.
Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir hadisinde bizi şöyle
uyarır: âHiçbir kimse yoktur ki bir serçeyi
yahut ondan daha büyük bir canlıyı haksız
yere öldürsün de Yüce Allah ona bunun
hesabını sormasın!â3
Kıymetli Müslümanlar!
Kurâan-ı Kerimâde şöyle buyrulur:
âYeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve
gökyüzünde iki kanadıyla uçan kuşlardan
ne varsa hepsi sizin gibi birer topluluktur.â4
Evet, hayvanlar da tıpkı bizler gibi yeryüzünün
sakinleridir. Onların da yaşama, korunma,
barınma gibi temel hakları olduğunu
unutmayalım. Varlık âlemine sevgi, şefkat ve
ibret nazarıyla bakalım. Hiçbir canlıyı
incitmeyelim. Özellikle kış şartlarında
hayvanlara karşı daha duyarlı olalım. Dinî,
vicdanî ve insanî sorumluluğumuzu yerine
getirerek Rabbimizin rızasına talip olalım.
1 Buhârî, Müsâkât, 9.
2 Buhârî, Bedâüâl-halk, 16.
3 Nesâî, Sayd, 34.
4 Enââm, 6/38.
DİNÎ VE İNSANÎ SORUMLULUĞUMUZ
Muhterem Müslümanlar!
Bir gün Peygamber Efendimiz, çölde
susuz kalan bir köpeğe kuyudan ayakkabısına
su doldurup içiren bir adamın Allahâın rızasını
kazandığını ve günahlarının bağışlandığını
anlatmıştı. Ashâb-ı kirâm, âEy Allahâın
Resûlü! Hayvanlara yaptığımız iyilikler için de
mi sevap var?â diye sorunca Peygamberimiz
şöyle buyurmuştu: âHer canlıya yapılan
iyilikte sevap vardır.â1
Bir başka gün ise Peygamberimiz (s.a.s),
bir kediye kızıp onu hapseden ve açlıktan
ölmesine göz yuman bir kadının Allahâın
azabını hak ettiğini anlatmıştı. Zavallı hayvana
yaşama hakkı tanımayan merhametsiz kadının,
Cenâb-ı Hakkâın gazabına uğradığını ifade
etmişti.2 Zira her canlıya yapılan eziyetin de
bir günahı ve ilâhî cezası vardı.
Aziz Müminler!
Kâinattaki her varlık gibi, hayvanlar da
Yüce Allahâın varlığına ve kudretine delil
olarak anlam taşır. En küçüğünden en
büyüğüne kadar her hayvan, Allahâın eseri
olarak değerlidir ve Oânun tarafından insana
emanet edilmiştir. İnsanoğlu, hayvanlara karşı
insaflı, şefkatli ve merhametli olmakla
mükelleftir.
İslam, hayvanlara zulüm ve işkence
anlamına gelen, onları yaratılış amacına aykırı
biçimde zorlayan her türlü davranışı yasaklar.
Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir hadisinde bizi şöyle
uyarır: âHiçbir kimse yoktur ki bir serçeyi
yahut ondan daha büyük bir canlıyı haksız
yere öldürsün de Yüce Allah ona bunun
hesabını sormasın!â3
Kıymetli Müslümanlar!
Kurâan-ı Kerimâde şöyle buyrulur:
âYeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve
gökyüzünde iki kanadıyla uçan kuşlardan
ne varsa hepsi sizin gibi birer topluluktur.â4
Evet, hayvanlar da tıpkı bizler gibi yeryüzünün
sakinleridir. Onların da yaşama, korunma,
barınma gibi temel hakları olduğunu
unutmayalım. Varlık âlemine sevgi, şefkat ve
ibret nazarıyla bakalım. Hiçbir canlıyı
incitmeyelim. Özellikle kış şartlarında
hayvanlara karşı daha duyarlı olalım. Dinî,
vicdanî ve insanî sorumluluğumuzu yerine
getirerek Rabbimizin rızasına talip olalım.
1 Buhârî, Müsâkât, 9.
2 Buhârî, Bedâüâl-halk, 16.
3 Nesâî, Sayd, 34.
4 Enââm, 6/38.