Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

Şehit Beşiktaş'lı Öğretmen
Aşşağıda okuyacağınız yazı 2003 yılında Alancık-Pülümür yolunda şehit edilen UMUT ÖĞRETMEN anısınadır

2001’in mayıs ayıydı O gece bir başka hüzünlüydü Umut Hoca. Edirne Edebiyat Öğretmenliği fakultesini başarıyla bitirdikten sonra ilk tayin yeri Tuncelinin Hozat ilçesinde bir lise olarak açıklandı. Görev yeri açıklanalı tam 1 ay olmuştu ama gitme vakti yaklaştıkça bir başka koyuyordu ona. Hele ki kapalıdan kopmakcanı kadar sevdiği Beşiktaş semtinden kopmak yok yok böyle olmayacak diye düşündü Umut hoca. Düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordu. Bu akşam sezonun ve dolayısıyla da Umut hocanın Beşiktaşıyla olan son buluşmasıydı. Tam da 2 gün sonra Anadoludaki görev yerinde olması gerektiği gelen emirde açıkça ifade edilmişti.Bu da yarın yola çıkması anlamına geliyordu. Evet bu son buluşmasıydı KARASEVDASIYLA… Sonra kimbilir gidip de dönmemek… bu düşünce kanını dondurmuştu Umut hocanın. Ölüm değil ama canı kadar sevdiği semtinden Beşiktaşından ayrılık korkutmuştu onu. Son kez aldı kapalıdaki yerini. Onun hiç sevgilisi olmamıştı. Kendini siyaha ve beyaza adayan yalnız bir adamdı. Küçükken babası maddi imkansızlıklarla boğuştuğu için onu bir kez olsun kapalıya götürememişti. O henüz 4-5 yaşlarında yemin etmişti okumaya. Okuyup para kazanacaktı. Kazandığı parayı ne mi yapacaktı? Kapalının en üst köşesine gidip ses tellerine isyan edercesine bağıracaktı. Beşiktaşın çocuğuydu ne de olsa. Bütün bu hayalleri gerçek olmuştu ama hesapta olmayan nedenlerden dolayı yine ayrı kalacaktı tek aşkından. Optik Başkan da ceza evindeydi meslektaşına bir hoşça kal diyemeden ayrılmak… Ve maç bitti sonunda… Beşiktaş ligin son maçında İnönüde üç puan alamamıştı. ama bu onun umrunda değildi ayrı kalmak var ya… Sahile indi yanına dost olarak bir bira bir de Samsun cigarayı seçmişti. Biradan bir yudum alıp Şöyle bir Beleştepeye baktı. Yine çocukluğu geçti gözlerinin önünden sonra Kızkulesine takıldı gözü. Çekti Samsunu ciğerlerinin yanmasına aldırmadan. Aklında fikrinde hücrelerinin her birinde iki renk dans ediyor gibiydi… Son kez Tüm asaletiyle duran İnönüye baktı haykırdı ‘’aşığım ulaaan’’ diye. Sabah erkenden yola çıkacaktı ama ayrılamıyordu dünyanın en ŞEREFLİ stadından gözlerini. Eve geldiğinde saat gece yarısını çoktan geçmişti ne de olsa bir bekleyenim yok diye teselli etti kendini. Evin her bir köşesinde siyah beyaz posterler hangi köşeye baksa BEŞİKTAŞ. Uyumaya karar verdiğinde bunu yapamayacak olduğunu bilmesine rağmen yatağa uzandı. Nihayet uyuduğunda saat çoktan 3’ü geçmişti… Çalar saatin çalması gidiş vakti demekti. Kalktı hazırlandı. Dün gece gördüğü garip rüyaya takılmıştı aklı… Dağların arkasından gelen iki tane bembeyaz Kartal uçuruyordu onu. Rüyasını yorumlarken birden aklına çubuklu forması gelmişti onu yanına alıp almadığını kontrol ettikten sonra dışarı çıktı…Kimseye söylememişti gideceğini… Biliyordu kapalı tayfasının bir delilik yapacağını. Amaa o da ne ilerden tanıdık simalar gözüne çarptı. Evet evet bütün kapalı tayfası onu uğurlamak için oraya gelmişti. Şaşırdı ‘’ama ben size gideceğimi söylemedim ki nereden…’’ Şşşşş dedi Harun ‘’çArşı ayrılığa da kArşı be olum’’ Devam etti Harun; ‘’sakın gideceğin okulda Beşiktaşlı kardeşlerimizi Edebiyattan bırakma.’’ Kısa bir gülüşmenin ardından yine hüzün çöktü ortama. Arkadaşlar olur ya gidip de dönemezsem Mezar taşıma aynen şunu yazdırın; ÖLÜM NEREDEN VE NE ŞEKİLDE GELECEKSE GELSİN MEZARIMA SİYAH BEYAZ GÜLLER ATILACAK MEZAR TAŞIMA BEŞİKTAŞ YAZILACAKSA ÖYLE ÖLÜM HOŞ GELMİŞ SEFA GELMİŞ. Bunları Söylerken yanaklarından bir damla yaş süzüldü belki de hayatında ilk kez ağlıyor dedi onu yakından tanıyanlar. Ayrıca sakın Beşiktaşımı yalnız bırakmayın. Bedenim orda olsa da tüm benliğimle Karasevdamın yanında olacağım. Daha fazla konuşamadı hepsiyle tek tek vedalaşıp Esenlere gitmek üzere bir taksiye bindi. Vee Tunceli Otobüsü yola koyulmuştu işte. Otobüs İstanbuldan uzaklaştıkça ciğeri yanıyor gibi oluyordu tam da bu mesleği seçtiğine pişman olduğunu hissederken eğitime ihtiyacı olan gençleri anımsayıp gurur duydu kendisiyle. Ve nihayet Tuncelideydi işte. Sonra bir minibüs ile Hozat ilçesine geçti. Önce görev yapacağı okulu gezdi. Bu okulun hali içler acısıydı. Ama toparlarız diye düşündü Umut hoca. Nitekim öyle de oldu. Gençlerle yaptığı iş birliği işe yaradı okulu adeta yeni yapılmış bir eğitim yuvasına dönüştürdü ve ilk ders zili gelip çattı. Öğrencilerle tanışıp sorular yönelttikten sonra gençlerin içinden biri Umut Hocanın içini yakan o soruyu sordu; Hocam siz nerelisiniz?? Umut hoca sol yanının sızladığını hissetti. İstanbul Beşiktaş semtindenim diyebildi. Sonra Beşiktaş’ı anlattı onlara Mabedi anlattı Mehdiyi ve onun sevdası uğruna nasıl hiç düşünmeden ateşe atladığını anlattı. Öğrenciler Umut hocanın Beşiktaşa olan Aşkına aşık olmuşlardı…
Pülümür ilçesinin Alancık köyünde çiçeği burnunda bir öğretmenin öğrencilerin gözü önünde pkk lı hainler tarafından kurşuna dizilerek öldürüldüğü haberi tez ulaştı Umut Hocaya… içi yandı lanet okudu teröre. Bu haberi aldığının ertesi günü başka bir gelişmeyle sarsılmıştı Umut hoca… Bu şehit edilen öğretmenin yerine kendisinin acilen Alancık Köyüne nakli Kaymakamlık tarafından bizzat isteniyordu. Evet tam da alıştım derken Pülümür’ün terör bakımından en tehlikeli köyüne tayini çıkmıştı…
Alancık’a geleli henüz 4 ay olmasına rağmen bu köye de iyice alışmıştı Umut hoca. Karasevdası da 100. yılında sezona dolu dizgin başlamıştı ya daha ne isterdi Allah’dan… Tek sorunu köyde lig maçlarını veren bir kahvehane veya buna benzer bir yerin olmamasıydı bundan dolayı Umut Hoca her haftasonu Beşiktaşının maçlarını seyredebilmek için Pülümür İlçesine gidiyordu… Bir de şu hainler olmasaydı. Terör örgütünden dolayı köydeki tüm memurlar tedirgindi. Umut hoca köyde kendine yetebilecek kadar da bir ev tutmuştu. Ancak her akşam tedirgin uyuyordu nitekim bu köyde şehit edilen öğretmenlerin sayısı hiç de az değildi.
Teröristlerin hain saldırıları durmak bilmiyordu Umut Hocanın neredeyse bu köydeki 8. ayıydı. Ve işte Umut hocayı sol yanından vuran o belge eline ulaşmıştı. Emir Pülümür Kaymakamlığından geliyordu ve aynen şunlar yazılıydı; TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ARTARAK DEVAM EDEN SALDIRILARINDAN DOLAYI İKİNCİ BİR EMRE KADAR MEMURLARIN YERLEŞİM BİRİMİ DIŞARISINA ÇIKMASI YASAKLANMIŞTIR… Umut Hoca beyninden vurulmuşa dönmüştü. O güne kadar Beşiktaşının tüm maçlarını izlemiş ve Beşiktaş şampiyonluğa koşuyordu. Beşiktaşın İnönüdeki son maçı Galatasaraylaydı ve eğer ki Beşiktaş yenerse Şampiyon olacaktı. Bu gelen emirin anlamı da Galatasaray maçını izleyemeyecek olmasıydı. Nitekim hergün bir arabanın yolu kesiliyor ve bu eylemler gündüz oluyordu. Hayır dedi Umut hoca Hayır. Beşiktaşımı yalnız bırakamam. Hayatında ikinci kez ağlıyordu… Karasevdasını bir iki çapulcu hain yüzünden yalnız mı bıarakacaktı… Bütün gece düşündü siyah beyaz rüyalar gördü. Mehdinin Beşiktaş’ı uğruna Neler yaptığını hatırladı. Yalnız bırakmayacaktı Beşiktaşını. Gitmeye karar verdi nasıl Yalnız bırakırdı Hayattaki tek aşkını… Ve o anda bir mesaj geldi telefonuna kapalı tayfasından bir dostuydu bu mesajı atan; ‘’Oğlum yarın Şampiyonluk turu atacaz izle kapalıdaki şovumuzu keşke sen de olsaydın be kanka’’…Umut’un gözleri bir kez daha dolmuştu… aşkı için ölümlerden kaçmazdı ki çArşı…Uykuya daldı rüyasında askere gitmeden bir gün önce gördüğü o rüyayı bir kez daha gördü dağların arkasından gelen iki tane bembeyaz kartal Umut hocayı alıp götürüyordu. Vee şampiyon olduğunu gördü BEŞİKTAŞININ… Sergeni gördü sonra ellerini iki yana açmış sevinirken. Gece ter içinde uyandı ağzını musluğa dayayıp kana kana içti. İkinci kez uykuya daldığında deliksiz sabaha kadar uyudu. En güvendiği meslektaşına açmaya karar verdi bu konuyu. Söze şöyle girdi; Hocam ben bu akşam Pülümür’e gitmek zorundayım… Ahmet Hoca şaşkınlığını gizleyemedi… Umut hocam bu intihar demek bu hainler gündüz yol kesiyor ki sen gece gideceğim diyorsun peki ne için gideceksin??? KARASEVDAM İÇİN!!!! ---ne için??? Beşiktaşım için gidiyorum şampiyonluk maçı bu mutlaka yanında olmalıyım… Hocam bir anlam vermeni beklemiyorum sadece bilmeni istedim. buradaki en güvendiğim insan sensin; eğer ki dönmezsem… neyse neyse boşver hakkını helal et—helal olsun.
Umut Hoca aşkı için beklide intihar ediyordu ama ölüm onun için hiç korku verici değil gibiydi kör bir aşığı andırıyordu. Telefonu çaldı arayan Ahmet Hocaydı; ‘’bak Umut hocam ben artık kaybettiğim meslektaşlarımın arkasından göz yaşı dökmekten bıktım BİR TAKIM İÇİN KENDİNİ TEHLİKEYE ATMA… Umut hoca kızmıştı bu son lafa ama belli etmedi;’’Hocam senin o BİR TAKIM dediğin var ya; o BİR TAKIM’ın uğruna ne gençlikler heba oldu ne canlar verildi… BİZİM İSYANIMIZ HAYATA… DEDİK YA BİRKERE ASIL OLAN HAYATTIR DEDİK YA BİR KERE BEŞİKTAŞLILIK BİR EŞKİYANIN HAYATA İTİRAZDIR… Hocam benim şimdi çıkmam gerekiyo belki dönemem ama arkamda bıraktığım kimse yok tek tesellim bu…
Umut Hoca Pülümür ilçesine sevdasına doğru yola çıkmıştı; maç saat 19.00 daydı ama o saat 17.00 da yola çıkmayı tercih etmişti… Yollar o kadar bozuktu ki… Aklından tam da İnönü geçiyordu orda olmak vardı şimdi… saat 18.15 olmuştu çok az bir yolu kalmıştı…İleride bir gariplik olduğunu fark etmişti yolun sonunda bir kalabalık vardı ki anlaması çok da zor olmadı bir gurup hain arabalarda kimlik kontrolü yapıyordu bunlar pkk’nın hainleriydi…Terörist gurubu durdurduğu arabalarda kimlik kontolü yapıyor memur olduklarını anladıklarını indirip götürüyorlardı. Umut Hocanın doğum yeri Bingöldü ki terörist gurubu kimliklerde doğu illerde doğumlu olanlara dokunmuyorlardı…Umut hocanın yakasında ATATÜRK rozeti vardı bunu çıkartıp kimliğini gösterse kurtulabilirdi ama çıkartmadı rozeti ÖLÜME MEYDAN OKUYORDU … Teröristler Atatürk rozetini görür görmez Umut Hocayı aşşağıya aldılar… hainlerin gözü o kadar dönmüştü ki çocuk sayılabilecek yaştaki gençleri sırf ilerde asker olacakları için indirmişleri. Şimdi çok uzun bir yol yürüyeceğini VE BU YOLUN SONUNUN NERESİ OLDUĞUNU GAYET İYİ BİLİYORDU UMUT HOCA. Teröristlerden biri Atatürk rozetine elini atmak istedi ki Umut Hoca canını siper edercesine korudu rozeti… İçinden haykırdı ‘’tek Adam Atam ulAAnn’’ diye tam 2 saattir yürüyorlar ama Umut Hocanın Aklında Beşiktaşının maçı var… Maç tam 5 dakika önce bitti diye aklından geçirdi Umut Hoca; ve telefonuna bir mesaj gelmişti.. Hainlere çaktırmadan okumaya karar verdi… Mesajı atan çArşı hArundu mesajda aynen şunlar yazılıydı;KANKA ŞAMPİYON OLDUK SERGEN ATTI GOLÜ GÖRSEN İNÖNÜYÜ O KADAR GÜZEL Kİ… Umut hoca ağlıyordu ne isteyebilirdi ki başka demek o gördüğü rüyalar; Sergenin kollarını açması bembeyaz iki kartalın Umut hocayı alıp götürmesi… Umut hoca çok kısa bir mesaj yolladı… Ve yolun sonuna geldiğini hissediyordu artık… içinde garip bir mutluluk vardı ölüme gidiyordu ama çok mutluydu kapalıyı kaptırmamak için gençliğinde gösterdiği çabayı hatırladı… Çukur bir yere geldiklerinde Teröristlerin başı olduğu anlaşılan dur işareti yaptı temiz bir Türkçeyle ‘’diz çök’’ dedi… Tuncelinin karanlık dağlarında iki el ateş sesi duyuldu… Bu arada İnönü Kapalısındaki sevinç anlatılmazdı Tümerin asitsiyle Sergen son dakikalarda uçurmuş ve kartalın 100. yılında şampiyonluk gelmişti… Harun ve arkadaşları kapalı sağ üst köşede coşkuyla şampiyonluğu kutlarken Harun birden haykırdı; durun durun Umuttan mesaj geldi kimbilir nasıl mutlu olmuştur Harun mesajı okurken herkesin kanı dondu mesaj aynen şöyleydi; ÖLÜM NEREDEN VE NASIL GELECEKSE GELSİNMEZARIMA SİYAH BEYAZ GÜLLER ATILACAK MEZAR TAŞIMA BEŞİKTAŞ YAZILCAKSA ÖYLE ÖLÜM HOŞ GELMİŞ SEFA GELMİŞ…

Cihan Altaş
Saygılar
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

Bizde Aşk Böyledir!!!!!

Gencecik bedeni hastaydı şimdilerde… Durup dururken bayılmalar nefes darlığı… Ailesine söyleyemiyordu bu yaşamında kendiliğinden oluşan olumsuz gelişmeleri. Çok üzüleceklerini tahmin etmek çok da zor değildi Burak için. Ama bir şekilde söylemesi gerektiği de aşikardı.Burak Beşiktaşın Çocuğudur. Köyiçinin o güzel suyunu içmiş özel insanlardan biridir yani… Hiç kız arkadaşı olmamıştır hayatında… Yaşamını dolduran birkaç günlük kaçamakların da sosyete meraklısı diye kıçına tekmeyi basmıştır. Her haftasonu İnönü Kapalısındadır genç Burak. Zaten yaşamında en büyük korkusunun Beşiktaşından ayrılık olduğunu da her fırsatta dile getirmekten çekinmemiştir.
Ama şimdi bu ne olduğu belirsiz hastalık yakasına yapışmıştır birkere. Bu konuyu üzülseler de Anne ve babasına açmaya karar verir. Anne ve babası sandığının aksine olgunlukla karşılarlar bu durumu yalnızca niye daha önce söylemediği yönünde sitem ederler evlatlarına. Hemen ertesi günü doktora götürmeye karar verirler genç Burağı nitekim beklemenin bir manası da yoktur.
Bir dizi tahlil yapılır… Şimdi sonuçları almak üzere hastahane koridorunda sıranın kendisine gelmesini beklemektedir genç Burak.Anne ve babasının gerginliğine karşı inanılmaz bir rahatlık içindedir… Doktor Bey’in kapısının önünden çıkan hemşirenin adını söylemesiye irkilir… Sıranın kendisine geldiğini anladığında hemen kalkar annesi ve babası eşliğinde doktor bey’in yanına giderler. Doktor’un surat ifadesi hiç de olumlu değildir.
Doktor—Gel bakalım Burak seninle konuşacaklarım var… Bak oğlum hastalığın pek de olumlu değil. Hastalığının adı ürkütücü de olsa bunu yenmek yine senin elinde…
Burak biraz olsun anlamıştı olanları Doktorun sözünü bitirmesini bekledi.
Doktor devam etti; Hastalığının adı; İlik Kanseri
Burak’ın anne ve babası artık göz yaşlarını tutamaz olmuşlardı…
Burak ikisinin aksine bir Kartal mağrurluğu ile Doktoru süzüyordur…
Burağın babası; Ne gerekiyor doktor. Yani oğlumuzun yaşaması için ne gerekiyor.
Doktor; İlik nakli gerekiyor fakat bulunması çok zor…
Evet ‘’İlik nakli’’ gerekiyordu genç Burak için. Fakat nereden bulunacağı konusunda hiç kimsenin bir fikri yoktu.
Genç Burak gün geçtikçe eriyor eriyordu…Hastalığın seyri gün geçtikçe olumsuz bir hal alıyordu… Burak ise hastalığa isyan edercesine Beşiktaşının hiçbir maçını kaçırmıyor hasta bedeniyle inatlaşırcasına kapalıda haykırıyordu aşkını… Ancak Burak’ın durumu hiç de iyi değildir artık. Doktor Burak’ın maçlara gitmesini kendi vicudu açısından yorucu bulduğu için bu durumu Burak’a açık açık söylemeye karar verir… Burak’ın Doktoru ‘’Atıf Ercan’’ Kapıyı çaldığında onu Burak’ın babası karşılar
---Buyrun Doktor bey Burak içerde sizi bekliyor.
Doktor Atıf Burak’ın odasının önüne geldiğinde Burak’ın Beşiktaş formasına sarılıp ağladığını görünce bir an duraksar… Burak’a belli etmeden ona bakar… Burak Beşiktaş formasına sarılmış ağlıyoraynı zamanda bir şeyler fısıldıyordur. Doktor Atıf daha iyi duyabilmek için yaklaşır fakat odaya girmez. Şimdi Burak’ı gayet net duyabiliyordur.
Burak Doktorun onu dinlediğini fark etmeden ibadet edercesine Beşiktaş formasına sarılmış ağlıyoraynı zamanda şunlar dökülüyordur dudakların arasından ;’’nasıl ayrılacağız biz seninle be Kartalımgöçüp gitmek koymuyor bu dünyadan da… seni yalnız bırakmak var ya… Sana gelmediğim gün öldüğüm gündür benim be kartalım… Bu dünyada kimim var ki senden başka…

ÖLÜNCE SEVEMEZSEM SENİ KARASEVDAM…

Doktor Atıf bile artık dayanamamıştır duydukları karşısında o da ağlıyordur bu aşk karşısında… Burak artık Doktorunun kapıda olduğunu fark etmiştir…
Burak--- özür dilerim Doktor Bey geldiğinizi görmemişim
Doktor—Bak Burak buraya asıl geliş sebebim maçlara gitmenin bedenin açısından tehlikeli olduğunu söylemekti fakat ben bunu yapamayacağım… Ben böyle bir aşk görmedim Sevenleri ayıramam…
Burak gün geçtikçe kötüleşiyordu üstüne üstlük henüz uygun ilik de bulunamıyordu… Burak artık ümitsizce bekliyordu…
Sıkıldığı bir gün uzun zaman sonra sokağa çıkmış geziyordur Genç Burak… Saat gece yarısını çoktan geçmiş ama eve dönmeye hiç niyeti yoktur… Tam bunları düşünürken sokağın kenarında bir şarapçı görür. Adam kaldırıma yıkılmış kalmıştır… Burak yanına gider.
---Amca iyimisin?? ----iyiyim evlat gayet iyiyim
Adam 65-70 yaşlarında saç sakal birbirine karışmış bakımsız bir ihtiyar görünümdedir ancak bu adamda Burağı çeken bir şeyler vardır… Burak adamın yanına yaklaştığında aralarında koyu bir sohbet başlar… Burak sohbetin en sıcak yerinde adamın Beşiktaş atkısını fark eder
Burak---Amcacım sen Beşiktaşlımısın… Adam—Aşığıyım evlat yoksa sende mi?? Burak’ın bu adama iyice kanı ısınmıştır…
Burak bu adamın yanına neredeyse her gün uğrar olmuştur artık aralarında müthiş bir sevgi bağı oluşmuştur be sevgi bağının asıl nedenini ikisi de gayet iyi bilmektedirler ‘’BEŞİKTAŞ’’ Yine bir gün Genç Burak amcanın barakasına gitmiş sohbet etmektedirler…Amcanın Beşiktaş için yaptıklarını duyduğunda Burak’ın gözünden yaşlar süzülür olmuştur…Nitekim adı Şeref olan bu yaşlı amca babasının ona ekmek alması için verdiği parayla babasından habersiz deplasmana gidebilecek kadar Beşiktaşlıdır…
Burak--- Şeref amca ben ilik kanseriyim… uygun ilik bulunmazsa öleceğim… Ama biliyo musun benim asıl derdim bu değil… Beşiktaşımı yalnız komak var ya… Beni kimse anlamıyo bunun için hergün yanına geliyorum… Sevdamı birtek sen anlıyorsun
Şeref Bey Genç Burak’ın kanser olduğunu duyduğunda adeta şok olmuştur…---ölmeyeceksin oğlum… KARASEVDANIN maçlarını yine eskisi gibi izleyeceksin
Burak bunun imkansız olduğunu biliyordur… Kendisini kurtaracak hiçbir gücün olmadığının farkında olmasına rağmen Amcaya bir şey söylemedi elini öpüp ayrılır oradan…
Burak’ın durumu iyice ağırlaşmıştır…Kapı çalar gelen Doktor Atıf’tır---Müjde… Burak için uygun ilik bulundu hiç beklemeden ameliyata alalım…Burak’ın Anne ve babası sevinç çığlıkarı atarlar…
Burak hemen o gün ameliyata girmiştir. Ameliyat’ı gayet başarılı geçmiştir. İlik Vicuduna uyum sağlamıştır… Hemen bir haftada dikişleri bile alınmıştır… Burak hayata dönmenin mutluluğunu yaşarken aklını için için kemiren o soru yine bilinç üstüne çıkmıştır; BU İLİĞİ ONA KİM VERMİŞTİ…
Genç Burak Hastahaneden taburcu olur olmaz Şeref Amcanın barakasının yolunu tutar… ona bir de hediyesi vardır… O söylemişti hayata döneceğini peki ama nereden bilmişti?? Ona 100. yılın nostalji formalarından almıştır Burak. Barakadan içeri girdiğinde onu bulamamıştır… Tam o sırada Cep telefonu çalar arayan babasıdır…--- Burak hemen hastahaneye gel sanırım sana İliğini vereni bulduk
Burak heyecanla Hastahaneye koşar. Onu Doktor Atıf Bey karşılar…
Doktor---Sana ilik veren hiç tanımadağım yaşlı bir amcaydı… Nasıl olduysa iliği senle uyum sağladı… Ona ameliyata almamız çok riskliydi… Çünkü çok yaşlıydı masada kalma ihtimali çok yüksekti… Ama o senin çok yakının gibiydi. Ölümü göze alarak girdi ameliyata ve maalesef onu kaybettik… ama verdiği ilikle seni yaşatıyor… Hımm unutmadan sana bir de not bırakmıştı
Burak notu açıp okumaya başladı notta şunlar yazılıydı;

HAYDİ KOŞ MABEDİMİZE… SANA SÖYLEMİŞTİM ÖLMEYECEKSİN… BEN YETERİ KADAR YAŞAMIŞTIM ZATEN… KOŞ KAPALIYA BENİM İÇİN DE HAYKIR AŞKIMIZI…BENİ SAKIN DÜŞÜNME BEN KARIM ÇOCUĞUMUN YANINDA ÇOK MUTLUYUM BURADAN BİR KARTAL GİBİ İZLEYECEĞİM BEŞİKTAŞIMI…PEKİ ŞUNU MERAK EDİYORSUN DEĞİL Mİ?? HİÇ TANIMADIĞIM BİRİ UĞRUNA NASIL CANIMI VERDİM…BEŞİKTAŞLI OLMAN YETERDİ BENİM İÇİN… SENDE O ATEŞİ GÖRDÜM…SANA VASİYETİM OLSUN EVLAT BEŞİKTAŞIMIZI YALNIZ BIRAKMA
Doktor atıf başta olmak üzere herkes hıçkıra hıçkıra ağlıyordur şimdi…nasıl bir aşk bu…Burak kağıdın en altına iliştirilmiş notu gördüğünde artık göz yaşlarına boğulmuştur notun hemen altında aynen şu yazıyordur;

BİZDE AŞK BÖYLEDİR
 
Son düzenleme:
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

Çarşı Sensiz Geçen Her Geceye Karşı

Üzerimde puslu bir gecenin ardı. Nerde olduğumun farkında değil gibiyim. Odamı kuşatan SİYAH-BEYAZ posterleriçilmiş sigaralar gazete küpürleri ve en önemlisi yokluğun. Bir haftanın 6 akşamı senden uzak bu bedenle mücadeleler içindeyim. Elimden gelse saatleri veto edeceğim elimden gelse günleri yerle bir edeceğim elimden gelse BEŞİKTAŞ hariç bu kentin ipini birer birer çekeceğim.

Yokluğun sessiz oluyor dilimdevarlığın yanardağının alevi gibi yakıcısokak lambaları daha sönükyollar daha çok sessiz sensizliklerde. Bir matem havası bürüyor sanki sen olmadığın zamanlarda bu yürekleri. Ve insan daha az verimli olabiliyor senin yokluğunda ve daha az gülebiliyor sensiz akşamlarda.

Karanlık iyice kendini gösteriyor bu semte. Yine bir geceyi atlatmanın ve sana bir gece daha yaklaşmanın sevincini yaşamaktayım. Bir sigara daha yakıyorum içime çektiğim ilk nefeste sanki seni çekiyorum ciğerlerime. Az kalmanın mücadelesini veriyorum yeryüzünde görünen bedenimle.

Polis sirenleri karışıyor gecelere ardından silah sesleri.Hiç birşey dikkatimi dağıtamıyor; aklımdafikrimdecanımdakanımdahücrelerimin her birinde sen.

Ve yağmurlar karışıyor sensiz geceye.Keşke diyorum SİYAH-BEYAZ damlalar yağsa üzerime.

Ve gece benden bıkmışcasına sanki halimi görüpte acırmışcasına gündüzün esintilerine dönmeye başlıyor.Gün aydınlanıyor aydınlanmaya çalışıyor ve yine bir gündüzle beraber gelecek geceyi düşünüyorum şimdiden.

Ve BEŞİKTAŞ'ı düşünüyorum yurdumun her yerinden.


Olsada İNÖNÜ Semt Yazsalar Kimliğime
Olsada İNÖNÜ Başkent Dünya Görse Gözüyle
Ölürsem Toprağım Bol Olsun
Ölürsem toprağım İNÖNÜ'den Bir Parça Olsun
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

Ölümsüz Bir Yazı !

Herseye katlandik da senden uzak olmak koyuyor adama...
Gece yatmadan önce yarin saat kacta en SEREFli stada girerim hesabi yapamamak koyuyorFormayi geceden hazirlayamamak...Ertesi günün heyecani icimizde olsada yanina varamamak varya...Sabah SENIN askinla uyansakta yaninda olamayacagimizi bilmek...
Kazan'da oturup SENI konusamamak var birde...
Gittikce cogalan kalabaliga bakip bir bira ismarlayamamak yanimdaki arkadasima... BESIKTASIM BENIM diye haykirirken BAGIRMA OGLUM MACA SAKLA diye uyarilmamak...
Sonra stada dogru yürüyememek varya... Sag tarafimda stada dogru uzanan Ata'min cakmak gözlerini üstümüzde hissedememek..
Mabedi görememek ve gözlerimizin dolmamasi... Aglamakta özlenir mi ?demeyin... ASK icin ölmeyi özlemedik mi?
Tribünde yerlerimizi aldigimizda cimlerinin kokusunu icimize cekememek varya...Kartal yüreklileri tribüne cagiramamak her futbolcuda bir Hakki bir Sükrübir Seref bir Hüseyin arayamamak...Santrayla üclüde cosamamak yumrugunu sikmak ah orda olamamak var ya....
90 dakika futbolcudan daha cok terleyememek mac sonu semte dönememek ve maci konusamamak... Sampiyonda kokorec yiyememek.
Herseye dayaniyoruzda... SENDEN AYRI OLMAK VARYA...

DEGERINI BILIN.....

"Remzin Kartallar Gibi Manileri Yen Aş
Layıktır Bu Vasıflar Sana Ey Şanlı BEŞİKTAŞ!"
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

2 Renktir Seni Sevmek Aslolan Hayatsa HAYATTA Beşiktaş'tır ..!
2 Renktir Seni Sevmek Aslolan Hayatsa
HAYATTA Beşiktaş'tır ..!


her beyaz günün 'bam baska' parıltısı..

her siyah günün en parlak beyazı..

öyle bi'sevdadır ki bu anlatıLamaz
anlanamaz.. iliklerimize kadar islenmis !

öyle bi'umuttur ki bu tarifi imkansız.. beyazında kaybolan !
bir isyandır ki BEŞİKTAŞ'ım kücücük kalbimize sıgmayacak sekilde kazınmıs ..!

sevmeyi gecmisiz varsın elalem seve dursun.. biz yasıyoruz ..!

biz farklıyız.. biz yaşıyoruz yaşatıyoruz !

biz farklıyız.. biz saf birkara sevdanın en samimi delikanlılarıyız !

biz.. beşiktAŞIĞIYIZ ..!

yokluk siyahsa varlık beyazdır !

ben siyahsam sen beyaz !

gözyaşım siyahsa tebessümüm beyazdır !

hayat siyahsa umut beyazdır !

gerçek siyahsa hayaller beyazdır !

yok uLan yalnız ölmek ..!

ter temiz bem beyaz kefenimle ruhumun siyah'ı bütünlesir.. YİNE SİYAH-BEYAZ ölürüz ..!
velhasil..

aslolan hayatsa; hayat SİYAH-BEYAZ'dır !

ve bu nedenledir ki..

HAYATTA BEŞİKTAŞ'tır ...
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

*> çARŞI Kapalının ortasında sıralanan bir grup değildir.

*> çARŞI bir ruhtur. çARŞI New York'da metro trenine yazılmış siyah beyaz bir grafitidir.

*> Prag'da duvara yazılmış bir yazıdır.

*> Erzincan'da bir dağın yamacına yazılmış sevgidir.

*> Adana'da bir rengi bozuk derneğin duvarlarına boyanmış "Siyah ve Beyazdır"

*> Galatasaray Lisesi duvarına yazılmış "çARŞI ulan" işaretidir.

*> Bir tiyatro sahnesinde hiç bir dekora uymadan sırtında taşınan kutsal BEŞİKTAŞ formasındadır çARŞI.

*> Zonguldak'ta maden gÖçüğünden çıkarıldığında ilk nefesle sorulan "Maç kaç kaç?" sorusundadır çARŞI.

*> Hakeme kızdığında "Satanist Hakem" diye bağırıp gündemi takip edenlerdir.

*> ATATüRK'e dil uzatan dÖnemin milletvekili Hasan Mezarcıya "Hasan Mezarcı'ya kafam girsin" diyen tezahüratıyla Cumhuriyetin KEMALİST çizgisindeki duruşunun Ödünsüz sesidir.

*> "Ezik Civcivlerin" yalakalıklarına "Tek adam Atam" yada "Bir pankart da Verhaugen'e aç Avrupa şampiyonu ol Fener" diyen zekadır.

*> BEŞİKTAŞ aşkını pankartlarda "Başka boyutların Tanrısı" diye ifade eden kalp dir
*> Kaşınanı tesislerinde ziyaret eden yada ellerine verdikleri "Cobarde Gallina Ortega" pankartıyla maymun edenlerdir.

*> Erkek adam renkli takım tutmaz" deyip alemi dut yemiş bülbüle çevirenlerdir.

*> Işıklar sÖndüğü zaman tüm Fenerliler güzeldir" pankartıyla herkesi güldürenlerdir.

*> "Bizim taraftarımız daha fazla" diye bÖbürlenenlere "En fazla sinek de bokun üzerinde olur" cevabını yapıştıranlardır.
*> Futbolcusuna kızdığında "Aşkımız renklere sizlere değil" diyen renk aşkıdır.

*> 2 KM bayrak yapıp dünya rekoru kıran sevgidir; o bayrağın en arkasında hiç bırakmadan duran 72 yaşındaki teyzedir.

*> Bükreş maçında televizyonların gÖsterdiği o soğukta ayakta boynunda Siyah Beyaz kaşkoluyla titreyerek Karakartallarini seyreden ninedir.

*> Tribünde bir doktordurişçidiriş adamıdırokuma-yazma bilmeyen bir sokak çocuğudurprofesÖrdür. Omuz omuza zıplayıp "Beşiktaşım benim biricik sevgilim" diye gÖzünde yaş gırtlağını yırtan solcusudur sağcısıdır Ateistidir hacısıdır Müslümanıdır Ermenisidir YahudisidirHristiyanıdır.

*> Irak işgalinden Önce savaşa karşı duran yurtseverlerin yanındaki ruhtur.

*> Mitinglerde "Beşiktaşliyiz savaşa karşiyiz" tezahüratlarında tribünde "Savaşa HAYIR""Amerikan Sahinlerine karşı KARAKARTALLAR" pankartlarıyla tepkisini koyandır.

*> Bir F16 burnuna yapılmış KARTALDIR.

*> çARŞInın "A" sını Anarşinin "A"sıyla yazan güce tapmayan isyankarlıktır.

*> "Siyah-Beyaz Ölüm-Yaşam" diyen felsefedir.

*> Holiganlığı *****lik delikanlılığıda hayat felsefesi olarak benimseyenlerdir.

*> Sevinmek için sevmeyendir inadına inançla bağlı olandır.

*> Nazım Hikmetin "Aslolan hayattır" ına tribünlerin Hacı Babasıyla "Hayatta BEŞİKTAŞ" diye Ölümsüzleştirenlerdir.

*> "çARŞI MUSTAFA KEMAL ATATüRK hariç herkese hatta kendine de karşı" diyen aykırılıktır.

*> Tribüne boydan boya "Ölüm ne zaman ve nereden gelirse gelsin; mezarıma Siyah-Beyaz güller atılacaksa mezar taşıma BEŞİKTAŞ yazılacaksa bÖyle Ölüm hoşgelsin sefa gelsin..." yazan Ölümsüz sevgidir.


*> çARŞI ruhu BEŞİKTAŞIN uslanmaz asi ruhudur BEŞİKTAŞINI taparcasına seven çılgın aşığıdır.
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi


teşekkürler :)

Varlığın Bana Güç Yokluğunsa Kabus İyiki Varsın...



Hayatta bazı dönüm noktaları vardır insanın. O noktalardan sonra değişir her şey hayatında. Ondan sonra anlarsın yaşamanın ne demek olduğunu.Hayatında yanında sana kalanlarla yoluna devam etmeye çalışırsın devamlı tökezlersin düşersin ama başını dik tutmaya çalışırsın hep tutunursun bir şeylere. Bir yandan da gözün kara olur silersin her şeyi bütün her şey yalan gözükür sana. tek bir doğru tek bir gerçek tek bir temiz şey ararsın hayatına devam edebilmek için.

İşte tam da böyle bir dönemde sana olan aşkım beni ayakta tutmayı başaran şey oldu Beşiktaşım.Bütün siyah dikenli yolların arasından bembeyaz bir halı gibi serpildin önüme. Seçebildim siyahın arasından beyazını. Hayatımdaki en önemli insan olarak gördüğüm; bbmın hayatımdan çıktığı ve artık her şeyin bana manasız geldiği dönemde senin aşkın beni ayakta tutan şey oldu.

Senin gücün gücüme güç kattı beni ayakta tuttu Beşiktaşım. En zor günümü yaşadım ben bugün ve senin sayende başımı dik tutabildim. Senin aşkını hissedebildim içimde bunu kimse anlayamaz Beşiktaşım. Beni bir senin diğer aşıkların anlayabilir.
Bugün eve gelip seninle ağladık senle güldük biz diyebilmeyi çok istedim. Ve eve geldiğimde ağlayarak söyledim bu sözleri.Bayrağıma sarıldım yorganıma sarılmışçasına öptüm kokladım. Varlığıma güç kattığın için sana bin kez teşekkür ettim.

Bugün dostlarım da yanımdaydı Beşiktaşım beni sevenler de yanımdaydı. Hakkını yiyemem kimsenin.Ama sen ; sen çok farklıydın. Bileğime baktığımda gördüğüm SİYAH BEYAZ beni ayrı bir mutlu etti ayrı bir güç kattı bana. Beşiktaşlılık ruhu peşimi bırakmamıştı. Biz nasıl sana ; yenilsen de yensen de biz hep geleceğiz diyorsak sen de iyi günde kötü günde benim yanımda olduğunu gösterdin bugün. Doğum günümde çaldığım 100. yıl marşları gibi kötü günümde de siyahımla beyazımla yanımdaydın. İşte bizim diğerlerinden farkımızı bugün bir kez daha anladım Beşiktaşım. Bu yüce duyguyu tadabilmek herkesin hissedebileceği bir şey değil. Bunu ben bir lütuf olarak görüyorum Beşiktaşım.

Tekrar anladım ki bu hayatta ne dost ne ne manita ne para elde kalan tek şey annem anne annem ve SİYAH BEYAZ bir sevda. Biz BEŞİKte başladık bu aşka ve mezar TAŞında bitireceğiz sevdamızı. Varlığın varlığıma güç katıyor ruhun ruhumu aydınlatıyor renklerin asilliğiyle peşimi bırakmıyor. Ve sen; ekmeğimde suyumda sanal dünyamda stadımda evimde sokağımda soluğum havadauyurken rüyamda gözümü açtığımdaki her yeni sayfamda siyah günlerimde beyazınla hep yanımdasın. İyi ki Beşiktaşımısın iyi ki Beşiktaşlıyım. Bu duyguyu yaşattığın ve onurla bana bu yazıyı yazdırdığın bir ruh olduğun için sana teşekkür ederim.
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

Seviyorum demek anlatmaya yetmiyor...


Küçüçük ellerimin oyundaki inatsın...
İlk okulda;dile gelip konuşamayan kalbimden geçen ilk AŞKIMSIN...
Orta okulda defterimin içinde ki en güzel YAZISIN..
Lise çağlarımda sıramı'' en güzel '' YAPANSIN..
Şimdilerde;yüreğimdeki AĞIRLIKSIN....
Aşk dedikleri bambaşka boyutlara bürünür dolmabahçe semalarında...!
Umut dedikleri bambaşka yeşerir İNÖNÜ'MÜN tozlu koltuklarında....!


İsyanım başka haykırır kapalımın ortasında...
sevdam bambaşka ıslanır açığım da yağmurumn altında!!!
bu diller sevdana haykırıştan usanmıyor...
bu eller yaz yaza AŞKINI anlatmayı bitiremiyor...
bu gözlerden sevdana isyan eksik olmuyor....
bu yürek bu sevdayı kaldıramıyor ''ULANNN!!''...
SEVİYORUM DEMEK ANLATMA YA YETMİYOR....
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

Aşk Bizimİsyan Bizim... Gelecek de Bizim...




Varsın tarih göstermeyiversin 2007 yılının şampiyonu olarak seni BEŞİKTAŞ'ım...

Ben SENitarihler seni şampiyon olarak gösteriyor diye sevmedim ki...

Ben senin içimi çoğunlukla zindana çeviren SİYAHınnadir de olsa aydınlatan BEYAZın için sevdim...

Ben sana hep AŞK dedim BEŞİKTAŞmutluluk kaynağım demedim ki sana...

Sana"beni mutlu et" de demedim...

Bana seni soranlarasenin için AŞK dedimSEVDA dedimİNANÇ dedimHIRS dedimÖZLEM dedimKAVGA dedimİSYAN dedim...

Seni hiç sevmediğim kadar seviyorum BEŞİKTAŞ'ım...

Ve geçen her günhiç sevmediğim kadar sevmeye devam edeceğim...

Ve sana yemin ediyorum ki DÜNYADAKİ EN BÜYÜK SEVGİ SEN OLACAKSIN dünya döndükçe...

Hiçbir ana bir yavrusunuhiçbir Ademoğlu bir Havva'yı sevemeyecek benim seni sevdiğim kadar...
seninsevenlerin içine siyahını zift gibizindan gibi çökerttiğin yeşil sahalara inecek olursam

Bu sene şampiyon göremesem de seni...

SEVDAMI da

İNANCIMI da

İSYANIMI da

HIRSIMI da

KİMSELER ALAMAYACAK ELİMDEN...

ve biz biliyoruz ki;

Aşk Bizimİsyan Bizim... Gelecek de Bizim...
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

Beşiktaşım; Bana Bir Masal Anlat...



Beşiktaşım...

Kimi babasızlıkla sarılıyor sana kimi yitik ilişkilerin insanı olarak kimi kaybettiği dostunu arıyor sende. Ama herkes seni sen olduğun için seviyor. Sen ise her olaya rağmen dimdik ayakta durabilmeyi başarıyorsun. Yanımızda olmayı ne olursa olsun bize kol kanat germeyi başarıyorsun.Bazen baba bazen sevgili bazen dost arkadaş oluyorsun. Ama en önemlisi yoldaş oluyorsun Beşiktaşım.


Bir masal anlat bana aşkım Beşiktaşkım. Elimi bırakmadan içine ne koyarsan koy. Yenilgi mi ? Vız gelir bize ondan da koy. Şerefli ikincilik koy istersen kupalar koy. Ben seni dinlerim. Destanlar yaz bize. Eskiyi anlat bize ; geçmişi.. Kazanılan zaferlerişampiyonlukları gelenleri gidenleri. Bana; bizi anlat nasıl seni sevdiğimizi. Senin için simsiyah geceleri nasıl da bembeyaz ettiğimizi tıpkı şu an benim yaptığım gibi. Bize yenilgileri anlat; ardından akan göz yaşlarını. Ama sakın sakın
elimi bırakma! Korkarım! Yürüyemem bu yolda sensiz! Çekme karanlığımdan aydınlığını..


Sen anlat Beşiktaş'ım... İnandır bizi güzel günlere. Ver bize gelecek coşkuların kahkahaların sinyallerini. Stadın inleyiş seslerini duyur bize. Koy içine masalın ne istersen. Lig şampiyonu ol mesela. Türkiye kupası da senin olsun. Dünya bizi konuşsun.Seneye dünyaya açılacağımızı duyur bize. Umrumuzda değil ya sen elimi bıraktıktan sonra düna bilmiş bizi bize ne!Uykuya dalıp gitsem bile bırakıp gitme sakın beni Beşiktaşım. Üstümü ört ama elimi bırakma. Rüya gibi gelen masalı bitirme. Devam et sen. Ben gözümü dinlendiriyorum. Ben uyusam da görmüyor musun? Bak binlerce insan seni dinliyor..


Bana bir masal anlat Beşiktaşım. İçinde her şey olsun. Her şey. Bir tek şey olmasın. Şerefsizlik. Senden başka bir ricam yok ki benim. Sen anlat benim canım Beşiktaşım. Arkadan da müzik çalsın hafiften.. Ben burada seni dinleyip uykuya dalarken diğer aşıklar şenlensin masalınla bir kadeh koysunlar masaya. 'Beşiktaşım ŞEREFine' diyebilsinler.


Bana bir masal anlat Beşiktaşım; senin için ölen bedenleri anlat bana. 'Sevdamız uğruna canlar verdik biz' bestesinin çıkış nedenini anlat bana. Sen sahaya çıktığında seni yakından görebilmek için binbir yolu deneyenlerin telaşını anlat bana. Senin için her şeyini bir kenara bırakıp Beşiktaşım hayat sensin diyen sesin nerelerden geldiğini anlat. Yeni doğan minnacık bir bebeğe siyah beyaz bir tulum alabilme heyecanını ve sonradan Beşiktaşlı olunmaz Beşiktaşlı doğulur diyebilme gururunu anlat bana. Susma anlat işte her şeyi. Bildiğin her şeyi. Ne o yoksa duymuyor musun bizi? Daha da çok bağırırız o zaman sesimizin geldiği yere kadar bağırmayız sesimizi her yere duyururuz. Sen yeter ki iste Beşiktaşım sen yeter ki sıkı sıkı tut elimi...


Ben uyuyorum Beşiktaşım. Sakın susma sen. Bilirsin beni korkarım anlatırken tut elimi uykuya dalıp gitsem bile bırakıp gitme sakın beni...Sevdamdan komaya sok beni ama bırakıp da sakın gitme...
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

Seni Anlatmaya ÇalıştıkBaşaramadıkYaşıyoruz!!!


Seni anLatmaya çalıştık başaramadık yaşıyoruz!

bir güldük bin ağladık
ne vazgeçtik sevdandan
ne isyan ettik aşkına..

bazen sevda türkülerinden nağmelerle anlattık sana
bazen içimizde kopan fırtınaları beste yaptık aşkına…

sevdiklerimizden koptuk
ailemizden horlandık
ne arkadaşlarımız anladı bizi
ne de biz can gibi sevdiklerimizi…

BEŞİKTAŞSIN SEN BİZİM CANIMIZ derken
harbiden diyorduk haybeden değil
sana gelen bize geliyordu
canımızı acıtıyordu
dalımıza basıyordu…

ANLATAMIYORUZ YAŞIYORUZ
yazarken asi ve bir o kadar asil pankartlarımıza
istedik ki anlamasalarda saygı duysunlar
bize sana ve aşkımıza…

ne saygı gördük yaratılanlardan
ne takdir
sadece sevdik seni. kimselere anlatamadan
kimselere öğretemeden
ve kimselere aldırmadan…

Çünkü sen sadece YAŞANIRSIN BEŞİKTAŞ’ım
ANLATILAMAZSIN…


Ölene kadar seni YAŞABİLMEK DİLEĞİYLE

--------------------------------------------

seni

seni
BABA HAKKI'nın hakkaniyetliği ile

seni
ŞEREF BEY'in onurlu ve şerefli duruşu ile

seni
BABA'mızdan aldığımız ve çocuklarımıza devredeceğimiz
kutsal bir miras gibi sevdik yaşadık ve yaşıyoruz

ölüm bizi ayırana kadar.


-----------------------------------------


BEŞİKTAŞ'IM

seni öylesine değil
ölesiye severken.
kırdıklarımız da oldu
kızdıklarımız da.

mevzu bahis sensin diye
sineye çektiğimiz
"eyvallah baştacısın" dediklerimiz
sanaymış gibi gösterip kendine yontanlar
kerameti senin ötende kendilerinde ararmış meğer.

senin üzerinden siyaset
senin üzerinden ticaret
senin üzerinden menfaat
peşinde olanlar varmış meğer çatımızın altında.

bilemedik göremedik.
aşkın kör etmiş gözlerimizi.
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

BeşiktAŞK Halleri



"Nedir Bu Beşiktaş?" diye soralım.

Sahiden Nedir Beşiktaş?

Katip Tevfik’in Taşkışla’da İngilizler’den kapıp kaçtığı Refik Osman’ın Valideçeşme’deki evinin bahçesinde özenle sakladığıdır Beşiktaş.

Refik Osman Top’un ta kendisidir Beşiktaş.

Refik Osman’ın ayağından 92 penaltının 91’ini gole çevirmektir Beşiktaş.

Şeref Bey’in "Valideçeşme"si ile Münir Bey’in "Basiret"ine eklenen "Harika" "Barıka""Kuvvet"tir Beşiktaş.

Bir araya gelmenin dayanışmanın tek yumruk olmanın bir semti efsane kılmanın ama yine de semt takımı kalmayı başarmanın öyküsüdür Beşiktaş.

Şeref Bey’in inadı kararlılığı iradesidir Beşiktaş.

Şeref’tir Beşiktaş.

İşte o Şeref Bey’i genç yaşta yitirmektir Beşiktaş.

Yine o Şeref Bey’in anısına bir sistem yaratmak "Üç Pas Bir Şut Gol"dür Beşiktaş.

"Pazar Ligi"nin tozunu atmak Maccabi Strugglers Pera Dork Aris Enosis Stella Mayak gibi takımları yere serip hiç yenilmeden şampiyon olmaktır Beşiktaş.

Cumhuriyetin ilk yılında 22 Ağustos Cuma günü ilk resmi İstanbul Ligi Şampiyonu’dur Beşiktaş.

1931-32 tarihli 9. İstanbul Ligi’nde ilk yarıyı lider bitirip "Fenerbahçe ve Galatasaray’ın bulunmadığı bir ligde şampiyonluk istemiyoruz!" diyerek ligden çekilmektir Beşiktaş.

Yetmedi 1939’da 1940’da 1941’de 1943’de 1945’de 1946’da 1952’de "yenilgisiz" İstanbul Ligi Şampiyonu olmaktır Beşiktaş.

Yetmedi 1941’de 18 maçın 18’ini de 84 gol atarak kazanmaktır Beşiktaş.

Yetmedi 1942’de 18 maça 90 gol sığdırıvermektir Beşiktaş.

Yetmedi 439 maçta fileleri 382 kez havalandıran "Baba" Hakkı Yeten’dir Beşiktaş.

"Sabri Hakkı Şeref Kemal Şükrü" forvet hattıyla 140 resmi maçta 599 gol atmaktır Beşiktaş.

320 golünden 93’ünü ağlara voleyle zımbalayan "Voleci" Şeref Göraaa’dir Beşiktaş.

Palermo ve Lazio’da 79 maçta 36 gol bulan 226 golünün 32’si doğrudan köşe vuruşundan gelen Şükrü Gülesin’dir Beşiktaş.

Her üç serbest vuruştan birini gole çeviren "Baba" Recep Adanır’dır Beşiktaş.

Siyah-beyazlı formayla 569 kez sahaya çıkan Ahmet Özacar "Küçük Ahmet"tir Beşiktaş.

"Çengel" Hüseyin Saygun "Beton" Mustafa Ertan "Keklik" Kemal Gülçelik "Kasatura" Bülent Aziz Esel’dir Beşiktaş.

1950’de Amerika’da New York Turnuvası’nda boy göstermek Manchester United’a kafa tutmaktır Beşiktaş.

"Şenol-Birol-Gol"dür Beşiktaş.

Türkiye Ligi’nde 1959-60 sezonundan bugüne dek kırılamamış "13 maç üst üste galibiyet rekoru"dur Beşiktaş.

UEFA Kupası’nda Romen takımı Steagul Rosu karşısında ilk maçı 2-0 bitirip rövanşta son üç dakikada üç gol yemektir Beşiktaş.

Rosu maçında yediğimiz ikinci golden sonra topu ağlardan çıkarıp koşa koşa santraya diken Sanlı Sarıailoğlu’dur Beşiktaş.

Sanlı’yı sevmek hem de çok sevmektir Beşiktaş.

Süleyman Seba gibi bütün bir ömrü adamak başka avuntu aranmamak bu mutlulukla kıvanmaktır Beşiktaş.

Tükenen tüketilen umutlara boşa çıkan beklentilere karşı hem sabırlı hem gururlu olmaktır Beşiktaş.

15 yıl şampiyonluk görememek buna hiç yerinmemek Ziya Doğan’ın Eskişehir’de attığı ikinci golden sonra boğazına bir şeyler düğümlenmektir Beşiktaş.

O 15 yıl boyunca Yusuf Tunaoğlu’yla Vedat Okyar’la Zekeriya Alp’le Niko Kovi’yle Tuğrul Şener’le teselli bulmaktır Beşiktaş.

"Bir ki üç de yetmez dört beş altı olsun Metin Ali Feyyaz atsın Beşiktaşım Şampiyon olsun"u motto kılmaktır Beşiktaş.

Metin-Ali-Feyyaz’la bir maça 10 gol sığdırmaktır Beşiktaş.

Türkiye Ligi’nde "yenilgisiz" tek şampiyon olmaktır Beşiktaş.

Türkiye Ligi’nde 48 maç yenilgi yüzü görmemektir Beşiktaş.

Nihat Kahveci’yle birlikte Fulya’ya giden dolmuşa binmektir Beşiktaş.

Spayiç Metin Türel Gündüz Tekin Onay Dorde Miliç Gordon Milne Christoph DaumMircea Lucescu’dur Beşiktaş.

İkili mücadelelerde rakibi yerinden uçurmakta Briegel’i bile geride bırakan Sinan Engin’dir Beşiktaş.

Necmi Mutlu Sabri Dino Rasim Kara Adem İbrahimoğlu Zafer Öğer Fevzi Tuncay Oscar Cordoba Göksel Gencer Nüvit Yasin’dir Beşiktaş.

Mehmet Ekşi Kadir Akbulut Samet Aybaba Recep Çetin Ulvi Güveneroğlu Gökhan Keskin Mutlu Topçu Alpay Özalan Ahmet Yıldırım Ali Eren Beşerler Tolga DoğanaaaRonaldo Zago’dur Beşiktaş.

"Atom Karınca" Rıza Çalımbay Mehmet Özdilek Fikret Demirer Zeki Önatlı Fani MadidaTayfur Havutçu Yasin Sülün Tümer Metin İbrahim Üzülmez Kaan Dobra Serdar Topraktepe Bayram Bektaş Tamer Tuna Niyazi Güney Frederico Giunti’dir Beşiktaş.

Necdet Ergün Bora Öztürk Ali Kemal Denizci Oktay Derelioğlu Sertan Eser Ertuğrul Sağlam İlhan Mansız Ahmet Dursun Daniel Pancu Ali Cansun Eser Yağmur’dur Beşiktaş.

Milli maçta Lothar Mattheus gibi bir futbol devine "Bizi sürklase etti!" dedirten Sergen Yalçın’dır Beşiktaş.

Barcelona’ya üç çekmektir Beşiktaş.

Milan maçının bitiminde Oliver Bierhoff’u "Dünyanın dört bir yanında maça çıktım böyle taraftar görmedim gerçekten biz mi kazandık diye skorborda bakma gereği duydum!" diye konuşturmaktır Beşiktaş.

"Bu Alemde Çarşı Herkese Karşı"dır Beşiktaş.

"Hepimiz Zenciyiz" diyebilmektir Beşiktaş.

Daniel Amokachi’dir kim ne derse desin Pascal Nouma’dır Beşiktaş.

Yalnızca zaferlerin değil olmayacak yenilgilerin büyük düşkırıklıklarının ardından İnönü’yü hıncahınç doldurmak avazı çıktığı kadar bağırmaktır Beşiktaş.

En sonu İnönü’nün tribünlerinden denize bakmak derin bir soluk almaktır Beşiktaş.
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

Dünlere İnat Yarınlar İçin



Sebep aramayıp anlamını bilememekle de birlikte anlatamadığımız yaşamaya kalktığımız vakit ömrümüze sığdıramadığımız kırıldığımız vakit gömmek istesek yüreğimize sığdıramadığımızdan 'küsmek' kavramını lugatımızdan kaldırdığımız tarifi imkansız ve mukadder kapkara sevdamızın bi' parıltısıdır 'Gol'.

Kimi zaman gelir ki 'Kartal Gol Gol Gol !' haykırışları içerisinde yüreğimiz Şeref Bey'debedenimiz tribünde ruhumuz sizinle atağa kalkarken rakibe tam saha pres uygulayan sevdamızın beklentisidir 'Gol'.

Çoğu zamandır ki tribünde tanımadığımız abi/kardeşlerimiz için bi' haykırışın akabinde sarılmamıza sebep olandır 'Gol'.

En güzel beklentimizin akabinde yüreğimizi ısıtan sevdamıza en temiz serinliktir kimi zaman 'Gol'.

Bi' çok *****liklere karşı verilen cevap masa başlarına karşı atılan tokattır beLki de..

Kaybedilen hayatın kazanıldığı tribünümüzde hayata bağlanmamıza sebep olan sevdamızın en güzel meyvasıdır 'Gol'.

Kimisi için herşey olmakla birlikte bizim için sevdamızın gölgesinde kalmış rafa kaldırdığımız gülücüklerimizi bi' nebze de olsa hatırlatan umudumuzun tohumcudur sadece 'Gol'.

lakin kimi zaman gelir ki en büyük isyanımızdır.

Dünlere İnat Yarınlar İçin; Kartal Gol Gol Gol !
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

Sen Beşiktas aşkı nedir bilir misin ?

-Maçta gol yediğinde ağladın mı hiç ?
-Yabancı takımla maç olduğunda saatlerce ALLAH'a dua ettin mi Beşiktas'ıma yardım et diye ?
-Gol sevincini sesin kısılasıya kadar yaşandın mı hiç ?
-SİYAH BEYAZ'a aşık oldun mu sen ?
-Takımındaki oyuncular için hiç kaygılandın mı ?
-Herşeye Her yenilgiye rağmen Beşiktas'ım ÇOK YAŞA dedin mi ?
-Sahi sen Beşiktas'Lı olmak nasıl bir duygu bilir misin ?
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

herkesin Beşiktaş sevgisi farklidir...
kimi deplasmana gider
kimi kahvede maç izler
kimi radyodan dinler
kimi uzaktan sever
ama aralarinda hiç bir fark yoktur;
hepsi ayni "Beşiktaş"i sever... !!
 
Son düzenleme:
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

NEDEN BEŞİKTAŞ ?

Neden mi Beşiktaş? siyah beyaz başlamıştı herşey... resimler siyah beyazdı... yazlık sinemalar siyah beyaz... gözümüzün kara alnımızın ak olması öğretildi hep... kara gecelerde beyaz sayfalara döktük içimizi... kara sevdalarımız oldu çokça beyaz umutlarla beslediğimiz... ve gün gelecek kara toprağa beyaz kefenlerle gireceğiz. siyah beyaz başladığı gibi siyah beyaz bitecek herşey...!



Beşiktaşlıyız Beşiktaşlı anlayamaz kimse bu aşkı.




çünkü Beşiktaşlı doğdum Beşiktaşlı öleceğim.




çünkü;

simsiyah kaderimin bembeyaz umudusun.




asaletinden tribünde omuzomuza tezahürat yaparken hissettiğin kardeşlikten!




Çünkü takım golü attığında hiç tanımadığın birini sanki yıllardır tanıyormuş gibi samimiyetle sarılabildiğin için!




niçini olmadı ki nedeni olsun...
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

Benim bir babam var evimizin reisi her şeyi bir annem var eli öpülesi iki kardeşim var canımdan öte ama sana olan aşkımın tarifi yok BEŞİKTAŞIM!

Neden Beşiktaş sorusuna ilk verebileceğim cevap Beşiktaşlı doğduğum için ya da baba mirası olduğu için diyebilirim. Babam iyi bir Beşiktaşlı dedem de Beşiktaşlıymış dedemin babası da Beşiktaşlıymış… Aileden miras olarak geliyor anlaşılan Beşiktaşlılığım soyadım gibi…

Küçükken babam kulağıma fısıldamaya kanıma işlemeye başlamış Beşiktaşlılığı. Hiç görmediğim Beşiktaş efsaneleriyle büyüdüm. Baba Hakkının centilmenliğini sadece Beşiktaşın değil tüm Türkiye’nin kaptanı olduğunuŞenol’la Birol’un gollerini sonradan Fenere transfer olmalarını içten içe onlara kızgınlığımı Yusuf Tunaoğlu’nun muhteşem yeteneğini ve o yeteneğini nasıl harcadığını Vedat Okyar’ın efendiliğini dinleyerek büyüdüm.

Metin Ali Feyyaz üçlüsünün son demlerine yetiştim. Müthiş Gordon’lu yıllarımız. Amokachi’yi Şifo’yu Rıza’yı izledim. Sergen’in muhteşem yeteneğine İlhan Mansız’ın ruhuna Pascal Nauma’nın Beşiktaşlılığına şahitlik ettim.

Beşiktaşlılık Beşiktaşı yaşamak farklıdır. Zordur aslında Beşiktaşlı olmayan birine Beşiktaşı anlatmak. Oynadığı futbolun güzelliğinden sevilmez Beşiktaş sevinmek için sevmez onu Beşiktaşlı. Beşiktaş tribünlerinin dediği gibi biraz işçidir Beşiktaş biraz öğrenci biraz çarşıdır. Halkın takımıdır Beşiktaş. Bir gün herkes Beşiktaşlı olmayacak o ayrıcalık da bize kalacaktır.


Oturmadığın bir semti yaşadığın şehirden çok sevmektir o semtin havasını uzaktan yaşamaktır. Belki de ruhumun eşidir Beşiktaş. Belki de siyah ile beyazın zıtlığıdır alın teridir Beşiktaşlılık.

Gerektiğinde FEDA demektir. Sorulacak soru mu şimdi neden Beşiktaş diye…

NEDENSİZ BEŞİKTAŞ!
 
---> Bizimkisi Bir AŞK Hikayesi

NEDEN BEŞİKTAŞLIYIM ?


Âlemde her şeyi sevebilirdim sevmeye senden başlamasaydım…’


Neden 3 hece 8 harf sadece Beşiktaş sorusuna verilebilecek en güzel cevaptır bence bu cümle…



Koca yüreğini yalnızca Beşiktaş sevgisiyle dolduranların hikâyesidir…

Yüreğimize tek bir sevgi sığdırmışsak eğer bu yüreğimizin küçüklüğünden değil Beşiktaş’a aşkımızın büyüklüğündendir…

Anlatılmaz yaşanır deyince insanların yüzünde oluşan acı tebessüme aldırmadan bildiğini haykırmaktır âleme… Sevmektir ölesiye gelmektir ölümüne… Delikanlılığın hasıdır…

Pembe dünyadakiler anlayamaz bunu…



Çünkü onlar hayatın gerçeğini hayatın anlamını kavrayamamış olanlardır…

Bildikleri gerçeği inkâr edenlerdir onlar…

Siyah çökmez mi geceye? Ve o karanlığın ardından aydınlık doğmaz mı bembeyaz yüzüyle…

Ya da hayatın sonunda gelinen nokta BEYAZ bir kefenle KARA toprağa girmek değil midir?

Allah’a giden yolda tek gerçek değil midir?

‘Kanımı kessen sarı-kırmızı (lacivert) diye işkembeden sallayanlara SİYAH BEYAZ ÖLÜM YAŞAM derken biz aslında tek gerçeği haykırıyoruz cümle âleme…

Peki biz kimiz neyiz ne yaptık ne gördük hayattan ne verdik hayata buna bir bakalım şimdi de…

Biz pembe dünyanın çocukları olmadık hiçbir zaman…

Ya siyahı oynadık ya beyazı canlandırdık. Hayatın gerçeğini kıskıvrak yakaladık bir daha da bırakmadık… Varsın beyazı yaşamayalım dediğimiz her günü arkasından isyan etmek yerine siyahı daha çok sevdik beyazı daha çok bekledik…

Biz sadece Beşiktaş’ı sevebildik… Dünyada bu kadar sevmeye layık başka ne vardı ki zaten…

Vatanı sevelim dedik orada da engeller çıkardılar karşımıza…

Vatan için can vermek gitmez zorumuza ama kardeşin kardeşi vurması var ya işte o koyuyor adam olana…

Sonra vatan için canını veren aziz şehitlere kelle derken devlet büyüklerimiz onlara sahip çıkan adres yine BEŞİKTAŞ KAPALISI idi… Yani hayatın tek gerçeğine inanmış çocuklar…

İnanmayan baksın 24 Ekim 2007 yer İnönü ‘ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ’

Hayatı sevelim dedik o da daha çocuk yaşta neşterlerle geldi üzerimize…

Hayatı değil ama hayatı bize sevdireni sevdik…

İşte bu yüzden Beşiktaş’ım hayat sensin dedik hayatı sevmeyi Beşiktaş’a endeksledik…

Çünkü aslolan hayattı hayat da Beşiktaş…

E bi çocuk sevelim desek o da gidecek belki bir gün…

5 santimetrekare cep telefonu ekranına hapsedecek gözlerimizi cevap geldi mi gelmedi mi hesabı…

Ben böyle iyiyim abi yeter benim aşkım bana…

Ben de pek büyük sayılmam ağabeylerimden özür dileyerek kardeşlerime nasihatim olsun…

Tek sevin ama dolu dolu sevin benim gibi…

Siz de anlayacaksınız zaten hayatın hep kazık yerden sorduğunu ama bu ******** hayata karşı duracak bir SON BARİKAT ın hep var olduğunu…

Bir yerden sonra geriye dönüp bakarsınız ama çare yoktur fayda yoktur çünkü olmuştur olan…İşte tam bu yüzden:







BİR SEVDAYSA HAYATI ANLAMLI KILANBEŞİKTAŞ ULAN!!!
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst