' нα[к]αп
Kayıtlı Üye
İnternet çökerse ne olur?
40 yaşını geride bırakan internet, geçmişten bugüne taşınan bazı teknik özellikleri sebebiyle kritik noktalarda, kritik zayıflıklara sahip.
İnternet bir gün bu zayıflıklar yüzünden çökerse ne olur? Bundan günlük hayat nasıl etkilenir? İşte makalemizin konusunu bu ilginç soru oluşturuyor.
İnternet çökerse, interneti sadece keyif için kullananlar sadece konforlarından olacaktır. Ama ekmeğini internetten çıkartanlar işsiz kalacaktır. Bu yüzden kesinlikle internetin çökmesini istemeyiz. Dahası e-devlet'e geçiyoruz, işler kolaylaşıyor derken, tekrar "3. Kata çık Ayşe hanıma imzalat" bürokrasisi bütün haşmetiyle dirilecektir. Şirket içi e-postalar yerine ofis boy'lar ulak olarak kullanılacağından, iş yerleri oldukça kalabalık ve gürültülü olacaktır. Ayrıca "Home Office" kavramını da unutun, herkes paşa paşa işe gidecek!
İşe iyi yanından bakarsak MSN ve Facebook gibi sosyal araçlar verimliliği baltalamayacaktır!
Yol bulamayanlar, yolsuz kalanlar:
Yol bulmakta sıkıntı yaşayan ve GPS kullanımının tadını alanlar, tekrar yol sormak için durmak zorunda kalır. Açık öğretim sınavına gidecek öğrenciler son dakikada Google Earth'ten bakmak yerine, bir gün önceden gerçekten gidip sınava girecekleri görmek zorunda kalır.
Türkiye felaketler açısından çok dayanıklı ve esnek bir ülke, Türk milleti de böyle. İşte bu yüzden internetin yokluğu bizi yurtdışındaki kadar sert vurmayacaktır. Ama canımızı çok sıkacağı da bir gerçek. Makale boyunca arada Türkiye'de ve dünyada şeklinde iki farklı bakışa da yer vereceğiz.
Online sinema matinesi kontrolü, IMDB, YouTube videoları, medya ve eğlence karanlık çağlara dönecektir. Elbette çerçeveye gerili deve derisi ardında gölge oyununa kadar gerilemeyiz ama eğlence ve medya eskisi gibi olmaz.
Yedek subay sınav sonuçlarına bakmak!
İnternet bir anda çökerse özellikle ekonomi inanılmaz ağır bir darbe alır. Online alışveriş, reklam ve hizmetler biter. Çağrı merkezleri yetersiz kalıp çöker, yani telefon ile hizmet almak da imkansız hale gelir. Online rezervasyon yaptıran herkes telefonla aramak zorunda kalırsa düşünün neler olur?
Geçtiğimiz günlerde yedek subay sınav sonuçları açıklandı. Askerliği nerede ve ne olarak yapacağını, ömrünün sonraki birkaç ayını nasıl geçireceğini merak eden insanlar bilgisayarları başında merakla beklediler.
İnternet çökmüş olsaydı kabak önce faks ve telefonun, bunların yük altında çöküşüyle de postacıların başına patlayacaktı. Uzun zamandan beri kullanımı azalan fiziksel posta altyapısı, yani postacılar bu yükü kaldıramazdı. İnternetten sonra bir de posta hizmetlerinin çöküşüne şahit olurduk.
Borsaların çöküşü!
Banka kayıtları ve bankacılık hizmetleri de tekrar eski usullere dönmek zorunda kalırdı. Mevcut şubeler işlem yükünü kaldıramazdı. Borsa tekrar Tahtakale tarzı tezgah üstü işlemlere dönüş yaşardı. Panik yüzünden senetlerin değeri düşer, insanlar ve şirketler büyük zarar görürdü.
Kredi kartıyla alışveriş ve ödemeler internet olmadan çalışmazdı. Hastanelerin ve dükkanların mal tedarik süreçleri aksar, varlık içinde yokluk baş gösterirdi. Türkiye nispeten hızlı adapte olsa da yurtdışında çok daha büyük bir ticari çöküş yaşanırdı.
Elektrik, su ve doğalgaz dağıtımında da pek çok sorun çıkardı. Bu sistemler çökmese de aksaklıktan payını alır. Metro ve toplu ulaşım da aynı şekilde aksar. İnternet iletişiminin ve ağa bağlı çalışan sistemlerin, yerel sistemlerle merkezi sistemlerin irtibatı, günümüzde ulaşılan kapasite yüzünden geleneksel metotlar için fazlasıyla ağır kalırdı.
Ödevler bile aksar!
İnternet en son elden geçtiğinden bu yana 20 yıl oluyor. Kullandığımız ve günden güne yükünü arttırdığımız bu sistem, günümüzdeki kapasite göz önüne alınarak tasarlanmamıştı.
İnternet bir oyuncak ya da eğlence olmaktan çıktı. Çocuklar artık ödevlerini bile internet üzerinden yapıyor. Öğretmenlerin verdiği ödevler, ailelerin ve gençlerin iyi bildiği gibi kütüphanelerde kitap karıştırarak değil, internet üzerinden hazırlanıyor. Yani eğitim de darbe alırdı.
Eğlenceyle eğitimin iç içe geçtiği bilişim çağında, YouTube gibi siteler sadece komik hayvan videoları içermiyor. Pek çok konuda neyin nasıl yapılacağına dair eğitici içerik, online olarak yayınlanıyor. İstendiği zaman anında erişilen bilgilere bir anda erişimin kesilmesi cidden felaket demek.
Sosyal ağların işi biterse:
İnternet bağlantısı kesildiğinde değil de yavaşladığında bile sinirler nasıl da geriliyor? Bir çökmenin psikolojik etkileri çok serttir. Akşamları internette okey oynamaya alışmış bir vatandaşın alışkanlığın bozulması, aile düzenine bile etki eder.
İnternetin çöktüğü bir dünyada, sosyal ağlar üzerinden tanıdığımız, telefon numarası bizde olmayan insanlarla bağlantımız kopar.
Kullandığımız bilgisayarlar devamlı online olarak güncelleme yapıyor. Yeni sürümleri anında indiriyoruz, hataları ve sorunları nasıl çözeceğimizi öğreniyor ve forumlarda paylaşıyoruz. Bu bilgilere aramayla ulaşılıyor. Bugün Google çökse de aynı kesinlikte sonuç veremeyen arama motorları kullanılsa, bu bile ağır bir darbe olur.
Okyanus altı kablolar:
Peki internet nasıl olur da çöker? Bütün bunlar mümkün mü? Yerel kesinti ihtimali, bütün dünyada internetin çökmesinden daha büyük bir olasılık.
DNS hataları, okyanus altı kabloların kopması gibi sorunlar, bütün bir ülkenin iç ya da dış internet erişimini baltalayabilir. Kullanımın büyüklüğü, ana hatlar iptal olduğunda kalan yedek hatların, halkın internet ihtiyacını karşılamasını imkansız kılacak kadar küçük.
Zaten hali hazırda Türkiye'nin yurtdışı internet çıkışının zayıflığından yakınmıyor muyuz? YouTube zaten ülkemizde yasak değil mi? Bu yasak elbette tepeden tırnağa bütün vatandaşlarca çiğneniyor, ama gerçekten uygulansa durum çok kötü olurdu. Yani illa teknik bir soruna gerek de yok, kendi kendimize erişimi engellediğimiz de oluyor.
Nükleer savaştan sonra en yıkıcı savaş!
Temel olarak iki ihtimal var: Teknik sorun ve saldırı. Günümüzde dünyanın en sıkı korunan bilgisayarlarına girebilen ve bunu aile evindeki odasından yapabilen çocuk yaşta hackerlar var. İnterneti çökertmeyi kafasına koyan birisi, akla hayale gelmeyen bir yöntemle, ama belki de DDoS saldırısı gibi aslında internet protokollerinin zayıflıklarından yararlanan basit bir yöntemle başarılı olamaz mı?
Dahası siber terör saldırıları, ülkeler arasında savaş öncesi bir siber saldırı söz konusu değil mi? Günümüzde nükleer olmayan bir savaşta, düşman ülkede karışıklık çıkartmak için en iyi ve en ucuz yöntem siber saldırıdır.
Bütün bir ülke iletişimini ve düzenini interneti çökerterek sabote etmek mümkündür. Dünyanın pek çok ülkesinin bu konuda çalıştığından emin olabiliriz. Çin, Kuzey ve Güney Kore, ABD, Japonya, Rusya, Avrupa Birliği, İran ve daha sayısız ülke arasında zaman zaman botnet saldırıları olmaktadır. Bunlar amatör hackerların işi olmayabilir, ülkeler siber savaş tatbikatları ve operasyonları düzenliyor olabilir. İthamda bulunmamak için kesin konuşmamak gerek ama görünen gerçek bu.
Teknoloji çok eskidi!
Teknik açıdan bakarsak internetin 1969 yılındaki kuruluşunun bir devlet projesi olarak başladığını, bilim adamlarını ve askeri yetkilileri birbirine bağladığını görüyoruz. Bir ya da birden çok bilgisayar devre dışı kalırsa, varlığını koruyabiliyor. Sorun şu ki işler artık çok büyüdü, global çarklar internet ile dönüyor. Yani kısıtlı internet, zarar görmüş internet bile büyük bir sorun.
Bir ya da birkaç bilgisayarın çökmesinden çok, internet protokollerinin bozulmasıyla sadece WWW değil, özel şirket ağları bile çökertilebilir. En büyük hedeflerden birisi de Domain Name Server'lar. Dünyadaki bütün IP'leri bilen sadece bir düzine DNS var, kalanlar kısıtlı bilgiye sahip.
COM adreslerinden sorumlu VeriSign günde 50 milyar DNS bilgisi isteği alıyor. Bu rakam 2020'de günde 4 trilyona yükselecek. İnternet ihtiyaçları günden güne tırmanırken, yapılan yatırımlar yeterli mi?
İnternetin sağlamlığı:
Makalenin sonuna gelirken internetin neden kolay kolay çökmeyeceğini de anlatalım. Her şeyden önce VeriSign işleri garantiye almak için aynı bilgileri 75 tane sunucuda yedekliyor. Diğer altyapı ve servis sağlayıcı şirketler de devletlerin açık ya da gizli istekleriyle internetin varlığını koruması için büyük paralar harcıyor.
Aynı bilgiler sayısız farklı yerde yedekleniyor. Güvenlik inanılmaz sıkı ve farklı yazılımlar, donanımlar kullanılarak sistemde büyük esneklik ve çeşitlilik sağlanıyor. Bütün yumurtalar aynı sebepte değil.
Her zaman daha alt yedek sistemler var ve acil durum planları belli. Ülkemizde bu çeşit bir çalışma var mı bilinmiyor ama dünyanın pek çok ülkesi bu ihtimale karşı önlem alıyor. Deprem gibi bir afet hazırlık planı, açıklanmasa da her zaman el altında bulunduruluyor. Bulundurulmuyorsa da öğrendiğimizde çok geç olacak.
İnternetin kasıtlı olarak çökertilmesi, internetten faydalanan herkesi etkileyeceği ve büyük bir yıkıma sebep olacağı için düşük bir ihtimal. Ama şu da bir gerçek ki, artan ihtiyaçlar ve tehditlere karşı çok ciddi yatırım yapılması ve önlem alınması şart.
40 yaşını geride bırakan internet, geçmişten bugüne taşınan bazı teknik özellikleri sebebiyle kritik noktalarda, kritik zayıflıklara sahip.
İnternet bir gün bu zayıflıklar yüzünden çökerse ne olur? Bundan günlük hayat nasıl etkilenir? İşte makalemizin konusunu bu ilginç soru oluşturuyor.
İnternet çökerse, interneti sadece keyif için kullananlar sadece konforlarından olacaktır. Ama ekmeğini internetten çıkartanlar işsiz kalacaktır. Bu yüzden kesinlikle internetin çökmesini istemeyiz. Dahası e-devlet'e geçiyoruz, işler kolaylaşıyor derken, tekrar "3. Kata çık Ayşe hanıma imzalat" bürokrasisi bütün haşmetiyle dirilecektir. Şirket içi e-postalar yerine ofis boy'lar ulak olarak kullanılacağından, iş yerleri oldukça kalabalık ve gürültülü olacaktır. Ayrıca "Home Office" kavramını da unutun, herkes paşa paşa işe gidecek!
İşe iyi yanından bakarsak MSN ve Facebook gibi sosyal araçlar verimliliği baltalamayacaktır!
Yol bulamayanlar, yolsuz kalanlar:
Yol bulmakta sıkıntı yaşayan ve GPS kullanımının tadını alanlar, tekrar yol sormak için durmak zorunda kalır. Açık öğretim sınavına gidecek öğrenciler son dakikada Google Earth'ten bakmak yerine, bir gün önceden gerçekten gidip sınava girecekleri görmek zorunda kalır.
Türkiye felaketler açısından çok dayanıklı ve esnek bir ülke, Türk milleti de böyle. İşte bu yüzden internetin yokluğu bizi yurtdışındaki kadar sert vurmayacaktır. Ama canımızı çok sıkacağı da bir gerçek. Makale boyunca arada Türkiye'de ve dünyada şeklinde iki farklı bakışa da yer vereceğiz.
Online sinema matinesi kontrolü, IMDB, YouTube videoları, medya ve eğlence karanlık çağlara dönecektir. Elbette çerçeveye gerili deve derisi ardında gölge oyununa kadar gerilemeyiz ama eğlence ve medya eskisi gibi olmaz.
Yedek subay sınav sonuçlarına bakmak!
İnternet bir anda çökerse özellikle ekonomi inanılmaz ağır bir darbe alır. Online alışveriş, reklam ve hizmetler biter. Çağrı merkezleri yetersiz kalıp çöker, yani telefon ile hizmet almak da imkansız hale gelir. Online rezervasyon yaptıran herkes telefonla aramak zorunda kalırsa düşünün neler olur?
Geçtiğimiz günlerde yedek subay sınav sonuçları açıklandı. Askerliği nerede ve ne olarak yapacağını, ömrünün sonraki birkaç ayını nasıl geçireceğini merak eden insanlar bilgisayarları başında merakla beklediler.
İnternet çökmüş olsaydı kabak önce faks ve telefonun, bunların yük altında çöküşüyle de postacıların başına patlayacaktı. Uzun zamandan beri kullanımı azalan fiziksel posta altyapısı, yani postacılar bu yükü kaldıramazdı. İnternetten sonra bir de posta hizmetlerinin çöküşüne şahit olurduk.
Borsaların çöküşü!
Banka kayıtları ve bankacılık hizmetleri de tekrar eski usullere dönmek zorunda kalırdı. Mevcut şubeler işlem yükünü kaldıramazdı. Borsa tekrar Tahtakale tarzı tezgah üstü işlemlere dönüş yaşardı. Panik yüzünden senetlerin değeri düşer, insanlar ve şirketler büyük zarar görürdü.
Kredi kartıyla alışveriş ve ödemeler internet olmadan çalışmazdı. Hastanelerin ve dükkanların mal tedarik süreçleri aksar, varlık içinde yokluk baş gösterirdi. Türkiye nispeten hızlı adapte olsa da yurtdışında çok daha büyük bir ticari çöküş yaşanırdı.
Elektrik, su ve doğalgaz dağıtımında da pek çok sorun çıkardı. Bu sistemler çökmese de aksaklıktan payını alır. Metro ve toplu ulaşım da aynı şekilde aksar. İnternet iletişiminin ve ağa bağlı çalışan sistemlerin, yerel sistemlerle merkezi sistemlerin irtibatı, günümüzde ulaşılan kapasite yüzünden geleneksel metotlar için fazlasıyla ağır kalırdı.
Ödevler bile aksar!
İnternet en son elden geçtiğinden bu yana 20 yıl oluyor. Kullandığımız ve günden güne yükünü arttırdığımız bu sistem, günümüzdeki kapasite göz önüne alınarak tasarlanmamıştı.
İnternet bir oyuncak ya da eğlence olmaktan çıktı. Çocuklar artık ödevlerini bile internet üzerinden yapıyor. Öğretmenlerin verdiği ödevler, ailelerin ve gençlerin iyi bildiği gibi kütüphanelerde kitap karıştırarak değil, internet üzerinden hazırlanıyor. Yani eğitim de darbe alırdı.
Eğlenceyle eğitimin iç içe geçtiği bilişim çağında, YouTube gibi siteler sadece komik hayvan videoları içermiyor. Pek çok konuda neyin nasıl yapılacağına dair eğitici içerik, online olarak yayınlanıyor. İstendiği zaman anında erişilen bilgilere bir anda erişimin kesilmesi cidden felaket demek.
Sosyal ağların işi biterse:
İnternet bağlantısı kesildiğinde değil de yavaşladığında bile sinirler nasıl da geriliyor? Bir çökmenin psikolojik etkileri çok serttir. Akşamları internette okey oynamaya alışmış bir vatandaşın alışkanlığın bozulması, aile düzenine bile etki eder.
İnternetin çöktüğü bir dünyada, sosyal ağlar üzerinden tanıdığımız, telefon numarası bizde olmayan insanlarla bağlantımız kopar.
Kullandığımız bilgisayarlar devamlı online olarak güncelleme yapıyor. Yeni sürümleri anında indiriyoruz, hataları ve sorunları nasıl çözeceğimizi öğreniyor ve forumlarda paylaşıyoruz. Bu bilgilere aramayla ulaşılıyor. Bugün Google çökse de aynı kesinlikte sonuç veremeyen arama motorları kullanılsa, bu bile ağır bir darbe olur.
Okyanus altı kablolar:
Peki internet nasıl olur da çöker? Bütün bunlar mümkün mü? Yerel kesinti ihtimali, bütün dünyada internetin çökmesinden daha büyük bir olasılık.
DNS hataları, okyanus altı kabloların kopması gibi sorunlar, bütün bir ülkenin iç ya da dış internet erişimini baltalayabilir. Kullanımın büyüklüğü, ana hatlar iptal olduğunda kalan yedek hatların, halkın internet ihtiyacını karşılamasını imkansız kılacak kadar küçük.
Zaten hali hazırda Türkiye'nin yurtdışı internet çıkışının zayıflığından yakınmıyor muyuz? YouTube zaten ülkemizde yasak değil mi? Bu yasak elbette tepeden tırnağa bütün vatandaşlarca çiğneniyor, ama gerçekten uygulansa durum çok kötü olurdu. Yani illa teknik bir soruna gerek de yok, kendi kendimize erişimi engellediğimiz de oluyor.
Nükleer savaştan sonra en yıkıcı savaş!
Temel olarak iki ihtimal var: Teknik sorun ve saldırı. Günümüzde dünyanın en sıkı korunan bilgisayarlarına girebilen ve bunu aile evindeki odasından yapabilen çocuk yaşta hackerlar var. İnterneti çökertmeyi kafasına koyan birisi, akla hayale gelmeyen bir yöntemle, ama belki de DDoS saldırısı gibi aslında internet protokollerinin zayıflıklarından yararlanan basit bir yöntemle başarılı olamaz mı?
Dahası siber terör saldırıları, ülkeler arasında savaş öncesi bir siber saldırı söz konusu değil mi? Günümüzde nükleer olmayan bir savaşta, düşman ülkede karışıklık çıkartmak için en iyi ve en ucuz yöntem siber saldırıdır.
Bütün bir ülke iletişimini ve düzenini interneti çökerterek sabote etmek mümkündür. Dünyanın pek çok ülkesinin bu konuda çalıştığından emin olabiliriz. Çin, Kuzey ve Güney Kore, ABD, Japonya, Rusya, Avrupa Birliği, İran ve daha sayısız ülke arasında zaman zaman botnet saldırıları olmaktadır. Bunlar amatör hackerların işi olmayabilir, ülkeler siber savaş tatbikatları ve operasyonları düzenliyor olabilir. İthamda bulunmamak için kesin konuşmamak gerek ama görünen gerçek bu.
Teknoloji çok eskidi!
Teknik açıdan bakarsak internetin 1969 yılındaki kuruluşunun bir devlet projesi olarak başladığını, bilim adamlarını ve askeri yetkilileri birbirine bağladığını görüyoruz. Bir ya da birden çok bilgisayar devre dışı kalırsa, varlığını koruyabiliyor. Sorun şu ki işler artık çok büyüdü, global çarklar internet ile dönüyor. Yani kısıtlı internet, zarar görmüş internet bile büyük bir sorun.
Bir ya da birkaç bilgisayarın çökmesinden çok, internet protokollerinin bozulmasıyla sadece WWW değil, özel şirket ağları bile çökertilebilir. En büyük hedeflerden birisi de Domain Name Server'lar. Dünyadaki bütün IP'leri bilen sadece bir düzine DNS var, kalanlar kısıtlı bilgiye sahip.
COM adreslerinden sorumlu VeriSign günde 50 milyar DNS bilgisi isteği alıyor. Bu rakam 2020'de günde 4 trilyona yükselecek. İnternet ihtiyaçları günden güne tırmanırken, yapılan yatırımlar yeterli mi?
İnternetin sağlamlığı:
Makalenin sonuna gelirken internetin neden kolay kolay çökmeyeceğini de anlatalım. Her şeyden önce VeriSign işleri garantiye almak için aynı bilgileri 75 tane sunucuda yedekliyor. Diğer altyapı ve servis sağlayıcı şirketler de devletlerin açık ya da gizli istekleriyle internetin varlığını koruması için büyük paralar harcıyor.
Aynı bilgiler sayısız farklı yerde yedekleniyor. Güvenlik inanılmaz sıkı ve farklı yazılımlar, donanımlar kullanılarak sistemde büyük esneklik ve çeşitlilik sağlanıyor. Bütün yumurtalar aynı sebepte değil.
Her zaman daha alt yedek sistemler var ve acil durum planları belli. Ülkemizde bu çeşit bir çalışma var mı bilinmiyor ama dünyanın pek çok ülkesi bu ihtimale karşı önlem alıyor. Deprem gibi bir afet hazırlık planı, açıklanmasa da her zaman el altında bulunduruluyor. Bulundurulmuyorsa da öğrendiğimizde çok geç olacak.
İnternetin kasıtlı olarak çökertilmesi, internetten faydalanan herkesi etkileyeceği ve büyük bir yıkıma sebep olacağı için düşük bir ihtimal. Ama şu da bir gerçek ki, artan ihtiyaçlar ve tehditlere karşı çok ciddi yatırım yapılması ve önlem alınması şart.