Ahmet Kaya [Bütün şarkı sözleri..]...!!

Ayrılığın Hediyesi

şimdi saat sensizliğin ertesi
yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
avutulmuş çocuklar çoktan sustu
bir ben kaldım tenhasında gecenin
avutulmamış bir ben...

şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
ki bu yaşlar
utangaç boynunun kolyesi olsun
bu da benden sana
ayrılığın hediyesi olsun

soytarılık etmeden güldürebilmek seni
ekmek çalmadan doyurabilmek
ve haksızlık etmeden doğan güneşe
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun..
şimdi iyi niyetlerimi
bir bir yargılayıp asıyorum
bu son olsun be..bu son olsun!
bu da benim sana
ayrılırken mazeretim olsun!

şimdi saat yokluğunun belası
sensiz gelen sabaha günaydın!
işi-gücü olanlar çoktan gitti
bir ben kaldım voltasında sensizliğin
hiç uyumamış bir ben...

şimdi dişlerimi sıkıp
dudaklarıma kanamayı öğrettim
ki bu kızıl damlalar
körpe yanağında bir veda busesi olsun
bu da benden sana
heba edilmiş bir aşkın
son nefesi olsun...

kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
beyninin içindekileri anlayabilmek
ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
bütün saatleri öylece durdurabilmek için
çıldırasıya paraladım kendimi
lanet olsun!
artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
olsun be! ne olacaksa olsun!
bu da benim sana
ayrılırken şikayetim olsun

gözyaşım utangaç boynunun inciden kolyesi olsun
her damla vefasız teninde bir veda busesi olsun isterim
sende ben gibi yan ömrüne hep ağla hep ağla
bu benden son dua
bu benden ayrılık hediyesi olsun
 
Bacalar & Kara Toprak (Mamoş)

bizim evin bacaları aman aman kader
yanmaz oldu sobaları aman aman kader
yarim gitti gelmez oldu aman aman kader
bu da bana bin dert oldu aman aman kader.

bahçelerde yeşil yaprak
mamoş giyer kara kaban
gel ikimiz sarılalım
en sonumuz kara toprak
eyvah eyvah mamoş eyvah
doktor getir yarama bak.

ben kapıyı araladım
ben bahtımı karaladım
eyvah eyvah eyvah eyvah
ben mamoşu yaraladım
uyan mamoş uyan uyan.

pencereden bir taş geldi
ben zannettim mamoş geldi
uyan mamoş uyan uyan
başımıza neler geldi
eyvah eyvah mamoş eyvah
doktor&tabip getir yarama bak.
 
Bahtiyar

Geçiyor önümden
Sirenler içinde
Ak eller ustunde
Çiçekler içinde
Dudaginda yarım
Birsevdanın hüznü
Aslan gibi gögsü türküler içinde
Rastlardım avluda
Hep volta atarken
Cigara içerken yahut coplanırken
Kimseyle konuşmaz
Dal gibi titrerdi
Çocukça sevdiği çiçeği sularken
Diyarbakırlıymış adı bahtiyar
Suçu saz çalmakmış
Öğrendiğim kadar
Geçiyor önümden gül yüzlü bahtiyar
Yaralıyım yerde kalan sazı kadar
Benide saldılar o kaldı içerde
Çok sonra duydum ki
Yozgatta sürgünde
Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler
Mavi gökyüzünü ona dar etmişler
Gazete çıktı üç satır yazıyla
Uzamış sakalı çatlamış sazıyla
Birileri ona ölmedin diyordu
Ölüm ilanında hüzünle gülüyordu...
 
Başım Belada

Bugün düsünemiyeceğin kadar başım belada
Köşe başları tutulmuş üstelik yağmur yağmada
İler-tutar yani yok (2)
Fişlenmişim adım-eşkalim bilinmekte
Üstelik göğsümde yani tam şuramda
Kirli sakalıyla bir eşkiya gezinmekte
Başım belada
Adamın biri vurulmuş sokakta
Cebinde adresim bulunmuş
Başım belada
Tabancamı unutmuşum helada
Nerden baksan tutarsızlık (2)
Nerden baksan ahmakça
başım belada
üzerime kan sıçramış doğarken
uykularım yarıda kalmış
başım belada
senelerce kuralsız yaşamışım
nere gitsem çaresi yok (2)
nere gitsem çaresi yok yanmışım

Sevdim inanamayacağın kadar seni esmer kız
Kirpiklerimde çırpınan şu tuzlu gözyaşımda
İhanetin adı yok
Neylersin ki çember daralmakta
Şimdilik hoşçakal yaban çiçeğim
Yasal mermisiyle bir komiser yaklaşmakta

Başım belada
adamın biri vurulmuş sokakta
cebinde adresim bulunmuş
başım belada
tabancamı unutmuşum helada
nerden baksan tutarsızlık (2)
nerden baksan ahmakça
başım belada
üzerime kan sıçramış doğarken
uykularım yarıda kalmış
başım belada
senelerce kuralsız yaşamışım
nere gitsem çaresi yok (2)
nere gitsem çaresi yok yanmışım
başım belada
 
Başkaldırıyorum

Cevap veriyorum
Eli böğründe analardan
Mahpuslardan ve acılardan
Çokça bahsediyorum
Çünkü başını kuma
Saklayanlardan tiksindim
Başkaldırıyorum.
Yine söylüyorum
Kırmızı rujlu sokakların
Aşağılık pazarlıkların
Adı anılmayacak benle
Bir çiçeğim halk ormanında fışkırdım
Başkaldırıyorum.
Ben bir bıçak ucuyum
Kavga vermiş halkına
Başkaldırıyorum işte&hey
Varın benim farkıma.
Yine söylüyorum;
Gözü bağlanmış korkulardan
Yasaklardan baskılardan
Asla irkilmiyorum
Çünkü kan emici yarasadan çıldırdım
Başkaldırıyorum.
Yemin ediyorum;
Üç kağıtçının pezevengin
Teslimiyetin ve milletin
Yolu uğramayacak bana
Bir dalgayım halk denizinde köpürdüm
Başkaldırıyorum.
Ben bir namlu ağzıyım
Omuz vermiş halkına
Başkaldırıyorum işte&hey
Herkes varsın farkına.

Söz : Yusuf Hayaloğlu Müzik : Ahmet Kaya
 
Ben Anadoluyum

Kaç bin yıldır yağmur akar gözlerimden
Yinede ıslanmadı bir tek gün bile kirpiklerim
Kapına geldim beni bağışla
Kapına geldim
Nergislerini ateşe verdiler biliyorum
Hasretim acım sancım
Oy gene yandım gene yandım

Temmuz ekinlerine yüzüm süreyim
Yemin edeyimki sana
Köyünü ben ateşe vermedim
Kıyamadım sana
Artık sıkıldım arlandım usandım
İçim dışım kayıp doluyum
Ben anadoluyum
Gözlerindenmi öpeyim ille
Ağzım ağlıyor
Beni unutma
 
Ben Beni

Seyyah oldum pazar pazar dolaştım
Bir tüccara satamadım ben beni
Koyun oldum kuzum ile meleştim
Bir sürüye katamadım ben beni
Ben beni, kendimi, canımı özümü
Dostlar beni bir kazana koydular
40 yıl yandım daha çiğdir dediler
Ölceğimi gram gram yediler
Bir kantarada tartamadım ben beni
Ben beni, kendimi, canımı özümü
Deli gönlüm aktı gitti engine
Çok boyandım cok çiçekler rengine
Bir mahsuni demiş oldum kendime
Olmaz olsun atamadım ben beni
Ben beni, kendimi, canımı özümü
 
Benden Selam Söyleyin

Yağmurdan çıkar gelirdim
Başımı öne eğerdim
İşsizdim biliyordun
Çaresizdim biliyordun
Yine de çok seviyordun
Ya sonra?

Benden selam söyleyin,
O nazlı sevgiliye
Tutsakmış da ne olmuş
Demiş birisine
Benden selam söyleyin
O nazlı gözlerime
Unutamadım unutamadım


Acı tatlı günlerimiz
Oldu elbette (bizim de)
Anlatırdım gülerdin
Gözlerimden öperdin
Bu günler geçecek derdin
Ya sonra?

Benden selam söyleyin,
O nazlı sevgiliye
Hapismiş de ne olmuş
Demiş birisine
Benden selam söyleyin
O nazlı gözlerime
Unutamadım unutamadım
 
Beni Bul Anne

Dün gece gördüm düşümde
Seni özledim anne
Elin yine ellerimde
Gözlerin ağlamaklı
Gözyaşlarını sildim anne

Camlar düştü yerlere
Elim elim kan içinde
Yanıma gel yanıma anne
İki yanımda iki polis
Ellerim kelepçede
Beni bul beni bul anne

Dün gece gördüm düşümde
Seni özledim anne
Gözlerinden akan bendim
Düştüm göğsüne
Söyle canın yandımı anne
Camlar düştü yerlere
Elim elim kan içinde
Yanıma gel yanıma anne
 
Beni Tarihle Yargıla

Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm , felsefeyle anla
Ve tarihle yargıla

Bal değildir ölüm bana , idam gül değildir bana ) 2
Geceler çok karanlık , gel düşümdeki sevgilim )
Ay ışığı yedir bana )

Ahh...ben hasrete tutsağım , hasretler tutsak bana
Bıyığımdan gül sarkmaz , bıyık bırakmak yasak bana
Mahpus bana, sus bana , yağlık ilmek boynuma
Sevgili yerine , koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım

Ve sonra sabırla beklerim , bulutları çekersiniz üstümden
Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız
Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana

Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim
Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum
Gözlerimde güneş koşar
Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma

Duygu bana, öykü bana , roman gibi her an bana ) 2
Hücremde yalnızım gel , gel düşümdeki sevgilim )
Soyunup hazırlan bana )

Biraz sonra asmaya götürecekler beni
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni
Hoşçakalın sevdiklerim

Dört mevsim , yedi kıta , mavi gök , bütün doğa hoşçakalın
Hoşçakalın sevdalılar
Çocuklar , üniversiteliler , genç kızlar
Sonsuz uzay , gezegenler ve yıldızlar , hoşçakalın

Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları
Sevda türküleri ve şiirler
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler
Dağlarında yürüdüğümüz toprak
Yalın ayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın

Hoşçakalın ağız tatları , sıcak çorbam , çayım , sigaram
Havalandırma sıram , banyo sıram, kelepçe sıram
Parkamı , kazağımı , eldivenlerimi , ayakkabılarımı
Ve kalemimi , ve saatimi
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın , hoşçakalın

Dostum bana , sevdam bana , soluğunu geçir bana ) 2
Uyku tutmuyor gözüm , anılar sıraya girdi )
Gel anne süt içir bana )

Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar
Yedi bölge, dört deniz , yedi iklim , altmış yedi şehir

Okullar , mahalleler , köprüler , tren yolları
Deniz kıyıları , balıkçı motorları , takalar
Asfalt yolları boyu dizilmiş fabrikalar
Ve işçiler ve köylüler.... hoşçakal ülkem

Hoşçakal anne , hoşçakal baba , kardeşim
Hoşçakal sevgilim , hoşçakal dünya
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları

Sınırlı olmayan mekâna
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben
En sevda halimle , en yaşayan halimle , gidiyorum dostlarım
Hoşçakalın , hoşçakalın...

Beni yaşamımla sorgula iki gözüm
Beni yüreğimle , beni özümle
Bilimle anla beni , felsefeyle anla beni
Tarihle anla beni , ve öyle yargıla
 
Beni Vur

Bir ince pusudayım,
Yolumun üstü engerek
Bir yolun sonundayım
Sessizce tükenerek
Ben senin sokağına ulaşamam dardayım,
O masum gözlerine bakamam firardayım
Oysa ben bu gece yüreğim elimde
Sana bir sırrımı söylecektim
Şu mermi içimi delmeseydi eğer
Seni allıp götürecektim
Beni vur
Beni onlara verme
Külüm al uzak yollara savur
Dağılsın dağlara dağılsın vur
Öykümüz ama sen ağlama dur

Bir ince pusudayım
Bu gece zehir zemberek
Bir yolun sonundayım
Sessizce tükenerek
Ben senin ellerine ulaşamam dardayım
O masum hayallere dalamam ölmekteyim
Oysa ben bu gece yüreğim elimde
Sana bir sırrımı söylecektim
Şu mermi içimi delmeseydi eğer
Seni allıp götürecektim
Beni vur
Beni onlara verme
Külüm al uzak yollara savur
Dağılsın dağlara dağılsın vur
Öykümüz ama sen ağlama dur
 
Bir Acayip Adam

Suphi Suphi bir acayip adam
Suphi Suphi benim canım ciğerim

Kimse bilmez nereli olduğunu

Suphi Suphi bir acayip adam
Suphi Suphi susar akşam oldumu

Bir cebinde daskapital
Bir cebinde daskapital
Bir cebinde kenevir tohumu

Suphi Suphi bir acayip adam
Suphi Suphi benim canım ciğerim

Fırtınadan arta kalmış bir teknede tevekkül içinde
Görkemli sakalı ve iğreti parkasıyla gizlediği macerasıyla
Bir acayip adam yaşardı
Akşamları susardı ben konuşsam kızardı bir eski zamandı
Hazirandı
Çocuktum evden kaçmıştım gelip ona sığınmıştım
Küçücük bir koydu sığdı burayı keşfeden belki oydu
Uzaktan kasabanın ışıkları yanardı içim anneyle dolardı
ağlardım
Suphi şöyle bir gözatardı Gizli bir cigara sarardı ağlardı
Sonra barışırdık ben flüt çalardım cigara sönerdi ağlardık
Nerden geldiğini bilmezdim kimsesizdi belki kimliksizdi
Onun macerası onu ilgilendirirdi kimseye ilişmezdi
Birşeylere küfrederdi hep tedirgin bir balık gibi uyurdu
Bazen kaybolurdu arardım yağmurun altında dururdu
Bir kalın kitabı vardı cebinde dururdu hergün okurdu
Ben bişey anlamazdım kapağını seyreder duymazdım
Sakallı bir resimdi kimdi ne kadar mütebessimdi
Sordum birgün Suphi'ye söylediklerini niye anlamıyorum diye
"Bildiklerini dedi yüzleştir hayatla ve sınamaktan korkma
doğruyla yanlışı o zaman ayırabilirsin ve onu
anlayabilirsin"
Sonra gülerdi günlerim yüzlerce ayrıntıyı merak etmekle
geçerdi
Sonra yine akşam olurdu Suphi susardı ben konuşsam kızardı
Tekneye martılar konardı yüreğim Suphiye yanardı ağlardım
Suphi denize tükürürdü gökyüzünü tarardı ağlardı
Sonra barışırdık ben flüt çalardım ağlardık


Bir sürgün kasabasıydı bir eski zamandı Hazirandı
Çocuktum evden kaçmıştım gelip ona sığınmıştım
Birgün aksilik oldu annem beni buldu Suphi kaçıp kayboldu
Kasaba çalkalandı olay oldu ben sustum kanım dondu
Polisler onu bulduğunda tekti Felaketti herkes meydanda
birikti
Karakoldan içeri girerken sanki mağrur bir tüfekti
Ansızın bana dönüp baktı Anladın mı dedi anladım dedim
anladım
Ve o günden sonra hiçbir zaman hiçbir yerde hiç ağlamadım
 
Bir Anka Kuşu

Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi

Anne beni söğüdün gölgesinde vurdular
Öpmeye kıyamadığın oğlun yere serildi

Üşüştü birer birer çakallar üzerime
Üşüştü her bir yandan göğsüme ciğerime

Anne beni leş gibi yiyip talan ettiler
Teşhis edilmek için savurdular dövdüler

Şiir
Yeryüzündeki acıların hepsini, hepsini tattım heder oldum
Ekmeğime tütün kattım, beni milyon kere yaktılar üstüste
Bir anka kuşu gibi anne, bir anka kuşu gibi
Kendimi külümden yarattım

Geceler tanır beni, konarım göçerim ben
Geceler tanır beni, kan damlar içerimden

Anne sen beni unut, karanlıkğın bağrında
Kırmızılar ekerim, siyahlar biçerim ben

Suç üstü yakalandım, bölüşürken kalbimi
Suç üstü kelepçeyle, yardılar bileğimi

Anne ben diyar diyar, umudun savaşçısı
Bir tutam sevgi için, dağladım gözlerimi

Şiir
Prometustum çiviyle çakılırken taşlara
Ciğerimi kartallara yedirdim, sparta küstüm köleliğin
Çığlığında, aslanlara yem oldum tükendim, kör kuyuların
Dibinde yusuftum, kerbela çölünde hüseyin, zindanlarda
Cem sultan sehpada pir sultan, kaçıncı ölmem kaçıncı
Dirilmem bu tanrılardan ateş çaldım yüzyıllarca tutuştum
Üstüste yandım bir anka kuşu gibi anne
Bir anka kuşu gibi, kendimi külümden yarattım
 
Bir De Sen Gitme


Akşamlar böyle biter
Hep böyle dertli biter
Evli evine gider
Kuşlar yuvaya döner

Bir de sen gitme
Bir de sen gitme
Bir de sen gitme
İçimden
Yaralıyım ben

Giden bu yolculardan
En çok ben şanssızım
Ne kadar çok yaşadıysam
O kadar çok yalnızım

Biraz da sen ağla
Biraz da sen ağla
Ölürken bile hasretim sana
Bir tek sen anla
 
Bir Minik Kız Çocuğu

Ona hergün ratlardım kuyruğun bir ucunda
Bir minibüs parası sımsıkı avucunda
Uykusuna doymamış kırpışan gözleriyle
Anlarsa baktığımı başı inerdi öne
Bildiğim kadarıyla ölmüş anne-babası
Okulundan koparıp işe koymuş ablası
Ne rüyalar görürdü kim bilir yol boyunca
Hep gülümserdi yüzü ansızın uyanınca
Bir minik kız çocuğu saçları darmadağın
Yollarda yalın ayak üşürüşür üşür elleri
Meraklandım bir kaç gün durakta görmeyince
Tanıyanlar söyledi inanmadım ilk önce
Dalmış bir gün rüyaya mavi önlük içinde
Fabrika değil sanki bir okul bahçesinde
İşte o an dişliler kapmış iki elini
Böyle ödemiş yavrum rüyanın bedelini
Tebessüm donup kalmış ağzının kenarında
Soluvermiş minik kız henüz ilk baharında
Bir minik kız çocuğu bir minik kuş yüreği
Ölümün kucağında üşür üşür üşür elleri
 
Bir Veda Havası

Vakit tamam seni terk ediyorum
Bütün alışkanlıklardan öteye
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum
Doymadım inan kanmadım sevgiye.

Korkulu geceleri sayar gibi
Birdenbire bir yıldız kayar gibi
Ellerim kurtulacak ellerinden
Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.

Aşksa bitti gül ise hiç dermedik
Bul kendine kuytularda hadi dal
Seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal.

Vakit tamam seni terk ediyorum
Bu incecik bir veda havasıdır
Parmak uçlarına değen sıcaklığı
İncinen bir hayatın yarasıdır.

Kalacak tüm izlerin hayatımda
Gözümden bir damla yaş aktığında
Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
Kan tarlası gelincik şafağında.

Ölümse korktun savaşsa hep kaçtın
Vur kendini korkularda hadi al
Sen bir suydun sen bir ilaçtın
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşçakal
Sen bir suydun sen bir ilaçtin
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşça kal...
 
Biraz Da Sen Ağla

Akşamlar hep böyle biter
Hep böyle dertli biter
Evli evine gider
Kuşlar yuvaya döner
Birde sen gitme
Bir de sen gitme içimden
Yaralıyam ben
Giden bu yolculardan
En çok ben şanssızım
Ne kadar çok yaşadıysam
O kadar çok yanlızım
Biraz sen agla
Ölürken bile hasretimden sana
Bir tek sen anla
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
Geri
Üst