Mersinin filozof teknik direktörü Nurullah Sağlam herkesin ağzında eveleyip gevelediği şeyi Cuma gecesi net bir biçimde dile getirdi: Hiçbir takım iyi kamp yapamadı. Hazırlık dönemleri verimsiz geçiyor. Hiç kimse hazır değil!
Gerçekten de Türk takımlarının hazırlık kampları (anlayamadığımız bir sebeple) verimsiz. O yüzden Süper Ligde her yıl ilk 2-3 hafta hazırlık kampı tadında geçmekten kurtulamıyor. Kamplar her yıl hemen hemen aynı yerlerde yapılıyor, Hamburgun lisanssız bilgisayar oyunu tadındaki Homberg isimli garip dördüncü-beşinci lig takımlarıyla göstermelik maçlar yapılıp organizatörlerin cepleri dolduruluyor! Kamplardan akılda kalan en bilindik haberler herkesin çok neşeli olduğu ve bu neşelerini altyapıdan gelen oyuncuların saçlarını kazıyıp özgüvenlerini bitirme şeklinde gösterdikleri! 17-18lik gençler, A takıma çıkıp birbirlerinden ayrışmaya en çok ihtiyaçları olduğu anda saçları kazınmak suretiyle aynılaştırılıyor, silikleştiriliyor. Ve bu zulmün adı da kampın neşesi oluyor!
Sonuç ortada: İlk iki haftada adeta lig başlar gibi yaptı, ama başlamadı. Nihayet 2 Eylül Pazar günü Sivasta ve İstanbulda gerçek iki maç oynandı, izleyenler de futbola doydu.
İstanbuldaki maçta takımlardan biri 68 saat önce ağır bir kavgadan çıkmış, Enschedede 120 dakikalık bir harp yaşamıştı. İlk 60 dakika bir haftadır dinlenen rakibinden hemen hemen hiçbir eksiği yoktu; yorgunluğunu hissettirmedi. Ama bir saatin sonunda işler değişti. Kırmızılılar oyunu Yeşillilerin sahasına yıktılar tamamen. Bunun da nedeni basit: Terim yorulan adamlarını Burak, Amrabat gibi süper yedeklerle değiştirebilirken; Sağlamın elinde yeterli alternatifler yoktu. İki Twente maçının arasında İBB önünde denenen İsmail-Ferhat-Bangura üçlüsü yeterlilik sinyalleri verselerdi; ne Vederson sol açıkta kullanılmak zorunda kalır, ne de Batalla-Pinto-Sestak bu kadar yorulurlardı.
Terimse zengin kadrosunun sefasını yaşadı dün gece... Skor 1-1e gelince önce Amrabat-Burakla hücumu dinamikleştirdi. Üstünlüğü yakalayınca da Hamiti merkeze çekip iki hızlı kenar adamıyla (Amrabat-Aydınla) 4-3-3e dönebilme imkânının rahatlığını yaşadı.
Lige iyi başlayan Terimin kafasındaki tek soru işaretiyse herhalde şudur: 90 dakikalar sonunda toplanan 7 puan iyi. Ama maçlar 70 dakika oynansaydı sarı-kırmızılıların puanı yalnızca 2 olacaktı şimdi. Sanırım üstünde düşünmeye değer...
Gerçekten de Türk takımlarının hazırlık kampları (anlayamadığımız bir sebeple) verimsiz. O yüzden Süper Ligde her yıl ilk 2-3 hafta hazırlık kampı tadında geçmekten kurtulamıyor. Kamplar her yıl hemen hemen aynı yerlerde yapılıyor, Hamburgun lisanssız bilgisayar oyunu tadındaki Homberg isimli garip dördüncü-beşinci lig takımlarıyla göstermelik maçlar yapılıp organizatörlerin cepleri dolduruluyor! Kamplardan akılda kalan en bilindik haberler herkesin çok neşeli olduğu ve bu neşelerini altyapıdan gelen oyuncuların saçlarını kazıyıp özgüvenlerini bitirme şeklinde gösterdikleri! 17-18lik gençler, A takıma çıkıp birbirlerinden ayrışmaya en çok ihtiyaçları olduğu anda saçları kazınmak suretiyle aynılaştırılıyor, silikleştiriliyor. Ve bu zulmün adı da kampın neşesi oluyor!
Sonuç ortada: İlk iki haftada adeta lig başlar gibi yaptı, ama başlamadı. Nihayet 2 Eylül Pazar günü Sivasta ve İstanbulda gerçek iki maç oynandı, izleyenler de futbola doydu.
İstanbuldaki maçta takımlardan biri 68 saat önce ağır bir kavgadan çıkmış, Enschedede 120 dakikalık bir harp yaşamıştı. İlk 60 dakika bir haftadır dinlenen rakibinden hemen hemen hiçbir eksiği yoktu; yorgunluğunu hissettirmedi. Ama bir saatin sonunda işler değişti. Kırmızılılar oyunu Yeşillilerin sahasına yıktılar tamamen. Bunun da nedeni basit: Terim yorulan adamlarını Burak, Amrabat gibi süper yedeklerle değiştirebilirken; Sağlamın elinde yeterli alternatifler yoktu. İki Twente maçının arasında İBB önünde denenen İsmail-Ferhat-Bangura üçlüsü yeterlilik sinyalleri verselerdi; ne Vederson sol açıkta kullanılmak zorunda kalır, ne de Batalla-Pinto-Sestak bu kadar yorulurlardı.
Terimse zengin kadrosunun sefasını yaşadı dün gece... Skor 1-1e gelince önce Amrabat-Burakla hücumu dinamikleştirdi. Üstünlüğü yakalayınca da Hamiti merkeze çekip iki hızlı kenar adamıyla (Amrabat-Aydınla) 4-3-3e dönebilme imkânının rahatlığını yaşadı.
Lige iyi başlayan Terimin kafasındaki tek soru işaretiyse herhalde şudur: 90 dakikalar sonunda toplanan 7 puan iyi. Ama maçlar 70 dakika oynansaydı sarı-kırmızılıların puanı yalnızca 2 olacaktı şimdi. Sanırım üstünde düşünmeye değer...