Yeditepe
Banned
Anamız, babamız, eşimiz, kardaşımız, arkadaşımız Türkçedir.
Evimiz, obamız, yaylamız, köyümüz, beldemiz, şehrimiz Türkçedir.
Milletimiz, vatanımız, bayrağımız Türkçedir.
Doğduğumuz yer, Türkçenin vatanlaştırdığı yerdir.
Öleceğimiz yer, Türkçenin ölümsüzleştirdiği yerdir.
Anamızdan emdiğimiz süt, yediğimiz ekmek, içtiğimiz su Türkçedir.
Aldığımız nefes Türkçedir.
Konuştuğumuz ilk söz Türkçedir.
Günümüzü aydınlatan güneş, gecemizi aydınlatan ay Türkçedir.
Çocuğumuzu sevdiren, gencimizi coşturan, büyüğümüzü olgunlaştıran Türkçedir.
Yazdığımız şiir, yaptığımız mimarî, çizdiğimiz resim, bestelediğimiz müzik Türkçedir.
Sevdamız, sevgilimiz, aşkımız Türkçedir.
Söylediğimiz türkü, şarkı Türkçedir.
Çaldığımız saz, davul-zurna Türkçedir.
Oynadığımız bar, tuttuğumuz halay Türkçedir.
Sevincimiz, mutluluğumuz Türkçedir.
Acımız, kederimiz Türkçedir.
Sorunumuz Türkçedir.
Dünümüz Türkçenindi.
Bugünümüz Türkçenindir.
Yarınımız Türkçenin olacak; elbet, Türkçenin olacaktır.
Türkü insanlaştıran Türkçedir.
Türkü güzelleştiren Türkçedir.
Türkü destanlaştıran Türkçedir.
Türkü Türkleştiren Türkçedir.
Türkü Müslümanlaştıran Türkçedir.
Sözün özü;
Türkün her şeyi Türkçedir.
Türkçe var oldukça, Türk hep var olacaktır.
Türkçemiz, Turkcheleşmesin...!
Günlük Hayatımızın akışı içinde TÜRKÇEsi olduğu halde , kullandığımız belli başlı yabancı kelimeler .
TÜRKÇESİ VARKEN ..!
Ambulans: Cankurtaran
Trend: Gidiş, Gidişat
Erozyon: Toprak Aşınması
Kabine: Bakanlar Kurulu
Medya: Yayın-Basın
Dizayn: Tasarım
Fast Food: Tez Yemek
Servis: Hizmet
Filtre: Süzgeç
Mobil: Gezgin
Termik: Isıl
Radikal: Aşırı
Brifing: Bilgilendirme
Miting: Toplantı
Politika: Siyaset
Market: Bakkal, Çarşı, Pazar
Star: Yıldız
Süper: Üstün, Koca
Şanslı: Bahtlı, Bahtı Açık
Sosyal: Toplumsal
Sprey: Püskürteç
Fuel Oil: Yakıt Yağ
Petrol: Neft
Shopping Center: Alışveriş Merkezi
Stant: Tezgâh, Sergi
Bariyer: Engebe
Operatör Dr: Cerrah
Dekor: Süs
Üniversite: Evrenkent
Kampus: Yerleşke
Sponsor: Destekçi
Antik: Eski
Aktif: Etkin, Faal
Pasif: Edilgen
Galeri: Sergi
Spesiyal: Özel
Terör: Tedhiş
Terörist: Tedhişçi
Transfer: Aktarma
Defans: Savunma
Korner: Köşe
Enternasyonal: Uluslar Arası
Detay: Ayrıntı
Pozisyon: Durum, Konum
Reyting: Sıralama
Air Lines: Hava Yolu
Final: Son, Son Sınav
Vize: Ara Sınav
Lider: Önder
Alternatif: Seçenek
Legal: Yasal
Organize: Düzenlemek
Organizasyon: Örgüt, Topluluk
Deklarasyon: Beyanname
Ekonomi: İktisat
Prestij: İtibar
Doküman: Belge
Komisyon: Encümen
Komisyoncu: Aracı
Ambargo: Yaptırım
Sektör: Kesim
İzolasyon: Yalıtım
Agresif: Saldırgan
Operasyon: İşlem, Ameliye
Format: Biçim
Kompozisyon: Hitabet, Tahrir
Egzersiz: Alıştırma
Favori: As
Alarm: Uyarı
Sinema: Beyazperde
Evimiz, obamız, yaylamız, köyümüz, beldemiz, şehrimiz Türkçedir.
Milletimiz, vatanımız, bayrağımız Türkçedir.
Doğduğumuz yer, Türkçenin vatanlaştırdığı yerdir.
Öleceğimiz yer, Türkçenin ölümsüzleştirdiği yerdir.
Anamızdan emdiğimiz süt, yediğimiz ekmek, içtiğimiz su Türkçedir.
Aldığımız nefes Türkçedir.
Konuştuğumuz ilk söz Türkçedir.
Günümüzü aydınlatan güneş, gecemizi aydınlatan ay Türkçedir.
Çocuğumuzu sevdiren, gencimizi coşturan, büyüğümüzü olgunlaştıran Türkçedir.
Yazdığımız şiir, yaptığımız mimarî, çizdiğimiz resim, bestelediğimiz müzik Türkçedir.
Sevdamız, sevgilimiz, aşkımız Türkçedir.
Söylediğimiz türkü, şarkı Türkçedir.
Çaldığımız saz, davul-zurna Türkçedir.
Oynadığımız bar, tuttuğumuz halay Türkçedir.
Sevincimiz, mutluluğumuz Türkçedir.
Acımız, kederimiz Türkçedir.
Sorunumuz Türkçedir.
Dünümüz Türkçenindi.
Bugünümüz Türkçenindir.
Yarınımız Türkçenin olacak; elbet, Türkçenin olacaktır.
Türkü insanlaştıran Türkçedir.
Türkü güzelleştiren Türkçedir.
Türkü destanlaştıran Türkçedir.
Türkü Türkleştiren Türkçedir.
Türkü Müslümanlaştıran Türkçedir.
Sözün özü;
Türkün her şeyi Türkçedir.
Türkçe var oldukça, Türk hep var olacaktır.
Türkçemiz, Turkcheleşmesin...!
Günlük Hayatımızın akışı içinde TÜRKÇEsi olduğu halde , kullandığımız belli başlı yabancı kelimeler .
TÜRKÇESİ VARKEN ..!
Ambulans: Cankurtaran
Trend: Gidiş, Gidişat
Erozyon: Toprak Aşınması
Kabine: Bakanlar Kurulu
Medya: Yayın-Basın
Dizayn: Tasarım
Fast Food: Tez Yemek
Servis: Hizmet
Filtre: Süzgeç
Mobil: Gezgin
Termik: Isıl
Radikal: Aşırı
Brifing: Bilgilendirme
Miting: Toplantı
Politika: Siyaset
Market: Bakkal, Çarşı, Pazar
Star: Yıldız
Süper: Üstün, Koca
Şanslı: Bahtlı, Bahtı Açık
Sosyal: Toplumsal
Sprey: Püskürteç
Fuel Oil: Yakıt Yağ
Petrol: Neft
Shopping Center: Alışveriş Merkezi
Stant: Tezgâh, Sergi
Bariyer: Engebe
Operatör Dr: Cerrah
Dekor: Süs
Üniversite: Evrenkent
Kampus: Yerleşke
Sponsor: Destekçi
Antik: Eski
Aktif: Etkin, Faal
Pasif: Edilgen
Galeri: Sergi
Spesiyal: Özel
Terör: Tedhiş
Terörist: Tedhişçi
Transfer: Aktarma
Defans: Savunma
Korner: Köşe
Enternasyonal: Uluslar Arası
Detay: Ayrıntı
Pozisyon: Durum, Konum
Reyting: Sıralama
Air Lines: Hava Yolu
Final: Son, Son Sınav
Vize: Ara Sınav
Lider: Önder
Alternatif: Seçenek
Legal: Yasal
Organize: Düzenlemek
Organizasyon: Örgüt, Topluluk
Deklarasyon: Beyanname
Ekonomi: İktisat
Prestij: İtibar
Doküman: Belge
Komisyon: Encümen
Komisyoncu: Aracı
Ambargo: Yaptırım
Sektör: Kesim
İzolasyon: Yalıtım
Agresif: Saldırgan
Operasyon: İşlem, Ameliye
Format: Biçim
Kompozisyon: Hitabet, Tahrir
Egzersiz: Alıştırma
Favori: As
Alarm: Uyarı
Sinema: Beyazperde
Türkçe'nin Genel Özellikleri
TÜRK DİLİNİN AİT OLDUĞU DİL AİLESİ, GENEL ÖZELLİKLERİ
Türkçe, diğer Türk dilleriyle birlikte Altay dil ailesinin bir kolunu oluşturur. Bu ailenin diğer üyeleri Moğolca, Mançu-Tunguzca ve Korecedir. Japoncanın Altay dil ailesinin bir üyesi olup olmadığı konusu tartışılmaktadır.
Türkçe, diğer Altay dilleri gibi eklemeli, yani sözcüklerin eklerle yapıldığı ve çekildiği, sondan eklemeli bir dildir.
Türkçe sözcüklerde, Arapça, Almanca vb. dillerde görülen erillik, dişillik (yani cinsiyet ayrımı) özelliği yoktur.
Türkçede sayı sıfatlarından sonra gelen adlar çoğul eki almazlar. Yani üç ağaçlar değil üç ağaç.
Önlük-artlık (kalınlık-incelik) ve düzlük-yuvarlaklık uyumları vardır. İlk uyuma göre bir sözcükteki ünlüler ya hep art veya ön, ikinci uyuma göre de ya hep düz veya yuvarlak olurlar.
f, j ve h ünsüzleri Türkçe kökenli sözcüklerde bulunmazlar. (Bir kaç Türkçe sözcükte başka seslerden değişmiş olarak f görülebilir: öfke < öpke, ufak < ubak vb.)
Türkçe sözcüklerde söz başında bulunabilen ünsüz sayısı sınırlıdır: b, ç, d, g, k, s, t, v, y.
c ünsüzü, söz başında başka ünsüzlerden değişmiş olarak bir kaç sözcükte bulunur: cibinlik < çıpın vb.
n ünsüzü Türkçe kökenli sözcükler içinde yalnız ne ve türevlerinde bulunur: ne, neden, niçin, nasıl vb.
p ünsüzü de söz başında, bir kaç Türkçe sözcükte b'den değişmiş olarak bulunur: piş- < biş-, parmak < barmak vb.
"Kendine iyi bak"! Yeni moda bir laf veya emir de "Kendine iyi bak." Adam sevgilisinden ayrılırken genç kıza, "Kendine iyi bak" diyor ama maşallah iki genç de sağlıklı. Belki akşam, belki yarın buluşacaklar! O arada kendine iyi bak! Olur şey değil! Geçenlerde eski sekreterim ziyaretime gelmişti, ayrılırken: - Kendinize iyi bakın, demesin mi! Bir an alındım, hiç böyle söylemezdi diye düşündüm, yoksa şimdi kötü mü görüyordu sağlığımı? (Gidicisiniz gibi!) Belki bir hastayı ziyaretten sonra ayrılırken "Aman kendine iyi bak" denilebilir ama her dakika bu laf kullanılır mı?
Eski İstanbul valisi doğru Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Şükrü Haluk Akalın'la Devrim Sevimay Vatan'da bir röportaj yapmış. "Kendine iyi bak" lafına başkan da takmış, "Kendime iyi bakarım, sizin söylemenize gerek yok ki. Dilimizde 'Sağlıcakla kal', 'Allahaısmarladık', gibi sözler varken" diyor. "Bir de 'Size döneceğim' var; aslında atlatma dili bu!" "Ne zaman birlikteydik, ne zaman ayrıldık da bana döneceksiniz, demek geliyor içimden." - Peki hala tartışılıyor eski İstanbul valisi mi, İstanbul eski valisi mi? - Tartışmaya gerek yok. Tamlayan kelime başa gelir. Hiç "Telefon eski kulübesi" diyor musunuz? Eski telefon kulübesi diyoruz. Doğrusu eski İstanbul valisi...
Euronun Türkçesi avro... Gelelim euroya. TV'de, borsada her yerde değişik telaffuz ediliyor, doğrusu nedir? Akalın cevaplıyor: - AB para birimini Almanlar oyro, Fransızlar öro, İngilizler yuro diye seslendiriyor. Bunun formülü şöyledir. Kendi dilinizde Avrupa'yı nasıl okuyorsanız, ilk hecesinin sonuna o harfini getirirsiniz. Türkçesi, doğrusu avro'dur. Geçen hafta Azerbaycan'daydım ve onların bile avro dediklerini duydum. - Şey için ne diyorsunuz? - Eşya kelimesinin tekilidir. Şey önemli kelimedir ama kullandığınız yere bağlı. "Şeyin şeyini şey ettim" derseniz, olmaz. Hangi anlamı katarak söylediğinize bakmak gerekir. Ben de haddim olmayarak gazetecilerden, yazarlardan, öğretmenlerden "Ne olur Türkçede beraberce şeyin şeyine şey etmeyelim" diye rica ediyorum.
TÜRK DİLİNİN AİT OLDUĞU DİL AİLESİ, GENEL ÖZELLİKLERİ
Türkçe, diğer Türk dilleriyle birlikte Altay dil ailesinin bir kolunu oluşturur. Bu ailenin diğer üyeleri Moğolca, Mançu-Tunguzca ve Korecedir. Japoncanın Altay dil ailesinin bir üyesi olup olmadığı konusu tartışılmaktadır.
Türkçe, diğer Altay dilleri gibi eklemeli, yani sözcüklerin eklerle yapıldığı ve çekildiği, sondan eklemeli bir dildir.
Türkçe sözcüklerde, Arapça, Almanca vb. dillerde görülen erillik, dişillik (yani cinsiyet ayrımı) özelliği yoktur.
Türkçede sayı sıfatlarından sonra gelen adlar çoğul eki almazlar. Yani üç ağaçlar değil üç ağaç.
Önlük-artlık (kalınlık-incelik) ve düzlük-yuvarlaklık uyumları vardır. İlk uyuma göre bir sözcükteki ünlüler ya hep art veya ön, ikinci uyuma göre de ya hep düz veya yuvarlak olurlar.
f, j ve h ünsüzleri Türkçe kökenli sözcüklerde bulunmazlar. (Bir kaç Türkçe sözcükte başka seslerden değişmiş olarak f görülebilir: öfke < öpke, ufak < ubak vb.)
Türkçe sözcüklerde söz başında bulunabilen ünsüz sayısı sınırlıdır: b, ç, d, g, k, s, t, v, y.
c ünsüzü, söz başında başka ünsüzlerden değişmiş olarak bir kaç sözcükte bulunur: cibinlik < çıpın vb.
n ünsüzü Türkçe kökenli sözcükler içinde yalnız ne ve türevlerinde bulunur: ne, neden, niçin, nasıl vb.
p ünsüzü de söz başında, bir kaç Türkçe sözcükte b'den değişmiş olarak bulunur: piş- < biş-, parmak < barmak vb.
Türkçemizin şeyine şey etmeyelim!
Yılmaz ÇETİNER
Geçenlerde bir işyerine telefon etmem gerekti, dostum olan sahibini aradım. Bülbül gibi şakıyan sesiyle sekreter hanım telefonun öbür ucunda sordu: - Kim diyeyim efendim? Adımı verdim. - Sizi şimdi bağlıyorum efendim, dedi, işveli sesiyle... veya bana öyle geldi! Allah Allah! Ben ne yaptım ki beni "bağlıyor" bu kızcağız diye huysuzlandım! Bir an kafamdan geçti; "Acaba beni Michael Douglas mı zannetti, demir karyolaya mı bağlayacak? Yoksa bu işveli sesli hanım kız Sharen Stone mu?" Yoksa koyun mu zannetti? Şırrak karşıma dostum çıkınca bir anlık hayallerim söndü gitti! O anda söylemedim ama bir başka gün dostuma: - Yahu, dedim, senin sekreter hanım beni "bağlamaya" kalktı! Güldü, geniş yürekli, hoşgörülü dostum: - Napiim, o hep öyle konuşur ama, dedi, yeni kuşak gençler birtakım kelimeler üretiyorlar ki, düzeltene kadar bir yenisi geliyor yerlerine! İyi ki "Size geçiriyorum" dememiş!" - Ama çok çirkin, ikaz etsen de öğrenseler! - Kardeşim sizin gazeteleriniz, dergileriniz, muhabirleri, yazarları bile bu uydurma dili konuşuyor, yazıyor çoğu zaman. Sizlerin yol göstermesi daha isabetli olmaz mı? Bak şu laflara: Adam eşiyle mutlu bir hayat sürdürüyor, gazetede ondan bahsedilirken "Eşiyle oldukça mutluydu" diye çıkıyor! Bir başkası: Annesi ölmüş, kızcağız iki gözü iki çeşme ağlıyor, gazetede haber :"Genç kadın oldukça müteessir görünüyordu!" Çok mutlu yerine, eh, biraz mutlu, çok üzüntülü yerine, oldukça (az) üzüntülü hayli garip ve hayli ayıp kaçmıyor mu?Yılmaz ÇETİNER
"Kendine iyi bak"! Yeni moda bir laf veya emir de "Kendine iyi bak." Adam sevgilisinden ayrılırken genç kıza, "Kendine iyi bak" diyor ama maşallah iki genç de sağlıklı. Belki akşam, belki yarın buluşacaklar! O arada kendine iyi bak! Olur şey değil! Geçenlerde eski sekreterim ziyaretime gelmişti, ayrılırken: - Kendinize iyi bakın, demesin mi! Bir an alındım, hiç böyle söylemezdi diye düşündüm, yoksa şimdi kötü mü görüyordu sağlığımı? (Gidicisiniz gibi!) Belki bir hastayı ziyaretten sonra ayrılırken "Aman kendine iyi bak" denilebilir ama her dakika bu laf kullanılır mı?
Eski İstanbul valisi doğru Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Şükrü Haluk Akalın'la Devrim Sevimay Vatan'da bir röportaj yapmış. "Kendine iyi bak" lafına başkan da takmış, "Kendime iyi bakarım, sizin söylemenize gerek yok ki. Dilimizde 'Sağlıcakla kal', 'Allahaısmarladık', gibi sözler varken" diyor. "Bir de 'Size döneceğim' var; aslında atlatma dili bu!" "Ne zaman birlikteydik, ne zaman ayrıldık da bana döneceksiniz, demek geliyor içimden." - Peki hala tartışılıyor eski İstanbul valisi mi, İstanbul eski valisi mi? - Tartışmaya gerek yok. Tamlayan kelime başa gelir. Hiç "Telefon eski kulübesi" diyor musunuz? Eski telefon kulübesi diyoruz. Doğrusu eski İstanbul valisi...
Euronun Türkçesi avro... Gelelim euroya. TV'de, borsada her yerde değişik telaffuz ediliyor, doğrusu nedir? Akalın cevaplıyor: - AB para birimini Almanlar oyro, Fransızlar öro, İngilizler yuro diye seslendiriyor. Bunun formülü şöyledir. Kendi dilinizde Avrupa'yı nasıl okuyorsanız, ilk hecesinin sonuna o harfini getirirsiniz. Türkçesi, doğrusu avro'dur. Geçen hafta Azerbaycan'daydım ve onların bile avro dediklerini duydum. - Şey için ne diyorsunuz? - Eşya kelimesinin tekilidir. Şey önemli kelimedir ama kullandığınız yere bağlı. "Şeyin şeyini şey ettim" derseniz, olmaz. Hangi anlamı katarak söylediğinize bakmak gerekir. Ben de haddim olmayarak gazetecilerden, yazarlardan, öğretmenlerden "Ne olur Türkçede beraberce şeyin şeyine şey etmeyelim" diye rica ediyorum.
Son düzenleme: