Tarquin Yazı Arşivi // 2013

Tarquin

Kayıtlı Üye
Merhabalar sayın forum ahalisi,

Hepimiz her an değişen duygular içerisindeyiz. Kararlarımızda, hareketlerimizde, düşüncelerimizde büyük pay sahibi olan duyguların içerisinde..

Fark etmez kimisi ama, herkes bir şekilde önünde görmek ister hislerini. Melodiler,çizgiler,renkler.. Hislerin zihinlerimize yaptığı baskının somut hali hepsi..

Benim duygularımın somut hali ise harfler, kelimeler. Kurşunun kağıda bıraktığı izler..

Bu başlıkta da zamanla yazılarımı paylaşıp sizlerden iyi kötü yorum isteyeceğim. Yazılarla beraber üstüne o yazının iyi gittiği müziği de koyacağım ki daha büyük haz duyabilin.

Şimdiden keyifle okumanızı dilerim..​


26.01.2013

____________________________

Tüylerimi diken diken eden bir soğukla titriyorum. Sanki birden değişti hava.. Zorla uyanıyorum,olduğum yerde doğruluyorum. Hangi hayata açtım kim bilir gözlerimi.. Bir banktayım,denizin önünde bir bankta. Benliğimi kaybetmiş gibiyim, hissiz ve sarhoş.. Neden orada olduğumu bilmiyorum. Yanımda ağır bir çanta,boynumda kulaklık. Hiç şahit olmadığım puslu,karanlık bir hava. Hangi hayatı yaşadığımı bile bilmiyorum ki şahit olayım.. İçimi titreten bir uğultu kaldırıyor beni banktan. Çantayı alıyorum yürümeye başlamadan önce,kim bilir neler var içinde.. Cevabını bilmediğim sorular.. Tanıdık bir yerdeyim sanki. Uykulu ve yarı açık gözlerimle yürüyorum. İleride yokuş alan,paralel ağaçlarla sıralı,düzgün kaldırımlı uzunca bir yol.. Birilerini duyuyorum sanki,yalnız olmadığımı hissediyorum. Yağmur çise çise başıma deyiyor. Hava daha da soğuk,uğultu daha da büyük. Ayaklarımdaki acıyı,zihnimdeki yorgunluğu,yaşanmışlığı.. Nicelerini hissedemiyorum. Tek yapmam gereken yürümek. Bu yabancı bedendeki yaşanmışlıkları düşünüyorum. Karmaşık olan duygularımı toparlamaya çalışıyorum,fakat nafile.. Bir amaç uğruna yürüyorum sanki.. Konuşmak istiyorum,durup yağmurdan temizlenmiş toprağın kokusunu almak istiyorum.. Soyut bir dünyadayım sanki.. Hiçbir şeyi bilmeyen biriyim. Yolun ilerisinde, sisten görünmeyen yolu fark ediyorum.. Gözlerim yaşarıyor adeta. Korkuyu öğreniyorum ilk olarak. Sisin içindekilere güvenemiyorum.. Adımlarım yavaşlıyor,kalp atışım hızlanıyor.. Sise yaklaştıkça hatırlıyorum her şeyi.. Vücudumun her zerresindeki her acıyı hissetmeye başlıyorum.. Yağmur duruyor.. Bana yaşadığımı hatırlatan yağmur.. Yağmurdan ıslanan vücuduma çarpan soğuk havayla titriyorum.. Yaşaran gözlerimden akan damlaları fark ediyorum. Sise yaklaştıkça hatırlıyorum her şeyi.. Kendimi hatırlıyorum,elimdeki çantanın anlamını hatırlıyorum. Sis kararıyor ve adımlarım tekrar hızlanıyor. Hayatta doğrularından çok yanlışı, yaşamayı hak etmediğini düşünen biriydi bu beden. Son bir kaç adım.. Hayatımın son demlerinde yapmamam gereken hatayı hatırlıyorum… Ve duruyorum. Ağır çantayı taşıyan kolumdaki müthiş acıyı hissediyorum. Çantayı açıyorum usul usul.. Ailemin resimlerine bakıyorum ve “Keşke..” diyorum içimden. Altındaki kıyafetlere bakıyorum.. Çok tanıdık gelen kıyafetlere.. Sonra hatırlıyorum her şeyi.. Aklımda bir tarih beliriyor;”26.01.13”. Usulca çantayı kapatıp kendi isteğimle yürüyorum sisin içine. Olması gerekenin bu olduğunu hatırlıyorum.. Sise girmeden önce acıyla söylemem gerekenleri söylüyorum;

“Böyle olmamalıydı..”
 
---> Tarquin Yazı Arşivi // 2013

05.02.2013



Bir boşlukta gibiydi dış kapıyı kapattığında. Daha şimdiden yalnızlık damarlarına basıyordu. Aylardır şimdi hissettiği duygulara hazırlamıştı kendini,ama duyguların hepsinin aynı anda bu kadar şiddetli olacağını tahmin etmemişti. Botlarını çıkardı ve holdeki aynaya yürüdü usul usul. Her adımında derinleşiyordu düşünceleri.. Aynanın karşısında durdu ve gözlerinin içine baktı. Kendiyle konuşuyordu sessiz sessiz. Elli altı senelik ömrünü düşündü. Hiç yalnız geçmeyen ömrünü.. Ama artık her şey değişmişti.. Duygusaldı o da biliyordu ama inatçıydı da.. Ağlamayacağım dediğinde hiçbir güç onu ağlatamazdı. Evi aydınlatan,gri bulutlardan zayıflamış gün ışığını odasının önünde görünce tüyleri diken diken oldu. Kasvetli havalarda hep hüzünlenirdi böyle.. Odasına girdi ve ev kıyafetleriyle değiştirdi üstündekilerini. Evdeki boşluk,sessizlik onu mahvediyordu. Zihnindeki bulutları dağıtmak için yapacak bir şeyler aradı.. Ama nafile.. Yemek yapsa,aç değildi. Televizyon seyretmeyi sevmezdi. Yeni başlayan sağanak yağmuru fark etti evin çatısına çarpan damlalarla. Bu kadar hüzün yeterdi. Aklına bir fikir gelmişti; yazı yazacaktı. Severdi yazmasını,yağmurlu havalarda yere değen her damla ona ilham kaynağı olurdu. Mutfak rafından dolma kalemini,salondan da ajandasını aldı ve oturdu masasına. Bir kaç dakika gözleri kapalı düşündü. Zihninde gün yüzüne çıkan bütün duygular karışmıştı. Şimdi iş onları kağıda dökmekteydi..


“04.01.2013: Her annenin yaşamak istediğini yaşadım.. Kızımın da kendi yuvasını kurduğunu gördüm.. Çok zorlandım onu kendi ellerimle bırakırken. Çok zorlandım evimizden eşyalarını toplamasına yardım ederken.. Çeyizini hazırlarken.. Her gün gözlerindeki heyecanı görüyordum. Hayat denen kavramı keşfetmek isteyen meraklı bakışları görüyordum her gün.. Evet şimdi yalnızım.. Dört yıl önce kızımın babasını toprağa verirken de şimdiki kadar üzgündüm ama tek değildim. Artık işler değişti.. Ömürler dönüyor. Hayatın ve yalnızlığın kolay olduğunu kimse söylememişti. Ama bana düşen katlanmak. Düşünüyorum da.. Annem benim gidişimi gördüğünde içi daha rahattı sanki.. Daha huzurluydu. İyi olacağımdan emin gibiydi. Keşke öğrenebilseydim şimdi nasıl huzura kavuşabileceğimi.. Kızımı bırakıp nasıl mutlu olabileceğimi.. Şimdi evdeki her köşedeki hatıraları düşünüyorum. Başka yapacak neyim var ki?”


Cümlesini bitirdi ve durdu. Şöyle bir yazdıklarını gözden geçirdi ve zihninin rahatladığını hissetti. Her şey daha açık ve netti şimdi. Karmaşık olan hiçbir şey yoktu. Derin bir nefes aldı. Belki de annesinin hissettiği mutluluğu yakalamıştı kim bilir.. O anki mutluluğuyla yazısına son cümlelerini de kattı ve o sayfayı ajandasından yırtıp eskiden beri yazıp biriktirdiği “en güzeller” sayfalarının arasına bıraktı. Son cümleleri ise şöyleydi:


“Aslında o kadar da karmaşık değil sanırım.. Yapmam gereken, başkasının mutluluğunu paylaşıp sonrasında yalnızlığıma üzülmek değil;onun mutluluğuyla yaşamaya devam etmek. Kızımın mutluluğuyla..”
 
Son düzenleme:
---> Tarquin Yazı Arşivi // 2013

İlerleyen zamanlarda yorumlayabilirim ancak; kötü bir yorum yapacağımı sanmıyorum. Bizimle paylaştığınız için teşekkürler.. :Ü
 
---> Tarquin Yazı Arşivi // 2013

06.03.2013



Bir labirentte gibiyim. Kahve rengi parlak parkelerle, dar krem rengi duvarlarla ve tavandaki şiddetle yanan ışıkla sonu gelmeyen bir yolda, keşfetme umutlarıyla yürüyorum. Nereye gideceğimi bilmiyorum, çok fazla seçeneğim de yok zaten. Sadece yürüyorum.. Karşıma bir şeylerin çıkacağını hissediyorum. Sabırla her şeyiyle aynı tonda devam eden yolda ilerliyorum. Yorulmuyorum da, dayanıklılığıma şaşırıyorum. Yürürken takılıyor aklıma, koridordaki bu sıradanlık bana bir mesaj mı acaba? Ve sonra duruyorum. Arkamda bıraktığım o uzun uzadıya giden yola bakıyorum. Hızlı da yürürdüm normalde, şimdi de kısa zamanda çok yol almıştım. Orada öylece dikilirken ayrıntılara dikkat etmeye çalışıyorum. Duvarlar, parkeler, tavan; yer yer ufak da olsa farklar olmalı üzerinde.. Bir çizik, ufak da olsa farklı ton bir renk, farklı tonda yanan ışıklar olmalıydı. Ama hayır.. O an anlıyorum ilk mesajı. Hayatımda var olan en büyük temanın içindeydim. Sıradanlık.. İrkilerek yolun ilerisinde bir şeylerin hareketlendiğini görüyorum ve hışımla kalkıp daha da hızlı oraya yürüyorum. Bir olaylar zinciri.. Tanıdık da geliyor gördüklerim.. Sonunda hatırlıyorum yavaş yavaş. Bendim gördüklerim, beyaz dumanla on beş yaşıma kadar ben.. Ama sonra kararıyor duman.. Hafiften yutkunuyorum ve zihnimde çakan şimşeklerle dehşete düşüyorum. Her geçen ayda kararan dumanla ne kadar değiştiğimi görüyorum. Pişmanlığın da hiçbir şeyi değiştirmediğini hatırlayıp kederleniyorum. On beş ve on altıncı yaşım, duman kararmaya devam ediyor. Geri dönebilsem hayata, geri dönebilsem neler değiştirirdim.. Siyaha yaklaşan dumanda geçtiğini izlediğim her ayda içimdeki acı büyüyor. On altıncı yaşım ve son aylar.. Daha fazla ayakta duramıyorum, başta yürürkenki dayanıklılığımdan eser yok.. Dizlerimin üstünde artık neredeyse siyah olan dumanda geçen ağustos ayını da izliyorum ve on yedinci yaşımda dumanda iyi şeyler görmeyi umuyorum. Sadece umuyorum.. İçimdeki acının doruk noktasında olduğunu her uvzumla hissediyorum. Simsiyah olmuştu duman. On yedinci yaşımın yaşadığım sadece altı ayında bile siyah dumana mahkumdum. Gözlerimi kapatıyorum sımsıkı ve yanaklarımdaki ıslaklığı hissedince derin bir nefes alıyorum. Daha fazla izlememe gerek yoktu. Ben bu değildim. Değil miydim? Olmamalıydım..
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
vozol
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst