---> Üroloji Hakkında Herşey , Üroloji Hakkında Herşey , Üroloji Hakkında Herşey ,Üroloji Hakkında
sünnet
I. GİRİŞ:
Penisin uç kısmındaki sünnet derisinin kesilip çıkartılması şeklinde tarif edilebilecek olan “sünnet” binyıllardır uygulanan bir gelenek olması yanında
bugün sözgelimi A.B.D.’nde en sık uygulanan pediatrik cerrahi işlem olarak da tıp dünyasının gündemindedir. Sünnetin gereksizliği ve zararlarından bahisle aleyhinde olanlarla
sünnetin faydalarını savunan taraftarların tartışmaları eskiden beri süregelmektedir. Tartışmalar bir yana
sünnet birçok toplum ve kültürde
faydasını düşünmeden dini inanç ve gelenekler nedeniyle uygulanmaktadır.
Bugün
dünya erkek nüfusunun yaklaşık 1/6’i sünnetlidir. 1990 yılında A.B.D.’nde yenidoğan erkeklerin %80’inin sünnet edildiği tahmin edilmektedir. Bu yazımızda
böylesine yaygın bir tıbbi işlemin ve sosyolojik vakıanın
özetle de olsa
tüm yönleriyle incelenmesine çalışılacaktır.
II. KISA TARİHÇE:
Antropologlar sünnetin başlangıcı hakkında görüş birliğine varamamıştır. Sünnetin tarihini M.Ö. 15000 yıllarındaki taş devrine kadar götürenler varsa da
antropolog Ashley Montagu’nun da savunduğu gibi
6000 yıl önce antik Mısır’da sünnetin varolduğu kesinleşmiştir. 4000 yıl önce Eski Ahit’te ise
doğumun sekizinci gününde dini sünnet uygulamasına atıf yapılmıştır (bris milah veya brit milla). Eski ve Yeni Ahit’te
sağlıkla ilişkilendirmeden sünnete yapılan çok sayıda atıf vardır.
Hastalıklara karşı profilaksi amacıyla rutin yenidoğan sünnetinin yaygınlık kazanması 19. yüzyıla rastlar. Özellikle ingilizce konuşulan ülkelerde sünnet
kısa sürede kabul görmüştür.
1989 yılında Amerikan Pediatri Akademisinin sünnetle ilgili görev komisyonu
yenidoğan sünnetinin potansiyel tıbbi faydaları ve avantajları yanında
risk ve dezavantajları da olduğunu deklare ederek
girişim öncesinde ebeveyne bunların anlatılmasını önermiştir.
III. ENDİKASYONLAR:
A. Tıbbi:
1. 1. Postit
2. 2. Balanopostit
3. 3. Fimozis
4. 4. Parafimozis
B. Tıp dışı:
1. 1. Dini
2. 2. Sosyokültürel
3. 3. Ailevi (Babanın sünnet durumu)
IV. POTANSİYEL TIBBİ FAYDALAR:
1. 1. Sünnet derisi ile ilgili problemleri önler
veya varsa giderir.
2. 2. Penis kanseri riskini elimine eder.
3. 3. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (HIV gibi) ve serviks kanseri insidansını düşürebilir.
4. 4. Yenidoğan erkeklerde üriner enfeksiyon insidansını on kat azaltır.
V. DEZAVANTAJLAR:
1. 1. Çocuğun yaşadığı geçici davranışsal ve fizyolojik değişiklikler
2. 2. Potansiyel komplikasyonlar
3. 3. Sünnet derisinin irreversibl kaybı
VI. KONTRENDİKASYONLAR:
A. A. Mutlak:
1. 1. Tüm penil anomaliler (hipospadias
epispadias
megalouretra vs.)
B. B. Rölatif:
1. 1. Kanama diyaaaai
2. 2. Prematürite
3. 3. Ciddi sağlık problemleri
VII. SÜNNET DERİSİ:
Fetal hayatın üçüncü ayında başlayan sünnet derisi gelişimi
beşinci aydan önce tamamlanır. Yenidoğanda sünnet derisinin glansa yapışık olması gayet tabiidir. Bu iki yapının ayrışması intrauterin hayatın geç döneminde başladığından
doğumda bebeklerin ancak
% 4’ünde sünnet derisi tümüyle geri çekilebilir. Yenidoğanların neredeyse % 50’sinde
sünnet derisi eksternal meatusu görebilecek kadar dahi geri sıyrılamaz.
Altıncı aya kadar bebeklerin ancak % 20’si tümüyle sıyrılabilen sünnet derisine sahipken
bu sayı 3 yaşında % 90’a ulaşır. Puberteye kadar ise hemen tüm çocukların sünnet derileri tamamen geri çekilebilecek hale gelir.
Gelenek ve görenek sebebiyle olsa gerek
birçok kişi sünnet derisinin erken yaşta geri çekilmeye alıştırılmasını savunur. Bunlara bazı hekimler
özellikle pediatristler dahildir. Ancak
tıbbi yönden bakıldığında
sünnet derisinin erken manipulasyonu gereksiz olduğu gibi; kanama
skarlaşma
ağrı ve psişik travmaya neden olabilir. Sünnet derisinin glanstan tümüyle ayrışmasının doğumla başlayan ve 10-14 yıl kadar sürebilen bir “süreç” olduğunu bilmek ve ebeveynlere anlatmak gerekir.
VIII. İDEAL YAŞ:
Bu konuda konsensus yoktur. Bize göre sünnet
ya çocuğun ne yapıldığını anlayamayacağı ve yabancıyı tanıyamayacağı kadar erken dönemde (tercihan doğumu takiben veya ilk iki yaşın içinde)
ya da sağlıklı iletişim kurulabilecek çağa geldiğinde (6-7 yaşından sonra) yapılmalıdır. Ara yaşlarda ise
çocuğa sünnetin gerekliliğini anlatmak
ondan anlayış beklemek ve rahat bir cerrahi girişime izin verecek sükuneti sağlamak oldukça zordur.
IX. ANESaaaİ:
Sünnet girişimini
elektif ve sporadik bir cerrahi işlem olarak düşündüğümüzde
pediatrik populasyondaki hemen her cerrahi girişim gibi sünnetin de genel anesaaai altında yapılması “ideal” gözükebilir. Ancak
ülkemiz gibi dini ve geleneksel nedenlerle tüm erkek nüfusun mutlaka sünnet edildiği toplumlarda
tüm sünnetlerin genel anesaaai altında yapılması pratik olarak mümkün değildir. Çünkü
sünnete aday populasyon
kümülatif olarak ülke nüfusunun yarısıdır. Onmilyonlarla ifade edilecek bu sayıya genel anesaaai uygulayacak ameliyathane bulmanın bir ütopya olması yanında
genel ekonomik şartlar
sağlık sigortasından mahrumiyet ve anesaaai maliyeti gözönüne alındığında tüm sünnetlerin genel anesaaai altında yapılması “cost-effective” bir yaklaşım da değildir. Ayrıca bu kadar çok sayıda genel anesaaai uygulamasının getireceği komplikasyonlar –belli orandaki ölüm riski de dahil olmak üzere- kabul edilemez boyutlara ulaşacaktır. İşte
sünnetin bir sosyokültürel gereklilik olarak tüm erkeklere rutin uygulandığı toplumlarda
sayılan temel argümanlardan hareketle
bu işlemin genel anesaaai ile yapılmasını bazı özel durumlar ve kişisel tercihlerle sınırlayıp
lokal anesaaai altında sünnet uygulamasını ön plana almak gereklidir.
Bugün birçok batı ülkesinde de lokal anesaaai ile pediatrik sünnet yapılmaktadır. Eskiden
özellikle ilk bir ay içinde yenidoğanın ağrı duymayacağı savıyla anesaaaisiz sünnet yapan cerrahlar mevcutken
yoğun klinik araştırmalar bu savın yanlışlığını kesin olarak ortaya koymuş ve bugün
anesaaaisiz sünnet yapma görüşü bilimsel olarak reddedilmiştir. Sünnet girişimi sırasında uygulanan lokal anesaaai seçenekleri şunlardır:
1. 1. Dorsal penil sinir bloku
2. 2. Penis kökünde veya gövdesinde ring blok
3. 3. EMLA krem ile topikal anesaaai uygulaması
Bloklarda otöre göre değişmek üzere 0.5-2 cc arasında %1 lidokain veya benzerleri kullanılmakta ve ağrı kontrolü bakımından mükemmel sonuç vermektedir. Kirya ve Werthman
Journal of Pediatrics’de yayınladıkları 52 vakalık klinik serilerinin ışığında şu yorumu yapmaktadır: “... Şimdiye kadar
ebeveyn ve doktor tarafından
sünnetin oldukça ağrılı bir işlem olduğu bilinir ve bu nedenle ebeveynin işlemi izlemesine nadiren izin verilirdi. Penil sinir blokundan beri
sünneti izlemeye çağrılan ebeveynlerde belirgin bir rahatlama görülmektedir.”
Lander ve arkadaşları
JAMA’da yayınlanan randomize
kontrollü klinik çalışmalarında yenidoğan sünnetinde ring blok
dorsal sinir bloku
EMLA ve plaseboyu karşılaştırmışlar ve en etkili lokal anesaaai yönteminin ring blok olduğunu saptamışlardır. Otörlere göre
plasebo ile sünnette şiddetli ağrı duyulmakta
ayrıca sünnet öncesi oral asetaminofen verilmesi etkili bir ağrı kontrolü yapmamaktadır. Bizim de
son 13 yıl içinde pediatrik yaş grubunda uyguladığımız 5000’i aşkın lokal anesaaaili sünnete ait deneyimimiz
penis kökünde ring blokun çok etkili ve yeterli bir ağrı kontrolü sağladığını göstermiştir.
X. SÜNNET YÖNTEMLERİ:
Sünnet uygulamasında yöntem ne olursa olsun
Kaplan’ın 1983’te ifade ettiği dört temel prensip daima gözönünde tutulmalıdır:
1. 1. Asepsi (sıklıkla ihlal edilir
ancak çoğu kez sorun doğurmaz)
2. 2. Yeterli fakat aşırı olmayan eksizyon
3. 3. Hemostaz
4. 4. Kozmetik görünüm
Dini ve geleneksel açıdan sünnetin hedefi –gerek müslüman gerek musevi şeriatında- sünnet derisinden bir miktarını almış olmaktır. Sünnet derisini veya mukozayı tümüyle yok etmek gibi bir amaç yoktur. Hatta
dindar museviler
bris periah adı verilen tüm sünnet derisini yoketme işlemine karşılık
bris milah denilen sünnet derisinin bir kısmını alma yönteminin kutsal metinlere daha uygun olduğunu savunmaktadır. Tıbbi açıdan sünnetin hedefi de
Baskin’in belirttiği gibi
ileride fimozis ve parafimozis gelişimini engelleyecek miktarda deri ve mukozanın eksizyonudur. Böylece
gerek tıbbi gerek sosyokültürel açıdan
sünnette mutlak olarak belirlenmiş bir eksizyon sınırının olmadığı
dolayısıyla kullanılan yönteme bağlı olarak farklı miktarlarda cilt ve mukoza çıkarılmasının her bakımdan kabul edilebilir olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle
her cerrahın kendi zihnindeki ideal penis modeline göre farklı bir sünnet metodu seçmesi tabii olmakla birlikte
bu yöntemin mutlak ve standart olarak tüm sünnet yapanlara dayatılması tıbbi ve sosyokültürel açıdan rasyonel değildir.
Kaplan ve Baskin’e göre
bugün uygulanan tüm sünnet yöntemleri dört ana başlık altında toplanabilir:
1. 1. Dorsal slit
2. 2. Shield metodu (Sünnet kalkanı
Mogen klempi vb)
3. 3. Özel sünnet klempleri
4. 4. Açık cerrahi yöntemler:
a) a) Slit + eksizyon
b) b) Sleeve metodu
Dorsal slit yöntemi
sünnet derisine saat 12 hizasında yapılan vertikal bir insizyondan ibarettir. Böylece glans ortaya çıkar ve fimozis önlenmiş olur
ancak bu yöntem kozmetik yönden kabul edilebilir değildir. Dorsal slit
akut fimozis ve parafimozis vakalarına sınırlanmalıdır.
Shield metodunda
musevi din adamlarının kullandığı Mogen klempi
ülkemizde bazı sünnetçiler tarafından kullanılan sünnet kalkanı gibi bir alet
yöntemin temelini teşkil eder. Sünnet derisi yukarı doğru gerilir
bir elin baş ve işaret parmakları glansı aşağı doğru iterken diğer elle kalkan veya klemp frenulumu koruyacak bir açı ile dışarıdan yerleştirilir ve kıstırılır. Daha sonra klempin distalinden giyotin usulü ile kesici bir alet kullanılarak sünnet derisi eksize edilir.
Özel sünnet klempleri
shield tekniğinin modifikasyonları olup
1920’lerden itibaren değişik otörlerce bulunup kullanılan ve temelde glansı kesilmekten koruyup sünnet derisini sıkıştımaya yarayan
l ve/veya plastik aletlerdir. Bu aletlerin bizim bulabildiğimiz örnekleri şunlardır:
· · Doyen ekrazörü
· · Winkelman klempi
· · Gomco klempi
· · Plastibell klempi
· · Sheldon klempi
· · Tara Klamp
· · Millers Messer knife
· · Ross sünnet halkası
· · Yellen klempi
· · Glansguard
· · Bronstein klempi
Açık cerrahi yöntemlerden slit + eksizyonda
saat 12’ye yapılan dorsal slitten sonra
uygun miktarda mukoza bırakılarak
tüm sünnet derisi makasla çepeçevre kesilir ve hemostazı takiben kalan cilt ve mukoza birbirine dikilir. Sleeve tekniğinde ise
eksize edilecek cilt ve mukoza sınırlarına bistüri ile sirküler tarzda birer insizyon yapıldıktan sonra
arada kalan tüm sünnet derisi band halinde kesilip çıkarılır. Bunu hemostaz ve dikiş takip eder.
Sünnet yöntemlerinden bahsedilirken
yukarıdaki tekniklere yardımcı olarak kullanılan ve kesme ya da hemostaz amacıyla uygulanan enerji kaynaklarına da değinmek gerekir. Bu bağlamda üç enerji tipinden sözedilebilir:
· · Laser enerjisi
· · Elektrokoter
· · Termokoter (Diatermi)
Karbondioksid laserin
cerrahinin birçok alanında ve özellikle çok kanlanan organlarda
vasküler tümörlerde
koagülopatili hastalarda
mikrocerrahide
beyin cerrahisinde
plastik ve estetik cerrahide başarıyla kullanıldığı bilinmektedir. Bu cümleden olarak
hemofilik hastalarda laser kullanılarak sünnet yapıldığı
böylece kan kaybının ve antihemofilik faktör kullanımının minimale indirildiği bildirilmiştir. Ancak
laser kullanımının yüksek maliyeti sebebiyle rutin sünnetler için bu enerjinin uygulanması rantabl değildir.
Elektrokoter
birçok pediatrik genital cerrahi vakasında olduğu gibi
sünnette de
damarların nokta koagülasyonu amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak
Baskin’in belirttiği gibi
bu konuda dikkatli olunmadığı takdirde
elektrik akımının penil kan akımına etki edip
tromboz ve glans nekrozuna yolaçma riski mevcuttur. Ayrıca
sünnette
l bir klempe temas halinde elektrokoter kullanılırsa
ciddi penis yanıkları ve cilt soyulmaları meydana gelebilir.
Ülkemizde sünnet havyası olarak da bilinen termokoter veya diatermi cihazı ise
elektrokoterden farklı olarak dokuya sadece ısı enerjisi transfer eden ve böylece elektrik yanığı yapma riski bulunmayan bir enerji kaynağıdır. Yerli üretimde pilli ve elektrikli modelleri bulunan cihaz
bir kalemin ucuna monte edilmiş elektrodun ısınmasıyla aktif hale gelir ve gerek kesme
gerekse damar koagülasyonu amacıyla kullanılabilir. Dokuya akım iletmediği ve ısının doku derinliği çok az olduğu için
l klemplerle kombine olarak da güvenle uygulanabilir.
Tercih ettiğimiz sünnet yöntemi:
Bizim son 13 yıl içinde 5000’den fazla vakada uyguladığımız sünnet tekniği
shield yöntemi + termokoter kullanımı + primer dikiş koymanın kombinasyonundan oluşmakta ve lokal anesaaai altında yapılan işlemin süresini birkaç dakikaya indirerek sünnetin çocuklar için kolaylaştırılmasını amaçlamaktadır.
Bu yöntemde
penis köküne ring blok tarzında lokal anesaaai uygulamasını takiben
sünnet sahası temizlenip örtülür. Mukoza ve glans arasındaki yapışıklıklar giderilip sünnet derisi serbest hale geldikten sonra
saat 12 ve 6 hizasına konan iki düz klemple sünnet derisi asistan tarafından yukarı doğru çekilir. Operatör
sol elinin baş ve işaret parmaklarıyla penis cildinin dışından glansı hissedip penis köküne doğru bastırırken
sağ eliyle Modifiye Mogen klempini
glansın distalinde kalan sünnet derisini kavrayıp sıkıştıracak tarzda ve frenulumu koruyacak bir eğimle yerleştirir ve kilitler. Daha sonra DC veya AC beslenmeli bir termokoterle
klempin distalinde kalan sünnet derisi kesilir. Bu esnada
aletin kesici elektrodunun
klempin distal yüzüne sıkı temas halinde olması
düzgün bir kesi hattı oluşmasını sağlar. Klemp açıldıktan sonra penis cildi
köke doğru bastırılarak glans ekspoze edilir. Genellikle hiçbir kanama ile karşılaşılmaz. Nadiren görülen birkaç kanayan damar
termokoterin ucu ile koagüle edilir. Son olarak
kalan mukoza ve cilt dudakları sık aralıklı 5/0 normal katgüt ile primer dikilir. Dikiş hattına antibiotikli krem uygulanıp işleme son verilir. Tampon
sargı veya ilave pansumana gerek yoktur.
Bu yöntemle sünnet edilen çocuk
işlem bittiği andan itibaren normal aktivitesine döner. Kesi hattında birkaç gün süren hiperemi ve ödem görülür. Kesi hattından aldığımız biopsilerin histolojik incelemesi
laser insizyonu ile benzer özellik ve derinlikte diatermi etkisi göstermiş; derin doku
sinir ve damarlarda herhangi bir değişiklik saptanmamıştır.
Tercih ettiğimiz yöntemle sünnet edilen ve puberteden geçen birçok birey
bugün herhangi bir genital şikayetleri olmaksızın normal cinsel aktivitelerini sürdürmektedir. (Kişisel görüşme bilgisi)
XI. KOMPLİKASYONLAR:
İşlemin yaygınlığı ve kayıtsız uygulama nedeniyle sünnete bağlı gerçek komplikasyon oranı bilinemez. Ancak
sınırlı sayıdaki vaka serilerine dayanılarak
Batı literatüründe değişik komplikasyon oranları verilmiştir:
· · Williams ve Kapila % 2-10
· · Metcalf % 4
· · MacCarthy % 1.5-5
· · Baskin % 0.2-5
Sünneti yapan kişinin eğitim ve deneyim düzeyi aşağı indikçe
veya toplu sünnetlerde olduğu gibi
ardarda yapılan sünnet sayısı arttıkça komplikasyon oranı da yükselmektedir.
Genel olarak sünnet komplikasyonlarını dört ana başlık altında toplayabiliriz:
1. 1. Anestetik (ölüm dahil)
2. 2. Psikososyal
3. 3. Ürolojik – Cerrahi
4. 4. Nadir ve ilginç komplikasyonlar:
· · Mide rüptürü
· · Pulmoner emboli
· · Kalp yetmezliği
· · İmpotans
Burada bizi daha ziyade ilgilendiren ürolojik-cerrahi komplikasyonları ise
erken ve geç olarak iki grup halinde sıralayabiliriz:
Erken komplikasyonlar:
· · Kanama
· · Fazla veya az eksizyon
· · Penil amputasyon
Geç komplikasyonlar:
· · İnfeksiyon
· · Cilt köprüsü
· · İdrar retansiyonu
· · Fistül
· · Gangren/Nekroz
· · Meatit/Meatal ülser/Meatal stenoz
· · Kordi
· · Lenfödem
· · İnklüzyon kisti
· · Hipospadias/Epispadias
· · Fimozis/Buried veya Concelaed penis
XII. SOSYOKÜLTÜREL YÖNLERİ:
Toplumumuzda dini inanç ve gelenekler nedeniyle uygulanan sünnet
korkularıyla
törenleriyle
hediyeleriyle çocuğun dünyasında önemli bir yer tutar. Sünnetin uygulanmasındaki yanlış tutumlar
sünnet hataları
çocuğun duygusal gelişiminde olumsuz etkiler bırakabilir. Bu nedenle
sünnetin tören kısmına verilen önem kadar
tıbbi ve ruhsal yönlerine de eğilmek gerekir.
Sünnetten önce çocuk
gerçek bilgilerle bilgilendirilmelidir. Çocuklara “sünnet olmayacağı
iğne veya kesme gibi işlemler yapılmayacağı
sadece muayene olacağı” şeklinde kandırmalar sıklıkla yapılmaktadır. Daha sonra çocuk gerçekle karşılaştığında korku ve tepkisi daha fazla olmakta
ayrıca ebeveynine ve hekime güveni sarsılmaktadır.
Toplu sünnet uygulaması da ayrı bir eleştiri konusudur. Toplu sünnetlerde her çocuğa gerekli duygusal ve teknik özenin gösterilmesi
her çocuk için ayrı steril alet temini zordur. Kargaşa ortamında hatalı sünnet
infeksiyon ve diğer komplikasyonların oluşma ihtimali daha fazladır. Bu sebeplerle toplu sünnet uygulamasından kaçınmak gereklidir.
Sünnet önemli ve hassas bir cerrahi işlemdir. Ancak uygulamada oldukça hafife alınmakta
resmi sağlık kuruluşlarında bile sünnetler hemen daima en deneyimsiz ve kıdemsiz hekimlere ve ciddi süpervizyon olmadan yaptırılmaktadır. Toplumsal uygulamada sünnetlerin büyük kısmı “sünnetçi” adıyla bilinen ve çoğunluğu yeterli tıbbi-cerrahi bilgiden yoksun olan kişilerce yapılmaktadır. Bu kişilerin tercih edilme nedenlerinden biri de
işlerini çok süratli ve pratik biçimde halletmeleri
buna karşılık doktorların sünnetinin uzun sürmesidir. Ülkemizde sünnete aday populasyonun çokluğu ve sağlık sisteminin her sünnet adayını hastaneye yatırma imkanı vermemesi de dikkate alındığında
sünnet yapan hekimlerin de lokal anesaaai altında uygulanabilecek
pratik
hızlı ve sağlıklı bir sünnet yöntemini tercih etmeleri
uzun vadede
sünnet yapanların “sünnetçiler”den daha ziyade “hekimler” olmasını sağlayacaktır. Bu gelişme
hekimlerin olduğu kadar
ehil ellere teslim edilen sünnet adaylarının da lehinedir.
KAYNAKLAR
· ·
Linkleri Üyelerimiz Görebilir. UslanmaM Üyeliği İçin Tıklayın (sünnete dair her bilgiyi içeren internet sitesi)
· · Baskin LS : Circumcision. Baskin
Kogan
Duckett: Handbook of Pediatric Urology içinde. Lippincott-Raven
Philadelphia
1997
s.1
· · Koo HP ve Duckett JW: Circumcision – Quo Vadis? Williams ve Etker: Contemporary Issues in Pediatric Urology içinde. Logos
İstanbul
1996
s.149
· · BJU International
83 (suppl.1)
January 1999 (Circumcision özel sayısı)
· · Karaman MI ve ark.: An alternative method of circumcision for boys with hemophilia. Haemophilia
4:181
1998.
· · Kavaklı K ve Aledort LM: Circumcision and haemophilia: a perspective. Haemophilia
4:1
1998.
· · Kaplan GW: Complications of circumcision. Urol Clin N Amer
10:543
1983.
· · Metcalf TJ ve ark.: Circumcision: a study of current practices. Clin Ped
22:575
1983.
· · Kirya C ve Werthman MW: Neonatal circumcision and penile dorsal nerve block – a painless procedure. J Pediatrics
92:998
1978.
· · Lander J ve ark.: Comparison of ring block
dorsal penile nerve block and topical anesthesia for neonatal circumcision: a randomized controlled trial. JAMA
278:2157
1997.