Vampirizim : Efsane Ve gerçeklik 1.Bölüm

CashMon3y

Kayıtlı Üye
Giriş
“Vampir” ve “Vampirizm” Sözlerinin Kökeni ve Anlamı
Vampirlerin Diğer Benzer Efsanevi Varlıklardan Farkı
Vampirizm Mitinin Tarihi ve Diğer Milletlerde Vampir Karakterleri
Diğer Vampir Karakterleri
Kilisenin ve Din Görevlilerinin “Vampirizm” Efsanesine Tepkisi
Vampirizm Kâbusuna Karşı Mücadele
Vampirler Güzel Sanatlar ve Sinema Filmlerinde
Mitoloji ve Folklor Vampirleri
Vlad Tepeş Kimdir?!
Broum Stouker Hakkında Birkaç Kelime
Broum Stouker'in Drakulası
“Dracula” Romanının Kısa Özeti
Gizemli Olay
“Vampir” Efsanesinin Yaşamasına Sebep Olmuş Hasta Ruhlu İnsanlarla İlgili Tarihte Kısa Bir Gezi
Dünyanın Tanınmış Vampir Araştırmacısı Rosemary Ellen Guiley'in Vampir Hakkındaki Görüşleri
Vampirlere Ait Terimler
Not Kitabı
Dünyada Tanınan Vampir Teşkilatları ve Cemiyetleri
Vampirlerle İlgili Bâzı Batıl İnançlar
Rüyada Vampir Görmenin Tâbiri
Vampirlerin Zayıflıkları
Vampirizm Efsanesinin Meşhurlaşma Sebepleri
Vampirlere Ait Alametler
Vampirizm Kabusunu Çürüten Mantıkî ve İlmî Deliller
Sonuç
Kaynaklar
Vampir ve Vampirizme Dair Tavsiye Olunan Kitaplar Listesi
Yazar hakkında
Giriş

Vampir denilen yarı insan - yarı hayvan yaratıkların varlığı hakkında tutarlı deliller yoktur. Fakat herkes aynı sözleri söylüyor: korkunç bir sıfat, kanlı yırtıcı dişler, pençeye benzeyen uzun tırnaklar, iri ve yöndemsiz bir beden, dehşetli bir ses, güneş ışığından korkma ve daha neler neler...

Onun hakkında, özellikle de son dönemlerde, ardı-arkası kesilmeyen korkunç sinema filmleri çekiliyor, sayısız makaleler yazılıyor. Dünyamızda halledilmeyi bekleyen problemler azmış gibi, bâzı insanlar bu ütopik düşünceyi de bu problemler sırasına dahil etmekten çekinmiyorlar. Asıl maksatsa, göz kapağındadır: Sinema ekonomisi kazancından gelir götürmek, insanlarda kuruntulara sebep olacak sansasyonel haberler yaratmak ve diğer şahsî meraklar. Sanki bu miti yaşatmaktan özel zevk alınıyor. Yerde kalan zavallı halksa safça bu kabusun korku ve heyecanı altında yaşayarak hayatlarını devam ettiriyorlar.

Varlığını kanıtlayacak bir tanecik olsun inandırıcı ve inkâr edilemez bir delili olmayan bu gülünç mitin XXI. yüzyılda yaşadığımıza bakmayarak, hâlâ yaşamaya devam etmesi, sizce de tuhaf değil mi?! Neyse. Konudan uzaklaşmayalım.

“Vampir” ve “Vampirizm” Sözlerinin Kökeni ve Anlamı

İngilizcedeki “vampir” sözü, Macar kökenli olup XVIII. asırdan önce, Avrupa devletlerinin kıtanın doğu uckarlarını merak etmeye başlamasından sonra işlenmeye başlanmıştır. Bâzı tarihçiler, bu sözün Sırp veya Türk kökenli olduğu fikrini ileri sürerler.

Güneşin batması ile yeniden doğması arasında olan zaman çizgisinde, dirilerek mezarlardan çıktığına, insanlara saldırıp onların kanlarını içtiğine inanılan doğaüstü varlıklar kimi tasavvur edilen “vampir” sözünün kelime anlamı “kan içen” demektir.[1]

John Heinrich Zopfius, 1733'te, “Sırp Vampirleri” adlı ilmî çalışmasında (tezinde) şöyle yazmıştır:

“Vampirler, geceleri mezarlarından çıkarak yataklarında uyuyan insanlara saldırır, bedenlerindeki kanlarını emer ve onları yok ederler. Vampirler, kadın-erkek ve çocuk demeden, yaşlarına ve cinslerine bakmadan onlara zarar verirler”.
Scoffern ise “Stray Leaves of Science and Folklore” adlı eserinde şöyle yazıyor: “Vampirlere verebildiğim en güzel tanımlama, onların yaşayan, kötü ruhlu, katil ve ölü beden olmalarıdır. Yaşayan ölü beden!..”.

Bu söz, farklı dillerde, farklı çeşitlerde adlandırılır. Örneğin, Azerbeycanca: hortdan, Türkçe: hortlak, Rusça, Ukrayna, Belarus, Slovak ve Çek dillerinde: upir, Bulgarca: vampir, Polonya dilinde: wapierz, Yunanca: rikoklas, Tatarca: uvır vs.

Kerb edebiyatında “vampir” sözüne ilk defa, 1734'te İngiltere'de yayınlanmış olan “Oxford English” sözlüğünde [2] rastlanılır. Daha sonra bu söz, 1745'te Harleian Misscelllany'de yayınlanmış “Travels of Three English Gentlmen” (Üç İngiliz Centilmenin Seyahati) adlı macera eserinde [3] işlenmiştir. Eserde, mezardan kötü ruhla hortlayarak insanları öldürüp kanını içen ölüler, vampir adlandırılmıştır.

“Vampirizm” anlayışına gelince, “vampir” sözü ve “izm” sözdüzeldici şekilçisinden meydana gelip sözlüğümüze girmiştir ve bu da demek oluyor ki, bütün dünya dillerinde işlenen bu söz, dar manada vampirlerin varlığı ile ilgili akımı ifade eder. Geniş manada ise bu söz, kanaatimce, vampirlerin gerçek olmasına, başka sözle, gerçekte var olduğuna dair hem nazariyede, hem de tecrübede yaranan ziddiyyetli meselelerin hallini içeren fikirlerin topl******* ibaret bir dünya görüşü anlamını aksettirir.

Vampir ve vampirizmle ilgili sistemli ve düzenli araştırmalar yapan kişilereyse vampirolog (ing. vampirologist) adlanır.
Vampirlerin Diğer Benzer Efsânevî Varlıklardan Farkı

Tarihte, insanlar tarafından vampirler gibi diğer efsânevî varlıklara da safçasına inanılmıştır. Bunlara bahamut, su perisi, zombi, golem, griffon, enkebit, faun, fantom, yutpa, dev, gulyabânî, hayalet, kurt adam, simurg, pegasus, troll, tek boynuz, tepegöz ve diğer yaratıkların adlarını örnek gösterebiliriz. Bunlar içerisinde vampirlere en çok benzeyen, fakat onlardan önemli derecede farklı olan efsânevî varlıklar; Zombi, Kurt Adam ve Gulyabânî'dir. İsimleri zikredilen bu efsânevî varlıkların vampirlerden daha farklı yaratıklar olduğunu göstermek için onlar hakkında kısa malumat vermenin amaca uygun düşeceğini düşünüyoruz;

Zombi: Voodoo'nun Afro-Caribbean ve Creole rûhânî inanç sisteminde ölümsüz bir insan olduğuna inanılır. Güya zombiler (insanların ölü bedenleri), doğaüstü güçlerin tesiri aracılığıyla insanlarda korku yaratmak için canlandırılır. “Zombi”, Voodoo Tanrısı Niger-Congo'nun adıdır. Bu söz, Konko dilindeki tanrı manasını ifade eden “nzambi” kelimesine benziyor.

Kurt Adam: Kurda dönüşebilen, yarı kurt - yarı insan özelliklerine sahip efsânevî varlıktır. Yunan tarihçisi Herodot, istediği zaman insana veya kurda dönüşebilen bir varlıktan bahsetmiştir. Söylenenlere göre kurt adam adlı bu yaratık, insan yer ve kurda dönüştüğü zaman kendi insan sesini ve gözlerini değişmiyor. O vakit, o vahşi bir kurt gibi güçlü olur. Çeşitli milletlerin tarihinde kurt adamla ilgili birçok efsânelere rastlamak mümkündür.

Gulyabânî: Efsaneye göre bu varlık, seyahat edenlere saldırıp onları yok edermiş. İnsan yiyen bir varlık gibi tasavvur edilen Gulyabânî, güyâ çok yaşlı olup uzun bir sakala sahipmiş.

Uyarmalıyım ki genellikle hiçbir ilmî esası olmayan bu efsânevî varlıklar, gerçekte mevcut olmayıp yalnız ve yalnız insan beyninin fantezilerinin ürünü gibi sadece cehalet neticesinde meydana çıkmıştır. Konudan çok uzaklaşmamak ve yazının hacmi imkan vermediği için ben, bu efsânevî varlıklar hakkında ne yazık ki, geniş şekilde malumat veremeyeceğim. Ümit ediyorum ki, yakın gelecekte hemin yaratıklarla ilgili ayrıca makaleler yazarak bu efsânevî varlıkların var olduğuna dair fikirlerin esassız varsayımlardan başka bir şey olmadığını tutarlı, faktlar ve sağlam kanıtlarla kapsamlı bir şekilde izah edeceğim.

Vampirizm Mitinin Tarihi ve Diğer Milletlerde Vampir Karakterleri

Vampir efsanesinin kökünü Mezopotamya'daki Dicle ve Fırat nehirlerinin yakınlarında olan kil ve taş levhaların üzerinde yazılmış Assuri yazılarında aktarmak lazımdır.

Assuri'de göze görünmeyen ve insanları tesiri altına sala bilen “Ekimmu” adlı vampirin varlığına inanılırdı. Efsaneye göre o, tahtadan yapılmış silahlarla, yahut da kötü ruhları kovan birinin yardımıyla yok edilebilirmiş.

Vampirler hakkında olan efsânelerin tohumlarının kadim Babil'e dayandığını iddia edenler de az değil.

Bundan başka, İbranilerin mukaddes kitabında adı geçen Lilith, büyük ihtimalle, ilk vampirlerdendir. Lilith, geceleri baykuş kılığına girip dolaşarak avlamak için çocukları ve kadınları kullanırdı. Efsaneye göre Lilith, Hz. Adem'in güyâ Havva'dan sonraki karısı olmuş, sonraları Adem'e itaat etmekten imtina ederek Şeytan'ın tarafına geçmişti. Çünkü o, artık her şeye kötülük gözü ile bakıyordu. Netice olarak o, Adem'le Havva'nın evlatlarına, yeni bütün insan soyundan olanlara saldıran bir vampire dönüşmüştür.

Vampire benzeyen, kanı beynine sıçramış insan gibi tasavvur olunan “Ching shih” adlı varlığa kadim Çin efsanelerinde de rastlamak mümkündür. Efsaneye göre bu yaratık, kurbanını zehirli nefesi veya kanını emerek öldürürmüş. Anlatılanlara göre onu adi silahla veya güneş ışığından istifade etmekle yaralamak ve hatta öldürmek mümkünmüş..

Kadim Hindistan tarihinde ise “kan içenler” hakkında olan mitlerin kökü, hele eramızdan evvel 3. minilliye kadar uzanır. Şimdiki Hindistan'ın, Nepal'ın ve Tibet'in genel hatlarının geçtiği Hint Irmağı vadisinde, kayalar üzerinde yeşil renkli, tutkun göy bedenli ve uzun köpek dişleri aydın seçilen tanrıların tasvirleri ve putları kalmaktadır. Onlardan biri olan Kadim Nepal ölüm tanrısısı içerisinde kanlı bir havuzun içinde kaya kimi ucalan iskelet yığınları üzerinde elinde kanla dolu kelle kapağına (kafa tası) benzeyen bir kadeh tutmuş vaziyette tasvir olunmuştur. Duvara çizilmiş bu tasvirlerden bazılarının tarihi, m.ö. 3000'e kadar uzanır. Vampirizmle ilgili fikirleri ile tanınan Delhi Üniversitesi'nin profesörü Varma hemin ölüm tanrısını, elece de Tibet iblisini ve kadim monkal zaman tanrısını mitoloji tarihinde ilk vampirler olarak tanımlar. Hint edebiyatı tarihinde, vampirler, tahminen günümüzden 1500 yıl öncesine ait olan yazılarda rakşasa, kadim Hint dilinde “muhafaza eden” demektir. hayvan özlü bir insan veya insan üzlü bir hayvan olarak tasavvur edilen bu varlıklar, güyâ kurbanlarının etini yiyip, kanını içerlermiş) ve laksuiram (körpelerin kanını emen çekici ve güzel kadınlar) olarak adlandırılmıştır. Şunu da belirtelim ki, Kadim Hindistan rivayetlerinde ağaçtan baş aşağı vaziyette asılmış, yarasaya benzer ve kana ihtiyaç duyan “Baital” adlı vampire benzeyen varlıktan da söz edilir.

Bundan başka, Kerbi Hindistan'da, yaşlı kadın kılığında gece vakti insanları avlayan “Loogaro” adlı vampirden de bahsedilir..

Malezya efsanelerinde ise vampirlere “penangalen” adı veriliyor. Bu bedensiz baş, güyâ çocukların karnında yuva kurarak onları içeriden yiyormuş.

Doğu Avrupa'da karaçılar, “Mulo” adlı yaratığın varlığına inanırlardı. Anlatılanlara göre “Mulo”, ölmüş insanların ruhu olup geceleri cesedini mezarında terk ederek güneşin ilk şafağı ile geri döerlermiş. Efsaneye göre, onlar görünmez olsalar da, ona inanan insanların gözüne asıl bedenleri ile görünebilirmiş. Doğu Avrupa'da karaçılar hemçinin, “erkek mulolar”ın dul karaçı kadınları hamile ettiğine ve ondan doğulan “dhampir” adlı vampirin de var olduğuna inanırdılar.

Vampirlerle bağlı efsanelere başka halkların mitolojisinde da rastlamak mümkündür. Örneğin, Arapların 1001 Gece Masalları'nda insan etini yiyen “Akul” adlı dişi vampire benzer yaratıklarla ilgili hikâyeler vardır.

Kökü ruhlara dayanan Afrika inançlarında da vampir efsanesinin izleri vardır. Bunun gibi, Afrika'nın bâzı kabilelerinde bir ölünün tekrar dirileceğine, onun canlı bir varlığın kanı ile yaşayabileceğine inanılır. Kerbi Afrika'da demir dişleri ve karmak ayakları olan insana benzer “Asasabonsam” adlı vampirlerin de var olduğuna inanılırdı. Efsaneye göre onlar, karmak ayakları ile ağaçtan başaşağı vaziyette sallanarak yaşıyor, kurbanlarının parmaklarından dişliyorlardı.

Yeni Gine'nin Camma kabilesinde Ovengua cini veya Borneo adasında yaşayan Dayak kabilesindeki “Buau” adlı yaratık da bu tür inanışlara dayanan varlıklardır.

Vampirlerle bağlı diğer ilgi çekici rivayetse, İngiltere tarihine aittir. 1200'lerde İngiltere'de yaşayan dindar Walter Map adlı şahıs, bir vampirin bütün kent ahalisinin kanını emerek öldürdüğünü iddia etmiştir. Map'ın söylediğine göre, güyâ kentte sağ kalan sonuncu insan, kılıcı ile kana susamış vampirin başını iki yere bölmüştür.
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
vozol
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst