Türkan Saylan kimdir ? Gercek yüzü !

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Estrella

Bayan Üye
TÜRKAN SAYLAN KİMDİR, İYİ TANIYALIM?
Annesinin, dönemin ünlü müteahhidi Fasih Galip ile evlendikten sonra Lili Mina Raiman adından vazgeçip Leyla adını almıştır. Dahası, MİT İstihbarat Başkanı Cemal Uzgören’in 24 Nisan 2001′de Başbakanlık’a gönderdiği raporda, Türkan Saylan’ı ve ÇYDD’yi misyonerlik faaliyetlerinin odağındaki isim olarak göstermesi bile görmezden gelinmiştir.
2 Şubat 2001’de Cumhurbaşkanı Sezer tarafından YÖK üyeliğine atandıktan sonra, başörtülü öğrencilerin korkulu rüyası haline gelmesi de yine bu dönemde gerçekleşmiştir.
Türkan Saylan adını, kamuoyu son dönemde yaptığı iki çıkışla sıkça duymaya başladı. Bunlardan birisi, "Çocuklarımız namaz kılma yerine bale yapsın".
Diğeri de, Türkler’i başkalarının yaptıklarını yakıp yıkan bir millet ilan ettiği ifadeleri de bulunmaktadır.

Başkanlık yaptığı derneğin yardım eden şirketleri yazıyorum; Danone, Metro Grosmarket, Turkcell, TNT Ekspres, Ericsson, Finansbank, İş Bankası, Mercedes-Benz bunlardan bazıları.
29 Nisan’da İstanbul’da atılan sloganlardan birisi de, "Türkiye’yi yabancı sermayeye peşkeş çekme" yolunda olacak. "Türkiye’yi satın alan" bu şirketler, kendilerine en çok karşı çıkan kesimlerin sözcülüğünü yapan bir derneğe niçin yardım yaparlar? Aslen Türklüğü bile tartışılan biri nasıl oluyor da böyle önemli derneklerde başkanlık yapıyor tartışılır.

MİT’in misyonerlik raporundaki şok isimler

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Türkiye’deki misyonerlik faaliyetlerini anlattığı yazıda, Profesör Türkan Saylan’ın da adı geçiyor. Yazıya göre, Türkiye’deki bazı Amerikan okullarının kurucusu olan Amerikan Bord Heyeti, bu faaliyetini SEV vakfı eliyle yürütüyor.

Türkiye’deki misyonerlik faaliyetlerini anlatan bir raporda, Türkan Saylan’ın ismi ve başında bulunduğu dernek de yer alıyor.

Milli İstihbarat Teşkilatı İstihbarat Başkanı Cemal Uzgören imzasıyla 24 Nisan 2001 tarihinde Başbakanlığa gönderilen iki sayfalık yazıda, sürpriz isimler yer alıyor.

MİT’in yazısına göre, Hıristiyanlığın bir kolu olan Protestanlığın Türkiye’de yayılması için faaliyet gösteren Dünya Kiliseler Birliği’nin ülkemizdeki temsilcisi durumundaki Amerikan Bord Heyeti, bu faaliyetini Sağlık ve Eğitim Vakfı eliyle yürütüyor. Yazıda Amerikan Bord adına Türkiye’de faaliyet yaptığı belirtilen Sağlık ve Eğitim Vakfı’nın mütevelli heyetinin başında ise Gülseven Yaşer’in kocası Yaşar Yaşer bulunuyor.

Yazıda, doğrudan Amerikan Bord ile bir ilişkisi olup olmadığı belirtilmemekle birlikte Profesör Türkan Saylan’a ve onun başında bulunduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne de genişçe yer veriliyor.

MİT’in yazısında Profesör Türkan Saylan’ın annesi Lili Mina Raiman’ın aslen Hıristiyan olduğu, 1936’da Leyla ismini aldığı belirtiliyor.

İşte büyük tartışmalara yol açacak olan MİT’in iki sayfalık raporu:Cumhuriyet mitinglerinin favorisi ve düzenleyicisi Profesör Türkan Saylan kimdir?

Tanıyalım;

1935′de Kandilli’de doğdu. Kandilli Lisesi’ni bitiren Saylan 1963 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Saylan’ın iki oglu ve iki torunu var. Ama son yıllarda akciğer ve kemik vereminden seri ameliyatlar geçiren Saylan, 2 yıl demir korseyle gezerken dahi neşesini koruyabildi…

Annesi: Lili Mina Raiman - 1936 yılında “Leyla” ismini alarak ismini değiştirdi. Lili Mina Raiman ise, Raber Ragman ve Mina Verlig kızı, 1908, Bermingen İngiltere doğumlu ve katolik hristyan.


BİR KONUŞMASI

- Bu ülkede hristiyanlığı nasıl yayabiliriz. KÜRDİSTAN’ın temellerini nasıl atabiliriz.

- ATATÜRK ismini kullanırsak bunu daha rahat yapabiliriz. Hem para toplar hem destek alırız, kampanyalar düzenler, TÜRKLERDEN topladığımız paralarla, KÜRTLERİ daha bilinçli hale getiririz, cahil insanlarla KÜRDİSTAN’ı kuramayız, Hristiyanlığı bu şekilde daha rahat yaymamız da mümkün.

Son ünlümüz Çydd başkanı Türkan Saylan hanfendi(!) oldu.
Bu ülkede birilerinin dini inançlarına saygısızlık yapıp bunu da vatan millet adına yaptıklarını , onunla perdeleyemiyorlarsa “laiklik elden gidiyor” yaygarasını kullandıklarını artık herkes biliyor.

Türkan Saylan hem dine hem millete açıkça hakaret içeren laflar söylemiş durumda.

Ne diyor Hanfendi(!)
- Türkler tarihten beri yakan yıkan bir milletmiş.
Cevab hakkı bu milletin bir ferdi olarak bana ve hepimize düşüyor. Türk milleti tarihten beri asil duruşunu bozmamıştır ve hayvanlara bile haklar tanımıştır. Osmanlı’daki kayıtlara bakılabilir.

Sizin Prof. ünvanınızın bile mesnedi belli değildir.
- Bi öğrenci sıranın üzerinde namaz kılacağına bale yapsın. Çağdaş Türkiye böyle olur.
Çağdaşlıkla kendisini yanyana getiren bir zihniyet ancak bu lafları kusabilirdi ve kustuda. Modern devlet dediğimiz devletlerde her pazar kiliseye giden devlet başkanlarını görmeyen Türkan Saylan acaba Sultanahmet’in sadece turistik bir yer değil aynı zamanda ibadet yapılan bir yer olduğundan haberi var mı?

Sahi kim bu Türkan Saylan ve Çydd? Hemen cevablayalım.

Mit’in raporlarında misyonerlik faaliyetlerinin Türkiye ayağı. Özellikle Kitab-ı Mukaddes Şirketi (Sadece İncil yayımlar, ilk Türkçe incil 1826 yılında çevirmişlerdir) ile sıkı ilişkileri var. Aynı zamanda Amerikan Board (Dünyadaki misyonerlik faaliyetlerini organize eden Abd merkezli bir vakıf) ile sıkı ilişkiye sahip. Amerikan Board şirketi yaptığı faaliyetleri Türkiye’de SEV (Sağlık Eğitim Vakfı) ve ÇYDD üzerinden yürütmektedir.

Verdiği reklamlarla ve söylemlerle sürekli halkı kuşkırtmaya çalışan bir ruh haleti var. Başkanlığını Profesör Türkan Saylan’ın yaptığı Çağdaş Yaşamı destekleme Derneği hakkında, Atatürk İlke ve İnkılaplarını kalkan olarak kullanıp, bir çok kişi ve kuruluştan yardım adı altında para topladığı, ilgili bakanlıklardan izin almaksızın yurtdışından yardım aldığı, hiç bir yasal dayanağı olmadan kamuoyuna kendisini sivil toplum kuruluşları birliği olarak tanıtan çeşitli dernek ve vakıflarla işbirliği içerisinde oldukları yönünde yapılan ihbarlar sonucu denetime tabi tutulmuş ve Dernekler Kanunu 62 ve 85/2 maddesine muhalefetten 5 Şubat 2001 tarihinde Maltepe Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yapılmıştır.
Şimdi de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Başkanı ve YÖK üyesi Türkan Saylan. Saylan’ın, eğitimin bütün kesimlerinin temsil edildiği 17. Milli Eğitim Şûrası’ndan oylama sonucunda 4′e karşı 66 oyla “Katsayı adaletsizliğine son verilsin” yönünde karar çıkması karşısındaki tavrı hayli dikkat çekiyor. İçine sindiremediği “Herkes üniversiteye eşit şartlarda girsin” kararını “hazırlanmış bir oylama” şeklinde değerlendiren Türkan Saylan’ın da Hıristiyan kökenli olduğu netleşti.

DEDESİNİN İSMİ RABER RAGMAN
Uzun süredir Hıristiyan kökenli olduğu konuşulan Türkan Saylan’ın Nüfus Kayıt Örneği’ne ulaşıldı. Türkan Saylan’ın Nüfus Kayıt Örneği’nde annesinin asıl isminin Lilimina Raiman olduğu görülüyor. Aynı zamanda YÖK üyesi olan Türkan Saylan’ın 1924 İngiltere doğumlu olan annesi Lilimina Raiman, 1936 yılında Leyla ismini almış. İstanbul ili Eminönü ilçesine kayıtlı Türkan Saylan’ın anne tarafından dedesinin ismi Raber Ragman, anneannesinin ismi ise Minaverlig. Türkan Saylan’ın annesi Leyla Hanım’ın din hanesinde “Katolik Hıristiyan” yazıyor.

BU NE TESADÜF?
Dedesinin ismi Agop olan Doğu’daki Rektör Yücel Aşkın ile dedesinin ismi Ohanis olan Batı’daki Rektör Alıcı’nın, İHL ve katsayı konusundaki çıkışları ile bu ortak noktalarını 30 Eylül tarihli sayısında “Bu ne tesadüf” şeklindeki haberler, Türkan Saylan’ın da Hıristiyan kökenli oluşuyla ilgili yine aynı soruyu gündeme getiriyor: “Bu ne tesadüf?”
MİT’in misyonerlik raporundaki şok isimler
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Türkiye’deki misyonerlik faaliyetlerini anlattığı yazıda, Profesör Türkan Saylan‘ın da adı geçiyor. Yazıya göre, Türkiye’deki bazı Amerikan okullarının kurucusu olan Amerikan Bord Heyeti, bu faaliyetini SEV vakfı eliyle yürütüyor.

Kutlu Doğum’lar için ‘şov’ hakareti
Kürsüye çıkan ÇYDD Başkanı Türkan Saylan, AB sürecini eleştirdi. Yaradılış için ‘hurafe’ diyen Saylan, “Üniversitelerde gençleri laik cumhuriyet yerine İslami yönetime sürüklemek için her türlü parasal kısıntılar en üst düzeye varmıştır.” iddiasını dile getirdi. Kutlu Doğum haftası kutlamalarına da ‘şov’ diyen Saylan, “23 Nisan’daki ulusal coşkuyu gölgelemek üzere aynı tarihlerde yöneticilerin katılımıyla Kutlu Doğum şovu yapılarak cumhuriyetten intikam alınmaktadır.” iddiasında bulundu. Saylan, İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Yerleşkesi’nde ‘Türkiye’mizin çağdaşlaşma sürecinde laiklik’ konulu toplantıda da konuşmuş ve Türk milletinin tarih boyunca hep yakıp yıktığını öne sürmüştü.

“Çocuklarımızın sıra üstünde namaz kılmasını değil, bale yapmasını istiyoruz.” diyen ÇYDD Başkanı, Gençlik Korosu’nu yöneten müzisyenin isminin ‘Muhammed‘ olmasını da ‘ironi’ olarak değerlendirmişti.


Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Servisi'nde kanser tedavisi gören ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan soruları yanıtladı.

Saylan gözaltına alınan tüm arkadaşları ile birlikte teker teker AİHM'ye gideceklerini belirtti. "Kayaya çarptıklarını anlayacaklar. Zaten bunu anlamış durumdalar" diye konuşan Saylan yağmur gibi burs akmaya devam ettiğini söyledi.

ÇYDD'nin Dünya Kiliseler Birliği'nden yardım aldığına dair MİT belgesi ile ilgili soruları yanıtlayan Saylan, şunları söyledi:

"MİT'e açmış olduğumuz 3 dava var. Bunu üstümüze yapıştırmaya çalışıyorlar. Tüm hukuki mücadelemiz sürecek. Sağ basın üzerimize yıllardır leke atmaya çalışıyor. Aslı astarı yok. Dünya Kiliseler Birliği verdiyse de cüzi bir şey vermiştir" dedi. Öte yandan Aydın Doğan Vakfı 2008 Ödülü'nü alan tiyatro sanatçı Genco Erkal çekini Türkan Saylan'a verdi. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de dün yorgunluk nedeniyle güçten düşen ve yeniden hastaneye kaldırılan Saylan'a telefon ederek 'geçmiş olsun.' dileklerini sundu
SABAH


Başörtülü casus istemiyoruz

Kanser tedavisi nedeniyle kemoterapi görmesine rağmen basın toplantıları düzenliyor.

Canlı yayınlara katılıyor.

Hürriyet'ten Ayşe Arman'a uzun bir röportaj veriyor.

"Çağdaş yaşam gurusu" olarak değişmesi teklif dahi edilemez o "başörtüsü düşmanı" tavrını burada da ısrarla vurguluyor.

"Burs verdiğiniz öğrenciler arasında başörtülü çocuklar var mı?" sorusuna şöyle cevap veriyor Prof. Saylan;

"Hayır. Böyle bir ilkemiz var. O çocukların bir kısmı militan olarak kullanılıyor. Biz de böyle casus gibi aramızda onları istemiyoruz. Baştan söylüyoruz, herkesin prensipleri var."

Çağdaş yaş******* kimsenin şüphesi olmayan Arman da bu cevaba şaşırıyor ve ekliyor, "Bunun haksızlık olduğunu düşündüğünüz olmuyor mu?"

Prof. Saylan tavrında kararlı ama alaycı bir yanıt veriyor:

"Asla. O kızları militan yapıyorlar. Gerçi, o örtü sayesinde erken koca buluyorlar o ayrı."

Arman yine de hoca hiç değilse bir kapı açar mı diye üsteliyor ama nafile...

"Nuh diyor, peygamber demiyor";

"Bakın iki tür örtülü var. Bir gerçekten samimi olanlar, bir de olmayanlar. Hepsi bir değil. Ben esas olarak kadınları kullandıkları için kızgınım. Onlara da kendilerini kullandırdıkları için kızarım. Ben Cumhurbaşkanımızın eşine de üzülüyorum, çok küçükmüş evlendiğinde. Yazık günah değil mi?"

"Sizinki İslamsız Yaşama Derneği mi?" sorusu hocayı yoruyor ve tavrını haklı çıkarmak için bir de yasal dayanak üretiyor;

"Hayır efendim niye öyle olsun? Bizim inanca ya da başörtüsüne itirazımız yok. Tek istediğimiz yasalara uymaları. 'Eğitim kurumlarında, resmi kurumlarda, Büyük Millet Meclisi'nde örtü takılamaz' diye yasa var."

***

Nedense bugüne kadar hasta yatağındaki insanların, başkalarının dertlerine daha empati ile yaklaştıklarını düşünürdüm.

Prof. Saylan bu kanaatimi fena halde kırdı.

Yattığı yerden ders verdi; "Önyargılar değişmez".

Birincisi, Prof. Saylan'ın iddia ettiği başörtüsünü yasaklayan tek bir kanun yok.

İçtihatlara dayanan ve sadece bazı "kamu"sal mekanlarda uygulanan bir yasak uygulaması var.

Öğrenci iseniz üniversite kapısından içeri sokulmuyorsunuz ama, kampus dışında her yerde başınızı örtebiliyorsunuz.

Peki Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği "kamu"sal alan mı?

Burs vermek üzere kurulan bir sivil derneği "orduevi" mi sandınız?

Size başvuran herhangi bir öğrenci, her okula gittiğinde ağlayarak da olsa başını açıyor.

Neden size de "başı açık" başvurmasını bekliyorsunuz?

Bu dayatma neden? Bu ne "düşmanca" tavır böyle...

İkincisi, Saylan, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un da son konuşmasında tam 7 kez atıfta bulunduğu Anayasa'nın 24'üncü maddesine göre açıkça suç işliyor.

"Kimse, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz" diyor 24'üncü madde...

Yaptığı açık bir ayrımcılık. Net bir kınama ve suçlama...

Saylan'a göre her başörtülü bir "militan ve casus"...

O'nun bu "çağdaş" tavrını sürdüren Çağdaş Eğitim Vakfı da boşuna öğrencileri, "Başı kapalı, burs verilmesin.", "İmam Hatipli, burs verilmesin", "Alevi, hemen burs verilsin", "Kürt ve akıllı çocuk, burs verilsin" diye fişlememiş.

***

Beni şaşırtan bir diğer gelişme de, 24'üncü madde konusunda bu kadar hassas çıkış yapan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un, Prof. Saylan'a Birinci Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral İbrahim Onbay'ı destek amaçlı göndermesi oldu.

Ergenekon soruşturması kapsamına girenlere gösterilen bu "şefkat" giderek daha fazla dikkat çekiyor.

Prof. Saylan ile Genelkurmay arasında nasıl bir bağlantı olabilir ki, hukuku etkileme riski taşıyan böyle bir ziyaret gerçekleşti.

Ziyareti daha da ilginç kılan, Prof. Saylan'ın başkanı olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin Kadıköy Şubesi'nde çıkan şok mektup.

Gazetemizde dün yer verdiğimiz mektup, Hava Kuvvetleri'nde "Karargah

Evleri" adıyla oluşturulan yasa dışı yapılanmanın bir benzerinin de "Ataevleri" ile Deniz Kuvvetleri'nde gerçekleştiğini ortaya koyuyor.

Kafaların daha da karışmasına neden olan ise, mektupta imzası bulunan ismin son YAŞ toplantısına kadar "albay" seviyesinde olduğu ve bugünkü kilit görevine atanmadan önce Ergenekon savcılarının araştırılması amacıyla ismini Genelkurmay'a bildirmiş olmaları.

Neler oluyor?

Bu mudur hukuk devleti?

Çağdaşlık buysa, çağ dışılık nedir?

Anlayan varsa beri gelsin... Lütfen bize de anlatsın!

Erhan Başyurt-Bugün



Amiralden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne mektup: "Yeni teğmenlerin tanıdık kızlarla kontrol altında tutulması lazım"


18 Nisan 2009 Cumartesi 11:30




İSTANBUL - - Ergenekon soruşturmasıyla ortaya çıkarılan Hava Kuvvetleri'ndeki Karargah Evleri yapılanmasının bir benzerinin de Deniz Kuvvetleri'nde olduğu ortaya çıktı.
Ergenekon'un 12'nci dalgası kapsamında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin İstanbul Kadıköy Şubesi'ndeki aramalarda bilgisayarın hard diskinde bir mektup ele geçirildi.

Saygıdeğer Hanım Efendim
Bugün gazetesinin haberine göre; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda planlamaya ilişkin stratejik bir görevde bulunan muvazzaf askerin kaleme aldığı iddia edilen mektup, "Saygıdeğer Hanım Efendim" ibaresiyle başlıyor. Altındaki imza ise Tuğamiral O.S.K'ya ait. Cumhuriyetin geleceği ve korunması için Deniz Eğitim Öğretim Komutanlığı'na bağlı okullarda okuyan öğrencilerin ne kadar önemli olduğunun vurgulandığı mektupta, Deniz Eğitim Öğretim Komutanlığı ile ÇYDD'nin ortaklaşa yürüttüğü 'Deniz Yıldızı' projesinin başarısı vurgulanıyor.

Ata Evleri ve CTP
Mektupta, 12'nci dalgada gündeme gelen Ata Evleri yapılanması ve 'CTP' rumuzlu yapının canlandırılması için taleplerde bulunuluyor: “Denizyıldızı projesi, çok başarılı bu projeye atanan bahriyeli danışmanlarla beraber daha aktif çalışmalar bekliyoruz. Ata evleri ve CTP'nin canlandırılması gibi alternatiflerin oluşturulması gerekmektedir.”

Askeri okullara liste
Aksaklıklar başlığı altında "Askeri Okullara Giriş Aşaması" ve "Askeri Okullarda Okuyan Öğrenciler" in durumu ele alınıyor. Askeri okullara giriş aşamasının ele alındığı bölümde, askeri okullara giriş için hazırlanan listelere sızmaların olduğu, ‘hanımefendi'nin aracılığı ile bu listelere giren öğrencilerin sağlık problemlerinin bulunduğu ve mülakatlara iyi hazırlanılmadığı, bu nedenle de mülakatlarda elenmelerin yaşandığı iddia edililiyor. Metinde şu görüşler yer alıyor: "Bu listelere alınacak olan öğrencilerin sizlere yardımcı olacak personel yardımıyla mülakattan geçirilmesi ve eksiklerin mülakat aşamasından önce tespit edilerek tarafımıza bildirilmesi gerekmektedir."
"Dava" sözcüğü ile Ergenekon'a atıfta bulunduğu anlaşılan mektupta, Deniz Lisesi öğrencileri ile ilgili olarak "Listemizdeki öğrencilerin dava başladıktan sonra konferans ve toplantılara katılımlarında aksamalar olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin psikolojisinin düzeltilmesi için toplantıların artırılması ve grupların 3 kişiye geçmemesine dikkat edilmesi gerekmektedir."

Kontrol altında tutmanın yolu 'tanıdık kızlar'
Şok mektubun Deniz Harp Okulu, Deniz Astsubay Meslek Yüksekokulu ve Genç Teğmenler başlıklı bölümlerinde şu yorumlar yapılıyor:

DENİZ HARP OKULU:

* Harp okulu öğrencilerin gruplar halindeki faaliyetlerinin devamı için sorumlu öğrencilere yapılan yardımların aksatılmaması,

* Öğrencilerle tanıştırılan kızların, öğrencilerle olan irtibatlarını aksatmamaları,

* Öğrencilerin ders ve İngilizce başarılarının artırılması adına verilen destekte aksama olmaması,

* Harp okulu öğrencilere verilen konferansların artırılması,

* Öğrencilerin morallerinin düzetilmesi için tanıdık gazeteci, bürokrat ve akademisyenlerle gruplar halinde görüştürülmesi gerekmektedir.

DZ. ASTSB. MES. YÜK. OKULU:

* Ast. Subay olacak olan bu öğrencilerden liste dışında tespit edilen isimlere verilen parasal desteğin aksatılmaması,

* Bu öğrencilere yönelik yapılan partilerin arttırılması,

GENÇ TEĞMENLER:

* Yeni mezun olmuş ve kurs aşamasındaki teğmenlere bürokrat, gazeteci ve öğretim görevlisi tanıdıklarla görüştürülmesinin aksadığı,

* Okudukları süreçte tanıştıkları kızların teğmenlerin evlerine sıksık giderek veya Kocaeli üniversitesinde tanıdık kızlarla tanıştırılarak kontrol altında tutulması gerekmektedir.

Dosyaların gizliliğine dikkat!

Mektubun son kısmında ise aksaklıkların giderilmesi ve isimlerin gözden geçirilmesi için halen eğitim gören kız ve erkek öğrenciler ile mezunların adlarının yer aldığı çeşitli renklerle tanımlanan 7 adet liste de yer alıyor.
Bu listelerin başlarına çeşitli notların düşüldüğü de aktarılıyor. Bu notlarda öğrencilere referans askeri personel ve ortak çalışma yapabilecekleri öğrencilerin de isimlerine yer veriliyor. Mektupta ayrıca Personel Listesi adı altında Kurmay Kıdemli Albay L.G., sorumlu subay Yarbay A.T'nin ve O.Ç. isimli bir kişinin cep telefonları ile email adresleri verilerek bu yolla öğrencilere ulaşılabileceği vurgulanıyor. Tuğamiral S.O.K. muhatabından özür dileyerek şu hatırlatmada bulunuyor ve mektubuna son veriyor: Söz konusu dosyaların her zamanki gibi ne kadar gizli ve özel olduğunu biliyorsunuz. Özeninize teşekkür ederim."

ÇEV’in Burs Kriterleri yani (Türkan Saylan'cıların)

ÇEV’in burs kriterleri; din, mezhep ve etnik köken olarak öne çıkmış. Bir öğrencinin burs talebi:"Çok ihtiyacı var ama İHL’li" diye geri çevrilirken, başka bir öğrenciye:"Alevi, hemen verelim" notu yazılmış.20 Nisan 2009 08:20


HELİN ŞAHİN'in haberi

ERGENEKON terör örgütü iddiasıyla başlatılan soruşturmada Genel Merkezi aranan ve Genel Başkanı "firari şüpheli" konumunda olan Çağdaş Eğitim Vakfı’nın (ÇEV), burs verdiği öğrencileri, çağdışı bir zihniyetle ayrımcılığa tabi tuttuğu ve öğrencileri din, dil ve mezheplerine göre fişlediği ortaya çıktı. ÇEV’in 2005-2006-2007 yılı hesap ve işlemleri hakkında, İstanbul İl Dernekler Müdürlüğü, İl Vergi Dairesi, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin yaptığı denetim sonucu hazırlanan raporda ilginç tespitler yeraldı.

ÇAĞDIŞI BURS KRİTERLERİ

ÇEV’İN burs kriterleri de tartışma yaratacak cinsten. ÇEV’in, burs verirken, öğrencilerin gerçekten ihtiyaç sahibi olup olmadıklarına değil; dilleri, dinleri ve sosyal hayatlarına bakıldığı iddiası da raporda yer aldı. Y.T.Ü. öğrencisi S.Ç’nin burs talebinin reddedilme gerekçesi, şaşkınlık yarattı. S.Ç. için yapılan değerlendirmede: "İmam Hatip Lisesi’nden geliyor. İhtiyacı çok var ama bana biraz gerici bir genç gibi göründü-Hayır." ifadelerine yer verilmiş. Ahasker Ahaskerov isimli yabancı bir öğrencinin burs talebi ise:"Resmen takiyye yapıyor-Hayır" notuyla reddedilmiş.

IRK, DİN VE MEZHEP AYRIMI

RAPORDA: vakıf yöneticilerinin, burs verecekleri öğrencileri; din, ırk ve mezhep ayrımı yaparak belirledikleri; burs vermede Alevi ve Kürt öğrencilere öncelik verdikleri belirtiliyor. Raporda, burs talebi kabul edilen bazı öğrencilerin karşılarına düşülen notlar şaşkınlık yarattı. Irk, din ve mezhep ayrımı yapıldığı iddialarını doğrulayan notlardan bazıları şöyle: "C.H. İ.Ü İletişim. Alevi-Hemen verelim", "N.Ö. İ.Ü. Cerrahpaşa. Şeriata kesin karşı", "M.M.Ş. İ.Ü. Cerrahpaşa. Kürt ve akıllı bir çocuk. Olumlu".

BASKIYA DELİL: BURS YÖNETMELİĞİ

ÇEV’İN, burs verdiği öğrencileri, eylemlere; mitinglere; sosyal ve siyasal faaliyetlere katılmaya zorladığı iddiaları da ÇEV Burs Yönetmeliği’yle delillendirildi. ÇEV Burs Yönetmeliği’nin 14. maddesi 4. bendinde: "ÇEV’den burs almaya hak kazanmış öğrenciler, Vakfın yapmış olduğu etkinliklere, sosyal ekonomik ve siyasal faaliyetlerine katılmak zorundadır. Katılmadığı takdirde o ayki öğrenim bursu kesilebilir" deniliyor.

YALANCI TANIKLIK YAP YAZLIĞIM SENİN OLSUN

ERGENEKON firarisi, ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer’in adı, ikinci iddianamede yer alıyor. Yaşer, e-mail gönderdiği kişiye, Fettullah Gülen davasında yalancı tanık olması karşılığında, Bodrum’da villa vermeyi vaat ediyor.

‘’gyasen@süperonline.com’’ adresinden 5 Ocak.2002 tarihinde, ‘’hayricanoz’’ lakaplı kişiye gönderilen e-postada şu ifadelere yer veriliyor: "... Ortak görüş ikimizin en kısa zamanda Nuh ...... giderek; görüntü ve seslerin montaj olduğu, böyle bir konuşmanın geçmediğini söylememiz gerekiyor. Yoksa çok kötü olacak; benden bu fedakarlığı esirgeme lütfen. Cumhuriyeti, Atatürk’ü seviyorsan, lütfen, Nuh Bey'e gidip ifade verelim. Konuştuklarımızı inkar edelim. Bak eğer bu fedakarlığı yaparsan Bodrum’daki yazlığımı, hemen, sana vermeye hazırım. Telefon açma, dinleniyor; acele e-mail çek. G.Yaşer.’’

YİNE ‘gyasen@süperonline.com’’dan 23 Ocak 2002 günü ‘hayricanoz’’ lakaplı kişiye gönderilen e-postada:

"Sevgili Mesut, Fettullah’ın davasıyla ilgili aleyhte, yeni tanıklar bulmamız lazım. Bizim avukat, Hüseyin Bey mahkemenin aleyhimize doğru gittiğini; Eyüp ve Serhat alçaklarının da her an karşı tarafa dönebileceğini söyledi. Şu bizim Serhat’ın, bir akrabası varmış. Cihat isminde bir çocuk. Biraz para vererek, Fettullah aleyhinde mahkemeye çıkartmayı düşünüyorum" diyor. Yaşer aynı postada: "Durumlar bildiğin gibi değil. Acilen, yeni tanıklar bulmamız lazım. Fevzi...Paşa ve Kemal Yavuz Paşa vasıtasıyla görüştüm. MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç ile bir kez daha bu konuda görüşeceğiz. (...) Dünya Kiliseler Birliği ile Lionslar’dan, Arif Bey vasıtasıyla, para yardımı sözü aldım. Hiç korkma; herşey yoluna girecek." diyor.

İZİNSİZ YARDIM ALMIŞLAR

ÇEV’İN, izinsiz olarak ,aralarında Dünya Kiliseler Birliği başta olmak üzere; Operation Carifornia Inc ve Charlies Aid Faundation gibi yabancı kuruluşlardan; yüklü miktarlarda bağış almış. ÇEV, Marmara depremi sonrası, Kiliseler Birliği’nden, "Mağdur olan öğrencilere destek" adı altında, toplam 185 bin dolar almış.


Arkadaslar bu kadinin ulkemize zararlarini gorun diye bir konuyu ekledim. Umarim Allahindan bulur.
 
---> Türkan Saylan kimdir ? Gercek yüzü !

Evet koparacagiz o dilleriii ... Bazi akillilarda bu kadini bana savunuyor hey Allahim yaa ..
 
Türk olmak ....(Lütfen okuyunuz)

Türk olmak... En zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.
Türk olmak... Osmanlı'nın borcunu ödemektir. Hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi.
Kosova'da ve Bosna'da, Batı Trakya'da ve Makedonya'da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir Türk olmak...
Türk olmak... Kıbrıs'ta, Hocalı'da, Anadolu'da ve Balkanlar'da soykırıma uğrayıp, yapmadığın soykırımla suçlanmaktır...
Türk olmak... Faşist olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıktığında.
Türk olmak... Demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıkmadığınca...
Türk olmak... Lisanının Avrupa'da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini anlatamamaktır.
Avrupa'da hor görülmek Türk olmaktır, ataların asırlar önce Viyana'yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir, sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana'yı yakmadığın için...
Türk olmak... Selanik'te Pontus Anıtı'nın, Viyana'da çiğnenen yeniçeri minberinin ve Malta'da papazın üzerine bastığı Türk Bayrağı heykelinin önünden geçmektir...
Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. Üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir Türk olmak...
Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır...
Arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icat edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir Türk olmak...
Türk olmak; Troya'dan bu yana, Sümer'den bu yana serpilerek gelse de tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır...
Doğu Roma'yı da Batı Roma'yı da yıkıp, yeni Roma olan AB'ye girmeye çalışmaktır Türk olmak...
Türk olmak, Mostar'da köprüdür, Kerkük'te kaledir, İstanbul'da Kızkulesi'dir, Anadolu'da buğdaydır, Çukurova'da pamuktur, Ege'de üzüm, Karadeniz'de fındık, Trakya'da ayçiçeğidir...
Türk olmak... Çanakkale'de ölmektir, Çanakkale'de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanesine taşımaktır...
Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlısından helallik almaktır Türk olmak...
Sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır, kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir, balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır, yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır Türk olmak...
Türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip, tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.
Türk olmak; askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek. Türk olmak, annenin ardından 'Bir oğlum daha olsun, onu da göndereceğim' demesidir, babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken 'Vatan sağ olsun' demesidir...
Türk olmak; ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir...
Türk olmak; yemeği ziyan etmekten korkmaktır, göz hakkına, diş kirasına saygıdır Türk olmak...
Evindeki bir kap aşın yarısını Tanrı misafirine vermektir; kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak...
Türk olmak; milli maçta ağlamaktır.
Türk olmak; aşkını ölesiye sevmektir. Aşkı için ölmektir, öldürmektir, sevdiceğinin elini bir tez tutamadan, toprağa girmektir...
En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir, eşkıyaya türkü yakmaktır, Türk olmak...
Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, Türk olmak...
Türk olmak; Yunus'u bilmektir, Aşık Veysel'i sevmektir, Mevlana'yı, Hacı Bektaş-ı Veli'yi ve Hoca Ahmet Yesevi'yi -tek bir satırını okumasa da- yüreğinde taşımaktır...
Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen Türküsü'nde...
Hayatın sana verdiklerine 'nasip', vermediklerine 'kısmet' demektir, her işin 'hayırlısına' inanmaktır ve 'feleğe' küfretmektir ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir...
Türk olmak; Asya'da batılı, Avrupa'da doğulu diye tepki görmektir...
Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradan’dan ötürü sevmektir, Türk olmak...
Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir...
TÜRK OLMAK; MEDENİYETLER MEZARLIĞI ANADOLU'DA DİK DURABİLMEKTİR...
'NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE' DİYEBİLMEKTİR, TÜRK OLMAK...



not.. diyoruz ama bunu haber yapan gazete tvdede prim yaptırıyor cahil insan çokk kimse didiklemiyor bilende kulak arkası yapıyor zulum payidar olmazzellerine sağlık arkadaşım teşekkürler her kişinin eri değil türk ve müslüman olmakk
 
---> Türkan Saylan kimdir ? Gercek yüzü !

"Asla. O kızları militan yapıyorlar. Gerçi, o örtü sayesinde erken koca buluyorlar o ayrı."


:11::11::11: :11:
 
Son düzenleme:
---> Türkan Saylan kimdir ? Gercek yüzü !

"Burs verdiğiniz öğrenciler arasında başörtülü çocuklar var mı?" sorusuna şöyle cevap veriyor Prof. Saylan;

"Hayır. Böyle bir ilkemiz var. O çocukların bir kısmı militan olarak kullanılıyor. Biz de böyle casus gibi aramızda onları istemiyoruz. Baştan söylüyoruz, herkesin prensipleri var."


Çok hakLı çoookk

ALLah Rahmet EyLesin Mekanı Cennet oLsun
 
---> Türkan Saylan kimdir ? Gercek yüzü !

Hak verenlerinde hakka hesabı var elbet...:)

Allah rahmet eylesin yinede..
Rahat olduğunu sanmıyorum.yerinde..
 
---> Türkan Saylan kimdir ? Gercek yüzü !

"Hayır. Böyle bir ilkemiz var. O çocukların bir kısmı militan olarak kullanılıyor. Biz de böyle casus gibi aramızda onları istemiyoruz. Baştan söylüyoruz, herkesin prensipleri var."



tabi canım, bizden ( kimsek biz artık) farklı olan herkes militan, terörist, hain
 
---> Türkan Saylan kimdir ? Gercek yüzü !

Yorum yapmayım ölmüş artık :) Yoksa çok şey söylerdim ;)
 
---> Türkan Saylan kimdir ? Gercek yüzü !

Hak verenlerinde hakka hesabı var elbet...:)

Allah rahmet eylesin yinede..
Rahat olduğunu sanmıyorum.yerinde..


ÖLenLer'in arkasından konuşmak qünahtır;)


Her şeyi biLiosun sanırım bunu biLmiosun ya da işine qeLmiyo.Nese bn sana söLiimde
 
---> Türkan Saylan kimdir ? Gercek yüzü !

ölmüs gitmiş yaslı baslı kadın..
arkasından konusmak yakısmaz;)
gecmişi ii olmasada..
Allah rahmet etsin diorum ;)
 
---> Türkan Saylan kimdir ? Gercek yüzü !

İngiltere dermatologlarının derneği olan Dowling Kulübü (1978) ve "Kuzey Amerika Klinik Dermatoloji Derneği" (1996) tarafından onur üyesi seçilmiştir. Bugüne kadar çok sayıda ödüle layık görülmüştür.
“Atatürk İlke ve Devrimleri Ödülü” İstanbul Üniversitesi (1996),

“Ülkemizde Yılın Kadını Ödülü” (1990),
“Melvin Jones Ödülü” (1991),
“Atatürkçü Düşünceye Hizmet Ödülü” İncirli Lions (1996),
“Kuvayi Milliye Ödülü” Haliç Rotary (1997),
“Fahrettin Kerim Gökay Ödülü” Türk Lions Vakfı (1997),
“Türkiye Ziraatçiler Birliği Dayanışma Ödülü” (1998),
“75. Yıl Ödülü” Türk Kadınlar Birliği Şişli Şb. (1998),
“Uğur Mumcu – Muammer Aksoy Ödülü” ADD İstanbul Şubesi (1999),
“Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi Onur” Ödülü” (2000),
İtalya “Foyer des Artistes Kurumu Ödülü” (2001),
Cüzzamlı Hastalara verdiği uzun süreli hizmet ve getirdiği bakış açısı nedeniyle “Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği 2001 Yılı Ödülü”,
“Atatürk Ödülü” Amerika / Atatürk Topluluğu (2001),
“Sanat Kurumu Onur Ödülü” (2002),
“Atatürk / Çağdaşlık Ödülü” Dünya Atatürkçü Kuruluşları (10 Kasım 2003),
“Üstün Hizmet Ödülü” Yıldız Teknik Üniversitesi (2004),
Eğitime yaptığı katkılar nedeniyle “Eğitim Ödülü” TED Koleji,
“Kendinden once hizmet” ilkesine örnek davranışı nedeniyle “100. Yıl Mesleki Başarı Ödülü” Rotary Kulübü,
“İnsan Hakları Ödülü” İzmir Karşıyaka Belediyesi (2004),
“Türkiye'nin En İyi Eğitimcisi” Ödülü - Tempo Dergisi (2004),
Kültür Üniversitesi'nin İstanbul genelindeki üniversitelerin öğrenci ve öğretim üyeleri arasında yaptığı anket sonucunda “Yılın En Yürekli Kadını Ödülü” (2004) ,
“Puduhepa Ödülü” - Adana Kütür Sanat Derneği (2005),
“Meslek Hizmetleri Ödülü” Ankara Emek Rotary Kulübü (Ekim 2005),
“Toplumsal Barış Ödülü” Barış Radyo,
“İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü” -
SODEV Sosyal Demokrasi Vakfı (2005),
“İyi Kalpli Ol Ödülü” Türk Kalp Vakfı (2006),
“Yılın Başarılı İş Kadınları Ödülü” Dünya Gazetesi (2006),
“ÇEK Eğitim Ödülü”, Çağdaş Eğitim Kooperatifi (2006).


aLdıqı bu ödüLLer onu yeteri kadar tanıtıo sanırım
 
Islam Düşmanı

Başta başörtüsü ve namaz düşmanlığı olmak üzere ömrünü İSLAM DÜŞMANLIĞINA adamış birisi için camide cenaze namazı kılınması LAİKLİĞE aykırıdır. Üstelik hayatını adadığı misyona da aykırıdır. Mahkemedeki hakimlerin istedikleri davadan çekildikleri gibi İMAMLARIN da istemedikleri kişinin cenaze namazını kıldırmaktan çekilmeleri gerekir. Cenazesin de bir SENFONİ ORKESTRASINA götürülüp 3 ALKIŞ, 1 SAYGI DURUŞU, sonra FAZIL SAY sazını çalsın, BALERİN KIZLAR BALE YAPARAK DEFNETSİNLER. O da bunu isterdi zaten !

+

Başörtüsüne karşı çıktı ama İLAHİ adalet işte , senelerdir başını kapamak zorunda kaldı !
 
Son düzenleme:
---> Türkan Saylan kimdir ? Gercek yüzü !

ismi geçen şahıs hayatını kaybetmiştir.

forum kritetleri gereği

hayatını kaybet şahıs kim olursa olsun.

arkasından yorum yapılamaz.

Allah Rahmet Eylesin.

Hak ve Hukuk Mahşerde Görulecektır..
 
---> Türkan Saylan kimdir ? Gercek yüzü !

O başörtümüze uzanan dillerini ,öteki tarafta başörtümüze dolayıp koparacağız ;)

Türkan Saylan'ın bu sözleri başı ve saçlarıyla birlikte beynini, zihnini ve zihniyetini de örtenlere. Ve böyle kişiler doğal olarak bu sözlere büyük tepkiler veriyorlar. Türkan Saylan adını karalamaya çalışıyorlar. O, çok değerli biri. Bunu anlamamanız normaldir. Çünkü anlamak istemiyorsunuz. Neyse konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum.
Allah Rahmet eylesin, Nur içinde yatsın..
 
Son düzenleme:
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
Geri
Üst