YaLnızLık Ömür Boyu

iSTiSNa

Bayan Üye
Beni İyi Hatırla..

Yaralı bir geceden düşüyorum kollarını,
Bölük pörçük bir uykudan...

Seslerin kendine yabancılaştığı bir yer sanki burası,
Sanki sen yoktun benden önce,
Sanki ben seni hiç görmemiştim rüyalarımın sana bölündüğü vakit...
Gerçekle ayırtedemediğim bir yalanın ortasında,
Adımı ezberlemeye çalışıyorum,
Sadece seni tanımak için,
Ve senin için yolların beni bilmediğim bir hayale getirmesi için...
Ne zaman gelmiştin ki sen,
Ben bu kadar kör kalmışım sana,
Görememişim...

Ağır bir sözdür seni sevmelerim bilirim,
Ama ben,
Bahar kokulu yalnızlıkladan sıkılıp sana gelmek istiyorum,
Parmak aralarımda saklı kalan papatya yapraklarıyla...
Yağmurun toprakla can bulması sanki,
Seni sevmek...
Bir bebeğin yeniden doğması...

Kapalı kapıların ardında sakladığım suretimi,
Senin için çıkarıyorum gün yüzüne,
Ve güneşin utandığı yüzüme,
Serin bir nisan yağmuru edasıyla düşüyor,
Yıllardır saklı kalmış,
Bir çocuğun düşleri...

Sana geç kalmış, hüzünlü bir çocuktur yüreğim...

Ben,
Bir sonbahar şarkısıyla ayrılıyordum kurduğum düşlerden,
Dudaklarımda saklı kalmış sevmelerden,
Senden,
Ve...


Beni kimse tanımaz buralarda,
Suretim kendime bile yabancı...
Bir aşk düşer gözlerime,
Bir ölüm geçer adımın baş harflerinde...
Beni,
İyi hatırla,
Emi..


Özgür Havuz​
 
---> Beni iyi hatirla..

Benim Yalnızlığım

Yaşam dışı bir gerçeğin ortasında kendimi ararken anladım,
Bu gri yalnızlığın bana neden bu kadar bağlı olduğunu…
Aslında herkes içinde ki bilinmeyen yalnızlığın,
Kendine yabancı olduğunu düşünür,
Oysa ben yalnızlığımın,
Bana bir beden fazla gelen aşktan sonra sahip olabildiğim en iyi şey olduğunu karar vermiştim,
Hiçbir anlam veremeyip gidişlerini izlediğim sevdiklerimin ardından…


Özgür Havuz
 
---> Beni iyi hatirla..

ßir AnLik.

Saatlere bakmaksızın yazıyorum
Karalıyorum gördüğüm herşeyi
Bir çizgi üzerinde buluyorum kendimi
Sarhoşluğum başımda tepiniyor
Ağır yükler düşüyor omuzlarıma
Doğrulamıyorum düştüğüm yerden
Sızıp kalıyorum ayrılıkların yol ayrımında
Kimseler kaçıyor benden
Ardına bakmaksızın
Yakıp yıkıyorlar viraneleri
Susuyorum
Susmak düşüyor bu saatlerde payıma
Ve susarak konuşuyorum
Ve sen duymamazlığa yoruyorsun kendini
Dilim acıyor seviyorum diyememekten
Yorgunum
Bırak usulca uzanıvereyim şurada
Boşver bugün en mutlu günüm değil
En umutsuz günüm olsun

Ayrılığın kelepçelerini taşıyorum kollarımda
Ki gözükmesin istiyorum
Bilmesinler beni yaralı ve mahsun
Oysa ben dağları ayaklarımın altında bilirdim
Ama bir avuç topraktan ibaretmişim

Sen önüne düşen yolları izle
Ne de olsa benden uzaklara kaçıracaktır seni
Ağlamalarıma inanma
Seviniyorum içimden gidişine
Bakma yüzüme düşen sadece bir perdelik hüzün
Bir sonra ki perdede elbet güler yüzüm

Sen gidiyorsun
Tarihlere işlenecek bu sıradışı gidişin
En mutlu günüme denk gelmiş
Oysa ben hüzünleri bir sonraki durakta bırakırım
Ve bugünden seni elbetde siler giderim...

İyi ki mi doğdum o zaman
Sade bir 'mutlu yıllar' dileğiyle..

Özgür Havuz
 
---> Beni iyi hatirla..

Bir dilim çikolata ve sen.


Artık sana baktıkça, görmek istediğim gözlerin benimle olan alakasını kesmiş durumda... Başka şeylerle ilgileniyorsun..
Mesela, sağ elindeki kalemle beni çizerken, sol elinde tuttuğun silginin yavaş yavaş beni sildiği gibi...
Düşünmem gereken onca şeylerin arasından seni seçmem bir tesadüf olmasa gerek, ki seni sevmemde buna dahil..
Oysa, duymaya çok heveslendiğim bir çift cümleydi 'seni seviyorum'...
Bir dilim çikolatanın dudaklarıma bulaşması gibi birşeydi bunu duymak...'Senden'... Belki şair değilim ama onca cümlenin altında senden bahsetmek bile bana kendimi bir nebzede olsa şair hissettirmişti..
Nedenini bilmediğim halde aynı soruyu sorup duruyorum kendime, ki seni saatler öncesinde bir çift göze anlatmış olmam garipsenebilir...
Seni tanıdığımdan beri, kelimelerimin aşkla süslenmiş olması güzel olsa gerek, farkındayım aslında bunun.. İçinde sen geçen herşey ömrüme yeni bir tat katıyordu ama ben senin için böylemiydim...
Seni seviyorum derken, dudaklarına çikolata bulaşmışmıydı hiç ya da aynaya baktığında kendini gülerken yakalıyormuydun? ...
Üç nokta bırakıyorum cümlelerimin ardından, gün ağardığında devam etmeyi düşünerek... Ya mutlu gelir sonu, ya da sol elindeki silgi beni tamamen silmiş olur...

Özgür Havuz.
 
---> Beni iyi hatirla..

Bir Doğum Günü.

Sustum !
Susuşlarımdaki özlemim oldun,
Kapattım gözlerimi,
Hayaline sarılarak avundum....
Beden dilimle yanıt verdim her soruna,
Seviyormusun dedin,
Ağladım....

Ve şimdi,
Gitmemen için bir nedenin kalmadı,
Çünkü artık o soruyu bana sormuyorsun,
Ama ben yine ağlıyorum...
Geceyi mesken tuttum kendime...
Kör kuyudayım sanki,
Arada bir görüyorum hayalini,
Yaktığımda sigaramın ateşini...

Ve şimdi,
Kalmaman için hiç bir neden yok,
Çünkü ayrı bir dünyadayız artık,
Farklı şehirlerde,
Farklı bir aşkın içinde,
Ve ben yine seni unutmadım,
Yalnızlığıma eş yaptım gözlerini,
Ve ben bir ömür tüketirken böyle,
Sen mutlukları oynadın kendine,

Ve ben unutmadım,
Seni,
Gözlerini,
Teninin rengini,
Hangi mevsimleri sevdiğini,
Ve hangi güneşin gün doğumunda geldiğini,
Ve ben en güzel mutlulukları diliyorum sana
İçimin en güzel yerinden en aşıksı köşesinden,
Nice mutlu yıllara sevgilim,
Bensiz yeni yaşın kutlu olsun....


Özgür Havuz
 
---> Beni iyi hatirla..

Bir Genç Kızın Günlüğünden Ablasına.


Sen hala gözümde ki yaşlarda saklısın,
Bakma öyle deli deli güldüğüme,
Hayat zehir olmuş,
Kederler sanki hep beni bulmuş,
Gittiğin gece...

İlaç dedikleri zaman,
Bana hep bir düşman...
Başucumda kalmalısın...
Bırakıp da beni böyle bir başına,
Gittiğin yerlerden bir gün geri dönmelisin...

Bir yürek sızlıyor hala,
Ve ağlıyorsam her gece yokluğuna,
Yüreğimde ki yara kapanmamıştır hala...
Gelişinle baharı müjdelerken,
Beni hazan mevsimlere terk ettin...

Hasret kokuyorsun,
Ve sana dair tüm özlemlerimi biriktiriyorum,
Yastığımın altında...
Hayalin gelirken gözlerimin önüne,
Dur durak bilmiyor gözyaşlarım...

Ya bu hasret bitmeli,
Sen çıkıp gelmelisin gittiğin gece,
Ya da ben ebediyete kadar kavuşmalıyım sana...
Ey yüreğine kurban olduğum,
Canımın ötesi,
Uğruna dünyaları verdiğim insan,
Kalbimde bıraktığın yara,
Kapanmadı hala.
Bitecek elbet bu hasret,
Gün gelecek,
Cennetin bahçelerinde dolaşacağız el ele...

'Bir genç kızın günlüğünden ablasına'





Özgür Havuz
 
---> Beni iyi hatirla..

Bir harf suskunluğum.

Her şeyden bahsetmiştim bunca zaman,
Ama eksik kalan bir sen varmışsın onca cümlenin içinde saklı kalan...
Oysa seni susup susup anlatmayı ne çok isterdim,
Kelimeler dudaklarımda dize geldikçe
Ve sessizliğimin sen tarafıyla sana yenilmeyi...
Bilirim cümlelerim hep çarpıktır,
Ve biraz harf sorunu yaşarım konuşurken..
Sessizliğimi ben çözebilsem,
Sana bu kadar susmak yerine,
Dedim ya konuşmak isterdim dilim döndükçe..
Ama sen bilmiyorsun benim yarım kalan masallarımı,
Kalem ardı yapıp seni yazmalarımı,
Ve dedim ya, harf sorunum var konuşurken...
Her şey yazmakla başlamıyor hayatta,
Bazen bir kaç kelimeyi bir araya getirip yeni bir dünya kurulabilir insan,
Mesela,
Seviyorum seni demek gibi…
Baksana devrik oluşu bile sana anlatmak istediğim o masumluğu saklayamıyor…

Sana bir cümle susmak yerine, konuşmayı göze alıyorum...
Ama sen böyle değilsin işte,
Konuşmuyorsun...
Çarpık cümlelerimi versem sana,
Yeni bir dünya kurabilir misin?
Mesela,
Seviyorum seni demek gibi...
Ben çektiğim derin ahların ardı sıra,
Saklandığım bir kaç yalnızlığın sende son bulmasından mutluydum,
Bakma sen geçmiş zaman ekiyle sana bir şeyler anlatmak istediğime,
Bilirsin, ben sana sustukça seni sevmeyi daha çok seviyorum,
Ve ne çok konuşuyorum sana kendimi tarif ederken...

Oysa ben seni dünyamın merkezi yapıp,
Tüm ibadetlerimi sana sunuyordum,
Ki bu seni sevmekten başka bir şey olamazdı herhalde...
Kirpiklerinde kendime bir salıncak yapmakla belkide en büyük hatayı yapmıştım,
Ve düşünememiştim bir gün düşebileceğimi…
Şimdi sen dillendirip cümleleri bana susmamayı yeniden öğret,
Bir elimde kalem ve diğer elimde silgiyle,
Ama izin ver,
Yine o çarpık cümlelerimle sana susabileyim,
Ve eksikliğini yaşadığım bir kaç harfle sana sunabileyim,
Bilmek istemediklerini..

Sen bana göz dersin,
Ben gözlerinde kendime kurduğum dünyanın ne renk olduğunu düşünürüm…
Belki elimde ki kalemle bir kaç yeni resim düşlerim kendime,
Ve sana uzanan yolları bir kalemde bir kaç sokak öteme çizerim..
Ama yinede korkarım kirpiklerinden kendime yeni bir salıncak kurmaya,
Ki kırılmışken yüreğimin ben tarafı…

Ben uykusuz gecelerin ardı sıra,
Kan çanağı gözlerimin sana uyumasından tedirgin değildim,
Ki seni bir daha görebilmek içindi,
Her molada bir bardak kahve içmemin nedeni..
Şimdi sen sus beni uykuya yenik düşerken gözlerim,
Bilirsin çarpık cümlelerimin ardından,
Bir kaç harf eksiliği yaşayan bana,
Biraz sen katmayı ne çok isterdim…



Özgür Havuz
 
---> Beni iyi hatirla..

Bir Yalan Kadar Gerçekti Seni Sevmek..

Mutluluk tablolarıydı yüzümüzde ki,
En çok da sarıya yakışan gülmelerimizle....

Ayrılık senaryoları yazılmıştı adımıza,
Sayfalara sığmayan tüketilmemiş bir ömür içinde,
Yüzdüğümüz bir yokluk deniziydi,
Taşlarında gri yosunların parladığı.
Her sevdalının yürüdüğü yollara serpilmişti,
Beyazdan siyaha çarpan gölgeler...
Bir çocuk gülüşü düşüyordu dudaklarıma,
Şefkatli ellerin esiri olmaya niyetim yoktu,
Üstelik yarım kalmış bir sevdaya biçerken umutlarımı.
Yarın olur,
Güneş yine aydınlatır ümitlerimi,
Sonra suya düşer filizlenirler başucumda,
Ve beyazlarıma düşer karanlığın kirli suskunluğu..
Sen gidersin,
Kaçarsın bu limandan,
Kenarına ayrılık yazılmış bir sandalla,
Ve hüzünlerim dalgalandırır denizleri,
Bir gözyaşım düşer, rüzgarlarım savurur saçlarını....

Suskunluğuma boğuluyorsun yine,
Kapatıyorum hayalini parmaklıklar ardına,
Bir mapus sancısı olup vuruyorsun bedenime,
Oysa ak güvercin kadar özgürdün sen,
Dağıtıyordun tüm sevinçlerini,
Ve ben saklandığım karanlıklardan koşarak çıkıyordum...

Çok geç,
Sana gelmek için,
Ve dağıtmak için saçlarını eylül rüzgarlarında,
Adını koyamadığım,
Ya da,
Koymak istemediğim bir yabancıya benziyorsun,
Yüzünden kaybolmuş sevinçlerin,
Aynasını arıyorsun bende,
Ve ben bu şehir kaçmalarına bir yenisini daha ekliyorum,
Trenleri kovalıyorum ardı sıra,
Tanımadığım tenlere sığınıyorum gece yarıları,
Ve Gündüzlerim de yabancılaşmış gerçeklere karışıyorum...

Şimdi boşuna değil,
Kah gülmelerime ve sevinçlerime küsmüşken
Dilimden düşmeyen adını silmeye yemin etmelerim...

Bir yalan kadar gerçekti seni sevmek,
Yalansız ama gerçek...


Özgür Havuz
 
---> Beni iyi hatirla..

Bu Ayrılık Zamansız Gelmişti..

'Aşk'ını dizlerinde uyutan bir kadın'ın söylediği,
Son paragrafta geçiyor adım...'

Gidenin ardından ağladığım kadar,
sevemedim geleni
Neydi beni sana derinden bağlayan...
Aşk dolu kelimelerim seni geri getirmeye yetmedi,
Ki hala sana yazıyorum her şiiri...
Yüreğim sana bir beden fazla gelmişti,
Aşk kokmuyordu artık sözlerin
ve ellerin aşkla dokunmuyordu

Yetim bir çocuğun acılarını taşıyorum üstümde,
Üzerime almadığım daha kaç acı kalmıştı senden geriye
Seni kaybettiğim gibi
Kayıp bir kentte aklımı kaybediyorum,
Yüreğimi senin kadar kimse sahiplenmemişti,
Ve kimse senin kadar acıtamamıştı,
Acının en büyüğü bu olsa gerek...

Doğan güneşin ısıttığı tenimde özlüyorum seni...
Sen sustukça gece daha hızlı çöküyor üstüme,
Daha yalnız oluyorum,
Daha çok üşüyorum
binlerce kez ölüyorum

Gitme dersem kalır mısın?
Kalmayacağını bile bile sana gitme/sen diyorum...

Soğuk bir vagonun c******* el sallıyordum sana,
Bir kent uzağına giderken...
Ayrılık değildi bu,
Bir günlük bin özlem birikmişti dudaklarıma...
Ya şimdi,
Özlemekten daha da öte bir şey mi,
Aylarca yüreğimde yankılanan...
Yüzünün benli yarısında ölü bir şairi yaşatıyorsun,
Diğer yarısında kendini arıyorsun,
Kırık bir ayna'nın ardında...
Sessizliğin iz sürdüğü bir tepenin ardında buluyoruz birbirimizi,
İki yabancıyız,
Göz göze geliyoruz,
Susuyoruz,
Kelimeler arası bir yolculuk geçiriyorum,
Kurduğum cümleler adını sayıklıyor...
Ve sonra,
Siyah saçlı bir kadın düşüyor yoluma,
Omuzlarından dökülen saçlarının kıvrımında buluyorum kendimi,
Ve gecenin bir yarısında boş bir yatakta gördüğüm rüyadan uyanıyorum,
Kan ter,
Kir pas içinde...

Hangi şair ayaklarının dibine çöküp,
Sana yalvarmıştı...
Ben şair değilim,
Fakat senin için ölebilir(d) im...

Şarkılar hep hüzünlü çalıyor,
Sanırım kapılarım hiçbir zaman çalınmayacak,
Ya da gelen sen olmayacaksın...
Oysa umutlarımı sana yatırıp,
Kayan her yıldızdan seni istemiştim..
Haddimi mi aştım,
Çok mu şey bekliyordum...
Kelimelerin beni öldürdüğü bir şiirde,
Her yanıma sen yazılıydı...
Çocuk gibi sek sek oynamak istiyordum,
Her düştüğüm de dizim kanamalıydı,
Yüreğim değil...

Kader dedikleri böyle bir şeydi işte,
Kaybetmek tüm sevdiklerini,
Ve saatlerce,
Hatta günlerce ölümü düşünmek,
ölmemeliyim...

Bir durak ötende bekledim seni hep,
Oysa sen,
Başka bir kentten el sallıyordun,
Hüznü giymiş yalnızlığıma...

Bu ayrılık zamansız gelmişti bize,
Henüz papatyalardan fal tutmamıştık,
Birbirimizin gözlerinde yeni doğmuş bir kız çocuğunu büyütmemiştik,
Çok şey vardı yarım kalan...
Şimdi ise herşey yalan.

Kent yine hüznün yağmuruyla ıslatıyor saçlarımı,
Suskunluk dudaklarıma mühürlenmiş,
Sen diyorum konuşamıyorum...
Oysa seni sevmek,
Böyle bir şeydi,
Sustukça yüreğimde büyüyen...
Ben senden birkaç kent uzağına gidecektim,
Ve sonra tekrar gelecektim,
Ve yine gidecektim...
Sen ardımdan düşen gözyaşlarınla beni uğurlayacaktın her defasında,
Ben senden ayrılırken hüzünlü bir buse konduracaktım dudaklarına...
Olmadı...
Ayrılık ilk gidişim de gelmişti...
Hemde uzun soluklu bir ayrılık...
Şimdi bu kentte soluksuz nefeslerle yaşıyorum,
Sen kadar yalnızlığıma sarılıyorum,

Karadenizin hırcın dalgaları vurmuş gibi bulanıyor aklım,
İçimden kıyılarım çekiliyor,
Şimdi sahile vuran denizyıldızları gibisin sen,
Tekrar atsam denize,yaşar mısın?
Bilmiyorum...


'Aşk, içimi yakıyor...'


Özgür Havuz
 
---> Beni iyi hatirla..

Bu Ayrılık Zamansız Gelmişti II


Birkaç cümle suskunluğum vuruyor beni,
Sol yanımdan…

Çıkmaz bir sokak şimdi sensizlik...
Sözlerime ekledim seni,
konuştum, sustum...
İnan unuttuğum herşey birazda sen kokuluydu...
Ne zaman aklıma düşsen,
Bütün vakitlerimi sana susturup,
Seni düşünüyorum,
Boğazıma kaçmış bu kent havası sessizliğinde…

Sana sunduğum onca gitmenin ardından,
Ellerimde koca bir sensizlik…
En kırılgan yerimden düşüyorum dudaklarına,
Ve en sensiz yerimden yırtılıyorum,
Defalarca…

Her şey tamda ortasından kırılıyor;
birazda yüreğim…
Bitişinde saklıymış bütün ayrılıklar,
Sen gittin,
Birazda ben bittim…

Cümle cümle seni anlatıyorum işte,
Gözyaşlarım dudaklarımda son bulmadan…
Seni her şeyden kıskanırdım;
çiçekten, böcekten…
Şimdi başka bir elin parmakları saçlarında dolaşıyor,
Ve yüzünün benli yarısına kendini çiziyor…

Seni herkese anlattım,
Tanıdığım tanımadığım her kim varsa…
Sen varken ne çok susmuşum,
Şimdi aynada yansıyan suretime aldanıyorum…

Sen gittin,
Kaç çağ atladım senden sonra,
Ve kaç ömür tükettim yokluğunda,
Ki hala yoksun işte…
Çok değil,
Birkaç kent ötende,
Islanıyor teninin kokusu bulaşmış saçlarım…

Sen olmalıydın deyip,
Gözlerimi yatırdığım uykuların,
Koca bir sessizliğin içinde yokluğuna uyandırmasından şikâyetçiyim…
Elimden gelse,
Yokluğuna bir dem vurup,
Sensiz bir sabah kahvaltısına günaydın diyebilirdim…
Olmadı işte,
Sensiz hiçbir sabah kahvaltısının tadı olmadı…

Cümle arası suskunluklarımın sebebi,

Gün doğmak üzere…
Ve ben sensiz yeni bir güne,
Günaydın diyemiyorum işte…
Kahretsin,
Ki diyemiyorum…

Tekrarı olmayacak bir gidiş sergilemiştin gözlerimin önünde,
O an,
İçimin sen harfi düştü ellerimden,
Tutamadım…
Ya şimdi kime anlatsam seni,
Kim dinler adı sanı belli olmayan seni,
Ve Benim içimde büyük bir enkaza yer etmiş bu sevdayı…
Sustukça yüreğimde büyüyorsun,
Ve ben susmayı ne kadar çok seviyorum…
Şimdi sen gittikçe,
İçimde kopan fırtınalar sanki hiç dinmeyecekmiş gibi,
Beni yatağımın soğukluğunda uyutuyor…
Kaç adım gidebilirdin ki benden,
Ya da ben yokluğunda kaç geceyi yaşatırdım kollarımda…
Bilmiyorum…

Aşk yine,
Yeniden içimi yakıyor…


Özgür Havuz Gri / Gel desem gelmezsin, gitmeyi zaten hiç beceremedin...


Özgür Havuz
 
---> Beni iyi hatirla..

Bu Sefer Yarım Kalalım..

Bu sefer yarım kalalım bu satırda
Devam etmesin hayallerimiz
Yitik bir çaresizliği oynayalım
Ve bir piyeste konu olsun
Yokluğumuz
Zaman bizsizliği taşısın kollarında
Hep yarım kalalım
Hep uzak
Hep yitik bir yürekle anılsın suskunluğumuz
Cevapsız kalsın sorular
Matemsiz yas tutalım siyahlara bürünüp
Acımız olmadan ağlayalım
Acısızlığımıza yanalım her sonbahar
Gülmek yerine hüzün dolu gözlerle karşılayalım
Geciken sabahları
Bu kez aşksız ölelim yarimizin kollarında
Hiçbir gidenin arkasından sallamayalım mendillerimizi
Dudaklarımızdan düşen elveda olmasın
Hoş geldin diyebilelim her bahara
Ve ardına ekleyip mutlulukları
Bir sandalla taşıyalım yürek sancılarımızı
Bu sefer yarım kalsın adımız
Yarım bir mutluluk hikayesinde...


Özgür Havuz
 
---> Beni iyi hatirla..

Cocukluğum, umutlarım ve yalnızlığım..



Beni sevebilseydin eğer bu kent çıkmazında seni bekleme nöbetleri tutmazdım…
Şimdi git sevgili…


Kendini öldürme istekleri var avuçlarımda,
Tadına henüz bakamadığım…
Ölmek ne kadar da dile kolay bir cümle,
Bir saniye de tüm geçmişi unutmak gibi sanki..
Kaybedecek hiçbir şeyim olmadı demek isterdim sana,
Fakat kaybettiğim o kadar çok şey vardı ki,
Sana söylememek için ısrarcı bir tavır takındım hep…
Ben aslında bu hayat oyununu kaybettim,
Ben aslında tüm geçmişimi kaybettim,
Çocukluğumu,
Umutlarımı,
Yarınlarımı,
Ve babamı…
Ben hiçbir şeyi kaybetmedim sevgili,
Seni de kaybetmedim,
Bana yazılmış aşk oyunlarını da…
Ben öksüz bir çocuğun hayallerinde ki adam olma çabasını kaybettim…

Sözler dilim de sayıklaya dursun adını,
Ben yine de ısrarla seni sevmiyorum demek istiyorum sesimi duyurabildiklerime…
Umutsuzluğun çıkmaz bir sokak ortasında,
Son bulamaması sanki gözlerimde ki donuk sevinçlerin belirginliği…
Göz kapaklarımın kendine mağlup olduğu bir rüya da,
Hiç bitmeyecek sandığım bu aşk oyunu da bitti,
Diz yaralarım çözmüşken kabuklarını…

Derin bir nefes alarak unutmak istiyorum seni,
İçimi yakan derin bir sızıyla…
Sanki tüm cümleler susmak için gitmeni bekliyordu…
Umutları yarım kalmış bir çocuğun düşlerinde ki sevgiliydin sen,
Fakat ben senin istediğin yolda yürüyemezdim…
Ben her adım da içim de seni nasıl öldüreceğimi düşünürken,
Sen gözlerimde kendine mutlu bir dünya kuruyordun…
Bilmiyordun ki,
Sana bir gün hiç istemeyerek git diyeceğimi…

Dünleri çalınmış bir adamın gözlerinde kendini severek girdiğin yolun,
Bir uçurum kenarında son bulmasından duyduğun pişmanlığa sebebiyet,
Benim senin hayatına hiç olmayacak bir anda gelmemdi…
Söylediklerimin içini acıtması korkusuyla,
Sana sustum hep…

Ben sana eksik yanlarımla gelirken,
Düşürdüğüm umutlarımı topluyordum kaldırımlardan…
Şimdi git sevgili,
N’olur git…
Sana yalvarmanın dudaklarımı kuruttuğu bu şubat soğuğunda git,
Ardından bakan gözlerin çaresizliğiyle elini uzatmanı beklerken git…


Özgür Havuz
 
---> Beni iyi hatirla..

Çocuk, Sen Gitme Emi..

Gerçek dışı hiçbir sevdam olmadı,
Kendimi bulduğum da ölmek üzereydim...
Şimdi tüm sözlerimi dudaklarımda tutup sana susuyorum...

Hiç kimse içimde ki bilinmeyen gerçeklerin ortasında kendine bir yüz aramadı,
Oysa ben hep canımı acıtan gerçekleri içimde saklayıp,
Ayna da gördüğüm suretin bana ait olmadığını söyledim...
Buldukları boşluktan içime girip, içli bir sevişmenin ortasında beni bırakıp gidenlerin yasını tuttum,
Ama en çoğu da babam içindi...
Mutlu olman ana rahminde geçirdiğin süreyle kıyaslanmıyor..
...
Umutlarımın tükenmiş olduğunu defalarca hatta hiç susmadan söylemek isterdim,
Ama ben hiçbir umudun gerçekleşeceğine yürekten gelen bir sesle inanmadım ki...
Bana baktığınız zaman ne gördüğünüzü hep merak ettim,
Sizin gözünüzden kendime hiç bakamadım,
Ama şimdi kendi gözlerimle gördüğüm benden bahsediyorum size...
Bir uçurtmanın hayalini gözlerine çizerek, her gece odasında gökyüzüne doğru bırakan bir çocuk vardı,
Hani hiç bisikleti olmayan, hep alay ettiğiniz, bir türlü sevemediğiniz çocuk,
Hani pencerenin kenarında babasını beklerken uyuyan çocuk...
Sahi,
Tanıdınız mı?
...
Ben yıllar önce ana rahmindeyken kaybettim kimliğimi,
O yüzden bana her sorduklarında adımı,
Çocuk dedim, belki öksüz dersiniz, belki de yetim...
Şimdi ağlıyorsam uzattığınız mendile gözyaşlarımı sileceğimi nasıl düşünebildiniz ki?
Siz değil miydiniz?
Her kapının ardında sırtımı kırbaçlayan...
Sahi,
Hatırladınız mı?
...
Canımın yanmasını en iyi ben bilirim,
Sustum artık,
Bana dudaklarınıza yapışmış utanç dolusu özürlerinizi söylemeniz için değil,
Kirlenmiş duygularınızın içimi acıtacağı korkusuyla sustum...
...
Bir çocuk vardı ya,
Sahi,
O nerede?

'Ölüm bana bir adım daha yaklaştı, ne dün anıldı adım, ne de yarın hatırlanırım...'


Özgür Havuz
 
---> ßeni iyi hatırLa..

İlk andan beri Ana rahmini ayıplayan iki cenindik
Aşk genlerimize gizlice şifrelendiğinde
Birimiz geceye doğarken öteki ise günü selamlamıştı
Güneşten ve de ay’dan rol çalarak…
Sanki ışığı, kendi karanlıklarımızla alt etmiştik!

Yıkıcı depremlerle anılan iki uzak şehirdik
En ufak sarsıntıda koşup sımsıkı sarılacağımızı sanırken
Mesafeler daima daha öteyi işaret etti
Sokaklarımız ellerinden tutulmadan caddeye dahi çıkamazdı
O tarifesizce sevdiğin yüreğin menziline varabilmek için
Birkaç defa vesait değiştirmek icap ediyordu
İki yağmur bulutuyduk, ağlamayayım diye dişlerini sıkan
Kaldırımlarımızda temkin hâkimdi
Oysa en ufak zerremize kadar ıslanmak adına
Her dilde yeminler etmiştik!

İki kararsız mevsimdik, takvimdeki yerlerini yadırgayan
Tarih bir tekerrür lafıdır tutturmuş gidiyordu
Zaman hızlandırılmış seferlerle bize teğet geçerken
Raylara tutkun iki trendik, makasların ayırdığı
Tabii hiçbir istasyon babacan bir tavırla kucaklamadı bizi
İki çocuktuk sahi, gülüşlerimiz birer oyuncak mezarı
Yüzümüzde hep o bekleme odası ciddiyetiyle
Hiç durmadan vakit öldürdük!

İki duvar saatiydik başka meridyenlere göre ayarlı
Nereden baksan 24 dakika vardı aramızda
Holdeki aynaya asılmış iki fotoğraftık, elbette biraz flu
Tenlerimiz sırra kadem basarken
Yalanlarımızda tüm gerçekliklere sırt çevirmişti
Sözünden dönmenin adet sayıldığı coğrafyalarda
Parmakların aceleciliği sonucu yine il kodunun unutulduğu
İki sabit telefonduk, sürekli diğerini arayan
ve haliyle meşgul…

Birbirini bileylemeye hazır iki kör bıçaktık
Süngü bazen de savaş alanında
Aynı hedefe nişan alınmış
Görevine son derece sadık iki kurşun
İki kişilik bir orduyduk işte
Cümle cihanı can düşmanımız kabul etmişken
Namlular tersine döndü en nihayetinde
En korunaklı sığınağımızdan vurulduk!

Meleklerin şaşkın bakışları üstümüze kilitlenmişken
Düş’tü cesetlerimiz!
Yalnızlığım amuda kalkmış gibi kalakaldı
Senin o tavizsiz vücudunun sarp kayalıklarında
Güzelliğin gözümden düşmüştü!


Allah birdi evet, sen iki!


Özgür Gümüssoy.
 
---> Beni iyi hatirla..

Senin üzerine vazife değil bu ilişki, içinden geliyorsa sev
İçinden gelenin en iyisini yap bizim için
Meydanı boş buldun ya, aşk koştur dilersen yine kalbimde..



Çok sorumsuzsun gözLerim!
Kendi bebeğini tanımadığın bir göze emanet ediyorsun küçük bir kaLp çarpıntısında!
Bir gün kaçıracaklar akLını, demedi deme..



Çok cesaretliymiş gibi duruyoruz...
Oysa korkularımızdan duvarlarla örülü kaLpLerimiz ..
Eski acılarımızın,
geçmiş yaralarımızın intikamını başkaLarından çıkarıyoruz..
Lafa gelince mangal gibi yüreğimiz var
Ama içine koyacak kömürü bulamıyoruz..!
 
---> Beni iyi hatirla..

Yaşı gençten bir âmâ’nın;
şehrin en işlek caddelerinde gezintiye çıkmasındaki o cesaretle seviyordum seni oysa. Bütün tehlikeleri göz ardı ederek..


Öyle Cümleler Kurdumki Yüreğim Hafifler Sandım !
Öfkem Durulur Fırtınam Diner Sandım.
Öyle Duygularda Kaybolup Gittim Ki
Kendimi Bir Yerde Bulurum Sandım !
Ve Öyle İnat Ettim Ki Acı Çekmemek İçin...
Belki De Mutluluk Denen Şey Gerçek Olmayacak Kadar Zor Sandım.
Şimdi Öyle Suskun Öyle Sessizim Ki
Korkuyorum Fırtınam Büyük Olacak Diye..
 
---> Beni iyi hatirla..

Yıkık bir evde saklıyorum bedenimi
Kimsenin girmeye cesaret edemeyeceği
Karanlık,avaz avaz ' Senli ' Haykırışların
Senli efkarların buLunduqu
Bir Evde sakLıyorum
Geride Bırakıyorum
Umut Dolu sözleri
Artık sabahlara kadar gözyaşları
Sabahlara kadar dalgın ve düşünceli tavırlar bitiyor
En qüzelide sen bitiyorsun damla damla
Seni Benden Emiyor Bıraktıqın 'nefret'
Hem Bitiyorsun hem Bitiriyorsun !
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst