Aşk sevgi şiirLeri

caqma_meleq

Bayan Üye
BU SAYFA SADECE GRİDEN ve KIRMIZIDAN İBARETTİR...
Eklenenler Alıntıdır...

gelhadiew3.jpg


Sen, belki de bu mektubu aslinda sana yazdigimi hic bilmeden okuyacaksin.
Ben, senin bunu okurken parmaginla yanagina dokundugunu, gözlerini hafifce kistigi, saclarini kulaginin ardina attigini görmeyecegim.
Elimin uzanamadigi yerlere kelimelerimle sokulmaya calismamin, kirilgan harflerden kurulmus görünmez bir köprüden sana dogru yürürken düsmekten böylesine korkmamin, sana tek bir bakisla anlatabilecegime inandigim ve bir cogunun belki bir ismi bile olmayan bircok duygunun her birine isimler bulmaya ugraşmamin beni nasil yaralayip yordugunu bilmeyeceksin.
İlerde bir gün bana cok karmasik ve anlasilmaz gözükecek olsalar da su anda bana ,kendime saplamak icin elimde tuttugum celik bir bicak gibi sade ve icmeye hazirlandigim zehirli bir su gibi berrak gözüken duygularimin, keskin ve yakici tadini onlarin üstünü örten sözcüklerin altindan cikarip cikarmamakta duydugum kararsızligi da herhalde sana hic anlatamayacagim.
Halbuki bütün korkunclugu sadeliginde gizli olan duygularim o kadar acik ki.
Yalnizim.
Kendimi yalniz hissediyorum ki, bu yalnizliktanda kötü.
Benim yalnizligimi ve kendimi yalniz hissetmemin yalnizliktan da kötü
oldugunu anlayacak senden baska kimse yok.
Ve sen de yoksun.
Belkide hic olmayacaksin.

Sözcüklerden olusturmaya calistigim bir köprüden sana ulasmaya calisacagim.
Ve biliyor musun, sen bütün bunları okurken, ben yazdiklimi sakaci gülüslerimle reddecegim.
Beni bir gün görürsen, gördügünün bu satirlari sana yazan adam olduguma inanmayacaksin.
Duydugum aski, özlemi ve bunlari duymaktan duydugum korkuyu güvenli bir durusun ardina saklanacagim.Yüzümde satirlarımdan bir iz aradigimda, onlar orda ormayacak.Sana nasil yalvardigimi hic isitmeyeceksin, siradan bir 'Nasilsin' sözcügü saklayacak o yalvarisi.
Ama bütün bunlar, bu sahte kibir, bu sakaci gülüs, bu siradan 'Nasilsin' sözü, bu güvenli durus, icimdeki sesi dindirmeyecek.

Bütün bunlara hic aldirmadan bana sarilmani bekleyecegim, bazen benden babandan korktugun gibi korktugunu, bazen beni cocugunu oksar gibi oksadigini görmek isteyecegim.
Aralarinda dolastigim kalabaliklar icinde benim yanlizligimi gören ve kendimi yanliz hissetmemin yanlizliklardanda kötü oldugunu sezen bir tek sen varsin.
O kadar sade ki duygularim.
Kirilgan bir köprüden sana dogru yürüyorum.
Sana ulasamazsam, sesim ve kelimelerim sana degmezse ve sen bana bir daha dokunamazsan, iste o zaman, korkarim sonsuz ve sensiz bir bosluga yapayalniz düsecegim.

Beni tut, herseye rağmen tut.
 
Bir gün,elbet bende son bulacak,bir hikaye,
Arasına serpiştirilen küçük öykülerde yaşanan yalnızlıklar.
Mahrem sayılan düşünceler,dile gelirken,
Sessizliği kıran anlamlar hayat bulacak yarınlarda.
Karanlığa dönüşürken,ayrılıklar darboğazında,kelimeler,
Ben,saflığa adanan,niyetleri ayıklayacağım bir,bir,sayfalardan.
Bu,sayfalar hayat bulacak,biliyorum,kirletilmiş yüreklerde,
Tertemiz yazılacak,yeniden,yaşanacak yarınlar.
Suçumuzu kabul ederken,bir cellat edası olacak,
Nidalara ayrılmış,karanlık dehlizlerde.
Özgürlüğün teslimiyeti,kanayan yaralardan ibaret,
Ruhumun,kırılmış acıları için olacak bu.
Bir geçmişin,bir de geleceğin,rüyalarına bulaşmış çirkinlikler,
Sebebiyet verirse aydınlığa,bil ki günahın olacak bu senin.
Ölmeye hazırken günahlarında,
Düşüncelerin olacak,inan,celladın.
Hiç açılmayan kapılardan,gir içeri,
Kilitleri saklı olan odalarda bul kendini,
Kilitlenmiş anılarda saklanmış tüm masumiyetinin arkasından,
Gözyaşlarının güzelliğini esirgeme,kanayan yaralara.
 
Her an aklımdasın. Karşımdaymışsın gibi dokunabiliyorum sana.
Yaşanabilecek en büyük mutluluksun. Senle başlayan ,seninle devam eden, sensizken son bulan bir hayat yaşadığım. Tüm hayat seninle var oluyor.Sevdalıların mesken tutuğu gece sen, umutlarla yüklü dilekler dilenen yıldızlar sen. Varlığın bana bir armağan, günden güne büyüyen bir hayranlık sana duyduğum.

Gülümsemen bir güneş, gözlerinde uçsuz bucaksız bir deniz var. Tarifi olmayan, kelimelerin yetersiz kaldığı , yeryüzünde benzetilemessin bir varlığa.Hiç bitmeyen bir serüven.
Bir sonbaharsın.Sonu olamicak bir bahar. Tenin tenimle ,yüreğim yüreğinle. Kurumuş bir sonbahar yaprağı ağacımızın gövdesinden düşerken rüzgarın ordan, oraya sürükleyip sahip çıktığı bir sevda bizimkisi. Senin gözlerinle görebiliyor, senin ellerinle dokunuyorum, senin rüyalarını paylaşıyor, senin hayallerini kurabiliyorum.Zaman geçmiyor seninle her an bir öncekinden daha da özgür, daha da mutlu, daha da güzel.Anlatılmıyor yaşanıyor.

Senden öncesi sana ulaşmak için koşulan bir yol, yaşanan herşey sana ulaşabilmek için geçilen bir engel.Geçmişe bakmıyorum aklıma bile gelmiyor seninle başladığım anlar var sadece, bizim için seninle olan ve seninle olucak kocaman bir gelecek var.

Sensizlikte evim bir mezar, yaşanan lar üstüme örtülen toprak oluyor. Kimse bizi bizden eden zaman, mesafeler kan kusuyorum, nefret yağdırıyorum.. Ben benden korkar oluyorum o zamanlar beni ben bile tanımıyorum.
Yeşilimden akan bir yağmur ıslatıyor tenimi.Dur durak bilmeyen bir sevda bizimkisi.Adını Sevda ,Aşk ,Sevgi desinler fark etmez.Biz adını içimizde bitmeyen bir masal olarak söyleyelim. En delisinden , en derininden.

Öğreneceklerim var öğrendiklerimin yanında sana dair. Bildiklerin var bilmediklerin gibi bana dair. Bir de bilinen , öğrenen bir şey var bize dair.
Bu masal son bulmaz sevdamıza ait….
 
Sensiz kalmayı kaldıramıyor yüreğim. Kısa ayrılıklar bile kederimi arttırıyor,hüzün dolu geceler yaşatıyor bana. Seninle birlikte olmanın tadını almışım bir kere,bundan vazgeçemiyorum. Alışkanlık değil bu. Her alışkanlık terk edilebilir bir gün.​



Oysa sen benim yaşam kaynağımsın.İnsan hayatından vazgeçebilir mi?​

Özlüyorum seni, zlemim büyüdükçe büyüyor içimde,durduramıyorum. Kavuşacağımız anı bekleyerek geçiyor zamanım.​

Hiç birşey zevk vermiyor bana sen yokken.​

Sıçra¤¤¤¤¤ uyanıyorum geceleri,yanıma bakıyorum,yoksun.​

Tekrar gözlerimi kapatıyorum,dönüp duruyorum sabaha kadar.​

Sensizken her güne yorgun uyanıyorum.Tadım yok işte anla.​

Oysa yanımdayken sen,günün tüm yorgunluğunu unutuyorum.​

Sohbetlerimizin keyfi ,dokunmalarının sihri, yaşanan tüm olumsuzlukları silip ***ürüyor.Huzurla dalıyorum uykuya.​

Seninleyken,sadece bir kaç saatlik uyku bile, ertesi günü ayakata ve sapasağlam geçirmeme yetiyor.​

Sevgilim olduğunu,varolduğunu bilmek yetiyor bana.​

Döneceksin biliyorum da,dayanamıyorum ne yapayım.​

Zamanı seninle,Sadece seninle geçirmek varken,aşkımızı büyütmek,tutkuyla yaşamak varken beklemek çok zor geliyor insana.​

"Şimdi olsa" diyorum, "Çıksam işten,gitsem yanına, yemek yesek birlikte, o gülse,ben baksam,heyecanlı heyecanlıanlatsa yaşadıklarını...​

Sonra güzelliğinden bahsetsem,şımartsam onu,boğazın kıyısında yürüsek birlikte,yamur üzerimize yağsa,üşüsek,sarılsak birbirimize,ısınsak tenimizin ateşiyle..."​

Ama yoksun işte.​

Bu gecede sensiz geçecek ve ben ne birseyler içeceğim, ne yediğim yemekten zevk alacağım.​

Bu gece sevgilim,bir fırsatını bul ve üzerinde şehir ışıklarının dans ettiği denize bak.​

Çünkü ben ne zaman sensiz kalsam,denize bırakıyorum yüreğimi,sana ulaşması için.​

Çünkü seninleyken atıyor yüreğim.​

Haydi sevgilim gel,al yüreğimi öyle gel....​

Ne olur.....​
 
KENDİNE İYİ BAK

“Kendine iyi bak” bir veda değil,elveda cümlesidir çoğu zaman.O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde...

"Kendine iyi bak" çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım.
Olamayacağım.
İstesem de istemesem de.Sevdim bir zamanlar seni,hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum.Olurda birgün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.

"Kendine iyi bak" çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak.Ben olmayacağım.Kendine iyi bak ve beni düşünme.Çünkü bende seni düşünmeyeceğim artık.Arama sakın beni,yazma çünkü ben yazmayacağım.

Sil beni yüreğinden çünkü ben sileceğim.Fakat yaşanılan,paylaşılan güzel şeyler hatırına sana yürekten mutluluklar diliyorum.Ve ben birdaha dönmemek üzere gidiyorum.

"Kendine iyi bak.Aramızda geçen herşeye rağmen,benden sonra iyi olduğunu bilmneyi tercih ederim.Aslında bilmem çok önemli değil, iyi olduğunu varsayacağım ben.Seni birdaha asla görmemek üzere gidiyorum ben,seni kendinle başbaşa,yapayanlız bırakıyorum ben.Biliyorum kendini bırakacaksın benden sonra, oyüzden iyi bak diyorum.Aslına bakarsan çok da fazla umursamıyorum"

Kendine iyi bak derler ve giderler.Tutkuyla sevenler bazen birden fazla söylerler bunu.Çünkü onları ayırmak, eti tırnaktan ayırmak gibidir.Kolay kolay yapamaz onlar, süreç çok acı vericidir, yürek parçalayıcıdır.Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine "Kendine İyi Bak" gözleriyle ayrılırlar.Taa ki umut da sevgi de tükeninceye kadar...
*Taki son elveda mezar sessizliğine bürününceye kadar*

Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez "Kendine İyi Bak" derler ve giderler.Onlar eti tırnaktan ayırmak yerine ölümü yeğlerler.Onlar bu acıyı bir kezden fazla kaldıramayacaklarını bilirler.
Kendine iyi bak derler ve giderler.Bu sözlerin içinde ihanet yok.Hiçbir zaman olamaz derler ve giderler.En büyük ihanet değilmidir aslında seni seveni,ihtiyacı olanı yüz üstü bırakıp gitmek.

Kendine iyi bak, derler ve giderler.Seni suskunluğa mahkum edip giderler.Seni parçalara ayırıp,en büyük parçayı yanlarına alıp giderler.Seni senden alıp giderler.Daha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için.Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardır elbet.Suçlatmaz kendini.Savaşmadıkları için kızarsın ama suçlayamazsın.Savaşmışlarsa,yenildikleri için kızarsın ama suçlayamazsın.
*Yenildiğin için kızarsın ama suçlayamazsın*

Ayrılığın kaçınılmazlığına inandırır seni,kendine iyi bak derler ve giderler.Elinden umutlarını,düşlerini,sevgilerini alıp giderler.Bir tek anıları bırakırlar geride, bir de hatırladıkça gözyaşlarına boğulasın diye unutulmayan nağmeler.Arkalarına bakmadan çekip giderler eğer yanlız kalmışsan, çünkü insafsızlıklarını görmek istemezler.Herşey o saniye orada bitsin, kapansın bu sayfa isterler.
"Bitti" diyemedikleri için, kendine iyi bak derler.
"Kırıldım ve affedemiyorum" diyemedikleri için,kendine iyi bak derler.
"Seni istemiyorum artık, hayatımdan çıkaracağım ama bilki hiç unutöayacağım" diyemedikleri için kendine iyi bak derler.
"Biliyorum çok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum" diyemedikleri için kendine iyi bak derler.

Vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akcaktır ve o yara asla kapanmayacaktır, bilirler.
Kendine iyi bak bir noktadır çoğu zaman.Kendine iyi bak deme bana.Sadece kötülükler noktalansın isterim ben.Oysa sen iyisin...
*Sen gözümdeki ışık, dudağımdaki tebessüm,sen içimdeki sevinçsin.Sen hayatıma renk katan, sen yüreğimdeki çarpıntı, sen hayatımdaki neşesin.Sen yolumu aydınlatan, sen dert ortağım, sen gönül yoldaşım, sen bir tanesin.
Kendine iyi bak deme bana.Nokta koyma.Keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler, keşke affedebilsen beni, keşke bende affedebilsem...Keşke döndürebilsek zamanı geriye.Keşke bugünkü aklımızla yaşasak herşeyi baştan.

Nafile...Ama yine de gitmesen olmazmı? Bitmesek olmazmı? Sen eksikken, ben nasıl tam olurum? Senden kalan boşlıuğu kimlerle doldururum? Savaşsak aramıza giren şeytanla olmazmı? Hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı, hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanırdı? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek değerler vardı? Hani en büyük zaferler en kanlı savaşların ardından kazanılırdı? Bunların hepsi yalan mı?...Sahiden...., gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı? Peki o zaman...Senin istediğin gibi olsun...Öyleyse....Sen de "Kendine İyi Bak."
 
NE OLURSA OLSUN GÜZEL VE ÖZEL İNSANA;

Neydi Sendeki Sır Neydi Anlam Hala Anlamış Değilim…
Güzeldin,Özeldin Ama Bir Türlü Benim Olamadın…
Hep Birileri Hep Başkaları Vardı Sende…
Anlamadın Beni Anlayamadın…
Kızdım Olmadı Güldüm Olmadı Ağladım Olmadı Öldüm Olmadı…
Hep Bir Sır Vardı Hep Bir Yalan
Güvenemedim Bir Türlü
Anlamadın Ki Sebebini
Hiç Düşünmedin Kavgalarımız Tek Sebebinin Senin Eskilerinin Olduğunu
Hep Kıskanç Hep Sert Hep Hırçın Olarak Kabul Ettin Beni
Ama Hiç Düşündün Mü Hiçbir Kavgamızın Neden Sebebi Ben Yada Benim Çevremden Birinin Yüzünden Olmadığını
Hep Sen Ve Arkadaşların Yada Sevgililerin
Neyse Dedik Son Cümleleri Bittik İşte
Ne Hayaller Ne Umutlar Vardı…
Sen Benim Korkusuzca Bağıra Bağıra Seni Seviyorum Dediğim Tek İnsan Oldun!
Nerde Tanıştığımızın Nerde Sevdiğimizi Birbirimizin Hiç Önemsemedim
Ben Seni olduğun Gibi Sevdim
Ne Dış Görünüşün Ne Konuşman Ne De Başka Bişeyi Hiç Önemsemedim
Çünkü Ben Senin Kalbini Sevmiştim
Ama Ne Yazıkki Kalbin O Kadar Büyükmüş ki Bir Tek Bana Veremedin Onu
Yapma Dedim Yaptın Ama Ben Senin Yapma Dediğin Hiç Bişeyi Yapmadım
Hep Senindim Senden Başka Kimseyle Olmadım
Bu Çok Mu Zordu Da Sen Başaramadın Bunu
Hep Neden Hayatında Başkaları Daha Önemli Oldu
Bu Kadar Çok Seviyorsan Beni Neden Bir Bana Veremedin Kalbini
Yazık Oldu Bize Biz Çok Güzeldik
Neyse Düşünme Beni Kirletme Eski Güzel Günleri
İçme Sigara Fazla Zarar Verme Kendine
İstemem Artık Senden Tek Bir Söz
Son Yaptığın Bardağı Taşırdı Çünkü
Yok Ya Sen Nasıl Böyle Değiştin Anlamıyorum
Nasıl Sana Sadece Senin Bildiğin Ve Kimseye Söylememen Gereken Şeyleri Başkasına Söyleyebildin
İşte O An Varya Öldüm Ben
O Zaman Sen Neyse Ya Boş ver…
Gerek Yok
Biz Bittik Bu Yasılanların Anlamı Yok Artık
Seninde Dediğin Gibi Yolun Açık Olsun…
İyi Bak Kendine Mutlu Ol
Unut Beni Geçmişi Hayallerimizi
Çünkü Onlar Benimdi Sadece
Ve Onları Sadece Hak Eden Bendim
Bide Ne Acıttı Kalbimi Biliyor musun İki Gün Sonra Başkalarına Aşkım Diyebilmen
Yani Sende Yazmıssın Bir Göz Kırpışıma Herkes Aldanıyor Diye
İşte Hep Sorun Buydu Sen Hep Başkalarına Göz Kırptın
O Gözler Bir Beni Görmedi…
Seninde Yolun Açık Olsun…
ELVEDA…
 
teşekkürler yüreğine emeğine sağlık....

yalnız konuda yönlendirme var kaldırımısın?
 
Ne Olur Gel

Sana karşı bütün hislerim çok güçlü... neden bu denli guven duyuyorum sana bilinmez..ama mutluyum ..inanmak ve teslim olmak..sevgimi sende hissetmek..tam bir güven olduğu için ayrılıklar bile sanki mutlak ihtiyaçmış gibi his veriyor insana..zira, sevgilinin en küçük parçası, en küçük nefreti dahi seven için büyük ihtiyaçtır..

Sevginin yakın ve uzak her halinde, kendini teslim etme ya da teslim olma arzusu yatar..bu aşikardır..kadın ve erkek ilişkilerinde, bu teslimiyet yanlış manada, mal, servet sahibi olmak gibi algılansa da; duygularını biraz dinleyen bir insanın; gördüğü herşeyin -kadında dahil- bunların varlık olarak güçlü kalmasından öte, iç dünyasının zenginliğine katkı yapması içindir..

Bu şuna benzerki; cebinde bir altını vardır ama çarşıdan satın aldığı çok az ama verilen hediyeler daha çoktur..zira, verilen hediye 1 altının karşılığı olmasa da, 1 altının satın alabileceği birşey değildir ..

Şimdi, seni düşünmeden yapamıyorum ..seni görmeyi, konuşmayı, koklamayı çok istiyorum..ama biliniyor ki, sohbahar da aşk; bahar mevsimine benzese de onun yeşilliği yoktur..geriye dönük pişmanlıklar, ilerisi için ümit yerine öfke yeşertir..oysaki sana ümit var olmak düşüyor..seni kızdıran öfkelendiren de bu zaten..ne gelecekte ne geçmişte aradığını bulamamak..

Ben sana aşık oldum kısacası..ama bu aşk nasıldır..bilmiyorum..unutmak çok zor, zaten unutmak istesen aksine daha çok kendisini ele verir..kopmak çok zor..unutmak daha acı..hatta kopmayı kabul etmek bile başlı başına acı..

Seni çok özledim..sesin içimde yankı yapıyor.dudaklarındaki tebessümü kıskanıyorum..içimdeki ıslak isteksin sen..kuru dudaklarımin tek şarkısısın..

Ah geleceğini bilsem, hiç gozumu kırpmadan seni beklerdim son nefesime dek....ne olur gel..
 
Kim bilir kaçıncı yazışım bu sana..
Kim bilir kaçıncı seslenişim bu sensizliğe...
Bağıryorum çağırıyorum sesim gene dönüp dolaşıp bana geliyor...
Bomboş duvarlar dinliyor sesimi..
Onların dili olsa da sana anlatsalar...Neler çektiğimi onlara neler anlattığımı....
Şimdi olsan buz gibi duvarlar olmazdı arkadaşım benim...
Nerdesin gece gözlüm!!...

Seni anlatıyorum odamdaki duvarlara...
Bir ses bir seda bekliyorum ama gelmiyor..
Yada omzunda sıcak bir el hissetmek istiyorum ama olmuyor
Üşüyorum korkuyorum karanlıktan...
Ben alışkın değilm ki soğuğa karanlığa,
Ve en önemlisi ben sensizliğe alışkın değilim ki...
Daha önce sensiz kalmamıştım ki ben....
Söz vermiştin beni sensiz bırakmıyacaktın şimdi nerdesin
Gece gözlüm!!...

Evet senden öncesi de vardı...
O zaman nasıl yaşadıysam şimdi de yaşamalıyım öyle değil mi?
Ama senden öncesi ve sonrası çok farklı...
Senden önce sen yoktun ki daha nerden bilebilirdim seni bu kadar sevip
Gözyaşı akatacağımı ve seni unutamayacağımı...
Öyle sevdirmişsin kendini usulca taa kanıma işlemişsin benim bile haberim yokken...
Sen "Kalbim" olmuşsun...
Ama şimdi de yoksun...Söyle sen kalbim olmuşken şimdi sensiz yaşayabileceğimi nasıl düşünürsün...
Nerdesin gece gözlüm!...

Dediğim gibi kaçıncı çağrışım bu seni bilmiyorum...
Bu sefer seslenmiyorum bağırmıyorum...
Çünkü beni hiç duymadın duymayacaksın...
Kendimi dinlemekten bıktım artık...
Ama sana usulca ve belkide son kez "Dön" desem döner misin?
Gece gözlüm!!...
 
SEN VARSIN

Yattığım her gecede,
Yaktığım her sigarada,
Aldığım her nefeste sen varsın!
Dinlediğim her şarkıda,
Duyduğum her sözde sen varsın!
Gizlediğim her damla gözyaşımda,
Kalbimde hissettiğim her sancıda sen varsın!
Ömrümce unutamayacağım seni,
Silemeyeceğim yüreğimden ismini...
Heves olsan geçer,arzu olsan biterdin içimde
Ama hala uyandığım her sabahta,
Bakıp gördüğüm her noktada sen varsın!
Galiba hayat boyu hep içimde kalacaksın...
Hiç bilmesen,duymasan,hissetmesende
Bil ki içimde bir yerlerde gözlerin hep duracak,
Sözlerin kulaklarımda,
Anıların ve sevginde kalbimde çınlayacak...
 
SEN İÇİMDE BİTMEYECEKSİN


Bu gece bambaşka bir gece

Bu gece yokluğunu sindirmeye çalışıyorum...
Yüreğim kabullenemiyor bir türlü dönmeyeceğini!
Bu gece içim bir tuhaf,
Yalnız kaldıkça hissediyorum seni delice sevdiğimi...
Artık yoruldum sevgilim!
Herkesten gizlemeye çalışmak,
Çok zoruma gidiyor artık...
Oysa ben adını bağırmak istiyorum sokaklarda,
Herkese anlatmak istiyorum;
Seni ne çok sevdiğimi...
Gökyüzüne yazmak istiyorum ikimizin ismini!
Herkes duysun,görsün istiyorum...
Kıskansınlar ikimizin sevgisini...
Tüm Dünya bize özensin istiyorum!
Oysa bunca delice arzuya rağmen,
Senden bile saklamak zorundayım sevgimi,
Sensiz yaşanacak bir tek güne bile
tahammülüm kalmamasına rağmen
Koskoca bir ömür nasıl geçecek sensiz?
Sen içimde hiç bitmeyeceksen,
Ben bitsem unutabilirmiyim?
Eğer unutabileceksem hemen ölmeye razıyım..
 
İSTEMESEMDE

Penceremin ömünde duruyorum
Dışarıya bakarken,
Yüzüme sensizliğin rüzgarı esiyor
Bir tokat gibi yüzüme vuruyor
Saçlarımın arasından geçip gidiyor
Senin hayatımdan aniden gelip geçtiğin gibi
Papatyalar var karşımda sarı sarı
Tıpkı sana benziyorlar
Sarı saçlarını hatırlatır bana
Yeşil yaprakları da gözlerini
Gülüşün geliyor aklıma
Tatlı tatlı bakışın, ve sen;
Sen yokettin beni
Sensizliğin içinde bırakıp gittin
Sensizlik çok zor, alışamıyorum
Bu duyguya alışmaya çalışırken
Karşıma çıkıyor, tekrar bitiyorum
Bitsin artık bu işkence
Unutmak kolay olsaydı bu dünyada
Seni çoktan unutur, hayatımdan silerdim.
Ama olmuyor birtanem,
Ben seni unutamıyor ve özleminle yaşıyorum
Ve sensiz geçececek günlere istemesem de kucak açıyorum

Kırılgan bir çocuğum ben
yüreyim cam kirigi
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten
Ürküyorlar gözümdeki ateşten
Ürküyorlar dilimdeki zehirden
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen
gözükara cesaretimden
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
nasil korurdum icimdeki cocogu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı
 
Hep Sana


Sensizlikte başladım yeni bir güne... Bu nasıl bir şey biliyor musun? Bilemezsin...
Bilseydin,aynı acıyı sende yaşatsaydın yaşatır mıydın bana bunu...iki gün oldu senle aynı şehirde değiliz.ne kadar tuhaf değil mi? Aynı şehirde olup da seni görmediğim halde sanki uzansam dokunacaktım sana ama burdan asla...
Gözlerim bir noktaya dalmış öyle; duraksadım bir an...karşımda hayalini hatırlıyor da ne düşündüğümü hiç hatırlamıyorum.
Geceyi seviyorum ya! ayrı bir güzelliği var karanlık çöktüğünde sanki bütün rezillikleri kapatıyor.
Offff! Gene yoksun yanımda... seni çok seviyorum ama yazık bunu sen bile bilmiyorsun. Ah sevdiğim yanımda olup da bana sarılmanı nasıl isterdim. Ama olmadı olacak mı dersen, aslaaaaaa......
Üzülme ama sakın ağlama seni sonsuz bir aşkla seviyorum.
Üzülme seni hayalinle yaşatmaya devam ediyorum,
Ne kadar sürer bende bilmiyorum!!!

Balkondayım şimdi,ya sen nerdesin? Bildiğim bir yerde mi?
Belki de sen de gittin benden sonra başka bir şehre kim bilir?

Burayı seviyorum. Denizin dalgasını dinliyor ve kötü değil hep iyi yönünle seni düşünüyorum. Hatalarını hatırlamıyorum,ihanetini unutuyorum.

Evde de kimse yok(!) resmini aldım karşıma, biraz denizi dinliyor, biraz seni seyrediyorum. Neler neler yaşıyorum. Kendimi dinliyorum da çok kızıyorum kendime.... Sonra elime kalemi alıp yazıyorum...

ben senden uzaktayım sevgili,
çok özledim sıcak tenini,
bir gün dönecek misin geri,
yoksa ben mi gelip alayım seni,
sevgili;
sen benim yüreğimsin,
ama sen hiç düşünmez bırakıp gidersin,
seni asla affetmeyeceğim bilirsin....
of ne zordu bu aşk(!)
seni sevmediğimi zannedip gidiyorsun,
aşk değil bu bir sürgün,kaçak
sakın arkaya dönme,
sakın sakın,
çünkü o an anlayacaksın
sana olan sevgimi,
seni seviyorum....
 
Canım, sana "Canım" diyorum, bir daha hiç demeyeceğim içindir belki... Ayrılmamız neyi değiştirecek, ayrılık yüreğimden silip atabilir mi seni derdin. Kimbilir...



Bu sana son yazışım. Sözcüklere yüklemeye çalıştığım duygularım, beyaz kağıtların keskin kenarlarıyla nasıl da parçalanıyor böyle... İlk kez yazmak böyle zor, anlatmak bu kadar olanaksız... İçimde çağıldayan herşeyin, sana doğru aktığını duyupta bunu anlatamamak; ne acı... Oysa, seni her düşündüğümde, sesim, zamanın ve mekanın olmadığı görünmeyen ince ipeksi bir yolda ilerleyip kulaklarına akmadı mı?..



Her düşündüğümde seni, yapmam gereken sadece izlemekti. Ruhumun sana akışı, o hızlı ama bir o kadar yavaş, delice ama bir o kadar sakin, coşkuyla ama nasıl huzurlu bir çağlamaydı onların hepsi... Hemen duyardın; büyük kalabalıklarda, iki kişilik yalnızlıklarda, yada gözlerin maviliklere kilitlenmiş... Duyardın... Hala duyuyorsun... Şimdi, şu an, seninle konuşurken, ruhunda geziniyorum yine... Baktığın yerden uzaklaşan bakışlarını, o kimselere hissettirmediğin bir anlık dalgınlığı, sadece anın yakaladığı o ince sızıyı... Kapa gözlerini... Sen hep duyacak mısın beni, ben hep anlatacak mıyım; bilmiyorum... Ama, madem ayrılanlar hala sevgili, ayrılanlar hala sevdalı, bu ayrılıkta bitmeli...



Ayrılık... Ne çok korkardık bu sözcüğe yüklenen anlamdan... Oysa şimdi anlıyorum ki, ayrılığın kendisi değil, ayrılmakmış asıl zor olan... Ayrılmayı başarana kadar yaşanılanlar, o kanatan acıtan korkulu bekleyişler... O kopuşu yaşamak, artık başka biri değil, sen olan o varlığı olduğu yerden çıkarmaya çalışmak, ağlamak git artık içimden diyebilmek, ama daha derken pişman olup hayır kal ne olur diye yalvarmak... Ne kadar zordu... Öyle içimdeydin ki, seni ordan çıkarmak kendimi paramparça etmek demekti... Ayrılık... O kanlı zafer... Şimdi paylaştığımız işte bu... İçimizde o boşluğun büyük acısı yüzümüzde birbirimizin kanı var hala...



Canımmmm, diyorum son kez sana... Bir daha demiyeceğimdendir bu, ve bir daha yazmayacağımdan.
 
Bana Hayatı Öğreten Adam


Gene aynı yerden yazıyorum sana... Sen aynı yerde misin bilinmez. Sevgilim gidişinin arkasından aylar geçti, yıla döndü. Belki geleceksin diye bekledim. Gelecek misin?
Giden unutulurmuş bebeğim.. Ben unutamadım, gidişinden sonra çok ağladım, sensizliğe dayanamadım, sensizlikte yandım. Sonra elime kalemimi alıp hep sana yazdım. Kitaplığımda çok şiirlerim var, çok sevdaları anlatan yazılar, hepsi sana...
Aslında sen unutulursun, gidenlerin hepsi unutulur ama ya yaşananlar... Unutmaya çalışırken hatırlana o anlar.. Sana bunları hatırlatıyorum ben unutmasam da belki sen unutmuşsundur diye... Ağlamıyorum da artık çünkü sen öğrettin bana gülmeyi, sen öğrettin bana hayatla alay etmeyi... Bana o kadar şey öğrettin ki, beni baştan yaratan sen oldun. Şimdi nasıl unutayım, kendime baktıkça hatırlıyorum seni...
Şimdi seni çok özlüyorum çok...ama biliyorum sende unutmadın beni gittiğin yerlerde...gözünde arkada olmasın sevdiğim beni bıraktığın yerde yaşıyorum seni... Sensizlikte zor çekilmiyor ama bunu bile öğrettin bana... Daha neler neler öğrettin... Tek başıma yaşayabileceğim bir aşk bıraktın bana...
Sen bana güzelliği, doğruluğu bıraktın ve bir gün beni arasan aynı yolda bulacaksın.
Senden sonra ayakta durmakta zorluk çektim, farkındasın biliyorum ara sıra yıkıldım. Şimdi ayakta durabiliyorum ama arada seni yanımda istiyorum. Bir arıyor sesini duyuyorum, yüzünü görmesem de rahatlıyorum. Sana bir defa sıkıca sarılmak istediğimi söylüyorum. Dayanamayacağını söylüyorsun. Şimdi sensiz yollardayım,gelmeyeceğini bilsem de beni bulunmayan bir dürüstlükle sevdiğini ve hep seveceğini biliyorum....
 
Biliyorum

....Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok. Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum, seninle konuşuyorum... Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım, sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum... Cümlelerimi kısalttım, kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen dudaklarımda...

Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de, engel olamadım gurursuz ama umutlu hasretine... Bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum, imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor... Bir çocuk gibi isteklerimi bastıramıyorum... Çalmayan telefonuma elim gidiyor, sana halen bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum... Bende olan seni, hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum...

Içimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum! Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı... Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım anılarım dışında... Isınabilmek için onlara sarılıyorum... Anlamsız ve cevapsız sorular hınzırca sırıtıyor, ben görmemeye çalışıyorum... Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı...

Belki de görmeyi istemek gerekiyordu... Gözlerini aç desem kapatacaksın ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım falıma... Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş itiraf etti sonunda... Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil...
Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturacaktım içimdeki isyanı, kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini, sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi, dokunacaktım, sarılacaktım. Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de hiç niyetin yoktu aslında... Kendimi kandırdığımı anladığımda ağlıyordum...

Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş gibi geliyor... Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi bana...
Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde,gecede, uykumda... Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi...
Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin ki?
Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana...

Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini sandım... Ayak uyduramadım yorgunluğuna... Dudaklarına düşlerindeki öpüşü konduramadım...

Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın; dokunuşlarında kendini bulan... Ama! En çok da imkânsızın oldum...

Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum... Inanamadığın, Yenemediğin, üzerinden atlayamadığın korkuların oldum... Ağladığın, bağırdığın ya da sustuğun isyanın oldum, sessizce boşalan gözyaşların, birikmişliğin oldum... Yüreğindeki kadın ben olmak isterken yüreğine sığınan ve tozlanacak olan bir anı oldum... Haketmediklerin, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak isterken belki de hiçbir şeyin oldum... Söylesene ben gerçekten senin neyin oldum? Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim... Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim?

Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı avuçlarımda sadece bir mevsim yaşanan ama bir ömür gibi gelen aşk... Kalbime henüz söyleyemedim gittiğini, öğrenirse onun da acı çekmesinden korkuyorum... Seni halen benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum... Gittin! Sevdamın yokluğuna alışabilirim belki ama sesinin uzak yolların sonunda olması acıtıyor içimi... Suskunluğun en büyük silahındı, suskunluğunla vurdun beni asıl acı olan, canımı acıtan unutulmak...

Söylesene unutulmak kime yakışıyor?
Unutan sen olsan da sana bile yakışmıyor ...

Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak sende daha güzel duruyor... Görüyorsun işte, aşk'a ve sana ihanet etmiyorum benim kırgınlığım aşk'a... Sen üstüne alındın...
 
SENINLE ÖLMEYE BILE HAZIRDIM...



Bu gece konugumsun.

Karanlik, yirtici düsler ve küçük ölümlerle dolu bir ormandan geldin bana...

Perdenin araligindan sizan mahcup ay isigi yorgun bedenini oksuyor...

Yanimda uyuyorsun. Kollarindaki, bacaklarindaki izleri, yaralari seyrediyorum.

Alimli, uçumlu bedenine, diriligine, büyülü gençligine tutkuyla bagli oldugun adamdan geliyorsun bana...

Dilsiz sevismelerinden...

Onu basindan beri hiç saklamadin benden.

Zaten ben yüzündeki solgunluktan, düs kirikligindan, gözlerinin sik sik bosluga düsmesinden anlamistim hemen.

Zaten yalanlarla yasayamazsin sen...

Ama gerçegi anlayinca içimdeki resim darmadagin olmustu bir anda. Resimdeki kirmizi ev yikilmis, çiçekler ezilmis, resimdeki bahçenin kapisi kirilmisti...

Neden, demistim sana, son bir umutla ve belki bir mucize olur, bana hiç beklemedigim bir gerekçe söylersin diye, tipki ölüm mahkumlarinin son anda bir kurtulus haberi beklemeleri gibi...

Gözlerime baktin. Evladini terk etmeye hazirlanan bir anne gibi baktin bana. Bir yalan aradin, buldun belki, ama söyleyemedin.

Yalanlarla yasayamazsin sen...

Içimdeki resim tutusmaya baslamisti. Resimdeki küçük çelimsiz, siyah önlüklü çocuk agliyordu umutsuzca...

Içimdeki resim yaniyordu. Çocukluk sevinçleri, düsler inançlar yaniyordu. Resimdeki siyah önlüklü çocuk nereye kaçacagini bilmiyordu...

Yakana sarildim ve neden? diye bagirdim seni sarsarak: Neden sevistin onunla?..

Seni sarsmam, yakana sarilmam, sana bagirmam senden güçlü oldugum için degildi. Tam aksine uçuruma düsüyordum, elimi tutup, birakmaman içindi...

Gözlerin yine bilinmeyen bir bosluga takilmisti. Bir süre sustun. Sonra konustun. Sesin hayat kadar yabanciydi, hayat kadar acimasiz, hayat kadar gerçekti...

Içimde taniyamadigim bir baska kadin daha var, dedin. Ve o kadin onun çekiciligine karsi koyamiyor... Öylesine büyülü bir yakisikligi, öylesine küstah bir kendini begenmisligi var ki kendime engel olamiyorum...

Bu gece konugumsun...

Karanlik, yirtici düsler, küçük ölümlerle dolu bir ormandan geldin yanima...

Perdenin araligindan sizan mahcup ay isigi yorgun bedenini oksuyor...

Kollarindaki, bacaklarindaki yaralari, izleri seyrediyorum...

Yanimda, öylesine masum uyuyorsun ki... Bu masumiyetinin arkasinda nelerin sakli oldugunu, içinde, sana da yabanci olan o kadini bilmeyi öyle çok isterdim ki...

Sahi, kimdi o kadin? Güçlü, yakisikli, kiskanç, sahiplenen, hatta küstah, seni inciten, üzen ve kendini begenmis erkeklere bu denli çeken neydi onu... O kadini bu parçalanmisliga sürükleyen kirli ve hastalikli merak neydi?..

Içindeki o bin yillik ezilmislik bu ezilmisligin hastalikli hazzi miydi karsi koyamadigi...

Kisiligini parçalayan, iradeni felce ugratan, gururunu tamamen teslim alan bu ruhsuz sevismelere onu hangi derin eksiklik çagiriyordu...

Sahi, kimdi o içindeki senin bile taniyamadigin kadin?...

Bana çekiciligine karsi koyamadigin bir baskasiyla sevistigini söyledigin günden sonra haftalarca görüsmemistik.

Askinla çok derinlere gömdügümü sandigim güvensizliklerim, komplekslerim, korkularim gömüldükleri yerden hiç olmadiklari kadar güçlenmis ve acimasiz inatlariyla ortaya çikmislardi yeniden...

Hakli olmanin, bir suçlu bulup yargilamanin rahatligini hiç tatmamistim ki...

Ortada bir yikim, bir ihanet, bir suç varsa kimsede degil, hep kendimde arardim ben...

Günlerce seni degil, kendimi yargilayip durmustum.

Bedenimi asagilamistim acimasizca.

Neden ben de içindeki kadini büyüleyen o adam gibi yakisikli, güçlü, gösterisli bir bedene sahip degildim?...

Neden baglandigin o genç adam gibi seni sinirlayip sahiplenmiyor, üzüp incitmiyor, içindeki o bin yillik ezilmisligi tahrik etmiyordum?...

Neden benim de dudaklarimin kenarinda kendini begenmis ve küstâh bir gülümseyis yoktu onun gibi...

O görmüstü de, neden ben seninle onca yil beraber oldugum halde içindeki sana yabanci oldugunu söyledigin kadini görmemistim...

Saçma, rezil, karanlik düsüncelerdi, ama ne yazik ki gerçekti...

Ama en çok neyini kiskandim biliyor musun? Onun önünde elbiselerini çikartip soyunmani, sevisirken adeta sayiklar gibi söyledigin ve bana dünyanin en masum sözleri gibi gelen o ayip sözcükleri ona da söylüyor olmani ve bir de onun yaninda uykuya dalisini kiskandim...

Ama asil aci olan bir gün ansizin seni kiskanmaktan vazgeçisimdi...

Bir gün ansizin öyle büyük bir yokluga düsmüstüm ki, bu yoklukta her seye olan inancimi yitirmistim...

Insan ancak birine inaniyorsa onu kiskanirdi...

Sen yokken her sabah dünyaya gözlerimi açip, etrafima baktigimda, burasi neresi, diyordum, kimim ben, kim bu insanlar, simdi ben bu koca gün ne yapacagim? diye düsünüyordum. Sanki bu hayatla ilgili bildigim her seyi unutmustum...

Ta ki sen bir gece vakti gözyaslariyla kapimi çalincaya kadar...

Öylesine baglilikla, öylesine susamislikla sariliyordun ki bana, sanki birden rollerimiz degismisti, simdi sen uçurumun kenarindaydin, seni tutmasi, korumasi gereken annen bendim senin...

Sana, senin bana sarildigin gibi sarilmasam senin resmin dagilacakti...

Içindeki kadin sana büyük bir tuzak hazirlamisti. Bedenin, ezilmisligin, karanlik önyargilarla kosullanmis güdülerin doyuyordu, ama ruhun öylesine susuz kalmis, kisiligin öylesine parçalanmisti ki...

Çünkü yakisikli bedenine vuruldugun, dudaginin kenarindaki o küstah ve kendini begenmis gülüsüne hayran oldugun genç adamla ruhunla, duygularinla ilgili konusacak, paylasacak hiçbir seyin yoktu...

Bedeninin onu özlüyordu, ruhun beni...

Içindeki, o yabancin olan kadin, arzuladiginda genç adama, onun iri, gösterisli bedenine, ipeksi, gergin kaslarina, bitip tükenmek bilmeyen cinsel enerjisine, seni küçümseyen, acitan o küstah yakisikliligina gidiyor, susuz kalan ruhun içinse bana geliyordun...

Peki, beni seninle birlikte olmaya iten neydi? Neden birakip gidemiyordum seni?..

Askta yasak olana, imkansizliga, mutsuzluga duydugum merak mi çekiyordu simdi seni bana...

Yoksa ne ondan, ne de benden vazgeçemedigin için yasadigin aciya, parçalanmisliga duydugum merhamet için mi birakamiyordum seni...

Artik benimle o bir zamanlar tutkuyla baglandigim bedenini paylasamiyordun.

Artik sevismiyorduk seninle. En azindan dürüsttük bu kadar kendimize ve bir baskasina...

Ama çiplak bedeninden çok daha mahrem ve sahici olan düslerini, duygularini, acilarini paylasiyordun benimle...

Çok küçükken, dayinin sana yaptigi cinsel tacizi mesela. Bugüne dek kimselere anlatamamistin bunu...

Aramizda cinsellik olmayinca artik ben de seninle her seyimi korusuzca konusabiliyordum... Düslerimi, annemi nasil derin bir sevgiyle sevdigimi, rüyalarimda onunla nasil sevistigimi, o büyük utancimi, karanlik iç dünyami, doyumsuzluklarimi hasta, yarali ruhumu...

Aramizda cinsellik olmayinca artik üzerinde iktidar kurmayi asla düsünmüyor, seni denetlemiyor, seninle gizliden gizliye rekabet etmiyordum...

Olmadigimiz gibi görünmeye çalismiyor, güvensizlikten kaynaklanan sahte üstünlük duygularimizi tatmin etmek için birbirimize kapris yapmiyorduk.

Siradanligin o büyülü içtenligini yakalamistik...

Kendimizle, hayatla, her seyle alay ediyorduk...

Karanlik ormanindan bana geldigin bir geceydi, hiç unutmuyorum. Yatak odasina girecektim ki, içerden, çocuksu ve adeta mahcup bir sesle: Soyunuyorum, içeri gelme, demistin...

Önce, böyle deyisine çok sasirmistim. Sen benim yillardir birlikte oldugum bir insandin. Ilk anda mahcubiyetine bir anlam verememistim. Içeri salona geçtim. Sonra bir sigara yakip düsündüm... Düsündüm... Bu mahcubiyetin, soyunuyorum, içeri gelme deyisin, bana çok anlamli geldi birden... Içim sevinçle, umutla doldu... Ve o an seninle her seye yeniden baslamaya karar verdim...

Buna hazirdim...

Seninle ölmeye bile hazirdim...

Soyunuyorum, içeri gelme, deyisin, bir kez daha asik etmisti beni sana... Ilk kez gibi... Ve bütün ilkler gibi sonsuz bir arzuyla..
 
SEN VARSIN !

Birşeyler var beni sana bağlayan ,

senden kaçtıkça sana koşuyorum .Sanki bir labirentin içindeyim , dönüyorum , dönüyorum ... bütün koridorlar sana çıkıyor.Açtığım bütün kapıların ardında SEN VARSIN ...

Geceleri sana uyuyorum , aslında çoğu zaman uyuyamamışlığımda , uykusuzluğumun bam telinde SEN VARSIN ...

Sabah beni uyandıran güneşin ilk ışıklarında SEN VARSIN...

Konuşmak değil susmak istiyorum ... Sustukça dökülen hecelerimde SEN VARSIN ...

Bazen boğuluyorum , nefesim kesiliyor , kanım donuyor , gözlerim kararıyor... Pencere aralığından , ılık bahar yeli gibi sızan , içime dolup kanımı ısıtan o bir nefeslik havada SEN VARSIN ...

Kaçamıyorum senden , kaçtıkça sana yakalanıyorum ..

Kopamıyorum senden , kopmaya çalıştıkça . sana daha çok bağlanıyorum...Uzaklaştıkça sana yakalanıyorum...Yaşam yolumun her kilometre taşında SEN VARSIN ...

Ne zaman kalemi alsam elime , yazdığım her dizede SEN VARSIN ...Şiirlerimin kafiyesinde , ezgilerimin melodisinde , öykülerimin her kelimesinde SEN VARSIN...

Sen üzerinde yaşadığım , bana can veren topraksın ,

sen soluduğum havasın , sen içimi ısıtan , günümü aydınlatansın ...Ateşsin yakan... Yağmursun ıslatan ...Nefessin beni yaşatan...

Anlamı varsa hayatın , o anlamın içinde SEN VARSIN...

Sevdan acı veriyorsa ,o acıyı tatlandıran AŞK ta da SEN VARSIN...

Ve ..

Ben sende hiç olmayan . olamayanım ...

Sen bende her zaman varolacaksın ...

Kimbilir belki de zamanın ıssız bir anında SENİ NE ÇOK SEVDİĞİMİ anlayacaksın...

...SEVGİM IŞIK OLSUN YOLUN
 
Herkes ki bir zaman,
Zaman ki hep an,
Anlar ki herkes içinde bir an
An ki gözü ilk açışta,an ki adım adışta
An ki tebessümde dudaklar,an ki umutta
An ki yanışta gönül,an ki Dua’da…Yakarışta…
Günahlarla iç içe kul,O an ki tevbe kapısında…
Secdede tevazu sahibi alınlar,O an ki yalvarışta…
Bir damla süzülür tende yavaşça.O an ki ağlayışta…
Hatrına gelir anılar ard arda,
O an ki pişmanlıkta…
Debdebeli hayat,o an ki işte
Rızık arar eller mecali az,O an ki aşta
Yürek sızısı bu derin…eritir içini sahibinin,
O an ki AŞK ta
An ki ayrılışta ,An ki hasrette gönül
O an ki vuslatta…
An ki dolmakta defter tıka basa
Yazmada hafaza durmadan her An da
Tükenmekte An lar hızla
O an ki derin bakışta…
İnkarda gördüklerini,An ki gözler kaçışta…
İşitmekte insan, acıtan çook acıtan sözleri
Korkuda … tedirgin….
An ki sığınmakta RABBE umarsıca
Hayat hep An…
Başkadır herkese aynı An
Kimi ağlamakta ,kimi mutlulukta…
Kimi umutta… kimi korkuda…
Hepsi aslında o An da
Anlar tükenir tek bir An da
Dürülür artık zaman…An ki defter kapanmakta…
Azrail görünür elinde son nefes,
İşte ‘SON’ O ‘AN’ DA
...
yaprak yaprak açtırır ,
soldurur ,
soluklara karısır
ve bekletirsin zaman !...

...
zaman senden ayrı ,
kavramın dısında devam etmek istiyorum
müsaade varsa !

...
Her dakika ,
her saat
ve her günden münezzeh beklemek istiyorum!

...
Az
ne kadar az...
biliyorum !
Yarınımdan bile emin degilken ,
neyi ne ile beklemeliyim..??!
Peki ya karsılarken geri dönenleri..!!

...
Ama bilmedigim
ama tahayyül edemedigim
bir an sonraki halim ugruna
tüm zamanlardan ayrı beklemek istiyorum!...
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
Geri
Üst