Baski34
Kayıtlı Üye
Türk şirketleri yurt dışında çıkan fırsatları ortaklıklar ve satın almalarla değerlendirmeye devam ediyor.
Dünya, 2008 yılından beri ''1929 ekonomik buhranı''ndan bu yana en büyük ekonomik krizini yaşarken, krizi en az hasarla atlatmaya çalışan Türk şirketleri yurt dışında çıkan fırsatları ortaklıklar ve satın almalarla değerlendirmeye devam ediyor.
Krizin geldiği noktada değil bankalar ve kuruluşlar, devletlerin iflasının konuşulduğu böyle bir ortamda Türk firmaları, yurt dışında bu yılın ilk 10 ayında toplam 1 milyar dolar tutarında 20-25 civarında satın alma gerçekleştirdi.
Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Ortağı Başak Vardar, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, son yıllarda giderek artan bir şekilde Türk şirketlerinin, yurt dışında şirket kurma veya satın alma yoluyla dışarıdaki fırsatları takip ettiklerini, bu yatırımların portföye yeni marka katma, pazar ve ürün çeşitliliği yaratma, rekabet avantajı sağlama gibi faydaları beraberinde getirdiğini vurguladı.
Elektronik eşya üreticileri, lojistik şirketleri, inşaat firmaları, seramik üreticileri, liman işletmecileri, tekstil perakendecileri, altyapı firmaları gibi çeşitli şirketlerin yurt dışı yatırımlarının görüldüğünü belirten Vardar, ''Bu yılın ilk 10 ayında Türk şirketleri yurt dışında toplam hacmi yaklaşık 1 milyar dolar tutarında olan 20-25 kadar satın alma gerçekleştirdi. Avrupa ülkeleri, Rusya, Güney Afrika gibi bölgelerde yatırımlar oldu. Türk şirketlerinin en önemli avantajları, esneklikleri ve diğer pazarlara hızlı uyum sağlayabilme kabiliyetleri... Ancak yeterli sermaye birikiminin olmaması nedeniyle yurt dışındaki fırsatları tam olarak değerlendirdikleri de söylenemez'' şeklinde yorum yaptı.
-''2005 yılından sonra ivme kazandı''-
Ernst & Young Türkiye Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler ise Türk şirketlerinin, özellikle belli bir büyüklüğün üzerindeki holding gruplarının yurt dışı yatırımlarının 2005 yılından sonra ivme kazandığının gözle görülür bir gerçek olduğunun altını çizerek, artan yurt dışı yatırımı miktarının Türkiye'ye gelen yabancı yatırımlarla paralellik arz etmesinin de gözlemlenen bir durum olduğunu kaydetti.
Bu durumun son 15 yıldır artarak süregelen liberalleşme süreciyle beraber yabancı yatırımın Türkiye'deki rekabet ortamını arttırması ve buna bağlı doğal refleks şeklinde gelişen Türk şirketlerinin yurt dışı piyasalarda bazen teknoloji ve bilgi, bazen de ucuz iş gücü ve yeni pazarlara erişim nedenleriyle yaptıkları yatırım ve alımlarla açıklanabileceğini belirten Cantekinler, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun (DEİK) yaptığı araştırmaya göre, 2005 yılına kadar Türk şirketlerinin yurt dışı yatırımları 1 milyar doları geçmezken, cirosu 100 milyon doları geçen Türk şirketlerine bakıldığında, 19 şirket ve grubun yurt dışı varlıklarının 31 milyar doları geçmiş durumda olduğunu hatırlattı.
-''Maliyet artışı komşularda yatırım iştahını artırdı''-
UniCredit Menkul Değerler A.Ş Ekonomisti Güldem Atabay da son birkaç yıldır artan bir trend ile yerli şirketlerin yurt dışı yatırımlara yönelmesinin çok net olarak görüldüğüne işaret ederek, Türk şirketlerinin hem yerli iş gücü maliyetleri hem de diğer üretim maliyeti artışlarına paralel komşu ülkelerde yatırım iştahlarını artırdıklarını vurguladı.
Sadece komşu değil, gelir düzeyi arttıkça gelişmiş ülkelere de bir yönelimin söz konusu olduğuna dikkati çeken Atabay, ''TL'nin gücü de bunda önemli etken. Krizle birlikte bu eğilimde kısmen de olsa bir azalma var. Merkez Bankası'nın son 1 yıldır sürdürdüğü yeni kur politikasında TL'nin tekrar aşırı değerlenmeyeceği varsayılırsa, önümüzdeki yıllarda bu trendin yavaşlaması beklenebilir. Ancak, gelir açısından büyük sorunlar yaşamayan Türk şirketleri, yeni ortaklıklar ve satın almalar yoluyla Avrupa krizinin yarattığı olanaklardan da faydalanmayı deneyeceklerdir. Bu çerçevede çok da fazla bir azalış beklenmemeli'' şeklinde değerlendirme yaptı.
-Arçelik, Kale Grubu, Acıbadem...-
2011 yılında yurt dışında satın alma duyurusu yapan şirketler arasında Arçelik, Kale Grubu, Acıbadem ile Yıldız Holding bünyesindeki Polinas bulunuyor.
Arçelik, bu yılın Temmuz ayında yaptığı açıklama ile Güney Afrika merkezli Defy Appliances Ltd. şirketinin hisselerinin, Hollanda'da kurulu iştiraki Ardutch B.V. tarafından satın alınması amacıyla hisselerin sahibi Franke Holding AG ile hisse satın alma sözleşmesi imzaladığını, işlemin, 2,25 milyar Güney Afrika Randı (ZAR) (yaklaşık 324 milyon dolar) şirket değeri üzerinden, hisse devrinin gerçekleşeceği gün Franke Holding'e hisse bedeli olarak 1.594 milyon ZAR (yaklaşık 229 milyon dolar) ile Franke Holding'in şirkete sağlamış olduğu sermaye benzeri kredinin temlik bedeli olarak 680 milyon ZAR (yaklaşık 98 milyon dolar) nakden ve peşin olarak ödenmek suretiyle gerçekleşeceğini duyurmuştu.
Dünya, 2008 yılından beri ''1929 ekonomik buhranı''ndan bu yana en büyük ekonomik krizini yaşarken, krizi en az hasarla atlatmaya çalışan Türk şirketleri yurt dışında çıkan fırsatları ortaklıklar ve satın almalarla değerlendirmeye devam ediyor.
Krizin geldiği noktada değil bankalar ve kuruluşlar, devletlerin iflasının konuşulduğu böyle bir ortamda Türk firmaları, yurt dışında bu yılın ilk 10 ayında toplam 1 milyar dolar tutarında 20-25 civarında satın alma gerçekleştirdi.
Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Ortağı Başak Vardar, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, son yıllarda giderek artan bir şekilde Türk şirketlerinin, yurt dışında şirket kurma veya satın alma yoluyla dışarıdaki fırsatları takip ettiklerini, bu yatırımların portföye yeni marka katma, pazar ve ürün çeşitliliği yaratma, rekabet avantajı sağlama gibi faydaları beraberinde getirdiğini vurguladı.
Elektronik eşya üreticileri, lojistik şirketleri, inşaat firmaları, seramik üreticileri, liman işletmecileri, tekstil perakendecileri, altyapı firmaları gibi çeşitli şirketlerin yurt dışı yatırımlarının görüldüğünü belirten Vardar, ''Bu yılın ilk 10 ayında Türk şirketleri yurt dışında toplam hacmi yaklaşık 1 milyar dolar tutarında olan 20-25 kadar satın alma gerçekleştirdi. Avrupa ülkeleri, Rusya, Güney Afrika gibi bölgelerde yatırımlar oldu. Türk şirketlerinin en önemli avantajları, esneklikleri ve diğer pazarlara hızlı uyum sağlayabilme kabiliyetleri... Ancak yeterli sermaye birikiminin olmaması nedeniyle yurt dışındaki fırsatları tam olarak değerlendirdikleri de söylenemez'' şeklinde yorum yaptı.
-''2005 yılından sonra ivme kazandı''-
Ernst & Young Türkiye Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler ise Türk şirketlerinin, özellikle belli bir büyüklüğün üzerindeki holding gruplarının yurt dışı yatırımlarının 2005 yılından sonra ivme kazandığının gözle görülür bir gerçek olduğunun altını çizerek, artan yurt dışı yatırımı miktarının Türkiye'ye gelen yabancı yatırımlarla paralellik arz etmesinin de gözlemlenen bir durum olduğunu kaydetti.
Bu durumun son 15 yıldır artarak süregelen liberalleşme süreciyle beraber yabancı yatırımın Türkiye'deki rekabet ortamını arttırması ve buna bağlı doğal refleks şeklinde gelişen Türk şirketlerinin yurt dışı piyasalarda bazen teknoloji ve bilgi, bazen de ucuz iş gücü ve yeni pazarlara erişim nedenleriyle yaptıkları yatırım ve alımlarla açıklanabileceğini belirten Cantekinler, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun (DEİK) yaptığı araştırmaya göre, 2005 yılına kadar Türk şirketlerinin yurt dışı yatırımları 1 milyar doları geçmezken, cirosu 100 milyon doları geçen Türk şirketlerine bakıldığında, 19 şirket ve grubun yurt dışı varlıklarının 31 milyar doları geçmiş durumda olduğunu hatırlattı.
-''Maliyet artışı komşularda yatırım iştahını artırdı''-
UniCredit Menkul Değerler A.Ş Ekonomisti Güldem Atabay da son birkaç yıldır artan bir trend ile yerli şirketlerin yurt dışı yatırımlara yönelmesinin çok net olarak görüldüğüne işaret ederek, Türk şirketlerinin hem yerli iş gücü maliyetleri hem de diğer üretim maliyeti artışlarına paralel komşu ülkelerde yatırım iştahlarını artırdıklarını vurguladı.
Sadece komşu değil, gelir düzeyi arttıkça gelişmiş ülkelere de bir yönelimin söz konusu olduğuna dikkati çeken Atabay, ''TL'nin gücü de bunda önemli etken. Krizle birlikte bu eğilimde kısmen de olsa bir azalma var. Merkez Bankası'nın son 1 yıldır sürdürdüğü yeni kur politikasında TL'nin tekrar aşırı değerlenmeyeceği varsayılırsa, önümüzdeki yıllarda bu trendin yavaşlaması beklenebilir. Ancak, gelir açısından büyük sorunlar yaşamayan Türk şirketleri, yeni ortaklıklar ve satın almalar yoluyla Avrupa krizinin yarattığı olanaklardan da faydalanmayı deneyeceklerdir. Bu çerçevede çok da fazla bir azalış beklenmemeli'' şeklinde değerlendirme yaptı.
-Arçelik, Kale Grubu, Acıbadem...-
2011 yılında yurt dışında satın alma duyurusu yapan şirketler arasında Arçelik, Kale Grubu, Acıbadem ile Yıldız Holding bünyesindeki Polinas bulunuyor.
Arçelik, bu yılın Temmuz ayında yaptığı açıklama ile Güney Afrika merkezli Defy Appliances Ltd. şirketinin hisselerinin, Hollanda'da kurulu iştiraki Ardutch B.V. tarafından satın alınması amacıyla hisselerin sahibi Franke Holding AG ile hisse satın alma sözleşmesi imzaladığını, işlemin, 2,25 milyar Güney Afrika Randı (ZAR) (yaklaşık 324 milyon dolar) şirket değeri üzerinden, hisse devrinin gerçekleşeceği gün Franke Holding'e hisse bedeli olarak 1.594 milyon ZAR (yaklaşık 229 milyon dolar) ile Franke Holding'in şirkete sağlamış olduğu sermaye benzeri kredinin temlik bedeli olarak 680 milyon ZAR (yaklaşık 98 milyon dolar) nakden ve peşin olarak ödenmek suretiyle gerçekleşeceğini duyurmuştu.