Yaşam Sonrası Provalarım..

---> Yaşam Sonrası Provalarım..

..
Kelimeler bir bir bogazimda..
Bazen anlamini yitirmis sözcükler dönüyor kafamda..
Anlam yüklemek anlamsiz geliyor bazen..

Kiziyorum kendime..

Oysa o kadar masumlar ki..
Kabul edemiyorum bu caresizligi..
Kabul edemiyorum bu serzenisi..

Kurtulayim derken bu nefessizlikten..

Boguluyorum yine..
..
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

Onun pahasına bugüne kadar bütün yaşadıklarımı çabalarımı silmek istediğim
hayatta geri dönmek istediğim tek andan başlatmak istiyorum hayatımı.
Orada o kararı vermemiş verememiş olmanın pişmanlığını hayatım boyunca yaşadım ben çünkü..

Ona o gün söyleyemediğim herşeyi içimde büyüyen o yumruğu anlatmak..
Belki ona sarılmak.. Şimdi kendimi buna hazırlıyorum.. Belki bu bile ertelemek.. Ama artık bu son durak.. Biliyorum..
Hazır olucam ve karşısına çıkıcam..
Oysa o kararı verseydim ona daha önce gitseydim belki de bütün ömrümce çektiğimden çok daha az acı çekerdim..

Oysa hepsinin ötesindeki en büyük hatam kafamda bitirdiğim ve bir gün mutlaka söylicem dediğim şeyi ertelemekti.
Sanki yarınınızdan eminsiniz gibi verdiğiniz o karar.. Kafanda Bir şey varsa bugün yapmalısın.
O gün yapmalıydım. Bildiğim Bir şey var ki onu bulduğum gün bir an bile ertelemiycem.

Hep sonraya ertelemeki hep bir sonrakine yarının ne getireceğini bilmeden bir daha bu duyguyu yaşayıp yaşayamayacağını bilmeden..
Hangi sonraya? Sonra diye Bir şey yok. Bugün var belki yarın yok..

Onun için döndüm. Sırf ona onu sevdiğimi söyleyebilmek için.. Aslında daha önce gelmeliydim buralara.
Biliyorum..
Hep “Başka bir gün.” dedim. Ona söyleyemediklerimi hep yarına bıraktım.
Ertelemek yüzünü bir daha görüp görmeyeceğini bilmeden..
..
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

Anlamalıydım ben üzüldüğümde kılını kıpırdatmamandan, sadece işin düştüğünde aramandan.

N’aber
, nasılsınlâfının arkasına Bir görüşelim mi?
ekleyememenden
, anlamalıydım sevgisizliğini..

Ben
, seni görmek için sınırlarımı zorlarken, senin umursamamandan, alaycı konuşmalarından, ya da senden vazgeçerim diye korkup önüme bir parça yem atmandan anlamalıydım..
Ben, hayatta hiç kimseye bu kadar sabırlı bu kadar mülayim davranmamıştım oysaki.

Severdim özgürlüğümü
, asi olmayı, bir bardak suda fırtınalar koparmayı, kimseye hesap vermemeyi.. Bir bunları severdim bir de seni sevdim..

Sevgilin değil sevdiğin olmayı istedim..


İlk defa biri benden hesap sorsun istedim
, bir açıklama beklesin.
Bu biraz açık değil mi ya daHayır bir yere gitmiyorsun
, evde oturuyorsun dan başka bir şeydi bu..
Beni sorgula, duygularımı sorgula istedim.
Olmadı..


Ne kadar da kolaydım senin için,
ne kadar da zahmetsiz..
Tabii ki
, bocalardın, emindin düzgün insan olduğumdan hayatında hiç karşına çıkmamış kadar düzgün, emindin seni çok sevdiğimden ve düşündüğümden;
öyle olmasaydı her probleminde ilk beni arar mıydın?


Nedenleri
, niyeleri merak etmedim hiç, inan etmedim..
Bu kadar sevgisizliğinde seni nasıl bu kadar sevdim
, onu merak ettim. Benim için ne düşündüğünü, beni nasıl gördüğünü, sendeki beni merak ettim..

Artık hayal kurmuyorum
, geçmişe bu kadar bağlı olmamın sebebi; o zaman çok mutlu olmam bunu biliyorum..
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

Nasıl ihtiyacım var ellerine bilsen..
Nefesin Nefesine karışsa;
Biterdi tüm kabuslarım..
Ellerim ellerini bulur ü$ümezdi gecenin ayazında..
Ağlamazdım ki ozaman kiç karanlıkta..
korkmaz, kabuslar görmezdim..
Beklemezdim günün dogmasını omzunda kapansa bu gözler.
Uyandıgımda yanımda sen olsan;
Elimi atmazdım sigara paketine gözümü acmadan..


Kahvaltı hazırlamak isterdim Sana biliyormusun? Sabahın ilk lafını sana etmek, Gazete okuyup tartısmak günün olaylarını, /herzaman saatlerce tartıstıgımız konular gibi/.. Saatlerce oturmak kahvaltı sofrasında.. Sacma sabah programlarını izlemek ve gülmek onlardaki boşluklara..
Hep diyorum ya.. Galiba benim sana tüm pişmanlıklarım ''yaşanana degil yaşanamayana olucak..''
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

Tütün makamında söylenen alkolik şarkılara sordum seni

Sarhoş bir şiirin mürekkebi isyan etti kalemime

Çift görüyordum sevdiklerimi,

Çift okuyordum "seni seviyorum" kelimesini



Yüreğimde arabeske meyilli bir çocuk,

Lanet etti okumayı ilk söktüğü güne

Tutamıyor yazması geldiğinde kendini,

Sökemiyor ayrılması geldiğinde yüreğinden sevgisini..



Bulutların doğum gününde tanıştım yağmurla

İçinde kelebeklerin intihar ettiği,

Varoş mahallelerin sokak lambalarını şemsiye yaptım korkularıma.

Gökten aşk yağdı, kimse ellerimden tutmadı!

Sen olsaydın

Yetmeyecekti yağmurun gücü aşkı ıslatmaya..



Şimdi bir tek şey yetiyor canıma

Yalnızlık!..



Bir bilsen

Yokluğunda ne kezzaplar döktüm yüreğine

Benim gibi yan diye

Ne küfürler edip, ne tövbeler ettim

Önce kör ettim gözlerini, sonra gözlerimi verdim

Ve gittiğinden beri, kimi beklediysem hep sen geldin!



Ne olur, Bana seni unutmayı öğret

Önce gözlerini sök yüreğimden, sonra düş düşlerimden.

Bir insanı sevmeye yetecek kadar yakışıklı,

Bir nefretten ders alacak kadar merhametli değilim..



Kurtulamıyorum Üzerine basa, basa yürüdüğümüz

Günahlardan.

Adına kurulmuş bir ülke kanıyor yüreğimde.

Biraz ekmek, birazda düş kırığıydı düşürdüklerimiz!

Geciktik artık. Ayrılmayı istesek de

Hiçbir işe yaramayacak düşündüklerimiz..
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

Bir gün bırakıp gideceksen eğer,

Gösterme gidişini gözlerime,

Belki bir damla düşer,

Belki sızlar yüreğim,

Koşup sarılırım boynuna,

Gitme diye..

Bırakıp gitme yıkık virane..



Gideceksen eğer;

Bu gidiş bir veda ise eğer,

Son kez tutma ellerimi,

Sıcaklığına alışır,

Hatırlarım dolaştığı anları tenimde,

Bırakamam belki ellerini,

Sımsıkı tutar diz çöker önüne,

Yalvarırım belki de,

Gitme diye..



Gidişine şahit etme geceyi,

Yalnızların tek dostudur geceler,

Yıldızlar söner, hava serinler,

Ayrılığım çelik gibi işler içime,

Gideceksen,

Geceyi siper etme yüreğime,

Yıkılır, küçülür, ezilirim gidişinle..



Vedaları unutturmak,

Ayrılıkları unutmak zor gelir yüreğime,

Gördüklerimi unutmak,

Yaşadığım mutlulukları hatırlamak,

Zor gelir gidişini görünce,

Gideceksen sessizce git,

Sarsılıp çökmeden,

Gözlerimdeki yaşları görmeden,

Hüznü geceye bölmeden,

Yüreğimi delmeden,

Sessizce git..

Aniden ve birden bire git,

Geldiğin gibi..
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

Yagmurun yeni islattigi taze topragin kokusunu duydugunda aklina ben gelmek isterim.
Ya da gozlerin denizin maviligine daldiginda...
Uzakta, ufuk cizgisinde sadece dumani gorunen o geminin icinde benim oldugumu düsünmeni isterim.
Kücük bir meyhanede, rakiya baligini meze yapip icerken ve birbiri ardina özlem sarkilarini dinlerken yaninda ben olmak isterim.
Cakir keyif olup, masadan kalktiginda, sokakta hafif hafif sallanarak yürürken de...
Beni hatirlamak istersen, her yeni dogan gunle birlikte cikarim karsina, gunes olur isigimla aydinlatirim seni.
Buram buram bir kahve kokusu olurum.
Sokakta oynayan cocuklarin sesinde, ise gitme telasina dusmus insanlarin gozunde, yere dusmus yapraklarin citirtisinda bulursun beni.
Istersen, duydugun her ses beni hatirlatacaktir sana.
Bazen bir kus olup öterim pencerende.
Bazen bir seyyar satici olup kapinda bagiririm.
Bazen bir tren gibi tikirtilarla gecerim onunden.
Sozlerini ezbere bildigin ve soylemekten asla bikmadigin sarki olurum.
Sen o sarkiyi degil beni soylersin aslinda.
Beni gormek istersen hep karsinda olurum.
Gökyüzündeki yildizlarin arasindayim ben.
Basini yukari kaldirman yeterli beni gormek icin.
Yolda rastladigin herkes benimdir aslinda.
Dostlarina selam verirken o selami ben alirim.
Komsunun hatirini sorarken aslinda bana ? Nasilsin? demissindir.
Benimle cikarsin yola her sabah, aksam evine benimle donersin.
Gittigin her yere gelirim seninle.
Sen yoruldugunda yorulurum ben de.
Sen oturdugunda oturur, kalktiginda kalkarim.
Eger istersen butun gece basucunda sacini oksarim sen uyurken.
Yüzünde gülümsemeyle uykuya dalisini izlerim.
Bana dokunmak istersen bir cicegin yapraklarinda olurum ben.
Yesilin, kirmizinin, sarinin, mavinin en canlisindayim. Elini uzattigin her yerdeyim.
Dokunmak istersen bana, kendine dokun.
Dudaklarindaki atesim, tenindeki sicaklik.
Vucudunu ürperten rüzgarim ben.
Hic gitmedim ben.
Oradayim, beni gormek, bana dokunmak, beni hatirlamak istedigin yerde.
Yüreginde...

 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

229889_432235416807684_479108045_n.jpg
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

Derdim nedir benim?
Ah bir bulabilsem parça bulmacanın başlangıcını, kafamın içinde oradan oraya koşuşturan tüm soru işaretlerini defedeceğim, biliyorum.
Ve o zaman belki de anlayıp kendimi bana ve geceye hapsetmenin saçmalığını, karışacağım insanların arasına..

Ah, o ilk parça yok mu..
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

Yol bitti,
Yürek
Sevmekle zehirlendi...

...... anlatılıcak onca şey varken. Bu umarsız susmalarım nedendir böyle cok konusurken?

Nedir ßu içimdeki?
Nedirrrrrr???
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

Bir daha karsılaşmayacağım biliyorum...
Yani yüzün olmayacak bir daha...
Hüzün olacak her adimim...
"hoş geldin"leri eksik olacak kapımın...
İlk açışımda küflü bir yalnızlık vuracak yüzüme...


Önce terliklerin her zaman ki yerlerinde olduğunu fark edip
, gazetelerin okunmamışlığını göreceğim ve yatağın bozulmamışlığını. İşte ilk o zaman gözyaşlarım bozacak geceyi. Çaresizce yatağın kenarına kıvrılıp dizlerimi karnıma çekerek, sanki pazardan eve dönüş esnasında, annesine yaptığı tüm ısrarlarına rağmen, o renkli treni satın aldıramamış çocuğun moral bozukluğunda, yani küçük yaşlarımın göz-yaşları gibi saf bir yalnızlığı küskünlükle sulayacağım...

Bir daha karsılaşmayacağım biliyorum...
Sesin olmayacak..


Yattığım yerden bir sabahı cıvıldayan gülümsemenle karşılamayacağım. Gözüm hep bir sessizliğe açılıyor olacak. Duvarlarım artik kulaklarını kapatmayacak yüksek sesli tartışmalarımızda
, cam çerçeve indirecek kalkanlarını, salonu ortasında oradan oraya uçan yapma çiçeklerle dolu vazolar havalarda uçuşmayacak. Japon yapıştırıcısı çabukluğunda yapışmayacak bir daha parmaklarımız birbirine... Bir vazonun kırılan yerlerini birkaç gülümsemeyle tamir etmeye çalıştığımız o barışma anı sonralarında. ...ve kırılan bi aşkı yapıştıracak hiçbir şeyin olmadığını işte bu çaresizlikte bir kez daha anlayacağım...

Ne banyodaki köpüklü senfonilerin
, ne de mutfaktaki yemek kokulu mırıltıların olacak. Ne yerde dökülmüş saçların. Ne de ıslak ayak izlerin olacak parkelerin üzerinde. Ne buzdolabının en gizemli köselerine sakladığı çikolataların, ne de kepekli ekmeğin olacak kahvaltı masamda.. Koca bir ev zayıflayacak gidişinle bir ruh hep aç olacak...

Ya ışıkları kim kapatacak ardımdan gazete arkası şekerlemelerde
, televizyon karşısı sızmalarda, kiminle yapılacak kanal değiştirme kavgaları, nasıl yenecek bu yalnızlıktan patlamış mısırlar...

Sırtımı açıkta bıraktığım ruh üşümelerinde kim sıcacık elini yüreğimin üzerine koyacak bu evde... Bir kilo baklava kurnazlığında kiminle yapılacak su savaşları...


Bu kimsesizliğin galibi kim olacak...


Bir daha karsılaşmayacağım...

Biliyorum...

Çıkarken üzerine binlerce kilit vuracağım kapının ardında
, dondurulmuş anılarım kalacak...

...bugün

...bu evden,
...bu şehirden,
...ve;

..bu kimsesizlikten taşınıyorum.

...
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

Adının baş harfindeyim, ‘.’ tipi yalnızlıkta…

Adından başlayark sayıyorum ölüme kaç adım kaldığını. Sara nöbetlerinde sarsılan bedenim düşüne yatılmaz intiharlara kalkışıyor. Ceplerimde bir yangın ertesizliğine zerk edilmiş kanamalı günahlar. Ey zahmin! Aşk, iki deniz arası çırpınışların uykusuzluğunda yapayalnız kâbuslar görmek belki de. Sonrasına geç kalınmış hayatın iz bırakmamışlığında kaybolan hayallerimin yolu darağacına çıkıyor zemherilerde. İki büklüm rüyalarım. Bana sebep, bana ziyan atalarından miras gülüşün. Kaç durak sonra bitecek otobüs gürültüsü boyunca uzayan gitmelerin?

Hıncımın saçlarını tarıyorum esaretin ensesinde ispiyonculuğa soyunan lanetkârın yol’suzluğuna dikenli teller batsın diye. Sevmekten yargılı bir sonbahar düşü gibi gelip duruyorsun saçlarımın rüzgârına. Muammalığı tutuluyor gecenin ay dolunayken. Olmamışlığım zamanın karabasanlarına sığmazken içimden dehşetini kabullenemediğim hüzzam ağıtlar geçiyor. Seni duymak için sağır ediyorum iç denizleri dalgalandıran fırtınanın türküsünü. Duası devşirilmesin aşkın. Ruhuma uzanan nefesine göm beni. Yüzüne sar güzelleşeyim diye. Avuç içlerimi yokluyor güle har sıcaklığın. Kaçsam kaç sen sonra terk eder gözlerin beni? Eceliyle ölmeyen turnalar ayaza vuruyor haykırışlarını. Kaybediş turnaya ecel midir zahmin?

Arkandan ağlayan susuşlarımı galiz sancılarla ve sensizliğin karşı koyulmazlığıyla alazlıyorum. Dokunduğun yerleri bana uçurumlaşıyor tenimin. İçim aşkın yas renginde. Kime çarpsam ihtilal sorumlusu kalbimi ve hangi yağmurdan erken uyandırsam gözlerimi, yenilgiyi kuşanıyor ömrüm. Sevdalı yanlarım derme-çatma uykulara yaslanan. Sol bileği aşktan kesik bir sürgünlük benimkisi, inadıma acının sırtına yol alan. Asaletini kurşun rengi toprakların üstüne yağdıran, kalmaktan yorgun düşen bu aşk benim. Durup durup ayrılık biriktiriyorum akşamüstü kanayışlara. Ensemizden mi üflenecek sur, kabzedilmeden evvel düşlerimiz? Bu sensizlik seansları hiç bitmeyecek mi ve ateş sonrası külle yıkanır mı ´kirletilmiş aşk’ dediğin?

Yitirdiğimiz ne varsa şimdi hepsi mayınlı bir duruşla sınıyor beni. Harf harf eksiltirken alın yazımı silinmişlik, ben doğruları söylüyorum ama yalan kalıyorum hüznün şahitliğine. Başkasına aitliği ispatlanamamış aşkın kötürümlüğüne jurnal dururken çehren, siyah bir uğultu yokluyor kahrımı. Recmedilmeye yatırılan kalbimin günahkârlığı susuşundan belli. Ah bu ben! Mazeretleri çürüterek aslını günbatımında hecelemeyi öğrenemedin. Çek kokunu yalnızlığımdan, boğuluyorum. Sana ihanetten öldüğümü gözlerine duyurma zahmin!

Uyu ve rüyama kahırlansın hasır altı edilen gözyaşımın tuzu. Ömrümden uzun acılarım var benim, ucu babama çıkan. Sen uyurken hiç ağladın mı? Kendine kör kalmayan aynalarım kırıldı, döküldü sırrımın sahtiyanı yüzümden. Sınanmamış hayatın denenmemiş intiharlarıydı solukladığım. Ruhumun tanrıçası yalnızlık ısıttı bileklerimi kasım akşamlarında. Miraca kalktı kuşlar karanlık aldatırken kan hevesli soyumu. Yusuf gömleğini yırtsın şimdi Züleyha diye…

Sensiz olamayacak kadar sen dursam da kaşlarımın çatıklığına… Sevilmenin öznesi hep sen olsan da, yüklemi uçurum bu kan revan cümlenin. Gelme, iade-i taahhütlü değil yokluğun.

Geleceksen, kalbimi sensizlikten arındırayım öyle gel.
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

Hadi!..
Bana yalan söyle son bir kez daha…
Hadi utanma!
Bir yalan söyle bana…
Seni seviyorum de mesela.
Mesela beni sevdiğini haykır dünyaya…
Son bir kez evet son kez yalan söyle bana!
Hadi sevgili!
Hadi susma…
Susma da konuş!
İhtiyacım var yalanlarına.
Susma konuş Allah aşkına.
Son bir kez…
Son kez, bir yalan söyle bana!
Yeniden, tıpkı eskisi gibi yalan.
Sadece yalan söylesin dilin umarsızca…
Hadi!
Susma…
Bak konuş diyor yüreğim ilk kez sana.
Bir tane…
Tek bir tane daha yalan söyle bana!
Tüm yalanlarının üzerine yüreğin; tek bir yalan daha eklesin anlamsızlığın(m)a…
Anlamsızlığımıza…
Bize…
Bana ve sana…
Sebepsiz…
Nedensiz…
Tek bir yalan daha…


Son bir kez yalan söyle bana!

Gözlerimin içine bak yine eskisi gibi…
Ve…
Ve bir yalan daha savur dünyama.
Tek fark son olsun bu seferki,
Senin bildiğin…
Benim ise hala gerçekliğine inanmak istediğim…


Hadi!

Utanma…
Son bir kez daha yalan söyle bana…
Dünyanın neresinde olursan ol özleyeceğim de mesela.
Mesela…
Mesela hep bekleyeceğini söyle bana.
Bekleyeceğim de sevgili…
Son kez söyle…
Bekle de bana!
Beklemeyeceğini bilsem bile,
Çekinme yalan söyle bana…
O yalanınla mutlu et beni.
Evet…Evet son kez…
Son bir kez yalan söyle sevgili.
Ve o yalanınla ağlat yüreğimi…
Sebepsiz…
Nedensiz…
Gözyaşlarımı akıt yanağıma…
…………………………………………….
Son yalanlarını da söyleyip git sonra.
Hep yaptığın gibi…
Hep yaşattığın gibi,yaşat acın(m)ı bana…
Biliyorum ki giderken sen sevgili, sebepsiz hıçkırıklar düğümlenecek boğazıma.
Cümlelerim iflasın eşiğinde debelenecek yine çaresiz.
Çaresiz gecenin soğuk teni işleyecek bedenime.
Bir zamanlar ellerinle ısıttığın titrek kalbimin atışları zayıflayacak belki de…
Belki de martılara eşlik edecek delici çığlıklarım gecenin karanlığında hüzünle…
Ama olsun…
Sen yine de son bir kez yalan söyle bana!
Söyle ve git sonra…
Ölüp ölüp dirilecek olsa da ruhum sen giderken uzaklara…
Aldırma!
Aldırma asla bana.
Çünkü..
Çünkü, her ölümde ilk sen geçeceksin gözlerimin önündeki film şeridinden.
Ve her dirilişte, sana sarılacağım sebepsiz,yeni doğmuş bir bebeğin hıçkırıklarında…
Her dirilişte ilk seni görecek gözlerim..
Sonra sen kaybolacaksın bir yalan gibi yavaş yavaş, ölüm anında çıkana kadar karşıma…


Son kez sevgili…

Son kez sussun da dilim sen konuş…
Sen konuş Allah aşkına…
Son bir kez..
Son kez,bir yalan söyle bana…
Seni seviyorum de mesela…
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

ikimiz de biliyorduk o gece,guguklu saatin ayrılığa vurduğunu.
yakarışlarımız duyulamayacak kadar derinine dalmıştı zamanın. akreple yelkovan arasına sıkışmış bir aşktık biz..
birbirine aç iki ağır aşk mahkumuyduk.. aralarında korkulardan kocaman bir duvar..
her gün biraz daha yükselen ve biraz daha ağırlaşan.. bizi siyah bulutlara mahkum eden, aramıza giren o yıllar..
sonsuz ve soğuk yalnızlıklar, canımızı acıtan..
mutluluk bir yeniyetmeydi bize göre, saklambaç oynayan.
oyundan habersiz, elma deyince çıkmayan..
şimdi biz'siz kaldı biz'imiz, yaralı iki küçük çocuğuz travmanın yaralarını kendi içimize sığınmakta arayan..
gözyaşlarımızın tuzu, kelimelerimizi yakmakta..
saat yine ayrılığa vurmakta..
 
---> Yaşam Sonrası Provalarım..

Gitmeliydi kadın
ki gitmek için kalmıştı..
bir elveda cümlesinin kıyısından aşağı bıraktı adam kendini
ve bu yüzden hiçbir vedaya el süremedi .

kadın gitti ..
adam öldü ..
gökten üç nokta düştü ..
yakışmadı hiçbir aşkın sonuna (...)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst