Zamana Yazık

Sagopa

Biz kimleriz ki saman alevinden daha hızlı
yana yana tutuşup küllere kavuşur yine de çok cesur
sizler kimlersiniz ki biri diğerinden berbat olan
al birini de vur ötekine bir farkı yok yine de çok cesur​


 
---> Zamana Yazık

Bulunmayan vakitlere iki kelam sığdırmayı
büyük eziyet sayanlara
ya da unutanlara
aslında sadece telefonu icat edenlere
yuh çekerken kendi kendime
küfür haznemin darlığına da
ayrıyeten sövmeyi görev edinirken
düşünüyorum; üstelik düşerken.
Bak kaç saat oldu
 
---> Zamana Yazık

Aşkların dönüş biletlerini
en başında yakamaz mıyız?
Elime tutuşturulan terk vesikalarını sevmiyorum.
Uzak doğu kadar sabırlı değilim
hasrete ve kaygılara
Neyse imkansızı geçelim
bana gelelim.​
 
---> Zamana Yazık

zamanının en güzel aşklarından bir tanesi bu..

Bir Bahar akşamı rastladım size…'
SELAHATTİN PINAR - AFİFE JALE aşkı

1902 doğumlu Selahattin PINAR,Ticaret Mektebi'ni bırakıp müziğe başladı.

Oysa babası eski Denizli Milletvekili Sadık Bey, onun hukukçu olmasını istiyordu.

Bir gün Denizli'den gelen eşraf için kurulmuş bir sofrada Sadık Bey'e oğlunu sordular; Selahattin de sofradaydı.

Sadık Bey, o yokmuş gibi 'Selahattin çalgıcı oldu' dedi.

Selahattin ayağa fırladı ve

'Babacığım, rica ederim! Ben çalgıcı değil, sanatkârım' diye itiraz etti. Sadık Bey, pek sevimsiz bir küfürle yanıtladı bu çıkışı.

Bunun üzerine Selahattin Pınar , ceketini alıp sofrayı terk etti.

Kapıdan çıkarken döndü ve babasına ş öyle dedi;

'Bir gün gelecek, benim adımla anılacaksınız.'

Sadık Bey, yanı başında duran gaz lambasını oğluna doğru fı rlattı.

Çıkan yangını güç bela söndürdüler.

Selahattin kapıyı çarpıp çıkmıştı bile.

Asla baba evine geri dönmeyecekti…



1902 doğumlu Afife JALE , İstanbul Kız Sanayi Mektebi'nde okuyordu. Ama onun aklı tiyatrodaydı. Oysa o yı llarda, Müslüman kadınların sahneye çıkmaları yasaktı. Buna rağmen 16 yaşında talebe olarak Darulbedai'ye başvurdu ve kabul edildi.

Babası Hidayet bey, kızını bu sevdadan vazgeçirmek için çok uğraştı. Baş aramayınca sertleşti. Ona 'Fahişe' dediği bir gün

'Benim Afife diye bir kızım yok' diye gürledi.

Zaten Afife artık sahnede, 'Jale' adını kullanıyordu.

Sanatı için baba evini terk etti…


Hicaz makamındaki O Selahattin Pınar bestesindeki gibi

'Bir Bahar Akşamı' rastlaştılar Kuşdili Çayırında...

Hafız Burhan konserinde... Selahattin Pınar , üstadın arkasında tambur çalıyordu. Nicedir saz salonlarının en sevilen besteci ve icracıları ndandı.

Afife Jale ise Darulbedai'de sahneye çıkıp

'Tiyatrodaki ilk Müslüman kadın oyuncu' olarak tarihe geçmiş, ancak tiyatro zaptiye tarafından basılınca kapı önüne konulmuştu.

İş siz, sahnesiz ve kimsesizdi. Acısını yatıştırıcı haplarla dindirmeye çalı şıyordu.

İkisi de 25 yaşındaydı. Belki de güftedeki gibi

'İçimde uyanan eski bir arzu, dedi ki yıllardır aradığın bu.

Şimdi soruyorum büküp boynumu, daha önceleri neredeydiniz?'

dediler ve evlenmeye karar verdiler.

Gençliklerini acılar içinde harcamışlardı. Evlenince hayat boyu ıskaladıkları her şeyi birlikte yapmaya çalıştılar. Evde saklambaç oynadılar. Bahçede enginar yetiş tirip yarıştılar. 'Bir çocuk resmi' kıvamında şiirler yazdılar. Pınar çaldı; Afife dinledi. Ancak güzel günler uzun sürmedi. Afife, tiyatrosuz yaşayamıyordu ve tiyatronun boşluğunu uyuşturucularla dolduruyordu. Suriye'li bir eczacı onu morfine alıştırmıştı. Selahattin Pınar, bir gün eşinin öğle uykusu için ç ekildiği odanın anahtar deliğinden içeri baktığında, damarına morfin şırı nga ettiğini gördü ve çöktü. Morfin için eczacıyla ilişkiye girmişti Afife .

Ama Pınar , eşine öfkeden çok, merhamet duyuyordu. Onu hayata dö ndürebilmek için çırpınmaya başladı. Sürekli melankolik besteler yapar olmuştu.

'Nereden Sevdim O Zalim Kadını',



'Yalnız Benim Ol, El Yüzüne Bakma Sakın Sen',



'Ne Demiştin Niçin Caydın Sözünden' bunlardan yalnızca bir kaç ıydı.



Çırpındılar, bu gidişi geri çevirebilmek için... Olmadı!

Selahattin Pınar , kendisi de morfin tuzağına düşer gibi oldu.

Bunun üzerine Afife, 'Terk et beni' diye yalvardı ona.

'Yoksa sen de mahvolacaksın, bırak beni gideyim' dedi.

Pınar, 6 ay sonra Afife Jale'yi terk etti. Şimdi ikisi için de en kötü yıllar başlıyordu. Afife, kimsesiz ve beş parasız, tenha parklarda yatıp kalkar, aşevlerinde karnını doyururken, ayrıld? ?ğı eşinin kendisinin ardından yazdığı şarkıları taş plaktan dinleyip ağlardı.

Ayrılık acısını yeni bir evlilikte dindirmeyi deneyen Selahattin Pınar ise, hiç birlikte yatmadığı bu ikinci eşinden kısa sürede ayr? ?ldı.

Afife Jale , kimsesizliğin, terk edilmişliğin, yoksulluğun son durağı olan Balıklı Rum Hastanesi'nde bir deri bir kemik veda etti hayata… Ölümü gazetelere haber bile olmadı. Cenazesine 4 kişi katıldı.

Mezar yeri de mektupları ve fotoğraflarıyla birlikte kaybolup gitti. Unutuldu.

Selahattin P? ?nar, Afife'nin ölümünün ardından paraladı kendini...



'Ayrılık Yarı Ölmekmiş',



'Kalbim Yine Üzgü n, Seni Andım da Derinden',



'Bakışı Çağırır Beni Uzaktan'



gibi nice, hicran dolu besteye imza attı. Son katıld? ?ğı radyo programında

'Hatıralar' şarkısını seslendirdi;



'Beni de alın koynunuza hatıralar. Dolanıp kalayım bir an boynunuza hatıralar...'

Bir süre sonra müdavimi olduğu Todori meyhanesine gitti, doktorların yasak ettiği ne varsa hepsini ısmarlayıp sofrayı donattı. Rakı sını yudumlarken, son nefesini verdi. 'Her yıl ölüm yıldönümümde mezar? ?ma bir büyük rakı dökün' diye vasiyet etti. 58 yıllık ömrünün son yolculuğuna mezarlıkta kendi bestesi çalınarak uğurlandı;

'Söndü yâdımda akisler gibi aşkın seheri...'

 
---> Zamana Yazık

Nerde şimdiki aşklarda .... bunları okurken bizim dönemlere bizim dönem tabiriyle fısss tırttt olmuş....demek geldi içimden
Yine farkı hissettirdin ben söyliyecek söz bulamıyorum eline sağlık
 
---> Zamana Yazık

20293_552948064719131_1139148706_n.jpg




8cb427a4eb61579010o2.png
 
---> Zamana Yazık

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.


Ağladım.


Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...


Ağladım.


Yaşamayı öğrendim.

Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.



Zamanı öğrendim.

Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...



İnsanı öğrendim.

Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.



Sevmeyi öğrendim.

Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.



İnsan tenini öğrendim.

Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.



Evreni öğrendim.

Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
gerektiğini öğrendim.



Ekmeği öğrendim.

Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.



Okumayı öğrendim.

Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...



Gitmeyi öğrendim.

Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...



Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.



Düşünmeyi öğrendim.

Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.



Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.



Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
"lezzet" kattığını öğrendim.



Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.



Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.

Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...


H.z Melana


 
---> Zamana Yazık

115 günü çekici bulduklarını gözetlemekle geçiriyor. Ve yalnızca 115 gün gülüyoruz

İngiliz uzmanlar, ortalama bir insanın yaşamını nasıl geçirdiğini araştırdı. İngiltere’de yayınlanan Daily Mail gazetesinin haberine göre ortalama 75 yıl (27 bin 375 gün) yaşayan bir insan hayatının bir yılını işten ya da okuldan kaytararak geçiyor. Öte yandan gülümsemeye yalnızca 115 gün ayırılıyor. İşte uzmanlardan ortalama bir hayat:

* Sıradan bir insan hayatının üçte birinden fazlasını yani 26 yılını uykuda geçiriyor. Diğer yandan 7 yılını da uykuya dalmaya çalışarak harcıyor.

* Kadınlar hayatları boyunca 3 yıl bulaşık yıkıyor

* Temizlik, süpürme, cam silme, toz alma ve evi toparlama gibi faaliyetler genellikle kadınların ömründen 5.5 yıl çalıyor.

* Tam 5 ay, birşeylerden şikayet ederek ziyan oluyor.

* Öte yandan yalnızca 115 gün gülerek ve kahkaha atarak geçiyor.

* Ömrün yaklaşık bir yılı bekleme halinde harcanıyor. Bu sürenin 6 ayı çeşitli kuyruklarda, 27 günü otobüs duraklarında ve 20 haftası da telefonda santral operatörlerinin bağlamasını beklerken harcanıyor.

* Kadınlar hayatının 136 gününü dışarıya çıkmak için kıyafet seçip giyinmek, makyaj yapmak ve genel olarak kendilerine bakım yaparak geçiriyor.
Buna karşılık erkekler yaşamları boyunca 46 gün gece dışarıya çıkmak için hazırlanıyor


* Ortalama bir genç hayatının 5 yılını internete ayırıyor.

* Ömrün 19 yılı iş yerinde çalışarak, 6 yıl da yiyerek ve birşeyler içerek geçiyor.

* 6 yıl ise yollarda seyahat ederek harcanıyor.

* Öte yandan ömrün yaklaşık 11 yılı televizyonun karşısında pinekleyerek harcanıyor




Hayatın yalnızca 1 ayı, sevdiğiniz insana sarılmak, güneşin batışını izlemek ve sevgilinizle başbaşa yemek yemek gibi romantik aktivitelerle geçiyor.

alın size bir ömür işte..
 
---> Zamana Yazık

[MENTION=158167]LIYA[/MENTION] şu anki durumumla çok anlamlı oldu inanki bu söz iyi geldi bana ♥
 
---> Zamana Yazık

[MENTION=157694]kaff[/MENTION]

Bu tür istatisliklere bakıldığı zaman endişe ve ürpertici kendi ömrümüzü kendimiz götürüyoruz,bazen gerçekten yaşamayı beceremiyoruz...tşkler sevgiler
 
---> Zamana Yazık

Zaman bize çok şeyi öğretiyor değilmi bugün okudum cevap verme fırsatım olmadı yine gönülden paylaşım yapmışsın yüreğine sağlık sevgiler [MENTION=150716]yigitbircan[/MENTION]
 
---> Zamana Yazık



[MENTION=150695]'hayaL[/MENTION] [MENTION=150716]yigitbircan[/MENTION] [MENTION=156426]Elsa[/MENTION] [MENTION=158167]LIYA[/MENTION]
 
---> Zamana Yazık

Yine gölgelendi akşam güneşi.. Teşekkürler :)

Buda benden size gelsin o halde..



[MENTION=150716]yigitbircan[/MENTION] [MENTION=154874]leylmira[/MENTION] [MENTION=150695]'hayaL[/MENTION] [MENTION=158167]LIYA[/MENTION]
 
---> Zamana Yazık

Teşekkürler kızlar sevdigim şarkılar kocaman kocaman öpücükler size)
 
---> Zamana Yazık

Teşekkürler @Elsa





"Zamana bırak" dediler, bende öyle yaptım.

Gün, hafta, ay, yıl...derken

Sadece şunu anladım ,"Eskiyor ama Eksilmiyor" kalp ağrısı.'





66036_381779681907723_1453509423_n.jpg
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst